Sayfa:
T.C
İSTANBUL
13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
BEŞİKTAŞ / İSTANBUL
( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ )
DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2008/209
CELSE NO :13
CELSE TARİHİ :13.11.2008
BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909
ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298
ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266
C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954
C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924
KATİP :BURAKHAN ERGİN 93829
13.11.2008 tarihli oturum açıldı,
Tutuklu sanıklardan Selim Akkurt, Erkut Ersoy ve Abdullah Arapoğuları dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi, bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı, Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, Feridun Refik Nuhoğlu, Rafet Arslan , Yusuf Görüm, Raif Görüm, Emin Caner Yiğit, Murat Özkan , İsmail Eksik , Zeki Yurdakul Çağman, Ali Yasak , Yusuf Beşirik, Yaşar Arslanköylü , Mehmet Murat Yücel , Ali Yiğit , Fuat Ermiş , Kemal Şahin ile sanıklar müdafilerinden Muzaffer Tekin müdafii Av. Selin Deviren Tahtabiçen,sanıklar Mahmut Öztürk ve Murat Özkan müdafii Av. Nuri Seçkin Albayram ve Av. Kayhan Ali Gürgen , sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük ve Av.Taciser Ülkü Ilıca, sanık Rafet Arlan müdafii Av. Naci Gürkan , sanık Vedat Yenerer müdafi Av. Vural Ergül , sanık Mehmet Zekeriya Öztürk müdafii Av. Yaşar Ağsu, sanık Ergün Poyraz müdafii Av. Hasan Gürbüz ve Av.Mustafa Hüseyin Buzoğlu , sanıklar Güler Kömürcü Öztürk ve Kemal Alemdaroğlu müdafii Av. Uygar Günerbüyük, sanık Hüseyin Gazi Oğuz müdafii Av. Hakkı Oğuzhan Şahinoğlu , sanık Zeki Yurdakul Çağman müdafii Av. Ali Kargıner , sanık Ali Yiğit müdafii Av. Mehmet Sami Selçuk , sanıklar Muzaffer Tekin ve Rafet Arslan müdafii Av. Engin Çelik Kadıgil , sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Gönül Kerinçsiz , sanık Ali Yasak müdafii Av. Şevket Küçük, sanıklar Kemal Kerinçsiz ve Asım Demir müdafii Av. Necip Yenişan, sanık Doğu Perincek ve diğer İşçi partisi yöneticileri müdafii Av. Mehmet Cengiz, Av. Servet Bora, Av.Hüseyin Gökçe Arslan, sanık Atilla Aksu müdafii Av.Ahmet Küçük ‘ün hazır oldukları anlaşıldı açık yargılanmaya devam alındı ,
Sanık Ali Yiğit huzurdaki yerine alındı ,Daha önce okunan iddianame doğrultusunda CMK’nun 147 ve 191 maddesindeki yasal hakları tekrar kendisine hatırlatıldı,
Mahkeme Başkanı”Açıklamada bulunmak zorunda değilsin,avukatın var”
Sanık Ali Yiğit “ Evet”,dedi.
Mahkeme Başkanı ”Açıklamada bulunmaya hazır mısın”
Sanık Ali Yiğit “ Hazırım “ dedi.
Sanığın beyanları karşısında sorgu ve savunmasına geçildi,
Sanık ALİ YİĞİT sorgu ve savunmasında ; Emniyet’te ve karakolda verdiğim ifadelerim aynen geçerlidir efendim, ben Oktay Yıldırım’ı dayımın istasyonu vasıtası ile bundan 4 yıl önce dayımın yanında tanıdım, ama tekrar tanımadığını iddia ediyor , ben bunu her türlü ispatlamaya da hazırım , dayıma bir tek bir şey sormak istiyorum buradan,dedi.
Mahkeme Başkanı” Devam et”
Sanık Ali Yiğit devamla; 2004 Mayıs ayında askere gittim ve askerden 2005 Ağustos ayında tekrar geriye geldim, askerden geldikten sonra dayım bana bir manav dükkanı açalım mı dedi, bende evet dedim, dedi.
Mahkeme başkanı “Dayım derken”
Sanık Ali Yiğit devamla ;Dayım olan Mehmet Demirtaş, bende kabul ettim , askerden geldikten sonra 3-4 ay içinde ağabeyim olan Murat Yiğit ‘in yanında kalmaya başladım ve o sırada güven sanayi sitesinde yıkama yağlama bölümünde çalışmaya başlamıştım ve dayım bana manav teklifi edince bende kabul ettim ve 2006’nın 1’inci aylarında manavı açtık ve sonra ben orayı işletmeye başladım ve buraya Oktay Yıldırım gelip , gidiyordu efendim,onu zaten gaz istasyonundan tanıyordum ama halen daha tanımadığını iddia ediyor, kesinlikle tanıyordum yani hatta istasyona geldiği zaman çoğu zaman elemanlara karışırdı ve bunun yüzünden Mehmet Demirtaş’ın abisi olan Osman Demirtaş’tan arası kötüydü bizi yönetmeye çalıştığından dolayı, her işte emir vermeye çalışırdı, sağa sola çok karışırdı dayım olmadığı zamanlar ve beni oradan yani göz aşinalığı değil ve çok iyi tanıdığını biliyorum yani çok iyi eminim yani oturmuşum masasına da oturmuşum, çay içmişimdir yani, kesinlikle yani göz aşinalığı diye bir şey yoktur, zaten olan 6 tane eleman gündüz kalırdı, 6 tene gece kalırdı buda ortalama gündüz gelirdi yani, tanımaması imkansız gibi bir şeydir yani, tanımamasını kabul etmiyorum, manava da bir kez geldiğini söylüyor ama ayda iki sefer, üç sefer geldiğini biliyordum yani, bir ayda geliyor üç sefer geliyor, bazı ay hiç gelmiyor,yani gelip gidiyordu, manav 1,5 yıl açık olduğu sürede baya bir gelip gitmiştir, bu arada manava gelip gidenlerden Mahmut Öztürk vardı,gelip alışverişini yapıp giderdi, dayımın da bir iki sefer yani fazla değil sadece oturup konuşmuşlardır, siyah bir Mercedes arabayla Muzaffer Tekin’in geldiğini zannetmiştim ve ifademi öyle vermiştim evet karakoldaki ifadem öyledir yani Muzaffer Tekin siyah bir Mercedes ile geldi ve sonra beş dakika sonra manavdan ayrıldı ama sonra içerde Tekirdağ’da beraber kaldığımız sürece bunun Muzaffer Tekin olmadığını yani sima ile tamamen hatırlamışımdır yani, Muzaffer Tekin manava gelmemiştir efendim,bu olaylar, bombalar bulunmadan 3-4 ay önce babam evin çatısına tahta aramak için çıktığı zamanda, çatıda bir askeri sandık olduğunu görüyor ve bana söylüyor bende bunu dayıma söylüyorum , dayımda bu bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu ve kimsenin bilmemesini eğer bildiği takdirde başımızın beladan kurtulmayacağını söyledi, bunlara bir şey olursa kesinlikle içerden sen veya ben hiç çıkamayacağımızı söylenmiştir, açık ve net söylemiştir yani ve bunun üzerine babam Mayıs ayının sonuna doğru Trabzon ’a gidiyor ve bende ihbar ettiğini bilmiyordum tahmini, ben o evi yaklaşık bu ihbar olayından 15-20 gün önce boşaltmıştım, ev o zaman boştu, o zamanlarda manav kapandığından dolayı bende taksi şoförlüğü yapmaya başlamıştım ve bir gün tamamen tesadüfen yani oradan geçerken çünkü devamlı Ümraniye , Çakmak mevkiinde çalıştığım için taksiyle orda polislerin olduğunu gördüm ve bende durdum neler oluyor diye söyledim, böyle böyle bomba ihbarı var dediler, buyurun dedim ev benimdi önceden ben oturuyordun dedim yardımcı olayım, dedi anahtarların nerde , anahtarları Ümraniye , Çakmak Güven sanayisindeki ağabeyimin dükkanındaydı halen daha, nedeni ise evde, çam kırıktı , kapılar kırıktı onların tamiri için ağabeyim almıştı , dayımın bana güveni yoktu, ondan anahtarları bana vermedi, bu ara tabi ki evi boşaltmamın sebebi de dayımın kayınpederi olan Rıfkı Çoruh onla baya bir ters gitmem sebebiydi yani, durup dururken yani bir ay içinde çıkacaksın dediler ve öyle oldu çıktım yani evi de boşalttım zaten, geçici bir süre 15 gün kadar ağabeyimin yanında kaldım evi boşalttığım zamanda ve polislerle beraber tamamen anahtarı almaya ben sanayiye polis arabasıyla beraber iki polisle beraber ben kendim gittim yani polislerle gitmedin diye deniliyor ama kabul etmiyorum efendim, sanayiye gidip ağabeyimden anahtarları alıp tekrar eve geldik ev benim kontrolümde ve her hangi bir şeye tamamen evi önce alt tarafı arayarak her hangi bir şeye zarar verilip verilmediğini polislerin nezaretinde ve sonra çatıya çıkıldığında yine tekrar benimle beraber çatıya çıkıldığında ve bombaların o evde bulunduğunu ve sonrada eve herhangi bir zarar verilmediğine dair bir kağıt imzaladım nezaretindedir diye sonra karakola getirildim ,karakolda iki gün sonra terörle mücadeleye gittikten sonra 2-3 gün ifadem alındı orada, sonra bütün bildiklerimi açık,doğrusuyla dayımın bana söylediği ve bu bombaların Oktay Yıldırım ‘a ait olduğunu bende açık ve net söyledim, elimden geldiği kadarıyla yaptım yani ve bunda mahkemeye şuanda gelip gitmemde beni polisin kolladığı tamamen yalandır amcam geliyor amcam bunları tanıyor efendim, amcamı polis olarak diyorlar sağda solda polis güvenliğindesin , polis kontrolündesin bundan yaklaşık iki hafta önce benim ailem aranıyor ve senle 10 gün sonra 15 yıl sonra 10 yıl sonra görüşeceğiz diye tehditler geliyor ev telefonuma, Trabzon ‘daki, bir zorları varsa beni tehdit etmelerini istiyorum, ailemi rahat bırakmalarını istiyorum, efendim 6 Eylül tarihinde de ek ifade vermek için savcılığa ben müracaat ettim çünkü içerde zorla, mektup yazıyordum ,tehdit ediliyordum , bir yaşında oğlum vardı o zaman onu öldürmekle tehdit ediliyordum ve içerde dört sayfa şeklinde mektup yazıldı o mektubu ben gardiyan sayesinde haber vererek cezaevi yetkililerine bildirdim ve bundan cezaevi savcısı beni yanına çağırarak şikayetin nedir, dedim böyle böyle bir mektup var zorla tehdit ediliyorum, mektup yazılıyor, dedi ki o mektupları bana bulabilir misin, evet dedim bende bulabilirim, bunların haberi olmadan o mektupların bir ekini gizlemiştim, kendi el yazısıyla oldukları ya dayımın el yazısı ya Oktay ‘ın onu da bilmiyorum, gizlemiştim, yatağın altına sokmuştum ve bunları bende tekrar beni geri yollayarak, mektupları aldırdı ve fotokopilerini çekip asıllarını bana verdi tekrar geriye koydum aynı yerine ve sonra bunlar Oktay Yıldırım tarafından ufak bir parçalara ayrılarak imha edilmiştir, zaten o mektupların içeriği de dosyama koyulup Beşiktaş adliyesine 6 Eylül tarihinde o zaman onun için çağırmıştım efendim ve Tekirdağ cezaevinde bulunduğum sürece bana avukatım olduğu halde Oktay Yıldırım tarafından Mehmet Anıt adlı bir avukat getirildi , yollandı, bu sırada avukat beni çağırdığında sen avukatı ret edeceksin , ben senin avukatlığını bundan sonra yapacağım eğer Oktay veya başka birileri bu içeriden çıkamazsa hiç birininiz çıkması hayal olur tamamen diye tehditlerde bulundu, sen sadece avukatı ret et, avukatım olduğu halde , o zaman avukatım vardı, bora tarafından vardı ve tekrar devam ettirmesini istedim ve devam ettim kendi isteğimle, olduğu halde kesinlikle avukatı ret edeceksin dediler ,bende tamam dedim avukata ama ret etmedim, nedenini sorarsan çünkü, benden sonra Oktay veya başka biri çağıracaktı, kabul etti mi diye söylenecekti bende tamamen evet dedim kabul edeceğim ama sonra tekrar Oktay Yıldırım’ın veya Mehmet Demirtaş’ın yanına giderek avukatı kabul etti mi diye sordular, evet bende kabul ettim dedim, ama kabul etmemiştim tabi ki, bunlar ne derse ben evet diyordum, siz haklısınız diyordum, siz yaparsınız diyordum, doğrudur diyordum, ama sadece onların yüzüne diyordum efendim, bunları arkadan hepsini gerektiği bir şekilde gerekli şekilde yazılı dilekçe ile ek ifadelerimde mevcuttur efendim, birde efendim manava gelip gittiği Mahmut Öztürk, Mahmut Öztürk ile Oktay Yıldırım manavda aynı anda bulunmamıştır efendim yani gelip,gitmiştir ama Mahmut Öztürk çok gelip gitmiştir ,gelip alışverişini yapar , çayını içerdi dayımı sorar, dayım olmadan çayını içerdi kesinlikle hiç bir şey yapmadan Mahmut Öztürk giderdi, manavla Oktay Yıldırım ile beraber hiç kafa kafaya denk gelmemiştir, baş başa denk gelmemiştirler efendim , ifademde gelmiştir diye bir şey demişimdir ama yanılmış olabilirim ama gelmemiştir efendim eminin buna ve içeride kesinlikle Mahmut Öztürk ile Muzaffer Tekin ‘in yanında kaldığım sürece ve Bayrampaşa da kaldığım sürece, Bayrampaşa’da çok şey gördüm açıkçası,tehdit ve üstü kapalı tehditler gördüm , ailemin devamlı rahatsız edildiğini gördüm, cep telefonlarımın devamlı rahatsız edildiğini öğrendim , devamlı tehdit edildim, hatta buraya gelirken bile üç ,dört kişi rahatsız ediyor, tehdit ediyor , yani bu bombaları buraya polis koydu diyeceksin , bu polisin tamamen bir oyunudur, polis bizlerle uğraşıyor ve bu polis Oktay’a ve yakınlarına kurulmuş bir komplodur diye duyumlar alıyorum efendim, deniliyor yani, ben yine ifademde aynen geçerlidir , ifademe başka bir şey katmak istemiyorum, birde geriye dönük tüm telefon konuşmalarımı dinleyebilirsiniz ve hepsinde mevcuttur efendim, hatta Trabzon’daki evin telefonunu arayarak bundan 15 gün önce Trabzon’daki evimi kimin aradığını ve kimin sayesinde haber verildiğini , kim 15 yıl sonra Ali ile görüşeceğiz dediğini öğrenilmesini istiyorum efendim, başka diyecek bir şey bulamıyorum efendim, efendim biraz daha bir şey katabilir miyim birde bundan Kemal Kerinçsiz içeri girmeden önce ben Trabzon’da olduğum sürece devamlı bir baskı altında kalarak İstanbul’a çağrıldım ve bana bir lokantada Ümraniye Çakmaklıda bulunan lokantada konuştuklarımızı ifade şeklinde yazarak bu Ali’nin yeni ifadesidir diyerek bir şey yazılmıştır efendim böyle bir şey yoktur, eski ifadem aynen geçerlidir, benim arkamdan yazılmış bir ifadedir efendim,dedi.
Mahkeme Başkanı ;”Onu açıkla bakalım nasıl oldu nasıl çağrıldın, ne için çağrıldın onu açıkla, kim çağırdı seni”
Sanık Ali Yiğit ;” Ne için çağrıldım bilmiyorum efendim , “dedi.
Mahkeme Başkanı” Kim çağırdı seni “
Sanık Ali Yiğit “ Kemal Kerinçsiz tarafından çağrıldım , telefonla , cep telefonu ile” dedi.
Mahkeme Başkanı “Kemal ‘i nereden tanıyorsun “
Sanık Ali Yiğit “ Ben tanımıyorum efendim, numaramı bulmuş , numaramdan bana ulaşılmış efendim, kimden bulduğunu , nasıl bulduğunu bilmiyorum efendim”dedi.
Mahkeme Başkanı “Yani bizzat görüşen Kemal Kerinçsiz mi seninle “
Sanık Ali Yiğit “Bizzat değil 3-4 kişi daha vardı efendim , Mahmut Öztürk ‘ün “dedi.
Mahkeme Başkanı “Telefonla çağrıldım diyorsun, nasıl çağrıldın onu aç bakalım”
Sanık Ali Yiğit “İstanbul ‘a gelip seninle görüşmek istiyoruz , hatta sen gelemiyorsan, ben dedim maddi imkanlarım el vermiyor, dedi ki sen gelemiyorsan biz gelelim yanınıza, seninle konuşalım ifadeni değiştirme konusunda bir konuşalım” dedi.
Mahkeme Başkanı “ Konuşan kim senle bu şekilde konuşan kim “
Sanık Ali Yiğit “Benle bu şekilde konuşan Kemal Kerinçsiz ”dedi.
Mahkeme Başkanı “Ama tanımıyorsun onu ”
Sanık Ali Yiğit “Hayır tanımıyorum “dedi.
Mahkeme Başkanı “Onun olduğunu nerden anladın “
Sanık Ali Yiğit devamla; Adını ve şeyini söyledi efendim, birde Mahmut Öztürk ‘ün avukatı vardı efendim adını bilmiyorum, Mahmut Öztürk’ün ya kardeşiyim , ya abisiyim dedi oda vardı konuşmamızda, yani bir hafta on gün on beş gün boyunca devamlı İstanbul ‘a çağrılmak zorunda koşuldum yani, devamlı İstanbul’a çağrıldım ve sonunda dayanamayıp İstanbul’a geldim, bir balıkçıda , Balıkçının adresi, konuştuğumuz her şey bellidir efendim, çağrıldım orada konuştuk , Kemal Kerinçsiz vardı , Mahmut Öztürk’ün avukatı vardı , iki tane daha avukat vardı isimlerini hatırlayamayacağım orda konuştuk, baya bir konuştuk efendim , konuşulanlarda ifademi değiştirmem konusunda yapılan şeylerdi, değişiklerdi , yine aynı bunları bunlar yapmamıştır , bu bombalar Oktay veya başka birinin değildir, bunları polis koymuştur buraya veya baban önceden silah kaçakçılığı yapıyordu , bunlar babanındır, öyle duyumlar ,suç birinde kalmasını istiyordular, bununda tek kurtuluşunun ben olacağımı söylemiştiler ve ifadeni öyle verirsen bir ömür boyunca, hayatımın boyunca rahat yaşayabileceğimi söylemiştiler dedi.
Mahkeme Başkanı” Ne oldu sonra “
Sanık Ali Yiğit “ Sonra efendim tamam değiştireceğim dedim, sonra oradan ayrıldım Trabzon’a tekrar geri döndüm”dedi.
Mahkeme Başkanı” Sen yalnız mıydın orada “
Sanık Ali Yiğit “ Yalnız değildim efendim , ağabeyim vardı , kayınpederim vardı , balıkçı yerinin sahibi vardı ,bende 3-4 kişi gitmiştim efendim ,3-4 kişi vardı yanımda”dedi.
Mahkeme Başkanı “Balıkçının ismi ne “
Sanık Ali Yiğit “ Kardak balıkçısı, Çakmak mahallesi Güngör sokağın başındaki Kardak balıkçısı gecekondunun hemen bitişiğindeki “dedi.
Mahkeme Başkanı “Kayın pederinin ismi ne “
Sanık Ali Yiğit “ Ömer Albayrak ,Trabzon’da “dedi.
Mahkeme Başkanı “Kardeşinin”
Sanık Ali Yiğit “ Murat Yiğit”dedi.
Mahkeme Başkanı “üç, bide siz dört , onlar kaç kişi”
Sanık Ali Yiğit “ Onlar 6 veya 7 kişiydi efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı ”Onlardan tanıdığın kim vardı”
Sanık Ali Yiğit “ Onlardan tanıdığım Kemal Kerinçsiz “dedi.
Mahkeme Başkanı “ Onu orada tanıdın “
Sanık Ali Yiğit “ Evet onu orda tanıdım ,hiç tanıdığım yok” dedi.
Mahkeme Başkanı “Kemal Kerinçsiz denen kişiyi daha önce tanıyor musun “
Sanık Ali Yiğit “ Hayır kesinlikle, telefonla konuştuk yani, daha önce kesinlikle hiç görmedim onların hepsini telefonla arayıp telefonla görüştüm”dedi.
Mahkeme Başkanı “orada buluştuğun kişilerden tanıdığın kimse var mı “
Sanık Ali Yiğit “ hayır efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı “Başka söyleyeceğin bir şey var mı”
Sanık Ali Yiğit “başka söyleyeceğim bir şey yok efendim” dedi.
Sanığa , Klasör 1 Dizi 202 ‘deki emniyet İfadesi okundu ,
Sanık Ali Yiğit ‘den diyecekleri soruldu; Doğrudur dedi.
Mahkeme başkanı “Tamamen doğru mu”
Sanık Ali Yiğit “Efendim sadece orada Muzaffer Tekin’in siyah Mercedes ile geldiğini emin değildim, ben karakola söyledim Terörle şubeye söyledim ama sonra Tekirdağ’da beraber kaldığımız sürece onun Muzaffer Tekin olmadığını tamamen söyledim yani efendim” dedi.
Mahkeme Başkanı “ Muzaffer Tekin ile hiç muhatap oldun mu şu anlattığın süre içerisinde ”
Sanık Ali Yiğit “Hayır efendim orada kesinlikle Muzaffer Tekin’i görmedim , sadece benzettim efendim ama sonradan onun olmadığını anladım, beraber kaldığımız sürece” dedi.
Mahkeme Başkanın “Mahmut Öztürk ile ilgili “
Sanık Ali Yiğit “ Mahmut Öztürk ile ilgilide, Mahmut Öztürk ile Oktay Yıldırım ikisi beraber manavda bulunmamıştır hiç, efendim”dedi.
Mahkeme Başkanı “Bu ifadende onları söylemek lüzumu niye hissettin “
Sanık Ali Yiğit “Biri gelip öbürü gitmiştir efendim belki, yani ikisi aynı gün gelmiştir ama biri önceden gelmiştir biri sonradan gitmiştir onun için yani pek anlayamadım efendim” dedi.
Sanığa, Klasör 1 Dizi 247 ‘deki Savcılık ifadesi okundu ,
Mahkeme Başkanın “Yine bazı tekrarların var burada “
Sanık Ali Yiğit “Benden bir şey sakladıkları için değil efendim , çünkü her yanına gittiğimde bir şey konuşuyordu dayımla beraber , ben yanına gittiğimde otomatikman kesiliyordu konu yani”dedi.
Mahkeme Başkanın “Muzaffer Tekin hakkında konuştukların”
Sanık Ali Yiğit “Muzaffer Tekin hakkında efendim orası tam emin değildim yani, bu ifadeyi ben verdim , kesinlikle polis veya başkasının baskısı altında kalarak vermedim bu ifadeyi , ama tam arabanın camları siyah olduğu için, camda az açık olduğu için “dedi.
Mahkeme Başkanın “ Peki sen bunu vermedim diyorsun , baskı altında kalmadım diyorsun, polis beni yönlendirmedi diyorsun, peki Muzaffer Tekin’i tanımıyorsun, nereden çıktı bu isim sana kim söyledi bu ismi “
Sanık Ali Yiğit “Ben tarif ettiğimde bu Muzaffer Tekin ‘e benziyor mu dediler, dedim tarifimde ben zaten Muzaffer Tekin tarif ettim ama tamamen o değildi efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı” Kime tarif ettin”
Sanık Ali Yiğit “Efendim tarif ettiğim kişi ,siyah Mercedes geldiğinde arabanın camı az açıktı, ve manavın önünde siyah Mercedes durdu”dedi.
Mahkeme Başkanı ”Yani böyle bir Mercedes kapıya geldi, yanında Oktay Yıldırım daha sonra ayrıldı, onun peşinden gittiğini söylüyorsun, yani siyah bir Mercedes var , Mercedes ile gelen bir kişi var ama bu kişiyi sen “
Sanık Ali Yiğit” Bu kişiyi ben televizyonda Danıştay olayı olmuştu o sırada Muzaffer Tekin’e benzettim efendim ondan Muzaffer Tekin adını kullandım, Muzaffer Tekin’e benziyordu, sonrada Tekirdağ’da kaldığımız sürece yani emindim o olmadığına, Muzaffer Tekin’ oradan tanıdım zaten ,televizyon ve basından” dedi.
Mahkeme Başkanı” Yani birebir görmediniz şahsı “
Ali Yiğit ;”Hayır efendim kesinlikle birebir görmedim , televizyonda görmüştüm,”dedi.
Mahkeme Başkanı ”Peki Mahmut Öztürk peşinden gittiğini söylemişsin”
Ali Yiğit ;”Mahmut Öztürk manava gelip giderdi evet efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı” Yani bu şahıs gitti , dönüşte diğeriyle beraber Mahmut Öztürk dükkana geldi diyorsun”
Sanık Ali Yiğit ;”Evet Oktay gitti, Mahmut Öztürk o gün aynı gün dükkana geldi , alışveriş yapmak için “dedi.
Mahkeme üyesi (S. Sami Haşıloğlu )” Opel Corsa ile birliktemi geri geldi”
Sanık Ali Yiğit “Hayır efendim tek geldi Mahmut Öztürk “dedi.
Mahkeme Başkanı “ Opel corsa nereden çıktı “
Sanık Ali Yiğit “Mahmut Öztürk ‘ün arabası o”dedi.
Mahkeme Başkanı “Mahmut Öztürk ‘ün opel corsa ’sımı var “
Sanık Ali Yiğit “ Evet efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı” Yani sizin manava alışverişe o araba ile mi gelirdi “
Sanık Ali Yiğit “ Evet çoğu zaman o onunla gelirdi, öbür zamanda başka bir tane siyah Mercedes vardı onunla gelirdi, iki arabadan biriyle gelirdi yani,”dedi.
Mahkeme Başkanı “Yani Mahmut Öztürk’ün iki arabası var”
Sanık Ali Yiğit “Evet efendim, bir tanesi Mercedes, bir tanesi sarı Opel Corsa “dedi.
Mahkeme Başkanı “Peki o öteki Mercedes ayrı bir Mercedes mi”
Sanık Ali Yiğit “ Ayrı Mercedes evet efendim, siyah ama onun camları renkli değil , onun kasası değişik mesela E 200 kasaydı Mahmut ‘un Mercedes ’i ,öbürünün kompresördü efendim kasa değişikti yani,Corsa sarı Corsa efendim sarı “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Plakalarını hatırlıyor musunuz ”
Sanık Ali Yiğit “Plakalarını hatırlayamayacağım efendim, son zamanlarda Mercedes ile kaza ettiği için Mahmut Öztürk zaten Opel Corsa ile geliyordu,
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Bu Mercedes geldi diyorsun daha sonra Oktay Yıldırım ayrıldı diyorsun, arabaya mı bindi yoksa yayan olarak mı ayrıldı “
Sanık Ali Yiğit “evet manavdan ayrıldı, arabayla beyaz 5.20 BMW marka araba ile beraber ayrıldı manavdan efendim,”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”O arabaya binip Mercedes ‘in peşinden arabası ile gitti öylemi”
Sanır Ali Yiğit “Evet”dedi.
Mahkeme Başkanı “Burada patlayıcıların yani o bombaların çatıya 1,5 sene evvel konulduğunu duymuşsun “
Sanık Ali Yiğit “Evet efendim,bunu ben taşınmadan 1,5 yıl önce konulduğunu dayım tarafından söylendi efendim, 1,5 yıl önce konulmuştu onlar ,yani seninle ilgisi , alakası yoktur , bunlar 1,5 yıl önce sen taşınmadan önce 1,5 yıl önce konulmuştur , o Oktay Yıldırım tarafından getirildiğini dayım söyledi “dedi.
Sanığa Klasör 1 Dizi 226’daki hakim ifadesi okundu,
Sanık Ali Yiğit “Evet efendim, doğrudur” dedi.
Mahkeme Başkanı “Başka ekleyeceğin bir şey var mı bunlara”
Sanık Ali Yiğit “ Hayır efendim “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese):”Siz bu bombaların bulunduğu evde 8 ay mı kaldınız, ne kadar süre kaldınız”
Sanık Ali Yiğit “8-10 ay ikisi arasında bir şey fazla bir şey kalmadım”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Peki hiç o süre içerisinde o çatı katına çıktın mı”
Sanık Ali Yiğit “ Bir sefer çıktım efendim “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)” O bombaların bulunduğu andan öncemi yani o anda mı”
Sanık Ali Yiğit “Ondan önce çıktım efendim”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Peki her hangi anormal bir şey var mıydı çıkışınızda “
Sanık Ali Yiğit “Tahminim sağ köşede bir şeyler vardı ama hiç incelemedim, ben sadece kazmayı alıp bahçeyi kazacağım için hemen altına indim “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Yani sandığı bulduğunuz köşede mi “
Sanık Ali Yiğit “ O köşede değil , tam ters taraftaydı yani benim aradığım şey, tam ters taraftaydı efendim “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”O tarafa bakmadınız “
Sanık Ali Yiğit “evet efendim zaten orada kağıtlar,mağıtlar, çuvallar doluydu zaten efendim çuvalların altındaydı efendim zaten “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Peki o sandığın bulunduğu yere herkes çıkabiliyor mu yoksa”
Sanık Ali Yiğit “Hayır efendim”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Nasıl çıkılabiliyor oraya”
Sanık Ali Yiğit “ Ya evin önünden çıkman gerekiyor evin önünde elektrik direği var, evin içinden çıkış yok dışarıdan çıkış var , ya evin önünde elektrik direği var oradan çıkman gerekiyor yada evin arkasına iskele var , iskeleyi duvara dayayıp oradan çıkman gerekiyor “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Peki sizin salladığınızı söylediğiniz bir kutu var, nasıl bir kutuydu”
Sanık Ali Yiğit “Siyah, yuvarlak ,bu boyutta efendim, bir kutuydu “dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Bir şeye sarılımıydı o”
Sanık Ali Yiğit “Bir şeye sarılı değildi, koli bandı ile ağzı bantlıydı efendim sadece ”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”İçine bakmadınız, “
Sanık Ali Yiğit “Hayır”
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)”Ne yaptınız”
Sanık Ali Yiğit “Sadece elime alıp salladım ve tekrar yerine koydum”dedi.
Mahkeme Başkanı “Bu bulunan, tavana çıkılan yer hakim beyin sorduğu gibi yani ev sahibi evde oturanların dışında birisinin çıkıp koyabileceği bir yer mi “
Sanık Ali Yiğit “Hayır “
Mahkeme Başkanı “Yani ev sahibi görmeden ev sahibi bilmeden ,o izin vermeden çıkılır mı “
Sanık Ali Yiğit “ Çıkılmaz efendim, kesinlikle, illaki biri görür efendim, evde devamlı birileri olduğu için yani ya önden çıkacak manavın önünden , manavda aşağı yukarı 18 saat açık olduğu için yada arkadan koyulacak arkadan koyulduğu zaman ses çıkacak “dedi.
Mahkeme Başkanı “Şimdi o yukarısı hep kullanılmayan bir yer ,yani toz toprak içerisinde “
Sanık Ali Yiğit “ Toz toprak değil de efendim baya hiç çıkılmıyordu” dedi.
Mahkeme Başkanı “Yani şöyle tuttuğun zaman toz olmaz mı”
Sanık Ali Yiğit “Toz olur efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı “Tam değil mi üstü yani döşemenin üstü “
Sanı Ali Yiğit “evet “dedi.
Mahkeme Başkanı “Peki orada yerde bulduklarını söylüyorsun mesela çizgiler vardı falan çok mu dikkat ettin oraya , niye dikkat ettin nedir bunun sebebi”
Sanık Ali Yiğit “ Efendim çünkü sandığın ağzı özellikle bağlanmış, yani açılıp açılmadığı kontrol edilmek için askeri mühür kesilmiş zaten bir sefer efendim, özellikle açılmış , bende dikkat çekmemek için sandığı gelip birileri bakıp bakmadığının anlaşılması için efendim yani kesinlikle dikkatli bir şekilde bakarak sandığı açmayı gerek duydum efendim “dedi.
Mahkeme Başkanı “ el feneri ile mi”
Sanık Ali Yiğit “ evet “
Mahkeme Başkanı “ışık falan yok,karanlık “
Sanık Ali Yiğit “ Yok kesinlikle karanlık “dedi.
Mahkeme Başkanı “Peki yakalanmadım diyorsun, ben taksi ile geçerken polisleri gördüm, tesadüfen, öylemi “
Sanık Ali Yiğit “ evet “dedi.
Mahkeme Başkanı “ Ne lüzum hissetin niçin yani polislere yardım etmek için mi gittin oraya,çünkü az çok beni de alırlar falan korkusu olur insanın çünkü sonuçta kendin bir şey biliyorsun , orada bir şeyler olduğunu da biliyorsun , durur geçersin daha sonra “
Sanık Ali Yiğit “ Hiç kaçmaya gerek duymadım yani efendim”dedi.
Mahkeme Başkanı “ İyi de peki sen gittin polislere bu şekilde yani bu biraz doğaya aykırı bir şey yani o zaman polisler ile beraber mi gittin sen “
Sanık Ali Yiğit “Hayır efendim tahminen oradan geçiyordum tamamen tesadüf oradan geçiyordum, polisleri orada görünce kalabalık olunca ne oluyor dedim yani , gittim sordum, dedi ki böyle bir ihbar var , dedi ki sen kimsin dediler bana hatta , dedim bu evde ben oturuyordum, 20 gün önce 1 ay önce bu evde oturan bendim dedim, bekle dediler o zaman sen bir dakika bekliyorsun dediler, hatta ben gittiğimde kapıyı zorluyordu kapıyı açmaya çalışıyordular efendim, dedim ki hatta kapıyı kırmaya gerek yok evin anahtarı var sanayide alıp gelebiliriz yani, iki polisle beraber polis arabasına binerek güven sanayisine gidip, anahtarı aldık tekrar geri geldik, ve sonra ev arandı ,sonra çatıya çıkıldı”,dedi.
Mahkeme Başkanı” Evi boşalttığını söylüyorsun evi boşalttığın halde anahtar niye sende”
Sanık Ali Yiğit “ Bana değil efendim, dayım ağabeyime vermişti , evin camı kırıktı ,kapısını kenarları kırıktı , üç , beş yapılacak iş vardı ondan dolayı nasıl aldıysam öyle bırakacağım için anahtarı herhalde ağabeyime verdi ,hatta bana güvenmediği için bana vermedi yani anahtarları “dedi.
Mahkeme Başkanı “ Olay yerine polisler geldi sende gittin yanlarına durumu anlattın, dayın “
Sanık Ali Yiğit “ Dayım, tamamen telefonla çağrılmıştır,dayımı telefonla arayarak dayım telefonla olay yerine gelmiştir ,telefonla çağrıldı, dedi.
Mahkeme Başkanı “ Sen bir şey mi söyledin polislere “
Sanık Ali Yiğit “ Hayır efendim, “dedi.
Mahkeme Başkanı “Polisler dayını biliyorlar, dayını telefonla aradılar öylemi, oradan mı aradılar ,”
Sanık Ali Yiğit “Evet yanımda aradılar, telefon numarasını verir misin dediler dayının ,ben dayımın telefon numarasını verdim dayım yaklaşık yarım saat sonra,15-20 dakika sonra kendi “dedi.
Mahkeme Başkanı “ Bitmişmiydi işlem, bitmiş miydi, bombalar her şey şunlar bunlar bulunmuş muydu “
Sanık Ali Yiğit “ Evet efendim”dedi.
Mahkeme üyesi (H. Hüseyin Özese)” Şimdi ifadende şöyle bir ibare var 1,5 yıl önce konulduğunu duydum falan diyorsun böyle bir şey var bunu nerden duydun, kimden duydunuz “
Sanık Ali Yiğit “ Dayım olan Mehmet Demirtaş söyledi “dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Babanın ifadesinde babanla beraber çatıya çıktığınızda işte bunlar kimin diye baban sormuş , komutanın dayımın komutanın şeklinde bir beyanı var, babana böyle bir şey söyledin mi yani o zaman biliyor muydun bu bombaların kime ait olduğunu “
Sanık Ali Yiğit ” O zaman bilmiyordum efendim”dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ”Babanın ifadesinde diyor, bu bombalar kimin diye sordum , dayımın komutanı şeklinde bir cevap verdi diyor baban”
Sanık Ali Yiğit “ Ben dayıma sorduktan sonra zaten babam dedi kim bunun ben babama dedim ki “dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ”Daha sonramı söyledin “
Sanık Ali Yiğit “ evet evet ”dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Bu çatının olduğu yerde kasanın üzerinde her hangi bir poşet veya başkai bir şey var mıydı , örtülümüydü ,açıkta mıydı,”
Sanık Ali Yiğit “ Kasanın üstü siyah bir poşetle , naylon bir poşetle büyük,siyah bir naylon poşetle kapalıydı efendim “dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Çatının yüksekliği ne kadardı, bu çatının kiremitle mi örtülü üzeri “
Sanık Ali Yiğit “ Kiremitle örtülü efendim “dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Yani o fenerle görülebileceğini falan söylediniz, karanlık bir yer mi “
Sanık Ali Yiğit “ Çok karanlık evet ”dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Bu sırada başkanım Oktay Yıldırım dün çok ayrıntılı olarak çatıyı anlattı, daha önce çatıya çıkmış mı Oktay Yıldırım ‘a da bunu sorabilir miyiz aynı anda, dün çatıyı çok ayrıntılı anlattı Oktay Yıldırım karanlık dedi bir metre filan acaba nereden biliyor çatının karanlık olduğunu “
Sanık Oktay Yıldırım ; Bu kadar özensiz ve dikkatsizce bir iddianame hazırlayan savcılığın benim 18 ay boyunca yaptığım ve yapabileceğim araştırmalardan şaşırmasını doğal karşılıyorum ancak takdir edersiniz ki , ben 18 ay boyunca bu yalan, dolan ve sahte tutanaklar yüzünden hapis yattım , ben değil o çatının yüksekliğini o çatıda kaç tane kiremit olduğunu bile saydırabilirim bu çok tabi , kaldı ki ben Mehmet Demirtaş ile birlikte aynı koğuşta yattım sayın başkanım ,yeterli cevap olmuş mudur,dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Yine Ali Yiğit’e sormak istiyorum , Tekirdağ cezaevinde Muzaffer Tekin ile aynı koğuşta mı kaldınız , ne şekilde tanıdınız Muzaffer Tekin ‘i “
Sanık Ali Yiğit” Evet aynı koğuşta kaldım efendim”dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” Size her hangi bir şey söylediler mi “
Sanık Ali Yiğit “ Ne biliyorsan doğrudan şaşma , kesinlikle hiç bir şey katma doğrudan şaşma diye söylemişti efendim”dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ”Yani her hangi bir baskı, bir şey uygulandı mı, bir şey söylendi mi ”
Sanık Ali Yiğit “ Hayır efendim kesinlikle , suçlu ben dahi olsam benim adımı da ver dedi yani, dedi.
Dostları ilə paylaş: |