T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi



Yüklə 1,24 Mb.
səhifə7/10
tarix31.10.2017
ölçüsü1,24 Mb.
#23470
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

Mahkeme Başkanı: "Kendi özgür iradenizle mi beyanda bulunuyorsunuz?”

Sanık Bedirhan Şinal: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.”

Gizli Tanık 17: “Efendim kendi özgür irademle.”

Mahkeme Başkanı: " Tamam buyurun. Buyurun Kahraman Bey.”

Sanık Kahraman Şahin söz istedi verildi: “Başkanım Sayın mahkemenize saygılarımı sunuyorum, Sayın savcılarıma. Şimdi bu(Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’a Gizli Tanık 17’yi benden daha iyi herhalde tanıyan olmaz orada.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Sanık Kahraman Şahin: “Kuvayı Milliye’de doğru mu?”

Gizli Tanık 17: “Doğru, doğru Kahraman.”

Sanık Kahraman Şahin: “Evine gitmişimdir.”

Gizli Tanık 17: “Ailesinin evine gitmişindir.”

Sanık Kahraman Şahin: “Ailesinin içine kadar girdim ben götürdü. Bende kendisini getirdim. İyi niyetle ama herhangi bir kötü niyetimiz yok burada. Fakat biz bu iddianameyi aldığımız zaman ben şaşırttım hani. (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ın da nasıl bir şahıs olduğunu çok iyi bilirim ben.”

Mahkeme Başkanı: "Sorunuzu sorun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Hatta burada dedim ki yani onun bir lakabı var dedim hatta Sayın Başkanım. Burada heyetinizin bunu dikkate almasını diliyorum ben. Lütfen. Lakabı (1, 2 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen efendim lütfen lakaplarla hareket etmiyoruz.”

Sanık Kahraman Şahin: “Şimdi burada bir ton insana iftira atılıyor Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: " Sorunuz var mı?”

Sanık Kahraman Şahin: “Var tabi ki Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: "Onu sorun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Şimdi biz Çanakkale’ye gittik Sayın Başkanım. (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı), Metin diye bir arkadaşımız Asım diye bir bizden büyük olan emekli bir asker. Onunla birlikte bu biz Çanakkale mitingine gittik, Cumhuriyet yürüyüşlerine. Şimdi Veli Paşa için bir iftirada bulundu (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı). Sayın Başkanım, inşallah ben bu Metin’i bulup sizin mahkemenin heyetine getireceğim. Siz o zaman (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ın ne kadar yalancı bir adam olduğunu anlayacaksınız, burada iftira atan.”

Mahkeme Başkanı: "Soru sorunuzu sorun efendim sorunuzu sorun. Ne soracaksınız?”

Sanık Kahraman Şahin: “Veli Küçük için soracağım ben. Çünkü iftira atılan insanlar var burada. Veli Küçük ne zaman geldi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)?”

Gizli Tanık 17: “Kahraman ben bu soruya cevap vermeyeceğim. Senin baban bana çok yalvardı benim oğlumu bu şebekeden kurtar (1 kelime anlaşılamadı) bey.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bu da bir yalandır. Benim.”

Gizli Tanık 17: “Ben seninle muhatap olmak istemiyorum.”

Sanık Kahraman Şahin: “Beninle muhatap olamazsın çünkü yalanını oraya çıkaracağım ben senin.”

Gizli Tanık 17: “Ben seninle muhatap olmak istemiyorum, sen halen demek ki kurtulamamışsın, tedavi olamamışsın.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Tamam cevabınız bu mu?”

Gizli Tanık 17: “Evet efendim.”

Sanık Kahraman Şahin: “Saygıdeğer Başkanım, bir soru daha sorayım ben kendisine.”

Gizli Tanık 17: “Cevap vermek istemiyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Başka sorunuz var mı?”

Sanık Kahraman Şahin: “Var efendim var.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Şimdi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) geldiği zaman Hüseyin Görüm’ün nelerle iştigal ettiğini, neler yaptığını bana bir söyleyebilir mi?”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben bu Kahraman Şahin ile muhatap olmak istemiyorum. Kendisi bağımlıdır, kendisi şuanda ne konuştuğunu bilmiyor.”

Mahkeme Başkanı: "Peki.”

Sanık Kahraman Şahin: “Saygıdeğer Başkanım benim bağımlı olup olmadığımın araştırılmasını hatta hastaneden bir rapor alınmasını rica ediyorum ben.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bir karar verin doğru mu değil mi ben miyim bağımlı o mu bağımlı o zaman sizin heyetiniz Saygıdeğer Başkanım sizin fikirlerinizin daha iyi gelişeceğini eminim ben bu konuda. Bir de Kemal Kerinçsiz için plaket verilmiş deniyor. Şimdi bir plaket verilirken Saygıdeğer Başkanım bir insanlar bir araya gelir. Bir bir şey olur yani bir heyecanlı bir ortam olur. Birilerine bir şeyleri armağan etmek, birilerini yüceltmek adına olur bu. Bunu nerede yapmışız biz, ne zaman vermişiz, Kemal Kerinçsiz’e ne zaman ona göndermişiz biz efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Anlaşıldı. Kemal Kerinçsiz’e plaket verilirken herhangi bir toplantı yapıldı mı, böyle bir kalabalık grup oldu mu, onun huzurunda verildi mi?”

Gizli Tanık 17: “Plaket değil efendim burada burada yanlış anlaşılıyor. Plaket değil. Metal bir adaleti simgeleyen bir metal, duvara asılan bir şey.”

Sanık Kahraman Şahin: “Ne vardı bu simgenin üzerinde efendim bir insan onu götürüyorsa mutlaka biliyor üzerindeki resmi.”

Gizli Tanık 17: “Adalet simgesi, adalet terazisi vardı.”

Sanık Kahraman Şahin: “Herhangi bir şey.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika efendim sorunun, sorunun cevabını alalım. Buyurun.”

Gizli Tanık 17: “Şimdi onu ben nerede o gitsin elinle koymuş gibi bulur. Ben söyleyeyim o zaman gitti bana benden aldı dedi ki ya bunu dedi bizim derneğe koyalım onların bir hukuk derneği var, gitsinler orada duvara baksınlar. Eğer ben bunu oraya götürmemişsem ben bu konuda özür dileyeceğim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Sanık Kahraman Şahin: “Hangi tarihte yapıldı bu toplantı, bu plaket verilme hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık 17: “Tarihini bilmiyorum tarihi (1, 2 kelime anlaşılmadı) ben tarihi aklımda tutmam. Ben sabahleyin ne yedim onu bilmiyorum ya.”

Sanık Kahraman Şahin: “Hangi aylardı yaz mıydı, kış mıydı, bahar mıydı, sonbahar mıydı acaba bunu hatırlıyor mu?”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum efendim bilmiyorum yani.”

Sanık Kahraman Şahin: “Hatırlayamaz çünkü böyle bir şey yok Saygıdeğer Başkanım.”

Gizli Tanık 17: “İşte bak şey yani bunun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Lütfen bak (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) lütfen.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Gizli Tanık 17: “Bak beni beni çok iyi bilirsin. (2, 3 kelime anlaşılamadı).”

Sanık Kahraman Şahin: “Lütfen.”

Mahkeme Başkanı: "Tarihi, tarihi hatırlıyor musun gizli tanık?”

Gizli Tanık 17: “Olduğumu da bilirsin. Burada efendim bazı kişileri kurtarmak amacıyla kendini ortaya atma.”

Sanık Kahraman Şahin: “Asla. Asla.”

Gizli Tanık 17: “Bak ben sevindim senin (2, 3 kelime anlaşılamadı)”

Sanık Kahraman Şahin: “(2-3 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Efendim lütfen böyle karşılıklı tartışma olmaz. Soru cevap şeklinde olacak. Siz soracaksınız o da cevabını verecek.”

Sanık Kahraman Şahin: “Başkanım şimdi.”

Mahkeme Başkanı: "Lüzumsuz lüzumsuz zamanı uzatmayalım, duruşmayı uzatmayalım.”

Sanık Kahraman Şahin: “Özür dilerim efendim eğer öyle bir şey yapıyorsam farkında değilim.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Özür dilerim. Şimdi ben soru sordum, onu soruyu alamadım cevap vermek istemiyorum dedi.”

Gizli Tanık 17: “Ben cevap vermek istemiyorum Kahraman’a.”

Sanık Kahraman Şahin: “Hüseyin Bey için Hüseyin Bey için dedi ki, hani dinle herhangi bir ilgisi yok, alakası yok dedin.”

Mahkeme Başkanı: "Kemal Kerinçsiz’e verilen plaket, verdiğinizi iddia ettiğiniz plaket bir kalabalık grup içerisinde verildi mi?”

Sanık Kahraman Şahin: “Evet.”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Bir kalabalık grup içerisinde böyle tören şekli…. tören şeklinde verildi mi diyorum.”

Gizli Tanık 17: “Yok efendim, onu ben zaten iddia etmiyorum. Bir tane kendi elemanı vardı.”

Mahkeme Başkanı: "Etmiyorsunuz.”

Gizli Tanık 17: “(1, 2 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Tarihini hatırlıyor musunuz verdiğiniz tarihi?”

Gizli Tanık 17: “Tarihi hatırlamıyorum efendim. Ben oldum olası tarihi bilmem zaten ya.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam anlaşıldı.”

Gizli Tanık 17: “Ben günübirlik yaşayan bir adamım.”

Mahkeme Başkanı: "Anlaşıldı.”

Sanık Kahraman Şahin: “Saygıdeğer Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: "Başka sorunuz var mı?”

Sanık Kahraman Şahin: “Ben bu efendim bir tane daha olacak. Yalnız ben bunun yalancı olduğunu size ispatlayacağım.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim lütfen bunları değerlendireceğiz.”

Sanık Kahraman Şahin: “İspatlayacağım ben size. Şimdi Hüseyin Bey için dedi ki hani dini bilgi.”

Mahkeme Başkanı: "Tanığa sorunuz var mı, tanığa sorunuz var mı onu sorun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Tanığa soruyorum zaten. Tanığa soruyorum Saygıdeğer Başkanım. Hüseyin Görüm için dedi ki hani herhangi dini bilgisi yok bilmem ne yok. Şimdi o tarihteki olan insanlardan birkaç tane çağırıp da onları da bir dinlerseniz o konuda da yalan konuştuğunu anlayacaksınız efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen efendim oturun lütfen soru sormuyorsunuz başka şeyler söylüyorsunuz lütfen oturun. Sorunuzun olmadığı anlaşılıyor. Erol Bey buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Saygıdeğer Başkanım ben sizi aydınlatmaya çalışıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Erol Bey buyurun, Buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Ben bu adamı çok iyi tanıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam efendim.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bir de efendim Ümraniye’de bir yere gitmiş.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim lütfen sorunuz varsa onu alalım.”

Sanık Kahraman Şahin: “Soruyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Sorun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Ümraniye’de biz bir yere gitmişiz. Onunla birlikte evet gittik doğrudur. Ümraniye’den bizim kayıtlı olan üyelerimiz vardı, beni davet ettiler doğum günüydü bir arkadaşımızın. (Gizli Tanığın adı belirtildiğinden bir kelime tutanaktan çıkartıldı) Beyle gittik biz. Birlikte oturduk orada çocuklar bir şeyler yapmış yedik içtik ondan sonrada ayrıldık. Fakat iddianamedeki onun iddia ettiği gibi Veli Küçük’ün yeriymiş, şunun yeriymiş, bunun yeriymiş.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim anladık da sorunuz nedir? Sorunuz nedir onu sorun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bu gittiğimiz yerin Veli Küçük’ün olup olmadığını kesin olarak söyleyebilir mi? Ümraniye’deki gittiğimiz yerin Mesut’un yerine gittik hatırlar mısın (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)? Mesut’un yerine gitmiştik.”

Gizli Tanık 17: “Kahraman, Kahraman bak halen, bak halen.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bu konuda lütfen bir.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika efendim cevabını alın.”

Gizli Tanık 17: “Halen kendini ortaya atıyorsun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Ben atmıyorum ben Allah için konuşuyorum buradaki insanları suçlayamazsın boşu boşuna, yalanlarla.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim böyle karşılıklı soru şeklinde olacak konuşma şeklinde olmaz susar mısınız?”

Gizli Tanık 17: “Ben senin o durumunu biliyorum. (2, 3 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun gizli tanık. Soruyu anladınız.”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben bu soruya cevap vermeyeceğim. Ben bu soru hakkında ifadelerimi vermişimdir. Çünkü çok sevdiğim bir arkadaşım olan, dostum olan ben gerçekten severim kendisini fakat kendini halen bu işe (1, 2 kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı: "Anlaşıldı cevap vermek istemiyorsunuz. Başka sorunuz var mı Kahraman Bey.”

Gizli Tanık 17: “Vermek istemiyorum efendim.”

Sanık Kahraman Şahin: “Saygıdeğer Başkanım teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Kahraman Şahin: “Fakat burada özür dileyerek.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun efendim tamam. Efendim lütfen zamanı uzatmayın, duruşmayı uzatmayı uzatmayın. Lütfen.”

Sanık Kahraman Şahin: “Bir bir kelime konuşacağım. Burada konuştuğu çoğu şey yalan.”

Mahkeme Başkanı: "Mikrofonu keser misiniz, mikrofonu kesin. Erol Bey buyurun.”

Sanık Erol Ölmez söz istedi verildi: “Sayın Başkanım çok gizli tanığa birkaç soru sorabilir miyim?”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Erol Ölmez: “İlk sorum şu; diyor ki Veli Küçük paşanın geldiğini iddia ediyor. Bunun cevaplarını kendisi söyledi. Geldi diyor. Kendisinin olmadığı zamanda ben Kuvayı Milliyedeydim. Kendisi ayrıldım diyor daha sonralar falan. Bakın ben Kuvayı Milliyedeydim bunu kim…”

Mahkeme Başkanı: "Önce onu soralım.”

Sanık Erol Ölmez: “Soru şu.”

Mahkeme Başkanı: "Önce onu, onu soralım bir dakika. Erol Ölmez Kuvayı Milliye derneğindeyken sizde orada mıydınız? Sizin 7 aylık sürenizden bahsediyorsunuz. O süre içerisinde mi Erol Ölmez’in bağlantısı vardı Kuvayı Milliye Derneğiyle?”

Gizli Tanık 17: “Hayır efendim yok yok ben hatırlamıyorum öyle bir şey.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”

Sanık Erol Ölmez: “Beni mi hatırlamıyormuş Sayın Başkanım?”

Gizli Tanık 17: “Ya seni tanıyorum da o günleri hatırlamıyorum orada mıydın, değil miydin?”

Sanık Erol Ölmez: “Hıh tamam. Peki, tamam sorum şu; Veli Küçük Paşanın geldiğini sen iddia ediyorsun. Diyorsun ki geldi. Peki, kimlerle geldi, nasıl geldi veya varsayım ki geldi. Kimlerle geldi?”

Gizli Tanık 17: “Ben nereden bileyim, ben insanların kimliğini mi (1, 2 kelime anlaşılamadı)?”

Sanık Erol Ölmez: “Böyle bir şey yok. Çay verdim diyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim sorunuzu sordunuz bekleyin.”

Sanık Erol Ölmez: “Sordum efendim çay verdim, pasta verdim diyor yok böyle bir şey.”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben bu soruya da cevap vermiyorum bunun ifadesini vermişim zaten.”

Sanık Erol Ölmez: “Geldi mi? Geldi mi? Kendisinin geldiğini iddia ediyor musun?”

Gizli Tanık 17: “Ediyorum ve ben bu şeye de cevap vermiyorum, zaten ifadesini vermişim onun.”

Sanık Erol Ölmez: “Tamam.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Başka sorunuz varsa onu alalım.”

Sanık Erol Ölmez: “Tabi ki, Sayın Başkanım diyor ki; ben Fatih’te yok cüppe giymişim, sakal bırakmışım falan filan diye soruyor da. Beni sarıklı, cüppeli, sakallı görmüş mü bu arkadaş bir sorar mısınız kendisine?”

Gizli Tanık 17: “Ya sen kendin demiyor muydun ya?”

Sanık Erol Ölmez: “Ne zaman?”

Gizli Tanık 17: “Sen kendin demiyor muydun ya? Ya Erol.”

Mahkeme Başkanı: "Peki ne söyledi Erol Ölmez size?”

Sanık Erol Ölmez: “Hı ne söyledim bir anlatır mısın?”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Erol Ölmez ne söyledi size?”

Gizli Tanık 17: “Ya oraya uyduğunu, oraya sakal, cüppe bıraktığını, oradaki cemaate uyduğunu söyledi. Ben gittim ne kendisini gördüm, ne ettim onun kendi beyanını ben söylüyorum ben ona kötü bir iftira mı attım bir şey mi dedim yani.”

Sanık Erol Ölmez: “Tamam. Şimdi iddiada var demişsin böyle böyle yaptı. Şimdi Sayın Başkanım; benim birçok sorum olacakta bir de artı ben Hüseyin Görüm’ü tanıdığımdan beri Kuran’ı çok iyi bilen, ezberleyen, okuyan bir insan. Burada da iftira atıyor yani herkese iftira buna gerek yok. Ben fazla soru sormayacağım tek bir şey.”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen Erol Bey sorunuz varsa soru cevap şeklinde sorun.”

Sanık Erol Ölmez: “Sorum bitti yalnız Sayın Başkanım.”

Gizli Tanık 17: “Bu arkadaşa da cevap vermek istemiyorum (1 kelime anlaşılamadı) rahatsız oluyorum.”

Sanık Erol Ölmez: “Sayın Başkanım sorum bitti.”

Mahkeme Başkanı: "Başka şeyler söylemeyin sorunuzu alalım.”

Sanık Erol Ölmez: “Yarın ben sözlü ve yazılı olarak beyanım olacak mahkeme huzurunuzda.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Sanık Erol Ölmez: “Ve (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ın neden 17 nolu gizli tanık olduğunu şu elimdeki belgeyle yarın ben ispat edeceğim.”

Mahkeme Başkanı: "Anlaşıldı buyurun.”

Sanık Erol Ölmez: “Teşekkür ederim sağ olun.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Müsaadenizle Başkanım müsaadenizle.”

Gizli Tanık 17: “Bunları özel çağırmış….”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Erol Ölmez, Erol Ölmez bir kalkar mısın ayağa? Şimdi Gizli Tanık 17’nin ifadeleri hakkında beyanda bulundun. Uzun süredir buraya gelmiyordunuz bugün öğleden sonra geldiniz.”

Sanık Erol Ölmez: “Evet efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizin mahkemeye farklı 2 ayrı zamanda kendi el yazılarıyla sunduğunuz bir dilekçe var.”

Sanık Erol Ölmez: “Ben kendisine soruyorum ama Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen bekleyin bir dakika.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bir dakika. Şimdi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) Ergenekon diye bir yapılanmayı duymadım ancak derin yapılanmaları hissediyordum diye bir ifadesi oldu.”

Sanık Erol Ölmez: “Hı hı, hı hı evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Siz ise Ergenekon denen yapılanma vardır, benimde şu şu şu şu görevlerim olmuştur diye 2 kere mahkemeye dilekçe verdiniz. Ayrıca bir gazeteye beyanatta bulundunuz.”

Sanık Erol Ölmez: “Hı hı evet doğrudur.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Değil mi?”

Sanık Erol Ölmez: “Doğrudur Sayın Başkanım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Nedir bu sizin içinde olduğunuzu söylediğiniz Ergenekon adlı yapılanma?”

Sanık Erol Ölmez: “Şimdi ben şöyle bir şey söylüyorum; demin dedim ki ben yarım geleceğim, yarın hem sözlü hem de dilekçe olarak beyanım olacak. Her konu hakkında ciddi bir şekilde yarın sabahtan bu konuyla ilgili ben beyanım olacak buna yarın cevap vereceğim.”

Mahkeme Başkanı: "Hakim Beyin sorduğu soruya, Hakim Beyin sorduğu soruya cevap verin.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Benim sorumu anladınız mı Erol Ölmez?”

Sanık Erol Ölmez: “Hakim Bey evet efendim yarın vereceğim, yarın vereceğim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Benim sorumu anladınız mı?”

Sanık Erol Ölmez: “Anladım çok iyi anladım efendim yarın vereceğim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Sizin bu ifadeleriniz üzerine buradaki sanıklardan biri de sizin bu konuşmalarınızı boşboğazlık olarak değerlendirdi. Şimdi siz 2 kere 1 kerede değil. Kendi el yazınızla mahkemeye iddia makamının iddia ettiği örgütle alakalı; evet bende bu örgütün içerisindeyim. Hatta bu örgütün şu şu alt birimleri var, Atakurtlar, şunlar, bunlar diye ifade ediyorsunuz. Kendinizin istihbaratçı olarak bizzat kendiniz ifade ediyorsunuz rol aldığınızı, görev aldığınızı söylüyorsunuz

Sanık Erol Ölmez: “Hı hı hı hı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Kimlik kartlarınızı gazetelere ibraz ediyorsunuz, yayınlıyorsunuz.”

Sanık Erol Ölmez: “Hı hı hepsi yarın.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Somut olarak sizin bir beyanınız var. Bu beyanınızı ifade edin nedir yani?”

Sanık Erol Ölmez: “Yarın evet, yarın. Yarın efendim yarın zaten beyan günü.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Şimdi yarın geleceğiniz, yarın geleceğiniz meçhul.”

Sanık Erol Ölmez: “Yok.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Bu vesileyle soruyorum.”

Sanık Erol Ölmez: “Hayır efendim ben zaten (1, 2 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Şuanda cevap verecek misiniz?”

Sanık Erol Ölmez: “Efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Şuan cevap verecek misin sorulan soruya?”

Sanık Erol Ölmez: “Ne gibi? Efendim ben ne söylediysem ben sözümün arkasındayım. Ben söylemiş olduğum şu; daha öncede ben dilekçe vermiştim 83 sayfa ciddiye o 83 sayfa döndü dolaştı sonra orijinal haliyle bana geri geldi, orijinal haliyle herhangi bir şey görülmedi diyerekten onun içerisinde de var bakabilirsiniz, görebilirsiniz. E peki o döndü dolaştı bana geldi. Benim anlattıklarım veya söylediğim veya söylemek istediklerim. Şimdi ciddi olan bazı konular varsa ben bu konuları böyle şuan şu şekilde değil. Kürsüye geçip orada konuşmak istiyorum ve Sayın savcılarımın da bana sorusu, soru sormasını istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim Hakim Beyin sorusunu anladınız, cevap veriyor musunuz?”

Sanık Erol Ölmez: “Efendim ben buna yarın cevap vermek istiyorum. net olarak yarın.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun oturun.”

Sanık Erol Ölmez: “Bana müsaade verir misiniz birkaç saat yarın.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun oturun yok efendim sorunuz yok buyurun.”

Sanık Erol Ölmez: “Yarın efendim, teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Hüseyin Görüm sadece şunu soruyorum size.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Buyurun.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: “Siz mahkemede Kuran-ı Kerim’i sevdiğinizi, okuduğunuzu ancak Arapçasını bilmediğinizi ifade ettiniz doğru mudur?”

Sanık Hüseyin Görüm: “Elhamdülillah, elhamdülillah doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun sorunuzu sorun.”

Sanık Hüseyin Görüm: “(Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’a bir iki sorum olacak. Sayın(Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı), Ayşe Ceylan Gençyol’u tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık 17: “Eşim olur boşandım.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Nerede tanıdınız?”

Gizli Tanık 17: “Kuvayı Milliye’de.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Kuvayı Milliye’de tanıdınız. Ayşe Hanım ne iş yapıyordu Kuvayı Milliye’de?”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ayşe Hanım Kuvayı Milliye’deki görevi neydi?”

Gizli Tanık 17: “Kuvayı Milliye’de ilk etapta değildi, o bir yerde çalışıyordu, daha sonra geldi Kuvayı Milliye’ye oraya takılmaya başladı.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ali Kutlu’yu tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık 17: “Tanıyorum.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ali Kutlu nereden geldiydi?”

Gizli Tanık 17: “Mersin’den geldi.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ali Kutlu’nun görevi neydi Kuvayı Milliye’de?”

Gizli Tanık 17: “Abi herkese bir görev veriyordu, herkes günlük değişiyordu görev. Ben bir Anadolu’ya gittim geldim benim masayı almışlar oraya onun masasını koymuşlar oraya. Yani orada günlük değişiyordu Hüseyin abi. Ha Hüseyin abi özellikle de geçmiş olsun diyorum sana.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Teşekkür ederim kardeşim.”

Gizli Tanık 17: “Çünkü sen saygıyı hak ediyorsun.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Estağfurullah saygıyı buradaki, herkes hak ediyor buradaki.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun efendim sorunuzu sorun. Böyle karşılıklı konuşma şeklinde olmasın. Usule uyun, sorunuzu sorun.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ergenekon sanıklarının hepsi saygıyı hak eden insanlar, hepsini de seçilmiş insanlar olarak görüyorum. Ama inşallah bir gün anlarlar tabi hakimleri savcıları dinleyenleri de dahil olmak üzere. Şimdi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı), Ali Kutlu için Mersin’den gelip Kuvayı Milliye’ye sığındığını ve Mersin’de bir bayrak yaktığını söylüyorsunuz, iddia ediyorsunuz.”

Gizli Tanık 17: “Kendisi söyledi ben söylemedim ben mi söyledim, kendisi söyledi kendisi.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Böyle, böyle bir şeyi siz bana beyan ettiniz mi abi böyle böyle bir şey söylüyor bayrak yakmış diye herhangi…”

Gizli Tanık 17: “Yok söylemedim niye söylemedim? Yani çünkü gerek görmedim, gerek görmedim. Belki dedim yani bi… çünkü hakikaten kendisi söyledi. Ama biliyorsun Ali Kutlu konuşur politik konuşur bir şeyler konuşur. Artık yalandan mı konuştu şeyden mi konuştu? Yani o kendi bileceği iş. Ama Hüseyin abi suç altın olsa kimse kabul etmez. Onun için benim sana, senden bir ricam var; ben seni bu bak taa şeyden beri ben bu konuda senin durumunu ayırıyorum. Yani seninle aynı durumda.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim Gizli Tanık, Gizli Tanık siz sorulan, sorulan, sorulan soruya cevap verin. Hüseyin Bey buyurun sorunuzu sorun.”

Gizli Tanık 17: “Bak ben lafı nereye getireceğim Sayın Savcım. Oraya, oraya geleceğim, oraya geleceğim Sayın Savcım. Aynı durumda sen burada tutuklu olsaydın da şurada sizin efendim bana baskı yaparak oraya mümkün değil senin kapından bile uğramazlardı. Senin ben bir çift sözünü hiç unutmuyorum her zamanda konuşurum. Türk’e ihanet ederse asker eder, sen askeriyeyi hiçte sevmeyen bir adamsın. Sana ne kadar tezgah düzenlediklerini de sen kendin bana anlatıyordun abi.”

Sanık Hüseyin Görüm: “(Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) sorumun, sorumun cevabını istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Sorunuzu sorun, sorunuzu sorun.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Ali Kutlu herhangi bir konuda bayrak yaktı böyle bir provokasyonun içerisinde bulundu diye benim herhangi bir haberim oldu mu, herhangi bir kişi bana bunu söyledi mi?”

Gizli Tanık 17: “Olmadı, olsaydı sen onu orada yatırır keserdin.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Böyle bir konuyu herhangi bir arkadaşımız size söyledi mi Kahraman’dır, Erol’dur?”

Gizli Tanık 17: “Değil, değil Ali Kutlu’dan ben kendisinden duydum.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Mehmet Fikri Karadağ’dır.”

Gizli Tanık 17: “Ali Kutlu’dan duydum.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Sayın Başkan bir iki soruda yani bir iki açıklamak, bir iki konuları açıklamak durumundayım.”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen efendim lütfen yani bunları daha sonra bu konudaki beyanları alırız. Gizli Tanık dinlenmesini tamamlayıp daha sonra beyanda bulunursunuz.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Siz biliyorum zaman, zaman yok diyorsunuz. Şunu beyan olarak da bir iki tane cümle hemen bitireceğim Başkanım başkada soru sormak istemiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun tamam.”

Sanık Hüseyin Görüm: “Mehmet Fikri Karadağ, bilmiyorum arkadaşlarımız ne düşünüyor yanlış düşünüyorlar onun hakkında; bu ülkede tanıdığım adam gibi adamlardan bir tanesidir. Kuran ehli bir insandır, Allah’ta şahidimdir, Kuvayı Milliye davasına taşının altına elini koymuştur. Zaman içerisinde birbirimize bazı konularda kırgınlıklarımız olmuş olabilir, baba oğul ilişkisidir. Ama burada bütün Türk milleti huzurda ona 1919 Kuvayı Milliye’nin adına Kuvayı Milliye’nin başkanı olarak ben kendisine teşekkür ediyorum. Teşekkür ederim efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun. Buyurun Kemal Bey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi: “Sayın Tanık birkaç sualim olacak.”

Gizli Tanık 17: “Buyurun efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kısa ve öz olursa hem sizi de yormayalım mahkemeyi (1 kelime anlaşılamadı).”

Gizli Tanık 17: “Siz hukuk adamısınız siz konuşurken daha (1 kelime anlaşılamadı) konuşursunuz, bende sizi zevkle dinlerim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Teşekkür ediyorum teşekkür ediyorum. Gerek soruşturma aşamasındaki ifadenizde gerekse buradaki beyanlarınızda şunu çıkardım ben; ifadenizde beni dernekte görmediğiniz.”

Gizli Tanık 17: “Abi ben sana bir şey söyleyeyim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Dernek. Bir okuyayım efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika soruyu tamamlasın.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Soruyu tamamlayayım ondan sonra evet veya hayır derseniz.”

Gizli Tanık 17: “Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Estağfurullah efendim. İfadelerinizden ben şunları çıkarıyorum. İfadenizde beni dernekte hiç görmediğiniz, dernek başkanı ve üyeleriyle yüz yüze ya da telefonla herhangi bir konuşmama şahit olmadığınız.”

Gizli Tanık 17: “Olmadım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Derneğin düzenlediği ya da iştirak ettiği.”

Gizli Tanık 17: “Gelmediniz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Açık hava ya da kapalı salon toplantısının hiç birinde görmediğiniz anlaşılmaktadır teyit eder misiniz efendim?”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur efendim doğrudur aynen doğrudur. Şimdi.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam sorunun cevabını verdiniz doğrudur dediniz. Buyurun Kemal Bey.”

Gizli Tanık 17: “Cevap mı bekliyorsunuz efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam. Efendim. Doğru dediniz efendim ben zaten yeterli o. Diğer sorularda birkaç tane açacağım zaten meseleyi.”

Gizli Tanık 17: “Sizi, sizi medyadan, televizyondan özellikle bu Bilkent Üniversitesinde şey var bir üniversite var şeyde onun önündeki.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Boğaziçi Üniversitesinin Ermeni konferansının iptali meselesi.”

Gizli Tanık 17: “Efendim. Ha o sizin bazı faaliyetlerinizden dolayı siz zaten tanınan bir insansınız. Yani o dönemde, o dönemde ne meşhurdu? Ulusalcılık, milliyetçilik. Çünkü hakikaten bir üniversitenin önünde efendim bir Ermeni konferansı vardı. Siz oradaydınız, İşçi Partisi oradaydı bende geldim oraya. Yani ismini hatırlayamadım ama siz daha iyi bilirsiniz o zaman bir yasa tasarısı mı siz bir kağıtta bana geçerken verdiniz, şöyle dağıt diye. Şimdi benim sizden bir ricam var Kemal Bey? Dinliyor musunuz efendim ya siz hatırlamıyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim sorunun cevabını verdiniz mi?”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Mahkeme Başkanı: “Sorunun cevabını verdiniz mi, başka ilave edeceğiniz bir şey var mı?”

Gizli Tanık 17: “Yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun Kemal Bey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Devam ediyorum efendim. Benim ve Fikri Karadağ’ın dosyaya celp edilen telefon kayıtlarında benim Fikri Karadağ ile Fikri Karadağ’ın da benimle herhangi bir telefon konuşması veya mesajlaşmamız yok. Siz benimle Fikri Karadağ’ın telefonla konuştuğuna herhangi bir şekilde şahit oldunuz mu?”

Gizli Tanık 17: “Hayır efendim ben nereden bileyim çünkü ben devamlı sizin yanınızda mıyım efendim? Ben şahit olmadım hiç.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır siz Fikri Karadağ’ın yanınızda, onun yanında olmanız dolayısıyla o yüzden suali soruyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Siz dernekte görmüş veya duymuş olabilirsiniz o manada….. Tamam buyurun siz devam edin.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani Fikri Karadağ’ın benimle herhangi bir telefon konuşmasına şahit oldunuz mu veya duydunuz mu diye sormuştum?”

Gizli Tanık 17: “Ben duymadım.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim derneğin.”

Gizli Tanık 17: “Ama ben duymadım demekte yapmadın demekte değildir yani ben duymadım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Teşekkür ediyorum tabi doğru neyse odur. Derneğin telefon fihristlerinde Fikri Karadağ’ın cep telefonu fihristinde ve tüm Kuvayı Milliye sanık ve üyelerinin cep telefonu fihristlerinde benim telefon numaram çıkmadığı gibi benim telefonumda da benim telefonumun fihristinde veya diğer bürodan alınan fihristlerde Kuvayı Milliye Derneğinin veya Fikri Karadağ’ın veya burada yargılanan Kuvayı Milliye Derneği üyelerinin veya diğer tüm üyelerin hiçbirinin telefon numarası çıkmamıştır. Siz bir süre dernek içinde 7 ay kadar bir süre faaliyette bulunduğunuzu belirtmişsiniz. Benim telefon numarama dernek kayıtlarında veya derneğin diğer herhangi bir belgesinde veya diğer kişilerde rastladınız mı efendim?”

Gizli Tanık 17: “Ben hiç dikkat etmedim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Görmediniz yani.”

Gizli Tanık 17: “Rastlamadım, şimdi rastlamadım. Ama ben bir soruda ben sorabilir miyim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sorarsınız ben sorulardan sonra sorarsınız.”

Gizli Tanık 17: “Buyurun ben, buyurun. Sizi sabaha kadarda dinlerim yani sizi sabaha kadar.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sizi de yormayalım efendim sizi de yormayalım o bakımdan kısa ve öz olursa. Burada sanık olarak dinlenen 10’u aşkın Kuvayı Milliye Derneği üyesi ve Başkan Fikri Karadağ ile burada dernek ile ilgili dinlenen tanıkların tümü hiçbir tereddüde mahal vermeksizin benim kesinlikle derneğe gelmediğimi, derneğin hiçbir toplantısına iştirak etmediğimi, hukukçular birliğinin düzenlediği ya da iştirak ettiği hiçbir etkinliğe kendilerinin katılmadığını ifade etmişlerdir. Siz beni dernekte ya da derneğinizin düzenlediği açık ya da kapalı salon toplantılarının herhangi birine iştirak ettiğimi gördünüz mü?”

Gizli Tanık 17: “Efendim şimdi özellikle sizi mi aradık diyelim ki 3000 kişi geldi, 2000 kişi geldi yani ben şahsen görmedim ama.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Gördünüz mü diyorum efendim yani.”

Gizli Tanık 17: “Yani görmedim demekte, gelmedin demek değil.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ola ki siz bir yerde bir toplantıya gittiniz beni orada gördünüz mü?”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Herhangi bir toplantıya katıldınız Kuvayı Milliye toplantısına. Beni herhangi birinde gördünüz mü?”

Gizli Tanık 17: “Görmedim efendim. Şimdi bir soruda ben soracağım size.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi sora….”

Mahkeme Başkanı: "Hayır efendim siz soru sorma durumda değilsiniz. Siz şuanda cevap vereceksiniz sorulan sorulara. Buyurun Kemal Bey.”

Gizli Tanık 17: “Oldu efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim. Efendim duruşmada dinlenen gerek Fikri Karadağ gerek diğer dernek üyesi sanıklara ve tanıkların tümüne şahsıma plaket gönderilmesi konusunda dernekte bir konuşma olup olmadığını, bu konu hakkında bilgilerinin, görgülerinin ve duyumlarının olup olmadığı sorulmuş. Tüm sanıklar ve tanıklar istisnasız plaket gönderildiğine ilişkin duygu ve görgüye ilişkin hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını belirtmişlerdir. Burada zaten hazırda bulunan 4 Kuvayı Milliye sanığı var. Şuanda da tek tek söz alabilirler Değerli Başkanım müsaade ederse.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim sorunuzu sorun yani siz tanığa sorun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim bu şekilde konuşmanın olup olmadığını öncelikle Kuvayı Milliye sanıkları bir defa daha teyit etsinler. Derneklerinde benimle ilgili bana herhangi bir şekilde plaket veya bir hediye veya pirinç bir tablo yargıyı temsil eden, adaleti temsil eden küçük bir efendime söyleyeyim bir eşya gönderilip gönderilmediği konusundaki bu sanıklara soralım efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim tanığa soruyoruz, şuanda tanığı sorguluyoruz.”

Gizli Tanık 17: “Buyurun efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır tanığa da onu soracağım efendim. Siz bu konu hakkında bilgi ya da görgünüz nedir, nereden aldınız bu konuşma duydum diyor. Dernek içerisinde bu konu konuşuldu, dernek içerisinde bu konu konuşuldu diyor. Kim konuştu bu konuyu Hüseyin Görüm mü konuştu?”

Gizli Tanık 17: “Yok efendim öyle, onu zaten.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Fikri Karadağ mı konuştu, Kahraman Şahin mi konuştu, Erol ölmez mi konuştu?”

Gizli Tanık 17: “Efendim onu konuştu diyen mi var, onu konuştu diyen mi var?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “İfadeniz bu efendim, isterseniz okuyayım soruşturma aşamasındaki ifadeniz.”

Gizli Tanık 17: “Bir yanlışlık olmuştur ben yani orada bir konuşuldu bir cümle yani muhakkak orada bir yanlışlık vardır olsa ben burada, burada söylerim efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bakın efendim okuyorum. Okuyorum efendim.”

Gizli Tanık 17: “Belki diyorum yani ilerde.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Okuyorum efendim Sayın Gizli Tanık bende kimliğinizi açığa çıkartmamak için gayret gösteriyorum. (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ın da bu levhayı Kemal Kerinçsiz’in avukatlık bürosuna götürüp.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bizzat kendisine verdiğini biliyorum. Çünkü bu konu dernekte konuşulmuştu.”

Gizli Tanık 17: “Orada bir yanlış, bak orada bak yanlış olmuştur. O zaman orada beyan yanlışlığı vardır yani ben yanlış söylemişimdir.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani bu konu hiç dernekte konuşulmadı mı?”

Gizli Tanık 17: “Yok konuşulmadı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hiç kimse konuşmadı mı bu konuyu?”

Gizli Tanık 17: “Yani şimdi eğer bir yanlışlık varsa da hem mahkeme heyetinden hem sizden özür dilerim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Estağfurullah efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Savcılıkta ifadenizi bu şekilde verirken kimliğinizi gizlemek için mi o şekilde beyanda bulundunuz?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Onunla alakası yok onun efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Lütfen efendim. Sorduğum soruya cevap verin?”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Cevap verdi zaten.”

Mahkeme Başkanı: "İfadede, savcılıktaki ifadenizde(Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’tan bahsediyorsunuz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Başkanım cevap verdi dedi ki; bu dernekte konuşulmadı dedi cevabını verdi ama.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) diyor ve kendisinden, kendisinden bahsetmiyor.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şimdi. Tamam, kabul ama şimdi net cevabını verdi.”

Mahkeme Başkanı: “Yani kendisinden. Lütfen efendim Kemal Bey lütfen sorduğum soruya cevap alayım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki, peki.”

Mahkeme Başkanı: "Siz savcılıkta ifade vermişsiniz kendi isminizi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı).”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben…”

Mahkeme Başkanı: "Olarak söylemişsiniz ama kendinizden bahsetmiyorsunuz. Yani (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ı 3. kişi bir şahıs olarak bahsediyorsunuz.”

Gizli Tanık 17: “Evet efendim çünkü orada ismimi gizlemek için.”

Mahkeme Başkanı: "Bu savcılıkta ifadenizi verirken kimliğinizi gizlemek için bu şekilde beyanda bulundunuz?”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Savcılıkta ifadenizi verirken açık kimliğinizi gizlemek için mi o şekilde beyanda bulundunuz?”

Gizli Tanık 17: “Açık kimliğimi gizlemek için yani 3. bir X vatandaşı oldu 2. yani.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam buyurun.”

Gizli Tanık 17: “Öyle dolambaçlı yoksa Kemal Beyin adının geçtiği de orada zikredilmemiştir. Belki de öyle anlaşılıyor orada.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “O zaman tekrar soruyorum efendim. Kusura bakmayın Sayın Gizli Tanık. Sayın Başkanımın suali üzerine yeniden netleştirme ihtiyacı hissediyorum. Siz bu konunun dernekte herhangi biri tarafından başkan ve üyeleri tarafından konuşulduğu konusunda bir bilgiye sahip misiniz? Konuşuldu mu veya konuşulduysa kim konuştu?”

Gizli Tanık 17: “Ben mi, bana mı söylediniz efendim? Yok konuşulmadı.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Siz Sayın Gizli Tanık ofisimin 2 katlı bina olduğunu.”

Gizli Tanık 17: “Ben öyle hatırlıyorum, ama eski bir site, eski bir site böyle.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet, evet 2 katlı bina olduğunu ve Vatan Caddesinin üzerinde olduğunu söylediniz. Yukarıya doğru öyle mi efendim?”

Gizli Tanık 17: “Ben öyle hatırlıyorum çünkü İstanbul’u ben karşı tarafı yani bu tarafı pek bilmiyorum ama eski ben hatırlıyorsam ya Akbank ya böyle bir banka isimli bir böyle bir ufak eski bir site evler ufak ufak.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani 2 tespit doğru. 2 katlı binalar eski siteler ve Vatan Caddesinin üzeri.”

Gizli Tanık 17: “Ben öyle hatırlıyorum yani Kemal Bey yani geçmiş zaman olduğu için.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki belirgin bir bina söyleyebilir misiniz yanında, karşısında, solunda, sağında?”

Gizli Tanık 17: “Efendim zaten evler, evler genelde aynı tip aynı model orada. Yani böyle bir direk yukarı çıkmıyorsun dikey, içeri giriyorsun ya 2. bina, öyle bir şey olması lazım yani.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Binanın karşısında ne var veya en yakın.”

Gizli Tanık 17: “Hatırlamıyorum ben hatırlamıyorum efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şimdi.”

Gizli Tanık 17: “Yani şimdi hatırlamadığım şeyi nasıl söyleyeyim yani?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet. Şimdi benim binam 5 katlı.”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum yani işte olabilir.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “5 katlı, 2 katlı değil yani 2 kat ile 5 kat arasında tabi takdir buyurursunuz çok farklı.”

Gizli Tanık 17: “Ama belki de 2. yani giriş katının bir üstü de olabilir sizin şeyiniz geçmiş zaman.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “İki karşımdaki karşımdaki herhangi bir belirgin binayı biraz…”

Mahkeme Başkanı: "Gizli Tanık Gizli Tanık soruyu, soruyu, soruyu Kemal Bey sorsun daha sonra cevaplayın sorusunu tamamlasın.”

Gizli Tanık 17: “Özür dilerim, özür dilerim efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Müdahale etmeyin. Buyurun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Karşımda da belirgin bir bina söyleyebilir misiniz, hiç bakmadınız mı sağınıza, solunuza?”

Gizli Tanık 17: “Bakmadım efendim genelde bakmam.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki beni 1 defa mı geldiğinizi söylüyorsunuz?”

Gizli Tanık 17: “1 kere geldim o da sora sora geldim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “1 defa geldin.”

Gizli Tanık 17: “Çünkü zaten büronda 2 kişi vardı.”

Mahkeme Başkanı: “Biraz yaklaşın mikrofona sesiniz yüksek gelsin.”

Gizli Tanık 17: “Büronda 2 kişi vardı. Sende bunun teyidini belki hatırlamıyorsun Kemal Bey. Sizin bir derneğiniz varmış dedi ki, dediniz ki oraya asayım diye oraya götürdünüz isterseniz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki şöyle diyelim efendim yok şöyle diyelim.”

Gizli Tanık 17: “Bunu bir arattırın bakın duvarda onu göreceksiniz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Gizli Tanık; benim evimin ve ofisimin arandığı sırada derneğimde yani başkanlığını yaptığım dernekte aynı anda arandı.”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum ben onu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Eğer sizin söylemiş olduğunuz böyle bir hediye asılı olsaydı derneğimde mutlaka ki üzerinde ne olduğunu söylemiyorsunuz tam olarak.”

Gizli Tanık 17: “Tabi tabi ama siz öyle söylediniz belki de asmadınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Herhalde ona el koyulurdu delil olarak huzura getirilirdi o anlamda. Şimdi size Fikri Karadağ bunu verirken ne dedi?”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Fikri Karadağ size bu eşyayı veya plaketi veya artık ne dersek ismine.”

Gizli Tanık 17: “Efendim bakın size, evet.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani küçük bir parça diyorsunuz hediye olarak. Ne dedi efendim?”

Gizli Tanık 17: “Ya belki de şimdi efendim size bu plaketi yollamanın plaket demiyorum ben buna.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam ne dedi?”

Gizli Tanık 17: “Yani bu bir suç unsuru mudur, yani bunun ne gibi bir şeyi vardır.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değil efendim değil ama işte Sayın savcılarımız bunu bir suç unsuru olarak görmüşler ve iddianameye koymuşlar o bakımdan bunu sormak zorundayız.”

Gizli Tanık 17: “Efendim bunu kimse belki de şimdi Kemal Bey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şu anlamda ortaya çıkıyor yani şu; Fikri Karadağ ile benim hiçbir görüşmem ve bilgim olmadığı halde kendisini sadece Beşiktaş Adliyesinin altında tutuklandığım sırada gördüğüm halde sırf bu sizin hediyeniz nedeniyle bir sözde örgütsel ilişki kurmaya çalışılıyor o bakımdan önem arz ediyor. Yoksa bir avukata üzerinde adalet sembolü olan küçük bir plaket veya hediye gönderilmiş bunun bir önemi yok. Bu aynı zamanda bir ilişkinin varlığını da göstermez ama gerçeği ortaya çıkarmak bakımından söylüyorum. Sayın Gizli Tanık, Fikri Karadağ size bunu verirken ne dedi?”

Gizli Tanık 17: “Bunu mu? Ne (1, 2 kelime anlaşılmadı)”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet yani o eşyayı, o hediyeyi plaketi neyse görmediğimiz nesne.”

Gizli Tanık 17: “Dedi bunu Avukat dedi Kemal Kireçsiz’e bir adres verdi bana o adresi sora sora geldim zaten ama onu nereden aldı kendisi de bilmiyor ben bilmiyorum yani.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki beni tanıdığını söyledi mi size?”

Gizli Tanık 17: “Efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika efendim. Ne söyledi size?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Beni tanıdığını söyledi mi size?”

Gizli Tanık 17: “Anlamadım?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Beni tanıdığını söyledi mi?”

Gizli Tanık 17: “Söylemedi onu tanıyıp tanımadığını söylemedi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Söylemedi peki.”

Gizli Tanık 17: “Ama ben bunu tanıyorum veya tanı… (1, 2 kelime anlaşılmadı)”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki bana telefon açtığını söyledi mi?”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum efendim nereden bileyim bunları?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır hayır yani size ben Avukat Kemal’e telefon açtım dedi mi bu hediyeyi bu?”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum efendim yok söylemedi.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bilmiyorsunuz, bilmiyorsunuz.”

Mahkeme Başkanı: "Efendim sorunun tam cevabını alalım.”

Gizli Tanık 17: “Söylemedi efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Mehmet Fikri Karadağ size plaket her neyse verilen şeyi verirken tam olarak ne söyledi?”

Gizli Tanık 17: “Dedi bu adrese götür Avukat Kemal Kireçsiz’e bunu ver dedi, selamlarımı söyle dedi bu kadar basit.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Gizli Tanık sabahki beyanınızda şöyle dediniz; ben sizleri sıkça televizyondan tanıyorum dediniz.”

Gizli Tanık 17: “Ben tanıyorum doğru.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet tabi yani kamuoyu da tanır. Çünkü.”

Gizli Tanık 17: “O sıralar çok popülerdiniz özellikle. Evet.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet bir kanalda da benim haftalık programlarım vardı. Şimdi sadece bu bir an için, bir an için tarafınızdan getirildiğini düşünelim. Benim televizyonuma, çalıştığım televizyonuma programa çıkmadan önce Malatya’dan kayısı, Isparta’dan efendim elma, Trabzon’dan balık buna benzer o yörenin birçok hediyeleri gönderilirdi. O kişileri tanımadığım halde mektuplar, kartlar yazılırdı, tebrik edilirdi o anlamda.”

Gizli Tanık 17: “Belki de bu da. Belki de bu da böyle bir şey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi sizde zaten bunu söylediniz bu anlamda yani. Siz bu hediyeyi alırken çünkü bir zan söylediniz orada bir ifadeniz var. Açıkça söylemiyorsunuz da Değerli Gizli Tanık bakın şöyle diyor. Ancak bu kişilerin en başından itibaren birlikte hareket ettiklerini düşünüyorum demişsiniz. Yani biliyorum dememişsiniz.”

Gizli Tanık 17: “Yani şimdi efendim bakın.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama düşünüyorum demişsiniz.”

Gizli Tanık 17: “Şimdi Kemal Bey çok doğru diyorsunuz, çok teknik bir soru sordunuz. Şimdi aynı bulvarda olmasak da şimdi şuradaki manzaraya bakıyorum. Bak şimdi bu bir ana dava. Şimdi sizin siyasi yapınız belli milliyetçi, muhafazakar bir yapıya sahipsiniz. O dönemde de malum Türkiye’de efendim her gün bir yerde protesto öndeydiniz. Belki de size oradan hayranlıktan belki de sizle bir temas kurmak için onu yollamış olabilir. Yani sizde boş bir adam değilsiniz yani. Şimdi siz avukatsınız ama birçok toplumsal olayı, milli meseleyi özellikle insanları Türkiye’de yaşayan, İstanbul'da yaşayan milli duygulara sahip insanları yürükten etkileyebilecek eylemlerinde başındaydınız yani. Bunu da kabul etmek lazım. Mesela siz bir bildiri dağıtıyordunuz, benim aklıma gelmedi Türkiye genelinde, Türkiye genelinde zannedersem Cumhurbaşkanlığına bir protesto şeyi vardı. Hatırladınız mı efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Birçok etkinliğim oldu tabi.”

Gizli Tanık 17: “Ha yani sizde.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Birçok etkinliğimiz oldu ama konularını şuanda tabi…”

Gizli Tanık 17: “Sizde, sizde yani benzetmek gibi olmasın Doğu Perinçek gibi veyahut da bir önemli siyaset adamlarımız gibi önde, gündemde devamlı gündemde medyada olan insanlarsınız. Size belki hiçbir yerden hayranlık duyan bir insan bir şeyde yollar. Keşke benimde aklıma gelseydi de bende size bir şey yollasaydım yani.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Teşekkür ediyorum.”

Gizli Tanık 17: “Yani şimdi burada mahkeme heyeti (1 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi bir dakika gizli tanık, gizli tanık bir dakika.”

Gizli Tanık 17: “Buyurun.”

Mahkeme Başkanı: "Şöyle diyorsunuz. Bu şahısların ismini söylediniz şahısların birlikte hareket ettiğini düşünüyorum demişsiniz. Bu konuda bilginiz var mı, somut bilginiz var mı?”

Gizli Tanık 17: “Düşünüyorum, ben öyle düşünüyorum yani ben böyle düşündüm. Yani bu da eğer bu da benim takdirim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki bu konuda somut bir bilginiz var mı?”

Mahkeme Başkanı: "Biz düşüncenizi, kanaatinizi istemiyoruz. Bilginiz var mı?”

Gizli Tanık 17: “Yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Buyurun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sadece bir düşünce değil mi efendim?”

Gizli Tanık 17: “Düşünce.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Gizli Tanık yine Sayın Fikri Karadağ’ın, Sinan Ay… ee Aydın’a mı dediniz.”

Mahkeme Başkanı: "Aygün efendim, Sinan Aygün.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Aygün’e. Sinan Aygün’le Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına birtakım tebligatlar gönderdiğini söylediniz.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur, doğrudur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “O Tebligatları gönderirken Sinan Aygün’ün veya Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının haberi var mıydı böyle bir tebligatların gelişinden?”

Gizli Tanık 17: “Yoktu efendim yoktu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok. Pekala, siz bu durumda bana da bu hediyeyi veya plaketi benim haberim olmaksızın Fikri Karadağ tarafından size verilip bana gönderebileceğini söyleyebilir misiniz?”

Gizli Tanık 17: “Efendim şimdi o cümleye takıldınız anladım sizi, oradaki cümle çok önemli (1, 2 kelime anlaşılmadı). ”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani benim hiç haberim olmaksızın tamamen benim faaliyetlerimi takdir ettiğinden ötürü veya yakın bulduğundan siyasi düşünce itibarıyla.”

Gizli Tanık 17: “Şimdi cümle tam, doğrudur.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ben bu kişiye bir plaket göndereyim veya bir hediye göndereyim benim haberim olmaksızın.”

Gizli Tanık 17: “Bir centilmenlik hareketi de olabilir efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim?”

Gizli Tanık 17: “Bir centilmenlik, bir sevgi hareketi de olabilir.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim.”

Gizli Tanık 17: “Onu mahkeme heyeti değerlendirecektir herkesin siyasi faaliyetlerini.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi elbette, elbette.”

Gizli Tanık 17: “Herkesin siyasi faaliyetlerini herkesin yani bellidir yani mahkeme heyetimiz onu değerlendirecektir efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Gizli Tanık bir buradaki beyanlarınızda şunu söylediniz. Bir takım isimler saydınız Şener Eruygur, Ahmet Hurşit Tolon ve beni de saydınız. Bu kişilerin aynı amaç etrafında, aynı hedef doğrultusunda çalıştığını ifade ettiniz?”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şimdi beni Şener Eruygur’la veya Ahmet Hurşit Tolon’la herhangi bir toplantıda açık veya kapalı herhangi bir görüşme yaptığımı gördünüz mü efendim?”

Gizli Tanık 17: “Şimdi efendim zaten şimdi olay olayın enteresanlığı da burada.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim soru açık yani gördünüz mü, görmediniz mi?”

Gizli Tanık 17: “Görmedim ama şimdi görmedim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam görmedim diyor.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Teşekkür ediyorum. Efendim tabi ifadenizde kimliğinizi gizlemek amacıyla bende gizliyorum, saygı duyuyorum. (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) tarafından bana söz konusu hediyenin veya nesnenin getirildiğini söylemişsiniz. (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)’ın yanında herhangi biri var mıydı?”

Gizli Tanık 17: “Yok efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tek başına mı geldi (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı)?”

Gizli Tanık 17: “Tek geldi, genelde tek gezer.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet. Bir de efendim ifadenizde şöyle bir şey var; Fikri Karadağ’ın teşekkür mahiyetinde bu nesneyi, plaketi, eşyayı, hediyeyi gönderdiğini belirtmişsiniz. Bu neyin teşekkürüdür, teşekkür cümlesi geçiyor ifadenizde de?”

Gizli Tanık 17: “Efendim doğrudur belki de size bir sosyal etkinliğinizden dolayı size teşekkür eder.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet.”

Gizli Tanık 17: “Yani şimdi bir zamanlar şeyde (1 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hani ben ne yapmışımda bana teşekkür etmiş o anlamda soruyorum ben.”

Gizli Tanık 17: “Efendim mesela örnek vereyim size bir Bilkent bir üniversite var o şeyde Beyoğlu’ndan aşağıya inerken. Orda bir Ermeni konferansı düzenlendi hatırlıyor musunuz?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Biliyorum.”

Gizli Tanık 17: “O Ermeni konferansının hatta bazı gazeteciler girerken yumurtalandı filan, orda o etkinlikte de öndeydiniz veyahut da böyle bir etkinlikleriniz her gün bir medyadaydınız yani efendim Amerika’yı protesto ediyorsunuz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani benim gıyabımda bana teşekkür etmek için bunu göndermiş olabilir diyorsunuz.”

Gizli Tanık 17: “(3, 4 kelime anlaşılmadı) tabi efendim yani siz boş adam değilsiniz ki, sizinde faaliyetleriniz var yani şimdi siz 1 gün avukatlık yapsanız, 3 gün ortada bir eylemdeydiniz yani bunu da kabul etmek lazım Kemal Kireçsiz olarak.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yo o kadar değil o kadar değil tabi de yoksa ekmeğimizi çıkartamayız.”

Gizli Tanık 17: “Kemal Kireçsiz olarak bence, bence o dönemde bir MHP’den fazla çalışıyordunuz yani.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sosyal etkinliklerimiz olduğu bir gerçek. Peki, siz bu nesneyi Fikri Karadağ’dan aldığınızda Avukat Kemal’e neden bunu götürüyorum diye bir sual tevcih ettiniz mi efendim.”

Gizli Tanık 17: “Ben nerden bileyim efendim, ben nerden bileyim yani şimdi sorgu sual mi yapayım yani?”

Mahkeme Başkanı: “Tamam sormadınız değil mi?”

Gizli Tanık 17: “Yok sormadım efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun Kemal Bey.”

Gizli Tanık 17: “Kemal Bey onu giderseniz kendiniz bulacaksınız onu ben size getirdim. Belki de (1 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim dernekte arama yapıldı, dernekte arama yapıldı böyle bir şey çıkmadı.”

Gizli Tanık 17: “Efendim belki de sen derneğe dedin belki de (1, 2 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Savcılarımız zaten (1 kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı: “Efendim onlar kayıtta var Kemal Bey başka sorunuzu alalım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim. Sayın Gizli Tanık bu eşyanın, nesnenin üzerinde herhangi bir şey var mıydı yazı?”

Gizli Tanık 17: “Aynı bak sizin yanınızda bak Adalet var bak yanınızda hemen sizin….”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam yazı var mıydı, herhangi bir yazı yazıyor muydu?”

Gizli Tanık 17: “Onu hatırlayamadım geçmiş zaman. Bakın şu yanınızda bir şey var ya efendim bak hemen masada, avukatların masasının önünde.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “He evet.”

Gizli Tanık 17: “Orda terazi var, terazi resmi var.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Adalet Bakanlığını simgeliyor.”

Gizli Tanık 17: “Ha, ha öyle bir şey (1, 2 kelime anlaşılmadı)”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Onun dışında böyle bir Kuvayı Milliye Derneği gibi bir yazı var mıydı?”

Gizli Tanık 17: “Yoktu efendim yoktu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yoktu tamam efendim. Peki bir pakete falan sarılmış mıydı bu?”

Gizli Tanık 17: “Bir de inceydi o da yolda (1 kelime anlaşılmadı) bende size hatta çıplak getirdim böyle saygısızlık oldu.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çıplak getirdiniz. Peki, ben sizi nerede karşıladım efendim yani ofisimde?”

Gizli Tanık 17: “Siz içerideydiniz girişte bir delikanlı vardı bir masa. Oraya geldiniz hatta bir de teşekkür ettiniz yani şimdi sizde o kadarda bir yani sevindi. Demek ki size bu tür hediyeler geliyor ki popüler bir yani insan yollayabilir efendim niye…”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Türkiye’nin dört bir tarafından geliyor o konuda bir sıkıntı yokta mesele şu,”

Gizli Tanık 17: “Çünkü gerçekten çok gündemdeydiniz yani bir siyasi parti gibi çalışıyordun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Gizli Tanık iddianameye konmasından ötürü ben bunu hususiyetle size soruyorum yoksa iddianame konmasa sormayacağım. Yani elbette sizde değer vermiyorsunuz ama Sayın Savcımız değer vermiş iddianameye koymuş.”

Mahkeme Başkanı: “Kemal Bey lütfen sorunuzu sorun.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim tabi. Peki, ben sizden bu nesneyi alırken aldığımızı kabul edelim, Sayın Gizli Tanık, Fikri Karadağ’ı tanıdığıma ilişkin bir beyanım oldu mu?”

Gizli Tanık 17: “Hatırlamıyorum zannedersem söylemedin öyle bir şey teşekkür ettin sadece. Çünkü sen avukat olduğun için, avukatlığı adaleti simgeleyen bir şey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet. Yine ifadenizde de şu cümle var Sayın Gizli Tanık; ilişkinin mahiyetinin ve hediye paketinin plaketinin ne amaçla gönderildiğini bilmediğinizi ifade etmişsiniz doğru mudur efendim?”

Gizli Tanık 17: “Bilmiyorum efendim nerden bileyim orda bilsem desem şey yalan mı olur?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam. Efendim sizin ifade tutanağınızda tarih 11.06.2008 Sayın Gizli Tanık.”

Gizli Tanık 17: “Evet.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu tarihten önce ya da sonra yani tanıklık etmenizden ötürü sizin hayatınıza ya da beden bütünlüğünüze herhangi bir saldırı ya da ciddi bir tehdit oluşturan olay gerçekleşti mi?”

Gizli Tanık 17: “Ne gibi efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sizin benden bütünlüğünüze herhangi bir tehdit herhangi bir saldırı.”

Gizli Tanık 17: “Hatırlamıyorum, hatırlamıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Gerçekleşti mi bu süre içerisinde, 3 buçuk yıllık süre içerisinde buraya gelinceye kadar?”

Gizli Tanık 17: “Yani ifade verdikten sonra mı?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim.”

Gizli Tanık 17: “Oldu efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kim yaptı?”

Gizli Tanık 17: “Şimdi onu açıklamayacağım o ayrı bir konu. O bu konunun dışında bir şey onun soruşturması sürüyor zannedersem.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki.

Mahkeme Başkanı: “Bu ifadeyi vermenizle mi ilgili olarak böyle bir şey gerçekleşti?”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Bu savcılıkta ifade vermişsiniz ya gizli tanık olarak.”

Gizli Tanık 17: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “O ifadelerinizle ilgili olarak mı böyle bir şey gerçekleşti?”

Gizli Tanık 17: “Tanık, tanık koruma kurulu biliyor efendim olayı.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki buradaki sanıklardan veya yakınlarından biri mi yaptı?”

Gizli Tanık 17: “Efendim, tanık koruma kurulu onu biliyor, o onların elinde bu işle çalış… şey bilgi var, orada susma durumundayım. Ama.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır gizli tanıklığınızın değerlendirilmesi açısından bu önem arz ediyor Sayın Gizli Tanık.”

Gizli Tanık 17: “Aksaray, Aksaray, Aksaray (1, 2 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çünkü gizli tanıklığı buradaki savunma makamı da değerlendirecektir. Neden; gizli tanıklığın şartlı 5726 sayılı yasanın 1 ve 2. maddelerinde belirlenmiş. O şartları sizin taşıyıp taşımadığınız konusunda savunma bu bilgiye sahip olmak konumunda. O yüzden bu suali soruyorum. Cevap verebilir mi Değerli Başkanım, Sayın Gizli Tanık bu konuda.”

Gizli Tanık 17: “Efenim ben soruyu tam olarak anlayamadım fakat.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şöyle diyeyim bir daha sorayım.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi Gizli Tanık 17.”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Gizli tanık olarak savcılıkta ifade vermişsiniz.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Bu ifadeyi vermenizden sonra bu ifadenizle ilgili olarak yani verdiğinizden dolayı bahsettiğiniz olay mı gerçekleşti?”

Gizli Tanık 17: “Olay gerçekleşti bunu Ankara Tanık Koruma Kurulu bu konu hakkında bilgi ve raporları vardır elde.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Gizli Tanık 17: “Ben sadece fazla meydana çıkartmadım efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sadece ben şunu diyorum efendim bir sürü olaylar olabilir. Buradaki sanık ve yakınları tarafından mı ve bu olayla mı alakalı bu sualim? İsim isim zikretmeyin.”

Gizli Tanık 17: “O zannedersem dur soruşturma.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu buradaki sanıklar ve yakınları ve bu olay sebebiyle mi alakalı?”

Gizli Tanık 17: “Soruşturma safhasındadır onu ben bilemeyeceğim o olay.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Savunma için bize gerekli Sayın Gizli Tanık bu.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim söyledi zaten yani savcılıkta verdiği ifadeyle ilgili olarak gerçekleştiğini söylüyor.”

Gizli Tanık 17: “Gizli bir soruşturma yürütülüyor.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Burada yargılanmakta bulunan Kuvayı Milliye Derneği sanıkları yaklaşık 2, 2 buçuk yıldan bu yana peyderpey tahliye oldular en son Sayın Hüseyin Görüm 15, 20 gün kadar önce tahliye oldu. Buradan tahliye olan Kuvayı Milliye sanıklarından herhangi birinden bir tehdit aldınız mı?”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben çok uzaklardayım.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani herhangi bir tehdit gerçekleşmedi öyle mi?”

Gizli Tanık 17: “Efendim şimdi ben 2500 kilometre uzakta bir yerde kalıyorum.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani telefonla da olsa yakınlarınıza da olsa herhangi bir şekilde bir ulaşma gerçekleşti mi size?”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben onlardan öyle bir şey beklemiyorum zaten.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Beklemiyorsunuz. Yani buradaki tüm Kuvayı Milliye sanıklarından kastettim.”

Gizli Tanık 17: “Şimdi efendim bir şey olmadıktan sonra önyargılı olarak bekliyorum beklemiyorum diyemezsiniz.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet.”

Gizli Tanık 17: “Ama tedbirliyimdir zaten arkadaşlar benim ne kadar tedbirli bir insan olduğumu bilirler.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “İfadenizin ek klasörlerde sizin imzanızı taşıyan bir belge var Sayın Gizli Tanık. Sizin imzanız var o belgede. O belgede de şunu diyorsunuz; efendim diyorsunuz savcılığa yazmışsınız ve imzanızı da atmışsınız, kendi el yazınızla aslında Gizli Tanık Koruma Yasası ve Uygulama Yönetmeliği bu tür belgelerin mutlak surette emanette özel emanette saklanmasını gerektirir. Şimdi siz zaten Kuvayı Milliye Derneğinde hem üyesiniz, hem üyelik formlarını doldurmuşsunuz. Yani dernek bünyesinde imzalarınızda var. Bu yolla söz konusu belgeyle sizin kimliğinize ulaşmak son derece kolay ve basit. Aslında bu belgenin o ilave olarak ek ifade tutanağına konmaması gerekirdi.”

Gizli Tanık 17: “Kemal Bey ben bir şey söyleyebilir miyim size?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu bir ihmal tabi siz bunun farkında mısınız, biliyor musunuz bu belgenin konduğunu sizin imzanızı taşıyan yani benim ifademin basına verilmemesini istiyorum dediğiniz ifade tutanağı.”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben size.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Daha doğrusu beyanınız.”

Gizli Tanık 17: “Evet. Şimdi öncelikle size ben şunu belirteyim ben Tanık Koruma Kurulu tarafından korunmuyorum onu bir kere bileceksiniz yani. Neden; şu anda mesela bugün ifade günü, bugün duruşma gününden sonra bu kanun geçerli. Bugüne kadar Tanık Koruma Kurulu sadece çok ihtiyaç olduğu hallerde bunun dışında Tanık Koruma Kuruluyla benim içli dışlı bir alakam yok efendim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani siz bu belgeyi görmediniz değil mi efendim?”

Gizli Tanık 17: “Efendim benim Tanık Koruma Kurulu beni korumuyor ki ben kendim kendim dışarıda bak ben buraya arabaya atladım, kendim geldim.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet.”

Gizli Tanık 17: “Ben kendim geldim yani beni efendim böyle ama sizin veyahut da bazı arkadaşların dediği gibi yok efendim paraya boğdular falan filan hiçbir alakası yok çünkü ortada bir yasa var. Yasaya göre bugünden itibaren başlıyor. Bugüne kadar öyle bir şey söz konusu….”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki kimliğinizin deşifre edildiğine dair bu süreç içerisinde 3 buçuk yıllık süreç içinde gazetelerde bu konuda haberler okudunuz mu?”

Gizli Tanık 17: “Ne gibi efendim?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kimliğinizin deşifre edildiğine dair sizin gerçek kimliğinizin.”

Gizli Tanık 17: “Okudum efendim, okudum efendim çeşitli düşüyor Türkiye’de biliyorsun medyayı kontrol edemezsin. Türkiye’de mesleki ahlak olmadığından dolayı adam ülkenin savaşa gireceğini bilse haberi yayar.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır yani siz Gizli Tanığın.”

Gizli Tanık 17: “(1 kelime anlaşılmadı) bir şey yok.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “İsminin şu olduğuna dair kendinize ilişkin haberler okudunuz mu medyada?”

Gizli Tanık 17: “Ben pek birkaç tanesinde gördüm ama genelde internet, internete düşer.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet. Teşekkür ediyorum, teşekkür ediyorum.”

Gizli Tanık 17: “Ben siz, sizinle konuştuğuma da çok memnun oldum Kemal Bey.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sağolun.”

Gizli Tanık 17: “Çok kibar adamsınız.”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Estağfurullah.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Sanıklardan başka sorusu olan var mı? Yok. Avukat arkadaşlardan. Buyurun.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi: “Efendim sabahtan beri tanığı dinliyoruz. Ben sadece 2 dakika içinde bu anlatımlarla ilgili bir talepte bulanacağım 2 dakika sürecek yalnız 3 dakika değil.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim yani.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim bakınız hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi, şimdi uygulamamız nedir tanığı, tanığı, tanığı sorguya çekmek.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Ama bakın benim talebim. Sorguya çekeceğiz tamam efendim tamamda yalnız bu talebimin, bu talebimin bu duruşma….”

Mahkeme Başkanı: “Bunun dışında bunun dışında başka bir uygulama yok efendim.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Talebimizi dinlediğiniz zaman bu duruşmada yapılması gereken bir talep olduğunu, duruşma bitmeden yapılması gereken bir talep olduğunu göreceksiniz.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim tanık huzurda müvekkil Doğu Perinçek’e hakaretlerde ve iftiralarda bulunmuştur, bu hakaretler ve iftiralar tutanaklara geçti. Özellikle Doğu Perinçek’in yönelttiği sorular karşısında yalancı tanıklık yaptığı da açıkça anlaşıldı.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bu tür, bu tür beyanlar.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim bir saniye talepte bulanacağım.”

Mahkeme Başkanı: “Bu tür beyanlar tanığın yönlendirmeye amaçlı olabilir.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim ama, ama talebimi, talebimi alın, talebimi alın. “

Mahkeme Başkanı: “Efendim tanığın, tanığın doğru söyleyip söylemediğini daha sonra Mahkeme değerlendirecek.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim bakın talebimi alın iş işten geçmiş olur ondan sonra. Tanığın bu eylemi.”

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim daha sonra beyanda bulunacaksınız bu konuda.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim daha sonra bulunulabilecek bir talep değil.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim şuanda, şuanda tanığın beyanını alıyoruz.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Bitireyim anlayacaksınız. Tamam.”

Mahkeme Başkanı: “Sizin bu söyledikleriniz tanığı yönlendirme olabilir.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim tanık huzurdan gittikten sonra talebin bir anlamı yok.”

Mahkeme Başkanı: “Yalan söylemekle itham ediyorsunuz, yalan söylemekle itham ediyorsunuz.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Bir anlamı yok efendim tanık huzurdan gittikten sonra bu söyleyeceklerimin bir anlamı yok.”

Mahkeme Başkanı: “Anladım efendim. Tanık beyanlarına karşı daha sonra beyanlarınızı alacağız.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim bitiriyorum, bitiriyorum 1 dakika sürecek.”

Mahkeme Başkanı: “Delilleri tartışacağız, delilleri tartışacağız.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “1 dakika sürecek izin verin.”

Mahkeme Başkanı: “Talebinizi alalım son talebinizi alalım. Yorumlarınızı bırakın talebinizi alalım.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Tanığın bu eylemi. Yorum değil talep.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim yalancı tanıklıkla suçluyorsunuz. Şuanda yalancı tanıklık yapıp yapmadığını Mahkeme değerlendirecek.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim değerlendirmenize sunacağım bende.”

Mahkeme Başkanı: “Siz talebinizi alalım, lütfen talebinizi alalım.”

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim tanığın bu eylemi açıkça Türk Ceza Kanununun 125. maddesinde tanımlanan hakaret, 267. maddesinde tanımlanan iftira, 271 ve 272. maddelerinde tanımlanan suç uydurma ve yalan tanıklık suçlarını oluşturmaktadır. Türk Ceza Kanununun 279. maddesine görev kamu görevlisinin suçu bildirmemesi de suçtur. Ceza Muhakemesi Kanununun 205. maddesi duruşma sırasında işlenen suçlar hakkında işlem yapılmasını emretmektedir. Buna göre bir kimse duruşma sırasında bir suç işlerse Mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir. Burası önemli gerek görürse failin tutuklanmasına da karar verebilir. Bugüne deyin yalnızca savunma yapan sanıklar ve müdafileri için uygulanan bu hükmü Mahkemenize hatırlatıyor hakaret ve iftiralarda bulunan, suç uyduran, yalan tanıklık yapan bu tanığın Ceza Muhakemesi Kanunu 205. maddesine göre tutuklanmasına karar verilerek, hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey bu talebiniz tanığın yönlendirmeye amaçlı bir beyan anlaşılabilir. Bu tür beyanlarda bir daha bulunmamanızı tavsiye ediyorum usule ilişkin bir sözde değil. Daha sonra tanığın beyanlarına karşı beyanınızı alacağız zaten.

Sanık Doğu Perinçek müdafii Av. Mehmet Cengiz: “Efendim (5, 6 kelime anlaşılmadı)

Mahkeme Başkanı: “Efendim şuanda, şuanda bunun sırası değildi. Lütfen, lütfen oturun lütfen buyurun.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Avukat arkadaşlardan başka sorusu olan var mı? Sorunuz varsa alalım. Buyurun Avukat Hanım Buyurun.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim onları daha sonra değerlendiririz Avukat Hanım Buyurun.”

Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Başkanım araya girebilir miyim?”

Sanık Doğu Perinçek müdafi Osman Aydın Şahin söz istedi verildi: “Sadece yalan tanıkla ilgili değil Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun, buyurun efendim.”

Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Başkanım CD doldu, ara istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım Buyurun. Buyurun Hüsnü Bey değiştirin.”

Sanık Hayrettin Ertekin söz almadan konuştu, anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim lütfen şuanda karşılıklı sohbet olmaz, oturun oturun oturun. Hayrettin Bey oturun.”

Üye Hakim Hüsnü Çalmuk: “Başkanım hazırız.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım buyurun.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi: “(Gizli Tanığın adı belirtildiğinden bir kelime tutanaktan çıkartıldı) Bey.”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “İlk ifadenizin başlangıcında Kadıköy’de Kuvayı Milliye Derneğine yatacak yerim yok, olmadığı için gittim dediniz.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Doğru mudur?”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Mahkeme Başkanı: “Biraz yaklaşın, yüksek sesle konuşun.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani siz yatacak bir yeriniz olmadığı için, barınacak bir imkanınız olmadığı için Kuvayı Milliye Derneğine sığındınız bir anlamda değil mi?”

Gizli Tanık 17: “Sığınmadım da oraya gittim öyle oldu.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani Kuvayı Milliye Derneğini kendiniz için bir yatacak bir yer olarak mı gördünüz?”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Sonrada o dönem orda bulundunuz ve sonrada ordan kovulduğunuzu söylüyorsunuz beyanınızda bu da doğru mudur?”

Gizli Tanık 17: “Efendim bunun konuyla alakası ne?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Efendim ifadenizde geçtiği için soruyorum sizin Kuvayı Milliye Derneğiyle olan ilişkinizi sorguluyorum şuanda.”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben cevap veremeyeceğim zaten rahatsızlandım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “O zaman ben ifadenizden okuyayım ifadenizden okuyayım.”

Gizli Tanık 17: “Ha ordan oku.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu mahkeme denilen toplantıda (Gizli Tanığın adı ve soyadı belirtildiğinden iki kelime tutanaktan çıkartıldı) suçlu bulunarak dernekten kovuldu. Bu beyan size ait.”

Gizli Tanık 17: “Doğrudur.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Yani siz yatacak bir yeriniz olmadığı için Kuvayı Milliye Derneğine gittiniz, sonrada kovuldunuz ordan.”

Gizli Tanık 17: “Evet.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kuvayı Milliye derneğinde dediniz ki randevuyla çalışılırdı, görüşmek isteyenler randevu defterlerine kaydedilirdi falan. Bir randevu sistemi olduğunu söylediniz doğru mudur?”

Gizli Tanık 17: “Efendim bunlar çok geçmiş meseleler bu konuyla alakası yok ben bu cevabı vermeyeyim efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kuvayı Milliye derneğine gidip gelenler hakkında burada saatlerdir sorgu yapılıyor size. Sizde bu sırada bir beyan olarak.”

Gizli Tanık 17: “Oraya binlerce insan geliyor yani binlerce insan geliyor. Gelen giden, gelen giden onlar geçmişe ve 10 bin kişi gelmiştir.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet Fikri Karadağ’ın. Evet Fikri Karadağ’ın böyle randevulu olarak görüşmeleri kabul ettiğini.”

Gizli Tanık 17: “Onun kendi özel, kendi özel şeyleri vardır.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Evet yani bu bunu demin siz sorgunuz sırasında söylediğiniz için teyit ettiriyorum size doğru mudur?”

Gizli Tanık 17: “Efendim orası kocaman bina bir kısmı geliyor çay içmeye, bir kısmı geliyor işe geliyor, bir kısmı geliyor. Yani çeşitli amaçlarla gelen insanları amaçlarına göre kayıt oluyor, olmuyor. Yani burası böyle bir halka açık bir yerdi yani.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Anladım ama siz daha önceki beyanlarınızda Fikri Karadağ’ın randevulu olarak konuklarını kabul ettiğini söylemiştiniz.”

Gizli Tanık 17: “Efendim benim ee doğrudur.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Dinler misiniz?”

Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık önce soruyu alın.”

Gizli Tanık 17: “Çok özür dilerim, özür dilerim.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım tamamlasın sorusunu daha sonra cevap verirsiniz.”

Gizli Tanık 17: “Özür dilerim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ha lütfen tamamlayım sorumu ondan sonra siz müdahalede bulunursunuz. Fikri Karadağ’ın böyle randevulu olarak kabullerde bulunduğu konusunda bir beyanınız var bugün yaptınız bu beyanı. Ben bunu soruyorum size.”

Gizli Tanık 17: “Efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Bu randevuları kim tutardı, yani kim?”

Gizli Tanık 17: “Efendim o bir zamanlar oldu bir zamanlar olmadı şimdi ben anladım yani diyorsunuz ki randevuda diyorsunuz (2, 3 kelime anlaşılmadı).”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben sizin ne anladığınızı sormuyorum benim sorum çok açık.”

Gizli Tanık 17: “Efendim ben bu soruya cevap vermeyeceğim bu soruyla bunun alakası ne ya?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Ben alakayı kuruyorum Mahkemede itiraz etmiyor.”

Mahkeme Başkanı: “Onu, onu Avukat Hanım takdir edecek efendim. Siz sorulan soruya cevap vermek yükümlüğündesiniz.”

Gizli Tanık 17: “Buyurun efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “(Gizli Tanığın adı belirtildiğinden bir kelime tutanaktan çıkartıldı) Bey ben size net sorular soracağım mümkünse bana çok net cevap verir misiniz yorum yapmaksızın?”

Gizli Tanık 17: “Oldu efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Tamam teşekkür ediyorum.”

Gizli Tanık 17: “Rica ederim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi bu müvekkilimin Kuvayı Milliye Derneğiyle bir irtibatı olduğu konusunda.”

Gizli Tanık 17: “Kimin?”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Müvekkilim Veli Küçük’ün. Kuvayı Milliye Derneğiyle bir irtibatı konusunda bir iddianız var.”

Gizli Tanık 17: “Efendim iddia değil gerçektir ama şimdi orda ağız birliği yaptılar böyle oldu, onu Mahkeme Heyetimiz değerlendirecektir.”

Mahkeme Başkanı: “Önce, önce, önce soruyu dinleyin tamamlasın Avukat Hanım. Bekleyin.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Şimdi size buradaki ifadeniz okunmadan önce yani pardon savcılık makamındaki verdiğin, yaptığınız tanık beyanı okunmadan önce olayı anlatmanız sırasında siz şöyle bir ifade kullandınız. Bir akşam bir grup geldi, Veli Küçük olduğunu zannettiğim bir kişi dediniz bunu aynen ben sizin söylediğiniz şekliyle not aldım. Bir akşam bir grup geldi, Veli Küçük olduğunu zannettiğim bir kişi. Şimdi daha sonra orda bulunmadığınıza ilişkin yani o grubun içinde yer almadığınıza ilişkin burada gün içinde verdiğiniz beyanlarda böyle şeylerinizde oldu yani tam açıklık kazanmadı. İlk ifadeniz böyle. Ben buradaki verdiğiniz sorgudaki beyanınızı okudum. Veli Küçük olduğunu zannettiğim bir kişi. Şimdi bize sizden ricam tam olarak bunu ne savcı, ne de buradaki sanıklar tam olarak böyle net ayrıntılı olarak anlattırmadı size. Bize Veli Küçük’ün geldiği günü böyle başından hikaye olarak Kuvayı Milliye’ye nasıl geldi bir anlatabilir misiniz tekrar?”

Gizli Tanık 17: “Efendim bu zaten benim ifadelerimde vardır, ifadelerimdeki geçerlidir bunu 2. bir defaya anlatmayı da ben uygun görmüyorum, onun için bu işe cevap veremeyeceğim efendim.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Kapıda kaç….”

Gizli Tanık 17: “Zaten ifademde var efendim ifademde olan bir şeyi sana niye anlatayım? Burada benden bir açık alacaksın, kendi şeyine göre yorumluyorsun hanımefendi. İfademde var.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Avukat Hanım.”

Gizli Tanık 17: “İfadem geçerlidir, Mahkeme Heyeti bunu değerlendirecektir.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi bakın Gizli Tanık maddi gerçeği bulmak açısından hiçbir şeyi saklamamanız gerekiyor.”

Gizli Tanık 17: “Tamam buyurun efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Her şeyin açıklığa kavuşması gerekiyor. Bu konuda yardımcı olursanız bu amacı gerçekleştirmiş oluruz. Buyurun Avukat Hanım.”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “(Gizli Tanığın adı belirtildiğinden bir kelime tutanaktan çıkartıldı) Bey siz bir açık vermekten mi korkuyorsunuz?”

Gizli Tanık 17: “Hayır efendim ben zaten rahatsızım birazda ondan yani ben burada tansiyon, tansiyonumda düştü.”

Mahkeme Başkanı: “Gizli Tanık yorulduğunuz an, sağlığınız bozulduğu an ara verebiliriz.”

Gizli Tanık 17: “Rahatsızım ondan tamam efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Ara vermek istiyor musunuz?”

Gizli Tanık 17: “Hayır zaten az kaldı herhalde hanımefendi…”

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük: “Hayır efendim az kalmadı.”

Mahkeme Başkanı: “Ara verilmesini istiyor musunuz, yoruldunuz mu?”

Gizli Tanık 17: “Ara verilsin efendim ben zaten rahatsızım.”

Saattin 18:50 olduğu görüldü.




Yüklə 1,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin