Sanık Mahmut Öztük “ bu kadar efendim “
Mahkeme Başkanı " Klasör 3 Dizi 344 deki emniyet ifadesi, emniyette bir ifadeniz var, bu arada söylediklerinizin aynısı aşağı yukarı”
Sanık Mahmut Öztürk “ evet”
Mahkeme Başkanı " gördüğüm ismin Ali Yiğit olduğunu burada savunmadaki beyanda Ali Yiğit ile bağlantının “
Sanık Mahmut Öztürk” orda efendim bir şey söyleyebilir miyim başkanım, şöyle bir şey söyledi aslında sizde duydunuz zaten bende sizlerin karşınızda Ali ye soru sordum mesela Ali orda diyor ki ben Mahmut ‘un emniyette ifadesine uğradım bir sürü çelişkiler var hayır ben itiraz ediyorum bak söylüyorum ben Ali Yiğit’i 4 yıldır tanıyorum orda görüyordum Mehmet’in bütün yeğenlerini tanırım ama isimlerini bilmem gidiyorum uğradığım zaman a bu Mehmet’in yeğeni ama Ali Yiğit burada düzelti sonradan, o ifadelerinde sanki emniyette yeni resmimi görünce a bu Mahmut muş, hayır benim Mahmut olduğumu 3 yıldan beri biliyor 3 yıldan beri biliyor 3-4 yıldan beri biliyor bilmez olur mu, gidip alışveriş ediyorum a ne haber komutanım diye Mahmut abi ne haber diyen adam ben biliyorum içerde yanımızda yattı onu da özür dileyerek söylüyorum unuttum bakın çok özür diliyorum 5 dakikanızı alayım, hiç Ali Yiğit Bayrampaşa cezaevinde girdik. gece saat 12.30 veya 01.00 civarında girdik içeri cezaevi müdürü dedi ki sizi Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, işte onların yanına Ali’nin yanına verelim mi, ben Ali’nin Ali olduğunu bilmiyorum Mehmet ‘in yeğeni olduğunu biliyorum Ali Yıldırım resmini gördüm yalnız emniyette gösterdiler tabi tanıyorum dedim yani bu ismi bu Ali miymiş bir sürü yeğenlerini tanıyorum da hangisinin isminin olduğunu bilmiyorum onların yanına verelim mi dediler bizce sakınca yok dedik ondan sonra bunun üzerine içeri onlara da soruldu ki bizi aynı yere verdiler dipte bir odaya gittik ya dedim şu Ali bi gel bakayım çağırın orda gittiğimiz oda da yok, Ali diğer odada bi gelsin bir göreyim, şu Ali yi orda ne ben ifadeyi bile çok ciddiye almadım. bunda ne var gelmiş gitmiş ben öyle düşündüm ama ondan sebep buradayız hala Ali geldi baktım öyle çökük halde, pısırık bir hali vardı, böyle yorgun, çökük , ürkek de bir hale vardı, sanki biz onu yiyeceğiz gibi Ali dedim ne o neyin nesi baktım aman aman dedim Ali sen git yat senle sabah konuşuruz bi kendine gel, sanki bizi gördü bizde birşey yapacağız gibi, yok dedim git yeniden yat sabah geldi konuştuk abi ben ne ifade verdim, nasıl verdim bilmiyorum sizlerin gözü önünde yemin ettirdim çocuğunun ve Allah ‘ın üzerine yemin ettirdim sordum söyleriz dedi onlara hep girmek istemiyorum. oradan Tekirdağ a dağıtımımız oldu diyelim asker tabiri ile konuşalım dağıtımımızı Ali Yiğit , Muzaffer Tekin ve ben üçümüz F 1 numaralı cezaevine konduk ve aynı koğuşa konduk ve Muzaffer Tekin komutanım, akşam 8-9-10 gibi genellikle yatar kendisi, biz Ali ile sabah 4 lere 5 lere kadar oturduk televizyon seyrettik öğlene kadar da uyuduk orda inanın bir gün niçin Ali böyle ifade verdin demedim, çünkü ürkek bir hali var bir şey söylersem yarın bana baskı yaptı eder diye ama kendisi dedi ki abi ya ben anlamadım böyle gezdirdiler , dolaştırdılar o anlattıklarını anlatmak istemiyorum işte polisler böyle yaptı, böyle etti falan hep burada anlattıklarının aynısını orda bana söyledi tekrar ve ben istersem o kadar da aptal insan değilim, orda Ali ye bir yazı yazdırırım savcılığa gönderttirebilirim o şansım dahi vardı, Ali yaz bakayım oğlum şu ben yanlış ifade verdim falan hiçbir zaman kendisine öneride bulunmadım ……Hakim Türkiye Cumhuriyeti daha henüz her ne kadar hukuki cinayet işleniyorsa da hukuk bitmedi mutlaka ben eninde sonunda 3 tane bir hakimin karşısına çıkacağız tabi böyle 18 ya kadar bekleyeceğimizi tahmin etmiyorduk 3 tane hakim karşısına çıkacağız çıktığımız zaman hesabımızı veririz veremeyeceğimiz bir hesabımız yok diyerek Ali ye hiçbir kelime duymadım ama aradan 1 ay 2 ay 3 ay geçince bu sefer çıkınca da cezaevinden çıkınca da Ali benim kardeşimi telefon numarasını bularak ama nerden kulübenden aramıştır mutlaka çünkü cep telefonu yoktu çıkınca benim kardeşimi arıyor , Muzaffer Tekin’in hanımını ve abisini arıyor işte bizim iyi olduğumuzu , rahat etmememizi, sıkıntı olmamamızı canlarını sıkmadığını ve elbise ihtiyaçlarımız vardı onları da söyleyip bir hafta ziyaret gelirken de getir söyleyip böyle bir görüşme yapıyor benim kardeşim telefonda görüşüyor ondan sonrada buluşuyor İsa Öztürk kardeşim benim ufağımdır kendisi de devlet memurudur, onlar Ümraniye de buluşuyorlar ben de Ümraniye de oturuyorum, Ali Yiğit de Ümraniye de oturuyor buluşuyor görüşüyor orda söylüyor üzüntülerini belirtiyor ve telefon numarasını veriyor babasının ben Trabzon a gidiyorum diyor Trabzon’un telefon numarasını veriyor benim kardeşime babasının ondan sonra telefon numarasını verdikten sonra ben bir Trabzon’a gideyim abi diyor geldikten sonra ben bu işi düzelteceğim diyor 1 ay 1,5 ay veya 2 ay bir zaman geçiyor Trabzon dan arıyor bu arada benim kardeşim devlet memuru olduğu için fazla ilgilenmiyor diyor ki ben fazla ilgilenmeyeceğim benim yeğenim var Murat Özkan onla ilgilen diyor onla görüşme yapın Murat Özkan devreye giriyor benim yeğenim görüşmeye başlıyorlar işte gel Ali artık madem böyle aklın başına geldi, yani vicdan azabı duyuyorsun o zaman gel bu ifadeyi ver gibi öneride bulunuyor ve tekrar artık tamam abi geleceğim diyor onun üzerine benim kardeşim tekrar Trabzon’a kayıtlarda mutlaka vardır kendisine sormadım yalnız cebi ile mi aradı bilemiyorum ama Ali Yiğit’in babasının evi Trabzon daki evini benim kardeşim aradı ve karşısına Şevki Yiğit Ali Yiğit’in babası çıktı aynen kelimesi şu alo buyurun, ben işte İsa Öztürk siz biliyorsunuz demi niçin arıyorsunuz burayı biliyorsunuz demi telefon dinleniyor abi, dayı , amca telefon biz biliyoruz telefon dinlendiğini bizim bir korkumuz yok. Biz Ali ile görüşmek istiyoruz diyor tamam diyor ;Ali yi veriyor Ali ile 20 dakikaya yakın konuşuyorlar ali abi diyor ben diyor Muzaffer Tekin Mahmut’u hiç yan yana görmedim Mahmut abi manava gelir bir iki defa geldi zaten , manava ya iki defa ya üç defa, niye 2006’nın Şubat ayında açtılar manavı ben 2006’nın Mayıs ayında Danıştay olayı oldu ondan sonra iş değişikliği yaptım galeri açtım oto center karşı tarafta oto center dayım, yani benim oraya uğrama şansım yok, bir de ana okulum var Çavuşbaşı yani o istikamette değilim, manava artık uğrama şansım yok ama eskinde petrol işi olduğu zaman o büromdan geçerken mutlaka uğrar alırdım, o da işte ya 2-3 ayda 3 defa uğradığım var, bunun üzerine Ali isteyerek kendisi geliyor gelip burada ifade verecek düzeltecek çağırıyor , çağırdıkları yer neresi efendim orası çok önemli, Ali Yiğit çağırdığı kendi halen o gecekondunun bitişiğinde olan balıkçı dükkanı var oraya çağırıyor , çağıran Ali, bizimkiler gitmiyor yani bizimkiler çağırmıyorlar , Ali çağırıyor ve oraya gidiyorlar orda Ali’nin Murat diye kardeşi , abisi herhalde abisi , kayınpederi ,benim avukatım , benim kardeşim , benim yeğenim, ben örgütüm, o zaman örgüt elamanlarımı göndereyim nasıl oluyor bu iş kardeşim , yeğenim , benim avukatım ve Muzaffer Tekin e yanlış görmediğine yönelik bir iftiranın olduğu için Muzaffer Tekin ‘in avukatı ,Kemal Kerinçsiz artı Engin bey avukat soy ismini hatırlayamıyorum burada şuanda kendisi, gidiyorlar ve Ali Yiğit orda da aynı bu soruları söylüyor söyleyince bunun üzerine sabahleyin gidip ifade bunları çünkü ben rapor alıyorum ben kardeşimden rapor alıyorum soruyorum kardeşim ne oldu bu adam gelecek gidecekti bunun bir ifadesinden burada yatırılır mıymış diye. Ali gideceğiz diyor ama tereddütlü bir hali var anlıyoruz çünkü Ali benle düşman değil, bu ifadeyi bana niye versin niye yazsın ben ona bir şey yapmadım ki veya niye uydursun, mutlaka ona yaptırdılar biz askerlik yaptık görüyoruz bir sefer tezgah kuruldu tezgaha bizi koydular bunun için biz dedik ki bu Ali ye etki olmasın çünkü avukatta aynı tezgahın içerisinde, etki olmasın diye yanımıza bir başka avukat daha koyalım, Ali Yiğit’in avukatı olsun bir başka avukat daha olsun diye benim kardeşim falan ısrar ediyorlar , Kemal Kerinçsiz falan bu sefer Ali Yiğit tamam avukatına söylüyor kabul etmiyor o zaman diyor gerek yok çünkü tehdit ettiği zaman yine Ali Yiğit’e yanlış bir şey yaptıracaklar onun peşinde bizim İstanbul C.Savcısı tekrar o bir tane Cem diye polisten ifade alma gereği duyuyor ya bizim o burada bulunan 4-5 kişi benim akrabalarım tanık ifadeleri mevcut ifadeleri mevcut artı o Murat Özkan yeğenim olan ben cezaevinden telefon açıyorum kendisine diyorum ki kayıtlarda dinlemişler ve bir 21 Ocak ayında bu uydurulan operasyon hikayesinde orda gözetim altına alındı şu anda tutuksuz bana yardım ettiği için tutuksuz sanık karşınızda, 61’icimi 69 ‘uncu mu sanık, bu yeğenim telefon eden aynen diyorum ki benim yanımda 9 yıldır çalışan Pınar isminde bir kız var daha doğrusu bayan, 9 yıldır yanımda çalışıyor diyorum ki ya gidin şu benim yanımda çalışanları savcı beye gösterin bak Ali Yiğit alın götürün tekrar ifade verelim bir doğruyu söylesin boşuna yatıyoruz burada bir yanlışlık var şu Pınar’ı da götürün alın şu Pınar onu da sorsun hiç bir şey tembih etmeyin ne soruyorsa sorsun sorgulasın şu Pınar ı beni iyi tanıyanlardan bir tanesi bu böyle işlerle ne alakam var diye söylüyorum benim yeğeni arıyorlar Pınar kimdi şifre miydi Pınar Güner benim yanımda çalışan sekreterimdi diyorum ben yeğenime alın götürün onunda tanık ifadesini verin oda sonradan geliyor hatta avukatımın da o zaman beyanı var, randevu verilmiş Zekeriya Öz savcı beyimiz, randevu vermiş ben sizi çağırırım demiş o arada da müracaatımız var yani bu Pınar Güner tanık ifadesi vermek istiyor diye, bu ifadelerim şeyde yok iddianamede yok. Klasörlerde var, artı gene klasörlerde Oktay Yıldırım ile burada bulduğum hiçbir delil konulmamış, ama 4 numaralı klasörün içerisinde buldum, dün buldu kendisi örnek diyor ki, Mahmut Öztürk isimli şahsın emekli ayrılmasında bir yığın mesai arkadaşları kendisi için veda toplantısı yaparken çekilmiş görüntüleri Oktay İsimli şahsin yanında olduğu, samimi oldukları görüldü yine efendim, Oktay Yıldırım , Alperen isminin manası ve neden isminin seçildiğini anlattığı görüntüler olduğu, benim Alperen denen çocuk benim kendi oğlumdur onun isim babasıdır ailecek görüşürüz, Oktay Yıldırım ile biz ailecek aile dostu bir arkadaşımız, bu örgüt üyeliği ise kabulüm itirazımız yok ben Oktay Yıldırım yazmayı sever, okumayı sever , fikriyatı sever, ben ticareti seviyorum, ben Oktay Yıldırım ile ticaret ortaklığı yaptım, Eminönü’nde anlaşamadık ticareti bilmiyor, bilmeyince bıraktı ayrıldık ama o yazmaya devam onu işi yazmak ama arkadaş olamaz mıyız, yani illa aynı fikirden aynı bende mi yazmalıyım bendimi bilmem mitinglere gitmeliyim, yürüyüşler yapmalıyım bende mi bu işleri yapmalıyım arkadaş olmak için hayır ben ticaret yapıyorum, ama arkadaşım ben ticari yönden arkadaştım onla birde sosyal aile dostu arkadaşıydım ama benlen ayrıldık dan sonra gitmiş yazmış ,çizmiş ki kaldı ki suç değil, velev ki suç olsa dahi bana ne, ki ben yokum orda onun yaptıkları da suç değil adam gaziler yürüyüşüne gidiyor gazi, bu sosyal arkadaşlık suç olur manaya geliyor ben onu anlayamadım, şuanda hatırlayabildiklerim söyleyebildiklerim bundan ibaret, ama benden ziyade sizlerin bana soru sormasını istiyorum arz ediyorum dedi,
Mahkeme Başkanı " emniyetteki ifadenize ne diyorsunuz”
Sanık Mahmut Öztürk “aynısı okudum değişiklik yok efendim benimkilerde savcılık, emniyet ,hakim ifadelerim aynı “
Mahkeme Başkanı "Klasör 3 Dizi 361 ve 710 daki iki ayrı savcılık ifadesi okundu , savcılıkta iki ayrı ifadeniz var “
Sanık Mahmut Öztürk “5 Mayısta ben kendi isteğimle mektup gönderdim dedim herhalde beni niçin alıyor bekliyoruz 14 ay mı 13 ay mı ne oldu bir gideyim şu Zekeriya Öz savcın yüzünü göreyim bir de orda bir söyleyeyim arkadaş nedir Nihat savcımla karşılaştık ona ifade verdim kendisine anlattım o zaman ne biliyorsam söyleyeyim dedim yani, yardımcı olayım yani kendisi sade dinledi yorum yapmadı, o konuda şeyimiz yok, tereddüdümüz yok ifadelerimi yazdı bıraktı orda duruyor aynısı efendim değişiklik yok ifadede”
Mahkeme Başkanı "Kullandığım cep telefonları demişsin numaralarını belirtmişsin “
Sanık Mahmut Öztürk “tabi 3 tane telefon olması lazım “
Mahkeme Başkanı "Muzaffer Tekin hakkında eski komutanım dersin “
Sanık Mahmut Öztürk “1982 yılından beri tanışıyoruz efendim “
Mahkeme Başkanı "Kuddisi Okkır’ı tanımam diyorsun”
Sanık Mahmut Öztürk “tanımam efendim “
Mahkeme Başkanı "Mete Yalazangil ‘i Mete hoca olarak bilirim diyorsun “
Sanık Mahmut Öztürk “spor hocası olarak aynı zamanda hayvan malzemeleri satan malzeme olarak ticaret olarak bir birimize mesela kendisi ifadelerinden yine de anlatır zaten, para istemiş benden para vermişim yani ticari yönden ben birisi ticaret yaptığı zaman hemen arkadaşlık kuruyorum benim bir de fueloil işi yaptığım müşteri pazarlama işi kişiler ile ilgili,yani ben istasyonda gidip de araba geldi ver 5 litre benzin satmıyoruz sen tavsiye edeceksin Ahmet , Mehmet , Hasan ‘ın tavsiyesi ile sattığım ürün bunun için çevre edinmem lazım bir yerden insanın her bir türlü insanın arasına girmem lazım yani, tabir caizse PKK lının arasına girmem lazım, ben bu ürünü satmam lazım, ben her taşın altında varım, ama siyasi veya böyle örgütsel yoğum ticaret yapıyorum ya, benim hevesim istiyorum da “
Mahkeme Başkanı "Kitap okumanın dışında hepsinde varsın “
Sanık Mahmut Öztürk “burada okudum burada alıştım cezaevinde öğrettiler sağ olsunlar”
Mahkeme Başkanı "Oktay Yıldırım ile olan bağlantıları anlatmışsın yani o bağlantı derken beraber işte Eminönü’nde beraber iş açtığınız bahsettiğin şekilde anlattın onları “
Sanık Mahmut Öztürk “tabi kısa anlattım yani şuanda anlattıklarımdan farklı bir şey yok başından beri hep aynı şeyi anlatıyoruz “
Mahkeme Başkanı "bu ikinci ek ifadeleri verme lüzumu neyi hissedildi “
Sanık Mahmut Öztürk “efendim ben kendim istedim. ben şimdi bilinçli olarak yaptığım bir harekettir. onu söyleyeyim efendim şöyle bilirdi bakıyorum o günler kim kime selam vermiş gel içeri diyorlar ben o dönemlerde birde samimiyetimin zafiyetine mesela ben ömrümde Doğu Perinçek i ilk defa orda gördüm onu da geldim söyledim samimi olduğumu söylemeye çalıştım kendimin samimi olduğunu ömrümde ne olduysa onu anlatma gereği duydum “
Mahkeme Başkanı "yani kendiniz istediğiniz için çağrılıp dinlendiniz “
Sanık Mahmut Öztürk “kendim dilekçe yolladım ben mektup gönderdim çağırdılar onlar istemedi yani ben istedim onun üzerine çağırdılar ”
Mahkeme Başkanı " Klasör 3 Dizi 373’teki hakim ifadesi okundu “
Sanık Mahmut Öztürk “oda aynısı efendim bunda değişiklik yok okudum, ben dosyaya göre değişmediyse aynısındır efendim “
Mahkeme Başkanı "Yine Oktay Yıldırım ile Muzaffer Tekin ile olan tanışıklığın detaylı bir şekilde anlatmışsın Ali Yiğit’e Mehmet Demirtaş ile olan Kilis’deki bağlantını anlatmışsın , Ali Yiğit’i ne şekilde tanıdığın söylemişsin doğru burada”
Sanık Mahmut Öztürk “aynı efendim ben orda fazla yazıyordu burada fazla anlatmaya başından beri ifadem devam ediyor değişen bir şey yok burada bekliyoruz karşınızda”
Mahkeme Başkanı "kimlikleri okundu soruldu”
Sanık Mahmut Öztürk “doğru , ayrıca efendim ben tahliyemi istiyorum benle ilgili daha irtibatlı insan yok geride daha bir Ali Yiğit ‘in ifadesi ile buradayım. bundan sonra bu 86 kişi içerisinde hiç benle irtibatlı insan yok, burada onların ifadeleri alınıncaya kadar beklemek istemiyorum, tahliyemi istiyorum , tutuksuz yargılanmak istiyorum en azından efendim “
Mahkeme Başkanı "Sanık müdafii”
Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Nuri Seçkin Albayram söz istedi verildi” sayın başkanım müvekkilimin ifadesine aynen katılıyorum. müvekkilim Mahmut Öztürk 19.06.2007 tarihinden bu yana tutuklu bulunmaktadır sizce de malum olduğu üzere Ceza Muhakemesi kanunu 100’üncü maddesi uyarınca kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların varlığı tutukluluğun temel şartıdır bu şart oluşmadan Ceza muhakemesi kanununun 100/3 maddesinde sayılan suçlardan olması sebebiyle tutukluluğun devamı diye bir şey söz konusu olamaz temel şartımız kuvvetli suç şüphesinin varlığıdır şimdi duruşmanın açıldığı 20 Ekim 2008 tarihinden bu güne kadar gelen süreci değerlendirirsek, Oktay Yıldırım , Mehmet Demirtaş ve Muzaffer Tekin ‘in ve en önemlisi Ali Yiğit ‘in huzurda verdiği beyanlar dikkate alındığında, iddianamenin müvekkilim bireysel durumunun incelendiği 585 ve 586’ıncı sayfaları dikkate alındığında, müvekkilim hakkında bırakınız kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların varlığını, basit suç şüphesini gösteren olguların varlığı bile tamamen ortadan kalkmıştır. Efendim, iddianame incelendiğimizde huzurda bulunan 86 sanığın tamamına yakını, tamamına yakını bireysel durumunun incelendiği bölümde, kendilerinden elde edilen delillerin bireysel durum bölümlerinde teker teker gösterilip tartışıldığını görüyoruz ancak birkaç kişi ile birlikte müvekkilim Mahmut Öztürk’ün bireysel durumunun değerlendirildiği bölümde aleyhinde bulunan deliller dahi gösterilmemiştir, bu delillerin neler olduğu dahi tartışılmamıştır, iddianame bu yönü ile müvekkilim bakımından Ceza Muhakemesi kanunu 170’inci maddesine zaten aykırıdır. savcılık makamı 17 ayı aşkın süredir devam ettirdiği soruşturma neticesin de müvekkilimin silahlı terör örgütüne üye olduğunu gösterir nitelikte delil elde edememiştir müvekkilimin tutuklandığı 19.06.2007 tarihinden bu güne kadar müvekkilimin lehine bir kısım tanık ifadeleri dosyaya girmiş fakat aleyhinde hiçbir delil soruşturma neticesinde elde edilememiştir. ancak burada dikkat çekici bir husus var, 4’üncü klasör, dizi 174-249 arası, mavi renkli ajanda fotokopisi, giriş sayfasında Mahmut Öztürk, piyade okulu öğrenci alayı astsubay kurs taburu 1’inci ast subay Temel kurs bölüğü 3’üncü kısım 7317 01.09.1983 Tuzla ibaresi yer alan birinci sayfanın başı astsubaylığa ilk adım özel çavuş bölüğünde iken ibaresi hemen altında piyade okulu öğrenci ve kurslar alayı subay , astsubay kurs taburu bölüğüne, yanı astsubaylığı ilk adım 1 Eylül 1983 ‘de olmuştur ibareleri, aynı sayfanın sonunda 1 Eylül 1983’te ast subay kurs bölüğüne katıldım Allah sonumuzu hayırlı etsin. Mahmut Öztürk ibareleri yer almaktadır. hemen hemen her sayfanın üst köşesinde tarih yer almaktadır. defterin ilerleyen sayfalarında sırası ile sayıyorum efendim 12,7 mm Uçaksavar makineli tüfek , A4, A6 ve MG3 makineli tüfekleri 81’lik havan , 57 mm geri tepmesiz top ,75 mm geri tepmesiz top,106 mm geri tepmesiz top başlıkları altında bu silahlara ait ayrıntılı ders notlar yer almaktadır sayın başkanım huzurdaki C. Savcılarına sorulmasını talep ediyorum efendim bu ajandanın fotokopisi iddianame ekine niçin konmuştur çünkü bu ajandanın fotokopisinin her sayfasında yer alan tarihlerden ve bu ajandanın içerisinde yazılan yazılardan astsubay hazırlama okulunda ders notu olarak tutulan bir defter olduğu açıca zaten belli olmaktadır , bu ajandayı buraya koyarak neyi amaçlamaktasınız bu ajanda neyin ispatıdır , sizin hukuk fakültesinde tuttuğunuz ders notları ile bu ajanda arasında nitelik itibarı ile bir fark yoktur, çünkü müvekkilim emekli bir askerdir. Ancak biz bunu şu şekilde değerlendiriyoruz sanırım 17 ay tutukluluk süreci boyunca müvekkilim aleyhinde kuvvetli suç şüphesini gösteren her hangi bir olgu olmadığından tahliye taleplerim üzerine sanırım nöbetçi mahkemelerin o ajanda fotokopilerini birkaç sayfası gösterilmek suretiyle efendim burada çok önemli silahlara ait işte bir takım bilgiler var işte bu bilgiler bu adamın silahlı terör örgütü üyesi olduğunu silah konusunda uzman olduğunu gösterir şeklinde tutukluluğun devamı yönünde bir şey olabilir bu da bizim kendi değerlendirmemiz yalnız önemli bir husus burada ayrıntılı bilgileri yer alan silahlarda 1983 yılına ait yani son derece demode eski belki şuanda da Türk silahlı kuvvetlerinde kullanılmayan bir takım silahlar şimdi az öncede belirttiğimiz gibi müvekkilim hakkında bırakın kuvvetli suç şüphesini basit suç şüphesi dahi şuada orda da yoktu Ali Yiğit isimli şahısın ifadeleri müvekkilim açısından son derece önem arz etmektedir zira hukuki durumun değerlendirilmesi bölümünde şu cümle ile başlamıştır Ali Yiğit’in Oktay Yıldırım , Mahmut Öztürk ve Mehmet Demirtaş ile alakalı beyanları yani müvekkilim hakkındaki iddialar tamamıyla Ali Yiğit ‘in beyanları üzerine kurulmuştur Ali Yiğit’in beyanları üzerine kurulmuştur kaldı ki Ali Yiğit’in beyanlarının ne derece sağlıklı olduğunu heyetinizde sanırım görmüştür zira kendisi aşamalarda verdiği ifadeleri yalanlamasının yanında huzurda dahi bir cümle söylediği bir cümleyi bir cümle sonra teksif etmiştir o yüzdene inandırıcılıktan uzak bir beyandır. Bunun dışında hukuki değerlendirme bölümünde müvekkilim ile ilgili iddialar tamamen müvekkilim sosyal, mesleki ve ticari ilişkilerinden kaynaklanan bağlantılara yönelik beyanlardır bunlar müvekkilim tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. müvekkilim 17 aya aşkın bir süredir tutukludur tutuklandığı tarihte kendisine ait bir Milli Eğitim Bakanlığından onaylı bir kreş kendisinin de az önce belirttiği gibi bir akaryakıt tankeri ve petrol ofisi bayiliği ve birde oto center’de galerisi bulunmaktaydı 17 ay sonra bugüne geldiğimizde şuanda petrol ofisi ile ticari itibarı ticari ilişkisi dondurulmuş vaziyette kovuşturma sebebi ile oto center deki galerisi kapanmış vaziyette bir tek Çavuşbaşı’nda bulunan Milli Eğitim Bakanlığından onaylı kreşi oda gayri faali vaziyette oda durmaktadır yani müvekkilimin bütün ticari hayatı bitmiştir bu soruşturma ve kovuşturma sebebi ile mağduriyeti katlanabilirlik boyutunu müvekkilim açısından aşmıştır bu sebeple soruşturmanın ve kovuşturmanın geldiği aşama yeni müvekkilim hakkında kuvvetli suç şüphesinin ortadan kalkması göz önüne alınarak ve tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak müvekkilim şu aşamada derhal salıverilmesini talep ediyorum efendim dedi.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Mahmut Öztürk Danıştay olayı ile ilgili 23 Mayıs 2006 tarihinde ifadeniz var Ankara da vermiş olduğunuz ifade bu Danıştay olayının olduğunu ne zaman öğrendiniz”
Sanık Mahmut Öztürk “Danıştay olayını, olduğu gün öğrendim “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Muzaffer Tekin ile bu işle bağlantılı olduğuna ilişkin haberiniz ne zaman öğrendiniz “
Sanık Mahmut Öztürk “o benim akşam evime geldiği akşam öğrendim “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “daha önce haberiniz olmadı mı 17 Mayıs ta oldu “
Sanık Mahmut Öztürk “olmadı “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ne zaman geldi sizin evinize “
Sanık Mahmut Öztürk “18 veya 19 Mayıs orda yanılmış olmuyorum 18 veya 19 mayıs gece akşam saat 5 civarında geldiler,”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “şimdiki ordaki ifadenizde diyorsunuz ki 19 Mayıs 2006 günü saat17.00 sıralarında özel numaradan birisi aradı diyorsunuz bu şekilde mi haberiniz oldu “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır efendim Muzaffer Tekin akşam eve geldiği zaman özel numaradan arayan arkadaşım Yurdakul Çağman biz sizin bahçeye geldik nerdesin ben 1,5 saat sonra geliyorum geldikten sonra orada otururken orda öğreniyorum oraya kadar Muzaffer Tekin’in böyle bir Danıştay olayından arandığını böyle bir şeyin olduğunu veya böyle bir ithamda bulunulduğun duymadım “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “şimdi orada diyorsun ki ben Danıştay olayındaki ifadenizde Mahmut Öztürk müsünüz şuan nerdesiniz diye sordu diyorsunuz Yurdakul Çağman ’ın sesinden siz tanımıyor muydunuz siz kim oldu yani orda arayanın “
Sanık Mahmut Öztürk “yok tanımıyorum çünkü yolda gidiyorum gürültüde tanıyamıyorum bir an için insan ”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Saat 5’te aradı diyorsunuz 9’da eve gittim diyorsun Mehmet Zekeriya Öztürk ile falan geldiler bende aşağıya indim karşıladım diyorsunuz Ankara daki ifadenizde böyle diyorsunuz “
Sanık Mahmut Öztürk “şimdi efendim aynen gene söylüyorum saat 5 civarında geldiler ve saatlerde 1saat 2 saat yani milimetrik üç sene geçiyor orda milimetrik bize kelime oyunu ile hata yapmayalım saat 5 civarında geldiler geldikleri zaman ben orda yoktum benim bahçemde bekliyorlardı ben kendim Kemerburgaz mı, Kumburgaz mı o tarafta bir yerdeydim telefonla çağrıldı hatta arkadaşım arıyor ya nerdesin dedim karşı tarafta geldik ya senin bahçeye ya oturun işte her gelen arkadaşıma öyle söylüyorum ama ilk baştan şeyi çıkaran bir dakka dedim bu bizim şey değil mi yanımda meşguldüm birisi vardı bu dedim bizim Yurdakul değil mi bu ses bunun sesi değil mi dedim , tekrardan aradım sen mi aradın beni şimdi dedim he ben seni bekliyoruz dedi ilk intiba al ben bir telefon araba kullanıyorum kullanırken gelen bir telefon senin bahçeye geldik tamam bahçeyi kullan orda diyorum herkes arıyor beni bu şekilde o şey o şekildedir yani “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “yani aşağıya inip kendilerini karşıladım diyorsun sen evde miydin o anda yani, onlar aradıklarında o Çavuşbaşında ki evde miydiniz neredeydiniz “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır dışarıdaydım geldim”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ama onları karşıladım diyorsun, aşağıya indim, karşıladım diyorsun “
Sanık Mahmut Öztürk “evime çıkıyorum evime çıkıp kapımı açıp aşağı karşılıyorum evim arka tarafta onlar ön tarafta oturuyor bir dönüm bahçe evime giriyorum çıkıyorum üzerine ondan sonra inip kapıyı açıp aşağı bahçede oturuyorlar.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “pekala Muzaffer Tekin ile çok yakın arkadaşlığınız var dostluğunuz var geçmişe yönelik hukukunuz var kendinize göre yani başka birinin evine değil de böyle bir atmosferde yani kaçak konumunda tabiri caizse yani Danıştay olayından arandığı konumda başka birinin evine değil de özellikle sizin evinizi seçmesinin nedeni ne olabilir “
Sanık Mahmut Öztürk “onu kendisine soracaksınız demek ki kendisine soracaksınız bilemem ki benim evime gelen misafiri soruyorum size şuanda beraber iki savcı çalışıyorsunuz biriniz genç biriniz ondan biraz farklısınız gece “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “bu samimiyeti neye bağlıyorsunuz daha önce ki her hangi bir şey var mıydı aranızda “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır benim o anki onu kendisine sormanız lazım niçin tercih ettiğini artı sizin evinize birisi gelse gelse evinize siz alır mısınız almaz mısınız biraz samimi birisi olursa tanışıyorsunuz kapınızı açıyor tanrı misafiri geliyor birisi efendim siz aranıyorsunuz gelme hayır ben aranıyor bilerekte alırdım bunu söyleyeyim arandığını da bilsem alırdım gel komutanım bu hata yapman buyurun savcılığa gidelim derdim arınıyor onu söyleyeyim onu da diyorsanız arandığını bilseydim de alırdım benim kültürüm buna müsait ama derdim komutanım kaçak değil sakın bunu yapmayın bize onu öğrettiler çünkü bize Muzaffer komutan teröristliği öğretmedi düzgünlüğü öğretti , yalan konuşmayı öğretmedi ben yalan konuşmayın tasfiyede bulunurdum zorlayamazdım onu da söyleyeyim zorlayamazdım ama tasfiyede bulunurdum ki kaldı ki tasfiyede bulundum yaralandığı zaman komutanım hastaneye gidelim kendisi gitmedi kendisi gitmedi sonra bilara gittiler ilk ben tek başımayken yaralandığında evde karşılayan benim ve komutanım hastaneye götürelim gitmek istemedi sonra Zekeriya Öztürk falan gelince oda asker miş”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “siz ilk defa kimi aradınız onu yaralı vaziyette gördükten sonra ilk aradığınız kişi “
Sanık Mahmut Öztürk “tek tanıdığım Yurdakul var onu aradım zaten diğerlerini tanımıyorum “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Muzaffer Tekin size Zekeriya ‘nın telefonunu verip bu numarayı arayın dedi mi “
Sanık Mahmut Öztürk “yok demedi “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “bu şekilde de ifadeniz var Muzaffer Tekini araması Mehmet Zekeriya Öztürk ‘ara diye telefon numarasını veriyor siz de onu arıyorsunuz şeklinde beyanlar var siz Muzaffer Tekin in bürosuna gelip gitmeye başlıyorsunuz, orda sürekli bir kalabalık görüyorsunuz, nedir bu diye merak etmiyor muzunuz, kimdir oraya gelenler nedir, ne konuşulur ne tür toplantılar yapılır “
Sanık Mahmut Öztürk “Muzaffer Tekin’in bürosu, ben ilk gittiğim yıllarda sırf petrol ticari amaçlıydı 2000 yıllarında veya 2001 yıllarında ticareti kendisi bıraktı, bıraktıktan sonra gayet şık bir umuma açık büro çünkü hepsi bir oda zaten giriyorsunuz hemen öbür tarafta bir odaya giriyorsunuz öyle 3-4odalı bir yer değil direk handa bir yer, akşam saat 6-7’de kapanan bir yer gece giremeyeceğiniz bir yer, gündüzleri oturabileceğiniz bir yer sadece benimde Kadıköy bölgesinde uğradığım zaman devamlı sık değil çok öyle sıkı bir dostluğumuz yok olamazda zaten, ama bir sevgimiz vardır Ümraniye de oturuyoruz Kadıköy bölgesini uğradığımız zaman a burada bizim komutanımız var bir uğrayalım bir çayını içelim diye böyle uğramışlığımız vardır ve gittiğim zaman orda genellikle ağırlıklı olarak asker görürüm ağırlıklı olarak asker görürüm “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “muvazzaf mı, emekli mi “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır emekli çoğu bak hepsi askeri anılarını anlatırlar hep emekli bende onlarla giderim kimisi apartman yöneticisidir bende işin doğrusunu söyleyeyim sırf niye uğrarım her tanıdığım yere uğrarım a bir bakıyorsunuz onlardan 2-3 tanesi emekli asker ve onlara şey verdim apartman yöneticisi fueloil hemen orda tanıştım öbürsü gün kartımı verdim komutanım fueloil ben satayım “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “pekala bu gelen kişiler Muzaffer Tekin den her hangi bir talepte bulunuyorlar mıydı tayin işi başka bir iş”
Sanık Mahmut Öztürk “hayır yok ben öyle bir şey görmedim ama konuşuyorlardı memleket meseleleri konuşuyorlardı ve ben susar konuşurdum memleket meselesi şu anda çıksın cezaevinde konuşuyoruz şuanda bu ülkenin ekonomisi ne olacak diye bilmediğimiz halde “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Danıştay olayından 2-2,5 yıl önce her hangi bir değişiklik gördünüz mü Muzaffer Tekin’de yani oraya gelip giden insanlarda veya başka”
Sanık Mahmut Öztürk “görmedim orda sormak istediğiniz soruyu ben size söyleyeyim “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ifadenizden soruyorum ifadenizden”
Sanık Mahmut Öztürk “yok orda sormak istediğiniz soruyu evet orda bir gün hiç unutmuyorum Türk sol diye bir dergisi gelmişti bu ne diye sormuşumdur onu sormaya çalışıyorsunuz ben farkındayım Türk sol dergisi çünkü ben komutanı işin doğrusunu söyleyeyim Milliyetçi abi dedim solla molla komutanım senin ne işin var bana tuhafıma gitti ben kendimde öyleyim de o yüzden dedik böyle böyle bu vatansever uzmana anlattı gördüğü o kadar”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ne anlatı yani size ne dedi bu şöyle bir cümleniz geçiyor onun için soruyorum bunlar öyle bildiğin gibi değil diye bir cevap verdi diyor ne demek yani orda bildiğin gibi değil “
Sanık Mahmut Öztürk “ne demek bildiğin gibi değil yani senin bildiğin sol deyince komünist ülkeyi satan işte , komünizm rejimi getiren 78 kuşağından geliyoruz ben Ordu Fatsa’lıyım Fatsa da bu günkü Diyarbakır’ ı yaşadım ben, o zamanlarda bize öyle öğretildi, ama bugün yanıldığımı anlıyorum ona itiraf edeyim o günde komünisti bu ülkeyi bölüyor , yıkıyor vatanı öyle zannediyordum meğersem bizi birbirimize düşürüyorlarmış, bunların hepsi biz oyunda kullanılıyormuşuz, onu da baştan söyleyeyim yani kendimim gençlik yıllarında ülkücü mülkücü ayağına takılan bir tiptim, ama yaşımız 17 yaşındaki bir insan ne kadar ülkücü ise o kadar ülkücüydüm, yani ama asker olduktan sonra hiçbir siyasi oluşumun peşinden koşmadım devletime hizmet verdim maaşını verdi emekli olduktan sonra hiçbir siyasi oluşuma alışmadım çünkü orda gördüm bazı şeyleri gerek yok siyaseti veya bu işleri başkaları yapsın şu sözümle ulaşmadım bunu da söyleyeyim askerden ayrıldım biz fakir bir aile çocuğuyuz ayrıldıktan sonra ilk amcamın 57 yaşlarında bir kızı var köylü kadını bana ilk lafı şu sizin devriniz emekli oldunuz sizin devriniz bitti hadi ben halbuki astsubayım kışlada 30 tane 40 tane askere emir komuta eden bir adamım yani nedir konumum nedir alay komutanı değilim , ordu komutanı değilim ki bir şeyim geçsin o günde beni gözünde büyük görüyormuş orda anladım ki bu Türkiye de ya makamın olacak böyle azda olda astsubay olsa bir makamın olacak yada paran olacak ben dedim karar verdim ekonomik durumum ahdettim ve 5 yıl memleketime gitmedim arabam dahi yoktu 5 yıl çalışmaya karar verdim çalışmak suçsa ticaret yapmak suçum orda o arada, bir yerde bir şey kazanabilmek ,çevre edinebilmek İstanbul da kimseyi tanımıyorum “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Muzaffer Tekin ile birlikte her hangi bir konferansa, mitinge , bir şeye katıldınız mı beraber “
Sanık Mahmut Öztürk “bir defa Rauf Denktaş’ın Marmara etapta Rauf Denktaş’ın bir konferansına katıldım “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “başka herhangi bir İşçi Partisinin düzenlediği şeylere falan herhangi bir yere katıldın mı “
Sanık Mahmut Öztürk “yok işçi partisi hiç katılmadım görmedim de ben sadece yalnız ek ifademde size söyledim onu diyorsunuz ben kendi beyanımda söylüyorum zaten faydalı olması açısında söyledim Avrasya 1 vakfı Küçükçekmece de cennet mahallesinde orada, bir gün bir arkadaşım davet etmişti onu da detayını anlattım orda, zaten oraya gittiğim zaman orda dedim, İbrahim Şahin polisten ayrılma özel harekattan onu da gördüm, işte Şaban başkan onu da gördüm, Doğu Perinçek’i gördüm bunlarda sizin bir işinize yarıyorsa yazın dedim, Savcı Nihat beye bu ifadeyi ben kendi beyanımla kendi talebimle verdim, bir fayda bak size samimiyim ne gördüysem söylüyorum bunları da gördüm, ama orda memleket meseleleri konuşuluyordu başka bir şey konuşulmadı, bunu ben kendim siz sormadınız ben teklifte bulundum zaten “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “malum intihar girişimi olayından sonra olay yerinde bir takım şeyler var bıçak var başka şeyler var bu malzemeleri ne yaptınız”
Sanık Mahmut Öztürk “ben o malzemeleri Muzaffer Tekin ‘in o anki üzerinde eşofman vardı ve atleti vardı kanlı atleti çıkardık kanlı atleti ta Ankara ya gitti. Ankara bilara bana teslim oldu zaten, atleti eşofman vardı üzerine bir tane tişört gibi bir şey giydirdik elbiselerini bir çantaya doldurdum ben kendi ellerimle ve kimlikler cüzdan gıvır ,zıvır o tür şeyler varsa hepsini bıçak dahi olmak üzere Zekeriya Öztürk’e verdim ve dedim ki oda askerdi aman gösterin kaç cm girmiş bıçaklamış paslımı aman gösterin bilakis ona verdim ve o bıçağın kendisi bana soruyorlar çok o zaman bir yerden bir sürü geldi Beykoz da sordular , Ankara da sordular güzelde bu adam intihar etti diyorsunuz ama bıçak nerde hepinizin kafasına takıldığı bu haklısınız da haklısınız da bunu da söyleyeyim niye doğru biz adam diyoruz çok şükür insan ölmeden benim şansım bu zaten bu ölseydi biz tamam 30-40 sene gittik ama adam ölmedi çok şükür burada ben kendim bıçakladım diyor ama bıçak yok doğru doğru ya bıçak yok ben bıçağı veriyorum hastaneye gidiyorlar aman paslı gösterin diye ama bizim Zekeriya Öztürk bıçağı diyor ki İsmail Eksik’e verdim İsmail Eksik’in telefonda kaybettim piyasada yok telefon görüşmelerinde çıkıyor zaten Zekeriya Öztürk’ün telefon görüşmelerinde öyle bir sıkıntısı var zaten kayıtlara bakarsın mutlaka bakmışınızdır o birisine diyor ki nerde bu İsmail ya bu bıçak yok bizi sıkıştırıyorlar ben söylüyorum çünkü ben bu adama verdim bıçak diyorum bakın bıçak kendinde diyorum hem paslı mı hem de nasıl bıçak olduğunu görün diye ben bunlarımı açık açık söylüyorum zaten orda yani”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “bu olayın adli bir olay olduğunu biliyorsunuz orda bir intihar girişimi olmuş , adli her hangi bir kolluk görevlisini aradınız mı, jandarma veya emniyeti bildirdiniz mi”
Sanık Mahmut Öztürk “jandarma orası jandarma bölgesi “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ne zaman aradınız kaç saat sonra “
Sanık Mahmut Öztürk “yolda yolda giderken ben kendim aradım ben yolda giderken jandarmayı aradım ama “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “basını mı aradınız önce jandarmayı mı aradınız “
Sanık Mahmut Öztürk “ben basını hiç aramadım ben basını aramadım sadece “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Uğur Dündar ‘ın yanında birisini aradınız mı acaba “
Sanık Mahmut Öztürk “oraya geliyorum oraya geliyorum ben basını aramadım sadece bu insan yolda gidiyor ben kendi kendime bu sadece benim kendi inisiyatifimde olamuş bir insan Musa Çakmak diye bir tanıdığım bir insan vardı onun yeğeni Uğur Dündar’ın yanında kameracı olarak çalışıyor biliyordum dedim ki bu ölecek mölecek adamcağız gidecek ölmeden çünkü tek benden başka şahit yok bu adam ölse ben öldürmüş olacağım geldi intihar etti çok şükür sağ kendi ifadesi beyanında söylüyor ben diyor intihar ettim sebebi bu bir not var elimde notu saklıyorum notu da Zekeriya Öztürk e verdim ya sonradan, ama not bir not var yarın bu notu da zorla diyebilirsiniz düşüncesi ile dedim ki ben bu çocuğu çağırayım gitmedin bir kameraya çektirelim abi konuşsun bir de sözlü beyanını alalım tabi ben bulundum arkadaşımı çağırdım oraya ama o gelmeden bizim“
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “yani basını çağırmak yerine Jandarmayı çağırsanız olay yeri incelemeyi çağırsanız olmaz mıydı “
Sanık Mahmut Öztürk “şimdi efendim biz orda adamı alıp apar topar hastaneye götürdük ve ben yolda gidiyorum “
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “sen yanlarında gittin mi onların Zekeriya lar götürdü”
Sanık Mahmut Öztürk “bende peşlerinden gidiyorum tabi bende kendilerini orda Zekeriya Öztürk , Yurdakul ve Muzaffer Tekin bir arabaya bindiler gittiler İsmail Eksik yani bunların isimlerini sonradan öğreniyorum İsmail Eksik oda diğer geldi arabayla peşlerinden gitti ben evin pencerelerini , kapılarını sağı solu toparlamak bir 10dakka veya 5 dakka sürdü peşinden bende gittim”
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “o sırada jandarma arayamaz mıydınız yani “
Sanık Mahmut Öztürk “o anda biz yaralı adamın peşine düşüyoruz adam öldü ben jandarmayı yolda aradım arabada hem gidiyorum arabadayım işte arabayı sürerken aradım“
C.savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ama ifadenizde diyorsunuz hastanenin önüne geldikten sonra onlar henüz gelmemişti , Zekeriya Öztürk geldi geldikten sonra polis vardı yanında ben burası jandarma bölgesi dedim ondan sonra aradım diyorsun hangi beyanınızı doğru “
Sanık Mahmut Öztürk “şimdi bakın ben jandarmayı aradım”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “buradaki ifadenizde orda hiç Danıştay olayında ilk ifadenizde bunu söylemişsiniz “
Sanık Mahmut Öztürk “geliyorum bakın 156’dan jandarmayı aradım ondan sonra sadece bildirdim sadece ama Çavuşbaşı Jandarması var evime 1 km uzaklıkta orayı da araya bilirdim telefonunu bilmiyorum orayı aramadım ve yolda geldik şeyin önüne Acıbadem hastanesinin önüne yoklardı ben pastanede bekliyorum ve Zekeriya Öztürk yanında polislerle direkt yanıma geldi ben hastaneye giremedim geldi kim bu arkadaşlar dedim polisler dedi aldılar götürdüler ve ben bunlara dedim ki ben jandarmaya bildirdim ama herhalde haber gitmedi siz bildirin orası jandarma bölgesi siz orda direkt arama yapamazsınız bende biliyorum dedim oraya haber verin jandarmaya jandarmada gelsin tek başınıza gidemezsiniz bu bölge olayın olduğu bölge jandarma bölgesidir onu hatırlattım dediğim o “
C.Savcısı Nihat Taşkın “biraz önce eleştiririr şekilde bahsettiniz Danıştay saldırısı olayından sonra Ankara C.Savcılığındaki ifadenizden hemen sonra Zeki Yurdakul Çağman ile yaptığınız görüşmeyi okudunuz ancak yine de açıklamadınız ben size tekrar okuyayım ve bu görüşmede neyi anlatmak istediğinizi bir kez daha burada açıklayınız Zeki Yurdakul size aydınlandı mı bazı şeyler aydınlığa kavuştu mu, şeklinde bir soru soruyor her halde bu”
Sanık Mahmut Öztürk “vereyim mi cevabını “
C.Savcısı Nihat Taşkın “hayır ben sadece sizin konuştuğunuz şeylerin cevabını verirseniz sizde bize kadar aydınlandı bizden yukarısı daha belli değil, bize kadar aydınlandı yani, öyle söyleyeyim diyorsunuz “
Sanık Mahmut Öztürk” evet ne diyorum bize kadar aydınlandı biz neye uğradığımızı şaşırdık bu olayın içine düştük biz diyoz bizim olmadığımız belli odluya kim ne yaptıysa ne hali varsa görsün hatta onun peşinden davamı var onu yazmamışsınız arkadaşım küfür ediyor bilmem ne “
C.Savcısı Nihat Taşkın “aynısı ile yazılmıştır buraya “
Sanık Mahmut Öztürk”orda küfür devam ediyor arkadaşım küfür ediyor “
C.Savcısı Nihat Taşkın “önemli olduğu için küfür kısaltılmadan aynısı ile hiçbir tarafı atlamadan yazılmıştır “
Sanık Mahmut Öztürk” bize kadar aydınlandı şimdi başınıza bir olay geliyor bir anda neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz adam evinize geliyor intihar ediyor u lan neye uğradık apar topar Beykoz bir akşam kalıyorsunuz 3 gün Ankara da kalıyorsunuz şaşırıyorsunuz lan bu neyin nesi çıkıyorsunuz arkadaş arıyor lan dedik neye uğradık neyin nesi falandan çok şükür bizim suçsuz olduğumuz anladılar bıraktılar gerisinin bilmem anasını satayım diyoruz kim ne yaptıysa anasını satayım dediğimiz maksat bu “
C.Savcısı Nihat Taşkın “devam ediyorsunuz bize kadar aydınlandı yine de konuşuruz anladın mı boş ver, yarın geldin mi konuşuruz diyorsunuz tekrar devam ediyorsunuz daha konuşma anladın mı diyorsunuz “
Sanık Mahmut Öztürk”onu da şunun için söylüyorum daha konuşma gerek yok diyorum aman bu işlere millet landan cim kapar ,tozdan göm kapar ama biz neye uğradığımızı şaşırmışız onun olayın bize verdiği sıkıntı var rehavet var aman diyoruz aman sağa sola hiç kem küm etme lamdan cim anlarlar ne halleri varsa hesabını versin diyoruz dediğimiz bu ondan maksat o “
C.Savcısı Nihat Taşkın “buradaki yorumda tabi bu telefon görüşmesini yüzünden okuyunca kelimeler gerçek anlamında yorumlanıyor bize kadar aydınlandı “
Sanık Mahmut Öztürk “bana sormadınız ama şimdi soruyorsunuz 16-17 aydır niye sormadınız soruyu “
C.Savcısı Nihat Taşkın “aynı şuanda verdiğiniz cevaplar ve diğer şüphelilerinde benzer konularda beyanı bizim değerlendirmemizi doğrular nitelikte “
Sanık Mahmut Öztürk “18 ay önce niye sormadınız şimdi soruyorsunuz 18 ay sonra soruyorsunuz “
C.Savcısı Nihat Taşkın “siz anlamadınız herhalde, sayın başkan, bir diğer soruya geçeyim bıçak mevzuunda ifadenizde, bu konuda Mehmet Zekeriya Öztürk ile aranızda bir kavga olduğunu, Erol Ölmez i şahit göstererek bahsettiniz bu konuyu biraz daha detaylı bir şekilde anlatır ısınız “
Sanık Mahmut Öztürk “ben size ifade vermiştim 5 Mayıs’ta aynı onu soruyorsunuz, siz de bizzat, ben Danıştay olayı olduktan sonra Zekeriya Öztürk ile hiç karşılaşmadım zaten, Ankara dada karşılaşmadım zaten beyefendiden maksat oydu, ismini bilmiyordum çünkü ve ilk defa 1,5 sene sonra Tekirdağ cezaevinde Zekeriya Öztürk te ocak ayında tutuklandı geldi , Haziranda tutuklanmadı Ocak ayında tutuklandı geldi ve orda işte açık alan sohbet yani kim kimle görüşüyorsa sohbet ortamı var o başka koğuşta kalıyor biz başka koğuşta kalıyoruz, oraya geldi ondan sonra ilk defa o adamı ilk defa karşılaştım içimde uhte vardı çünkü ben diyorum bıçağı ifadelerimde söylüyorum başından beri ben bıçağı Zekeriya Öztürk’e verdim piyasada bıçak yok orda 3 çok sıkıntı çektim herkes bana o soruyu sordu çok güzelde ya bıçak nerde ben diyorum bıçağı bu adama verdim bıçak yok bende ilk defa orda karşılaştım ona sordum dedim ki sen dedim o gün o bıçağı ne yaptın, ne ettin diye sordum öyle bir çıkışmamız oldu Erol’da şahit Fikri albayımda şahit Muzaffer Tekin’de şahit orda bir birimize hırlaşma oldu öyle söyleyeyim “
C.Savcısı Nihat Taşkın “peki bunun sonucu nedir aranızda konuşulmadı mı ne olmuş bıçak “
Sanık Mahmut Öztürk “ bıçağı kendisinin İsmail Eksik’e verdiğini söyledi detaya girmedik zaten sen bana ne demek istiyorsun diye o ithamda bulunda dedim ki ben bir şey demek istemiyorum bu bıçak nerde ama bu bıçağı kafama takıldı dedim bu bıçak nerde ne olu bıçak adam ölseydi dedim nasıl hesap verecektim ne yapacaktım niye o zaman sakladın derken bir hırlaşma oldu sonuçta o asker subay ben astsubayım öyle bir aramızda konu ondan sebep bir biraz sert vari konuştum hesap sorarvari sordum veya soruş şeklim sertti bilemiyorum, orda bir hırlık oldu derken, bizi ayırdılar ayrıca vurma falan yok hır anlamında ondan sonra o odadan çekti, ben odadan gittim bunu da ben kendi beyanımda yanımda var dediği Erol Ölmez yanımda o günde Erol ifade veriyor ordaydı hatta ona da sorabilirsiniz diye ben size öneride bulunmuştum zaten artı o gün Erol vardı , o gün Muzaffer Tekin de vardı o gün Fikri Karadağ albayım da vardı şu anda buradalar aynı soruyu onlara sorabilirsiniz o yaşadığımız olayı “
C.Savcısı Nihat Taşkın “biraz önce sorulmuş olmasına karşın cevabı tam olarak anlaşılmadı ve açıklayıcı olmadı Muzaffer Tekin ‘i sizin evinize getirildiğinde kendisi ile birlikte mi kaldınız “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır benim normal kendi evimde kaldım gece saat 10 civarında gittim benim iki tane evim var birisi Ümraniye dudulu da, birisi Çavuşbaşında aynı zamanda orası benim ana okulum gece 10 kadar oturdu sıkıntılı o kendisi sen git ben kalırım dedi zaten belki de gitmeseydik onu yalnız bırakmasaydık o fırsat olmazdı, sabahleyin de evde orda kahvaltılık malzeme olmadığı için bakkaldan malzeme alırken işte geliyor kendi başına planlıyor kuruyor kendisi “
C.Savcısı Nihat Taşkın “bu konuda aşama ifadelerinizde bir çelişki var bu beyanınızın mı esas alınmasını istiyorsunuz bir ifadenizde kendisi ile kaldığınızı diğer bir ifadenizde evinize gittiğinizi söylüyorsunuz, bu ifadeniz mi esas alınmasını istersiniz “
Sanık Mahmut Öztürk “şimdi efendim asıl ifadem şudur ben kendisini eve bıraktıktan sonra daha detaylı şey yapmam gerekiyorsa, ben bu konuları evdeki eşime dahi söylemedim bilmezler, onu evde bıraktım kendisi bırak benim komutanım aramızda öyle şeylik var ki, hala karşısında bacak bacak üstüne atmam, konuşmam, öyle bir şeyimiz var o kendisinin evime gitmem önerisinde bulununca bende evden çıktım kapıda arabanın içinde oturdum, ne olur ne olmaz bu neyin nesidir bir şey olur bir aksilik gelir araba içinde bekledim, olayın daha özeti budur yani ama evden çıktım onun yattığı evde oturmadım ama dışarıda arabanın içinde bekledim sabaha kadar sabahta malzeme aldım gittim normal evime de gitmedim eşimde burada ona da sorabilirisiniz yani”
C.Savcısı Nihat Taşkın “peki kendisine ambulans ile hastaneye götürürken siz peşlerinden takip ettiğinizi söylediniz 10 dakka sonra buna karşın hastaneye onlardan önce gittiğinizi tekrar söylediniz ve bu durumu haliyle garipsediğinizi söylediniz bu konuyu öğrendiniz mi sizce nasıl değerlendiriyorsunuz “
Sanık Mahmut Öztürk “şimdi öğrendiklerimi duyduklarımı söyleyeyim, çünkü baştan Muzaffer Tekin hastaneye gitmek istemiyor, gitmek istemiş olsa idi orda hastanede bu Zekeriya Öztürk , Yurdakul bu insanları çağırma gereği duymazdım, kolundan tutup götürebilirdim, gitmedi gitmek istemedi yani gerek yok dedi. ben bu sefer getirdiğim arkadaşları çağırdım, onlar gelir gelmez Zekeriya Öztürk direk çıkıştı ne demek niye yaptınız, ne ettiniz bağırdı çağırdı bağırdı yani ben o bağırma lüksüm yoktu. kendisine karşı ondan sonra onlar aldılar gittiler ve ben onlardan önce gittim Zekeriya Öztürk’ün telefonunu da bilmiyorum tek o getiren 3 kişinin içerisinden tanıdığım Yurdakul, oturduğum evde 6 yıllık komşum onu aradım dedi ki o ben, aldım bıraktım sana dedi Zekeriya Öztürk’ün telefonunu vereyim, o tarihler telefon kayıtlarına bakarsanız Zekeriya Öztürk le 4 tane telefon görüşmem var o gündür ben size telefonunu vereyim Zekeriya Öztürk ile görüşün irtibat halinde Zekeriya komutanla dedi askerdi kendisi, onla görüşün ve ben onu aradım biz geliyoruz Maltepe tarafındayız tabi ben ne arıyorsun,niçin arıyorsun diye sorma lüksünde değilim ben buraya geliyorum sizi bekliyorum dedim ve ben orda bekliyorum pastanenin yanında biraz sonra Zekeriya Öztürk geldi hastaneye bırakmış, biraz sonra dedim epey zaman sonra geldikten sonra, yanında polisler geldi bunlar kim dedim polisler, biz Zekeriya Öztürk’ü bekliyoruz, sözde komutanı kamera ile görüştüreceğiz sesini alacağız ki kayda alacağız benim aradığım maksadım bir kamara aramak ben kendi can derdimi kurtarmak, siz savcısınız haklısınız her şeyi sorma hakkınıza sahip dir ve şüphelenmekte de haklısınız gayet doğal ben karşılıyorum, ben o insan ölmedi ona şükrediyorum, ölmediği için bunu bir ispat etmek istedim. benden başka şahit yok ölürse ben gittim diyeceğim, bıçak yok bıçağı vermişim adamın eline düşmüşüm hatta bıçağı almışım atleti kesmişim adam kendisi bıçaklamış benim en büyük hatam orda içeri giriyoruz bıçağı da almışım elime basmışım kendisi atleti kesmişim doğramışım parmak izimde var şimdi o adam ölse ben otomatikman ben anlatamazdım size derdimi, şu anda zor anlatıyorum o zaman hiç anlatamazdım. o yüzden bıçağı güvendim diye askerdir Zekeriya Öztürk’e verdim bak Yurdakul’u tanıyorum ama öbürü asker askerler birbirlerine güvenirler itimat yanlış devlet terbiyesi görmüş düşüncesi ile ona teslim ettim o notları da ona teslim ettim notları kendisi vermiş kayıtlar var onun ifadelerine bakıyorsanız ordaki Muzaffer Tekin neden intihar ettiğine dair notları var ama bıçak yok Ankara da söylüyorum bıçağı burada İstanbul da söylüyorum bıçağı bir türlü bıçak yok ve o dönemden Zekeriya Öztürk’ün telefon görüşmeleri var Ertaç Güray lan olacak veya orda birileri olacak telefon görüşmelerinde ya şu bıçak nerde bu çok sıkıştırıyorlar gibi kayıtlarda öyle bir şeyler var şimdi soruyoruz burada öğreniyoruz o da İsmail Eksik’e torbayı vermiş bu şekilde o telaşeyle torbanın içerisinde Muzaffer Tekin ‘in elbiseleri vardı cüzdan veya kimlik öyle bir şeyler vardı işte onları doldurduk bir torbanın içerisine hemen apar topar hastaneye gidiyor onlar aldılar götürdüler ben 10 dakika sonra peşinden geldim kaybettim Acıbadem hastanesine gidiyoruz dedikleri için ben orda bekliyorum onları “
C.Savcısı Nihat Taşkın “davayı da aydınlatmak için samimi beyanlarda bulunduğunuzu ve bulunacağınızı beyan ediyorsunuz “
Sanık Mahmut Öztürk “kesinlikle evet “
C.Savcısı Nihat Taşkın “hastanede kalış süresi belli bir zaman almış olsa gerek ,şu anda burada bulunan sanıklardan orda gördüğünüz kimse var mı hastanede gerek odasında gerekse hastane dışında “
Sanık Mahmut Öztürk “ben hastanenin içine hiçbir zaman girmedim hastanenin önüne geldim pastane var orda ana caddenin üstünde Acıbadem hastane yolunun alt tarafında, ben pastanenin önünden hastanenin kapısına gitmedim görmedim bunu en sevdiğim insanlar üzerin yemin ederim burada hiç kimseyi görmedim ama kayıtlarında o gün belki onu soracaksanız hemen sorayım size resimler var oralarda resimler çekilmiş Levent diye bir akşam gazetesinin gazeteci arkadaş benim de var kardeşimin de var Muzaffer Tekin’in hastaneye girişleri, çıkışları benim o Beykoz adresine giriş çıkış resimlerim var cd’de vardı onları soruyorsanız bilemiyorum ben onun için söyledim”
C.Savcısı Nihat Taşkın “Ali Yiğit ile aynı koğuşta kaldığınızı ve bu süreç içerisinde Ali Yiğit’in bir yazı ezberlemeye çalıştığınızı beyan etmişsiniz ifadenizde, kendisinin de bunu Oktay Yıldırım’ın tarafından kendisine söylendiği için ezberlemeye çalıştığını size beyan ettiğini ifade etmektesiniz, bu beyanınız doğru mudur “
Sanık Mahmut Öztürk “ben öyle beyanım doğru değil, Ali Yiğit bir ifade ezberliyor doğrudur ama Oktay Yıldırım ona ezberletiyor diye beyanım yoktur, ama Ali Yiğit’in böyle bir ifade ezberleme beyanı doğrudur. kendisini çağırdım böyle bir okuyor ezberliyor, onu ezberliyor demeyelim okuyor diyelim ezberliyor demeyelim ona biz okuyordu ama yok Oktay vermiş, ben öyle yaşamadığım olayı görmediğim olayı nasıl diyebilirim ”
C.Savcısı Nihat Taşkın “ifadeniz şu şekilde daha sonra kendisini bir yazıyı ezberlemeye çalışırken gördüm, sorduğumda Oktay Yıldırım’ın kendisinin ifadesini değiştirmesi ve yazdığı şekilde ifade vermesi için bu yazıyı verdiğini anlattı nitekim bir süre sonrada Ali Yiğit gerçekten tahliye olduğuna şahit oldum şeklinde “
Sanık Mahmut Öztürk “ Ali dedi bize Oktay’ın öyle bir lafını görmedim evet Ali, bu Oktay bana hep Ali’inin dedikleri Ali buna bana Oktay yazdırdı ben böyle ifade vereceğim bizim hakkımızda neden niye ifade verdin diye sorusu sormadım, ama ne derece doğru yanlış bilmem çünkü Ali bir şey söylemek bu gün karşımıza soru işareti olarak gelir düşüncesi ile Ali’ye hiçbir yönlendirme veya böyle beyanları olmuştur ne derece doğrudur bilemem “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Muzaffer Tekin nin intihar ettiğini size kim söyledi kim bildirdi”
Sanık Mahmut Öztürk “kimse söylemedi ben kendim Muzaffer Tekin’i sadece benim Çavuşbaşındaki evimden duduludaki evi arıyor eşime diyor ki Mahmut diyor “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” eşiniz mi size haber verdi saat kaçta haber verdi”
Sanık Mahmut Öztürk “bilmiyorum 2 sene geçti saat sabah“
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ”yok o önemli yani”
Sanık Mahmut Öztürk “8 diyelim 7 diyelim ,9 diyelim “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel”siz kaç Dakka sonra geçtiniz içeriye hemen kapını önünde beklediğinizi söylediniz biraz önce “
Sanık Mahmut Öztürk “10dakka 15 dakka hayır 500 metre ileride bakkal var bakkala kahvaltı almaya gittiğimi söylüyorum “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel”şimdi şöyle diyorsunuz ertesi gün saat 9 ‘da kalkıp kendime ait otomobilimle onun bıraktığım eve doğru hareket ettim “
Sanık Mahmut Öztürk “evet “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” biraz önceki söylediğinizle çelişiyor zaten yani evde geçirdim diyorsunuz önceki ifadenizde, şimdi evin önünde arabanın içinde bekledim diyorsunuz ve eşiniz sizi arıyor, Muzaffer Tekin benim kaldığım evimi aramış ve eşime beni beklediğini söylemiş bu konuyu da eşim bana cep telefonumdan bildirdi”
Sanık Mahmut Öztürk “doğrudur”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” yolda ilerlerken markete uğrayarak gazete ve yiyecek almak istedim diyorsunuz yani siz ama biraz önce evin önünde zaten arabanın içinde sabahladım diyorsunuz”
Sanık Mahmut Öztürk “savcı bey evin önünde sabahladım “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” eşiniz arayınca niye markete gitme ihtiyacı duyuyorsunuz içerde bir hasta var şey var niye markete gidiyorsunuz?”
Sanık Mahmut Öztürk “hayır sabahleyin evin önünde sabahladım 7 veya 8 saatleri unutabilirim 7 veya 8 ordan hiç kimseye daha bişey demeden normal arabama atladım 500 veya 700 metre ileride markete alışverişe gidiyorum, daha ne telefon açma var ne çağrılma var ne eşim beni arıyor ne bir şey arıyor ve ben markette alışveriş alırken eşim beni arıyor bende apar topar dönüyorum geri gidiyorum olay bu “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel” ve o anda gazetede kilit adam subay diye gördüm Muzaffer Tekin’in arandığını o zaman öğrendim diyorsunuz biraz önce daha farklı söylediniz daha önce öğrenmiştim dediniz “
Sanık Mahmut Öztürk “hayır ifadelerime iyi bakarsanız o nerde bilemiyorum nasıl verdim ben o gece yarısı sıkıntılı olduğunu söyledi gece saat 10 dan sonra öğrendim diyorum akşam bana geldiğinde bilmiyordum gece saat 10’dan sonra öğrendim, sıkıntılı olduğun ve sabah savcılığa gideceğini söyledi kendi beyanları ve sabahleyin de gazetede kilit sadece Danıştay ile ilişkilendirildi detayı soru bile sormadım kendisine böyle bir kilit adamıydı şöyle oldu böyle oldu sohbetimiz olmadı böyle bir konuda sabahleyin de baktım ki kilit adam gazetede öğrendim dediğim mana budur kilit adam diye birinci derecede aranıyor gazeteden öyle öğrendim onu anlatmaya çalışıyorum “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ilk gördüğünüzde kendinde miydi bayılmış vaziyette miydi “
Sanık Mahmut Öztürk”ilk gördüğümde kendindeydi yerde oturur vaziyette uzanmıştı balkonlu bir yer var oturur vaziyetteydi sonra bir “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Zekeriya Öztürk, Yurdakul geldiği zamanda kendinde miydi baygın mıydı “
Sanık Mahmut Öztürk”tam hatırlamıyorum ama bir ara Yurdakul geldiği zaman bir ara bayılma oldu kendisi bayıldı, toparladı ben kaldırdım bacaklarını çevirdim şey ettim ondan sonra pansuman falan yaptım kendisine geldi ondan sonrada Zekeriya Öztürk falan geldiler koluna girdiler, bir ara ama bunların hangisi hangisinden önce olduğunu hatırlamıyorum çünkü ben tek başınayım bir insan orda ölüyor, ben ona mücadele ediyorum sonra o sağ çıkması için “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “teşekkür ediyorum anlaşıldı “
Şebnem Koru Fincanı vekili Av. Ali Koç söz istedi verildi :şimdi savcı beyin sorusuna tam olarak cevap vermediniz ben size şunu sorayım öncelikle, dediniz ki Muzaffer Tekin geldi sıkıntılıydı gece saat 10 civarında Danıştay saldırısı dolayısıyla arandığını söyledi, bana da evime gitmemi söyledi, ancak ben evime gitmedim, gece evin önünde sabaha kadar bekledim, adetiniz midir sıkıntılı biri olduğu zaman ve yanında kalmanı istemediği evinin önünde araçta beklemek “
Sanık Mahmut Öztürk” sizin o dünya görüşünüze bağlı, benim aile kültürüm”
Av. Ali Koç “ mahkemeye cevap verir misiniz lütfen “
Sanık Mahmut Öztürk” o zamanda siz mahkemeye sorun ben öyle cevap vereyim bana sormayın “
Av. Ali Koç “hayır ben doğrudan soru sorma hakkına sahibim size soruyorum “
Sanık Mahmut Öztürk” şimdi benim aile kültürüm evime gelmiş insan sıkıntılı bir şeyler hissettim, ben onları zevkten bırakacağım ondan sonra evin etrafında birine baskın ne olacağı orası orman yeri bilmiyorsunuz o yüzden bilmediğiniz için doğaldır ve kapımda bekliyorum bir yerde bir şey olmasın diye ama benim o “
Av. Ali Koç “sıkıntılıktan ne kast ettiğinizi eğe izah ederseniz, yani çok önemli neden olması lazım, sizin evin önünde gece sabaha kadar araç içinde rahatsız bir pozisyonda beklemenize yol açan, çok önemli bir neden olması lazım sıkıntı ile kastınız nedir, araç içerisinde beklemenizin sağlayan şey nedir “
Sanık Mahmut Öztürk ”sıkıntı ile kastım Danıştay ile ilişkilendirildiği için sıkıntılı, sıkıntılı olduğu için dışarıda gelir adama baskın olur bir şey olursa “
Mahkeme Başkanı " başka soru sorun lütfen anlaşıldı konu, konu anlaşıldı lütfen değiştirin “
Av. Ali Koç “başka soru soruyorum sayın başkan, az önce sizin aynı ifadeleriniz tekrarlıyorum lütfen yanlış söylüyorsam düzeltiniz, 1982 yılında Muzaffer Tekin ile tanıştım 98 yılana kadar hiç irtibatımız olmadı doğrumudur “
Sanık Mahmut Öztürk ”doğrudur”
Av. Ali Koç “yine kendi ifadenizde bu mahkeme huzurunda verdiğiniz ifadenizde şöyle söylediniz dediniz ki, 98 yılında emekli olduğumda, emekli olduktan sonraki bir süreden bahsettiniz para yok , emekli maaşı yetmiyor, arabayla gidiyorum, benzinciye bırakıyorum, oradan otobüse binerek bir yerlere gidiyorum sonra dediniz ki, daha sonra ifadenizin devamında beş yıl memleketime gitmedim, aracım yoktu, yani burada ortalama dar gelirli emekli durumunda olduğunuzu izah etmeye çalıştınız başlangıç için henüz ticarete girmediğiniz ve ticaret konusunda çok hevesli olduğunuzu izah ettiniz doğru mudur “
Sanık Mahmut Öztürk”doğrudur “
Av. Ali Koç “şimdi 98 yılında ve yine ifadenizin bir yerinde affedersiniz dediniz ki ben Muzaffer Tekin ‘in yanına gidip gele, gidip gele baktım bu petrol işi fueloil işinde iyi para var bende bu işe girmeye karar verdim ancak dediniz tabi sermayen varsa girersin bu işlere, 98 yılında 16 yıl yaklaşık devlet memurluğu yapmış ve sonra emekli olmuş bir insansınız para yok, emekli maaşı ile zor geçiniyorsunuz ve yapmak istediğiniz iş de sermaye gerekiyor, 98 yılında, 2000 yılında bu işe girerken bu sermayeyi nereden elde ettiniz “
Sanık Mahmut Öztürk ”hangi sermaye şu anda ne kadar sermaye var bir
Mahkeme Başkanı " avukat bey nedir bunda kasıt ne kasıt ne burada soruyu netleştirir misiniz “
Av. Ali Koç “efendim bir örgüt yargılaması yapıyorsunuz ve dosyanızda bunların hiyerarşik ilişkileri ve bu hiyerarşinin ne kadar katı olduğuna ilişkin çeşitli şeyler var, ayrıca şu hususu belirtmek istiyorum. bizim müvekkilimizin zarar gördüğü suç burada yalnızca bir sanığın eylemi dolayısıyla değil, aynı zamanda bu eylemin örgüt suçu çerçevesinde, örgüt adına işlendiğine ilişkin bir iddia var ve eğer bizim müvekkilimizle ilgili hakkında istinatta bulunan kişinin eylemi basit bir ceza yargılamasının konusu olsaydı, bu sulh cezalık yada asliye cezalık bir yargılama konusu olacaktı, burada yargılanmasının sebebi bu örgütün eylemleri kapsamında “
Mahkeme Başkanı " avukat bey soruyu sorun siz ne dediğiniz anlıyorum, ben örgütsel suçlama olabilir. siz sorunuzu netleştirir misiniz “
Av. Ali Koç “ben sorumu soruyorum eğer sanık vekillerinin itirazları varsa lütfen usule uyalım itirazlarını dile getirsinler siz karar verin”
Mahkeme Başkanı " efendim parayı nerden buldunuz diye değil “
Sanık Mahmut Öztürk” hangi para efendim, para yok ki “
Mahkeme Başkanı " o sorunuz kabul edilmedi, oku o soru kabul edilmedi başka soru sorun “
Av. Ali Koç “efendim itiraz gelsin öyle kabul edilmesin “
Mahkeme Başkanı " efendim söylendi, zaten sorulan soruya itiraza falan gerek yok ““
Av. Ali Koç “gerek var efendim “
Mahkeme Başkanı " hayır efendim ikinci şarttır “
Av. Ali Koç “hayır efendim usul tartışması yapmayalım, 201 maddeyi tekrar okuyalım “
Mahkeme Başkanı "usul tartışması efendim, sorulan sual eğer bir avukat tarafından mahkemeniz bir tarafı tarafından sorulmasın diye sorulacak, hakime bu hak tanınmayacak öyle mi heyete tanınmayacak hayır efendim yanlış yorumluyorsunuz efendim, mahkeme öyle yorumladı efendim mahkeme öyle yorumladı bitti bitti efendim 220 bitti “
Av. Ali Koç “ 220 değil efendim “
Mahkeme Başkanı " 221 işte bitti”
Av. Ali Koç”201’inci madde “
Mahkeme Başkanı " 201’inci özür dilerim 201’inci madde bitti “
Av. Ali Koç” sayın başkan ben sizin mahkemenizle yasa üzerinden bir ilişki kurmak zorundayım”
Mahkeme Başkanı " avukat bey sorar mısınız “
Av. Ali Koç”ben soru soruyorum efendim “
Mahkeme Başkanı " sorun buyurun”
Av. Ali Koç,” ben soru soruyorum kayda geçiyor ister sordurun ister sordurmayın, yani mahkemeniz karar verebilir ben sordum, soru mu cevap veremeyecekse başka soracağım “
Sanık Mahmut Öztürk” vereceğim vereceğim efendim ona da vereceğim siz sorun ben vereceğim “
Av. Ali Koç “sordum efendim”
Mahkeme Başkanı " buyurun sorulmadı, mahkeme tarafından sorulmadı sorunuz “
Av. Ali Koç “peki kabul etmiyorsunuz ikinci sorum şudur Muzaffer Tekin mahkemedeki ifadesinde kendi aylık gelirini mali durumunu beyan ederken yaklaşık 2500 YTL geliri olduğunu söyledi siz ticaretle uğraşan ve 98 yılında dar gelirli insan olduğunuzu beyan ettiğiniz halde şu anda mahkemede ki ifade sırasında üç katlı dubleks bir dönüm içerisinde bir villanızın olduğunu “
Sanık Mahmut Öztürk” Allah sana da versin “
Av. Ali Koç “kreşinizin olduğunu , oto galerinizin olduğunu, ayrıca fueloil işi yaptığınızı söylediniz. bu yine 2000 yılından sonrada Muzaffer Tekin ‘in kendisinin ticareti uğraştığı fueloil ticaretini terk ettiğini ve bu müşteri çevresini size pas ettiğini söylediniz, siz ticareti seven uğraşan bir insansınız, siz bu 2000 yılındaki ticaretle bu kadar mali durumunuzu geliştirmişken Muzaffer Tekin bu geliri niye terk edip müşteri çevresini filan size paslasın “
Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Nuri Seçkin Albayram söz istedi verildi” efendim müdahil vekilinin sabahtan beri huzurda sorduğu sorular kendi müdahilliği olduğu müvekkili ile alakalı sorular değildir bu bir, ikincisi bu konuda sorulan soruların tamamı ile ilgili Danıştay soruşturması sırasında bir takipsizlik kararı verilmiştir, bu konu ile ilgili başka soru sorulmamasını talep ediyorum, bir üçüncüsü bu soru müvekkilime hitaben sorulacak soru değildir, bu sorunun muhatabı Muzaffer Tekin dir, bu sorunun muhatabı Mahmut Öztürk değildir, müdahil vekilinin”
Mahkeme Başkanı " sorulan soru mahkemece kabul edilmedi buyurun avukat bey “
Av. Ali Koç” başka bir soru soruyorum Danıştay saldırısı sırasında sonrasında verdiği ifadenizde, şunu söylediğiniz iddianamede yazıyor, Muzaffer Tekin’in Danıştay saldırısı dolayısıyla arandığını biliyordum ve mahkeme huzurunda da savcığın sorusu üzerine şunu söylediniz, dediniz ki benim kültürüm aldığım terbiye, arandığını bilsem de kendisini korumak ancak savcılığa yönlendirmek ile ilgilidir. bu gözaltınızdan sonra aylar sonra bu soruşturma kapsamında emniyet müdürlüğü tarafından gözaltına alındığınızda Muzaffer Tekin’in niçin sakladığınız size tekrar sorulmuş ve iddianamedeki beyana göre, Muzaffer Tekin’in Danıştay saldırısı nedeniyle arandığını bilmediğinizi, bu nedenle evinizde sakladığınızı söylemişsiniz, hangi beyanınız doğru ilki, doğruysa ikincisinde niye böyle beyan verdiniz”
Sanık Mahmut Öztürk” efendim avukat bey kelime oyunu yapmayınız ben net bir şey söylüyorum Muzaffer Tekin benim evime geldiği zaman arandığını bilmiyordum, geldikten sonra öğrendim”
Mahkeme Başkanı " tamam bitti”
Av. Ali Koç” iddianamedeki bir çelişkiyi sordum, ben yanıt konusunda polemiğe girmiyorum 16 yıl devlet memurluğu yaptınız ve bir devletin öncelikle yasalarla , mevzuatla belli bir hukukla bağlı olması gerektiğini bilirsiniz, şimdi size bir yasa hükmü hatırlatacağım ve yeniden Muzaffer Tekin’e yardım etmenizle ilgili cevabınızı rica ediyorum Türk Ceza Kanunun 283’üncü maddesi suçluyu kayırma diye bir madde düzenlemektedir ve eğer”
Sanık Mahmut Öztürk” bu oluşmadı ben diyorum ki olsaydı yapardım benim karakterimi söylüyorum, ama oluşmadı geldiği zaman bilmiyordum geldiği zaman bilmiyordum”
Mahkeme Başkanı " bir dakika susar mısınız ne soracaksınız
Av. Ali Ko町unu soruyorum bunun değerlendirmesi yargı makamlarına ait bir şeydir sonradan oluşup oluşmadığı tartışılabilir 283’üncü maddeye rağmen “
Mahkeme Başkanı " değerlendirmeyi siz sanığa mı soruyorsunuz “
Av. Ali Koç “efendim 283”
Mahkeme Başkanı "efendim değerlendirmeyi mi siz sanığa soracaksınız
Av. Ali Koç “efendim şunu soruyorum”
Mahkeme Başkanı "bir değerlendirme midir bu sanığa mı soracaksınız değerlendirme midir soracağınız şey “
Av. Ali Koç “sanığa soracağım efendim “
Mahkeme Başkanı "değerlendirme mi”
Av. Ali Koç “283 madde “
Mahkeme Başkanı "efendim o değerlendirmedir o değerlendirmedir sorulmaz o başka bir şey sorun “
Av. Ali Koç “bu kadar benim sorularım teşekkür ederim”
Şebnem Koru Fincancı vekili Av. Ayşe Batumlu söz istedi verildi "öncelikle şunu söylemek istiyorum meslektaşımın tartıştığı konu zaten bir önceki, iki önceki mahkemede tartışıldı mahkemeniz bizim diğer sanıklara da örgüt suçu kapsamında soru sorabileceğimize karar verdi bunun tekrar tartışılması usulen yerinde değil zaten “
Mahkeme Başkanı "efendim o şeyle ilgili bir kararımız yok “
Av. Ayşe Batumlu ”var sayın yargıcım zapta gördük efendim “
Mahkeme Başkanı "hayır efendim karar değil o “
Av. Ayşe Batumlu ”meslektaşımız avukat Özkan Yücel’in açıklaması üzerine sorulabileceğine karar verdiniz”
Mahkeme Başkanı "o sualleri soramazsınız dedim”
Av. Ayşe Batumlu ”hayır efendim sorulabileceğine karar verdiniz şimdi Muzaffer Tekin ‘in kendisinin yaraladığı güne dair birkaç sorum olacak, aslında sayın savcımızda sormuştu ama tam yanıt alınamadı eşiniz sizi aradıktan ne kadar süre sonra yanına gittiniz Muzaffer Tekin acaba”
Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Nuri Seçkin Albayram söz istedi verildi ” efendim müdahil vekilleri kesinlikle kendi müdahili olduğu konularla alakalı olmayan daha önce gerek heyetinizce gerek, savcılarca zaten müvekkilime sorulmuş ve cevabı alınmış olan soruları tekrar tekrar müvekkilime sormaktadır, kesinlikle kendi müdahillik konularıyla alakalı sorular değildir, duruşmanın başladığı 20 Ekim tarihinden bugüne kadar sürekli aynı müdahil vekilleri tarafından burada duruşmanın sürekli burada müdahaleye uğradığını gözlemliyoruz, efendim, bu yönde müdahil verilerlinin kendi müdahillik alanı dışında olan hiçbir konuda soru sormamalarını talep ediyorum bu soruların müvekkilime yöneltilmemesini talep ediyorum dedi,“
Sanık Oktay Yıldırım müdafii Av. Yıldırım Çavuşovalı söz istedi verildi” efendim bu talebimizin kaynağı sayın meslektaşlarımızın kendi müdahillik taleplerinin kabul edildiği suçun dışında yargılanan suçlarla ilgili hiçbir resmi sıfatları olmamasıdır, katılma talepleri örgüt vs. suçları tarafından kabul edilmemiştir ki, bu suçlarla ilgili yargılamada davanın tarafı değildirler ki bu suçlarla ilgili soru sorsunlar, o yüzden bu sebeple de kendi müdahale taleplerinin içeriğindeki suçlar dışındaki suçlarla ilgili soru sormamaları konusunda bir karar iddiaz edilmesini talep ediyoruz dedi,
Sanık Vedat Yenerer müdafii Av. Vural Ergül söz istedi verildi “ efendim meslektaşımın talebine katılıyorum müdahil avukatları fevkalade örgütlü bir biçimde dışarıda onlarca , yüzlerce soruyu özellikle asker sanıklara , asker kökenli sanıklara sormak üzere hazırlayıp buraya geliyorlar ve burada müvekkillerimizin sorgularının tamamlanması tahliyelerine ilişkin bir kararı geciktirilmesi için kanunsuz ceza uygulanmasını, savcıların yanında daha uzun devam ettirebilmesi için haklarını kötüye kullanmaktalar, burada hakkın kötüye kullanıldığı konusunda bir tereddüt yok, eğer ki ben müdahil vekili olarak bu soruyu sormaya hak sahibiyim der de yüz tane soruyu ard arda sıralarsa sizde her keresinde duruşmanın düzenini korumak için müdahale etmek zorunda kalırsanız, sizin yargının devamı için harcamanız gereken enerji elinizden alınmış olduğu gibi bizlerinde zamanı fevkalade ziyadesiyle geciktirilmiş olacak, dolayısı ile bu konuda esaslı bir karar verip bu tartışmayı her duruşmada yaşamaktan artık kurtulalım efendim “
Mahkeme Başkanı " vaki tartışmaları konusunda görüşü sorulan iddia makamı ,
Dostları ilə paylaş: |