Sonuç
Kapitalizmin meydana çıkması ve dünyada birkaç yüzyıl önce baskın sosyoekonomik sistem olmasından beri bu sisteme tek ciddi meydan okuma sosyalizmden geldi. Kapitalzm liberal Hristiyan felsefeciler, Müslüman düşünürler, anarşistler, modern teknoloji düşmanlarınca eleştirildi. Sadece kapitalizmin sosyalist eleştirisi çağdaş devirde belirgin ve etraflıca bir ikinci yol, sosyoekonomik sistem önerdi. Bu ikinci yola ve bu yoldan yürüyenlere ne oldu.
Feodalizmden kapitalizme neden geçildi, geçişi doğuran faktörler iç kaynaklı mı, dış kaynaklı mı, nasıl geçildi, kapitlazim kendiliğinden mi doğdu, kapitalist bireyi doğuran şartlar nelerdi, iktisat yazınında çokca sorulan ve cevaplar aranan sorulara yenileri eklendi. Sovyetlerin sonu sosyalizmin mi, sovyet sosyalizminin mi sonu ? Sosyalizmden neden kapitalizme geçiliyor, nasıl geçiliyor, bu geçiş süreci feodalizmden kapitalizme geçişi sürecinede ışık tutar mı ? Kapitalizme geçişi idareciler mi istedi, halk mı istedi ? Sosyalizm neden kapitalizm kadar üretken olamadı ? Kapitalizmden başka seçenek yok mu, kapitalizm ilelebed yaşayacak mı ? Shumpeter nerede yanıldı ? Bu soruların cevabı hususunda kısa dönemde bir mutabakata varılamıyacağı açıktır.
Tezimde geçiş sürecinde dış ticaret, para ve maliye politikalarını ve bu politikaların nasıl oluştuğunu inceledim. Tez projemde yer alan varsayımlar ile ulaştığım sonuçları karşılaştırdığımda bazı varsayımların kısmen, bazı varsayımların tamamen dorulandığını, bazı varsayımların ise tamamen yanlışlandığını gördüm. Varsayımlar ve ulaşılan sonuçlar aşağıdadır.
Merkezi planlı ekonomide dış ticaret, para ve maliye plan hedeflerinin bir aracı idi. Geçiş sürecinde bunlar geçişin aracı haline getirildi. Bu varsayım doğrulandı.
İktisadi düşünceler ile iktisadi yapı arasında ilişki vardır. 1980’lerde Rus önderlerin iktisadi düşüncelerindeki değişim ülke ekonomisinin yeniden örgütlenmesine doğru yöneltici güç olmuştur. Kapitalist ülke vatandaşlarının refah düzeyini yakalama ve geçmenin mevcut iktisadi yapı ile mümkün olmadığına kani olan Rus önderler plandan piyasaya geçişe yönelmişler, bu yöneliş SSCB siyasi varlığının son bulmasından sonra bağımsız kalan cumhuriyetlerde de devam etmektedir. Yeni iktisat politikaları Rusya’da henüz olumlu neticeler vermese de uygulamaya devam edilmekte ve geçişin hala devam ettiği politikacılarla bildirilmekte geçiş sonrasında refah düzeyinin yükseleceği umuduyla halkın desteği devam etmektedir.
Bu varsayımda sözü geçen Rus önderlerin ülke vatandaşları için kapitalizme geçişi arzuladıkları düşüncesi hususu yanlışlanmıştır. David M. Kotz ve Fred Weir bu hususu şöyle açıklıyor, “Devlet-parti seçkileri kapitalizmin kendileri için daha büyük ve daha güvenli bireysel ayrıcalıklar getireceği sonucuna vardıktan sonra sistemi söküp atmaya koyuldular”.123 Dolayısıyla Rus önderlerin halk için giriştiğini varsaydığımız perestroika ve glasnost ve daha sonrasında Yeltsin’in kökten değişimci uygulamaları hususunda yanıldığımı açıklamak isterim. Glasnostla başlayan son 15 yıllık dönemde kommunist seçkinlerin yerini alan kapitalist seçkinler sınıfının iktisadi kudretinin fırlaması halkın refah düzeyinin düşüşü kapitalizme geçişi komunist seçkinlerin kendileri için gerçekleştirdiği iddiasını doğrulamaktadır.
Rusya’da komunizm sonrası dönem, 1992-2000, bir çok açıdan tamamlanmamış bir devrim yılları olarak adlandırılabilir. Rusya SSCB döneminin kazandırdığı iktisadi düşünceden sıyrılamadı. Olga Kryshtanovskaya yeni siyasilerin %75’inin ve yeni iş çevrelerinin %61’nin eski Sovyet nomenklaturasının mensupları olduğunu belirtiyor.124 Rusya’da 1992-2000 arasında kapitalizm ve sosyalizm bir arada var oldu. Çoğunluk kazanamamakla birlikte SSCB’ye özlem duyanlar iktisat politikalarını etkilediler. Bu durum piyasa ekonomisine geçişte vites küçültülmesine, duraklamalara neden oldu.
Halkın geçiş politikalarına desteği ise refah düzeylerinin sonradan artacağı düşüncesi değil, kendilerini yeni siyasi ve iktisadi ortamda daha özgür hissetmeleri ve halka kapitalizmden başka bir seçenek sunulmamasıdır.
Planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçişte ekonominin dışa açılması geçiş sürecine doğrudan ivme kazandırdığı gibi para ve maliye politikalarını da etkileyerek dolaylı bir ivmede kazandırır. Cari işlemler hesabı ve sermaye hesabının liberalleştirilmesi para ve maliye politikalarını da reaksiyona sokarak piyasa ekonomisine geçiş süresini hızlandırır. Bu dönemde ekonomide bir kaos yaşanabilir.
Bu varsayım kesinlikle doğrulandı. Ekonominin dışa açılması geçiş sürecini ateşlemiştir. Bu mekanizm şu şekilde işledi, ithal ürünlerin ülkeye girişi ithal ikamesi üretimi üzerinde rekabet baskısı doğurarak ithal rekabetine açık endüstrilerin piyasa ekonomisi şartlarında iktisadi faaliyet göstermeye yöneltti, yada hükümetten destekler istendi. Bir kısım firma ithal rekabeti karşı verimlilik artışıyla cevap verirken bir kısım firma ise üretimine son verdi. Yine ekonominin dışa açılmasıyla yabancılar menkul kıymetler borsasında işlem yapmaya başladılar bu piyasa ekonomisine geçişi hızlandırdı. Yabancıların borçlanma senetlerine yatırımı dolayısıyla dış dünya ile irtibat arttı. Yabancılar borç senetleri vasıtasıyla kamu finansmanına katıldılar bu ise para ve maliye politikalarını etkiledi. Dışa açılma dış şoklara daha açık hale gelmeye yol açtı.
1992-2000 yılları arasında uygulanan politikaların fikir babası IMF ve temsil ettiği iktisat okuludur. Bu varsayımımz hususunda şu söylenebilir takip edilen ana çigi IMF ve liberal iktisatçıların çizgisidir, bu çizgiden geri dönülmemiş ancak duraklama ve tereddütler yaşanmıştır.
Rusya’da uygulanan politikalar diğer geçiş ekonomilerini de gerek örnek alınma yönünden gerekse politika değişikliğine zorlama yönünden etkilemektedir. Bu varsayım için şu sonuç çıkmakta, Rusya dönüşüm tecrübesi Polonya’dan esinlenmiştir. Rusya’daki iktisadi politika değişiklikleri, Rube alanına son verme, sabık SSCB cumhuriyetlerine destekleri kaldırma, sabık SSCB cumhuriyetleri ile dış ticaretin oranındaki düşüş sabık SSCB ülkelerinin iktisat politikalarını doğrudan etkilemiştir.
Dostları ilə paylaş: |