T c istanbul 13. AĞir ceza mahkemesi



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə3/6
tarix26.07.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#59396
1   2   3   4   5   6

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Susurluk ve Uğur Mumcu komisyonlarına rapor yazmayı neden düşündünüz, sizi bu yönde yönlendiren birileri oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç kimse yönlendirmedi, ben bir gazeteci olarak bir vatandaşlık görevi olarak addettim, faili meçhul insanlar öldürülüyor, bir sürü yazar değerli aydın öldürülüyor, Türkiye’nin yani Türkiye’ye ışık olan insanlar, Türkiye’yi aydınlatmaktan başka suçu olmayan insanlar öldürülüyor, yani bir vatandaş olarak elbette ki bu beni rahatsız ediyordu, duyumlarımı da aldığım bilgileri de doğrudur veya yalandır veya yanlıştır ben polis hafiyesi değilim, bir gazeteciyim, bunun değerlendirmesini yapacak olan ilgili makamlardır, gönderdim yani, ben bir insani vatandaşlık görevimi yaptığıma inanıyorum, bugünde halen ona inanıyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki raporlardaki görüşler doğrudan doğruya size mi ait herhangi bir yerden temin ettiniz mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim onu da açıklıyorum, açıkladım da, Erol Mütercimler’den bu bilgiyi aldım yani, Ergenekon diye bir örgüt olduğu bilgisini, ondan aldım, o da kaynağını açıkladı ben şuan ismini yanlış söyleyebilirim bir oramiral herhalde, çünkü Erol Mütercimler’de bir binbaşı Kıbrıs harekatında filanda galiba bulunmuş bir emekli bir binbaşı ayrılmış bir binbaşı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”İki farklı Ergenekon anlayışının davada hakim olduğunu görüyoruz, bir yandan iddia makamı, sanığa kendi anlayışındaki bir Ergenekonu adapte etmeye çalışıyor ve suallerin cevaplarını ona göre almaya çalışıyor ve bu konuda baskının da yapıldığını görüyoruz, bir de sanığın gerçekten anlattığı bir gladyo yapılanmasından bahsediyor, bu anlaşmazlığı net ifade etmesi gerekir, nitekim çıkardığı dergilerin bir tanesinde ilk defa bir Ergenekondan bahsetmiş, sizin bahsettiğiniz bu Ergenekon nedir, örgüt müdür, amacı nedir, ilk defa Ergenekon olayını nerden duydunuz netleştirebilir misiniz bunu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ilk defa nereden duyduğumu az önce ifade ettim, çok kısaca tekrarlayayım, ben bütün dünyanın üzerinde ısrarla durduğu ve yaka silktiği gladyodan bahsediyorum, iddia makamının bugünkü bu davaya konu olan Ergenekon bakış açısı ya da tespiti değildir o, benim tespitim gladyodur, yani Amerika’nın çıkarlarını korumak üzere kurulmuş gizli, son derece gizli, son derece başarılı, yıllarca başarısını sürdürmüş yani soğuk savaş süresince, demek ki başarılı bu bütün dünyada bütün Ülkelerde bütün, dünyadaki bütün Nato ülkelerinin istihbarat örgütlerine rağmen gelmiş geçmiş onca hükümetlerine rağmen, emniyet ve kolluk güçlerine rağmen başarılı olmuş bir CIA yapılanmasından bahsediyorum ben, benim bahsettiğim çok daha gerçekçi ve doğru bir , ben doğru bir yere parmak basıyorum, bugünde buna inanıyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki daha netleştirelim, şöyle diyelim bahsettiğiniz Ergenekon ile savcıların iddia ettiği sözde Ergenekon örgütü aynı mıdır, kısaca”

Sanık Ümit Oğuztan: “Birisi gerçek, birisi sanaldır hiç ilgisi yoktur efendim”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki, burada yargılanan insanların sözde Ergenekon örgütü üyesi olduğuna inanıyor musunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “İnanmıyorum, tam tersine gerçekten gladyonun bu davayla perdelendiğini ve üstünün kapatıldığını hatta aklanmaya çalışıldığını görüyorum, burada ona tanık oluyorum bir Türk yazarı olarak şuanda ona tanık oluyorum ve yaşıyorum da ”

Sanık Kemal Kerinçsiz:” Belki kanaat olarak soracağım, ama efendim”

Mahkeme Başkanı: “ Yeteri kadar kanaat belirtti zaten”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, yüce mahkemenizden de özür diliyorum kanaatimi belirtirken kusurlu duruma düşmekte istemiyorum ama kanaatim yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Fadime Şahin’le Müslüm Gündüz haberlerini yaptınız mı bunları tanır mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’i hiç tanımam”

Mahkeme Başkanı: “ Onu açıkladı, sadece hangi haberi yaptığını savunmasında belirtti zaten”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’le en son ne zaman görüştünüz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay Güney’i bu 2001’deki operasyondan sonra bir kez gördüm tesadüfen Taksim’de karşılaştım, niye dedim benim başıma bu çorapları ördün, ben,sen, bana Ümit Oğuztan’a 500 milyon lira para verdim diye ifade verdiği için poliste ben o sıkıntıları yaşadım, ağladı dedi ki boynunu büktü, ona çay ısmarladım, abi mecbur ettiler beni istihbarat sorguladı, bunu böyle söyleyeceksin dediler dedi, mahkemede de doğrusunu söylemişti zaten serbest kalmıştım bir daha da görmedim kendisini”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney sizi ABD’den telefonla aradı mı, herhangi bir mailleşmeniz oldu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir görüşmemiz olmadı ne telefonla ne internet üzerinden katiyen hiç, aramadı da yani, yüzü de yok beni nasıl arayacak efendim yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in strateji dergisindeki görevi neydi, derginin yayın politikasını kim belirlerdi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yayın politikasını ben belirliyordum, yaptığımız sözleşmeyi de mahkemeye ibraz ettim efendim, muhabirdir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Dergide yazdığı yazılar var mıydı, siz bu yazıları kontrol eder miydiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiçbir zaman yazı yazmamıştır, sadece haber notları ham bilgiler getirmiştir, bizde incelemişizdir, yazı işleri müdürümle beraber uygun görüyorsak eğer haber değeri taşıyorsa, doğruysa basmışızdır, yoksa çöpe atmışızdır”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in yazılarında veya haberlerinde daha önce Ergenekon belgelerinden bahsettiğini hiç duydunuz mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hiç duymadım böyle bir şey ondan ben efendim, sadece o benim Susurluk’a yazdığım komisyona yaptığım raporu biliyordu okumuştu haberdar olmuştu çünkü Susurluk belgelerinde var bu birde neşredildi, yani bunlar neşredildiği için kamuoyu tarafından biliniyor, Necabettin Ergenekon diye bir albayın tanıdığını, bu adamın bu gladyo yapılanması içerisinde yer aldığını filan anlattı ama, yani bunu bir masal gibi anlatıyor yani neresi doğru neresi yalan doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor adam bu Necabettin Ergenekon’un bir de subay oğlu varmış, ordudan ayrılmış, atmışlar mı ayrılmış mı, İran’a gitmiş, sonra İran’dan geri dönmüş Türkiye’ye şimdi işte cinlere muska yazıyormuş filan böyle şeyler anlatıyor yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz ilk defa Ergenekon belgelerini ne zaman gördünüz ya da duydunuz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Ben Ergenekon belgelerini hiç görmedim, bu dava açıldı, tutuklandım, burada işte avukatımın getirdiği kadarıyla ve iddianamede yer aldığı kadarıyla görüyor ve biliyorum bilgi sahibi oluyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in bilgisayarına girme şansınız oldu mu aynı işyerinde çalışıyorsunuz, o bilgisayarda herhangi bir şekilde Ergenekon belgeleri gördünüz mü”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim mümkün değil, ben görmesem diğer muhabirler görür, yazı işleri müdür var o görür, haber müdür var görür, reklam müdürü var görür, yani birileri görür, çünkü bilgisayarlar birbirlerine ağ ile bağlıdır, her bilgisayar bir diğer bilgisayarı görür”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki Tuncay Güney ile Ergenekon konusunda herhangi bir sohbetiniz oldu mu, size böyle bir oluşumdan bahsetti mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Az önce bahsettiğinin ötesinde hiçbir konu geçmemiştir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bir sivil toplum kuruluşundan bahsettiniz, o konu mu”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır hayır bu Necabettin Ergenekon’un işte bu benim komisyona yazdığım Ergenekon örgütünden olduğunu filan bahsediyordu o kadar yani, onun dışında hiçbir konu geçmemiştir bu konuda”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney sizce nasıl bir kişiliktir, yapısı nasıldır, yani doğruları”

Sanık Ümit Oğuztan: “Az önceki sorunuza bağlı olarak şunu söyleyeyim, eğer Tuncay Güney gerçekten bu konuyla ilgili yani sayın iddia makamının çözümlemeye çalıştığı mahkeme önüne getirdiği bu Ergenekon, yani gladyo CIA örgütü hakkında hakikaten bildiği bir şeyler olmuş ol, bu kadar çok şey biliyordu da bana anlatırdı duramaz çok geveze bir insandır o, yani bakın ben neler biliyorum, ben adamım, ben çok bilgili önemli bir adamım demek için anlatırdı yani bunları bana anlatmamış olmasına ben şaşırıyorum yani “

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki çalıştığınız esnada ya da sonradan bu kişinin geçmişte çalıştığı basın yayın kuruluşlarında masa başı haber yaptığını, bir takım röportajlara gitmeyip gitmiş gibi gösterdiğini, uydurma haberler yarattığını, yine sahte fotoğraflar yaratıp siyasetçilere satmaya çalıştığı konusunda bilgileriniz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet Tansu Çiller ve ekibine fotomontajlı fotoğraflar satmaya çalıştığı bütün babıali tarafından bilinir, efendim masa başında haberler üretip işte müdürlerini kandırıp bir sürü şeyler yani bunların hepsini söylediler, ikaz ettiler bende ona göre temkinli davranıyordum, her zaman kendisine karşı yani tedbirliyizdir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Birlikte çalıştığınız dönemde bu yapmış olduğu olumsuz haberler veya olumsuz insan ilişkileri sebebiyle sizde bir sıkıntı yarattı mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, bir kere DGM’de gidip ifade verdim işte, bu sayın iddia makamı az önce sordu ismini de şu an unuttum tekrar, bu Fehriye Erdal’ın patrikhanede saklandığı ile ilgili bir habere konu oldu, onu da gittim, DGM’de ifade verdim yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Söz konusu size getirdiği haberleri kendisi mi hazırlardı, yoksa siz başkaları tarafından hazırlandığı konusunda bir şüpheye düştünüz mü”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi yani, elinde sürekli Ahmet’den, Ali’den ve her tarafa girip çıkan bir insan, her girip çıktığı yerden hiçbir şey alamasa bir tane dergi alır çıkar, bir kitap alır çıkar, yayınevlerine girer, radikal gruplara girer çıkar, cemaatlerde dolaşır, Fethullahın bütün ne kadar yayınevi var efendim, işte cemaatleri var, İskender paşa cemaati yok efendim İsmail, bir sürü her tarafa girip çıkan bir muhabir bu efendim yani her taraftan bir kağıt kapar getirir elinde, bakarsınız haber değeri taşıyorsa bir şeyse kıymet değer ifade ediyorsa basarsınız yani o konu ilginç gelecekse ya da kamuoyunun bilmesinde yarar varsa, böyle bir muhabir”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney kendi çevresinden sizi kimlerle tanıştırdı”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Az önce söyledim efendim, askerliğini yanında yaptığı bir astsubay, daha sonra teğmen olmuş sınavlara girip bu Murat Oğuz’la bir kere geldi, onun dışında hiç kimseyle tanıştırmadı beni ve tanışmadım da, yani yan yana gelip, bazen misafirleri gelirdi onlarda gazetelerdeki muhabirler yani zaten onlar normaldir, bizde gideriz bazen bazı yayın organlarına gazete çalışanlarını ziyaret ederiz”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney sizce bir Mit elemanımıydı hiç şüphelendiğiniz ilişkileri oldu mu bu şekliyle”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, bugün daha iyi anlıyorum ki demek ki ya bir zaten Mit açıkladı efendim bunu basında yer aldı, gazetelerde okuyorum ben şimdi cezaevindeyken, kontr terör dairesinde çalışmış bu adam yani, bu şeyle İran diplomatını takip etmiş, kendisi de bunu bu şekilde anlattığına göre bana, demek ki, bu Mit’in kullandığı, bir süre kullandığı ya da bilmiyorum yani ben istihbaratçı olmadığım için, bu bugün açığa çıkmış durumda zaten, yani Mit’le ilişkisi olduğu açığa, Mit kabul ediyor bunu açıklıyor diyor ki, yani basında yer aldı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Çalıştığınız dönemde sizden de gizlemeye çalıştığı buluşmaları, gizli görüşmeleri, toplantıları, telefonlaşmaları var mıydı sizin şüphelendiğiniz”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim telefonu hiç susmazdı bu şahsın, hiç susmazdı yanımızda da konuşmazdı, yani mesela biz bazen haber toplantısı yaparız, işte kimde ne haber var, toplamaya çalışırız çalışanları, buna telefonunu kapattırırdım ben, yani zır zır telefonu çalan bir , gündüz dediğim gibi her tarafa girip çıkan, gece gay kulüplerinde dolaşan bir adam yani, böyle bir genç düşünün, genç bir insan, telefonu susmuyor, yalnız bir kere bir şeye tanık oldum, rengi kireç gibi oldu, noldu dedim beni Mehmet Eymür aradı dedi, rahatsız olduğunu anladım, yani bembeyaz oldu rengi, bir endişesi , bir endişen mi var diye sordum, yok filan dedi geçiştirdi yani bu”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Size Mehmet Eymür’ün dışında Mit elemanlarıyla görüştüğünü söyler miydi, aranızda hiç konuşmalar geçmiş miydi böyle”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, Mit’e bilgi aktardığını söylüyordu, yani özellikle bu İranlı diplomattan edindiği bilgileri aktardığını söylüyordu”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Çevresinde ilişki kurduğu kişilerden öğrendiklerini Mit’e ya da başka bir istihbarat kurumuna, istihbaratla ilişkileri olan kişilere aktardığı konusunda sizin sadece duyumunuz mu var ondan”

Sanık Ümit Oğuztan:“Kendi anlatımları var, ya bunlar ne kadarı doğrudur ne kadarı yalandır”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in MOSSAD, CIA ya da başka bir yabancı istihbarat kuruluşları ile ilişkisi konusunda bilgi duyumunuz veya görgünüz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim benim yanımda çalıştığı yani benim kendisini tanıdığım dönemde hayır, öyle bir şey olsa, zaten ilişkimi keserim”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in dergisinde aldığı ücreti neydi, ne kadar ücret alırdı, o tarihe göre aldığı ücret tatminkar mıydı, yaşam seviyesini sürdürmeye”

Sanık Ümit Oğuztan:“150 milyon filan gibiydi aklımda kaldığı, sözleşmede yazıyor mahkemeye heyetine arz ettim, verdim, normal bir ücretti, yani onun vasıflarına sahip bir muhabirin alabileceği bir rakamdı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Kazancına uygun bir yaşantısı var mıydı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Kazancına uygun bir yaşantısı, ben limuzinlere binmek istiyorum diyordu, ihtirasları olan bize de tuhaf gelmiyordu, her genç ihtirası olabilir, özlemleri olabilir, ihtirasları olan bir insandı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Cinsel yaşantısında aykırılıklar, sapmalar var mıydı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Evet, yani ama bu özel hayatı olduğu için ben bir de topluma yani bu kitapta yazmışım bu konuda, bunları savunma yapacağız diye, bu insanların topluma kazandırılmasını daha doğru olduğu düşüncesindeyim, toplum dışı itildikçe topluma zararlı olduklarını görüyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Dolandırıcılık suçunu işlemeye yatkın bir eğilimi var mıydı, sizin döneminizde bu tür suçları işledi mi tanık mısınız”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim yalan söyleyen, çok kolayca yalan söyleyen bir yapısı vardı ama, emniyet müdürlüğünün içinde gidip kendini bu yani akla inanamadım yani böyle bir şey yani yok, o kadarda değil”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Sizle ilişkide olduğu zaman yurt dışına sıkça çıkar mıydı, hangi ülkelere hangi sıklıkla hangi amaçla çıkardı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, dergide çalıştığı dönemde hiç yurt dışına çıkmamıştır o 4,5 aylık süre içerisinde, o kiracı olarak bulunduğum onun kiracısı olarak bulunduğum 1,5 aylık dönemde, Amerika’ya gideceğini söylemişti bana, gidip geldi, geldikten 15 gün sonra da bu araba hadisesi çıktı”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Peki sizden önce, Kuzey Irak’a gittiği vaki miydi, sıklıkla gider miydi ne yapardı Kuzey Irak’da, Talabaniyle , Bazraniyle veya oradaki bir takım mahalli liderlerle görüşmeleri var mıydı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Gazeteci olarak gitmiş efendim, İran’a gitmiş, Kuzey Irak’a gitmiş, bu bende bir şüphe yaratmaz bir sürü gazeteci gidiyor, normaldir, haber yapıyor, PKK var yani bunlarla ilgili haberler”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ O bölgede menfaat ilişkileri var mıydı, istihbarat çalışmalarında bulunur muydu, böyle bir şüpheniz var mı oluştu mu veya bu tür çalışmaları bir takım istihbarat kurumlarına aktardığı konusunda duyumunuz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Olabilir efendim yani zaman zaman şimdi ben eskiyim bu gazetecilikte, eskiyim yani, baya eskiyim, bazı resmi devlet kurumlarının gazetecilerden yararlanmasını da doğal karşılıyorum yani yararlanmış olabilirler, her gazeteciden yararlanabilirler”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ İddianame eklerinde 200 bin, pardon özür dilerim 20 bin silahın bir konvoy şeklinde bir takım subaylarla beraber Veli Küçük’ün bilgisi tahtında sınıra götürüldüğü, bunun başında da yine aynı şekilde Tuncay Güney olduğu ve sınırdan geçirildiği, söz konusu silahların Kuzey Irak’da dağıtıldığından bahsediliyor, böyle bir olayı size aktardı mı, gerçekçi bir olay olarak algıladınız mı, nasıl buluyorsunuz bu olayı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Sayın başkanım, bu soruya verilecek en doğru cevap size bir belge olarak sundum, orada bahsediyorum kaynaklarımı da anlatıyorum bunların üzerinde senaryo kurup kendisini önemsettirmeye çalışan bir adam bu, böyle bir şey akla mantığa aykırı yani üç, beş gazeteci bir arada bir sınırı geçecek başka yabancı ülkeye girecek”

Mahkeme Başkanı: “ Böyle bir olay anlattı mı size”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır anlatmadı efendim, benim komisyona verdiklerimin üzerinde kurgu yapılıyor, onu özellikle ifade etmeye çalışıyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Yani böyle bir kurguyu kendisi yaptı mı, sizin komisyona anlattığınız mesele üzerinde”

Sanık Ümit Oğuztan: “Yok, bana yani böyle bir şey yok efendim, hiç böyle bir şey yok”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Bir beyanında Kuzey Irak’a silah götürürken yanında da Ayşe Önal’ın yanında olduğunu söylüyor, böyle bir şeyden haberiniz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim Ayşe Önal çok dobra ve otoriter bir kadındır yani böyle bir şey mümkün değil, fark eder, genel yayın yönetmenliği yapıyor, cin gibi bir kadın , onu hadi o fark edemedi, öbür gazeteciler televizyoncular yok yani”

Mahkeme Başkanı: “ Size böyle bir konu anlatıldı mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ Tuncay Güney’in İran’a gittiğini, İran’da bir takım istihbarat çalışmalarını yaptığı bir takım kişilerle görüştüğü konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim İran’a gittiğini söyledi bana, ama ne amaçla gitti, ben gazetecilik yapmak için gittiğini düşündüm yan,i İran’a gittiğini söylüyordu, gitmiş”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Kendisinin Mit’in İran masası olduğu konusunda bilgisi var mı, böyle bir rabıtalı birisi olabileceğini”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim İranlı bir diplomatı takip edip Mit’e bilgi verdiğine göre, bunu da bana ben böyle böyle şeyler yaptım diye anlattığına göre, demek ki bir kesinleşmişti ki bir bağlantısı var, bu adam bunu söylüyor yani, bana anlattı bunu, bu bugün basına da, Mit’de bunu reddetmiyor basına yaptığı açıklamada, ben o tarihte Tuncay Güney’i tanımadığım için Tuncay Güney’in anlatımlarını ancak nakledebiliyorum şu anda size, ama Mit yaptığı açıklamada bunu doğruluyor, örtüşüyor yani açıklamaları”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tuncay Güney’in İsrail vatandaşı olduğu konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan:”Hayır efendim ben sizden duyuyorum, böyle bir şeyi”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki Tuncay Güney’in Mısır’a gittiğini, oradaki Mossad lehine çalışan bir takım kişilerle birlikte hareket ettiğini, Türkiye’ye geldiğini bu konularda bilgileri var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır , hiçbir bilgim yok efendim, ama basına aksettiriliyor bunlar yani ”

Mahkeme Başkanı: “ Sizin”

Sanık Ümit Oğustan: “ Hayır benim bilgim yok”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in başkaca kullandığı isimler konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, Tolga İpek adını kullandığını tesadüfen öğrendim, Tolga İpek adıyla da gazeteci Enis Berberoğlu’yla görüşme yaptığını söyledi bana”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in ilişkilerinin önünü açması için İstanbul Müftülüğüne gidip kelimei şahadet getirip Müslüman olduğu konusunda bir bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim bilmiyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in ruhsal rahatsızlığı, sofranik bir rahatsızlığı olup olmadığı konusunda bu konuda tedavi görüp görmediği , askerliği neden yapmadığı konularında bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, ankisiyete bozukluğu sebebiyle buna rapor verildiğini söyledi bana, tabi yani dengesiz ve yılışık hareketleri olan bir insandı ama bunu ben psikolog değilim, ama normal olmadığı da aşikara belli olan bir insan zaten yani görünüşünde o intiba verir zaten karşı tarafa”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Bazı yazılarda strateji grubu diye geçmektedir, kendisinin çıkarmış olduğu strateji dergisinin çevresinde böyle bir grup var mıdır”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tuncay Güney strateji diye bir dergi çıkarmadı, orada çalıştı”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney demiyorum, sizin”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır efendim böyle bir grupta yok böyle bir şeyde yok yani, strateji dergisi var strateji grubu diye bir şey yok bizde ben bilmiyorum yok yani benim çalışmamda yok”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Siz Fethullah Gülen’le tanıştınız mı, Tuncay Güney sizi tanıştırmak istedi mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Hayır ben Fethullah Gülen’le hiç tanışmadım, tanışmakta istemem, böyle bir teklifte bana gelmedi, ama Tuncay Güney sanatçıları efendim gazetecileri, iş adamlarını Samanyolu televizyonunda program yaptırmışlar ona Fethullah Gülen’in diyalog tezi doğrultusunda onlarla tanıştırmış yani, hem programda yayınlamış hem de o insanlarla onla görevlendirmiş yani bunu söylüyordu bana”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Samanyolu TV’ye nasıl girdiğini, burada konumunun ne olduğunu, bu sırada görev yaptığında Fethullah Gülen’le tanıştığı sırada kaç yaşında olduğu konularında bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Fethullah Gülen’le cemaatin içinden yetişme olduğu için tanışması öyle oldu sanıyorum, cemaatin içinde yetişmiş, yani öksüz bir insan bunu herhalde bildiğim kadarıyla kendi söylediği kadarıyla okutmuşlar filan, cemaatten yetişme, ben öyle biliyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Peki, Samanyolu televizyonundan ayrıldıktan sonra da Fethullah Gülen cemaatiyle ilişkileri devam etti mi”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi tabi”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Yani Fethullah Gülen’cidir diyebilir miyiz, böyle bir tabir kullanılabilir mi bu kişi hakkında”

Sanık Ümit Oğuztan: “Tabi bana Fethullah Gülen’ciyim demez, bana tam tersi şunu söylerdi Fethullah Gülen’ciyken uyanmış yani, istismar dini duygularını istismar nedeniyle uyanmış onlardan kopmuş”

Mahkeme Başkanı: “ Şeklinde beyanda bulunmuş diyorsunuz”

Sanık Ümit Oğuztan” Evet, ama görüşürdü, çok iyi görüşürdü onlarla, Fethullah Gülen’ci olduğunu düşünüyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Fethullah Gülen, Tuncay Güney’in yolunu açacak şekilde bir takım ilişkiler kurmasında yardımcı olduğu konusunda bilginiz var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Elbette onun basın danışmanlığını yapmış uzun yıllar, refere etmiş Fethullah Gülen bunu söylüyordu”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Kendisine bu basın ve özellikle sanatçı çevreleri konusunda Fethullah Gülen tarafından doğrudan doğruya verilen bir görev var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, program yapmış Samanyolu tv’de bir de diyalog kurdurmuş, yani mesela Cem Karaca yani solcu bir adam yani bayraktarlığını yapmış solculuğun, Fethullah Gülen’le aynı masaya oturttu adam yani, bu küçümsenecek bir şey değil ve bunu 20’li yaşlarda bir insana yaptırtıyorsunuz, bugün anlıyorum ki tabi genç diye bakıyoruz benim baktığım gibi herkes öyle bakıyor genç bir gazeteci çocuk diye bakıyor ama belli ki yönlendiriliyor yani, çok iyi seçilmiş, kullanılmış yani iyi değerlendirilmiş”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”Tuncay Güney’in emniyetle ilişkileri açısından zamanının çoğunu emniyet müdürlüğünde geçirdiği, sıklıkla buraya gittiği, randevularını burada verdiği, emniyet müdürlerinin odalarına çok rahatlıkla girip çıktığı, hatta ticari ilişkilerini bu emniyet müdürlüğü binalarına taşıyabilecek kadar sıkı diyaloglar içerisinde bulunduğu, oradaki bir takım tarikatçı polislerle ilişkiye girip onların silahlarını alabilecek kadar ilişki düzeyinin son derece üst seviyede olduğu konusunda bilgileri var mı efendim”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim, Emniyet Müdürlüğünde, adliyelerde olduğu gibi malumunuz basın odaları vardır, bu da hergün basın odasına gider emniyete girer istediği birime rahatlıkla girip çıkıp bilgi alıp samimiyet tesis ettiği birçok polis ve polis müdürü vardı, bize polisten çok rahat haber getirirdi yani”

Sanık Kemal Kerinçsiz:”2001 yılında araç ruhsatında yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ötürü yapılan soruşturmada, polislerin bu soruşturmadan ötürü kendilerine haber verdiğini, bizatihi Taksim’de birlikte buluştukları konusunda bilgisi var mı”

Sanık Ümit Oğuztan: “Efendim, Taksim’de değil, ilk önce Etiler’de buluşuyor, polisler bunu cep telefonundan arıyorlar Etiler’de bir lokantada buluşuyorlar yemek yiyorlar, götürmüyorlar bunu, diyorlar ki, biz yarın sana ofisine gelir seni oradan alırız diyorlar, ertesi gün bende oradaydım, geldiler hakikaten iki tane polis, bunu alıp götürdüler, bende ertesi gün kalkıp yani nedir diye gittim, beni de aldılar ve yargılanıyorum”

Mahkeme Başkanı: “ Yani o şekilde olan anlatım, Tuncay’ın anlatımı mı size”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Hem Tuncay’ın anlattığı hem de yaşadığımı da anlatmış oluyorum bu arada”

Mahkeme Başkanı” Bir önceki günkü olayı yaşamadınız siz”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Hayır onu kendisi anlattı ama polisler sabah gelmeden bir gün önce akşam dedi ki yarın polislerle yemek yedim böyle böyle oldu”

Mahkeme Başkanı: “ Kendisi anlatıyor yani”

Sanık Ümit Oğuztan: “ tabi tabi, evet “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Tuncay Güney in uhdesindeki Ergenekon belgelerini, istikbalde yapılacak operasyona esas olmak üzere, emniyetin el koyması için bir ortam oluşturduğu ve maksatlı olarak yakalattığı, emniyetin hiç sormadığı istemediği bütün bilgileri işleyerek ve senaryolar ekleyerek halen bulunan bulunmayan çekimleri rızası ile yaptırdığı ve arkasından tutuklanıp itiraz üzerine, bir hafta sonra salıverilmesine müteakiben ABD ye gittiği konusunda oynanan oyun hakkında bilgisi var mı, bu oyun içersinde bizzat kendisi de yer aldı. ”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ soruya itiraz ediyorum başkanım, Tuncay Güney in bırakılması olayı itiraz üzerine değil zaten, yani yönlendirici sorular soruyorlar, tutuklama kararını veren Hakim 3 milyarlık kefaletle bırakılması şeklinde bir tutuklama kararı vermiş, ertesi gün 3 milyar lirayı yatırmışlar ve çıkmış, sorular genelde yönlendirici şekilde soruluyor, bunu doğru bilgilere dayanırsa, daha iyi olur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “bir de önce siz kendi sorularınıza bir baksanız,”

Mahkeme Başkanı: “soruyu bir daha tekrarlar mısınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “sorayım efendim, Tuncay Güney in uhdesindeki Ergenekon belgelerini, istikbalde yapılacak operasyona esas olmak üzere, emniyetin el koyması, çünkü size bizzat bir mektup yazıldı efendim, on ikinci ayın başında, sorguyu yapan kişi tarafından zaten teyitte edilmiştir. Diyor ki biz hiç sormadan her şeyi anlattı. Ben böyle bir şey görmedim diyor, meslek hayatımda. Çünkü İkisi de birlikte idiler, ikisi birlikte göz altına alındılar, ve az önce işkence gördüğünü, koridorda dövüldüğünü yine birlikte söyledi. O bakımdan bu soru önem taşıyor, bütün bu olayları başından itibaren biliyor, çünkü belgeler kendisinde yok, böyle belgelerden haberi yok, Tuncay da olduğunu bilmiyor, ama birden belgeler dökülüyor ortaya. Bu soruyu o yüzden soruyorum, emniyetin el koyması için bir ortam oluşturduğu ve maksatlı olarak yakalandığı, emniyetin hiç sormadığı istemediği bütün bilgileri işleyerek ve senaryolar ekleyerek halen bulunmayan çekimleri rızası ile yaptırdığı ve arkasından tutuklandığı itiraz üzerine veya kefaletle o çok önemli değil, biz burada tutukluyuz, keşke ben dışarıda olsaydım, o bilgileri çok rahatlıkla edinirdim. salıverilmesine müteakiben ABD ye gittiği konusunda, bir organizasyon olup olmadığı konusunda bilgisi var mı.”

Mahkeme Başkanı : “ var mı, o konuda bir bilginiz var mı. “

Sanık Ümit Oğuztan: “efendim, bende oluşan o, yani, bilgim yok, bana yalnız çok ilginçtir Sayın başkanım, bana o zaman hiç kimse Ergenekon sormadı, böyle bir soru sorulmadı.”

Mahkeme Başkanı :” bilginiz yok, “

Sanık Ümit Oğuztan: “ yok efendim, “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “kendisine Ergenekon sorulmuyor, ama Tuncay Güney e her şey soruluyor, “

Mahkeme Başkanı: sorulmadı, efendim o ayrı konu. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ evet, o yüzden zaten bunu söyledim, Tuncay Güney in 2001 yılından önce yoğun ilişkiye girdiği siyasetçiler var mıdır, kimlerdir bu siyasetçiler. “

Mahkeme Başkanı :” var mı o konuda bir bilginiz.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efenim, bir çok siyasetçi ile görüşürdüm. Her kesimden bir çok siyasetçi ile belediye başkanları ile, milletvekilleri ile görüşürdüm yani. gazeteciyim,”

Sanık Kemal Kerinçsiz : isimler verebilir misiniz. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tansu Çiller, Mehmet Ağar, sayın Erbakan yani görüşürdüm, evet ilk aklıma gelenler bunlar. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “mahkemeye sunmuş olduğunuz belgelerden Fethullah gülen aleyhine birçok yayın yaptığınız görülmüştür. Fethullah Gülen aleyhine size yayın yapma konusunda herhangi bir yerden baskı tavsiye, telkin geldi mi. “

Sanık Ümit Oğuztan: “hayır efendim ben, sadece Fethullah Gülen değil, irticai düşünceye karşı yayın yaptım, Fethullah Gülen tabi bunun içinde bir figürdür.”

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ birçok çevreyi tedirgin ettiğiniz anlaşılmaktadır, Fethullah Gülen, MİT, Ali Kalkançı, tarikatlar, hakkında bir çok dikkat ve rahatsız edici haberleriniz var, devletten koruma talebinde bulundunuz mu.size böyle bir koruma tahsisi yapıldı mı ”

Sanık Ümit Oğuztan: “ koruma tahsisi yapıldı, ali kalkancı yı çıkarttığım zaman, o gece tarandım, melih gökçek de televizyondan bir çağrı yaptı, Ankara Büyükşehir belediye başkanı bu adamı öldürecekler, bunu derhal koruma altına alın diye, ertesi gün beni polisler aldılar Gayrettepe şubeye götürdüler. Güvenlik şubesine dediler ki, bu beş polis sizi koruyacak. Şu belgeyi imzalayın bunlar, sizinle olacak 24 saat diye ben daha da çok korktum. Dedim herhalde attığım adımı da incelemek istiyorlar. Yani bu tedirginlik yarattı bende. Ben kabul etmedim. Yeniden imza aldılar, kabul etmiyor diye, öyle yani koruma almadım dedi.

Sanık Kemal Kerinçsiz: bu davada tutuklu veya tutuksuz sanıklar olarak tanıdığınız herhangi birileri var mı.

Sanık Ümit Oğuztan: “ bu davada ne tutuksuzular arasından, nede tutuklular arasında ben bu insanı tanıyorum diyebileceğim tek bir kişi bile yok efemdim. meslektaşlarımı tanırım isim olarak, kamuya mal olmuş isimleri tanırım, onları da yani yüz yüze kast etmiyorum. bir gazeteci olduğum için isim olarak tanıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ Tuncay Güney in size getirdiği haberler konusunda hangi çevrelerden edindiğini, misal istihbaratçılar vesaire, bu konuda bilgileri var mı acaba.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ getirdiği bilgiler daha ziyade gündemde olan ve istihbari özellikler taşıyan bilgilerdir. “

sanık Kemal Kerinçsiz : “Tuncay Güney size Necabettin Ergenekon isminden bahsetti mi bu kişi ile tanıştınız mı, kimdir bu kişi. “

sanık Ümit Oğuztan: “tanışmadım, bahsetti gıyabında, kendisinin tanıdığını, ve ona çok yardımcı olduğunu, bahsetti evet Necabettin Ergenekon un da bu Ergenekon un kurucusu olduğunu, yani Ergenekon kendi soyadını, böyle anlattı ama, bu ne kadar,”

Mahkeme Başkanı: “ bu Ergenekon derken.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Gladyo yu kastederek söylüyorum, gladyo yu kastederek,”

Mahkeme Başkanı: “Ergenekon olarak epeyce çoğalmaya başladı da”

sanık Ümit Oğuztan: “evet efendim, gladyo olarak söyledim. “

sanık Kemal Kerinçsiz : “ Tuncay Güney ile samimi ilişkileriniz olmuş, çalışma arkadaşlıklarınızı olmuş, bir süreç yaşamışsınız, bu işte de her yönü ile ilginç kişilikler var, birçok sıfatı var, gazeteci var, televizyoncu var, çift cinsiyetli, istihbarat elamanı, Musevi olduğu söyleniyor, dolandırıcı, böyle bir kişiden hiç kuşkulanmadınız mı. Böyle bir kişi ile çalışmanın riskli olduğunu bilmiyor musunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim kuşkulandık, zaten meslektaşlarımız da uyardılar bizi bu konuda, yani mesafeli ve dikkatli idik kendisine karşı, ama bunun bu derece bu boyutlarda bir insan olacağı benim aklımın hayalimin ucundan geçmezdi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ susurluk soruşturması sürecinde Tuncay Güney devlet güvenlik mahkemesine ifade verdi mi. Size bu konuda bilgi verdi mi hiç”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet devlet Güvenlik Mahkemesinde ifade vermiş, susurluk süreci o skandalı süreci içersinde çok korktuğunu sabahlara kadar evinde uyuyamadığını, her an göz altına alınacağı endişesi içinde yaşadığını söylemiştir. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” konusu ne idi, efendim.”

Sanık Ümit Oğuztan:”çünkü o çatı yani o susurluk skandalında yer alan insanların hepsini tanıdığını söylüyordu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” yani ilk istihbarati yaklaşımlar DGM de bu şekilde mi başladı.sizce”

Mahkeme Başkanı :” kanaat bu.”

Sanık Ümit Oğuztan:”bilemem,”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” mahkemeye sunduğunuz dergilerde de can güvenliğinizi son derece tehlikeye sokacak yazılar var, arkanızda bir güç mü var, bu yazıları tek başınıza nasıl yazıyorsunuz, yani bir inancınızdan ötürü mü, kendi şahsi inancınız.”

Sanık Ümit Oğuztan:” ben doğruya inanıyorum, yani doğruya inanıyorum ve hepinizin bir kere öleceğiniz düşünüyorum, hepimiz bir kere öleceğiz nasıl olsa, ama doğru önemli. “

Mahkeme Başkanı: yani bir güç yok,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim, yani kendi halimde. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” sizin herhangi bir istihbarat kurumunuzla ilişkiniz var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan:” hayır hiçbir zaman da olmamıştı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”MİT, emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, gibi bu kurumlardan herhangi bir şekilde haber kaynağı olarak yararlanmanız söz konusu mudur. ilişkileriniz var mı. “

Sanık Ümit Oğuztan:” zaman zaman basına verilen brifingler olur, o brifingler nedeni ile bile kapılarından içeri girmiş değilim, yani hiç böyle bir ilişkim olmadı. Hiç. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ mali durumunuz nedir, nasıl geçinirsiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ emekçiyim, çalışırsam geçinirim, çalışamazsam aç kalırım. “

Sanık Kemal Kerinçsiz:“ savcı size soruşturma sırasında ifadenizde sadece bildikleriniz değil de onun dışındaki konularda da beyanda bulunması konusunda her hangi bir teklif getirdi mi, İmalarda bulundu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan:“ efendim, dikkatim dağıldı, çok özür dilerim, tekrarlar mısınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “size itirafçılık ve gizli tanıklık konusunda, savcı teklifinde sadece bildikleriniz değil de onun dışındaki konularda da beyanda bulunmanız konusunda imada bulundu mu? Teklif getirdi mi, nasıl algıladınız. ”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim tabiî ki koy gösterdiler alenen. Bunları Tuncay Güney ile bir kader birliğiniz olmuş, bak bir çalışmış bu adam yanında, sen de susurluk a şuraya buraya yazmışsın. Biz de bunları aydınlatmaya çalışıyoruz. Gel yardımcı ol bize, bunları filanca kişi yazdırttı. Değil mi size. Yani bunu söyle bu şekilde diye empozede bulundular. Doğru. “

Mahkeme Başkanı: “ yani bilgi değil, birilerine mi yönlendiriyor sizi savcı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “evet efendim, bu diyor dosyalar çıktı sizin disketlerinizde bunlar çıktı diyor, sayın savcı bana. Bunları size falanca kişi yazdırttı değil mi diyor, bunu böyle söyleyin.”

Mahkeme Başkanı :” Falanca kişi derken, kim o falanca kişi “

Sanık Ümit Oğuztan: “ Veli Küçük, sayın Veli Küçük ü kast ediyor, söylüyor yani ismen.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” yani şunu net diyor mu efendim, Veli Küçük hakkında bunları, bunları dersen sorun yok, serbest kalırsın diyor mu. Net olarak. “

Sanık ümit Oğuztan: “ evet efendim. “

Cumhuriyet savcısı M. Ali Pekgüzel: bunu avukatınızın yanında mı söylediniz, sayın başkanım,”

Mahkeme Başkanı :” bu konuşma sırasında avukatınız da yanınızda mıydı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “yanımda idi, efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ avukatına sorabilir miyiz efendim. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ şimdi sayın başkanım, anlaşıldı sanıyorum değil mi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” alışkanlık haline geldi efendim zaten, her sanıkta yapılan hadise bu da, huzurunuza gelecek. Tuncay Güney in Veli Küçük ün yanına bazı istihbarat kurumlarınca görevli olarak gönderilebileceği konusunda ciddi şüphelere kapıldınız mı. Veya bu konuda duyumlar aldınız mı, onun ifadelerinden bunları çıkarabildiniz mi diyelim”

Sanık Ümit Oğuztan: “ istihbarat örgütleri insanları kullanır, bunu hepimiz biliriz. Mümkündür. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” Tuncay Güney in Ergenekon belgelerini yazabileceğini düşünüyor mu. biliyor mu yani kapasite olarak az çok tanıyor kendisini.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, yazamaz. Kes yapıştırlar var, onlar mümkün. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” böyle bir kapasitesi yok, öyle mi. “

Mahkeme Başkanı: “ bitti “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ tamam, 26/01/2008 tarihli ifadenizde size disketlerle alakalı hiçbir sual sorulmamıştı. İfadeniz alındığı sırada, emniyet evinizden boş disketleri alalı dört gün olmuş ve henüz bu disketler de oluşturulmamıştı, boş şeklindeydi, çünkü emniyet raporları o şekilde görünüyor, boş disketlere birazdan tek tek sayacağım, o çalışmayı yaptım, o disketlere nerelerden hangi programların doldurulduğu son derece açık ve net delilleri ile o delillerde eklerde bulundu. tek tek sayacağım Ergenekon belgeleri yerleştirildikten sonra, Zekeriya Öz sizin Tuncay Güney ile ortak dergi çıkarmanızdan ilişkilerinizden daha önce göz altına alınmanızdan, göz altı sırasında alınan disketlerden de faydalanmayı umarak senaryonun sahte deliller, sahte delillerin sizin üzerinizden üretmeye karar verdiği konusundaki düşünceleriniz nedir, böyle bir organizasyona inandınız mı size yapıldığına,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet, buna yürekten inanıyorum, yani Allah acımış ta o eklerde bir takım boşluklar var, yani belirgin artık bu. Poliste soruldu, bu disketlerde ne var, boş dedim, polis ifademde var. görmüşsünüzdür. Bu disketler nasıl oldu ise böyle olmuş. insan devletini suçlaması da ayıp geliyor bana. Takdirini sizlere bırakıyorum. Çok ayıp geliyor bana. Yani zorlanıyorum. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :”bu konuya geleceğim, çünkü sayın savcılar çok yönlendirmeli sorular sordular, buradan itina ile dinledim ben kendilerini, bu soruları özellikle zannediyorum bu meseleyi açacağız. 03/03/2001 tarihinde sahte ruhsat tanzimi ve dolandırıcılık suçlarından ötürü Tuncay güney ile birlikte göz altına alındığınızda çalıştığınız işyerinizden odanızda disketlere el kondu mu? Bu disketlerin sayısı kaçtı. Bu disketler boş muydu. İçinde neler vardı. 26 adet disket. “

Sanık ümit Oğuztan :” 2001 yılında mı.”

Sanık kemal Kerinçsiz : “2001 yılında.”

Sanık ümit Oğuztan :bende hiç disket olmadığı tutanaklarda bellidir.”

Sanık kemal Kerinçsiz :“ yani bu boş disketler sizden mi geldi, yoksa o boş disketler Tuncay güney in miydi.”

Sanık ümit Oğuztan: “ ne boş ne dolu, 2001 yılındaki tutanakları incelerseniz, bende tek bir dahi ne belge, yani Ergenekon diye adlandırılan bu belgeler, ne de bir tane disket olmadığı görülecektir. Çok açık yani bu.”

Sanık kemal Kerinçsiz: “ peki size yine 04/07/2003 tarihinde mahkemeden teslim edilen disketler var, bu disketlerin de boş olarak teslim edildiğini söylediniz. Doğru mu”

Sanık ümit Oğuztan: “ boş olduğunu zannediyorum, boş olması muhtemeldir dedim, çünkü açıp ta bakmadım hiç.”

Sanık Kemal Kerinçsiz.:” peki o zaman bu disketler sizden alındı ki, size teslim edilecek., bu disketler size mahkemece teslim edildiğine göre, sizden teslim alınmamış mıydı daha önce.2

Sanık ümit Oğuztan: “ hayır efendim, yanlışlıkla verilmiş bana onlar, ben de önemsememişim, atmışım bir kenara durmuş, oradan oraya dolaşmış, zati eşyalarımla beraber çalıştığım yerlerde. Hepsini de yani. “

Mahkeme başkanı: “ size o tarihte iade edilen savcılık tarafından, mahkeme tarafından iade edilen valizi çantayı poşeti açıp bakmadınız mı? ne var içerisinde diye.”

Sanık ümit Oğuztan: “ açtım baktım elbetteki efendim ama disket kullanmıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “ size ait olmayan şeyleri fark ettiniz orada. “

Sanık ümit Oğuztan: “ bir tanesini de iade ettim, o da tutanaklarda bellidir. “

Mahkeme Başkanı: “ bir tanesinin değil, o disketleri niye madem sizden, niçin yani ne olduğunu bilmiyorsunuz ki içersinde. Ne olduğunu bilmiyorsunuz ki belki çok önemli bir şey, yani kazaen belki size verildi. Niçin vermediniz onları iade etmediniz. “

Sanık ümit Oğuztan: “ hiç önemsemedim, hiç kullanmıyorum efendim disket kullanmıyorum. İşte bakmadım, maalesef hiç bakmadım. Maalesef. Bakmadım yani bunu söylüyorum yani. belki inandırıcı gelmeyebilir ama gerçeği söylüyorum efendim.”



Sanık ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık söz istedi verildi: “ efendim, biz sayın savcı Zekeriya Öz ün isteği üzerine bu İstanbul 1 ağır ceza mahkemesinin dosyasını üç klasör olarak aslı gibidir tasdikli şekilde getirirdik bu dosyaların içersine koyduk. 361,362,363 sayılı klasörler, orada tutanak var, 03/03/2001 tarihli işyerinde tutulan bir tutanak var, yani bu işyeri dediğim Tuncay Güney in satın alıp işte restore edip içine girdiği müvekkilime de gel bir katını da sen kullan dediği işyeri. Olay olunca orada bir tutanak tutuluyor ve bu katlar birbiri ile ilintili, arada bölme falan yok. üçüncü kat ikinci kat birinci kat gidiyor, bu eşyaları topluyorlar. Tuncay Güney in ve müvekkilimin o tutanakta başta üç tane üç kalem eşya var, hard disk, on beş tane cd kırk dört tane disket. Onun altından devam edenler de müvekkilim ümit Oğuztan ın eşyaları. Tek bir zabıt. Ve bu şekilde bu zapt olunuyor, bu eşyalar. Müvekkilim eşyalarını istediği zaman, diyorlar ki bu tek bir zabıttır, bunu bölemeyiz, bunu bu şekilde alacaksın. Ve bu şekilde iade ediyor, avukatına da diyor ki, ben ne yapayım bunları, diyor ki, işte dava devam ediyor, muhafaza et. Dava sonuna kadar. Disketin ümit Oğuztan a intikali disketlerin bu şekilde. “

Sanık kemal Kerinçisiz.:” yani bu beyanlara göre, söz konusu disketler boş ve bu boş disketler ister ona it olsun olmasın,kendisine 04/07/2003 ta rhinde teslim ediliyor. Boş olan bu disketler bu defa, Ergenekon soruşturması sebebiyle, 22/01/2008 tarihinde yanılmıyorsam, yeniden el konuluyor bu boş olanlara ve nitekim inceleme ve araştırma tutanağında da söz konusu disketleri boş olduğu bazılarında da sadece bilgisayar programları olduğu belirleniyor. Şimdi bunları ben bir tek tek sayacağım, hadisenin nereden geldiğini, aradan dört gün geçiyor, emniyetin uhdesinde bulunan boş disketler, adeta bu sefer şeyta doldurmuşçasına, Ergenekon belgeleri Fethullah ın tabi bazı silahlı silahsız güçleri var, onlar tarafından dolduruluyor, ondan sonra da şu listeyi takdim edeceğim, çalışmasını yaptım, Tuncay Güney den çıkan 236. klasörde yer alan 104-105-ve 107. sayfalarda, bir numaralı dosya reaksiyon dosyası, Tuncay Güney de 104-105 ve 107. sayfalarda 9-19-11. sırasında var. aynı dosya bakıyoruz, o boş dosya boş disketlere zerk edilmiş hangisine ki iddianamenin 1105. sayfasında yer alan bir nolu disket aynı harfiyen efendim, iki dosyada noktası noktasına. Yine Tuncay güney den çıkan, 105. sayfada NBC silahları üretim, analiz, beşinci sırada, bu sefer ümit Oğuztan ın yine bir nolu disketinde, iddianamenin 1105. sayfasında, MİT çi gazeteciler Tuncay Güney den 105. sayfada, birinci sırada yer alıyor efendim, ümit Oğuztan da iki ayrı yere zerk edilmiş. 1105-1110 bir nolu ve on bir nolu disketlere konulmuş. örtülü faaliyetler. 107. sayfada Tuncay Güney de, 29. sırada, ümit Oğuztan da 1105. sayfada iddianamenin bir nolu disketine konulmuş. Redaktör casuslar Tuncay güney de 107. sayfada 24. sırada. Ümit Oğuztan da 1105te v e1110 da bir ve on iki nolu disketlere konulmuş. Şirket köstebekler Tuncay güney de 107. sayfa yirminci sırada. Ümit Oğuztan da 1106. sayfada iddianamenin üç nolu disketine konulmuş. Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarı dosyası, ümit Oğuztan da 104. sayfa, özür dilerim, Tuncay güney de 104.sayfa, 4.sırada. ümit Oğuztan da 1106 sayfa iddianame dört nolu diskete konulmuş. Kemalist hareket, Tuncay Güney de 104. sayfa onuncu sırada. aynı noktası noktasına Ümit Oğuztan da 1106. sayfa iddianameni altı nolu disketine konulmuş. Fabrikatör, Tuncay Güney de, sayfa 107 sıra 21. Ümit Oğuztan da üç tane diskete konulmuş, 18-7-17 yine Tuncay Güney de, özel güvenlik 105. sayfa 16. sıra. Ümit Oğuztan da iki sayfa da yazılı 1109 ve1113 te dokuz nolu diskete konulmuş. Fundamantalist terör, iki Tuncay Güney de iki sayfada var, biri 105. sayfada ikinci sırada diğeri 107. sayfa 27. sırada. Ümit Oğuztan da 1109. sayfa iddianame, dokuz nolu diskete konulmuş. Arena daki sanatçılar, Tuncay Güney de 107. sayfa 22. sıra yine aynı dosya on nolu diskete konulmuş. Ümit Oğuztan da. Hizbullah dosyası Tuncay Güney de 107.sayfa 25. sıra, Ümit Oğuztan da 1113 sayfa iddianamede 10 nolu diskete konulmuş. Örtülü faaliyetler. Tuncay Güney de 107. sayfa 29. sıra. Ümit Oğuztan da 11 onlu diskete konulmuş, 1110. sayfa iddianame. Televizyon analiz sayfa 105. sıra on sekiz Tuncay Güney de. Ümit Oğuztan da 1111 ve 1112. sayfa iddianamelerde 13 nolu diskete konulmuş. Bilderberg dosyası Tuncay Güney de 107. sayfa 6.sıra, Ümit Oğuztan da 1112 iddianame sayfası onaltıncı diskete konulmuş. Ermeni dosyası Tuncay Güney de 107. sayfa 19. sıra. Ümit Oğuztan da iki ayrı diskette on sekiz on yedi nolu disketlere konulmuş. Devletin yeniden yapılanması lobi dosyası, 104. sayfa 3. sırada Tuncay Güney de. Ümit Oğuztan da iddianame 1114. 24 ve 20 nolu disketlere konulmuş. Art ve NBC silahları Tuncay Güney de, 107. sayfa 18. sıra Ümit Oğuztan da 24 nolu diskete konulmuş. Ulusal medya dosyası Tuncay Güney de 104. sayfa ikinci sıra. Ümit Oğuztan da 1110 iddianame sayfası. On bir nolu disket. Bu disketlere baktığımızda bu disketlerin hemen hemen tamamının boş raporları emniyet tarafından öncelikle boş olduğu tespit edilmiş ve çoğunda da sadece programlar bilgisayar programları olduğu yine emniyet raporları ile tespit edilmiş, ama aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra ki salıverildikten hemen sonra, itirafçılık olayını kabul etmeyince, bu aradaki o kısa süreli işlem içersinde onlara bu programlar olduğu gibi, noktası noktasına kimden Tuncay Güney den aktarılmış. Onun belgeleri de değerli başkanım, onu da sunacağım tek tek var. Tuncay Güney deki söz konusu dosyaların, öbür tarafa aktarıldığına dair. Son derece kolaylıkla yapmışlar bu işleri. Ama o kadar çok yanlışlık yapılmış ki. Bu çalışmayı sunacağım. Klasör 89. sayfa 6 da sizlerin ibraz ettiği belge ve dökümanlar üzerinde, yapılacak inceleme sonucunda yapılmış olan inceleme sonucunda, 22/28 mart 1997 tarihli çıkarmış olduğunuz, tarihi önemli 1997, nefes dergisinin 40. sayısının on altı ve on yedinci sayfasında yer alan Fethullah Gülen bildiğiniz gibi değil başlıklı yazı, on altıncı sayfasında geçen yazını sizde Tuncay Güney de Veli Küçük te ele geçen, öyle deniliyor iddia. Funtamentalist terör isimli dokümanın 27 ve 28. sayfalarındaki başkaları çalışıp kazandı, o elini uzatıp kazandı şeklindeki yazı ile aynı olduğu görülmüştür. Yani 2000 yılında, 1999 da Ergenekon yapılanması reorganize ediliyor, bu belgenin savcılık makamı tarafından 1999-2000-2001 yılları arasında tanzim edildiği söyleniyor. Ama bakıyoruz, o 200-2001 yıllarında tanzim edilen belgelerin, 1997 yılında söz konusu nefes dergisinde yayınlanıldığı ortaya çıkıyor, yani bu belgelerin tanzim tarihi iddia makamını söylediği gibi bir kısmı tabi tamamını söylemiyorum. Nefes dergisinde yayınlanan, çünkü bir kısmı alınıp konmuş, 8 adet paragraf iki sayfa ama en azından o bir kısım belgelerin geçmişte aleniyet kazandığı da ortaya çıkıyor. Yine sizlerin çıkardınız nefes dergisinin 41 sayısı, 31 mart 6 nisan 1997 tarihli derginin on üçüncü sayfasında yer alan uğur mumcuya cumhuriyet gazı, timsahların gözyaşları başlıklı yazının yine Veli Küçük , Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan dan ele geçtiği iddia edilen ulusal medya 2001 İstanbul 2000 isimli dokümanın 4-5-6. sayfalarında. 1,2,3,4,8, yine 6,7,8 paragraflarında aynı olduğu emniyet raporu ile sabit olmuştur. Bu emniyet tespitine göre açıkça kurgu yıkılmış. Bu tespite göre 1997 de bir dergide yayınlanan yazılar Ergenekon belgesi olarak 2000-2001 yılında oluşturulmuş gibi gösterildiği açığa çıkmıştır. Demek ki bu belgeler ne Veli Küçük tarafından, ne Doğu Perinçek tarafından, hazırlanmadığı bu raporlarla bu oyunlarla sabitlenmiştir. Bu belgelerin 1997 tarihide sizin çıkardığınız nefes dergisinde yayınlandığını hasıl izah edersiniz. Bu yazıların sahibi kimdir. Siz bu yazıları okudunuz mu. Haberiniz var mı. Bilerek mi yayınladınız? “

Sanık Ümit Oğuztan: “ mahkemeye de bunları ben size takdim ettim, nefes dergisinde yayınlanan o yazılar bana aittir. Ben yaptım bunları benim yaptığım bir haber ama bu haber bahse konu olan belgede belge on sayfa ise bilmiyorum kaç sayfa olduğunu, ya bir sayfa ya iki sayfa olarak bire bir aynen yer alıyor. Hem Fethullah gülen ile ilgili, hem uğur mumcu ile ilgili haber, bunlar benim dışımda tanzim edilmiş şeyler. Benimle hiç ilgisi yok ama o bölümler doğru dergide yer alıyor, işin ilginç noktası o tarihte Tuncay Güney de ben tanımıyorum. Ve o dergide çalışmıyor Tuncay Güney. Bu da gösteriyor ki, Tuncay Güney i kimler kullanıyorsa, onlar bunları hazırlamışlar. Benimle ilgisi yok. hiçbir ilgisi yok. “

Mahkeme Başkanı: “o kayıtlar nerden nasıl geçti elinize.”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim bu basılmış bir dergi, yani herkes elde edebilir. Tuncay daha sonra benim yanımda çalıştı, strateji dergisinde.”

Mahkeme Başkanı :” o tarihte yazdığınız yazıların içeriğni nasıl.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ haberleri mi , uğur mumcu haberi zaten mahkeme konusudur, o cumhuriyet gazetesi ile uğur mumcu ailesi arasındaki dava konusudur, o mahkemelerden elde ettiğim bir şey. Diğeri de Fethullah Gülen ile ilgili çeşitli basın yayın organlarından bir derlemedir. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianame nin 1095. sayfasının sondan dördüncü sırasında, Tuncay Güney in kendisine önce istihbaratçıların ifadesini aldıklarını, bunu görevli polislerin konuşurken duyduğunu, polisin daha sonra ifade aldığını beyan etmiştir. bu konuyu açabilir mi buradaki istihbaratçılardan kasıt MİT midir. MİT mi sorgulamıştır önce bu kişiyi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim ben dolandırıcılık masasına kendim gittim, dediğim gibi. Oranın genç kolej mezunu bir komiser vardı, başında dolandırıcılık masasının. O bana söyledi ki biz Tuncay Güney in henüz ifadesini almadık. Gece ben evime de gidemedim, burada sabahladım, bunu istihbaratçılar gelip burada sorguladılar. Şimdi ifadesini alacağım ve sizi de dahil ederek başka bir şubeye göndereceğiz. Sizlerin ifadesi orada alınacak dedi. Yani dolandırıcılık masasının amiri, bana bunu söyledi. Sormadım istihbaratçılar dediler sadece, öyle bir şey de ben soru yöneltmedim. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ kendisi herhangi bir kitap yazarken veya dergi çıkarırken Veli Küçük ten bir talimat almış mı,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ ben, Veli Küçük ü tanımıyorum ki, hiç karşılaşmadım, hiç ve talimatla yazan bir yazar değilim. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ iddianame nin 1100. sayfasında, savcılık ifadenizde Ergenekon yapılanmasını fark ettikten Tuncay Güney in evinde lobi belgesini gördüğünü belgenin kendisinin susurluk komisyonuna verdiği raporla ilgili olduğunu anladığını, bir suretini aldığını, bundan bir hafta sonra Tuncay Güney in dolandırıcılık suçundan tutuklandığını beyan etmişsiniz. Bu beyanınızı kabul ediyor musunuz. bakın bir çıktı olarak alındığı ifade ediliyor.”

Sanık Ümit Oğuztan: “az önce de bu konuya değindim, ben Tuncay Güney in elinde birkaç dosya vardı, dergiler vesaire, gördüm bunu bir bilgisayar çıktısı olarak gördüm. Koltuğunun altında. Hepsi o kadar önemsemedim de sadece lobi kelimesi dikkatimi çekti, nedir dedim. Bunun da açıklamasını yaptım sizlere. Alıp bakmadım. İçeriğini okumadım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”iddianamenin 1101.sayfasında on üç nolu diskette belgelerin özellikler bölümünde belgenin yazarı olarak sizin isminizin geçtiği belirtilmiştir. Bu diskette yer alan Ergenekon belgesi, tv analiz raporu ve USİAD ibareli belgelerdir. Bu raporu siz mi yazdınız, özellikler bölümündeki isminiz nasıl geçirilmiştir. “

Sanık Ümit Oğuztan:” ben bilgisayar kullanmasında sınırlı bir bilgiye sahibim özellikler kısmı olduğunu bir disketin, burada öğrendim yani, şu yargılandığım davada öğrendim. Nasıl kullanıldığın nasıl yazıldığını bile bilmiyorum. “^

Sanık Kemal Kerinçsiz :” sizin eğitim seviyeniz, bu tür raporları tanzim etmeye elverişli midir, yapabilir misiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan:” ben ortaokul son sınıfa devam etmedim. Eğitim seviyem budur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianamenin 1102. sayfasının 3. paragrafında sizden elden el konulan dökümanlar ile daha önce size mahkeme tarafından teslim edilen dokümanların örtüştüğünden bahsedilmiştir. Böyle bir örtüşme var mıdır? Çünkü yazılı bir belgeleri olarak Ergenekon belgesi sizde çıkmıyor, az önce ifade ettiniz. Sadece disketlerde olan bir takım belgeler var, bunların da yükleme olduğu emniyet raporları ile sabit. Disketlerinizin boş olduğu savcılıkta belirlenmiş, bu durumda hem boş tespitini yapıp savcılık hem de örtüşmediğini ileri süren savcılık. Bu iddiaya ne diyorsunuz. Bu örtüşme noktasında, doğru mudur bu.”

Sanık Ümit Oğuztan:” sayın mahkemeye ben bütün kalbimle inanıyorum ki bunların takdirini yapacaktır, burada benim üzerimde oynanan bir oyun olduğu açıktır. Bu konuda yorum ve takdir değerli mahkemenindir. değerlendirecek olan mahkemeye de inanıyorum. Onu ayırt edeceklerdir mutlaka. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” iddianame sayfa 1102 de bilişim suçları şube müdürlüğünün inceleme tutanaklarının okunduğu, raporda bütün disketlerin bir çoğunun 28/07/2003 tarihinde disketlerde oynama, kopyalama, silmelere maruz kaldığının teknik olarak görüldüğü. Dosyaların yazılım tarihlerinin ve kayıt tarihlerinin 1999 -2000-2001 yılları olmasına rağmen şüpheliye mahkemece teslim edildiğinden itibaren dosyalara giriş ve yeni oluşturmalar ile bazı silmelerin yapıldığı, access tabirinin İngilizce de dosya oluşturma. Craeted yeniden yapma manalarına geldiği, savunmasında beyan ettiğinin aksine dosyaların kendisine teslim edildiği tarihten sonra hepsinde oynama ve bazılarında silinme yapıldığına ilişkin bir iddia bulunmaktadır. Ancak savcılık disketlerin boş olduğu tespitlerini görmemezlikten gelerek, bizzat kendilerinin yaptıkları oyuna ve sonra belge yerleştirmelere kılıf ve zemin hazırlamak için böyle bir beyanda bulunduğu görülmektedir. iddianame de özellikle bu bölümü siyah ve kalınlaştırarak yazmışlardır. Çünkü davanın bam noktası buradadır. Dikkat edilirse, oynama tarihi olarak savcılar 28/07/2003 tarihini seçmişlerdir. Neden bu tarihi seçmişlerdir. Çünkü mahkeme sanığa bu disketleri 04/07/2003 tarihinde teslim etmiştir. öyle bir tarih seçilsin ki, sanığın elinde olduğu bir tarih olsun. İkincisi sanık eğer delilleri ortadan kaldırma kaygısı ile hareket etmiş olsa bile, kayıtlar üzerinde oynamaz. Doğrudan disketleri yok eder, yakar, ortadan kaldırırdı, çünkü ilk okul çocukları bile, artık bu tür oynama ve değişikliklerin derhal tespit edilebileceğini çok iyi bilmektedir. Sanığın bilmemesi mümkün değildir. çünkü mesleğinin büyük bir bölümü, az önce yine söylediği gibi kırtasiye gibi disketlerin içinde geçmektedir. Aslında burada kurulan oyun açığa çıkmıştır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ sayın başkanım, soru sormaktan ziyade, kendisi de zaten bilgisayarı o kadar bilmediğini kendisi de söyledi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “açıklama yaparak soruyorum, bırakın rahatsız olmayın, gerçekler açığa çıksın, biz gerçeklerin çıkması için mücadele veriyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “ sorunuzu sorar mısınız. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” rahatsız olmayın efendim, bakın siz sorularınızda hiç rahatsız olmuyoruz, onların sorularında. “

Mahkeme Başkanı: “ efendim sorunuzu sorar mısınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ sorum şu, bu oynama yapıldığı iddia edilen disketlere sizden boş olarak mı, 5/3/2000 tarihinde el konuldu. Bir daha söyler misiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ 2000 tarihinde bende 2001 yılında yapılan operasyonda bende disket yoktu. “

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ peki siz bu disketleri mahkemeden 4/7/2003 tarihinde boş olarak mı teslim aldınız.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, bakmadım içlerine bakmadığım için orda yani sayın başkanım da az önce söylediler, bakmak ihtiyacı bile hissetmedim, psikolojik zaten bozulmuş, tedavi görüyorum. Yani işkence görmüşüm. Başıma dolandırıcılıktan lekeleneceğim diye ödüm kopuyor, yani lanet olsun.”

Mahkeme Başkanı: “yani bakmadınız.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Bakmadım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “peki teslime aldıktan sonra üzerinde her hangi bir oynama, yada sözü edilen belgeleri oluşturdunuz mu. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim. “

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ böyle bir oynamanın tespit edilebileceğini teknik olarak farkında mısınız.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ elbette bu işin uzmanları, yani bunu incelediği zaman bu çıkacaktır ortaya mutlaka, yani bu bilgisayar da benim bildiğim kadarı ile. “

Mahkeme Başkanı: “ Bu konuda bilginiz var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim. Benim bilgim yok. ”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ teknik olarak bilebilir misiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ bilemem efendim, uzman değilim ben.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ siz 22/01/2006 da göz altına alındınız, 26 sında serbest bırakıldınız. Disketlerinize el konulurken onların boş olduğunu ifade ettiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ ettim, polis kayıtlarında vardır, polisteki ifademde.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ emniyet size ne dedi.”

Sanık Ümit Oğuztan:” boş olduğunu söylediler ve ben serbest kaldım, bu sebeple.”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “ el koyarken emniyet bu disketlerin boş olduğunu tespit edip size bir kopyasını verdi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”size emniyet ve savcılık sorgunuzda disketlerdeki kayıtlarla ilgili bir şey soruldu mu? 22 sinde gözaltına alındığınızda.”

Sanık Ümit Oğuztan:”efendim disketleri sordular. İçeriğinde her hangi bir şey yok ki bana sorsunlar.bir şey yok yani, benim poliste verdiğim ifade huzurdadır, yani yok bir şey yok. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” burada belki açıklama olarak gelecek efendim ama, hepimizin bütün buradaki sanıkların bütün disketleri ki bende çıkan birçok cd var, son derece az sayıda cd ve kaset çıkmış kendisinde sayı itibariyle, bende onun cd sinin belki üç katı çıktı, bütün sanıklarda da çıktı, aynı günün akşamı sabaha kadar çözümleri yapıldı.bizlere emniyet tarafından soruldu.

Mahkeme Başkanı: “ avukat bey, bırakın onu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ tamam efendim, değerli savcımız vakit darlığından sıkıntı çektiğini söylediler de biz de çekmemişler, fakat oğuz bey de çekmişler o sıkıntıyı her nedense, gizli tanıklık ve itirafçılık size ne zaman teklif edildi, hangi ilk alındığınızda mı sonraki alındığınızda mı.”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim ben serbest kaldıktan sanıyorum ki on gün sonraydı, avukatımla beraber gittim. O zaman.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”siz 06/02/2008 tarihli ek ifadenizde disketlerin boş olduğunu, üzerinde 04/07/2003 tarihinde mahkemeden aldıktan sonra oynamadığınızı, ve girmediğinizi ifade ettiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan:” evet ben, hiç bakmadım bunlara. ben disketlere hiç bakmadım, ben mahkemeden aldıktan sonra bu disketlere, bakmadım ki oynama yapayım yani. ”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”savcı iddianamenin 1102. sayfasında son paragrafında sizin disketler için mahkemeden aldıktan sonra Marko paşa isimli gazetede bıraktığınızı, orada çalışan kişilerin eğer oynama var ise oynama yapmış olabileceğini ve bunları çocuklara boş disket olarak verdiğinize ilişkin savunmanıza sığınmak zorunda kalmıştır. Bu beyanınız doğru mudur.”

Sanık Ümit Oğuztan:” doğru Marko paşa gazetesine götürdüm. Mahkemeden aldığım emanetleri, orada herhangi birisi de buna bakmış olabilir, yani bilemem. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :”bu beyanlar ile neyi kast ettiniz, gerçekten bu disketler üzerinde çalışan çocuklar oynayıp Ergenekon belgelerini yükleme ihtimalleri var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan:”hayır efendim, mümkün değil, yani disket lazım olmuştur. Her hangi bir insana takıp bakmıştır, yani bir şey disket o anlamda onu kast ediyorum. Yani orda kimse öyle bir şey. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :” buna dayalı olarak şunu soruyorum eğer savcılar bu çocukların yüklediği savunmasına sığınmak zorunda kalıyorsa, bu Ergenekon belgelerini yükleyen çocukları, Ergenekoncu olarak neden size sormadılar.”

Sanık Ümit Oğuztan:” efendim tırda dürüm satan insanlar bir kısmı, tırda yani ahçı adamlar. Bir kısmı da iki üç tanesi de yeni yeni yetişen stajyer gazeteciler bunlar ne anlar böyle şeylerden yani takdirini sizlere bırakıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”son sualim, bilgisayarınız hard diskinin emniyet raporlarında önce temiz oldğu tespit edilmiş, doğru mudur. “

Sanık Ümit Oğuztan:” doğrudur. “

Sanık Kemal Kerinçsiz :”ancak teklif edilen gizli tanıklığı ve itirafçılığı reddettikten sonra her nedense disketlerde olduğu gibi, sizlerin güya mahkemece teslim aldıktan sonra birçok Ergenekon belgesini yerleştirdiğiniz, ancak sonra silmeye çalıştığınız, bir kısmını sildiğiniz, bir kısmının da kaldığı belirlemiştir. Savcılık kendisinin yerleştirdiği belgeler ortaya çıkmaması için peşinen mazeretini hazırlamış, silinmenin farklı teknikler kullanılarak yapıldığı ileri sürülmüş, geriye çağırmak için de özel yazılımlardan bahsetmiştir. Siz bu konudaki tespite ne diyorsunuz.”

Sanık Ümit Oğuztan:” bunları ifademde de sayın savcılığın iddia makamının sorduğu sorularda da cevaplandırdım. Benim bilgisayarımda cep telefonumda bahse konu olan disketlerde bir suç unsuruna rastlanmamış, dört gün evet dört gün ben göz altında kaldım ve serbest kaldım. Gizli tanıklık için ben ek ifade için değil, sayın başkanım, gizli tanık yapılmak üzere çağırıldım. Avukatıma yani çağırılış sebebim ikinci kez savcılık makamına budur. Sayın Alper bey bana bunu iletti, savcılıktan bana bir tebligat gelmedi. Yada polis çağırmadı beni. Avukatım eşyalarımı almaya gitti. O zaman sayın savcımızı gizli tanık yapacağız onu diye lütfen ümit beye rica edeceğiz, gizli tanık olsun, belki gizli tanık olur onu bize getirin dedi, demişler, ben o şekilde gittim savcılığa. On gün sonra”

Sanık Kemal Kerinçsiz :”hard diskiniz temiz olduğu emniyet raporu ile sabit. Ama savcılık makamına göre siz önce belgeleri yazdınız, sonra sildiniz. Böyle bir tertibe inanıyor musunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan:” soru aydınlandığını düşünüyorum mahkeme tarafından.”

Sanık Muammer Karabulut:“sayın Oğuztan, 1 mart günü günay ile polis memurlarının buluştuklarını ve yemek yediklerini söyledi. Bunu bir kez daha doğru olup olmadığını soruyorum.

Sanık Ümit Oğuztan:“Tuncay anlattığına göre evet Tuncay ile buluşmuşlar. tarihini ben şu an hatırlayamıyorum. Tuncay ertesi gün gözaltına alındı. O tarih mahkemede bellidir.”

Sanık Muammer Karabulut: “ bu görüşme ile ilgili herhangi bir konuşma geçti mi aranızda yani polisler ne dediler, yani böyle bir sohbet mi ettiler, ne yaptılar. Bu konu ile ilgili bir bilgi verdi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet, yemek yediklerini, kendisine çok iyi davrandıklarını, sadece ifadesini almak için alıp götüreceklerini söyledi.”

Sanık Muammer Karabulut: “ bu soruyu niçin sordum, çünkü Tuncay Güney ile ilgili 2 mart tarihinde ihbar var, ve 2 mart günü ihbar yapılıyor ve Tuncay Güney de aynı gün göz altına alınıyor. Bunun için sormuştum. “

sanık Vedat Yenerer söz istedi,verildi: “ ümit bey, bu dava kapsamında bizim sözde İstanbul dan daldığı zaman Nepal den çıkan bu örgütün elemanı olduğumuz ve bu örgütle irtibatlı olduğumuz iddia ediliyor. Bunun göstergesi olarak da sizle yaptığımız birkaç telefon görüşmesi, şişirilmiş bir biçimde karşımıza çıkıyor, beni nereden tanıyorsunuz, hayatınızda benimle hiç çay içtiniz mi. Veya her hangi bir yerde oturup sohbet ettiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “efendim, Vedat Yenerer bu soruya açıklık getirdi, ben de değineyim, ben oraya Ali Kalkancıyı star televizyonuna götürdüm, muhatabımda rahmetli ufuk Güldemir’di. çünkü oranın genel yayın yönetmeni idi. Bey efendi de orada haber müdürü imiş, ben ufuk bey ile muhatap oldum, nezaketen bey efendi oranın haber müdürü olarak ben orda misafir konumundayım, benimle gelip tokalaştı. Hoş geldiniz dediler. Hepsi bu kadar, bir kez de telefonla yani görüştük. Bir haber için bir haber cd si gönderdi. Onu da yayınladım ben, bundan ibaret.

Sanık Vedat Yenerer : “ şişli gazetesi içinde siz aramıştınız.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ doğrudur, ben aramışımdır sizi, yani bir kere, bir kere, Bir de televizyonda görüştük,.”

Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Mehmet Cengiz, Av. Hüseyin Gökçe Arslan, Av.Cemal Ökke, Av. Gönül Kerinçsiz, Av. Mehmet Tolga Akalın, Av. Osman aydın şahin in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan söz istedi, verildi: “ sanığa şöyle bir sorum var sayın başkan, 2001 yılında kendisi ile mülakat yapılmış, göz altına alındığında, bu sırada mülakat sırasında işçi partisi genel başkanı Doğu Perinçek, işçi partisi, işçi partisinin gençlik örgütü hakkında kendisine sorular sorulmuş mu, baskı görmüş mü, bu sırada. Tabi baskı görmüşse hangi konuda baskı görmüştür.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet efendim, yani hangi koşullar altında ifadem alındı ve bana neler soruldu anlatmaya çalıştım yeteri kadar anlattığımı zannediyorum, yani baskı derken işkence yani.”

Mahkeme Başkanı: “ işçi partisi ile ilgili soru soruldu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet soruldu efendim.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: “ ne soruldu. Doğu Perinçek hakkında. gençlik örgütü hakkında ne sordular.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ özetle şunu söylettirmeye çalıştılar, bu işçi partisinin her partini bir gençlik kolları varmış, bunların da bir yazlık kampları varmış, orada bunların siyasi bir takım böyle zor şeyler, silahlı yani eğitimler verildiğini söylememi istediler ve bunun için çok zorladılar beni. Ben de kendilerine yani sizin çocuklarınız da oraya gidebilir, herhangi bir partiye gidebilir. Ayıp bir şeydir diye söyledim. Yani bunu söylettirmeye uğraştılar, çok uğraştılar. Polis istediğini söylettirir de efendim, söylettirir yani. istiyorsa söylettirir.“

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: genel başkan sayın Doğu Perinçek hakkında da aynı şekilde baskı ve sorgu oldu mu.yönlendirme oldu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ sordular, ayrıca başkanım,”

Mahkeme Başkanı: “ 2001 yılı nerden soruluyor,”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: “ efendim çünkü o mülakatta müvekkilin ismi geçiyor birçok yerde o bakımdan. “

Mahkeme Başkanı: “ bizi ilgilendiren konuya dönelim.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ sayın başkanım, 2001 yılındaki mülakatın videoya çekmişler avukatım bana da getirdi okudum. Büyük bir ağırlığı romanımla ilgilidir, o mülakatı kabul etmiyorum bu mahkemede. Neden kabul etmediğimi de her hangi bir şeyden imtina, saptırılabilmesi çok kolay.”

Mahkeme Başkanı: “ konu anlaşıldı.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Hüseyin Gökçe Arslan: ikinci sorum şu sayın başkanım, 2008 yılındaki sorgusu sırasında, 1 nisan 2001 tarihli aydınlık dergisini savcıya vermiş mi. Vermişse hangi amaçla vermiş, savcının tepkisi ne olmuş.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ doğrudur, sayın Zekeriya Öz e avukatımla beraber ben verdim o tarihli aydınlık dergisini, sayın savcımız onu okudu, burada senin aleyhinde bir şey yazmıyor. Aleyhinde yazılsaydı, aydınlık gazetesi senin aleyhinde tek bir satır yazmış olsaydı, seni serbest bırakırdım dedi. “

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi, verildi: “ eroin işi yaptığını yayınladığınız Ahmet Davut şah, asya finans evlerinde kalıyordu dediniz. Fethullah hoca cemaati ile bağlantısı var mıydı.

Sanık Ümit Oğuztan: “ her halde vardı ki, orda kalıyordu ve zaten sayın abdurrahman dilipak beni telefonla aradı, bizim cemaatimizin himmetine sığınmış durumdadır. Ya bu adam çok iyi bir adamdır ümit bey, yani böyle yazmışsınız ama dedi, garibanın tekidir dedi. “

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: Teşekkür ederim, Tuncay Güney, polisin geleceğini, 2001 yılında polisin geleceğini önceden nasıl öğrenmiş, bu konuda bir bilginiz var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim kendisini telefonla aramışlar kendisini, cep telefonundan levent de bir dönerci, meşhur şu anda aklıma gelmiyor, ana cadde üzeride bir meşhur bir dönerci vardır, orda oturup yemek yemişlerdir lokantada. Emmim sanıyor emmim midir nedir bilmiyorum geçmiş gün hatırlayamıyorum şimdi tam olarak.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz :” Yani göz altına alınmadan evvel bu şekilde bir diyalog kurulmuş,”

Mahkeme Başkanı: “ açıkladı, yeterli birkaç sefer açıklandı.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ Efendim gerçi söyledi ama, netlik olsun açısından soruyorum, ilk göz altına alındığında sizden ele geçirildiği iddia edilen disketler konusunda size herhangi bir soru soruldu mu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ tekrarlıyorum, bende disket bulunmadı, o tarihte. “

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ dolayısıyla böyle bir soruya muhatap oldunuz mu? Olmadınız mı?

Sanık Ümit Oğuztan: “ Efendim siz bir hukuk adamısınız, zaten o tutanakları mutlaka incelemişsinizdir. Bana 2001 yılında Fethullah Gülen soruldu. Ali Kalkancı soruldu, bana Ergenekon’la ilgili bu belgelerle ilgili tek bir soru sorulmadı. Ben yani dokuz gün bana söyledim yani.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “ifadenizde Tuncay Güney in Fethullah Gülen, Tansu Çiller, Erbakan, Ecevit gibi önemli şahsiyetlerle fotoğraflarını gördüğünüzü Tuncay Güney in fotoğraf arşivini incelediğinizi belirttiniz, peki Tuncay Güney ile Doğu Perinçek arasında birlikte çekilmiş herhangi bir fotoğrafına denk geldiniz mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney in fotoğraf arşivini incelediğimi söylemedim, Tuncay Güney işe girerken röportaj yaptığı görüştüğü tanıştığı siyasileri çeşitli tanınmış insanların yan yana fotoğraf.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: Doğu Perinçek ile çekilmiş bir fotoğrafını gösterdi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır hayır görmedim efendim.”

sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: son soru efendim, şimdi gizlik tanık önerisi, biraz önce tartışıldı. Fakat sarahat kazanması açısından soruyorum. Sorgusundan bilmem kaç gün sonra yaklaşık bir hafta on gün sonra, tekrar savcılığa avukatı ile birlikte müdafii ile birlikte gittiğinde kendisine önerilen eğer bazı hususuları açıklarsa etkin pişmanlık yasasından yararlanabileceği şeklindeki bir bilgi aktarımı mıdır, yoksa doğrudan gizli tanık olmasını önerilmiştir.”

Mahkeme Başkanı: “ onu açıkladı. Onu demin açıkladı. direkt olarak bana gizli tanıklık ”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: şimdi bu konuda bir açıklama yapıp bırakıyorum, başka sorum yok. şimdi ceza muhakemeleri kanununun sayın iddia makamı dedi ki biz bunu hatırlatmış olabiliriz, yani etkin pişmanlık yasasından yaralanma imkanınız vardır şeklide hatırlatmış olabiliriz dedi. Şimdi ceza muhakemeleri kanunu 147. maddesi son derece açık, ifade ve sorguda şüpheli veya sanığa nelerin hatırlatılacağı, nelerin anlatılacağı belli. Bu bir. İkincisi 148. maddede diyor ki kanuna aykırı bir yarar vaad edilemez diyor. böyle elde edilmiş kanıtlar ifadelerin kanıt değeri olamayacağı söyleniyor, şimdi bu ayrıca bir suçtur. Yani bir tanığa hem de sorgusu dışında bir sanığa gel itirafta bulun, gel itirafta bulun. Seni gizli tanık yapalım demekle sayın iddia makamının belirttiği etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabileceği şeklindeki hatırlatmanın birbiri ile bir alakası yoktur. Bu hususların tutanağa geçmesini talep ediyorum.”

sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz:” bu mülakatın dosyaya sunulu mülakatın on beşinci maddesinde, on beşinci sayfasında diyor ki,”

Mahkeme başkanı: Tuncay Güney ile ilgili mülakatı mı diyorsunuz,”

sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz:’ hayır kendisinin, tanığın mülakatının dosyaya sunulu, mülakatının on beşinci maddesinde, aynen şu on beşinci sayfasında aynen şöyle söylüyor, o üçgeni çizesin, sorgucu soruyor, o üçgeni çizesin. Yani Tuncay, doğu veli paşa üçgenini çizesin. Tamam mı. tanık, sanık bazı cevaplar veriyor. Tekrar sorgusu kesiyor sözünü, o üçgeni çiz, o üçgeni, aynen okuyorum. Devam ediyor, onları Veli paşa ile gördün değil, mi. zaman zaman telefon ile görüştüklerini, söylüyor Tuncay. Doğu bey ile veli paşanın, üçgeni çiz üçgeni çiz. Şeklinde baskılar yapılmış. Bu şeye göre, elimizdeki mülakat tutanağına göre. Böyle bir manzara yaşamış mıdır. Bu temelde üçgen çizmesi konusunda kendisine bir baskı yapılmış mıdır.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ sayın avukat işkencenin ne olduğunu bilecek olgunluğa erişmiş bir yaştadır. Benim gördüğüm işkenceyi bey efendi görmüş olsaydı, her şeyi imzalardı okumadan. Ne söylüyorlarsa da derdi, evet derdi. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: şimdi 2001 yılında Beyoğlu’nda Tuncay Güney ile üç katlı bir binada beraber bulunmuşsunuz. Sizi davet etmiş böyle bir bina satın aldım diye şimdi yaptığı teklifi açıklar mısınız, nasıl bir teklif getirdi size.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ şimdi efendim, ben yanımda çalışmış bir emekçinin ben ondan yaşça büyüğüm, böyle bir teklifi yapmış olmasını bana bir minnet ifadesi olarak değerlendirdim. Hoşuma da gitti açıkçası, bir çünkü boş olduğum işsiz olduğum bir dönemdi. Çok önemli bir şey değildi onun bana böyle bir şey öyle büyük bir şeye ihtiyacım yoktu. evimde o tür bir köşe de de çalışıp yazacağım bir şey varsa kitap çalışmaları yapıyorum böyle zamanlarda, yapabilirdim, ama insan olarak hoşuma gitti,bende geri çevirmedim. Ve gittim. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ nerede karşılaştınız, “

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim ben taksim de karşılaştım kendisi ile,”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu binadan bir bahseder misiniz, yani üç katlı bir bina, Tuncay Güney in ofisi ile sizin ofisiniz nasıldı, ayrı mıydı, birlikte miydi. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ bunlar eski Rum evleri, girişi bir hol düşününüz, yani öyle yapılmış zaten mimari yapısı da öyle, işte bir merdivenle çıkıyorsunuz, bir oda var, bir merdivenle daha çıkıyorsunuz, bir oda daha var. bundan ibaret böyle bir yer.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ kat olarak aynı katta mı, yoksa farklı kattalar mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ dubleks yani içten çıkılıyor merdivenle. Helezon bir merdivenle içten çıkılan bir yer.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” sizin ofisiniz alt katta mı idi, üst katta mı idi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ üst katta idi. En üst katta idi.“

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ bilgisayarınız var mı idi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ evet benim laptop um yanımda götürüp getiririm.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Tuncay Güney in bilgisayarı var mıydı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ vardı onun girişin bir üstünü o kendisi çalışma odası yapmıştı, orda onun bilgisayarı vardı. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ o sırada zaptedilen disketler nerede idi. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ onun odasından alındı efendim. Onun eşyaları yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese:” siz yaptığı çalışmalardan haberdar mıydınız. yani sizin yaptığınızdan o haberdar, onun yaptığından siz haberdar mıydınız.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ anlatırsa haberim olur efendim ben insanların ayıp addederim, yani böyle ıcığını cıcağını hani bana ayıp gelir, sormam. Dikkatimi çekmedikçe fevkalade bir şey, yani önemsemem yani”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu arama sırasında zapt edilen eşyalar var, onlar tek bir tutanakta mı tanzim edildi, yoksa ayrı ayrı yerlerde zapt edilerek ayrı tutanaklar mı tanzim edildi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ bir Tuncay Güney evinde yapılan bir tutanak vardır, benim evimde yapılan bir tutanak var, dosyada da benim görebildiğim kadarıyla, bir de işyerinde yapılan bir tutanak var. bu şekilde yani. Tutanaklar dosyada var.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu emaneti size iade edilen disketler var, bunlar nerede ele geçti. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney de ele geçen disketler, bir kısmı evinde ele geçmiş onlar da tutanaklarda çok barizdir. Bir kısmı da iş yerinde ele geçmiş. Organize şubenin daha sonra tanzim ettiği bir fezleke var. orda onları birleştirmişler zaten, o da orda belirgin bir şekilde gözüküyor.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” şimdi bu disketlerden 4 temmuz 2003 te emanet iade edilmiş, 28 /07/2003 tarihinde de silindiği, değişiklik yapıldığı kaydedilmiş. Bu süre zarfında herhangi birine veridiniz mi bu boş disketleri.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, adliye den aldım, getirdim o Marko paşa gazetesine oraya koydum. Zaten çalışmıyordu bilgisayarım, çok üzüldüm yani, birçok çalışmam yarım, kitap çalışmam gitti diye. Ona çok üzüldüm. Bir de ifade etmeye çalıştığım gibi, hakikaten çok büyük bir ayıptır yani, ben bir gazeteciyim bir yazarlığa soyunmuşum, iki kitap yazıyorum, dolandırıcılıktan yargılanıyorum. Yani psikolojik tedavi gördüm. Attım bir kenara yani. Hiç bakmadım. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ siz aramalar sırasında hazır bulundunuz mu, Beyoğlu, 2001 yılında.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ 2001 yılında, beni şubeden götürdüler oraya polisler, benim hangi oda senin dediler, çıktık üst kata, orada işte zaptı rapt altına aldılar. Şeyleri arama yaptılar. Döndük, Tekrar organize şubeyi geldik. Bu şekilde oldu. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “ bu İstanbul 1. ağır ceza mahkemesinde yargılanıyorsun, dolandırıcılık suçu ile Tuncay Güney ile birlikte, o dava dışında başka bir husumet var mı Tuncay Güney ile aranızda, yani düşmanlık veya husumet.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Tuncay Güney ile aramda hiçbir husumet olmadı, yani ben onu kırıcı bir, yani düşmanlık bana besleyebileceği hiçbir şey davranışım olmadı. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” o tarihte Tuncay Güney, ABD pasaportu almış, ne için aldığını size söyledi mi.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, onun pasaportu varmış zaten, ben onu sormadım yani. Ben dediğim gibi anlattığım gibi oldu konu yani.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese: on yıllık vize almış bunu ne amaçla aldığını söyledi mi size.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ hayır, gün olur belki Turgut büyükdağ da onu benimle beraber, efendim genç insan heves ediyor, Amerika’yı falan görsün, yani gönderir düşüncesi ile olsa gerek, ne olur abi benim de adımı yazalım dedi. yani bu bir müracaat yapıyorum ben bir kitabımı da yazdım imzaladım, nezakettir bu, yani konsolosluğu müracaat ediyoruz, bir yazar olarak, bunu bütün yazar arkadaşlarımız yaparlar. Kütüphanesine bir hediyemiz olsun. Bir nezakettir, bu şekilde gelişti.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese : “bu Erol Mütercimleri nereden ve ne zamandan beri tanıyorsunuz. “

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, benim 91 li, 90 lı yıllar, yani en geç 92 olması lazım, kitaplarımı benim kitaplarımı yayınlayan yaprak yayınevi, mütercimlerinin ilk kitabını basan yayın evidir. Orada tanıştık kendisi ile.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :”aranızdaki ilişki düzeyi nedir.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ çok mesafelidir, yani sınırlıdır, bir samimiyetimiz, bir içli dışlılığımız yoktur.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu yaprak yayınevinin sahibi kimdir.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Mehmet soyadını şu an hatırlayamadım, yayınevi daha sonra kapandı çünkü. Mehmet bey bulurum yani ilerde naklederim size. Kitaptan alırım. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” bu kalaşnikof tüfekle bir taranma olayından bahsettiniz bu hangi yıl oldu, niçin oldu.”

Sanık Ümit Oğuztan: “Nedenini bilmiyorum efendim işte, Ali Kalkancıyı ben televizyona çıkar, şimdi bakın burada çok önemli bir hadise var, Türkiye de büyük bir skandal oldu, susurluk skandalı diyoruz, çok büyük bir skandal, yani cumhuriyet tarihinde önemli bir skandal. Bir tane mermi patlamadı, tek bir mermi patlamadı hatırlarsanız, lütfen o günlere dönelim. Ben ali Kalkancıyı star televizyonuna götürdüm. Ana haber bülteninde yayına çıkardım. Haber bültenin sonrası polis bunu tutukladı. Ben ofisime dönmeden, o ofis yani, TGS şirketi kalaşnikof silahlarla tarandı, şimdi acaba hangisi daha derin ilişkilere sahip, takdirini sizlere bırakıyorum.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu Ö.K. isimli bir şahsın fotoğraflarını yayınlamışsın, onunla ilgili haber yapmışsınız,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ kim efendim, özür dilerim anlayamadım.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Ö.K., Ömer Karacan la ilgili bir haber yapmışsınız, daha sonra bu kişi dava açmış, davanın akibeti ne.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ ben kazandım davayı, tek celsede beraat ettim. Yazı işleri müdürüm yargılandı daha doğrusu, sorumlu olduğu için, tek celsede de beraat ettik. İlk duruşmada beraat ettik. “

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu hangi mahkemede oldu,”

Sanık Ümit Oğuztan: “ Karar bende evimde duruyordur, Beyoğlu adliyesinde görülmüştür .dava.”

Üye hakim Hasan Hüseyin Özese :” bu şahsın fotoğraflarını nereden ve ne zaman temin ettiniz.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ efendim, onu onların evinde çalışmış, bir hizmetli olarak çalışmış birisi benim bir yani dergiyi beraber çıkardığım bir şahsın akrabasına göstermiş, o vesile ile ulaştı bize. Hiçbir kötü amaç da taşımaz, o sadece gazetecilik yapılmıştır. Orada. ben o fotoğrafları basmasaydım, Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeni olurdum. olurdum yani, lütfen takdirini size bırakıyorum.“

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi: “ sanıktan sorulmasını arz ediyorum, kendisinin ABD başkonsolosluğuna vize alma konusunda bir başvurusu var mı.”

Sanık Ümit Oğuztan: “ bunu anlattım benim bizzat bir şeyim yok, evet vize verdiler. On yıllık bir vize verdiler. Gittim pasaportumu bana teslim ettiler. On yıllık bir vize ve hiç çıkmadım, yurt dışına.”

Sanık Doğu Perinçek :” bir ek konu efendim bulanık kaldı, ben de inceledim o mülakatı, Ümit Oğuztan ın, orada hakikaten dört yerde ısrarla bu üçgeni çiz, bu üçgeni çiz şeklinde baskıcı sorgular var, fakat orası açıklığa kavuşmadı, Ümit Oğuztan o üçgen çizme baskılarına hayır efendim, böyle bir üçgen yok, Doğu Perinçekler başka bir kuruluş, Veli Küçük başka bir devlet görevlisi, aralarında bir fikir beraberliği yok. Doğu Perinçekler sosyalisttir şöyledir, böyledir. Bunlar arasında bir bağ ve ortaklık yok şeklinde uzun uzun cevapları var, onu da zapta geçilmesi için beyan ediyorum. “


Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin