T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya 13,30’a kadar ara verildi



Yüklə 347,22 Kb.
səhifə3/4
tarix05.12.2017
ölçüsü347,22 Kb.
#33873
1   2   3   4
Duruşmaya 13,30’a kadar ara verildi

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,

Bu arada bir kısım sanırlar müdafileri Avukat Mehmet Cengiz, Hasan Basri Özbey, Fatma Handan Gülsevilir ve Tolga Akalın’ın geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.



Sanık Kemal Kerinçsiz tekrar huzura alındı,

SANIK KEMAL KERİNÇSİZ SORGU VE SAVUNMASINA DEVAMLA;

Değerli başkanım sayın üyeler sözde örgütün medya alında gizli ittifak yaparak gizli güç konumuna ulaştığı iddia edilmektedir medya alanında peki bunun delili olarak ne getirilmiştir sadece bir yemek toplantısı yemek toplantısının dışında birkaç telefon peki suç mudur. Ulusal medya ile Cumhuriyet gazetesinin veya ART televizyon bu şekilde bir araya gelmesi ki böyle iddia sadece iddia babında vardır basit bir yemek toplantısı suç mudur efendim o zaman suçsa şunu yapacaksınız yani söz konusu şirketlerin medya şirketlerinin örgüt amacı doğrultusunda faaliyet gösterdiğini tespit etmişseniz delilleriniz varsa ceza muhakemeleri kanunu 128. maddesini uygula samimiysen onu göreyim hem 128’i uygulamayacaksın yani suç konusu eşyaya el koymayacaksın ama öbür taraftan da diyeceksin ki bunlar sözde örgütün amacı doğrultusunda hareket eden medya şirketleridir bir araya gelip güç kuvvet kazanmaktadırlar olmaz birinden birini tercih edeceksiniz bir yemek toplantısıyla arada bir iki telefon konuşmasıyla peki tutun ki birleştiler bugün bütün medyalar holdingleşmiş vaziyette ismini vermeye gerek yok küreselci basın, tarikat basını sürekli olarak dergilerle, gazetelerle güç kazanıyorlar, şirketlerle birleşiyorlar bu bir ticari faaliyettir. Ha siz örgütün faaliyeti olarak değerlendiriyorsanız elinizde deliliniz varsa onu koyarsanız efendim Cumhuriyet gazetesiyle ulusal medya birleşecekmiş ne olmuş birlese suç mu işleyecekler o bakımdan suç olmayanla ticari faaliyetleri birbirinden ayırmak gerekir siz küreselci medyaya dokunmayacaksınız ama milli değerlere sahip olan ulusalcı medyaya dokunacaksınız birleşmesini istemeyeceksiniz suç olarak göreceksiniz bu asla kabulü mümkün değildir. Bunun için mutlak suretle öncelikle suç işlendiğinin veya örgüt faaliyeti çerçevesinde birleşmenin yapıldığının tespiti gerekir bu konuda da tek ciddi bir delil yoktur. Savcılar, mahkemenin huzurunda bulunan kişilerin toplumsal kariyerlerinden istifade ederek toplulukları harekete geçirdiklerine ilişkin suç olduğunu ifade ediyor yani bu kişiler diyor toplumsal kariyerleri vardır ve toplumu faaliyete geçirecek etkinlikte güçleri söz konusudur diye e peki bu konuda bu kişilerin bir olay yarattığına, kitleleri harekete geçirdiğine, suç işlettiğine dair deliliniz kim bu örgütün üst tarafında kariyer sahibi olan kişiler, ne suç işlemişler, ne yapmışlar bunları ortaya koymadan sadece bu tür cümlelerle suç yaratamazsınız sözde örgüt tarafından suikast konusunda talimat verildiğini ifade ediyorlar efendim kime suikast konusunda talimat verilmiş bugün bu dosyada suikast olarak sadece bir Danıştay suikastı var peki Danıştay suikastının talimat verildiğine dair ne deliliniz var Osman Yıldırım’dan başka Osman Yıldırım’ın konumu ortada 5-6 tane her ağzını açtığından farklı ifadelerde bulunan ve bu dosyanın sanığı haline getirilmiş olan kişinin ifadeleri ve gizli tanık ifadesi gizli tanığında hangi şekillerde ifadesinin dikkate alınacağı yasada belli tek bir gizli tanık ifadesi tali delillerle desteklenmediği müddetçe zaten dikkate alamazsınız onu attığımızda siz diyebilir misiniz ki Danıştay suikastını buradaki yöneticilerden biri bir kaçı şu talimatı verdi, bunu yaptı yok delil yok bir tek ellerinde Osman Yıldırım tepe tepe her yere onu kullanıyorlar başka yok iki kişinin gayri ciddi konuşmaları var telefonda Kuvvai Milliye derneği ile ilgili olan bu konuşmalarda herhangi bir yerden talimat alındığına dair bir olayda yok orada yani o söz konusu derneğin faaliyeti çerçevesinde hareket ettiklerini bir izlenim alamıyorsunuz iki kişinin konuşması hatta dernek başkanına mesele açılıyor dernek başkanı terliyor böyle şey olmaz diyor devletimiz var diyor devletin gücü kuvveti var diyor Fikri Karadağ’ın o iki kişiye konuşurken yol verdiğine veya onları yönlendirdiğine talimat verdiğine, sevk ettiğine, suça tahrik ettiğine dair bir izlenim alamıyoruz o telefon konuşmaları net ve o konuşmaları derneğin diğer üyelerinin bilgisi tahtında yaptıkları da ortada değil böyle bir bilgide yok iki kafadar gayri ciddi konuşmaları var siz bunları tutup ta Kuvvai Milliye derneği çerçevesinde bu konuşmaların yapıldığını da iddia edemezsiniz ki dernek başkanı buradaki 2-3 telefondaki net konuşması zaten bunu ortaya koyuyor para teklifinden bahsediliyor veya yüksek paralardan sadece Muhammet Yücenin kendisinin telaffuz ettiği peki Muhammet Yüce’ye böyle bir teklif gelmiş mi. Fikri Karadağ böyle bir teklifte bulunmuş mu kendisine telefonda yok ama Muhammet Yüce’nin kendisinin yarattığı tamamen beyanlar ve ciddiye de alabilecek beyanlar değil ellerinde tek bir silah yok tek bir hazırlık hareketi yok emniyet ciddiye almıyor kimse ciddiye almıyor ama iddianame savcıları bunu iddianamenin her tarafına ve hatta emniyete göndermişler emniyette terör tanımlamasın yaparken sözde örgütün uzun uzun bu telefon konuşmalarını kullanıyor ve sonuçta diyor ki bu telefon konuşmaları diyor hazırlık hareketi sayılır diyor icra hareket değildir suç sayılmaz o konuda da bir istinatta bulunmuyor bu tür konuşmaları biz dikkate alırsak emin olunuz ki Türkiye’nin yarısını buraya getirmek zorunda kalırsınız her kızın telefonda istediği şekilde konuşabilir ama bu konuşmanın planı, programı örgüt çerçevesinde yapılan konuşma olmadığı ortada tamamen bireysel peki silahları var mı silahları bile yok paradan kim bahsediyor sadece kendisi o bakımdan bu suikast iddialarını ciddiye almak asla mümkün değil basit bir sulh ceza mahkemesinde bile dikkate alacak mesele değildir bu sulh ceza mahkemesi bunu atar suç değildir diye bırakınız burada yargılamanın konusu yapılmasını yine buradaki değerli başkanım hangi sanık Danıştay sanıklarına para teklif ederek darbe yapılacak yakında cezaevinden çıkacaksın demiştir var mı böyle bir şey iddianamede şimdi oradaki dinlenen bir tanık böyle diyormuş kendi aramızda konuşuyoruz da demiş Ankara’daki yargılama sırasında duruşma öncesinde tutukluların bulunduğu koğuşta bekleme salonunda peki buradan kim vaatte bulunmuş hangi yönetici böyle bir para vaadi yok talimat yok, para vaadi yok bu tür hadiseler sadece yalancı şahitlerin, gizli tanıkların ifadeleriyle ispat edilemez savcılar bu tür toplumun dışına itilmiş insanlara güvenerek ülkeye buhrana sokabilecek meseleleri yönlendirme gayretlerine girdiği takdirde güvendikleri bu kişiler kendilerine aynı oyunu oynayarak arkalarında yaptıkları gizli vaade dayalı anlaşmaları bir bir anlattığı günler gelecektir. Emin olunuz ki şu Osman’ımla yapılan anlaşmalar, konuşmalar sizin huzurunuza tek tek burada anlatacak gün olacak çok fazla uzun sürmez çünkü burada masum insanlara yanlış yapan, aylarca tutuklu kalmamalarına sebebiyet veren o yalancı insanlar savcılarla yapmış oldukları son derece hukuk dışı antlaşmaları da huzurunuza getireceklerdir. Garih cinayetinde de yapacaklar onu çünkü vaatler var o vaatler yapıldı o vaatler bir bir buraya gelecek işte beni böyle kandırdı diyecekler onlara güven olmaz. Hayattan umudunu kesmiş olan insanlar hepsi müebbet hapis cezası almışlar geçmiş yaşantılarına baktığınızda tamamen bitirmişler kendilerini. Son umut olarak belki buradan ne çıkarabiliriz diye cezaevlerinde bu tür insanlar çok fazladır ve bunları da emniyet rahatlıkla bulur gizli tanık olarak savcının huzuruna anlaşmayla getirirler işte gizli tanık müessesi Türkiye’de çok tehlikeli neden çünkü gizli tanık olayı daha ziyade savcılık ve emniyet kurumu tarafından kurtarılacak sizin huzurunuza geldiğinde neden diyorum ben gizli tanığım ifadesi soruşturma sırasında alınmalı pişmiş olacak geriye dönüşü olmayacak çünkü gizli tanık koruma kurulunda 11 üyeden iki tanesi yargıç ve gizli tanık koruma kurulu kararı verirken mahkemenin kararını beklemeyecek değerli başkanım sizin huzurunuza burda gizli tanık ifadesini verdikten sonra ifadenin değerini de kendisi ölçecek hakim ölçmeyecek siz gizli tanığı dinlediğinizde bu tanığın ifadesinin davaya ne kadar etkili olduğu konusunu gizli tanık koruma kurulu karar verecek böyle şey olabilir mi bakınız adeta yargının görevi kurullara komisyonlara devrediliyor aynen 1960 öncesinde olduğu gibi nasıl meclisteki milletvekillerinin yargılanmaları tahkikat komisyonlarına devredilmişti burada da aynı şey çok tehlikeli bir gidiş bir davanın ki siz dahi o ifadenin ne kadar etkili olduğunu hükmün sonucunda karar vereceksiniz artı o hükmünde denetimi var Yargıtay’a gidecek bu kadar uzun yıllar alacak bir meselede eğer bir tanık çok rahatlıkla ifadeden sonra kurulun vaatlerini tekbirleri, yurtdışı, iş bulma vesaire her türlü ameliyat bunlar uygulandıktan sonra o kişinin ifadesinin değersiz olması sonradan çıkması arz etmeyecek o bakımdan çok tehlikeli bir olaydır, tehlikeli bir yasadır ben o yasaya doğrudan doğruya Ergenekon yasası diyorum inanıyorum ki anayasa mahkemesi o yasayı mutlak suretle iptal etmelidir diyorum. Şunu ifade etmek gerekir ki maalesef unutmayalım ki kılavuzu karga olanın burnu asla pislikten kurtulmaz. Savcılar, Danıştay şehidinin katiline Osmanım diyerek yaptıkları anlaşmanın bedelini emin olunuz ki er veya geç meşru hukuk zemininde o tanıklar tarafından kendilerine dönüleceğine inanıyorum ve mutlaka sıkıntılarına çekeceklerdir. Alparslan Aslan’ı bu menfur cinayetten sonra dışarı çıkacaksın diye buradaki sanıklardan bir kısmının azmettirdiğine ilişkin elinizde bir ciddi delil var mı yazmışlar iddianamede Alparslan Arslan’ı bu cinayetten sonra sen dışarı çıkacaksın kim demiş bunu bu sanıklardan bireyselleştirelim her şeyi işlenen suçları, söylenen sözleri, bireyselleştirmenden olmaz yanlış karar veririz bir torba olur işte o yüzden kurunun yanında yaşı yakarız. Ya da bu kişinin çıkma ümidini bir başkasına beyan ettiğine ilişkin varsayıma dayanılarak hem darbenin hem de suikastların rahatlıkla sözde örgüt tarafından gerçekleştirebilecek düzeyde deneyim ve birikim sahip olduğunun ölçüsü olabilir mi bakın nerden nereye geçiyor, Lütfen savcılar bu cümleyi bir daha okusunlar. Bunu yazanın Türkçeyi bilen bir Türk olduğuna inanmak son derece zordur. Alparslan Arslan’ın beyanında darbe ile kısa sürede çıkacağını söyleyecek ve bu beyana dayanılarak da bu sözde örgütün darbeleri rahatlıkla gerçekleştirebileceği suikastları yapabileceği deneyim ve birikim ile birlikte yeterli eleman, araç, gereç, bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu savunmak mümkün olabilecektir. Yani Alparslan Arslan diyor ki efendim diyor ben bu cinayetten sonra kısa sürede darbe olacak ben dışarı çıkacağım ve sadece bu konuşmaya bakılarak iddianamede savcılar nelere karar veriyorlar bu cümleye bakarak yani sonuç çıkarımına efendim çok rahatlıkla darbeleri gerçekleştirebilecek suikastları yapabileceği deneyim ve birikim ile birlikte yeterli eleman araç, gereç, bilgi, kapasiteye sahip olduğunu savunmak mümkün olabilecektir bu cümleye istinaden bu nasıl bir mantıktır. Söz konusu önermeden bu sonuca gitmek mümkün müdür işte mantık bilimini bilmezseniz, çarpıtmaya kalkarsanız bu sonuçlara varırsınız iddianamedeki bütün cümleler böyle yani başlangıçta konulan önerme o büyük önerme yanlış tespit ediliyor tabi sonuca yanlış varıyorsunuz. Savcılar, terör örgütünü hem kuruluş yapısı gereği, hem amaç ve faaliyet alanları bakımından, hem de örgütün sivil unsurlarının oluşumu açısından silahlı bir örgüt suçlamasını yaparken önlerine getirilen nasıl utanılacak belgeye imza attıklarının farkında değildir. Bu cümle açıkça Türk silahlı kuvvetlerine terör örgütü nitelendirmesinde bulunmuşlardır. Başından itibaren iddia ettiğim üzere bu belge kendileri tarafından yazılmamıştır. Görevlendirilmiş savcılar iftira name düzeyinde de olsa böyle bir sosyal psikolojik düzeyde belgeyi hazırlama kapasite ve kabiliyetleri yoktur. Eğer söylediklerimin aksine milyonlarca şehidin kanı ile sulanmış bu topraklarda doğup bu ülkenin ekmeği ile beslenmişlerse, bu devletin okullarında, 85 yıllık Cumhuriyetin kazanımları ile okumuşlar ise, bu ülkenin kendi konumlarında bulunan birçok insanın sahip olmadığı imkânlara sahip olmuşlarsa, samimi olduklarına inanmadığım inançlarını yaşayabiliyorsa, ordusunu asla ve aslar terör örgütü ile bir araya getiremezler ver paçavraya da imza atamazlar. Vicdanları bu imzayı atmalarına engel olur. Savcısı bir devlet görevlisi, ama en az 2000 yıllık şanlı bir geçmişe sahip biricik kurumunu çok rahatlıkla suçlayabilmektedir. Bu fütursuzca suçlamanın ve davranışının arkasında güçler nedir bir savcı bunu yapamaz ordusuna bu şekilde yüklenemez. Kendi ordusuna bu şekilde en ağır yaftayı yapıştıran kişiyi Türk devletinin bir kamu görevlisi olarak görmek mümkün değildir. Çünkü bu anlayış 1982 tarihli anayasaya nın tüm hükümlerine aykırıdır. Yargı mensubu, ordusuna karşı böyle bir tutum takınamaz. Maalesef Menemen zihniyeti ülkemizi teslim almak üzeredir. 1930’da Menemen sokaklarında Kubilay’ın başını bağ testeresi ile kesenler, şimdi maalesef iddianamelerde ve mahkeme salonlarında Atatürk’ün ve Türk milletinin ordusunu mahkûm ettirmenin peşindedirler. Tek gerçek ve gelecek Türk milletinin payidar olmasıdır. Aksine bütün gayretler kısa bir dönem parlasa da, başarılı olma şansları yoktur. Türk milletinin öz bünyesine, kültürüne, tarihine, geleneksel yapısına ters düşen bütün çabalar sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Siz yeşil darbeyi yapanlar, milletin makûs talihi ile oynayamazsınız. Türk milletinin tarihini, dergâhlarda tarikat şeyhlerinin dizleri dibinde Atatürk, Türklük ve ordu düşmanlığı ile beslenen, biat kültürü içerisinde yetişen, gerçek İslam düşüncesi ile alakası olmayan din tüccarları Şeyh Saitlerin, Saidi Nursilerin yetiştirmeleri olarak biçareler asla belirleyemez. Yerleşmiş olduğunuz Türk devletinin bütün kademelerinden eninde sonunda terk etmek durumunda kalacaksınız. Merek etmeyiniz bütün bunlar şahsımın asla benimsemediği ve milletin fıtratına da ters düşen darbelerle değil, gerçek demokrasi ve hukuk kuralları içerisinde gerçekleşecektir. Sayın savcılar sözde örgütlenme yapısını aynen şöyle diyorlar değerli başkanım alman tipi örgütlenme yapısı bakın alt alta saymışlar bu örgütlenme yapısını İngiliz tipi istihbarat örgütlenme yapısı, Avrupa tipi Sivil Toplum Kuruluşu örgütleri yapısı, doğu tipi Sivil Toplum örgütlenme yapısı, doğu tipi istihbarat örgütlenme yapısı ne kaldı geriye ne kaldı yani şu sözde örgütün yapısı nedir söyleyin tek bir somut bir şey çıkarın ortaya doldurmuşlar tamamını hangisi olursa bu anlayışla yazılan bir belge yani boş yok biri olmazsa diğeri olacak zihniyeti var. Sivil unsurların bir arada olduğu bir sivil toplum kuruluşu yoktur lobi dikkatli incelerseniz değerli başkanım bir Sivil Toplum oluşumu ön görmüştür burada köprü personel, daire başkanları, diğer yöneticilerin birlikte bir arada olduğu bir sivil toplum kuruluşu lobi bu yani örnek bir Sivil Toplum Kuruluşu getirmiş peki nerde bu Sivil Toplum Kuruluşu değerli başkanım köprü personeli yöneticilerinin tümünün birlikte üye olduğu nerede bu Sivil Toplum Kuruluşu yok Veli Küçük hiçbir derneğin üyesi değil Muzaffer Tekin hiçbir derneğin üyesi değil köprü personel peki nerede bunlar efendim yani lobiye örnek bir Sivil Toplum Kuruluşu kesinlikle yoktur. lobi fiili duruma uymamaktadır. Derneklerin tek bir merkezi güç tarafından yönlendirilmesi asla yine üniversitelerde okuyan gençlerin örgütlendiği bir sivil yapılanma nerdedir değerli başkanım şu iddianame içerisinde bana bir tane gençlik örgütünü, üniversite gençlik örgütünü koysunlar üniversitelerde geniş geniş işlemişler gençlik örgütleri esas amaçlardan bir tanesi bu denmiş üniversite gençlik hareketi bir dernek, bir oluşum yom bunun içerisinde ama iddiada var üniversite gençlerinde teşkilatlandırmışlardır diyor birde onun dışında gecekondu bölgelerinde güneydoğudan gelen varoşlarda yaşayan gençlerin, işsiz gençlerin teşkilatlandığından bahsediliyor hani bir örnek bir tane dernek söylesinler bu gençlerin örgütlendiğine bu da yok ama belgede var belge ile fiili durum bir birinden tamamen farklı sistemle barışık olmayan insanlardan bahsedilmiştir. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim buradaki insanların tümü sistemle barışıktır. Tümü sistemle barışık değerli başkanım hepsi anayasasını, devletini bütün kurum ve kurullarıyla kabul eden insanlar asıl rejimle sorunu olan şu iddianameyi huzurunuza getiren insanlar sistemle barışık olmayan insanlar onlar burada aramamak lazım ben devletimin bütün kurum ve kurallarına bağlıyım tamamına bağlıyım benim mutlu ve huzurlu eden bu kurumlar ben kurumlarım sayesinde varım nasıl reddedebilirim bu kurumları hiçbirini ayırmaksızın bütün sistemi demokratik sistemi, rejimimi, Kemalist rejimi, anayasanın öngördüğü başlangıç hükümlerini tamamen kalpten inanıyorum ve savunuyorum kılına da dokunulmasını istemiyorum buradaki tüm insanlar anayasal rejimle barışıklar söylendiği gibi sistem dışı insanlar değil örgütü gelir getiren faaliyet bir tana sayılsın değerli başkanım örgütün gelir faaliyeti bence en önemli mahkeme olarak irdelenmesi gereken mesele bu geliriniz olmadığı müddetçe tek bir şey yapamazsınız bir tane desinler ki şu örgüt çay bahçesini işletiyor bir büfe işlettiğini söylesin vazgeçtik o holdingler, şirketler, yabancı sermaye şirketleri, finans kuruluşları, bankalar, kimyasal üretim fabrikaları bunların hapsinden vazgeçtik de şu çay bahçesini de şu sözde örgüt işletiyor desin buradan para alıyor desin yok böyle bir şey yine değerli mahkemeden arz etmiştim dedim ki banka hesaplarımıza lütfen bakın şuradaki örgüt üyeleri sözde örgüt üyeleri arasında para alışverişleri olmuş mu gelenlerle diğer üçüncü soruşturma kapsamında olanlarla zaten en belirgin olanı bu terör örgütlerini finans meselesi çözüldüğünde her şey çözülür var mı böyle alışveriş siz çünkü para olmazsa, finans olmazsa terör örgütünü ayakta tutamazsınız bu kadar olayları yapan, bu kadar büyük suçlara kalkışmış, hükümeti ortadan kaldıracak, isyana tahrik edecek, silahlı isyana, o silahları bulacak halka dağıtacak, alt organizasyonu oluşturacak nerde para bir kuruş para yok önce mutlaka mutlak suretle burada ister uyuşturucu ticareti, ister mafya ilişkileri, ister ki onlar öyle söylüyor hava kargo ticareti, kimyasal silah üret kamu ve hazine arazileri satımı, bankalardan bilgisayardan para çalma oyunları, naylon dini içerikli vakıflar, insan kaçakçılığı, Sivil Toplum Kuruluşlarının topladığı yardımlar nerededir bunlar, hani belgeleri, hangi şirketler kuruluş, hangi vakıflar kurulmuş yine değerli mahkemenizden talepte bulundum. Ticaret sicilini yazalım 1999’dan sonra tüm bunları vakıflar genel müdürlüğüne yazalım, 99’dan sonra şuradaki herhangi bir sanıların vakıflarda, ticari şirketlerde bir arada olduğuna dair faaliyet gösterdiğine dair bir bilgi alalım çünkü bunlar böyle diyor. Organize sanayi arazilerinden bahsediliyor yine arsa alım satımlarından, hazinenin arsa satımları paylaştır o zaman tapular ortada bakın iddialar var efendim deniliyor ki Veli Küçük söz konusu oradaki hazine arazilerini yabancı sermaye şirketlerini satın aldırmıştır diyor e bunu diyeceğine ne yaparsınız Bilecik tapu sicil müdürlüğüne yazı yazarsınız Bilecik mal müdürlüğüne yazı yazarsınız böyle bir satım var mı yok mu çıkartırsınız iddianamenize koyarsınız ama dedikodu türevinde birinin beyanına istinaden yazılmaz bunlar ispatlanabilecek basit şeylerdir bunlar şimdi artık bilgisayar sistemi var girdiğinizde çıkacak Veli Küçük ne yapmış mal müdürlüğünde yapılmış bir ihaleye girmiş mi, kimin adına girmiş, kaça girmiş, bu hazine arazisi kime verilmiş bunların hepsi çok rahatlıkla çıkarılabilir. Bunlar dedikodu boyutunda kalmamalı iddianame dedikodu belgesi değil somut istinatlar ve somut deliller belgesi olmalıdır. Şurada bahsedilen o naylon ticaret şirketlerinden tutunda, finans şirketleri, holdingler, bankalar, kimya üretim tesisleri efendim uyuşturucu kaçakçılığı şunların bu faaliyetleri bir devlet gerçekleştiremez değerli başkanım nasıl bir komedidir bir devlet gerçekleştiremez şu yazılanları lobi belgesinde yazılanları Ergenekon da imkânı yok bugün Türk devleti dahi söz konusu faaliyetleri gerçekleştirecek güç kapasitede değil. Hangi parayla kim gerçekleştiriyor, hangimiz hangi şirketin başındayız, hangi bankanın yönetim kurulundayız, hangi finans şirketlerimiz var, yabancı şirketlerde çalışanlar kimler, yeni toplu konut alanları a bak burada savcılar şaşırmış emin olun başbakan kızardı buna o TOKİ’nin ve AKP’nin alanıdır. Toplu konut alanları TOKİ ve AKP’dir buranın alanı değildir. Orda bir hataya düşmüşler başbakan kızar size hangi yeni toplu konut alanları açılmış bu insanlar hangisinden istifade etmiş, hangisinin ihalesine girmiş, hangi inşaatları yapmışlar. Bunlar muhabbetle değil her şey delille olmalı naylon terör örgütlerinin yine sözde örgütün talimatıyla kurulduğundan bahsediliyor. Naylon terör örgütlerinin kurulduğuna dair talimat ilişkiler hangi yöneticiye talimat verilmiş, hangi yönetici vermiş, finans kim tarafından sağlanmış toplantılar nerde, silah teminleri var mı, örgütler arası ilişkiler nerde, nasıl belirlediniz bunları, emir ve direktifler, nasıl ispat ettiniz bom boş. Savcılara göre hükümeti eleştiren her Atatürkçü, laik, milli devletten yana olan insan dezenformasyon yapmaktadır yani bilgi kirliliği yaratmaktadır. Bu çok sihirli bir kelime haline gelmiştir. Ne zaman ki insanlar muhalefet yapıyor, hükümeti eleştiriyor hemen ilk yafta dezenformasyon yapıyor nedir bu bu kirliliği yaratmak tutun ki yapılıyor suç mudur. Kim yapıyor bu benim görüşüm o senin görüşün olmayabilir. Bunda bir suç var mı ama hükümeti eleştirdiğinizde hatta ilk alınanlardan sonra sonraki alınanlar Ergenekon soruşturması konusunda yazılar yazdıklarında hemen dezenformasyon yapılıyor ve hatta soruşturma kapsamına alma gerekçesi olarak kullanılıyor. Tüm gerçekler maalesef iddianamede bu sihirli kelime ile kapatılmıştır her derde davadır. Çünkü hükümeti eleştirmeniz yasaktır. O yasağı getirmişlerdir bugün huzurdaki sanıkların kaos yaratan bir eylemini lütfen söyleyin şu eylemin sanıkların bir tek kaos yaratan eylemini bana söyleyin iddianamede satır satır bakıyorum kaos yaratan eylem yok deyin somut olarak Kemal Kerinçsiz şu tarihte şu etkinliği yaparak kaos yaratmıştır bana bir kaosu bir tarif edin önce bana önce kaos kelimesini tarif edin ondan sonra gelin buraya bunu yazın, nedir kaos hukuki bir terim midir, sosyolojik bir cümlemidir, edebi bir terim midir bir tarif edin suç mudur, hangi madde kapsamında değerlendirilir. Dil siyasi dil kullanılmış sosyal psikolojik bir metin olduğundan psikolojik cümleler insan beynine hükmedici, yıpratıcı bir şekilde saldırıdan cümleler kullanılmış ama hukuki cümleler, hukuki sözcükler yok burada tüm sanıkların darbe karşıtı olduğunu söyledim darbeyi yaratabilecek ortamı lütfen bir tanecik söyleyin kabul edeceğiz, bir tane desin ki darbe ortamını yaratabilecek şu olay vardır desin bir tek olay söylensin bana bırakın delillendirmeyi değerli başkanım bir tek olay şu olay densin ki şuradaki bütün sanıkların darbe ortamını yaratır sizin önünüze net koysunlar sizde değerlendirin gerçekten darbenin şartlarını, ortamını, isyana tahrik şartlarını yaratır mı yaratmaz mı o olay, o fiil, o eylem hep genel sözcükler. Asıl kargaşayı çıkartan, kaosu çıkartan, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozan beyinlerini siyasetin kirli çamuruna bulaştırmış ülkeyi tarikatların yönetimine teslim etmek isteyen federasyon yolunu açan zihniyettir. Asıl olan bu kaos ve kargaşa görüyorsunuz her gün televizyonlarda yaşanıyor bu insanlardan bir küçücük en ufak numunesini görebildiniz mi o kaosun devlet tamamıyla fonksiyonlarını çok farklı bir yere kanalize etmeye başladı esas görevlerini tamamen unutur hale geldi ve görüyoruz ki güneydoğudaki başıboşluk bizim başımıza nasıl çoraplar öreceğini hep beraber göreceğiz. Sözde örgütün kurulduğu iddia edildiği tarihten itibaren bir tane siyasetçiye diyor ki siyasetçilere suikastlar tertip edilmiştir peki bir tane söyleyin hangi sanıklar tarafından bir siyasetçiye suikast tertip edilmiştir veya hazırlanmıştır. Söyleyin şu iki telefon konuşmasını bahsederseniz onu siz suç olarak zaten iddianamenizde kabul etmiyorsunuz bir siyasetçiye deyin ki şurada ciddi olarak hazırlanmış bir suikast tertip edildi yapılmadı, infaz edilmedi veya sonuca ulaşmadı. Veya hangi sanık gerçekleştirmiş bunu da söyleyin 48 sanık var şurada tutuklu salıverilenler haricinde 38 sanık 38 sanıktan birini söyleyin deyin ki şu suikastı bu insan şu araçlarla, şu gereçlerle, şu kararlarla, şu şekilde icra faaliyetlerle gerçekleştirmek için harekete geçti gerçekleştiremedi eylemi olmayan terör örgütü yaşayamaz. Bu örgütün eylemi yok 40 yıldan beri kurulduğu söyleniyor ama örgütün eylemi yok benim önüme konulan 1997’de yapılan bombalama ve Danıştay olayı e peki 60’larda kurduğunu söylediniz 65’lerde söylediniz, 52’lerde dediniz o tarihten bu yana 40 yıldan beri bir terör örgütünün hiç eylemi olmaz mı eylemle beslenir, terörün gıdası eylemdir, öldürmedir, tedhiştir, yangındır, isyandır, katliamdır. Çıkarın bir tanesini çıkarın deyin ki bunlar da siz yaptınız. İstinat yapın olay dedikodu ötesine geçebilmeli. Yargılanan kişilerin temin ettiği bilgileri sözde örgüt adına kullanıp paraya çevirdiğine ilişkin tek bir olay söyleyin deniliyor ki istihbarat bilgileri edinmişlerdir, kişisel veri kayıtları elde etmişlerdir, gizli belgeleri elde etmişlerdir. Bunu da örgüt adına paraya çevirmişlerdir söyleyin bir örnek bir tanık bir sanık diğer bir sanığı veya dışarıdaki bir kimseye parayla örgüt amacının doğrultusunda örgüt menfaatlerinin doğrultusunda nakde dönüştürdüğünü bir olay söyleyin bana güvenlik şirketlerinin sözde örgüt tarafından kullanıldığı ifade edilmiştir. bakın hep büyük kelimeler bunlar değerli başkanım her biri gerçekten çok büyük suçlar itiba eder ama bu kadar ciddiyetsiz yazılım olamaz sözde hangi güvenlik şirketi bu örgütle bağlantılıymış,hangi güvenlik şirketleri kullanılmış dökün bize bak ticaret şirket kayıtları orda şirket ortakları belli kim kiminle ilişkiye girmiş, kimleri o güvenlik şirketlerinde çalıştırmışlar, parasal ilişkiler nedir, emir direktifler nedir. ha siz Veli Küçük’ün tek bir güvenlik şirketinden yola çıkarak bunu tanzim ederseniz doğru olmaz insanların çalışma hürriyetleri var, ticaret yapma hürriyetleri var. Anayasanın 48. maddesi çalışma hakkını, ticaret yapma hakkını ortaya koymuş. Anayasal bir hak güvenlik şirketi de açacak efendim herhangi bir fabrikada açacak. Ha açtığı işyerini örgüt faaliyetleri doğrultusunda kullanırsa veya elde ettiği gelirleri o zaman siz benden hesap sorarsınız o güvenlik şirketinin sahibinden hesap sorarsanız ama böyle bir ilişkiyi de tespit edememişsiniz soruyorum şirket kayıtlarını incelediniz mi, herhangi bir bilirkişi vasıtasıyla o şirket kayıtlarından sözde örgüte herhangi bir para geçişi, kaynak geçişi var mı. veya herhangi bir şekilde fiili organik bağlantı var mı bunları koydunuz mu bunların hiçbiri yok ama laf çok. Derneklerin toplumsal etkinliklere katılımı suç değildir. Bakın uyum yasasıyla daha önceden sadece amaçları çerçevesinde olan faaliyetlere katılırlardı. 2001’de yapılan uyum yasasıyla getirilen değişiklikle dernekler yasasında amaçlarının dışındaki faaliyetlere de tüzüklerinde hüküm olmakla birlikte katılabileceği karara bağlanmıştır şey yasal değişikliği yapılmıştır. Bizim derneklerimizin tüzüğün 5. maddesinde 3 derneğinde 5. maddesinde kendi amaçlarının dışındaki diğer etkinliklere katılabileceğine dair hüküm vardır. Yalnız yasa tek bir şart getirmiştir bu konuda tek bir şartı vardır. Kendi amacınızın dışında bir etkinliğe katılıyorsanız yönetim kurulu kararı alın der ve bizim ki katıldığımız bütün etkinliklerde yönetim kurulu kararı mevcuttur değerli başkanım derneklerin silahlı eğitim yaptığı ve provokasyona müracaat ettiklerini iade etmişlerdir. Peki söyleyin yine net olarak konuşun hangi dernek silahlı eğitim yaptırmıştır. Sadece bir sanığın son derece muammalı konuşması alıp buraya konulmuştur. Eğer bir dernek bir yerde ki şehir ismi de söyleniyor orada silahlı eğitim yaptırıyorsa, silahlı eğitim alanı varsa lütfen gidin oraya bir bilirkişi incelemesi yapın silahlı eğitim yerlerinin tespit edin madem ki mermi atılmıştır, mermi çekirdekleri vardır, oradaki insanlarla konuşun. Emniyet bunu yapmalı tertibi bırakın doğuyu çıkaralım ama masa boşunda tertip varken sağda çalışıp suç ortaya çıkarmak kolay değil Ataşehir deniliyor. Ataşehir’deki toplantı 20 aydan bu yana niye gitmediniz oraya Osman Yıldırım’ı kulağından tutup da gel bakayım bana bu yeri göster diye nerede toplantı yaptınız diye, neden keşif yapmadınız size bu yetki verilmemiş mi yasada açık işinize gelmiyor çünkü tertibiniz açığa çıkacak gördünüz ki son ifadelerde de ne villa kaldı, ne site kaldı, ne 5 katlı apartman kaldı yalanın sonu yok ama ben olsam sizin yerinizde adil bir savcı alırım önce onu getirim buraya derim ki bana yeri göster toplantı yaptığınız yeri Ataşehir’de hangi yerde toplantı yaptınız, hangi evde keşif yaparım ondan sonra sağlıklı olarak sizin huzurunuza dosyayı getiririm bakalım o zaman sanıklar ne diyecektir. Ama ortada tertip varsa bunu yapamazlar. Silahlı eğitim vermiş burada bir dernek yoktur buyursunlar iddia etsinle dernekler silahlı eğitim verebilir mi burası Afrika devleti mi, sahipsiz bir ülkemi burası bir kişinin beyanıyla yazılan hadise tamamen diğer sanığa duyduğu husumet sonucu söylenen gerçek dışı beyanlar. Lobi isimli belge doğrudan fili konuma uymamaktadır. Prensip olarak yöneticiler köprü personel, daire başkanları, lobi yöneticileri normalde söz konusu belgeye göre toplumsal etkinliklere katılmaz diyor e bakıyoruz köprü personel etkinliklere katılıyor Veli Küçük etkinliklerde bir veya bir kaçında, Muzaffer Tekin yine aynı şekilde e peki nasıl o zaman bu fiili konumu siz uyarlılık sağlayabileceksiniz ya belge uydurma yanlış ya fiili durum. Açık bir şey gizledikleri de yok, fotoğraflar çekiliyor, basında çıkıyor değerli başkanım bir sıkıntı yok bu konuda kimse kimseyi saklamıyor neyi saklayacak suç mu işlemiş etkinliğe katılmış kendisini niye gizlesin, niye saklasın. Siz bir yandan lobide bir Sivil Toplum Kuruluşunu öngöreceksiniz bir Sivil Toplum Kuruluşunu arkasından da bu Sivil Toplum Kuruluşunun yöneticilerin lobi yöneticisi, köprü personeli olarak tayin edeceksiniz benzeri yönetim, uydurma yönetim makamları ama öbür taraftan da diyeceksiniz ki gizli olacak değerli başkanım dernek gizli kurulur mu Sivil Toplum Kuruluşu dernekler masasında tescil ettirirsiniz, üyeler, yöneticiler, kurucular, yaptığınız diğer olağan toplantıların sonuçlarını verirsiniz nasıl gizlilik peki bu yani lobide büyük bir Sivil Toplum Kuruluşu öngörülüyor. Ama gizlilik içerisinde e devlete teslim ediyorsunuz bunları devlet sizi takip ediyor ve sürekli denetim altındasınız yani burada gizlilik ilkesi savcıların istediği şekilde delil bulamadığı alanlarda kullandıkları bir kapak haline gelmiş, bir mazeret haline gelmiştir. Yoksa ortada şu insanların gizlediği gizlendikleri tek bir alan yok hiçbir husus yok herkes meydanda telefonlar açılıyor, mailler çekiliyor, konferanslar yapılıyor, televizyon programları hiç kimse gizlemiyor gittiniz evlerinden alırken bu delilleri de olduğu gibi aldınız huzurunuza getirildi. Nerde gizlenen bir delil zorda sıkıntıda olup da bulamadığınız bir delil var mı lütfen her şey meydanda. Lobinin ticari şirketler ve vakıflar vasıtasıyla güç kazanacağı belirtilmiştir ama maalesef bu konuda dediğim gibi tek bir şirket, tek bir vakıf ortada yoktur. bir tane bana şirket ismi söylesinler, tek bir vakıf ismi söylesinler sendikaların sanıklarla sendikalar arasında bağlantıdan bahsetmişlerdir. Hangi sanık hangi sendika ile bağlantılı burada belki kaçırmış olabilirim sanıkların kendine özgü bölümleri okurken acaba bir sanık sendikayla ilişkili bir sanık var mıdır burda üye veya yönetici bazında hangi sendikayla ben rastlayamadım ismini koyun lütfen ha bunu yazarken gelecek soruşturmada Türk metal işi kastediyor herhalde muhtemelen ama buradaki sanıkları o sendikayla bir rabıtaları yok ne fiili ne organik olarak Türkiye’m topluluğuyla hadiseyi anlattım yeniden söylemeyeceğim ama Türkiye’m topluluğu Türk metal iş demek anlamına gelmez Türkiye’m topluluğunun içerisinde benim bildiğim dönemde 600-650’e yakın Sivil Toplum Kuruluşu vardır tek bir sendika değil bu sendikayla bağlantıyı burada hangi sanıkla hangi düzeyde kurduğunuzu anlatmak zorundasınız finans ilişkisini kuruyorsunuz veya örgüt çerçevesinde faaliyetlerde herhangi bir şekilde talimatlar mı veriyorsunuz, talimatlar mı alıyorsunuz bunları koyun ortaya kim bu hangi örgütün yöneticileri hangi sendikanın yöneticileri. Çok uluslu şirketler yada holdinglere örgüt adına ve yararına bağlantı kurduğu iddia etmektedir. Çok uluslu şirketler örnek yok holding yöneticiliği oda yok peki nasıl bu iddia var burda hangi sanık çok uluslu şirketle irtibat kurmuş burada sanıkların ekonomik güçleri meydanda, nerede çalıştıkları ortada, holdingleri kim denetim altına almıştır. Bırakınız az önce söyledim, şurada sözde örgütün işlettiği küçücük bir işletme bile söz konusu değildir. Sözde örgüte bağlı tek bir kaynak yok, ne parasal, ne ticari bir kaynak. Ne gayrı meşru bir iş ne bir mafya bağlantısı, ne bir uyuşturucu kaçakçılığı, bir tek bir şey konsun ulusal mafya lideri dediler sizler tahliye ettiniz. Çünkü inanç yok yani orada susurluk dosyasını almışlar oraya koymuşlar. Türkiye de kaziye muhkem diye bir şey kalmadı. Kesin hüküm denilen bir hadise var, ama biz maalesef Ergenekon soruşturmasında hukukun bütün kurallarını ihlal ettik geriye getirdik. Önemli olan dedik bu büyük örgüt çıksın rahat edelim. Memleket kurtulsun, bütün sorunların altında bu örgüt var eğer bu örgüt alt edilirse Türkiye refaha kavuşacaktır, sıkıntıları atacaktır, ekonomik kriz olmayacaktır, hepimiz huzur içersinde yaşayacağız. Bu zihniyet ile hareket edilmiştir. maalesef değerli başkanım hayallerin ötesinde bir senaryo yazılmıştır. Bu senaryoyu yazanların da bu saçmalıklara inandıklarını tahmin etmek zor değildir. Ancak asıl olan işin inden çıkılmaz hale gelip kafa karışıklıkları yaratmaktır. Ulaşılma imkanı olmayan sanal dev bir örgüt ile halkı oyalayıp ve kandırılmak arkasında da cambaza bak oyununu oynatmak bütün amaç bu iddianamede başka bir şey değil. İddia edilen şirketin üst yöneticilerinin danışmanlık hizmetleri yaptığı iddia edilmiştir, şirketlerin üst yöneticilerinden oluşan danışmanlık şirketi, hangisidir belli değil, böyle bir şey görülmüyor. Yine iş adamlarının güvenliğini sağlayan bir güvenlik şirketini kurduğundan bahsedilmiştir. Sözde örgüt, bu da yok meydanda. Bırakınız bunları gerçekleştirdiğini iddia etmek hayal etmek bile zordur. Belki hayalin sınırı yok dedik ama hayalin bile bir sınırı vardır, herhalde beyin mutlaka bir sınır koyar. Maalesef bu iddianame de sınır tanımayan tek şey savcıların hayal dünyasıdır. Sanıkların suçları, savcıların hayal dünyasının koridorlarında yaptıkları gezintilerden çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu belge yalanın iftiranın kuralının gerçeğin olmadığı bir iftiranamedir. Hayalin bil yalanını üretmişlerdir, hayalin yalanı. Var mıdır maalesef bu iddianame de hayalin yalanı vardır. Mafya tabir edilen birkaç isimden kalkılarak mafyanın yeniden yapılanmasından bahsedilmiştir. Hangi mafya tabir edilen kişi yeniden bir yapılanma oluşturmuştur. Burada ifadeleri verilen bir kişi vardır, bir kişi ifade verdi Sami Hoştan, ne bir yeni yapıdan bahsedildi, ne kendisi böyle bir yapının içinde olduğunu ifade etti ama orada yeni bir yapılanma, neymiş bu ismini koyalım, mafya elemanları örgüt elemanları yeni bir mafya elemanı, bunlar yeni bin mafya yapılanması yapacaklar, ama ismi yok kimler yapıyor, nerede yapılıyor, amacı ne, adeta sabah akşam istihareye yatılıp sabah iddianame yazılmıştır. Bunun başka bir tür açıklaması yapılamaz. Lobi de yer alan isimler meydandadır, hemen her gün basında yer almaktadır, gizlilik ilkesini buraya yerleştirmek mümkün değildir, sürekli vakıfların faaliyetleri vardır, hangi vakıfların faaliyetleri, söyleyin, para toplayan hatta dini içerikli vakıflardan da bahsedilmiştir, ben bir ara karıştırdım acaba burda Fethullah Gülen örgütü teşkilatı mı anlatılıyor, Fethullah Gülen’in örgütü mü anlatılıyor diye. Hangi dini amaçlı kurulmuş vakıflar para topluyormuş. Fener derneği ile mi karıştırdılar, deniz feneri derneği ile mi acaba. Bir tek vakıf ismi zikredilemez. Aslı bu ülkede rejim için tehlikeli olan tarikat vakıfları olduğu ortadadır. Sanıkların arasında vakıf ortaklıklarında ismi geçen tek bir kişi olmamasına karşılık maalesef sürekli olarak vakıflardan bahsedilmektedir. Bu ülkede tarikat vakıflarında faaliyet gösterenlere sonuna kadar müsamaha vardır hatta her türlü kapılar bu kişilere açıktır. Devletin hemen her kademesinde yetkili olanların tamamı bu tür tarikatların faal üyeleridir. Halen görevde bulunan bakanların tamamı bu tür tarikat vakıfların ortakları olduğu kayıtlarda sabittir. ülkenin yönetimi tarikat vakıflarından alınan kararlarla icra edilmektedir. Örgütü sanıklar arasında değil, tarikat ilişkilerinde ve ortaklıklar arasında arayınız. Vakıflar genel müdürünün kayıtları bu tür örgütlerin kimler tarafından kurulduğunu gizleyen kayıtlardır. Keşke bu kayıtlar kamuoyunun önüne getirilse ve Türkiye Cumhuriyetinin laik devletin nasıl bu vakıflar vasıtası ile içinin boşaltıldığı ortaya çıkarılabilse, inşallah bir gün mutlaka bu da yapılacaktır. Büyük küreselci çetenin Türkiye kolunun vakıflarda gizlendiği açıkça söyleyebilirim. Savcı lobinin hangi faaliyetinin masraflarının Ergenekon tarafından karşılandığını ifade etmemiştir. Aynen şunu demiştir lobi kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar söz konusu masraflar Ergenekon tarafından karşılanacaktır. Madem ki 99 da açılım yapıldı, şu ana kadar o lobi faaliyetleri içersinde tek bir ticari faaliyete gelir getiren bir hadiseye rastlayamıyoruz. Diyelim ki 2007-2006 itibariyle ayakta kaldı. 99 dan 2006-2007 ye kadar tek bir para alışverişini söyleyebilir misiniz Ergenekon yöneticilerinden lobi yöneticilerine bir para aktarımı var mıdır. Finans kaynakları, ne şekilde açılmıştır. Ne verilmiştir, kim vermiştir, lobi nin ortada kurduğu hangi şirketler mevcuttur. maalesef yedi seneden beri lobi kendi kendini finanse edecek tek bir ticari faaliyete girmemiştir, o zaman bu lobi yöneticilerinin de beceriksizliği anlamına gelir. Lobi belgesinde finans dünyasına hakimiyetten bahsedilmiş, tek bir finans şirketi çıkarılsın. Ortada hangi finans şirketi var. Tamamen senaryo, holdinglerin finans holdinglerinin hakimiyetinden bahsedilmiştir, laf çok büyüktür ama tek bir belge delil yoktur. lobi belgesindeki faaliyetleri bırakınız buradaki sanıkları dünyanın en büyük devleti tarafından dahi gerçekleştirilemeyecek hayallerdir. Bakınız büyük ölçekli A.Ş, lerin kurulması. Banka hesaplarından para aktarılması, bu iddiaların bir de Erkut Ersoy un s itesi ile kıyaslanması atfen yapılması ayrı bir komedidir. Naylon şirketlerin kurulması, hangi naylon şirket kurulmuştur, bu şirketleri kuranların ortadan kaldırılması, sahte fatura tanzim edenlerin ortadan kaldırılması, nerdedir bunlar. Adeta mahkeme burada savcıların hayallerinin yargılanmasını yapmaktadır. Böyle bir örgütün olabilmesi için illegal finans kaynaklarına ihtiyaç vardır. Tek bir illegal finans kaynağı ortada mevcut değildir. Lobi belgesinde yabancı bankalardan para aktarımını öngören şifre kırıcıları konusunun tamamen 1999 tarihli sadettin Tantan ın hazırlattığı rapordan alınması aslında söz konusu belgenin de oradan buradan toplama belgelerle derlendiğini açıkça göstermektedir. Bir kısım sanıkların dışarıda yabancı şirketler kurduğundan ifade edilmiştir, tek bir yabancı şirket örneği yoktur. bir tane şu yabancı şirket ki hepsi kayda tabidir, sanayi ticaret bakanlığında dışarıda kurulan Türk şirketleri. Türklerin kurduğu şirketler, bir tane örnek alarak getirsinler. Sami hoştan a bu şekilde bir cürümü atıf yapılmıştır, kendisi de söylemiştir, bana bir tane şirketimi söyleyin demiştir, tek bir belge olmaksızın yapılan haksız suçlamalardır. Yine hazine arazilerin kaynak yaratmak amacı ile kullanıldığı, kullanılacak da demiyor değerli başkanım, kullanıldığından bahsediyor. Tek bir parsel söylesinler tapulara yazsınlar. Şu hazire arazisi bu sanıklar tarafından kullanılmış olsun. Milli güç platformunun sözde derneğin sivil yapılanması içersinde olduğu söylenmiştir. Sözde örgütün kesinlikle yoktur. Dernekler yasasının 2 25 inci maddesine göre kuruluştur. Ne istihbarat maksadı ile nede sindirme maksadı ile kurulmuştur asla baskıda kullanmamıştır. Düzensiz ordu şeklinde küçük silahlı grupların oluşturulduğu iddiası koskocaman bir iftiradır. Söylensin, bir tane buna bir örnek gösterilsin. Deniliyor ki düzensiz ordu şeklinde küçük silahlı gruplar. Nerede efendim kim oluşturmuş, bu silahlı gruplardan bir isim söyleyin üç kişi iki kişi beş kişi. Büyük bir iftiradır. Hangi sansasyonel eylemler yapılmıştır. Bu gruplar tarafından darbeden sonra kimlere hangi makamlar vaat edilmiştir. Etkinliklerimiz ortadadır. Savcıların iftiraları hukuk ve mantık boyutunun da ötesindedir. Savcılar Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık Dergisinin açık bir şekilde terör örgütünün yayın organları olarak göstermişlerdir. Peki madem ki yayın organları az önce söyledim terör örgütünün yayın organı demek çok ciddi bir hadisedir. Büyük haksız suçlamadır. Siz bunu neye dayanarak yaparsınız bu kadar basit midir? Buyurun 128. maddeyi işletin buyurun 133. maddeyi işledin kayyum tayin edin e bunları yapamıyorsunuz bunu hiçbir mahkeme vermez ciddi almaz çünkü delil ortaya koyamazsınız evet gözü kapalı karar verebilecek belki bir iki hakime rastlarsın ama hukuk bunu kabul etmez kaldırır çok ciddidir o meyde şirketlerini, o gazeteleri, televizyonları kayyum tayini yapabilir misiniz deliliniz olacak el koyabilir misiniz kendileri inanmıyor o işe ama burada bu söz konusu kurumların sözde örgütün medya organları olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Mafya isimli örgüt belgenin sadece Veli Küçük ve Ümit Oğuztan’dan çıktığını ifade ediyor birde Zekeriya Öztürk’ten çıktığını iddia ediyor iddianamede bu ne şekilde çıktığını buradaki sanıklar ifade ettiler. Peki birde şu iddia vardı ilgili belgeler ilgili kişilerden çıkar mafya denilen belge diğer mafya tabir edilen kişilerden çıkmamıştır. Buna ne diyeceksiniz peki yine mafya örgütlerinin kontrolü yurtdışı mafya örgütleriyle bütünleşme bunlar sor derece uçuk kaçık iddialardır. Mafya olarak iddianamede ismi geçen kişiler burada bir birlerini tanımadığını dahi ifade ettiler Semih Tufan Gülaltay, Sami Hoştan’ı tanımadığını ifade etti bu nasıl mafya birlikteliğidir. Nasıl kendi içinde öz çekirdek örgütlenmeyi yeniden yapılanmaya gidilecektir mafya faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin diğer üyelere aktarıldığına dair tek bir belge, tek bir delil var mıdır? Nerededir mafyadan elde edilen gayri meşru gelirlerden bir kuruş şuradaki hangi üyelere aktarılmıştır. Örgütün amacına yönelik mafya yapılanması içerisinde hangi suçu eğilimli kişiye suç işletilmiştir söylensin bir tane örnek verilsin tek bir eylem çıkarılsın ki ondan sonra sizin inandırıcılığınızı kabul edelim Osman Yıldırım’a mafya içerisinde yer veriyorsunuz aldığınız savunmada mesleğini soruyorsunuz mesleğim çaycı diyor ama baktığınızda mafyanın ana elemanlarından biri olarak görülüyor. Yurtdışı yapılanması savcılar için tam bir fiyaskodur. Hani isimleri yazdığınız kişiler yurtdışında toplantı yaptığını tespit etmiştiniz çok net var orda şu kişiler yurtdışında toplantı yaptıkları tespit edilmiştir diyor peki tespitiniz nerde MİT cevap yazdı böyle bir toplantı yok dedi. Ben sizden bu tespitin delillerini istiyorum verin bana delilleri aksı halde müfterisiniz iftira atıyorsunuz ha gelmiş değerli başkanım istemişler sizin yaptığınızı onlar istemişler belgeler gelmiş, bakmışlar bu insanların hiçbiri yurtdışında herhangi bir toplantıya gitmemişler ses çıkarmamışlar almamışlar belgeleri iddianameye koymuşlar klasörde var ama iddianame içerisine yazmamışlar maalesef bu iftiraları burada tespit edilmiştir diyor bir savcı bunu yazabilir mi gerçek Cumhuriyet savcıları olsa ben burada hukuka uygun olarak şu görevlerini yerine getirmişse ben burada onlara tek kelime etmeye kendime zül azlederim asla da edemem boynum kıldın incedir ama bu kadar tertibin bu kadar iftiranın içerisinde bir savcı olamaz diyorum MİT’e efendim deniliyor ki MİT bunları takip ettirecek peki soruşturma başlayalı yaklaşık 20 ay oldu neden MİT’e yazı yazmadınız bu kişilerin yurtdışında toplantı yaptıklarına dair siz burada yazdınız 1 ay sonra cevabı geldi siz niye yazmadınız MİT’e onların yazdıkları havalını, Atatürk havaalanı müdürlüklerine onlara yazmışlar emniyet vasıtasıyla ordan gelmiş bu kişilerin bütün ismi geçen kişilerin nerelere yurtdışına gittiklerine dair ordan zaten belli bir toplantı olmadığı ama hadi tutun ki çok gizli yaptılar kaçak pasaportlarla gittiler efendime söyleyeyim ve ayrı ayrı ülkelere ayrı tarihle gittiler de bir tarih tespit edildi tek ülkede buluşuldu bütün bu bilgileri MİT’in en azında belli noktalarda bilmesi lazım niye yazmadınız ama bu yurtdışı yapılanması konusunda öyle kati ifadeler kullanılmış ki bir insanlara ancak bu kadar çamur atılabilir. Tabi yurtdışında toplamak delil toplamak zor çünkü yurtdışında tertip yok yaptırmazlar ya hiçbir savcı bu tür olayları yapamaz gidin Almanya da yapabilir mi bakın gidin o sistem nasıl işliyor gidin adliyelere görün bakın mutlaka değerli başkanım ve değerli hakimlerim gitmişlerdir. değerli başkanım Ergenekon belgesini 29 Ekim tarihinin atılması bilinçlidir. Doğrudan Cumhuriyetle hesaplaşmadır. Milli bir günümüzün devletin kuruluş tarihi kasıtlı olarak bu uydurma belgeye koymuşlardır. Bu soruşturmanın ismi kasıtlı seçildiği gibi ana belgenin tarihide Türk devletinin kuruluş tarihi yazılarak bu dava üzerinden devlet ile hesaplaşma içerisine girilmiştir. Bu soruşturma dava ile laik Cumhuriyetin ilkelerine, Atatürk’e, Türk silahlı kuvvetlerine ve Türklüğe maksatlı saldırılar yapılmıştır. Maalesef bu komplonun arasında olanlar 29 Ekim tarihine ve Türk devletine düşmandırlar çünkü bu zihniyet maalesef o tarihte karalar bağlayarak 29 Ekim’de karalar bağlayarak karşı devrim ant’ı içmişlerdir. Ve hemen 1925’te Şeyh Sait isyanı ile 1930 Menemen isyanı ile bunları görmekteyiz değerli savcılar burada söylediler dediler ki bu örgüt 1960’lara kadar gidiyor yazmışlar peki bu örgütün kuruluş belgesi olan Ergenekon belgesinin tarihi neden 29 Ekim 1999 önce bunu bir izahat etmeleri lazım kesinlikle yani bir örgüt 20-25 yıl sonra kendi kuruluş belgesinin nasıl yapabilir değerli başkanım kuruluş belgesi kurulduğu tarihlerdedir siz 20-25 sene önce bir örgütün kurulduğunu iddia edeceksiniz 25-30 yıl sonrada kuruluş belgesinin imzaladığını ifade edeceksiniz tam sivil açılım döneminde bu net bir tertibinde ifadesidir. Soruşturmanın temeli Ergenekon belgeleri ve Ergenekon şemasına dayandırılmıştır. Bu belgeler ve şemalar 2002 yılından itibaren neden hiçbir soruşturma yapılmamıştır. Devletin elinde olan bu belgeler buda koskocaman bir soru işaretidir. Başbakanın elinde MİT’in elinde, Genelkurmay başkanına gönderiliyor ama tek bir soruşturma yok 2001 yılında yapılan soruşturma kapatılıyor o soruşturma kapatıldıktan sonra çarklar işlemeye başlıyor çünkü proje kabul edilmiyor çalışma projesinde bir netice çıkmıyor inceleme sona erdiriliyor soruşturma bile başlatılmıyor ama asıl soruşturma MİT ile Genelkurmay ve başbakanlık bu üçlem arasında oyun başlıyor. Şemadaki yöneticiler bir kısmı sadece gözaltına alınmış, davalar açılmış, soruşturma kapsamında bulunmuşlar ama çok önemli bir kısmı bu şemadaki yöneticilerin ve üyelerin soruşturma kapsamında değil ve peyder pey alınıyor ama biliniyor bu isimler siz neden peyder pey alıyorsunuz birinci ayda bir yönetici alınıyor iki yönetici alınıyor veya şamadaki üye 6 ay sonra yine o şemadaki bir başka yönetici ve üye alınıyor ama isimlerin hepsini biliyorsunuz sebep elinizde delil var, rapor var bu delil ve rapora göre bizleri aldınız 3 ay 5 ay niye bekliyorsunuz ha bunun tek bir sebebi var soruşturma tertiptir,siyasidir. Hukuki değil hukuk soruşturması olsa bütün suçlular tek kalemde hepsi toplanır alır ve gerçekten de tek bir soruşturma yapılır arasında da bir kovuşturma yapılar sağlıklı hepimiz bunun sonuçlarını da inanırız, güveniriz daire başkanı bir birini tanımadığından görev ve sorumlulukları bilmediğinden bahse daire başkanları 7 tane daire başkanı bilmediğini peki bu kişilerin hiçbir araya gelmesi ihtiyaç yok mu değerli başkanım bu örgütü kim yönetecek sadece başkan mı yönetecek. Bir daire başkanı diğer daire başkanını tanımıyor ha sebep ne neden bunu yapılmak isteniyor çünkü bu insanlar bir birini tanımıyor diyor böyle düzen kurulmuş sebebi bu böyle bir yapıyla küçücük işletme idare edilemez bırakın böyle devasa bir örgütü yine gizlilik kurula uyarınca bir bölüm başkanı diğer bölüm başkanına bağlı ajanları tanımayacaktır. Güzel bunu yazmışsınız ama bakıyorsunuz Osmanbey’de bir büroda Osman Yıldırım’ın ifadelerine göre Osman Gürbüz ile Osman Yıldırım Necip Hablemitoğlu cinayeti konusunda Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün olduğu yerde örgüt yöneticileriyle köprü personelle pazarlıklar yapılıyor bu iddiaya göre bu nasıl iş hani ajanlar yöneticileri tanımayacaktı. Daire başkanlarını, köprü personeli tanımayacaktı yine Ataşehir’deki toplantı olduğu iddia edilen yerde yine aynı şekilde Cumhuriyet gazetesine bomba atılması konusunda pazarlıklar yapılıyor kim vurucu tetikçi güçler tetikçi ile yönetici hani bunlar tanımayacaktı e bir yerde duralım ama yani eğer bir yerde bir ilke koyacaksak onu uygulayalım siz masa başında yazdığınızı fiili duruma uygulayamıyorsunuz ha neden uygulayamıyorsunuz çünkü Veli Küçük ile Muzaffer Tekin’i suçlayamayacaklar mecburen bir yalancı tanık ortaya çıkarıyor Osman Yıldırım oraya koyacak ki ancak böyle suçlayabilsin başka türlü nasıl bir delil getirebilecek buraya yalancı tanıktan başka yok delil yok sebebi hikmeti bu mahkeme soracak evet anlatıyorsun güzelde bunun tanığı delili ne diyecek onunda tek yaptığı işte böyle bir pazarlık ortamını tetikçi ile yöneticiyi bir araya getirdiği bir ortamı güya gizli tanık vakıf olmuş gibi huzurunuza getirecek değerli başkanım örgütün yönetildiği merkez neresidir. Bunu da bir soralım bu örgütün merkezi sokakta mı toplanılıyor ne yapılıyor bu örgüt daire başkanları, köprü personeller nerede rabıta kuruluyor koskoca devasa bir örgüt PKK’nın bile bir sürü büroları var Avrupa’da var, Irak’ın kuzeyinde var, Suriye’de var Türkiye’deki güneydoğu illerimizin tamamında var bilinen yerleri var e buda bize bağlı güya PKK peki bizim bu kanlı devasa büyük örgütün hiç mi tek bir bürosu yok, tek bir merkezi gidip geldiği yer İstanbul’da Ankara’da yok tek bir adres yok gösterilen Türk Ortodoks kilisesi orda da gizli toplantıları gösterdik sizleri kokteyller yemekler toplantı yok orada yıl dönümü toplantısı, anma toplantıları bana lütfen şu şirket denilen suç şirketi denilen sözde örgütün bir merkezini göstersinler gidip gelinen bir yer nerede toplanırlar bunlar yani bu ülkenin jandarması, istihbaratı, 200 bin kişilik emniyet genel müdürlüğü şirketin tek bir yerini tespit edemedi mi ya yok varda tespit edilemedi. Peki daire başkanları bir birini tanımayacak bunların kendi aralarında ki koordinasyonu kim kuracak değerli başkanım bu örgüt devasa Avrupa’da kolları var dünyada kolları var naylon terör örgütleri var bu kimler sağlıyor daire başkanları çünkü bir birini tanımıyor görevlerini bilmiyorlar yani sistem burunu üzerine kurulmuş kim sağlayacak bu koordinasyonu bütün bu faaliyetler arasında başkanın tek başına bunu yapması mümkün mü ha bunlar teknik diyeceksiniz ama her biri önem arz ediyor yani bu sözde örgütün belgelerinin masa başında hazırlandığının önemli delilleri bunlar biz başkanımızı bilmiyoruz başkanımız kim değerli başkanım bu sözde örgütün başkanı kim ne köprü personel biliyor, ne diğer ikinci davada açılanlar biliyor, ne üçüncü soruşturma biliyor daha başkan getirilmemiş vaziyette böyle sözde bir örgüt olur mu PKK kendi başkanını biliyor arkasında da duruyor, destekte veriyor, yakıp yıkıyor ülkeyi ama biz maalesef devasa örgüt hale ne devlet öğrenebildi başkanı sizde şema var belki şemadaki kişi başkan olacak veya başkandın bilmiyoruz ama biz başkanımızı bilmiyoruz bana sorarsanız ben kim olduğunu bilmiyorum böyle bir örgüt olur mu emin olunuz şu masala şu masala 5 yaşındaki çocuklar inanması mümkün değil çünkü ciddi yazılan bir şey yok mesnet yok, tutarlılığı yok bir mantık silsilesi içerisinde yazılmamış hayattan kopuk daire başkanları arasında bağlantısızlık var, kopukluk var bir birini tanımayacak peki neden toplantı yapılıyor değerli başkanım toplantının sebebi kimler arasında toplantı yapılıyor onu bir soralım, gizli toplantılar deniliyor ya hadi tutun ki kilisede gizli toplantı yapılıyor kim bunlar toplantıya katılanlar kim açıkça lobide yazılı daire başkanları bir birini tanımıyor görmeyecekler kendi görev alanlarıyla alakalı hiç karışmayacaklar tanımayacaklar bir daire başkanı diğerinin ajanlarını da tanımayacak toplantıya katılanlar kim daire başkanlarımı, üyeler mi, yöneticiler mi kimler bunlar yani bunların sağlıklı bir şekilde ortaya konmadığı müddetçe sizin bu örgüt fikriniz tamamen boşlukta kalır teorik olarak da boşlukta fiil atı bırakın değerli başkanım teorik olarak da boş bir ajanın sonunu başlangıcında olduğunu ilk işareti örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamaya başladığı bir süreçtir peki bu ajanın sonunu başlangıcı olduğuna kim karar veriyor oda belli değil peki 30 yılda veya 35 yılda hiç ıskartaya çıkmış bir ajan var mı yazmamışlar tamam bu cümleyi yazmışlar bir ajanın sonuna bir karar verilecek 30-35 yıldan beri bu örgüt çalıyor 65’ten itibaren NATO kurmuş çalışıyor amaç değiştirmiş çalışıyor nerde ıskartaya ayrılan bir ajan yaramayan, görevini yapmayan efendime söyleyeyim deşifre olan, örgütten bağları kopartılmak istenen, infaza tabi olacak olan bir tane örnek göstersinler böyle yazımla olur mu. Yani Fikret Emek teslim edilmiş mi efendim tek bir ajan ıskarta olan buyurun Fikret Emek siz kontrol dairesindesiniz bunu infaz edin denmiş mi yok ha Fikret Emek’i tabi öyle bir yer veriliyor ki kontrol dairesi ondaki patlayıcılar dolayısıyla örgüte bağlansın diye başkana bağlanıyor çünkü diğer gelecek olan insanlarla bu şekilde o silahlar, patlayıcılar tüm örgütün silahı olsun diye yapılan şemada kasıt o kontrol dairesinin doğrudan başkana bağlanmasının yoksa normalde o şemanın altına geçebilirdi. Ama Fikret Emek öyle ki bir yandan doğrudan başkana bağlı ve başkanın dışında hiç kimse bunu tanımayacak ama öbür taraftan da bakıyoruz bir yerde yanlışlık yapıyorlar onu istihbarat dairesinde gelen istihbaratları değerlendiren merkezde toplayan kişi olarak gösteriliyor. Bakın şimdi yazıma da hatalı bu yani siz hem bunu hiç kimse ile rabıta kurdurmayacaksınız direkt başkana bağlayacaksınız ama öbür taraftan da gelen tüm gizli istihbaratın Fikret emek’te toplandığını ve buradan dağıldığını ifade edeceksiniz buda çok net bir çelişkidir. Savcılar Sevgi Erenerol’da çıkan bir kitap nedeniyle açıkça özel kuvvetleri özel kuvvetler komutanlığı ki bu yasayla kurulmuş olan bir komutanlıktır. Hedef haline getirmişlerdir, suçlamışlardır. Siz o kitabın doğruluğunu nasıl teyit ettiniz. Lobi dokümanına göre lobinin organizasyon ve birimlerinin tümünün Ergenekon tarafından atanacağı bildirilmiştir. Ve şahsımda lobi yapısında gösterilmiştir ancak ben ne Ergenekon yöneticisi bilirim, nede beni bir Ergenekon yöneticisi tayin etmiştir. peki köprü personelinin iki tane köprü personel ve diğer 5 yönetici var onların Ergenekon tarafından tayin edildiğini, atandığını dair bir belge delil var mı bu görevler nasıl verilmiş değerli başkanım bakıyoruz belgelerin içinde bunların isimleri yok yani bulunun uydurma belgelerde 1200 sayfaya yakın 420’a yakın belge içerisinde şu bahsedilen yöneticilerin hiçbirinin ismi geçmiyor. Peki bu görevler nasıl verildi bunlara yani ateş yakarak mı verildi, mail var mı, telefon var mı, faks var mı, bir dinleme tape sonucu var mı, rapor var mı, teknik takip var mı yok peki görevler görevleri emniyet verdi. Oturdular şema yaptılar çizdiler kişilerin mesleki durumlarına, yaşlarına, statülerine göre görev dağılım yaptılar olay bu buyurun lütfen bana bir tane örgüt dokümanı çıkarın ki benim ismim, Veli Küçük’ün ismi, Muzaffer Tekin ‘in ismi, Sevgi Erenerol’un isminin yazılı olduğu bir örgüt dokümanı istiyorum ben bir belge çıkarsınlar bana hiç görev dağılımı böyle yapılır mı örgütte birçok terör örgütünde doğrudan görevler kişilere verilir. Kod isimleri de yazılır oraya sırf gizlilik açığa çıkmasın diye teröristin can güvenliği açısından ele verilmesin diye kod ismi yazılır ama kod ismi geçer buyurun kod isimlerini de yazılı olduğu bir bana görev kağıdı verilsin. Sözde örgütün sivil unsurlarının öncelikle deşifre olduğunu diğer unsurlarının gizlilik ilkesi uyarınca deşifre edilmediğinden yakınmıştır. Peki, bu örgütün ilkeleri farklı mı sivillere farklı, askerler muvazzaflara farlı mı çalışıyor değerli başkanım gizlilik ilkesi de demek ki siviller hemen deşifre oldu saniyesinde gittin evinden toplayı verdin 25–30 tane 10 tane 20 tane toplayı verdin kimse ses çıkarmadı herkes meydanda kaçan göçen yok gittiğinizde çay sohbet yapıyorsunuz yani bir terörist havası yok ama tutun ki bütün bu siviller olarak biz örgütün elamanlarıyız e gizlilik kuralı diyor ki açıkça söylüyor siviller açısından diyor deşifre oldular diyor. Deşifreyi yapan kim savcı Zekeriya Öz tek başına asrın savcısı olarak tek başına bir örgütü çökertiyor yani gizlilik kuralı var ise bu hem askerler için, hem sivil unsurlar için geçerli olur iki ayrı yere onu uygulayamazsınız çünkü siviller kolay lokma nasılsa önce bunları yargılayabilirisiniz gücünüz bunlara yetiyor diğerlerine yetmiyor çünkü askerleri yargılamak kolay değil daha sonra birkaç tane aldılar ama o şemaya uygun askerler alamadılar bunları alıp getirdiniz. Bunları yargılarsınız ha bu kuralı burada yumuşatıyor gizlilik kuralını bunlar deşifre oldu diyor gizlilik kurulanının korunması için örgüt üyelerinin sert, katı, acımasız tedbirlere müracaat edindiğinden bahsedilmiştir. Bir tek olay söylensin hangisi sert tedbir olaylara müracaat edilmiş. Tüm ilişkiler her şey meydanda bütün herkesin ilişkileri meydanda tek bir gizlilik olay yok emniyetin huzurunda basın açıklamaları yapıyoruz emniyet bizi çekiyor televizyon programlarımız RTÜK denetiminden geçiyor telefonlarımız son derece rahat herkes bilgisayarında mailleşiyor. Bütün bunlardan siz gizlilik unsurunun kullanıldığını söyleyebilir misiniz? Sözde örgütün yöneticilerinin yapılanma meselesinde gizli ve önemli kararlar aldığından bahsedilmiştir. Hani başkanının dışında daire başkanları birbirini tanımazdı nasıl yöneticiler bir araya gelip te yapılanma meselesinde önemli kararlar alıyorlar ha tabi savcılar senaryoya uymak için bir defaya mahsus bu kuralı herhalde burda gevşetiyorlar hangi yöneticiler, nerede karar almışlar, nerede toplanmışlar, bana bir tek karar çıkarsınlar daire başkanları veya yöneticiler toplandı denemiyor söyleyin nerede toplanıldı buda mı gizli belge 125. maddeye göre sanıklara gösterilmiyor buna da mı biz göremeyeceğiz, görev paylaşımı nerede, kim hangi görev verilmiş, devlet sırrı mıdır bu Veli Küçük’ün ve Muzaffer Tekin’in sözde örgütün üst yöneticisi olduğu söyleniyor köprü personel olduğu peki bu insanların bir araya gelip de yaptığı bir toplantıyı söyleyebildiniz mi Muzaffer Tekin ile Veli Küçük’ün bu davanın sanıkları olarak şu 46 kişinin 86 kişinin örgüt yöneticisi olarak bir araya geldiğine dair tek bir toplantı söyleyin, tek bir karar aldığını söylen söyleyin telefonda çıkarın, maillerde çıkarın,taperi buyurun nerede toplantı, nasıl yönetiyorlar bunlar, nerede bu toplantılar yöneticiler bir araya gelmeden bu örgütü nasıl yönetecekler değerli başkanım kendi kafalarına buyruk olarak mı veya ateşle mi, dumanla mı haberleşiyor bunlar aman gizlilik ilkesine uyalım diye tek bir belge bana iletişimin yapıldığına dair iki kişi arasında iletişimin olduğuna dair bir belge çıkarsınlar bir telefon tapesi çıkarsınlar ondan sonra evet doğrudur inandırıcılıklarını kabul ediyoruz diyelim peki değerli başkanım köprü personel görevini kim verdi bunlara bu iki kişiye bir açıklasınlar bize köprü personel görevini kim verdi nerede yazıyor hangi belgede yazıyor ben yeni duydum böyle köprü personel onlarda yeni duymuş kim verdi bu görevi bir belge verilmesi lazım bunlar görev alıyorsa bu kişilerin üstündekilerde görev verecek peki görevi nerde nasıl vermişler köprü personel görevini tabi bu görevler emniyet müdürlüğünün salonlarında, odalarında yapıldı şemalar hazırlandı kişiler oralara serpiştirildi o görev bunun, bu görev bunun diye ha şimdi sıkıntı var tabi bu şemalarda bu şemalarda 3 gün 5 gün konuşsanız şu şemalarda emin olunuz o zamanını dolduramazsınız o kadar sıkıntılar var ha şimdi gazetelerde yeniden başlandı emniyet yeniden şema yapacakmış durum ve fili duruma uygun olarak daha siz çok şema değiştireceksiniz çünkü tertiple yapılan şemalar her gün değişmeye muktedirdir. Peki üst yönetimin bu iki köprü personele vermiş olduğu bir talimat var mı bunu da çıkaralım Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ‘e verilen bir talimat örgütün yönetimi konusunda öyle ya onlarda bize o talimatları aktaracaklar bu kişilerin o üst yöneticilerle yaptıkları toplantılar bana bir direktif çıkarın böyle örgüt olmaz roman bile bu kadar eksik yazılmaz siyasi bir roman yazmaya kalksanız komplo romanı bu kadar eksik yazamazsınız okuyucu atar bunu saçma sapan der, bağlantı yok der her tarafı Osmancıklarla olmaz her tarafa bir Osmancık bulsanız dahi karşılayamazsınız dava Osmancıklarla yürümez ciddi temelde yürümesi lazım, delillerle yürür. Savcılar yöneticilerin belirtilen görevleri yürüttükleri sonucuna ulaşmış soralım bakalım savcılara yöneticilerin görevleri nasıl yerine getirilmiş, nasıl ulaşmış onlar hangi görevler yerine getirmiş yöneticiler bu tespiti nerden bulmuşlar değerli başkanım aynen cümle yöneticilerin belirtilen görevleri belirtilen görev yok yönetici belli değil, yürüttükleri görevleri yürüttükleri sonucuna ulaşılmıştır. Aynen cümle bu hangi sonuca ulaştınız, nerden ulaştınız buna biz istihareye mi yattınız. Bana iddianame eklerinde lütfen bu konuda görevlilerin yöneticilerin görevlerini yürüttüklerine ilişkin bir belge getirin hangi görevleri yapmışlar Fikri Karadağ ile Mehmet Zekeriya Öztürk’ün köprü kusura bakmayın değerli başkanım bunlar teknik konular ama biz bunlardan ötürü buradayız bakın bize başkasına şaka gelebilir ama şaka değil 314’ten 313, 312’den yargılanıyoruz bu komediden ötürü bu şaka iddialardan ötürü ama bu kadar ciddi sonuçlarla karşı karşıyayız efendim deniliyor ki Mehmet Zekeriya Öztürk ile fikri Karadağ iki köprü personele yardımcı olarak seçilmişler. Seçen kim kim seçmiş, nerede karar biri yönetici, üst yönetici, diğeri normal üye e nasıl oluyor bu normal üyeyle üst yönetici biri diğerini biri diğerine ha birde şunu söyleyin bana Fikri Karadağ kimin yardımcısı o yok Muzaffer Tekin’in mi Veli Küçük’ün mü peki Zekeriya Öztürk kimin yardımcısı, neden bir üst yönetici varken üye seçtiniz şimdilik idare edin elimizde bu var ha sonraki sanıklarla dolduracağız belki değiştiririz yeni şemalar hazırlıyoruz ona göre tahsilat yaparız düşünce bu bana bir karar getirin bu öyle görev dağılımları emniyet müdürlüğünde yapılmaz emniyet müdürlüğünde yapılan örgütte budur. Şimdi Mehmet Zekeriya Öztürk’ü nasıl bir statüye koyacaksınız öbürü üst yönetici, öbürü üye bozmak konumunda hiyerarşide bozulacak örgütte bunu bozamazsınız terfi mi ettireceksiniz var mı böyle bir terfi yazısı peki bu köprü personelle ona yardımcı olanlar arasındaki ilişki nedir değerli başkanım ne vardır ortada ilişki nedir koysunlar ne zaman toplanmışlar, ne karar almışlar bir birlerine ne aktarmışlar, talimatları nedir. faaliyetler nedir. hangi haberleşmeleri var hiçbir delil belge iletişim tutanağı olmadan, teknik rapor olmadan siz bu görevleri nasıl dağıtırsınız kendi kendinize bırakın örgüt varsa örgüt yapsın ama örgütün yaptığı hiçbir şey yok çünkü örgüt hayali hayali bir örgüt görev dağılım yapabilir mi e onu da savcılar yapacak, emniyet yapacak.

Yüklə 347,22 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin