T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə374/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   370   371   372   373   374   375   376   377   ...   740
Nübüvvet- tevhid ilişkisi; Nübüvvetin varlığı tevhid inancının gözle görünen bir göstergesidir. Çünkü, Hz. Adem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin en başta gelen davetleri tevhid akidesine yönelik olmuştur. Zaten Allah lafz-i celal kullanıldığı zaman, tek olan gerçek ilah ve yegâne hakiki mabud akla gelir. Şuara suresinde söz konusu edilen peygamberlerin ortak olarak seslendirdiği mesajlara bir misal olarak şu ayetlere bakabiliriz: “Nûh’un halkı da gönderilen resulleri yalancı saydı. Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: “Hâlâ inkâr ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse (yegâne Mabud olan) Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin! Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn’dir. Haydi öyleyse! Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin!.”(Şuara 26/105-110).

Kur’an’da esas itibariyle Allah’ın varlığı değil, birliği ispat edilir. Çünkü, müşrikler bile Allah’ın varlığını inkâr etmiyorlar. Onun için bir kaç ayet dışında Allah’ın varlığı hakkında bir beyan söz konusu değildir. Onlardan birisi “Peygamberleri onlara: ‘Hiç gökleri ve yeri yaratan yüce Yaratıcı hakkında şüphe edilebilir mi?’ dediler” (İbrahim 14/10) mealindeki ayettir. Bu ayette istifham/soru edatının kullanılması, Allah’ın varlığı hakkında şüpheye yer olmadığını göstermek içindir.

Değişik peygamberlerin seslendirdiği bir çağrıya yer veren ayetlerden bir tanesi Hud süresindeki ayeti örnek olarak zikredelim: “Âd kavmine de, kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. O da: “Ey benim halkım! Yalnız Allah’a ibadet edin, zaten sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Siz şirk koşmakla iftira etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz!”(Hud, 11/50).

Özetlersek, nübüvvetin en temel gayesi tevhid dersini vermektir. Bir yerde elçi varsa, o elçiyi gönderen biri vardır. Elçi, kendisini gönderen sahibine aykırı davranması söz konusu olamayacağına göre, bütün peygamberlerin bir ağızdan vurguladıkları “tevhid” inancı, güneş gibi akıllı gönüllere yansıyacaktır. Özellikle, elindeki Kur’an’la nübüvvetini ispat eden ve bütün muarızlarına meydan okuyan Hz. Muhammed (sav)’in tevhidi vurgulaması, gündüzün güneşe delaleti gibi, nübüvveti tevhid inancına delalet etmektedir. Aşağıda meallerini verdiğimiz şu iki ayet penceresinde tevhid ile nübüvvet arasındaki bağlantı oldukça âşikardır:



Yoksa “Kur’ân’ı kendisi uydurmuş.” mu diyorlar. De ki: “İddianızda tutarlı iseniz, haydi ona benzer on sûre getirin, isterse kendi uydurmanız olsun ve Allah’tan başka çağırabileceğiniz herkesi de yardımınıza çağırın! Eğer bu dâvetinizi kabul etmezlerse, bilin ki o ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka ilah yoktur. Artık hakka teslim olup Müslüman oluyorsunuz değil mi?” (Hud 13-14).

Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   370   371   372   373   374   375   376   377   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin