Mehmet Demirtaş huzura alındı.
Size birkaç sual sormak istiyoruz. Avukatınız Yusuf Çolak mı “?
Sanık Mehmet Demirtaş :” avukatım Yusuf Çolak efendim “
Mahkeme Başkanı:“ sorguda kendisinin sizi yönlendirerek ruhsatlı silahınızla birlikte olay yerine gitmenizi istemiş ”
Sanık Mehmet Demirtaş “ hayır efendim hayır efendim hayır efendim “
Mahkeme Başkanı:“olay yerine gittiğiniz söylemektedir bu Yusuf Çolak “
Sanık Mehmet Demirtaş “tamam doğru ama ben sen “
Mahkeme Başkanı:“ bunun nasıl olduğunu açıklar mısınız? “
Sanık Mehmet Demirtaş “ruhsatlı silahınla olay yerine git diye bir şeyi olmadı onun anlatmak istediği şuydu efendim “
Mahkeme Başkanı:“ neydi anlatmak istediğini anlat bize işte ne anlatmak istediğini “
Sanık Mehmet Demirtaş “onu mu anlatayım efendim “
Mahkeme Başkanı:“ anlat o olayı anlat bize “
Sanık Mehmet Demirtaş “baştan anlatayım isterseniz, iş yerinde saat 6:30 civarıydı her akşam saat 7 de bizim hesap devri olur yani vardiya değimi olur 6:30 civarıydı çok iyi biliyorum. Çünkü yarım saat sonra hesap devredilecekti. Arabada olan malı mevcut tankerlere yani işle alakalı bir durumla uğraşıyordum. Telefonum çaldı. Önce şey dediler Mehmet Demirtaş, evet benim dedim size bir tebligat var dediler. Kim siniz dedim. Ben polis memuru ismini hatırlamıyorum. Nerdesiniz dedim adresi söyledi tamam bırakın alırım dedim. Orası benim 2005 yılının 11. ayın 25 inde tamamen “
Mahkeme Başkanı:“ söylediği adres neydi “
Sanık Mehmet Demirtaş “çakmak mah. Güngör sok. numara: 2 yani şu mevcut adres bombaların bulunduğu iddia edilen adres efendim. Orası benim 4 yıl önce taşınmış olduğum adres ama oradayken ben vergi mükellefiydim işte belli dairelere adresinizi bildiriyorsunuz onun resmi gazetede yayınlanması bile yaklaşık 2yıl 3 yılı buluyor. Bazen daha geç zamanlarda bile size bir şey ulaştıracakları zaman orası gözüküyor adresinizi değiştirmediğinizden dolayı oraya geliyor. Ben de bu tarz bir şeydir dedim. Dedim ki hani tebligat varsa orada her hangi birine imza attırın bizi orada tanıyan insanlar vardır akşam gelince alırım. Ondan sonra tabiri değişti, çabuk buraya gel lan burada arama yapacağız arama yapacağız dediler öyle deyince hem tabir biraz kaba hem de hoş olmayan bir şeyler. Tamam, hemen geliyorum dedim. İşimi bıraktım arabama bindim emniyet şeridinde Beykoz da ben arandığım zaman Beykoz dayım, yalnız polisin veya o şahıs, polisim dedi ben, onun o tavrı benim hoşuma gitmedi bizim şirket bünyemizde sürekli avukatımız olan Yusuf bey dedim ki böyle böyle bir olay var. Bir şey var mı dedi ne olsun ki dedim. Tamam git bak dedi, ben avukatsız oraya gittim. Arabama bindim 15 dakika bilemediniz 20 dakika içerisinde emniyet şeridinden son surat bir şekilde gittim. Ve sinirlendim yani hani neden bana böyle davranıyorsunuz ben size bırakın oraya diyorum ne araması yapacaksınız yapacaksanız yapın hani oranın benle alakası yok. Bu şekilde oldu Yusuf beye ben yolda telefon ettim. Dedim böyle böyle beni aradılar. Bir şey mi var dedi, yok ne olsun dedim. Tamam git dedi. Oradan ararsın böyle oldu Yusuf beyin söylemesi buydu efendim.”
Mahkeme Başkanı:“ yani olay yeri dediği yer iddia edilen adres “
Sanık Mehmet Demirtaş “iddia edilen adres efendim “
Mahkeme Başkanı:“anlaşıldı, susma hakkını kullandınız çok doğal hakkınız “
Sanık Mehmet Demirtaş “anlatayım efendim “
Mahkeme Başkanı:“ ona da gerekçe olarak çok uzun sualler soruldu bana dediniz ama ondan daha uzun sualleri, yani susma hakkını kullandığınız suallerden daha uzun sualleri muhatap oldunuz onlara cevap verdiniz.”
Sanık Mehmet Demirtaş “bu çok isabetli bir soru efendim bu yanılmıyorsam emniyet ifadem”
Mahkeme Başkanı:“ yani ona gerekçe olarak susma hakkınız çok doğal en doğal hakkınız
Sanık Mehmet Demirtaş “açıklamak istiyorum efendim “
Mahkeme Başkanı:“ dinleyin dinleyin de ondan sonra açıklayın yani susma hakkınız, susma hakkınızı sorgulamıyoruz. Onu asla ona hakkımız yok. Yalnız susma hakkına gerekçe olarak gösterdiğiniz şey belirttiğiniz şey uzun sualler vardı. Onun için sustum dediniz ancak suallerden daha uzun suallere cevap verdiğiniz bölümler var. Niçin onu o şekilde “
Sanık Mehmet Demirtaş “anladım efendim anladım. Siz hiçbir şeyi unutmuyorsunuz başkanım. “
Mahkeme Başkanı:“ unutmamak zorundayız “
Sanık Mehmet Demirtaş “duruşma başladığından bu güne hani ben 4-5 sefer dile getirmeye çalıştım ama bu süreç içerisinde sizin algılamakta zorluk çektiğiniz algılamak istemediğiniz kati suretle böyle bir şey düşünemem ama algılamakta zorluk çektiğiniz bir emniyet bir savcılık safhası var efendim bu çok isabetli bir soru belki yüz saat sonra adınız Mehmet Demirtaş değil Abdülrezzak Tırtıl deseler kabul edeceksiniz yani oradaki konumu anlata bilmem imkansız bir elektrik bağlanmadı. Onun dışında psikolojik baskı adına aklınıza ne gelebiliyorsa küfre varabilecek kadar yani çirkin bir şekilde ya şunu, efendim hastaneye gidersiniz hemşire sizin devletinizdir. Belediyeye gidersiniz zabıta müdürlüğüne gitmişseniz zabıta müdürü sizin devletinizdir karakola giderseniz karşınızdaki polis sizin devletinizdir. Siz farklı bir şey düşüne bilir misiniz? Sizin karşınızdaki devlet size Oktay Yıldırım sana şemsiyeyi soktu şimdi bir de içinde açacak Oflu hayatın kayar. Akıllı ol bu telkinlerden sonra alt üst bir dünyayla 100 saat boyunca çünkü tutuklandığım günün sabahı da erken çıkmıştım evden, işim var o gün Yalova ya gittim geri döndüm akşam tutuklandım gözaltına alındım daha doğrusu. 100 saat boyunca 2 sefer yemek yedim efendim. Param var Allah rızası için bana bir şey alın diyorum. Ayakta duramıyorum çünkü kan şekerim düşüyor. Bir şey yemem lazım. Bir paket bisküvi olacak bu imzaladığınıza çok takılıyorsunuz neden imzaladım. Efendim ne ifadeyi nede imzaladığınız hiçbir şeyi görme şansınız yok. Sizi temin ederim yok. Çünkü bu şekil değil bu şekil değil. Bu şartlar altında ben burada size 10 gün hesap verebilirim. Yemekte vermezseniz verebilirim suda vermezseniz verebilirim 10 gün, ama orada şartlar öyle değil efendim. Ve bunu siz anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Orada neden ben susma hakkını falan kullanmadım efendim. Susma hakkının ne olduğunu da bilmiyorum. Hani burada susma hakkınızı kullanabilirsiniz şu olur bu olur eğer ki ben susma hakkının ne olduğunu bilseydim ne emniyette ne savcılıkta hiçbir yerde ifade vermezdim. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Hiçbir yerde beni savcıya çıkarın beni hakime çıkarın ben ifademi orada vereceğim derdim. Ama devlete gitmişsiniz devletin kapısındasınız. Başka bir şey bekleye bilir misiniz? Ama orada siz %99 bir terörist muamelesi görüyorsunuz. Daha bir şey belli değil ki orada efendim buraya küçük bir şey daha sıkıştırmak istiyorum Çarşamba günü eşim geldi. Açık görüş vardı hüngür aşır o gün gözaltına alındığım gün bana polislerin vaat ettiği şeyler yavaş yavaş uygulanmaya başlandı. Efendim benim kapımı 36 yaşındayım bu güne kadar hiç kimse çalmadı. Çaldırtmayız bu insan onuru için yaşar namusu için yaşar şerefi için yaşar Salı günü veya pazartesi günü eşimi cep telefonundan cep telefonundan eşimi cep telefonundan arıyor. Benim ev telefonum aransa şirket telefonlarım aransa ki, onun üzerindedir benim üzerime kayıtlı olan şirket telefonlarım aransa normal diyeceğim. Eşimi cep telefonundan arayıp polis olduğunu söyleyip bir takım benim bireysel bilgilerime ulaşmaya çalışan insanlar vardı. Neden çünkü 39 yıl alırsın hükmünü zaten vermişler. Ailen var mahallende ne düşünürler ne konuşurlar bunlar söylenmişti. Bugün zuhur etmeye başlandı efendim bunlar. Şimdi tertibi kuranlar arkasında duranlar ben uğur Dündar değilim ben sıradan bir vatandaşım. Ama canım yanmakta ben size sığınacağım. Başka biri yok. Aileniz aransın ya, bu işin arkasında duranlardan her hangi birisinin ailesinin cep telefonu aransın bunu eğer yüreklerine koyabiliyorlarsa diyecek söz yok. Benim ailem neden aransın efendim. Ben suçluysam bunun kararını verecek olan sizlersiniz. Araştırma yapılacaksa yerim belli yurdum belli sabit ikametgahım belli. Polis giremez demiyoruz ki her zaman 24 saat boyunca bizim kapımız polise açık. Kahve ısmarladım ben terörist değilim. Kahve ısmarladım evim aranırken. Buydu susma hakkını kullanmadan efendim susma hakkım özellikle kullandırıldı. Başka türlü tutuklanamazdım efendim. İki tane çelişki düşmedi. Birisi Muzaffer Tekin’i medyadan tanırım samimi değilim demem hadisesi o ifadelerin hepsinde ekleme vardır, hepsinden ekleme vardır. İspatlıyorum şöyle ispatlıyorum. Ali Yiğit’in ifadelerini okursanız ve huzurda kurduğu kelimeleri okursanız o ifadelerin buradaki sanıklara ait olmadığını çok net anlaya bilirsiniz. Artı savcılık koridorunda benim avukatım Oktay beyin avukatı savcılık koridorunda arbede yaşandı orada tutanaklar tutuldu. Neden mi Ali Yiğit’in avukat barodandı Ali Yiğit ifadesini verdi koridora çıktı efendim. Koridora çıktı. Ali Yiğit’in ifadesinin fotokopisini almak istedi benim avukatım. Doğal olarak benim aleyhimde ifade veriyor Ali Yiğit, bunu duyan savcı Ali Yiğit’in Mehmet Sami Selçuk olan avukatını tekrar içeriye çağırdı. Savcılık odasına tekrar çağırdı onu sen neden bu ifadeyi bunlara veriyorsun diye orada bir arbede çıktı. İkinci bir arbede avukatın birinin elinde posta gazetesi vardı. İşte şu meşhur resimlerin olduğu posta gazetesi, polisler avukatları gazeteyle duruşma salonuna sokmuyorlar. Biz oradayız o gazeteyi biz görürüz diye ona tutanak tutuldu efendim ben şahidim. Adliyenin koridorunda oldu bu iş yani orada sizin tahayyül edebileceğiniz bir hava olmuyor ki bana susma hakkım özellikle kullandırıldı. Ben konuşa biliyorum efendim. Derdimi anlatabilecek kapasitedeyim. Ben uzun evet bana uzun bir metin okundu onu da net anlatayım kafanızda soru işareti kalmasın, ben şuna inanıyorum o tutanağa geçen metin değil bilgisayar üzerinde okunan metin uzundu yalnız tutanağa iki kelime olarak geçti. Böyle de bir şey var orada. ve şunu da açıklamak istiyorum efendim. Siz soruyorsunuz gayri ihtiyari ya bu savcılık ifadesini emniyet ifadesini hakimlikte hakim ifadesini ifadenizde kabul ettik diyorsunuz gayri ihtiyari sinirleniyorsunuz anlayamıyorsunuz. Efendim orada size ifade okumuyorlar Oktay Yıldırım la ben aynı anda hakime çıktık 3 dakika da tutuklandık efendim 3 dakika, zaten 3 sayfa hakimlik ifadesi var. 3 dakikada eğer o kadar metni yazabilecek bir el varsa eyvallah ama o kadar metni 3 dakikada yazamazsınız bile soru yoktu efendim soru. Ben gözaltına bomba hikayesiyle alınıyorum Oktay Yıldırım da öyle ama bize bomba sorulmuyor. Buydu susma hakkımı kullanmadım. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ Oktay Yıldırımla terhis olduktan sonra tesadüfen karşılaştığınızı söylediniz. Siyamı Ersek hastanesi bahçesinde karşılaşma tarihiniz sizin ve onun bulunma sebebi nedir açıklar mısınız? “
Sanık Mehmet Demirtaş :” söyleyeyim efendim. Oktay Yıldırımla ben hudutta bulunduğumuz birlikte hiç kimsenin olmadığı kadar yakın olduk neden çünkü yaklaşık bir yıl boyunca Oktay Yıldırımın ayağında sakatlık vardı o sakatlık tekrar zuhur edip ayrılana kadar aynı birlikte her gün yani mesai günleri içinde her gün hudutta tel çekme ekibindeydik. Yani o bizim komutanımızdı ben o aracın şoförüydüm. Ben o takımı görev yapacakları yere götürür akşam geri getirirdim. Yani işte tel çekme mayın temizliği sınırdaki görevle alakalı. Oktay Yıldırımı ancak ben ölünce unutabilirdim. Çünkü neden çünkü doğuştan asker olan “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ hatırlamanıza bir şey demiyorum rahatlıkla hatırlaya bilirsiniz. Yani siyamı ersek hastanesi bahçesinde “
Sanık Mehmet Demirtaş :” geleceğim efendim oraya geleceğim. Ben o meyanda ticari aracım var bir tane ticari araç şoförlüğü yapıyorum. Taksicilik yapıyorum yani arabamda müşteri var siyamı ersek hastanesini bilirseniz bilmiyorum. Orası ara sıra trafiğe sıkışır ben hastaneye girmemiştim bile yolun kenarında duruyordum Oktay Yıldırımın sırtı dönüktü yanında 5-6 tane daha elbiseli olduğunu hatırlıyorum ben insan vardı. Asker vardı diyelim. Geri dönüp simit yiyen var mı diye bağırdı ben o sesi duydum bu ses Oktay Yıldırımın sesi dedim arabamda müşteri olmasına rağmen hemen içeri girdim orası solda kalır. Hemen içeriye girdim ve arkadan Oktay Yıldırıma sarıldım yani tamamen tesadüftü burada ne arıyorsunuz sorduğumda bir askerinin yakınına kan vermeye devre arkadaşlarını getirmişti. Böyle karşılaşmamız tesadüfüydü böyleydi iyi ki de oldu.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ sizin her hangi bir hastalığınız vs. yoktu. Ticari taksi şoförlüğü yapıyordunuz.”
Sanık Mehmet Demirtaş :” yok efendim, yok efendim. O dönem taksi sahibiydim o dönem onu yapıyorum. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:“ ortağınız oluğunu söylediğiniz fatih Aksunun “
Sanık Mehmet Demirtaş :”evet bir dönem ortaklığımız “
Üye Hakim Sedat Haşıloğlu: “ ifadelerini okumuşsunuzdur dosya kapsamında”
Sanık Mehmet Demirtaş :” evet okudum “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “ sizinle bir akaryakıt taşımacılığı ve LPG istasyonunun da kendisine ait olduğunu söylemektedir.”
Sanık Mehmet Demirtaş :” evet efendim evet efendim doğrudur. Doğru bir ifade “
Mahkeme Başkanı:“oturabilirsiniz,
Mahkeme Başkanı: Muzaffer Tekin, Mete Yalazangil Aydın Yüksek’i sizin büronuza getiriyor. bir konuyu halletmesi için emekli bir askersiniz getiriyor size size niye getiriyor dolandırılmışsa adam problemi varsa problemi sizinle değil, yani siz çözücü bir makamda değilsiniz bu problemi size niçin getirdi. “
Sanık Muzaffer Tekin:” şimdi sayın başkanım bana getirme amacı Aydın Yüksek’in irtibatta olduğu kişi ki Muzaffer Şenocak’ın askeri personel olduğu orduda görevli olduğu şeklinde bir duyum var. Şimdi ben ayrıldığım günden beri size arz ettim. İrtibatım kopmadı. Ayak üzerinde de bana yakın bunun asker olup olmadığı silahlı kuvvetlerde görevli olup olmadığını ha, ben bu konulara da hassasiyet gösteriyorum. Zira resmi kurumların adının kullanılarak şey yapılmaması için bu kurumlar rencide edilmemesi için müdahale ederim. Açtım telefonda asker değil dediler ve şey yaptım kendisine bilgi verdim ve ayrıldılar sayın başkanım.”
Mahkeme Başkanı:“ yani Aydın Yüksek problemi anlattı mı size o zaman “
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle efendim Aydın Yüksek bana konuyu anlatmadı yalnız Muzaffer Şenocak isminde birisi silahlı kuvvetlerde görevli olup olmadığını sordu ama nedir sebep”
Mahkeme Başkanı:“ olayı anlatmadı mı? “
Sanık Muzaffer Tekin.” Olayı teferruatına girmedi kendisiyle bir ticari ilişki yaptığını ve mağdur olduğunu söyledi. Zaten benim onları dinleyecek vaktim yok. Kimseyi de dinlemem o konuda. Ben sırf onun asker olup olmadığı konusunda evet yardımcı oldum başkanım “
Mahkeme Başkanı: :” olmadığını tespit ettiniz evet tespit ettiniz peki, olmadığını tespit ettiniz adam ayrıldı ona rağmen ona rağmen, daha sonra tekrar aynı kişi tarafından CD’ler düzenleyip size getirmesinin sebebi esbabı mucibesi ne? “
Sanık Muzaffer Tekin:” şimdi sayın başkanım bir iki ay geçti belki de üç ay olabilir. Ben büromda yokum CD Mete “
Mahkeme Başkanı:“ sizin tabi büronuzda olmadığınız bir zamanda getirildiği söyleniyor.”
Sanık Muzaffer Tekin:” zamanda büroma bırakılıyor. Ki, ben kişisel bilgilere “
Mahkeme Başkanı:“ yani olay kopmuş başlangıçta olay kopmuş bitti size “
Sanık Muzaffer Tekin:” tabi bitti olay yani ben bilgimi verdim başkanım ve kişisel bilgileri diye büroma bırakılıyor ve ben bununla ilgilenmedim. CD’yi de görmedim. Daha sonra Mete ben abi ben büronuza bıraktım aldınız mı, hayır dedim CD falan almadım haberim yok. Bir gün kalabalık misafirlerimin olduğu bir gün Mete geldi yanıma oturduğum yere abi CD yok dedim çekmeceleri çektim başkanım oraya buraya hayır görmedim dedim. Biraz böyle şey yaptı ilgilenmedim rahatsız oldu ayrıldı ki, ben o CD’yi bile unuttum. İçeriğini zaten ilgilenmiyorum öyle bir şeyim yok bu tarz bir hadise başkanım.”
Mahkeme Başkanı:“ama yani bu CD DVD’nin içeriği önemli. CD’nin içeriğinde bazı şeyler var. Malum şeyler var ama size niçin getiriliyor bu CD’den sizin haberiniz var mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” işte hayır başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ size sadece asker size sadece asker kişi beni dolandırdı deniyor. Öyle anlatıyorsunuz. “
Sanık Muzaffer Tekin:” o kadar ben olayı bıraktım ben CD falan da istemedim burada özellikle Aydın Yüksek’e de soruyorum siz böyle bir CD’yi iletilmesi için bana şey yaptınız mı tavassut hayır vermedim. Bende CD istemedim burada huzurunuzda da şey yaptım “
Mahkeme Başkanı:“olayı bitirdiğinizi söylüyorsunuz adam askerde değil asker kişi değil”
Sanık Muzaffer Tekin:” tabi bitti bitirdim ben olayı bitirdim ve ben olayın üzerine de gitmedim ondan sonra ne CD izleyecek vaktim var ne de olaya geriye dönüp araştıracak bir vaktim var. Sorduğum insanda bir tek konu var başkanım o asker mi değil mi benim için önemli olan onu öğrendim bildirdim ben.”
Mahkeme Başkanı:“yani ona rağmen tekrar size dönüş yapılması CD ile beraber dönüş yapılmasının sebebi ne o nedir yani ona nasıl bir açıklama getire bilirsiniz tekrar sizi adamı yolladınız yok böyle bir şey dediniz adam asker değil dediniz benim yapacağım her hangi bir yardım katkı yoktur dediniz kusura bakma dediniz gönderdiniz adamı tekrar adam peşinizden bu şekilde aynı yolda bu sefer CD ile beraber size müracaat etmesinin sebebi ne?“
Sanık Muzaffer Tekin:” ve bakınız başkanım tabi bakınız tabi bakınız tabi tabi şunu arz edeyim daha net çıkar. Şimdi bu CD evimden alınmış poliste emniyette koydular CD’yi bayan erkek var benim dedim CD polis böyle şaşkın baktı. Bayan erkek başkası olamaz. Çünkü kendi eşimin bir sürü şeyleri var fotoğrafları yaklaştırdı yalnız resimler var başkanım yurt dışı görüntülü, hayır dedim kesinlikle bu CD benim değil ve nereden geldiğini bilmiyorum. O zaman dedim iki şık var. Danıştay hadisesinde evimdeki bütün dedim malzemeler toplandı gitti Ankara ya ve tekrar geriye geldi. Bu olabilir dedim birincisi o zaman hemen yanıltmamak için oradaki personeli lütfen dedim bu CD’nin kapağını verir misiniz? Verdiler pembe bir kapak Ankara ya gidenlerin hepsi numaralanmıştı. Onda numara yok evet doğrudur dedim. Bu CD dedim o zaman benim evimden çıktı. Ve o zamana kadar da altında yok milli güvenlik bilgileri şu bunları göstermemişlerdi başkanım. Onlara geçince de kesinlikle ben bu CD’yi hatırlamıyorum nereden geldiğini de bilmiyorum dedim. Savcılık ifademizi verdik yine ben savcı beye ısrarla hatırlamıyorum dedim. Hatırlamıyorum ifade bitti ayrılırken işte dedi ha, gelelim çekmecesini çekti bir dilekçe birisi dolandırıldı şu bu falan orada bile kesinlikle o olayın olduğunu bilmiyorum bir dakika efendim yanıltmayım dedim benim olmadığım bir zamanda büromda bulunan bir arkadaşım var ona bir dönem bir CD bırakıldığı falan belki bu olabilir dedim. Ondan sonra konu açığa çıktı. Yani ben CD’yi elime, hani diyeceksiniz ki gerçekten büroya bırakılan CD bu ise evinize nasıl gitti. Devamlı kitap dergi geliyor her gün çantalı gidip geliyorum. Onun içine girip o şekilde gitmiş olabilir ama hiç ne o konuyla ilgilendim çünkü sizinde buyurduğunuz gibi tek orada yapacağım şey bu insanın asker olup olmadığını kendisine iletmekti o görevi yaptım. “
Mahkeme Başkanı:“iyi de yani bunun bunun haricinde bu Mete Yalazangil nasıl sizin adınıza alıyor CD getiriyor buna teslim niçin niye yapıyor bu işleri “
Sanık Muzaffer Tekin:” başkanım onu kendisine soracaksınız.”
Mahkeme Başkanı:“nasıl yapıyor bunları yani, büro sizin bu kendi başına iş oluyor sizin anlatımınıza karşı sizin anlatımınıza kendi başına iş oluyor.”
Sanık Muzaffer Tekin:” tabi kendi başına efendim kendi başına ha, şimdi ben burada Aydın Yüksek’e diyorum ki sen verdin o vermedim diyor. Benim o CD’nin size gittiğinden de haberim yok diyor. Nasıl oluyor peki kardeşim dedim. Senin konun bana geliyor CD ben de çıkıyor böyle bir mevzu o zaman onu Mete açıklayacak başkanım. “
Mahkeme Başkanı:“ Osman Yıldırım ile Danıştay’daki şahsı tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır hayatımda görmedim başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ hiç görmediniz “
Sanık Muzaffer Tekin:” hiç görmedim başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ bu şahsın Yozgat cezaevine gittiniz mi ziyarete Semih Tufan Gülaltay’ı “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır kesinlikle Yozgat cezaevine gitmedim başkanım onu burada huzurda da anlattım. Bir defa Kastamonu cezaevine gittim. Orada beraber evinde yakalanan yani semih Tufan’ın evinde yakalandığı denilen binbaşı Namık Zihni Ozansoy benim devre arkadaşım. Bir sınıf alta düştü ona gittim başkanım”
Mahkeme Başkanı:“ onu anlattınız onu anlattınız onu”
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır gitmedim “
Mahkeme Başkanı:“yani bu şahsın semih Tufan Gülaltay’la Yozgat ta beraber kaldığı iddiası var “
Sanık Muzaffer Tekin:” ben hayatımda başkanım Osman Yıldırımı görmedim “
Mahkeme Başkanı:“ hiç görmediniz “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır başkanım görmedim. “
Mahkeme Başkanı:“ Ayşe Asuman Özdemir ile bir tanışıklığınız var mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır tanımıyorum ilk defa burada gördüm başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ kayın validesi veya annesi bir hanım var. Hanıma gitmeden önce muzaffere uğradığını beyan etmiş nedir bu”
Sanık Muzaffer Tekin:” kayın validesi mi başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ Özdemir Ayşe Asuman Özdemir “
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle arz edeyim komutanım kayınvalidesi olup olmadığını bilmiyorum yalnız, Danıştay hadisesinin olduğu gün büromda benim Mehmet Zekeriya Öztürk ün tanıdığı bir bayanın kontrat işlemi vardı. Yanda büro tutmuşlardı. Onlar iki kişi geldi. Ve ben onların isimlerini bile hatırlamıyorum. Sayın savcı burada bana sorduğu zaman “
Mahkeme Başkanı:“ daha sonra açıklayacaksınız “
Sanık Muzaffer Tekin:” evet bilmiyorum. “
Mahkeme Başkanı:“ bombalar bulunduktan sonra bazı gazeteler kararda aleyhe hep yazılar yazdılar çöplükte bulunduğu “
Sanık Muzaffer Tekin:” evet başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ona karşı her hangi bir tekzip yaptınız mı o gazetelerle ilgili tekzipte falan bulundunuz mu? “
Sanık Muzaffer Tekin:” ne tekzip “
Mahkeme Başkanı:“ tekzip “
Sanık Muzaffer Tekin:” bütün hepsine dava açtım başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ hepsine açtınız “
Sanık Muzaffer Tekin:” hepsine açtım tabi “
Mahkeme Başkanı:“ Danıştay saldırı olduğu gece 17.5.2006 “
Sanık Muzaffer Tekin:” 2006 5 Mayıs evet “
Mahkeme Başkanı:“ sabah gece geç saat, saat 1 de 1:50 arasında 64 tane telefon görüşmesi mesaj çektiniz”
Sanık Muzaffer Tekin:” ben mi başkanım “
Mahkeme Başkanı:“ evet “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır kesinlikle kesinlikle yalan başkanım. Çünkü o gece ben telefonumu kapattım tamamen kapattım. Size arz ettim avukat Ertaç Giray geldiği zaman kapat dedi. Niye kapatacağım dedim. Önemli değil irtibatlandırıyorsun ve telefonumu kapattım. Ve kesinlikle “
Mahkeme Başkanı:“ böyle bir mesaj söz konusu olmadı “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır olmadı kesinlikle yalan “
Mahkeme Başkanı:“ peki “
Üye Hakim Sedat Haşıloğlu:” öncesinden muzaffer bey gece yani 18’i değil 17.05.2006’nın gece birinde yani daha Danıştay saldırısı olmadan ki gece 1 ile 1.50 arasındaki mesajlaşma “
Sanık Muzaffer Tekin:” doğrudur doğrudur bana bir mesaj geldi başkanım yine mor dağlarda tam hatırlayamıyorum o da bir arkadaşımdan hoşuma gitti. Biz kendi aramızda şey yapıyoruz Danıştay hadisesinden bir gece önce “
Mahkeme Başkanı:“ yani sabaha karşı 1 de bu mesajlar çekildi o gün devam etti. İşte öğlen saatlerinde bu Danıştay olayı oldu “
Sanık Muzaffer Tekin:” başkanım o gelmiş mesaj doğrudur. Çektim bir tesadüf olmuştur bir gece önce olmuştur o mesajları çektim doğru, doğru mesajın içeriğini de lütfen okuya bilir mi acaba başkanım. Yine mor dağlara öyle bir şey bulut çöküyor onu dağlarda kalanlar bilir biz zaten eve geç gidiyoruz. Oda benim ruhumu okşadı ben de ne kadar kendi fikrimde olan insan varsa çektim başkanım.”
Mahkeme Başkanı:“ bu Hüseyin Pepekal ile bağlantınız ne “
Mahkeme Başkanı:“ Hüseyin Pepekal benim öğrencim başkanım 84 yılında benim emekliliğime neden olma olan hadise bu öğrencilerimdir. Onlar o günden bu güne “
Mahkeme Başkanı:“ o dönemin öğrencisi mi? “
Sanık Muzaffer Tekin:” evet efendim o günden teğmenliğinden itibaren albay hatta general olanlar vardır hiç biri beni bırakmamıştır. “
Mahkeme Başkanı:“ Talip Doğan Karlıbel var “
Sanık Muzaffer Tekin:” tanımıyorum af edersiniz yalancı soysuz ahlaksızın birisi “
Mahkeme Başkanı:“ hakkınızda hakkınızda aleyhinize “
Sanık Muzaffer Tekin:” evet onunla dava açtım “
Mahkeme Başkanı:“ açtınız mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” açtım başkanım bu tamamen bu devletlerin yalan üretme merkezlerine devlete hizmet etse neyse bir yerlere hizmet eden ne idüğü belirsiz bir adam “
Mahkeme Başkanı:“ beyanlarını konu yapan yeni şafak gazetesinde onun beyanları yayınlandı. Yeni şafak gazetesinde yeni şafak gazetesine her hangi bir “
Sanık Muzaffer Tekin:” açtım baştım hepsine dava açtım. Bir milyar üç yüz küsürlük şeyden beri Danıştay dan beri hepsine dava açtım. O zaman trilyondu şimdi milyar.”
Mahkeme Başkanı:“ bir de bu muvazzaf subaylarla ilgili atama listeleri var onları gerçi açıkladınız bize ama biraz daha detaylı anlatırsanız. Siz de bulunmuş “
Mahkeme Başkanı:“ evet başkanım arz edeyim. Şimdi o da 2003 yılında gelmiş, evet o 84 devresinin onlar başkanım Türkiye’nin neresinde toplantı yani devre gezisi yemek vs. onlar manevi şey olarak beni büyükleri olarak davet ederler ve adettir hep her sene de nereye atansalar benle irtibatlaşmak için şey yaparlar bir vefa şeyi gösterirler örneği, o da 2003 de gelmiş bilgisayarı kullanma şeyim pek olmadığı için onu bile açmadım. Şey de açmışlar poliste şifreliymiş ama ben ona gerek yok yazılı elden de onlara veririm “
Mahkeme Başkanı:“ yani sizin askeriyedeki o problem yaratan olaya muhatap olan kişilerin “
Sanık Muzaffer Tekin:” benim şimdi onlar hep emekli olmamı kendilerine şey yaparlar başkanım. Bizim yüzümüzden komutanımız emekli oldu. Hayır o benim ilkem bugün dönsem silahlı kuvvetlere aynı bir olay olsa yine ben aynı tavrı takınırım. Ben onlar yüzünden emekli olmadım. Ben kendi prensiplerim doğrultusunda bir karar verdim onu uyguladım.”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ siz hangi yıl ayrıldınız tuzla da emekli oldunuz “
Sanık Muzaffer Tekin:” arz edeyim yargıcım 1985 yılı 3 nisan askeri şura kararı ile emekliliğe ayrıldım”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ ne kadar süreyle görev yaptınız “
Sanık Muzaffer Tekin:” 72 mezunuyum 85 yılına kadar görev yaptım silahlı kuvvetlerde “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ şimdi bir iki gün önce dinlenen sanıklardan bir tanesi orada özel harp dairesine eğitim verdiğinizden bahsediyor bu konuyu bir açıklar mısınız? “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “evet yargıcım arz edeyim. Şimdi biraz yanlış hatırladı. 8 ay değil yargıcım 3 ay tuzla piyade okulunda özel harekat kursu aldılar. Özel harekat kursu veren başındaki o dönem yüzbaşı da benim çok yakın olduğum burada müteaddit defalar belirttim onlar bizim şeylerimizin içinde değil kampta tuzla askeri kampında konuşlandırıldılar fakat bizim eğitim tesislerimizden de zaman zaman istifade ettiler. Benim bu konuyu bilmemin bir sebebi de bir üst teğmenim de ben o özel harekatçılarla beraber kursa okul komutanlığının emriyle şey yaptım 76 mezunu Tahir Sualp isminde bir üsteğmendi yani bizim onlarla direkt hiçbir ilişkimiz emir komuta bağlantımız olmadı yalnız piyade okulundaki tesislerden istifade ettiler. O kampta da yüzme vs. dalma bu tip şeyler yaptılar.”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ bu resmiyeti olan bir eğitim değil mi? “
Sanık Muzaffer Tekin:” tabi efendim gerek iç işleri bakanlığının gerekse silahlı kuvvetlerinde müşterek organize ettiği bir şey kurstu. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ burada orada eğitim alan emniyet görevlilerinden tanıdığınız var mı mesela İbrahim Şahin”
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle efendim İbrahim Şahin ve Hüseyin Kocadağ’ı o dönem onlar görevli olması hasebiyle yani komiser veya bilmiyorum baş komiser benim de üsteğmen gönderdim şöyle badi dedikleri yakın boğuşma çalışmalarında falan İbrahim Şahini çok anlattı. Güç olarak beraber dedi karşılıklı şey yapıyorduk yakın boğuşmada, ismen tanıyorum. Ama 99 yılına kadar İbrahim Şahini hiçbir yerde şey yapmadım. 99 yılında bir vesile büroma geldi ondan sonra hastane hapishane hep arkasında oldum. Öncelikle onu çok vatansever diye seviyordum şimdide benim dostum Allah ömür verirse ölene kadar da hep şey yapacak dostum kalacak.”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ bir vesileyle büronuza geldi dediniz ne amaçla geldi nasıl geldi.”
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle efendim aynı düşüncedeki insanlar bir birleriyle bir olmak istiyorlar. Yani murat Karayalçın’ı mı getirecek karayılanı mı getirecek bana efendim. İbrahim Şahin deyince ben de büyük bir şey duydum haz duydum ve onu eğiten ve o biraz önce ismini vermediğim komutanımı aradım. O dedi ki ne ben ne bir başkasını onun güney doğuda yaptığı hizmetleri kimse yapmadı dedi. O zaman dedim ben de başımın üstünde şey yaparım. Hadise bu
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ kendi başına mı geldi birinin tavsiyesi üzerine gelmiyor mu? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır efendim şimdi şöyle arz ediyorum Karadenizli Hasan Eyüboğlu diye bir dostum olacak rahmetli oldu. Onu şey yapmış onu tanıyor. Onun çevresi geniş o da mimar, büronuzdaysa geleceğiz yanımda da bir dostum var kim dedi ismini söyledi buyurun dedim. Onun üzerine de açtım birisinden tanıdığımdan rasayman aldım hadise bu .”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ iddianamede adı geçen sanıklardan özel harp dairesi yani tuzla da eğitim görenler var mı?”
Sanık Muzaffer Tekin:” burada hayır efendim yok. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ mesela Kemal Şahin “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır hayır tanımıyorum gördüğünü söylüyor ama tanımıyorum. Her halde polis memuru pek şeyimiz olmadı diye loğumuz. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ 1985 yılında tuzla dan ayrıldınız emekli oldunuz daha sonra ne iş yaptınız.”
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle arz edeyim efendim. Kardeşim hemen hemen Kadıköy ün en büyük petrol ofis bayii idi. Petrol işi yaptık inşaat işleri devlet ihaleleri aldı o dönem Nizip Kırşehir otogarı 2000 yılına kadar, ondan sonra tekstil hala devam ediyor. Gel dedi beraber tekstil dedim tamam ben yoruldum zaten ticaretten anlamıyorum. O küçük bir bürosu var ben okey oynamasını bilmem tavla bilmem kağıt bilmem orada belli bir saatte spor yapıyordum. Eşim dostum geliyor oturuyoruz. Ülke meselesi konuşuyoruz. Bir birimizle görmediğimiz arkadaşlar varsa biri gelmişse diğerini çağırıyoruz falan bir şeydi yani gönül birliği ettiğimiz bir muhabbet yuvası “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:“ 85 yılında emekli olduktan sonra bir ofis kiralamışsınız. Onu da ofis komşunuz var rıza Yılmaz tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle efendim bizim ofisimiz daha önce oradaydı. Onlar da bizim komşumuz kardeşim vasıtasıyla tanıdım ve çok iyi tanıyorum tabii “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ onun vasıtasıyla Ertuğrul Yılmaz’ı tanıdınız.”
Sanık Muzaffer Tekin:” zaten Ertuğrul falan oradaydı 19 yaşındaydı hemen hemen neredeyse bizim elimizde büyüdü başkanım. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ daha sonra doğuş factoringe ortak olmuşsunuz zannediyorum. Kimin vasıtasıyla nasıl ortak oldunuz “
Sanık Muzaffer Tekin:” evet, şimdi şöyle efendim doğuş factoring şey olarak krize girmiş yani batma noktasına geldi. Ahmet Çeken Kıran onun o da çok yakın arkadaşım yönetim kurul başkanı Rıza Yılmaz ve oğlu şimdi gemi batınca fareler terk eder paralarını falan almışlar ayrılıyorlar üniversite diploması lazım dedi. Yüksekokul diploması abi dedi çok zor durumdayım şu durumda ben bu şirkete kimseyi şey yapamam ortak falan. Ben aldığım hisseyi bile bilmiyorum. Yalnız al dedim ne zaman temizlersen ne zaman düze çıkarsan benim şeyimi de devret tamam dedi. Gecikince gittim 200 milyar bir borç çıktı. Vergi borçları vs. kendim 2004 yılında dava açtım. Ondan sonra o olayı kopardım.”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ şimdi o doğuş factoringle ilgili olarak 7300 metrekarelik Ümraniye de bir alım satım işiniz var. Yani onu almışsınız devretmişsiniz. Bunu açıklar mısınız ne amaçla aldınız ne amaçla sattınız. “
Sanık Muzaffer Tekin:” şimdi şöyle efendim, Ahmet Çeken Kıran factoring işlerini bilmiyorum yalnız birisi şey yapmış onu ipotek olarak vermiş Ümraniye de araziyi şeye factoringe, onların içinde de bir birleri arasında böyle güven bunalımı olduğu için siz dedi benim büyüğümsünüz güvendiğimiz insansınız sizin üzerinize, yapın kardeşim dedim. Bakın bir de şey de var. E 6 da gişelerden çıkınca 12 dönüm ben ayrıldığımız zaman işlerim çok iyiydi. İşlerimiz iyiydi. Kardeşim sana bir güvence olsun dedi. İleride ne var ne olur işte ticari hayat Türkiye de belli olmaz trilyonluk arazi 90 yıllarının sonunda sıkıntıya girdi. Al dedim, ya o senin dedi güvencen hayır dedim senin borcun harcın var benim orada arazim olmuş onu da şey yaptım devrettim benim parayla pulla işim yok”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ ben şunu anlamak istiyorum. O araziyi devretmek isteyen niye doğrudan devretmiyor da siz araya girerek devrediliyor. “
Sanık Muzaffer Tekin:” şöyle efendim bir müddet benim üzerimde durdu. O factoringin arazisi factoringin şeyi. Yani onlara ait bir şey. Ne diyeyim gayrimenkul güvenilir olduğum için benim üzerime yapıldı. Bir tane daha var efendim. Rahmetli pederimin sınıf arkadaşı Orhan Sönmez Ateş albay şeyini çıkaramamış Beşiktaş da senin üzerine yapacağım. Yapmayın Orhan amca ben bu işlerle şey olmam. Hayır oğlum sen benim işte evladımsın. Ve benim üzerime yaptı kiracısını çıkardı. Tekrar üzerine devrettim. Yani bunu da herkese yapmaz kimse demek ki çok güvenilir bulmuşlar yargıcım. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “Ayhan Parlak’ı tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hepsini tanıyorum. Hepsi aynı ekipti o dönem. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ yani Nezahat Keleş Müzeyyen Keleş Mehmet Okan Yılmaz Uğur Yılmaz değil mi bunları hep tanıyorsunuz “
Sanık Muzaffer Tekin:” bunların hepsini tanıyorum yalnız Keleş olarak tanımıyorum efendim. Yani ayrılmış o imam nikahı yapmış tahmin ediyorum. Yılmaz olarak tanıyorum Keleş olarak tanımıyorum. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ Ayhan Parlak’ı nerden tanıyorsunuz. “
Sanık Muzaffer Tekin:” Ayhan Parlak Ertuğrul Yılmaz’ın yeğeniydi efendim onlar hep aynı şey ofise gelir giderlerdi. Onunla bir hususiyetim yoktu. En çok sevdiğim bana yakın olan rahmetli Ertuğrul Yılmazdı “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:“ Peki Ertuğrul Yılmaz öldükten sonra doğuş factoringin işleriyle ilgilenen Ayhan Parlak mıydı? Şirketle ilişkisi nedir. “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır Ayhan’ın bir kere doğuş factoringle şirketle sayın yargıcım lütfen onun sicil gazetesinden çıkarın Ayhan Parlak’ın şirketle hiçbir ilişkisi yoktu. Şirkette direk”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ şirkete gelip gider miydi? “
Sanık Muzaffer Tekin:” ben gitmiyordum efendim ben şirkete hiç gitmiyordum ki. Benim kendi bürom var ben onu şey olarak yaptım yani jest olarak yaptım ve aldığım hisseyi de bilmiyorum. Fakat borçlar şey olunca kendim dava açtım ve kopardım. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:“ o dönemde Alpaslan Arslan şirketin icra hareketlerine icra işlerine bakmış bundan haberiniz var mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır kesinlikle haberim yok olsa söylerim. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ tanıdınız mı o dönemde Alpaslan Arslan’ı “
Sanık Muzaffer Tekin:” efendim ben Alpaslan Arslan’ı Danıştay hadisesinden geriye dönük bir buçuk sene hiç görmedim bir bir buçuk sene ondan önce bir dönem üç dört defa karşımda bir hukuk bürosu vardı. Avukat arkadaşları onlar getirdiler çayımı içti vs. bakın ben buna dikkat etmedim. Zekeriya Öztürk ısrarla diyor ki ifadesinde Muzaffer Tekin Danıştay hadisesiyle irtibatlandırıldığı zaman ben bu adamı bir buçuk iki senedir görmüyorum. Beni bu adamla nasıl irtibatlandırırlar. Ankara da var ifadesinde gördüm. İnanın ben bunu okumamıştım şöyle de bir ifadede bulunmuş ben demişim ya bu Alpaslan o mu acaba bir arayım mı kardeşim demiş ki iyi ki aramadın arayacaktın ben bu kadar doğal ve şey yaklaşıyorum olaylara dürüstçe yaklaşıyorum yani onun avukat kimliliğiyle avukatsa avukat derdim. Bilmiyorum tanımıyorum. Orada avukat olduğundan haberim yok. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ soruşturma sırasında vefat eden Kuddusi Okkır 23 sayfalık devletin yeniden yapılanması için öneriler Master planı ön çalışması diye bir kitap getirmiş iş yerinizde ve bulunmuş bunu size getirmesinin amacı nedir. “
Sanık Muzaffer Tekin:” şimdi sayın yargıcım insanlar bir şey ürettikleri zaman ondan haz alırlar biz bu VKGB olayını üç ay falan bitti tamamen koptuk ben Kuddusi Okkır’ı ondan sonra bir defa o büroma o şeyi getirmiş dokümanı diğer geldiğini hatırlamıyorum. Türk cumhuriyetlerinde işler yapıyormuş belli. Hatta oradan bir dönem beni arıyor yanında bir arkadaşım var o konuşuyor bu diyor ki ver komutanıma geçmiş olsun deyim o da diyor ki hassastır bu konularda şey yapmaz git ziyaret et ve ondan sonra da gelmiş burada hatırlattı. 10 -15 dakika 15 yani iki defa gördüm onu da Ankara da vatanseverler güç birliği ileride partileşirse diye yasal bir zemin de onlara bir tüzük olarak hazırlamış siz de tetkik edin diyor. Burada da diyor ki hiç bakmadınız mı evet bakmadım. Şöyle kapağını açtım. Üzerinde tahmin ediyorum Atatürk’ün formalı resmi kapattım çocuklara verdim. Unuttum Ankara ya o gitti. Evraklarla o kırmızı kitap dedikleri de o sayın yargıcım bütün gazeteler Muzaffer Tekin’in evinde gizli siyaset belgesi bulundu dedikleri kitapçıkta o işte. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese:“ yani hem Kuddusi Okkır ben böyle bir çalışma yaptım kendisine göstermek amacıyla size verdi öyle mi? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hazırlamış yani üretmiş tam da VKGB gene evet, ayrılmışız o sıcağı sıcağına belki bir ay geçse onu da getirmek için şey yapmayacak. Öyle bir düşünce içinde olmayacak. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “ birkaç yerde ofisiniz mi var. Yani Fenerbahçe Kadıköy de onlardan bahseder misiniz? “
Sanık Muzaffer Tekin:” yok birkaç yerde benim tek ofisim var o Engin Bağbars gelip gelmediğini de bilmiyorum. Fenerbahçe de ofisi var diyor. Benim ofisim sayın yargıcım Salı pazarı denilen bir yer vardır. Kadıköy altı yol dan aşağı inerseniz köşede oradadır. Tek bir ofisim vardır. Ama kardeşimin bu tarafta Merter vs çeşitli şeyleri var. “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “Peki biraz ofisinizden bahseder misiniz, tek odalı mıdır? Sekreter odası var mıdır? “
Sanık Muzaffer Tekin:” şimdi şöyle başkanım yargıcım bir hanın ikinci katında 15 metrekare var veya yok arası kontra plakla giriş bölümünde standart masa da koyamadığımız için küçük bir masa paltolarımız vestiyer gibi bir de işte hizmet eden birileri geldiğinde çocuk bulundurduğumuz zaman ki işleri bıraktırdığımda bir arkadaşımın kardeşi gelip gidip yardım ediyordu. Anahtar zaten çaycıya bırakırım o ilk gelen arkadaşım açar oturur. Yanında bir hukuk bürosu yine karşı tarafta bir hukuk bürosu hanın ikinci katında camları devamlı açıktır. Kapı devamlı açıktır. Hiçbir zaman o konta plakla bölünen kapısı kapanmamıştır. Zaten burada ne konuşsanız da öbür taraf duyulur. Bir keşif yaptırırsanız o büronun daha güzel bir portresini beyninizde yapmış olursunuz çizmiş olursunuz.”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese: “peki teşekkür ederim “
Sanık Muzaffer Tekin:” istirham ederim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” muzaffer bey benim de birkaç sorum var size “
Sanık Muzaffer Tekin:” buyurun sayın yargıcım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Oktay yıldırıma sordum yine iddianamedeki beyanlar iddialar doğrultusunda askerlik döneminizde yurt dışında eğitim aldınız mı?”
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır efendim hayır. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” görev sırasında veya emekli olduktan sonra nato ya bağlı veya ilişkili her hangi bir kurumda vs. eğitim aldınız mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır kesinlikle efendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” özel harp dairesi eski ismiyle seferberlik tetkik kurulu veya özel kuvvetler komutanlığında çalıştınız mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır kesinlikle “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Fikret Emekle her hangi bir şekilde bunu niye özellikle soruyorum tanışma görüşme ayrımı yapıldı bazı sanıklar tarafından her hangi bir şekilde aynı ortamda aynı arkadaş yerinde çalışma ortamında msn görüşmesi vs. irtibatınız oldu mu? “
Sanık Muzaffer Tekin:” sayın yargıcım hiç olmadı da olmadığına da şaşıyorum. Çok geniş bir çevrem var ama Fikret Emekle olmadı. Olabilirde o valimiz devletin valisi çıkıp Muzaffer Tekin vasıtasıyla deyince şeye düştüm kendi içimde bir tereddüt yaşadım. Acaba dedim bir yer de bir araya geldik mi bir sürü şeylere giriyoruz. Geceler oluyor vs. ilk defa kendisini burada gördüm “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” gıyabında tanıyor muydunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin:” hayır ismini de hiç duymadım ama burada şey olarak ona sitayişkar bir lütuf olsun diye söylemiyorum. Keşke daha önce tanısaydım. İnanın keşke daha önce tanısaydım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 2006 yılında Eskişehir de bulundunuz mu veya ilçelerinde “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim hayır, şu var benim anamın memleketi Akşehir’dir efendim Akşehir de benim 1200 dönümlük bir çiftliğimiz var hala orada devam ediyor faaliyete “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Akşehir Konya Akşehir “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Konya Akşehir efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” zafer sizin zaten düğün davetiyenizde de kullanılan bir isim bunun dışında Zeynel ismi kullandınız mı hiç veya size Zeynel diye hitap edilir mi? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır hayır kesinlikle efendim kesinlikle “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” savunmanızda şöyle bir ifadeniz dikkatimi çekti benim ismim bu işlere karıştırıldı. Ben seçilmiş bir aracım gibi bir ifadeniz vardı”
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” nedir bunu açıklamak ister misiniz niçin siz seçildiniz yani o önemli birçok “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim efendim benim seçilmem çok doğal çünkü benim bir örneğimi özür dilerim silahlı kuvvetlerde çok zor bulabilirsiniz. Nasıl, silahlı kuvvetlerden mesleğinizin doruk noktasında iken çok büyük haksızlık ile koparılıyorsunuz ve ben mahkeme kararıyla beraat ediyorum. O zaman burhan Apaydın avukatım olarak kendisine götürüyorlar ellerindeki belgeyi sunuyorum. Belgelere bakıyor alıyor belgeleri böyle sallıyor. Diyor ki ben bu diyor kuvveti bu haksızlıklarla bu kağıtlar gibi sallayacağım. Bir dakika avukat bey diyorum alıyorum onu önüme koyuyorum benim üzerimden siz silahlı kuvvetlerin manevi şahsiyetini tahkir edemezsiniz kurumlar baki kişiler fanidir. Bu şeyde haksızlığa uğrayan yalnız ben değilim bir sürü insan var haksızlıklara uğramıştır. Tarihin çeşitli dönemlerinde ve hiçbir şeyde bulunmuyorum. Kurumum hakkında ondan sonra gerek bu öğrencilerim yalnız öğrencilerim değil görev yaptığım dönemde ve bugün silahlı kuvvetlerde halen görev yapan insanların görmeyeceği itibarı gördüm. Niye gördüm karşılıklı saygı sevgi ilişkimiz vardı. Ve ben onlardan hiç kopmadım. Bir erim gelseydi büroya ben bugün çok büyük hasılat yaptı derdim. Çünkü onu gördüm ondan gerçek duygularını aldım. Ticari hayata girdiğiniz zaman ilk zamanlar kardeşime öyle diyordum yaşadığıma bile utanıyorum diyordum şu etraftaki alavere dalavere yalan dolan vs. dolayısıyla ben belki orduda resmi bir şahıs seçselerdi sayın yargıcım bu kadar etkili olamazdı bu şeyi kuranlar tertibi kuranlar. Çok güzel tespit ettiler ve o zaman ben Danıştay hadisesi olduğunda o kadar güzel görmüşüm ki hadiseyi çuval hadisesi dedim. Çuval hadisesi bu, çuvalı giymeyeceğiz ve öyle şey yaptık. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sizin, hikmet Çiçekte belirtti atabeyler soruşturmasına davasına kadar isminiz duyulmamış yani ben veya bir başkasından sorduğum kadarıyla duyduğum bir isim değil. Daha ismi duyulan isimleri değil de niçin siz yani o konuyu “
Sanık Muzaffer Tekin: “ atabeyler mi? “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” hayır, ismi daha çok duyulan bir insan seçile bilirdi yani sizin seçilmeniz sizin yorumunuz o yönde çünkü yani ben “
Sanık Muzaffer Tekin: “ peki efendim şöyle arz edeyim yani kişinin kendisini ifade etmesi çok zordur. Ben hasbelkader seneler geçmiş Kıbrıs ta yıl dönümü oluyor. Cumhurbaşkanı bir tek Türkiye den onur konuğu davet ediyor gidiyorum. Ama ayrı zamanda aynı zamanda gaziler heyeti de toplu gidiyor. Veya askeri birlikte devir teslim tören oluyor 25 sen olmuş ayrılalı özel davetiyem geliyor. Yani siz bunları yaşamadığınız için veya bir öğrencim bir yerde karşılaşıyorum onun komutanı diyor ki Muzaffer Tekin tanıştırayım diyor. Şu odayı açacaksın put gibi duran binbaşı diyor ki efendim ben onun bölüğünde bir ay eğitim yaptım o harp okulu bitirme”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” asker camiasında tanınan birisiniz “
Sanık Muzaffer Tekin: “evet efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yine savunmanızda dikkati çeken şöyle bir cümleniz oldu. Ben sarı öküz olarak verildim. Yani bu sarı öküz olarak verilme hususu nedir. Açıklar mısınız onu savunmanız dışında söz aldığınızda “
Sanık Muzaffer Tekin: “ arz edeyim efendim o şöyle şimdi evet şimdi malumunuz kurtlar yiyecek şeyleri öküzleri kafa kafaya verince giremiyorlar şeye aradan zaman geçiyor geliyor şeyler kurtlar işte bir anlaşma yapalım siz diyorlar şunun rengi biraz çiğ size uymuyor falan onu verin tamam onu veriyorlar. Arkadan öbürsü benekli diyor onu veriyorlar falan hepsi gidiyor. Buradaki benim konumum bugün de ortaya çıktı apaçık “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sizi veren kim yani, yani diğer öküzler o hikayede veriyor sizin o anlamda işaret ettiğiniz şey var mı böyle “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet beni veren hükümetim benim hükümetim devletimin organları bas bas bağırdım onun için dedim o CD’yi okuyun başbakanım dedim. İç işleri bakanım özellikle spordan sorumlu devlet bakanım yargıçlarım hakimlerim bu olayın arkasında kim var bulun dedim. Bunların ahlaki vicdani hukuki mesnetleri dayanakları nedir bulun dedim. O gün ben mağdur oldum çıktım ve beni bir ay önce seçimlerden bir gazeteci aradı. Zamanı geldi muzaffer bey hadi artık çıkın konuşun. Efendim ben kullanılacak emtia değilim dedim. Tam seçim arifesinde onu bile o kadar hassas şey yaptım. Ben dedim ne televizyona çıkarım ne konuşurum. Hadi birinci de bunu yaptınız ikincide benim burada olmamım yegane nedeni bu kurumlardır efendim. Başbakan çıktı Ümraniye olaylarına bakın dedi 21, ben hep haykırıyorum sayın mahkeme başkanım heyet siz niye buradasınız. Şimdi bugün hep yargının üstünlüğü kuvvetler ayrılığından bahsediyoruz ben inanıyorum. Niçin mutluyum inanın çok mutluyum burası ilk gün dedim liman o kadar benim savunma hakkıma kendimi ifade etmeme ortam sağladınız ki ben bundan çok huzur ve büyük bir de şey duydum yani mutluluk duydum. Gerçek adil Türk mahkemesi Türk yargısı ha, iki sene üç sene devamlı bana saldırdılar ben de burada onların seviyesine düşmeden kendimi ifade edebileceğim şekilde ona imkan verdiğiniz için müteşekkirim”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” hükümeti kastettiniz yani bu sözünüzle “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet efendim onlar “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bati Trakya dergisi bünyesinde çalıştınız mı, her hangi,
Sanık Muzaffer Tekin: “hayır efendim hayır o haberler tamamen şey “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yazınız falan “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Türkeli dergisinde yazı dediler kesinlikle benim bir tek şeyim yoktur, mısram çıkmamıştır. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” basından değil dosya kapsamından anımsıyorum “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır onlar yalan ve şey efendim kulaktan dolma bilgilerle menşeine inilmeden yapılmış haberler, araştırılmadan “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sizinle Hüseyin Görümü tanıştıran İbrahim Cingi ile tanışmanızı belki atlamış olabilirim ben izah eder misiniz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim efendim İbrahim Cingi benim büromun onlar çok yakın hep Fenerbahçe bir de ben Fenerbahçe gönüllüler derneği var Fenerbahçe’nin en çok üyesi olan kulüp onun başkanı benim öğrencimdir. Ben çok fanatik Beşiktaşlı olmama rağmen seni çok sevdiğim için üye oldum dedim ve bir de Fenerbahçe kartı aldım hatta insanlar buna da çok büyük şey yaptılar hayret ettiler. O da Fenerbahçe camiasında çok etkin bir isim o camiada bir oradan da tanıştığım bir insan “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Durmuş Anuçin ve Mahmut Aygün isimli şahıslarla tanışıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Durmuş Anuçin tamamen iddianamede ismini duyduğum ve beni bu olayın içinde şaibeli göstermek adına ifade veren yalancının devşirilmiş iftiracının biri efendim. O Aygün’ü hatırlamıyorum, bilmiyorum “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mahmut Aygün de yine sizin telefon rehberinizde ismi olan bir isim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Karadenizli bir çocuk soyadını bilmiyorum ama doğrudur yani Mahmut diye bir çocuk çok tanıdığım var soyadını bilmiyorum ama Durmuş Anuçin tanımıyorum tamamen tanımıyorum, yalancı ifadeleri “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” tanımıyorsunuz, Mehmet Zekeriya Öztürk ile bir hısımlık ilişkiniz var her halde Mehmet Zekeriya Öztürk’ün ifadesine göre, 1985-86 yıllarından beri tesis edilen bir ilişki nedir bu hısımlık ilişkisini söyler misiniz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim efenim benim kız kardeşimin beyi albaydır. Onun babası da yani benim ailemin dünürü o da emekli bir kor generaldir. O kor generalin yeğeniyle evlidir, evliydi bir dönem Zekeriya Öztürk Sayın Zekeriya Öztürk uzun seneler o kıta hizmetinde sağa solda dolaştı. Onun kıtaya çıktığı dönemde de ben emekli olduğum için de bir araya gelmedik budur. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yani evlilik münasebetiyle tanışıklığınız başladı “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet evlilik yani hısım akraba değil. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Ankara Danıştay olayında gözaltına alındığınızda müdafiliğinizi yapan kişi hakkında Mehmet Zekeriya Öztürk’ün tereddütleri oluşuyor. Osman Aydın Şahin hakkında bu size de soruyorum Mehmet Zekeriya Öztürk e de soracağım nedir bu tereddüt ün oluşma sebebi “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim Sayın Aydın Osman Şahin bulunduğumuz handa giriş katında bürosu olan 87 yılından beri de benim vekaletim olan bir avukat. Avukat kimliğinin dışında benim dostum. Şimdi ben şeye gittiğim zaman Ankara da sorguya Ertaç Giray avukatım olacak arıyoruz kapalı arıyoruz kapalı onun üzerine barodan bir kızım yaşında bir bayan geldi. Hatta unutmam bu anekdotu da anlatmak istiyorum çünkü önemli bu davaya etkisi olacak beni gördü olamaz dedi hayır olamaz siz o insan değilsiniz. Ben tabi basını yada benim hakkımda yazılanları bilmediğim için pek şey yapmadım. Çıkınca ben sizi sonuna kadar dedi savunacağım. Ve bir gün sonra da vekaletiyle elinde Sayın Aydın Osman Şahin geldi. Şimdi Zekeriya beyin ben işte gördüm Muzaffer Tekin’in fikri aynı vs. şu benim aydınla olan münasebetim avukat ilişkisidir. Şahısla bir avukat ilişkisi ve benim avukatlıktan ziyade de dostluktur. Çok eskiye dayanan bir ilişkimiz vardır. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” onun tereddüt şüphe duymasının sebebi nedir. “
Sanık Muzaffer Tekin: “ bilmiyorum neden duymuş hiç şüphe duyulacak bir insan olmadığı gibi çok da güven duyulacak bir insan çok özel bir insan Mahmut Esat Bozkurt’un da yeğenidir. Torunu pardon, çok şecereli asil bir aileden gelen bir insan “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Doğu Perinçek ile nerede ne zaman tanışıyorsunuz. Osman Aydın Şahin vasıtasıyla tanıştığınızı söylemişsiniz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet öyle şeye Denktaş beye sayın bir destek şeyi vardı kampanyası ona gitmiştik. Oradan da tepebaşında olmuştu efendim bu “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yıl olarak “
Sanık Muzaffer Tekin: “ valla yıl 2004 olabilir tam hatırlamıyorum. Oradan da aydın bey tanıştırayım dedi, ben çok büyük onur duyarım dedim o vesileyle tanıştık hatta Danıştay olayında çok büyük bu olayda tespitleriyle yorumlarıyla katkı sağladığı içinde özellikle gitmek istedim ama bir türlü şey yapamadık ulaşamadık bir ara yurt dışındaydı. Sayın doğu bey en son çağlayan mitinginde gördüm yeri burası değil sayın başkanım size dedim şükranlarımı arz etmek istiyorum o basındaki resim de odur. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bugüne kadar hangi ülkelere seyahat ettiniz. Gidiş sebebiniz açıklaya bilir misiniz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim. İki veya üç defa çıktım. Bir Afrika ya şey olarak gittik yani normal turist olarak Almanya ya çıktım üç defa çıktım iki veya üç defa çıktım eşimle çıktım birinde “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Almanya seyahatiniz ne zaman tarih olarak “
Sanık Muzaffer Tekin: “ 2001 olabilir 2000 veya 2001 “
Mahkeme Başkanı:“Afrika, Afrika ya mı dediniz. “
Sanık Muzaffer Tekin: “ efendim “
Mahkeme Başkanı:“ Afrika ya mı dediniz “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet Fas’a gittim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sebebi nedir yani Almanya ya gidiş “
Sanık Muzaffer Tekin: “ gezmek için gittik efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” turistik seyahat “
Sanık Muzaffer Tekin: “ turistik seyahat yaptık “Almanya seyahatlerinden birini eşinizle yaptınız diğerlerini “
Sanık Muzaffer Tekin: “ diğerini işte kendim gittim 10 gün veya 15 gün kaldım döndüm “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 2001 yılı dediğiniz bu kendinizin gittiği 2001 yılı mıydı?
Sanık Muzaffer Tekin: “ olabilir ondan 10 gün sonra o aralarda bir de eşimle gittim gitmiş olabilirim. Tam hatırlamıyorum. Ama ben de var onu size arz ederim. Çıkarırım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mustafa Alpay ile tanışıklığınızı Nihat Gürkan aracılığıyla mı? “
Sanık Muzaffer Tekin:“ hayır hayır efendim Mustafa Alpay’ı yine benim tuzla piyade okulunda bir öğrencim yanılmıyorsam Eyüp Tavukçuoğlu o vasıtasıyla tanıdım. 2000 li yıllar veya 1999 olabilir uzun bir ara verdik görüşmüyorduk sonra bir iki senedir ama sık olmayan bir irtibatımız var. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Alpaslan Arslan ile Mustafa Alpay’ın tanışıp tanışmadığı konusunda bir bilginiz var mı?”
Sanık Muzaffer Tekin: “ bilmiyorum hiçbir arada görmedim.
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mahmut Öztürk ifadesinde uğur Dündar’ın kameranı olarak tanıdığı birisinden bahsediyor. Sizinle röportaj yapması olayı aydınlatması bakımından Musa isimli böyle bir kameran veya gazeteci sizinle konuştu mu yaralandığınız dönemde “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şimdi efendim o ya yanlış anlaşıldı ya ifade edilemiyor. Benim o durumda talebim beyanat vermek için olmadı zaten onu düşünecek halim yok ama ben insanları bu olayda mağdur etmemek için şey yaptım o olayın tertip olduğunu ve tamamen ben kimliğim benim geçmişimde ait olduğum kurum ailem vs. hatta Zekeriya Bey o kadar şey yazmıştınız ki açık ve anlaşılır yani sizleri mağdur etmemek için her türlü tedbiri almışsınız dedim. Yani o kısa dönem de bile onları ben ilk andan itibaren ilk geceden itibaren el yazımla belli şeylere not ettim. Ben ne Musa çakmak ne şey yani af edersiniz köy yanar bilmem ne taranır diye amiyane bir laf var. Yargıcım onu düşünecek halim yok o şeyde “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” biraz önce de sayın başkan da sordular Danıştay saldırısının olduğu 17.5.2006 tarihinde 01:01 de başlayan bir mesaj trafiği var bu 130 gibi gözüküyor ancak teyit amaçlı geri dönüş mesajları olduğu düşünülen mesajlar olduğu için yarısı yani 60 küsür civarında bir mesajlaşma var. “
Sanık Muzaffer Tekin: “bana gelmemiştir gelen yerden ben göndermiş olabilirim. Yani ben gönderdim o mesajları bana gelen de”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” genel de siz göndermişsiniz evet gönderen ilk mesajınızı 0542 567 78 “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şey olabilir mi efendim İbrahim Şahin göndere bilir. Çünkü biz gece belli bir saatte ayrılıyorduk kulüpten dernekten gidiyoruz. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” size bir mesaj gönderildi ondan sonra mı gönderdiniz.”
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet bana geldi ondan sonra veya bir gün önce mi o gün olabilir “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” mesaj içeriğini hatırlıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “tam şey yapamıyorum. Yine mor dağlara duman çöküyor dumanı dağlarda kalanlar bilir falan diye devam ediyor. Hatta bu telefonumun üzerinde bu mesaj kayıtlıdır efendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bir mesajdan sonra siz gönderdiniz bir mesaj geldi size siz bu mesajı aynı gün içerisinde mi? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ geldi hoşuma gitti ben de uyumamıştım ben de aynı anda şey yaptım. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Talip Doğan Karlıbel’le alakalı olarak hakkında dava açtığınızı ifade ettiniz “
Sanık Muzaffer Tekin: “ yalancı ahlaksız şeyin biri belli odakların kullandığı utanmazın biri
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bu şahsın tanık olarak da ifadesi alınmış yılmaz Tavukçuoğlu diye birinden bahsediyor. Siz demin Eyüp Tavukçuoğlu piyade okulundan öğrenci “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet akrabadır onlar efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” akrabadır “
Sanık Muzaffer Tekin: “ onu da 85 yılından beri tanıyorum. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “yine o klasörde Ertuğrul Yılmazın öldürülmesinden sonra Yılmaz Tavukçuoğlu’yla bir görüşme yaptığınız söyleniyor.”
Sanık Muzaffer Tekin: “ sayın yargıcım tamamen yalan hayal ürünü benden küçük bir kimseye yok abi diyorum üstat diyorum. O aynen Tekirdağ da yatarken de bir mizansen telefon konuşması vardı. Yalan ve iftiradır onun hakkında da dava açtım. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yine aynı dosyada almanca metinlerde isimler geçiyor bu haberlerde kızınıza mı tercüme ettirmiştiniz öyle bir beyanınız var “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet kızıma tercüme ettirdim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” içeriği nedir yani almanca olarak “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şimdi efendim siz yakın bir kardeşiniz küçüğünüz öldüğü zaman merak ediyorsunuz nedir her hangi bir şey o zaman da Almanya da bir iş adamının öldürüldüğü şeklinde kızım onu tercüme etmişti. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” ismi sizin isminiz de geçiyor mu yani “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim hayır benle ilgili değil “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 20505 296 71 38 nolu bir telefonunuz oldu mu? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim hayır “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” klasör 6 dizi 13 de bulunan eşinizin “
Sanık Muzaffer Tekin: “ 0542 567 78 00 telefonu “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” şu telefonu kullanmadınız yani böyle bir telefonu “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır hayır “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” klasör 6 dizi 13 de eşinizin savcı Zekeriya Öze yazdığı bir mektup var bu eşiniz tanık olarak da dinlenmiş hem soruşturma aşamasında mahkeme aşamasında dinlenileceği takdir edilirse ona da sorula bilir. Bu mektupla alakalı soruyu size mi sormamı istersiniz yoksa bizzat mektubun sahibine mi çünkü muhatabı sizsiniz .ve yakınınızdan
Sanık Muzaffer Tekin: “ hay hay bana sorun başkanım bana sorun yargıcım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” o yüzden size de sora bilirim. Şöyle diyor mektubun bir yerinde eşiniz. Basında sıkça kullanılan fotoğrafınıza değinip elinizi öptüğünüz bu kişiye vurgulu ve ünlemli olarak asla ilginizin olmadığı ve sizin her hangi bir kaydı duymadığınız ancak bu kişilerin kaygısız dışarı çıkamayacağı yönünde beyanları mevcut. Mektubun muhatabı olarak en yakınınız olacak kişiden aldığınız mektup olarak değerlendirir misiniz bu ifadeyi “
Sanık Muzaffer Tekin: “ anlayamadım efendim onu nasıl “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” şöyle diyor eşiniz işte, elini öptüğünüz bu kişiyle vurgulu ve ünlemli olarak asla diyor karartıyor ünlem koyuyor ilginizin olmadığı ve sizin her hangi bir kaygı duymadığınız ancak bu kişileri kaygısız dışarı çıkamayacağı yönünde beyanlar mevcut buna sonradan da cevap vere bilirsiniz. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” şöyle efendim o elini öptüğüm olarak sayın paşa mı kastetmiş orada tabi ben buraya kadar defalarca söyledim. Ben 6 defa bir araya gelmedim. Ve en çok da burada konuştuk kendisini tanıma fırsatı oldu. İlk gördüğümde de o mektup bendedir. Bir arkadaşımın kendisinden sayın paşamızın çok sitayişkar bahsetmesi üzerin elini öpeceğim dedim nerede gördüysem o hadisedir el öpme hadisesi ki kendi yorumudur. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” engin Bağbars adlı aleyhinizde ifadesi olan bir tanık var dosyada bu şahıs Gökhan Başoğlu ve Üsküdar emniyet müdür yardımcısı Hakan Mutluyu anlatıyor. Gökhan Başoğlu’nun sizin hayranınız olduğu hatta cebinde sizin hakkınızda yazılan bir şiiri taşıdığını söylüyor ve size Ankara da komiser Gökhan Başoğlu diye sunulmuş bu şahıs “
Sanık Muzaffer Tekin: “ komiser dediler hatırlamıyorum dedim evet “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” komiser olmadan yani yalın halini Gökhan Başoğlu’nu tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ efendim Gökhan Başoğlu’nu, Başoğlu soyadını bu olaylardan sonra yorum yaptıktan sonra tanıyorum. Ama esas onu değil irfan diye bir arkadaşı var “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” topal irfan topal diye “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet onu tanıyorum onun yanında çok çocuk vardı. Arkadaşları vardı onlarda bir şeyim yok direk yakınlığım samimiyetim.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bu şahıs Gökhan, irfan adlı kişilerin Beykoz da işlettikleri bir piknik alanı vs. var mı biliniz dahilinde “
Sanık Muzaffer Tekin: “var efendim Gökhan’ın değil. Gökhan esas iş sahibi olan işletme sahibi olan irfandır. Beykoz da kaymak donduran bir piknik alanları var halka açık. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yine Bağbars ifadelerinde yine şöyle bir beyanda bulunuyor. Kendisini KMT’nin başındaki hocanın yerine birini geçirip yeni KMT kuracaklarını vs. söylendiğini ifade ediyor. Bağbars’ın Gökhan bu yargılama sırasında da bir kısım sanıklar tarafından dile getirildi. Bu konuda böyle bir çalışma olmuş mudur? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ sayın yargıcım bakınız bir şey arz edeyim. Bunu ben hatırlamıyorum diyor ki bürosuna gittim yarım saat çay içti simit yedi. Şimdi bu kurgunun nasıl ve kimlerle götürüldüğüne siz zaten kendi kafanızda bir cevap buldunuz aynı insan Ankara da devamlı bana soruluyor af edersiniz huzurda imtina ediyorum soytarı dedim. Soytarı dedim ben hapishanedeki insanlara para veriyor muşum onlara silah cephane veriyor muşum bilmem hükümet, soytarı dedim. Bağırarak “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” o beyanlarını size ben yöneltmedim zaten”
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet özür dilerim burada huzurda dikkat ederseniz ben burada bazı sunumlar yaptım orada diyor ki ben böyle bir ifade de kullanmadığım halde bu diyor benim ifademe monte edilmiş ben de sayın başkanıma dedim ki efendim Ankara da bunu bana sordular 21 sayfalık ifadesinde bu yok dedim. Bu çok önemli çünkü “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” görevsizlik kararındaki “
Sanık Muzaffer Tekin: “takipsizlik evet o “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” İstanbul takipsizlik “
Sanık Muzaffer Tekin: “evet İstanbul ben bundan da buradayım efendim yani şimdi siz ikinci sefer alındım yine gazeteler esrarengiz adam sorguda şu bu, bu kadar baskıya bu kadar baskıya ne olacak bir şeyler bazı aydın aklıselim insanlar yazıyor diyor ki bu tuzak diyor. Bir şey olmaz Muzaffer Tekin’i tanıyoruz diyor. Hiç tanımam Sebahattin Önkibar yazmış Muzaffer Tekin diyor yine alındığı gibi tertemiz çıkacak ha, temiz değil Muzaffer Tekin engin Bağbars’a bir şey ilave ettir. Durmuş Anuçin İbrahim Genç hayatımda hiç duymadığım insanlarla kurtlar vadisiyle kurt masalı yazıldı efendim. Ben dün burada bir şey arz etmek istiyorum. İfade veren sanık kurtlar vadisiyle ülke yıkılırken ülke kaosa giderken ben de itopik öyle bir şey metin hazırladım yani burada dinamik güçler de var rahat olun insanların gönlüne su serptim. Onu hissettim öyle algıladım ben onu yapmış “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” onu söylemedi işte “
Sanık Muzaffer Tekin: “ işte ben onu algıladım belki o kadar zeki değilim ama onu anladım sayın yargıcım. “
Mahkeme Başkanı:“ 40 kez sorduk ona nerde burada mı yok “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet b en orada onu anladım sayın başkanım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mahmut Yıldırım adlı birisini tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hiç tanımam başkanım orada yine konuşmuş o utanmaz özür dilerim Muzaffer Tekin’in yanında devletten derin yani bu devlette sığıyı da anlamadım. Nasıl derin ben açığım her tarafım açık başkanım yargıcım, derin. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Ahmet Çeker Kıran’ın ifadeleriyle ilgili olarak bu Dudullu’daki arazinin sizden önceki devredilen veya sizden sonraki devredilen kişi Yılmaz Tavukçuoğlu mudur? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet yılmaz Tavukçuoğlu “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bu devir işlemi güvene dayalı bir devir miydi yani hukuki anlamda “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” maddi bir bedel ödenerek “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim ben oradan hatta geçenlerde onun vergisi bile ödenmemiş yine onu ben şey yapacağım. Devir işleminin vergisi bile ödenmemiş çeken kıran yeni öğrendim rahmetli olmuş “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” ajandanızda bir telefon listesi mükerrer olarak yazılmış ve karşınızda telefon etti vs. notlar var demin belirttiğiniz 84 yılındaki muazzaf listesi midir bu telefon etti açıklar mısınız?”
Sanık Muzaffer Tekin: “ şimdi şöyle efendim ben her yıl başı kandil bana gelen şeyleri telefonları kaydederim gecenin hangi saatinde de olsa onları geriye döner cevap geçerim onlardır. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” 17 mayıs 2006 tarihi saat 12:30 da Danıştay saldırısı sonrası büronuzda oturduğunuz sırada sizi Danıştay saldırısı hakkında bilgilendiren kişi kimdi “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şimdi efendim Mehmet Beşlioğlu olacak şişli noteri telefon açtı bana böyle böyle bir hadise yine dedi bunu milliyetçilerin üzerine atacaklar ben de yapan bir meczuptur dedim o şekilde konuşma geçti “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” isim telafuz etti mi Mehmet Beşlioğlu size bir isim telaffuz etti mi? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ yok yok Danıştay saldırı var dedi. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” isim telaffuz etmedi “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mehmet Beşlioğlu’yla tanışıklığınız “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle efendim Mehmet Beşlioğlu bizden bir sınıf önce harp okulu öğrencisi ayrılmış okulda benim bir hususiyetim yoktu ama nerde nasıl bir araya geldik çok sık olmamakla beraber ama çok şahsiyetli çok sevdiğim her anda görüşmek istediğim bir zat.”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” siz yaşlarda “
Sanık Muzaffer Tekin: “ benden bir yaş büyük olabilir evet onlar çünkü 70 mezunu biz bir sene sonra “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” büronuza gelen Mehmet Zekeriya Öztürk Rafet Arslan, İsmail Paker ile büronuzdan 17-18 civarında çıktığınızı çıktıktan sonra marina da bir çay bahçesine gidip oturduğunuzu yanınıza gelen avukat Sedat soy ismini hatırlamamışsınız bu avukat Sedat tanış olabilir mi? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle efendim hayır, Sedat Boynuk olacak “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” boynuz “
Sanık Muzaffer Tekin: “ boynuk olacak kardeşimin arkadaşı ama ben de çok iyi şey yapıyorum tanıyorum. Onlar sonradan gelmedi galiba onlar oturuyordu biz üzerlerine gittik. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” gelen kişiler arasında Ayhan Parlak var mıydı?”
Sanık Muzaffer Tekin: “hayır benim aylan la öyle sık görüşme şeyim olmaz efendim. Olmadı yani “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” ifadenizde ağabeyiniz rıza Tekin vasıtasıyla bu saldırıyı Alpaslan Arslan’ın yaptığını o anda öğrendiğinizi beyan etmişsiniz. “
Sanık Muzaffer Tekin: “ evet “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” akşam marinadayken “
Sanık Muzaffer Tekin: “yok Alpaslan Arslan’ın şeyin avukatı diye laflar geçti o Sedat Boynuk bahsetti. O tip şeyler ben bilmiyorum avukat olduğunu dedim. Alpaslan’ın “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Alpaslan Arslan ismine ilk kez nerede vakıf oldunuz “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Alpaslan ismine büroda tam hatırlamıyorum ama ben şunu dedim acaba Alpaslan diye bir laf geçti Alpaslan Arslan mı dedim avukat mı diye orada olabilir doğru arayacaktım dedim kardeşim dedi ki ya, nasıl böyle bir şey bilmiyorum merak ettim. Arayacaktım ondan daha önce de olabilir kesin tam şey yapmıyorum. Büromda telaffuz edilmiş olabilir. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Zekeriya Öztürk ise yine Danıştay beyanında bu bilgiye büronuzda vakıf olduğunuzu ve bir müddet Alpaslan Arslan ve VKGB hakkında konuştuğunuzu ancak büronuzun kalabalıklaşma durumunun olacağından dolayı daha rahat konuşmak için dışarıya çıkarak Kalamış’a gittiğinizi daha sonra gittiğiniz Kalamış’taki yere ağabeyiniz Rıza Tekin’in yanında iki üç kişi gelerek bu saldırı hakkında gizlenen farklı amaçtan kastınız nedir farklı bir amaçtan bahsetmişsiniz orada iki üç kişi gelmiş bu saldırı hakkında farklı bir amaç var demişsiniz. “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şimdi efendim onu şey yapıyorum. Kişilerin yapmış oldukları olaylar tamamen kendilerini şey yapmıyor bağlamıyor. Biraz önce Oktay Yıldırım Hrant Dink olayının yorumunu yaptı bana da onu sordular Hrant Dinkin öldürülmesi bu ülkeye çok büyük zarar vermiştir. Burada da bu hadisenin altında çeşitli arkasında mihraplar olur kaynaklar olur kişisel yansıtılır ama sonuçta ülke zarar görür o anlamda bir şey yaptım yorum yaptım. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yani Zekeriya Öztürk ile sizin burada isme vakıf olma yönünde bir ihtilafınız var isme siz marinada “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle efendim biraz önce bana ilk Alpaslan’ı orada mı duydun ben de dedim ki Alpaslan’ı Arslan mı telefonla sorayım dedim dedim. Demek ki daha önce geçmiş Alpaslan ismi yani ilk defa kardeşimin yanında geçmemiş onu da dedim tam hatırlamıyorum büroda geçmiş olabilir yolda geçmiş olabilir. Alpaslan avukat deyince omu deyince ya omu diye ben onu hatırlıyorum ama arayım diye bir anekdot yaşadık “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yani büroda da Rafet Arslan, Zekeriya Öztürk yanında bu isim konuşuldu öyleyse “
Sanık Muzaffer Tekin: “ her halde konuşulmuştur tabi, arayım mı dediğime göre konuşulmuş “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yine Zekeriya Öztürk sizin Danıştay saldırısı ve Alpaslan Arslan isminden haberinizin evinizin arandığı sırada eşinizin telefon etmesinden sonra vakıf olduğunuzu belirtiyor. Çünkü siz özellikle Ankara ifadesine atıfta bulundunuz oradaki ifadesinde sizin bu vukufiyetinizin eşinizin sizi aramasıyla olduğu yönünde ifadesi var “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim şöyle ifade edeyim. Eşimle bir defa görüştüm eşim dedi ki polisler geldi. Kapı çalınıyor etraf çevrildi ben de polis ise gerçekten emin isen aç dedim. Şimdi eşim kapıyı açmamış ki nereden bilsin Danıştay için mi geldi polisler veya başka bir olay ve Zekeriya Öztürk’le de o arada ben görüşmedim gittikten sonra da onlar olaya muttali olduktan sonra onlar Rafet Arslan’la bir iki defa nerdesiniz işte biz bitince geleceğiz falan ben bir şey yaşamayım diye her halde üzüntü, olayın içeriği de telefonda konuşulmadı bizzat Ertaç Giray tarafından elinde işte yakalanma çıkmış bununla irtibatlandırılıyorsunuz dediği zaman ben nasıl bu olayla irtibatlandırılırım ne alakam var dedim orada öğrendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sizin de deyindiğiniz bir konu var Danıştay saldırısı oluyor hemen o akşam sizin eviniz aranıyor. Sizin kendi yorumunuz nedir bu kadar kısa bir şeyde
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim efendim bu ne kadar güzel yani beni burada hem rahatlattığınız gibi hem de ben buradaki güvenimi bir kat daha artırıyorum. Şimdi bunlar olayın gerçekliğini ortaya çıkaracak şimdi ben saldırıyı yapmış meczup af edersiniz ben bağırıyorum ağza alınmayacak hakaretler küfürler ediyorum. Adamlar burada en küçük menfaat şeyinde bir birinin üstüne iftira atıyor. Ama ben kendimden eminim bas bas bağırıyorum. Şimdi o ismimi vermiyor öbür ekibinde hiç birini tanımam hiç ismim telaffuz edilmiyor. O gün yakalama çıkıyor ve benim evim basılıyor. Bu ne demektir. Bu işte VKGB olayında mit Muzaffer Tekin’i izletti dinledi bir paşayla görüştü. Bulun efendim o paşayı ortaya koysunlar o paşayı yok böyle bir paşa hadi telefonlarda suç unsuru bir şey bulsunlar o da yok. Ama Muzaffer Tekin bu olayın ortasına göbeğine oturtulduğu zaman Gültekin avcı hicap duyuyorum bayındır savcısı o zaman görevde kitap yazmış efendim karanlık ilişkiler orduda ilişkisi bu yok kor general seviyesinde yok, sen de yap sen şimdi ayrıldın savcılıktan vakit gazetesinde yazıyorsun git başka yerde de itibar gör ben her yerde itibar görüyorum. Bunlar o tertibin içinde olan insanların kurgusu ve bu kurgunun da o sorunu ne kadar net açığa çıkmasına yardımcı oldu sağ olun “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Salih Kunter isimli birini tanıyor musunuz? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ yok basından duydum o işte gidip gelen hoca dedikleri maslaktaki efendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Süleyman esen”
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır tanımıyorum efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Tekin İrşioğlu “
Sanık Muzaffer Tekin: “tanımıyorum hiç birini tanımıyorum görmedim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” uğur yıldırım kimdir muzaffer bey neden soruyorum bunu “
Sanık Muzaffer Tekin: “ şöyle arz edeyim, çok net hatırlıyorum efendim, uğur Yıldırımı ilk defa ben ulusal kanalda gördüm yanılmıyorsam orta boylu dökük saçlı yazar olduğunu şey yapan bir insan bir veya iki defa ya gördüm ya görmedim bir yerde karşılaştık ben dedi Danıştay olayıyla ilgili o olayı net ortaya koyan sizin dedi böyle bir olayın içinde olmadığınızı ifade edecek şeyler yaptım dedi yayınlar yaptım. Hiç haberim yok dedim bir de bana yani böyle şey davrandı o kadar o hadiselerde şey yapmış olayı net ben çünkü orada selamlaşma ortamımız bile olmadı alındı tahmin ediyorum o kişidir”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Sevgi Erenerol’la Uğur Yıldırım arasında bir diyalog hakkında bir malumatınız var mı? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ sevgi hanımı orada hiç gördüğümü hatırlamıyorum efendim görmedim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Emin Gürse ve Uğur Yıldırım arasında bir ilişki “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hiç görmedim bir arada ikisini “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Hüseyin Görüm ifadesinde sizin de arkadaşınız olan Hüseyin Mümtaz adlı bir kişinin kendisiyle seyahat ederken sizinle telefonda görüştüğü ve onu şu anda formatlıyorum. Böyle bir telefon görüşmesi oldu mu sizinle yani formatlıyorum “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Hüseyin Mümtaz değil, Hüseyin Beyazıt efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Hüseyin Mümtaz Beyazıt “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır Hüseyin Beyazıt efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” aynı kişiler midir bunlar Hüseyin Mümtaz onu açıklar sanız “
Sanık Muzaffer Tekin: “ ayrı efendim diğeri işte ona ben geçenlerde tepki gösterdim. Mümtaz Beyazıt asker Hüseyin Beyazıt bu VKGB hadisesinde tahmin ediyorum onu da ilk şeyde tanıştık asılsız ermeni iddialarıyla ilgili konferans düzenlenmiş hatta orli katliamıyla ilgili o zaman Türk tarafını savunan bir Fransız avukat vardı gelmişti. Çok nezih kaliteli bir şey vardı topluluk vardı orada karşılaştık kendisi 16-17 sene Amerika’da şey yapmış mütevazi bir ailenin Balıkesir mi o taraflarda bir terzi çocuğu ama çok zeki burslarla gitmiş okumuş eğitimini tamamlamış onla da o dönem kısa süre ben Hüseyin beyle irtibat kesildikten sonra onla da uzun şey yapmadı yani “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” seyahate giden şahıs Hüseyin Beyazıt Hüseyin Görümle hangisi onu “
Sanık Muzaffer Tekin: “ha şöyle efendim onu Hüseyin Görüm huzurda arz etti şeye gitmişler bodrumda benim bir ev konum var dedi oradan dedi onun şeyine geçtik dedi hatta dedi lakabı şu onu dedi senelerdir görmeyen şeyi tanıdı dedi komşusu falan onlar seyahat ediyor o arada nerdesiniz ya ben aramışımdır “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bu harp okulu kökenli olandı “
Sanık Muzaffer Tekin: “hayır değil. O harp okulu kökenli olanın onunla hiç irtibatı yok. O bizim büyüğümüz efendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Hüseyin Beyazıtoğlu’yla Hüseyin Mümtaz Beyazıt ayrı kişiler “
Sanık Muzaffer Tekin: “ ayrı kişiler efendim irtibatı yok. Hiç irtibatı yok. “
Mahkeme Başkanı:“Beyazıtoğlu’nun mümtazı yok, oturduğun yerde otur, otururken olmaz o dediğin şey e bilgi işte o şekilde verilmez “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mehmet Zekeriya Öztürk’ün sizin yanınıza kontrat yaptırmak için getirdiği ve Ayşe Asuman Özdemir’in de tanıdığı bayanları Nadide Altun dediniz diğeri de “
Sanık Muzaffer Tekin: “ ben demedim efendim isimlerini hatırlamıyorum o iki gelen bayanların isimleri oysa o diyorum. Siz başka isim söylerseniz o şekilde ben de şey yapacağım. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Mehmet Zekeriya Öztürk ün el yazısıyla aldığı notlarda Danıştay EYLMGB olarak MTAP ve MZÖ kısaltmaları yaptığı ve yine başka bir yerde MT beni sattı mı diye notlar almıştır. Bunları değerlendirir misiniz?”
Sanık Muzaffer Tekin: “ benim haberim yok o notlardan Zekeriya almış her halde “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sizinle ilgili olduğu için “
Sanık Muzaffer Tekin: “bilmiyorum efendim kendisinin düşüncesi “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” Kaan Soyak, Vahit Özkaya, Haznedaroğlu bunlarla bir tanışıklığınız var mı? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ Haznedaroğlu’nu şey yapmıyorum yalnız Vahit Özkaya kuru fasulye yediğimiz yemekte vardı. Bir kez de Emirgan’da Kaan Soyak Hüseyin bey falan bir çay içtik. Bir defa gördüm Kaan Soyak’ı “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bir kez görüştünüz “
Sanık Muzaffer Tekin: “ bir kez gördüm “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” sevgi Erenerol ile Kemal Kerinçsiz arasında bir telefon görüşmesi var sizin avukatlığınızı yapan bir kişinin ilgisizliğinden bahsediyor Kemal Kerinçsiz Sevgi Erenerol’a, sizin aslında avukat olarak Sevgi Erenerol diyor sizin avukat olarak Kemal Kerinçsizi istediğinizi birilerini çiğneyemediğinizi ifade ediyor. Çiğneyemediğiniz sorusu muhakkak ona da sorulacak böyle bir olay oldu mu? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ benim çiğneyemediğim konu şu efendim şimdi avukat engin beye Danıştay dan sonra bu tazminatlar açıldığı zaman çok külliyetli tutuyor. Ben dedim onu şey yapamam böyle bir imkanım yok ama dedim siz dedim bunun bilmiyorum %10 dur 15 tir 20 dir yarı yarıya alın hepsini alın hatta Rafet Arslan’ı tanıyor ya bu nasıl şey demiş bu kadar imza da verdim benim dedim burada yalnız manevi şeyim önemli hazzım önemli şimdi o davalar görürken tabi kemal beye benim bunu şey yapmam etik olarak zordu hadise oydu efendim. “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” çiğneyemediğiniz kişi burada kim oluyor avukat Engin bey mi? “
Sanık Muzaffer Tekin: “ işte avukat kişi Engin bey evet efendim evet
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” bu konuyu Ayşe Asuman Özdemir de ifadesinde bahsetmişti o yüzden soruldu size Kemal Kerinçsiz sizin talebiniz üzerine sizin vekaletinizi alamadığı yönünde bir beyanda “
Sanık Muzaffer Tekin: “ hayır efendim ben çok arzu ettim. Yani ben çok kendisinin müdahil olmasını istedim Kemal beyin “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:” yine aleyhinizde beyanları olan Zihni Çakır adlı kişi var “
Sanık Muzaffer Tekin: “ dolandırıcılıktan içerde dolandırıcı bir insanın beyanı da o olur yargıcım tanımıyorum sahtekar dolandırıcı iffetsiz hayasız af edersiniz ahlaksız tanımadığı insana nasıl kitap yazıyor bir şey ben açıklayım sayın yargıcım şimdi Oktay Yıldırıma bir mail dediniz işte Muzaffer Tekin inandırılırsa yazar falan o Zeki Bingöl ile bir araya geldik bir yerde dedim böyle bir mail bana da çekmiştir. Şecaat o kimse dedim şecaat arz eder merdi Kıpti sirkatin söylerken, yani bir taraftan beni övüyor gibi gösterirken bir taraftan o kadar sorumluluğu ağır ahlaksızca bir menfur saldırıyla özdeşleştirmeye çalışıyor ki bunları şey yaptık konuştuk. Bu dedim kim açıklamadı. Bu dedim bir merkezden bu hadisenin içinde Muzaffer Tekin’i hala şüpheli göstermek isteyen dedim şer odaklarıdır. En son kapatmadan şu zihniyette olan bir insanın ben başkanım naçizane orduda bugün klişeleşmiş bir metin vardır. Her sabah kıtalarda ibadet eder gibi bütün birlikteki subaylarım astsubaylarım erlerim söylerdi bugün de televizyonlarda çıkıyor ondan gurur duyuyorum şunu erinin subayının astsubayının beynine nakşetmiş bir insan o düşüncede nasıl olur. Bir büyük kışla içinde askerim, en güzel gönül tahtında kurulu yerim, burada ölümün mertçesi öğretilir, erkekçesi dövüşmenin silah ile gerdek olup sevişmenin adına askerlik denir vatan borcudur ödenir. Muzaffer Tekin’e aldığı meşru görevlerin dışında kimse o tip şeylere yönlendiremez. Onu ahlaksız ülkeler yapar ikinci dünya savaşından pay almak için 3 bin adamını öldürür küresel eşkıya 11 Eylül de öldürür binlerce adamını bot diye Muzaffer Tekin’e onu kimse yaptıramaz sayın yargıcım.”
Mahkeme Başkanı:“sizin bir açıklamanız olacaktı. “
Sanık Sevgi Erenerol söz istedi verildi : “ sayın başkan sayın üye demin muzaffer beye Danıştay da sizin seçilmenizin nedeni ne olabilir diye sordu. Ben savunmamda da bunun üzerinde değinmiştim. Biliyorsunuz Danıştay’a yapılan saldırı gününde Cenevre’de de çok önemli bir toplantı olmuştu ne yazık ki basında bir satırla geçiştirildi. Fener Rum kilisesinin başpapazı Cenevre de Kıbrıs Rum Kilisesinin başını seçiyordu. Yani Kıbrıs rumunu da Annan planına evet dedirtecek kiliseyi organize ediyorlardı. Kıbrıs’ın tamamı bu şekilde küresel gücün denetimine sokulacaktı. Kıbrıs barış harekatının kahramanı ise Muzaffer Tekin beydir. Dolayısıyla olay Danıştay meselesine iliştirilerek aslında Kıbrıs Türk kesimine bir darbe vurmaktı. Türk Silahlı Kuvvetlerine bir darbe vurmaktı. Bunu açıklamak istedim teşekkür ederim.“
Dostları ilə paylaş: |