Sanık Mehmet Demirtaş müdafii Av. Yusuf Çolak söz istedi verildi ;18 ay devam eden bir süreçte nihayet söz savunmanın oldu , ben sayın mahkemeye vermiş olduğum bir dilekçede ve eklerinde durumu arz ettim burada da birkaç cümle ile aynı şeyleri tekrar edeyim, İddianame değerlendirmesi dediğimiz bir fasılda iddianamenin bir çok tekrardan meydana geldiği telefon dinlemelerine ve polis ifadelerine dayalı olarak hukuki vasfının pek olmadığını söyledik burada telefon konuşmalarında delil elde edilmeye çalışılmış ben müvekkilimin devamlı avukatı olan bir şahsım günde de birkaç kere kendisi ile görüşürüm mesela şöyle bir telefon konuşması her zaman aramızda olabilir, ben kendisine kovboy diyorum ruhsatlı silahı var, kovboy nasılsın , abi sağ ol iyim sen nasılsın, şükür elhamdülillah arkadaşları topladım çubukluya gidiyoruz silahlı mısınız evet hepsi hazır diyor , tamam bende silahlanayım orada görüşürüz 20 dakika sonra tamam mı tamam diyor farazi olarak söylüyorum buradan savcılık veya tele kulak bunu dinlerse ne anlar her halde silahlandılar bir yere gidiyorlar diye anlar ama biz bir Cuma günü bir namaza gidiyoruz silah dediğimizde bizim abdest , dolayısıyla telefon dinlemelerinin çok fazla bir şey ifade etmediğini anlatmak istedim burada sayın mahkemeye , mesela bunun bir ağabeyi si var kendisi kasaptır bizim kurbanları keser ben kendisine cellat derim , Arabistan a gitmiştir, Arabistan’da kasaplara cellat diyorlar cellat utanmıyor musun sen bu kadar can yakmaya , bu kadar kan akıtıyorsun dediğim zaman eğer bunu telefonda birisi tele kulak dinlese , bu adamın birkaç kişiyi kestiğini zanneder dolayısıyla da bu telefon konuşmalarına dayanarak bir çok tekrarlar yapılmış maalesef sayın mahkemeyi bundan tenzih ediyorum iddia safhasında soruşturma safhasında , önceki sıkı yönetim mahkemelerini bile aratan bir çok şey olmuştur ben sıkıyönetim mahkemelerinde de hasbelkader avukatlık yaptım savcı olağanüstü savcı , olağanüstü yetkilerle zannediyorum ben bunu daha önceki dilekçelerimle de defalarca izah ettim olağanüstü sanki Ceza Muhakemeleri Yasası varmışçasına bir takım şeyler yaparak konuşanı almış , konuşmayanı almış , yazanı almış , yazmayanı almış , dinleyeni almış hasbelkader de bakıyorsunuz sayın mahkemeden önceki safhalarda nöbetçi mahkemelere yaptığımız tahliye taleplerimizde hepsi suçun delil ve durumu ağır cezalık olması şeklinde klasik gerekçelerle reddedilmiştir bu mahkemeden de birkaç tane biz böyle cevaplar aldık hatta ondan evvel hiç alamadık ben sayın savcıya gittiğimde şöyle bir şey söyledim dedim ki sayın savcım biz bir görev yapıyoruz bu da bir kamu görevidir, ben bu sanıktan hariç ailesine de karşı sorumluyum siz bizim verdiğimiz dilekçelere lütfedip cevap bile vermiyorsunuz bizi adam yerine koyunda bir cevap verin dedikten sonra bu cevaplar gelmeye başladı, ondan sonra ne yazıktır ki buralardan tahliye olabilmek için ölüm yada ağır hastalık gerekir olmuştur , halbuki dilekçemde de tekrar ettiğim üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre bir takım ölçütler vardır sayın mahkeme bunları çok daha iyi biliyor en az benden fazla bildiğine inanıyorum bunları ben dilekçemde tekrar tek tek izah ettim isterseniz ana maddelerini söyleyeyim zamanınızı almazsam , Şimdi bizim burada şüphemiz şöyle bir şeyler oldu biz bu uzun süre soruşturmanın sürmesini çeşitli şekillerde engelleyemeyince hukuki olarak engelleyemeyince baroya gittik , baro başkanlarına söyledik bunu dedik ki bir iddianamenin 16 ay gibi bir zamanda yazılamaması bizi çok tedirgin ediyor bu arada da biz tabi her safhada tahliye talebinde bulunuyoruz , bunlar da reddediliyor eski baro başkanı yeni baro başkanı hepsi ile bir toplantılar yaptık dediler ki bu hukuki değildir , onlardan sonra onların basın açıklamasından sonra alelacele iddianame ortaya çıktı sayın mahkemenin huzuruna geldi burada nöbetçi mahkemelerden veya sayın mahkemeden reddedilen ret gerekçelerinde atılı suçun vasıf ve mahiyeti , delil durumu , kaçma şüphesi gibi bir çok klasik sebepler gösteriliyor bu klasik gerekçelere dayanılan ve gerçek Türkiye nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5/3 maddesi ile yargılama sürerken 6’ınca madde ve Anayasanın 19 /7 maddesine aykırı olarak tutuklu kişinin hürriyetinin makul sürede salıverilmesi hakkı ihlal edilmektedir, kanaatimiz halen devam ediyor yargılamada esas olan tutuksuz yargılamadır ve tutuklama sadece ve sadece bir tedbirdir , asla ceza değildir, tutuklanan kişinin yargılanma ve adli soruşturma sırasında serbest bırakılma hakkına sahip olduğunu unutmamak gereklidir ancak buradaki uygulama 18 aya girilen davada ilk gün tutuklanan müvekkil ve diğer şahıslar için tutukluluk daimi ve ceza halini almış bulunmaktadır tüm uygulamalar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 52 de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi madde 3’de ve 9 da Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi madde 9 da Anayasa 19 da güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve Güvenliği hakkının ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır ki bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılama ve tazminat sebebidir, dolayısı ile burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tutukluluğun devamı için 7 tane ölçüt belirliyor bunlar bir tanesi tutukluluğun gerçek uzunluğu arz ettim az evvel tutulu kişinin maddi manevi , ahlaki diğer açılardan durumu , sanığın tavrı , olayın özellikleri , soruşturmanın yürütme tarzı , yargısal makamların tavrı bunda hiçbir şüphemiz yok ve burada bu mahkeme kararlarında en son şunu söylüyor kaçma tehlikesinin ve başvurucunun kefaletle tahliye taleplerinin ve yeterli derecede gösterilmeden reddedilmesini cezanın ağır olma olasılığı tutuklama için yeterli görülmemiştir, buruda sanığın kişisel koşulları dikkate alınmalıdır diye çeşitli fasıllarda bildirdim sayın mahkemeye çok fazla zamanınızı da almak istemiyorum , Ben şunu arz etmek istiyorum Tuncay Güney ile ilgili kitaplardan yaptığım alıntılar sayın mahkemenin huzurunda onları da tekrar etmeyeceğim sadece kendi bölümümüzü anlatmak istiyorum ben olay günü müvekkilimin telefonu üzerine Taksimde bulunduğum bir sırada beni telefonla aradı dedi ki abi ev aranacak polis beni aradı gelir misin bende başka bir eve taşındığını biliyordum dedim ki neresi bu adres dedi ki işte eski manavın olduğu bölüm dedi ben hemen yarım saat içerisinde olay yerine gittim ben gittiğimde bunlar yeni alınmışlardı daha şeye polis nezaretine götürülmüşler orada herhangi bir şey öğrenemedik sade bulunan insanlardan tavandan bir şey alındığını söylediler bir paket alındı, çuval içine hepsini doldurdular ve götürdüler dediler , ben nereye gittiklerini sorduğumda Dudullu da polis merkezine gittiğini söylediler ben orayı da çok fazla bilmiyordum bir arabayla gittim içeri girdim bana hiç bir şey sormadılar daha sonra kimsin diye sordular içeride böyle kar maskeli , kamuflajlı bir çok insanlar vardı, artık ne olduklarını bilmiyorum polis, asker , ben dedim avukatım içeride kimler tutuklu , dediler ki işte iki kişi var kimler bir tanesi dedim Mehmet Demirtaş diğeri kim acaba dedim iki tane kimlik getirdiler bana baktım bir tanesi Ali Yiğit bir tanesi Mehmet Demirtaş dedim ki konu ney ne bulundu burada bulunan neydi çünkü Mehmet telefonda bana dedi ki bir şey var mı diye ben sordum yok o zaman git dedim bende geliyorum dedim dediler ki avukat bey şuanda olay daha çok yeni biz sizi dışarı alalım, daha sonra biz sizi ifadede çağıracağız fakat telaşlandılar o arada ben tekrar evime gittim üstümü değiştirdim bunları emniyet müdürlüğüne götürmüşler o arada başka bir avukat arkadaşta Ali Yiğit için CMUK’tan çağrılmış tabi Ali Yiğit beni tanıyor ama dedim ki tercihidir herhalde onla girsin ifadeye diye daha sonraki safhada da ben ifadesinde müvekkilimin bulundum orada çok uzun sorular ve karşısında cevaplar isteniyordu bir tanesinde bir soru soruldu , dendi ki işte bu ne şekilde oldu diye şuanda soruyu zaten huzurlarınızda var ne olduğunu da hatırlamıyorum ben müvekkilime dedim ki buna cevap vermek zorunda değilsin , susma hakkını kullanabilirsin sırf burada susma hakkını kullandı diye müvekkilim tutuklandı daha sonraki safhada sayın Zekeriya Öz ile sayın savcı ile konuşmamızda Ali Yiğit’te çıkmıştı dedim ki niçin bu evde oturan insan yani önce oturan tutuklanıyor sonra oturan salınıyor dediğim zaman o da bana dedi ki o ikisi aynı değil dedi , niçin sayın savcım dedim , dediki o da söylesin onu da salayım ne söylesin dedim, ne söylemesini istiyorsunuz , bir şeyler bekliyordu kapattı , dolayısı ile bu mahkeme bu safhaya kadar geldi ben dilekçemdeki diğer hususları hepsini aynen tekrarlıyorum müvekkilim lpg işi yapan günün yarısında Yarımca’ya gidip 10-15 ton lpg taşıyan bir insan, bunun bombaya falan ihtiyacı yok, bu bombanın üstünde geliyor zaten her gün o işle uğraşıyor eğer bir yeri uçurmak falan istese 15 ton bomba o el bombalarından falan çok fazlaya gelir bunu sizlerde biliyorsunuz dolayısı ile işini gücünü kaybetmiştir, şirketleri kapanmış malını mülkünü satmış bir arkadaşımızdır bu durumları da değerlendirmek suretiyle talebimiz gibi karar verilmesini istiyoruz efendim ,dedi.
C. Cavcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Bu Ali Yiğit’in işlettiğini söylediğiniz manav dükkanı ve biraz önce Burhan Yılmaz’ın işlettiğini söylediğiniz büfeler kime aitti yani aslında sermayesi kime aitti”
Sanık Mehmet Demirtaş “Başından sonuna kadar kapattıkları güne kadar her türlü maddi desteği ben verdiğimi söylemiştim zaten , maddi desteğini ben verdim ama Ali Yiğit’e aitti efendim belge burada belgelidir Avukatım ekte sunmuştur belgeleri kime ait olduğu belgelerle resmi belgelerle belgelenmiştir efendim ektedir zannediyorum “dedi.
C. Cavcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Savcılık ifadenizde Klasör 1 Dizi 248-249 ‘da Ali Yiğit yeğenim olur, Mahmut Öztürk ‘ü genelde medyadan duyarım ancak bazen benim manav dükkanıma gelir diye bir ibare kullanmışsınız yani bu manav dükkanı sizin mi Ali Yiğit’ inmi bir ,iki ,Mahmut Öztürk’ü genelde medyadan duyarım şeklinde daha önce komutanınız olduğunu söylüyorsunuz niye böyle bir şeyi gizlemeyi hissettiniz”
Sanık Mehmet Demirtaş “ efendim bu soruya zaten savunmamda cevap vermiştim hatırladığım kadarıyla , tekrar vereyim benim orada Mahmut Öztürk ‘ü değil Muzaffer Tekin’i tanıdığımı söylediğimi söylüyorum ben söylüyorum , insan medyadan tanıdığı insanla zaten samimi olamaz o ifadenin altında o kelimenin devamı fazla samimi değilim diye işlenmiştir , insan medyadan tanıdığı insanla samimi olabilir mi “dedi.
C. Cavcısı Mehmet Ali Pekgüzel “fakat manav dükkanıma gelir ancak o kadar samimi değilizdir yani Muzaffer Tekin geldi mi manav dükkanına “
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim arkadaşlarıma telkin ettiğimi söylemiştim şöyle ki yeğenim Ali Yiğit’e bir manav açtım orası bizimdir , başkası diyebilir misiniz , yeğeniniz sizsinizdir zaten ben Ali Yiğit’i başkası gibi görmedim ki çocuklarımdan ayırdığım vakti Ali Yiğit’e ayırdım, Ali benim ben Ali idim diyelim böyleydi ilişkimiz o yüzden onu söylemiş olabilirim benim bizim demiş olabilirim “dedi.
C. Cavcısı Mehmet Ali Pekgüzel “hayır şurasına ben takıldım yani Mahmut Öztürk değil de ben Muzaffer Tekinden bahsederken medyadan tanırım dedim diyorsunuz da bazen benim manav dükkanıma gelir ancak o kadar samimi değilizdir dediğiniz Muzaffer Tekin mi Mahmut Öztürk mü yani onu açıklamanızı istiyorum “
Sanık Mehmet Demirtaş “burada manav dükkanıma gelir dediğim Mahmut Öztürk ‘tür Muzaffer Tekin’i tanımadığımı defaatle bildirmiştim zaten “dedi.
C. Cavcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Bombaların bulunduğu bu söz konusu eve Oktay Yıldırım siz otururken veya oturduktan sonra kaç defa geldi gitti”
Sanık Mehmet Demirtaş “ben otururken hatırladığım kadarıyla bir veya iki sefer geldi gitti ama elinde bomba çantası yoktu elinde Aybüke’si, Efe’si ve eşi vardı yani bir dost çay içmesiydi hepsi bu kadardı “dedi.
C. Cavcısı Nihat Taşkın “diğer sanıklardan Mahmut Öztürk ile ilişkinizin derecesini, ayda ve yahut iki ayda bir lpg istasyonuna veya manava geldiği şeklinde açıkladınız ancak 532556 78 15 numaralı telefon hattınızı kullanarak Mahmut Öztürk ile 82 kez görüşme yaptığınız tespit edilmiştir bu tespit sizce doğrumudur , doğruysa yukarıdaki ifadenizle bir çelişki oluşturmamakta mıdır “
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim iddianamede yer alan 82 kez görüşmenin yılı belli değildir onu öğreneyim önce”dedi.
C. Cavcısı Nihat Taşkın “2000 yılından itibaren “
Sanık Mehmet Demirtaş “2000 yılından 2006 yılının 6’ıncı ayına kadar 7,5 yıl var Mahmut Öztürk ‘e her kandilde , her bayramda attığım mesajı , aradığım telefonu hesap ederseniz az bile aramışımdır yani telefonla şöyle diyeyim telefonla mesaj attığımız insanları toplamaya veya aradığımız insanları toplamaya kalkarsak tayin edilen bu mahkeme solonu bana yetmez çünkü ben sosyal bir insanım herkesi arar, herkesle konuşurum Mahmut Öztürk’ü özel kılan bir askeri Emeklisi olması mıdır acaba Mahmut Öztürk ile görüşürüm samimiyim evime çocukları ile beraber gelir ben ona gideceğim zaman çok arada sırada Mahmut Öztürk üç yıldır bana gelmiş değildir yani girdiğimiz tarihten öncesine üç yıldır iki sefer ev değiştirmişimdir ve Mahmut Öztürk bir çayımı içmediği için ona hep sitem etmişimdir yani insanların bir birlerine gitmesi suç sayılabilir mi arayabilmesi suç sayılabilir mi efendim “dedi.
Mahkeme başkanı” başka var mı sorunuz “
C. Cavcısı Nihat Taşkın “hayır zaten bunu açıklamak için kendisine bu soruyu sordum kendiside açıkladı “
Sanık Mahmut Öztürk söz istedi verildi” 1994-1996 yıllarında Kilis’te ben görevdeyken kendisi ile bir emir komuta zinciri vardı askerimizdi ama emir komuta anlamında bir şeyimiz var mıydı yani emrimde bir askermiydi ,Oktay’ın emrinde bir askermiydi “
Sanık Mehmet Demirtaş “açıklama getireyim efendim askerde olan dönem için mi, onun anladım tamam soruyu anladım, onun bulunduğu takım başka bir takım benim bulunduğum görev yaptığım takım başka bir takımdı Mahmut Öztürk ‘ün emir komutasında değildim “dedi.
Sanık Mahmut Öztürk “tamam ,birde ben lpg’ye mi daha çok gelirdim , manava mı daha çok gelirdim artı manav dükkanı açtığınız zaman yeğenine manav dükkanı açtık artık inşallah bizde faydalanırız diye böyle talebiniz oldu mu bizden”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “zaten belirtmiştim bu doğaldır dostlara tavsiye etmek doğaldır , lpg istasyonuma da sık gelmezdi yine sitem ederdim”dedi.
Sanık Mahmut Öztürk “manava gelmeden benim işyerim manava kaç km veya mesafede “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Mahmut Öztürk ‘ün kendine ait bürosu manav diye bahsedilen yerin 500-600 metre bilemediniz 1 km ilerisindedir ve kendine aittir “dedi.
Sanık Mahmut Öztürk “evim manavdan kaç km. ileridedir Ali ‘yede sormuştum aynı şeyi “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “yaklaşık 3, 3,5 bilemediniz 4 km ileridedir Mahmut Öztürk ‘ün evi manav diye tabir edilen yerden “ dedi.
Sanık Mahmut Öztürk”Başka bir sorum yok, teşekkür ederim,sağolun”dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi ”değerli başkanım bu mesele benim duhulüm tamamen Muzaffer Tekin ‘in müdafisi olmam sebebi ile yapmış olduğum çalışmalardan mütevellit o yüzden bir çok noktaya vakıf oldum şu suallerin cevaplandırılmasında ve doğrunun bulunmasında hepimiz açısından büyük faydalar var öncelikle bir çelişki var diyor ki babası Şevki Yiğit 2006 Nisan ayında taşındı diyor oğlum oraya diyor öbür taraftan Ali Yiğit 2006 Temmuzda taşındı diyor acaba bu konuda bilgisi nedir , ne zaman taşındı Ali Yiğit buraya kendisi ne zaman tahliye etti ne kadar boş kaldı burası “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim Ali Yiğit ‘in evini net taşıdığı tarihi tam olarak bilemem ama 11’inci ayın 25’inde doğalgaz kesme ihbarnamem var benim oradan şöyle ki evden”dedi.
Mahkeme başkanı “ hangi yılın “
Sanık Mehmet Demirtaş “2005 yılının 11 ‘inci ayın 25 i efendim, doğalgazı evden çıktıktan sonra keserseniz , işte banyonuz, mutfağınız her şey ona bağlıdır yani ondan bir 15-20 gün önce çıkmışımdır Ali Yiğit ‘de tahmini söylüyorum 2006 ‘nın 3 ‘üncü veya bilemediniz 4 ‘üncü ayındadır yanılma payım olmakla beraber tahmini söylüyorum “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Evet efendim, Ali Yiğit orada otururken kendisine yada Ali Yiğit ‘in dışında anahtar bulunuyor muydu efendim Ali Yiğit orada otururken Mehmet’te anahtar veya bir başkasında bulunuyor muydu evin anahtarı “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “hayır efendim “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “efendim kendisinin Ali Yiğit’ten habersiz olarak eve girme imkanı var mı “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “evin içerisini mi soruyoruz “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “içerisini”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “hayır efendim anahtar olmayınca malumunuz eve anahtarsız giremezsiniz kapıyı kırmanız lazım”dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “oturduğu müddetçe Ali Yiğit hiç eve habersiz olarak girdimi herhangi bir şekilde “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “haberli olarak ta girdiğini zannetmiyorum “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “efendim yakalandığı anda bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğuna ilişkin bir beyanı olmuş mu olmuşsa bu beyanı kimlere yapmış “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “olmamıştır efendim bunu savunmamda zaten belirtmiştim “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Mehmet Demirtaş ‘ın Ali Yiğit’in Muzaffer Tekin’i tanıdığına ilişkin bir bilgisi var mıdır efendim yani Ali Yiğit Muzaffer Tekin ‘i tanıyor mu bu konuda bilgisi var mı Ali Yiğit ile konuşması olmuş mu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “bilgim yoktur ihtimalde vermiyorum yani daha öncesine doğru gidersek öyle bir şey hiç konuşma geçmemiştir aramızda ben tanımıyorum zaten Muzaffer Tekin’i “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “şunu bir defa daha teyit etmekte fayda var efendim Mehmet Demirtaş Muzaffer Tekin ‘i tanıyor mu hiç görüşmüş mü , dükkanına gelmiş mi , Oktay Yıldırım ile birlikte manav dükkanında yada bombaların bulunduğu evin önünde birlikte görmüş mü , Çavuşbaşı’nda evi olup olmadığı konusunda bilgisi var mı “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Muzaffer Tekin’i Bayrampaşa cezaevi koridorunda gördüm hayatımda ilk defa orada gördüm orada tanıdım dolayısıyla ondan öncesinde herhangi bir bilgi , evi , yurdu , barkı , ne iş yapar bilemem, tanımam “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “efendim birde Ali Yiğit’in anlatmış olduğu bir mizansen vardı siyah bir Mercedes in gelmesi arkada işte tanımadığı bir insan Muzaffer Tekin dedi sonra değiştirdi önde yine 15-17 yaşlarında bir çocuk söyledi böyle bir olay gerçekleşmiş mi veya kendisine aktarmış mı Ali Yiğit böyle bir olayın olduğunu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “böyle bir olaya tanık olmadığım , duymadığım gibi bu olayında Ali Yiğit tarafından söylendiğine inanmamaktayım “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Ali Yiğit Muzaffer Tekin’i daha önceden görmüş mü bu konuda bir beyanda bulundu mu size “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “benim bilgim dahilinde görmüşlüğü yoktur “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Ali Yiğit ‘in emniyette baskı gördüğü , avukatı olmaksızın ifadesinin alındığı okutulmadan imzalatıldığı şehrin içerisinde saatlerce emniyet tarafından gezdirilip , kendisine telkinde bulunulduğuna lokanta ya götürülüp yemek yedirildiğine ifade bittikten sonra avukatının son dönemde gelip okumadan imzaladığına Ali Yiğit’inde okumadan imzalandığına ilişkin bir bilgisi oldu mu cezaevinde bu konu konuşuldu mu kendisine “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “bunları defaatle anlattı hatta kendi avukatına burada söyleyemeyeceğim şekilde küfür etti,”dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “yine aynı sözde olayın tarafları olan Mahmut Öztürk yada Oktay Yıldırım böyle bir olayın varlığından kendisine bahsetti mi efendim “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “olayı anlayamadım efendim , hangi olayı”dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “yukarıda bahsetmiş olduğum Ali Yiğit’in çizmiş olduğu mizansen “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “hayır efendim söylenmedi , yani daha sonra bana haber verin biz geldik seni bulamadık şeklinde böyle bir şey söylenmedi efendim “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Şevki Yiğit ile arası nasıldı bir sorun var mıydı madem ki Şevki Yiğit bu bombaları gördü Mehmet ile hiç konuşmuş mu bu bombalar çatı katında ne arıyor diye sormamış mı , karısının kardeşi ile hiç konuşmadan bir kişinin doğrudan Jandarmaya haber verip ihbarda bulunmasını kendisi nasıl karşılıyor “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Karadeniz insanının yapısı nasıldır biliyor musunuz bilemeyeceğim ama Şevki Yiğit ile zaten aramda husumet olduğunu savunmamda söylemiştim Şevki Yiğit ile değil bu konularda , her hangi bir konuda hiçbir şekilde yaklaşık 5-6 yıldır hiçbir görüşmüşlüğüm hiçbir şekilde bir arada bulunmuşluğum olmamıştır , olamaz olmayacaktır da “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Ali Yiğit ‘in anlattığı gibi aralarında bombaları kendisine sordu mu bombaları kendisine yani ben yukarıda işte bomba gördüm veyahut ’ta ağzını aradım dedi önce böyle bir sorusu olmuş mu kendisine “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Ali Yiğit’in bana böyle bir beyanı olmadığı gibi yine bu beyanların Ali Yiğit tarafından kendi kendine söylendiğine de inanmıyorum daha öncede söylediğim gibi Ali Yiğit benim elimde doğmuştur , kursağında benim ekmeğim vardır , ben Ali Yiğit’i tanırım “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “ilaveten söylüyorum efendim bombaların Oktay Yıldırım ‘a ait olduğunu yada derin Devlete ait olduğunu söyledi mi , bu malzemelere bir şey olursa başına bir bela gelebileceğini söyledi mi”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim öncelikle Ali ye gelebilecek olan belayı kendime gelebilecek olmasını saydığımdan dolayı böyle bir şeyi söylememin imkanı yoktur zaten aramızda böyle şeyler konuşulmamıştır , savunmamda zannediyorum belirtmiştim “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Danıştay olayı olduktan sonra Ali Yiğit ‘in kendisine televizyon da Muzaffer Tekin ile olayları görüp sorular sordu mu aralarında konuşma geçti mi efendim “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “bu konu ile alakalı da geniş bir bilgi vermiştim ama böyle bir konuşma geçmedi “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Mahmut Öztürk ‘ü yada Muzaffer Tekin’i yada başkasının bu bombalardan haberi olduğunu biliyor mu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Muzaffer Tekin ‘i tanımıyorum, Mahmut Öztürk’ünde aramızda böyle bir diyalogun geçtiğini mi soruyorsunuz efendim soruyu anlayamadım “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “Mahmut Öztürk ‘ü yada Muzaffer Tekin ‘i yada başkasının bu bombalardan haberi olduğu konusunda bilginiz var mı”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “yok efendim “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “yani o kişilerin bu bombalardan haberi yok o mahiyette mi diyorsunuz”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “bombalar hakkında bir bilgim yok onların bu konuda bir bilgisi olduğu hakkında da bir bilgim yok “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “tamam, Ali Yiğit ile bu bombaların Danıştay olayından sonra Çavuşbaşında ki evde olmasına rağmen bulunamadığını bu bombaların o olaydan kalan bombalar olduğuna ilişkin bir beyanı oldu mu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “dikkat ederseniz Ali Yiğit’in “dedi.
Mahkeme başkanı “ savunmasında hepsini açıkladı bunların “
Sanık Kemal Kerinçsiz “peki efendim son bir sualim ,cezaevinde Ali Yiğit ‘e bir baskı kendisi yada Oktay tarafından yapıldı mı son bir sualim “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim, cezaevinde Ali’ye yapmış olduğum en büyük baskı kapının demirine vurarak gardiyanı çağırarak elimdeki bir bardak kolanın yarısını o kapı aralılığından havanın sıcak olması nedeni ile serinlesin diye şefkat edip kapı aralığından ona göndermemdir en büyük baskım budur “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz “teşekkür ediyorum “dedi.
Sanık Oktay Yıldırım müdafii Av. Yılıdırım Çavuşovalı “ Bombaların bulunduğu gecekondu da yapılan aramanın zaptının altında ki imzayı kabul etmiyorsunuz bu imzaya size ait olduğunu kabul etmiyorsunuz doğrumu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “evet efendim “dedi.
Av.Yıldırım Çavuşovalı “bu tutanağı düzenlenirken gördünüz mü peki “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “hayır efendim görmedim “dedi.
Av.Yıldırım Çavuşovalı “görmediniz, siz geldiğinizde arama bitmiş miydi”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “kesinlikle ben olay yerine geldiğimde yaklaşık iki dakika bile kalmadım kendi arabamdan inip polislerin göstermiş olduğu arabaya bindim ve ayrıldım olay yerinde kimin olduğunu , ne yaptıklarını kesinlikle görmedim “dedi.
Av.Yıldırım Çavuşovalı “peki olay yerine geldiğinizde arama bitmişti , bütün işlemler tamamlanmıştı ve arabaya bindirildiğiniz bu arada polislerin elinde bir bomba sandığı gördünüz mü , bombalar evden çıkarılırken gördünüz mü o sırada”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “hayır efendim o esnada ben yoktum yani benim geldiğimde meydanda arama yapan polis şeklide yoktu sadece kapı önünde üç veya dört kişi kimlik ibrazımı yaptıktan sonra hemen elime kelepçe vurmaya çalıştılar ne oluyor niye kelepçe vuruyorsunuz diye sorduğumda tamam kelepçesiz götürelim bari deyip getirdikleri arabaya bindirdiler beni böyle aldılar yani olay yerine ait hiç bir şey görmedim “dedi.
Av.Yıldırım Çavuşovalı”Teşekkür ediyorum, başka sorum yok”dedi.
Sanık Ali Yiğit müdafii Av. Mehmet Sami Selçuk”efendim ben Mehmet Demirtaş ‘a şu soruyu yöneltmek istiyorum kendisi şunu söylemektedir avukat Mehmet Sami Selçuk CMK’dan atanan avukat kendisiyim benim diyor ki emniyette diyor Ali Yiğit’in diyor ifadesini avukatı okumadan imzalamıştır ben müvekkilim ile görüştüm ifadeye beraber katıldık ifadesini hatta müvekkilime okuduktan sonra imzalamasını söyledim müvekkilim her şeyi açıkladı , daha sonra imzaladık bir defa daha ben müvekkilime okudum , müvekkilimde bunu az önce ifadesinde beyan etti , soruma geliyorum efendim , Mehmet Demirtaş ,avukat Kemal Kerinçsiz , Oktay Yıldırım defaatle şunu dile getiriyorlar Avukat okumadan imzaladı hadi diyelim ki ben okumadan imzaladım savcıda damı okumadan imzaladın yada huzurumda olmadan imzalandı onu bırakalım savcıda yalan söylüyor , Hakimde mi affedersiniz yalan söylüyor , nöbetçi hakimde mi okumadan benim yanımda ifadesi alınmadan yazıyor , çiziyor ben gidiyorum oraya imza atıyorum üç aşamada ifadesi müvekkilimin uyuşmaktadır bu tür çelişkileri için ne diyecek yani hani diyelim ki onun dediğine gelelim ben emniyette müvekkilim olmadan ifadesi alındı ben gittim imzaladım peki savcılıktaki ifadesi için ne söyleyecek , hakimlikteki ifadesi için ne söyleyecek , sorgu hakimliğindeki ifadesi için ne söylenecek efendim bu öğleden önceki oturumda şunu defaatle dile getirdiler üstü kapalı Devletin avukatı biz CMK’dan avukatız efendim biliyorsunuz defaatle buradaki nöbetçi hakimlerimize de denk gelmiştir kuradan çekilir biz gönderiliriz , gideriz işkençe var mı , kötü muamele var mı, biz olmadan ifaden alınmaz şeklindeki telkinlerden sonra ifadeye katılırız efendim soruma geliyorum efendim , yani bu çelişkiyi “dedi.
Mahkeme başkanı “kendisi hakkında bazı laflar söylendi burada hakkıdır , sizinde başınıza gelse aynı şeyleri söyleme lüzumu hissedersiniz “dedi.
Av. Mehmet Sami Selçuk “ efendim ben dikkat ettiyseniz efendim sayın başkanım dikkat ettiyseniz sabahki oturumda müvekkilime soru tevcih etmedim sorulacak çok soru vardı , neden çünkü şunu söylediler dediler ki sanık avukatları diğer sanıkların avukatları dediler ki biz kendisi ile balık lokantasında görüştük müvekkilim dedi ki benim avukatım olmadan başka bir avukat istedikleri için ben ifadeye gitmedim kendileri de dediler ki avukat Mehmet Sami Selçuk beni kastettiler objektif olmaz objektif olmadığı için biz başka bir avukat ile gitmeyi uygun gördük bende birinci oturumda öğleden önceki oturumda hadi bakalım objektif olsun müvekkilime hiçbir soru sormadım hiçbir müdahalede bulunmadım ama sabahki yaşanan tamamen bir kıyımdır , psikolojik bir baskıydı şeker vermek sureti ile bal almaktan başka bir şey değildir efendim yani bütün bunlara itiraz ediyorum sayın mahkemenin bu hususlara dikkat etmesini , bu hususların gözden kaçırılmamasını rica ediyorum efendim teşekkür ediyorum “dedi.
Mahkeme başkanı “ soracağınız bir şey var mı”
Av. Mehmet Sami Selçuk “ sorum şuydu efendim ben karakol ifadesini okumadan imzalamışım iddia ediliyor peki savcılık ifadesi için ne söylüyor , hakimlikteki ifadesi için ne söylüyor “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “ cevap verebilirim efendim önce fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olmak gerekiyor efendim bunları ben söylemiyorum dikkat ettiyseniz bunları Ali ‘nin söylediğini söylüyorum ben bunlar benim ifadelerim değil ve ben o ara ifadesi alınırken zaten yanında yoğum yani ben kendim iddia etmiyorum bunu, bunları Ali söylüyor anlamamış olacak ki “dedi.
Mahkeme başkanı “anlaşıldı konu”
Sanık Rasim Görüm söz istedi verildi “ Ben burada müdahale etmek istedim çünkü aynı avukat CMK avukatı İstanbul Emniyet Müdürlüğünde benim avukatlığımı da yapmıştır , polislerin huzurunda alınan ifademden sonra tekrar okuduktan sonra imzalamak istedim ya gerek yok dedi boş ver bir farklılık dedi olmaz dedi bunu belirtmek istiyorum özellikle “dedi.
Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi” meslektaşımızın beyanlarını dinledik ama o beyanlar tamamen gerçekdışı beyanlar benim kendileri ile yapmış olduğum en az 7-8 telefon görüşmem var efendim tape sayın savcılarımız o tepelerin bir tanesini koymamışlar özellikle onları istirham ediyorum o tapeler çıktığında bakın her şeyi o sayın avukatın söyleyip söylemedikleri benim söylediklerim hepsi gerçeği ortaya çıkaracak efendim neden bir tek tape koymadınız Sami bey ile benim yapmış olduğum görüşmeler konusunda her şey ortada istirham ediyorum efendim ayan beyan olacaktır teşekkür ederim dedi,” dedi.
Mahkeme Üyesi (H. Hüseyin Özese )”Bu bombaların bulunduğu Güngör sokaktı galiba demi “
Sanık Mehmet Demirtaş “ evet efendim“dedi.
Mahkeme Üyesi (H. Hüseyin Özese )”evin çatı katından biraz bahseder misiniz yani nasıl girilip çıkılabiliyor kapalımıdır , “
Sanık Mehmet Demirtaş” efendim 24 saat girilip çıkılabilecek bir şekilde yani evin içerisinde de otursanız , geniş olarak anlattım ama tekrar anlatayım evin içerisinde oturulmuş bulunduğunuz zaman bile çatıya çıkılabilecek pozisyonda bir yerdir çünkü oradaki evler bitişik nizamdır yani sizin evin üzerine çıkmaz yan taraftaki evin üzerine çıkar eşittir mesafeler eşittir , yani siz onu gördüğünüz zaman ben balıkçı ile bitişiktir balıkçının binasının üzerine çıkıyorum der ve siz ona bir şey diyemezsiniz burası söylendiği gibi 4-5-6 metrelerle değil sadece eski taş bina gecekondu değildir , taş binadır yüksekliği de yerden 2,5 metredir normal bir kat yüksekliği vardır öyle ulaşılamaz , aşılamaz ,kilidi olan bir yer değildir efendim “dedi.
Mahkeme Üyesi (H. Hüseyin Özese )”şimdi orada 2-3 sene kaldığınızı söylediniz “
Sanık Mehmet Demirtaş “ evet efendim “dedi.
Mahkeme Üyesi (H. Hüseyin Özese )”o çatı katını kullandınız mı “
Sanık Mehmet Demirtaş” çatı katına ben kendim çıktığımı hatırlamıyorum yalnız Ümraniye de bahsedilen istasyonun yıkılmadan önce evrak arşivi çok olur bizde yani sürekli alım , satım olduğu için evrak arşivi çok olur büromun zaman hatırlamıyorum yalnız büromun olmadığı zamanda o büroyu istasyonu kurduğum zamandan hemen sonra aldım büromun olmadığı zamanda oraya personel ile yani ellerinde 10 yıl saklanabilecek arşiv olan fatura artığı olan şeyleri çıkartmıştım yalnız ben oradan taşınırken yine personelle yani yanımda çalışan personelle benim bel rahatsızlığım var tırmana bilecek pozisyonum her zaman olamıyor o yüzden personel ile gönderip personel ile aldırdım , fatura orada ben faturanın olabileceğini düşünmüyorum yani kitap zaten yoktur da bilmiyorum birileri koymuşsa kitap olabilir ama bana ait bir kitap yoktur orada “dedi.
Mahkeme Üyesi (H. Hüseyin Özese )”peki en son ne zaman çıktığınızı hatırlıyor musunuz o çatıya “
Sanık Mehmet Demirtaş “ tabiî ki efendim 11’inci ayın 25 ‘inde 2005 yılında resmi olarak iğdaş tan gaz kesme raporum var belgeyi sunduk efendim belge dosyada “dedi.
Şebnem Korur Fincancı müdafii Av. Özkan Yücel “ ifadeniz sırasında eve hiç gitmediğinizi anahtarın sizde olmadığını söylediniz bunu içeri girmiş o bombaları koymuş olamam yada ilgim olamaz anlamında söylediniz sanırım”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş”Hayır”dedi.
Av. Özkan Yücel “ama hemen peşinden de şimdi biraz evvel sayın yargıcın sorusu üzerine aslında kolaylıkla çıkılabilecek yan evden bile geçilebilecek bir yer olduğunu söylediniz yani sonuç itibari ile oraya bomba koymak yada oraya çıkmak isteyen biri bu sizsiniz yada başkasıdır çıkabilir diyorsunuz doğrumu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “doğrudur yalnız eksiktir açıklayalım akıllarda soru işareti kalmasın girecek olanlar evdir ,kilitlidir bahsettiğiniz yer evin üstü çatıdır ben evden bahsetmiyorum hakim bey şeyi sormuştunuz galiba çatının üzerini sormuştunuz, ben çatının üzerini tarif ettim siz evin içini soruyorsunuz , evin içerisinin kilidi vardır “dedi.
Av. Özkan Yücel “çatıya çıkış”
Sanık Mehmet Demirtaş “ çatıya çıkış içerden yok”dedi.
Av. Özkan Yücel ”Dışarıdandır yani oraya çıkmak isteyen kişi sonuçta dışarıdan”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş” Evet, dışarıdan çıkabilir efendim “dedi.
Av. Özkan Yücel ”askerliğinizi ne olarak yaptınız acaba “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “ Piyade olarak “dedi.
Av. Özkan Yücel ”er mi “ dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “ tabi, piyade er “dedi.
Mahkeme başkanı “ Avukat bey sizin müdahil konumunuz bilgileri sorgulamakla ilgili değil müdahale konumunuzla olur “
Av. Özkan Yücel “ sayın başkanım açıklayayım müdahale konumum onunla sınırlı değil şimdi burada elbette ki bir tek eylem söz konusu ama burada bir örgüt yapılanmasını yargılıyorsunuz “dedi.
Mahkeme başkanı “ efendim siz hayır , yargılamasını ayırın sizin müvekkilinizin olaya müdahil olduğu konu bellidir efendim, o konuda sorabileceğiniz bir şey varsa onu soralım, alalım “
Av. Özkan Yücel “ Sayın başkanım soruyu niçin sormak istediğim konusunda ben size ifade edersem sanırım bu itirazınızı yada karşı çıkışınızın doğru olmadığı ortaya çıkacaktır çünkü burada bir örgüt yapılanmasından ve örgütün işlediği suçlardan söz ediyorsunuz , sayın yargıcım iddianamede silahlı örgüt kurmak diye bir suçlama var mıdır”dedi.
Mahkeme başkanı “ var efendim “
Av. Özkan Yücel “ bu örgütün yöneticisi olmak , üyesi olmak , yardım etmek şeklinde , bu örgütün işlediği eylemlerden dolayı doğrudan örgütün yöneticisi konumunda olan örgütün üyesi olan , yöneticisi konumunda olan kişilerde sorumlu değilmidir, benim müvekkilim ile ilgili bir tek iddia olmasına rağmen bu örgüt yapısı içerisinde bu suç işlenmiş ise , örgüt yapısının varlığı yada yokluğu konusunda ortaya çıkaracak soruları sormak benimde hakkımdır eğer yalnızca bilgileri kim kayıt altına aldıysa ona sorun yada onunla ilgili sorun derseniz bu yargılamada bir ayağı eksik bırakmış olurusunuz çünkü sizinde amacınız , sayın savcılığında amacı bu yargılamanın içerisinde bir örgüt var mıdır, yok mudur , öncelikle bunu ortaya koymaktır amacımız bu , şimdi herkes soru sordu, sanıklarda soru sordu , sanıklar kendileri ile ilgili olan sorular mı sordu , Kemal beyin biraz evvel sorduğu sorular yalnız kendisi ile ilgili soralar mıydı hayır değildi , örgüt yapısının varlığı yokluğu üzerine sorulmuştur sorular çünkü bu nedenle tamda bu nedenle “dedi.
Mahkeme başkanı “ soracağınız soru örgütün varlığına yönelik bir soru mu “
Av. Özkan Yücel “ şimdi ilişkileri açıklamak konusunda hem kendisi bir takım beyanlarda bulundu “dedi.
Mahkeme başkanı “ yani evin boyutu örgütün varlığı ile mi ilgili avukat bey “
Av. Özkan Yücel “ sayın yargıcım evin boyutu da ,niçin sayın yargıç sordu o zaman niçin“dedi.
Mahkeme başkanı “olabilir, o onu sorabilir gayet tabii sorabilir “
Av. Özkan Yücel “sayın başkanım şu mahkeme salonunda harhangi birimiz , diğerimizden farklı noktada değiliz ben sorularımı soruyorum şimdi benim sorularım başkalarının sorduğu sorulara benzeyebilir yada benzemeyebilir tartıştığımız şey bu değil, ben şimdi de bir takım şeyler soracağım, bu soracaklarımda mesela şunun la ilgili olacak ilişkileri konusunda bir takım açıklamalar yaptı, diğer sanıkları nereden tanıdığı , nasıl tanıdığı konusunda açıklamalar yaptı “dedi.
Mahkeme başkanı “ örgüt bazında soracağınız bir şey varsa sorun lütfen örgüt bazında sadece evin boyunu değil örgüt bazında bir şey soracaksanız sorun “
Av. Özkan Yücel “er olarak yaptınız askerliğinizi”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “evet efendim “dedi.
Av. Özkan Yücel “üstelik askerden tanıştığınızı söylediğiniz diğer sanıkla aynı takımda da değildiniz doğrumudur”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “doğrudur”dedi.
Av. Özkan Yücel “sizinle birlikte askerlik yapan kaç tane er vardı “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “bölüğümü “dedi.
Av. Özkan Yücel “bölüğünüz kaç kişiydi “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “ bölüğümü soruyorsunuz “dedi.
Av. Özkan Yücel “bölüğü soruyorum efendim”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “250-300 sayısını hatırlamıyorum ki yani ben birlik komutanı değildim ”dedi.
Mahkeme Başkanı”Bana sorun”
Av. Özkan Yücel “doğrudan soruyorum sayın yargıcım “dedi.
Mahkeme başkanı “ hayır direk soramazsınız “
Av. Özkan Yücel “niçin doğrudan soramayayım 201 var sayın yargıcım niçin doğrudan soramayayım sayın başkanım “dedi.
Mahkeme başkanı” hayır efendim yasa nezdinde kime direk sorulacağı belli yasada lütfen “
Av. Özkan Yücel “ o zaman sayın başkanım 201’i birlikte açıp tekrar okuyalım katılan yada katılan vekili yada müdafi olarak gelmiş olan kimse bu salonda bulunan kimse sanığa , tanıklara , bilirkişiye doğrudan soru sorabilir CMK 201 açıktır eğer soruya bir itiraz gelirse mahkeme başkanı bu konuda bir karar verir yani bizde usul konusunda izin verinde biraz bir şeyler bilelim , o kadar da değil yani katılan vekili bunu sormayacaksa , katılan sizin aracılığınızla sorabilir , yada sanık sizin aracılığınızla sorabilir , ama katılan vekili doğrudan soracaktır 201’den “dedi.
Mahkeme başkanı “Buyurun buyurun “
Av. Özkan Yücel “ ve sayın başkanım bir konuda eğer itiraz edecekse meslektaşlarım itiraz etsinler bu tabiî ki yasanın tanıdığı hak ama itiraz etmenin dışında lütfen sorularımı bölmek yada oradan, buradan laf atmak konusunda bir davranış gerçekleşmesin”dedi.
Mahkeme başkanı “buyurun buyurun “
Av. Özkan Yücel “teşekkür ediyorum sayın başkanım ,200 kadar asker vardı dediniz”dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “Belki daha fazla belki 300 belki 500 bölük komutanı değildim ben bir erdim “dedi.
Av. Özkan Yücel “Peki,Mehmet Demirtaş ,burada tanıdığınızı söylediğiniz sanıklardan Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldırım’ı ,Mahmut Öztürk sizin bölüğünüzde de değildi 200 kadar insan vardı Mahmut Öztürk acaba bölüğündeki kendi bölüğünde olmayan 200 kadar insanla başkalarıyla da böyle bir ilişkisi olmuş muydu “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “siz hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra bütün arkadaşlarınızla görüşme imkanına sahip olabiliyorsanız , Mahmut Öztür’te emekli olduktan sonra her halde bütün askerleri ile görüşme imkanına sahip olabilirler “dedi.
Sanık Mahmut Öztürk söz istedi verildi “avukat beye cevabım şu ,askerliği herhalde bilmiyor ben taburun iaşe , levazım ikmal subayıydım yani oradaki 500 değil 1000 tane askerin karnını doyuran , giydiren bendim tüm askerler beni tanımak zorundaydı ben askerleri tanımam, zaten İstanbul’a da geldiği zaman o komutanım der, aa Mehmet sen kimdin filanca filan, aa sen miydin bu şekildedir askerliği bilmediği için böyle soruyor “dedi.
Mahkeme Başkanı “ konu anlaşılmıştır “
C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Ali Yiğit söz konusu bomba bulunan evde otururken kendisi o eve gitmiş mi kalmış mı , veya oturmak için her hangi bir nedenle gitmiş mi “dedi.
Sanık Mehmet Demirtaş “efendim size sunmuş olduğumuz belgede Ali Yiğit’in dükkan açılışı olan 17-21 Ocak 2006 tarihinde babasının yani husumetli olduğum adam babasının vergi memurlarının getirmiş olduğu tutanakta imzası var yani şunu demek istiyorum Ali Yiğit’in babasının olduğu bir yerde benim herhangi bir şekilde ziyaret etmem, gidip oturmam imkansızdır ama şunu da söyleyeyim muallak kalmasın , Ali Yiğit’e uğradığım kadar sanayide abisi olan Murat Yiğit’e de uğradım , Murat Yiğit’e uğradığım kadar diğer işlere koyduğum insanlara da uğradım , bir sıkıntınız , bir ihtiyacınız var mı diye uğradım ama Ali Yiğit zaten bugün Ali Yiğit’i dinlediniz benim bir masada oturup akranım kabul edip konuşabileceğim bir pozisyonum yoktur “dedi.
C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “yani ailecek evine gitmiş mi onu soruyorum “dedi.
Mahkeme Başkanı “ eve gittiniz mi yani manav dükkanına uğramış olabilirsiniz “
Sanık Mehmet Demirtaş “Gittim efendim ,Ali Yiğit bir köpeğin ısırılması ile ölüm döşeğine düştü eczacıyı yanıma alıp yaralarını pansuman ettirmeye gittim , ailecek gittiğimi hatırlamıyorum “dedi.
Dostları ilə paylaş: |