T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


-SANIK HAKAN KARAAHMET SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 5,81 Mb.
səhifə148/666
tarix02.01.2022
ölçüsü5,81 Mb.
#20888
1   ...   144   145   146   147   148   149   150   151   ...   666
33-SANIK HAKAN KARAAHMET SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;104-124 ve Kls 95 Dizi;150-159) Ben mahkemenize Olgun Peker'le olan ilişkimizi anlatmak istiyorum Benim Olgun Peker 'le ilişkim yok diye ama bana kimse inanmıyor. Yani diyorum ki bakın ben Olgun Peker'le bir buçuk senedir görüşmüyorum. Çünkü kongre sonrası, zaten benim hakkımda verdiği beyanat malumunuz, ondan sonra hiçbir bağımız hiçbir ilişkimiz olmadı. Olgun Peker, İstanbul'da, Ömer Ülkü, İstanbul'da, Coşkun Çalık, örgüt üyesi İstanbul'da, hiç tanımıyorum kendisini burda tanıdım. Birçok örgüt üyesini de burada tanıdım. Bizim Giresun'da bir bayisi var Olgun Peker'in ve ben bu bayinin başındayım. Şimdi burda hiçbir şekilde hesap soran yok. Hiç bir şekilde planlama yok, hiç bir şekilde,amaç suç denilen suç yok. Sadece bir Olgun Peker ismi bulunmuş, bu korkutucu bir güçtür diye konuldu.

Olgun Peker'le ilk tutuklandığım günden itibaren söylediğim gibi, hiçbir ilişkim hiçbir alakam 1,5 senedir yoktur. Ondan önce de sadece 8 - 9 ay bir yöneticilik ilişkim olmuştur. Ondan önce yine yoktur, yani uzun süreliğine yine yoktur. Ben Olgun Aydın'ı Bulancak'ta çocukluktan tanıyorum. Kendisi ailesinin vefat etmesi, annesini, babasını genç yaşta kaybettiği için bizim çocukluğumuzda 7-8 yaşlarında beraber büyüdüğümüz belli zamanlarda futbol, sokak maçı ettiğimiz bir arkadaşdır. Kendisi 10 yaşında, 11 yaşında atladı otobüse kendi başına gitti İstanbul'a, çünkü kimsesi olmadığı için öyle bir hayat tercih etti kendileri ve gitti. Ondan sonra kendisinden çok fazla haber almadık, zaman zaman bir, bir arada böyle konuşmamız olmuştur ama bunun dışında böyle bir ilişki bir sıcaklık veya bir, böyle bir düzen kuracak bir alakamız ve ilişki düzenimiz olmadı. Burada iki kişi var, Selim Kımıl ve Hırçın Kımıl . Onlar Selim Kımıl 'la benim bir yıl içerisinde 4 tane konuşmam var. Bu tapelerin içerisinde. Hırçın Kımıl' la 3 tane konuşmam var. Bu Kımıl'lar Adil Kımıl, Deli Adil'in oğulları diye. Selim Kımıl o süreçten sonra bizim yanımızda çalışıyor. Yani 2000 yılının ilk aylarından itibaren sigortalı olarak. Ondan önce de çalışıyordu ama sigortalı değildi, ondan beri çalışıyor. Bu altı kardeşten Hırçın Kımıl'la benim üç konuşmam var. Bu ailenin diğer kardeşleriyle benim konuşmam yok. Benim bir irtibatım yok Hırçın'la da yok, Hırçın sadece taşıma işleri yapan abisinin bu arada, zaman zaman gelir taşıma işleri yapan bir kardeşim, bunlarla ilişkimiz çalışan ve işveren ilişkisidir.

Orta Kahve isimli iş yeri, 40 metre kare falan bir kafedir. Şahısların hiçbiriyle hiçbir tane konuşmam yok, hiçbir şeyim yok, yani arada hiçbir ilişki de yok. Ve olmuş bir olay var evet, şahısların sonradan çok alkollü olduğu raporlarda incelediğimizde ortaya çıktı. Ve sanki şöyle bir şey var bu olay olmuş. Ve Giresun'da bu olayla ilgili hiçbir şey yapılmamış. Yani bunlar gitmiş Giresun'da bir olay olduğunda polisin varma süresi maksimum 5 dakikadır.

Mustafa Cici olayı; İki buçuk sene önce, sonra Orta Kahve olayı sonra bu büfe olayı toplam aralık, iki buçuk yıl sonradır. Murat Yakarışık beni arıyor, bana diyor ki böyle böyle büfede bir şey var haber veriyor. Ben diyorum kaya dibi durağanda ne varmış diyorum. Sonra diyor ki, ya böyle böyle bir olaydan anlatıyor. Ben de diyorum ki; ne ama ne olmuş, meseleleri neymiş diyorum. Sonra diyo ki; ne olmuş ama büfede anlamadım, diyorum. Sonra mesele neymiş diyorum tekrar, polisler Selim'i yere yüzüstü yatırdı falan anlatıyor bana. Üstüne, Allah Allah, nediyim abi diyorum, adamlara sonra, niye kavga etmişler çocuklar, bunlar kavga etmeseler olmuyor mu diyorum. Sonra uslanmıyorlar, kavga etmeseler iyiler ama neyi paylaşamıyorlar. Acaba diyorum, sonra diyorum ki polis görevini yapsın diyorum, sonra anlatıyor bana yine polisler kelepçeledi yere yatırdı falan. Kavga etmişler, kavga eden polis, kavga eden adamı polis tabi alır, dedim.

Mustafa Cici olayı 2,5 sene önce olmuş bir olay. Mustafa Cici benim yanımda Selim'le beraber 5 sene 6 sene çalışmış birisidir ayrıyeten. Yani Mustafa Cici benimle çalışmış birisi, uzun süre beraber çalıştığımız bir arkadaşım. Selim oraya gitmiş, bir konuşmalar olmuş, iddianamede geçen tarafıyla söylüyorum olayların şeyini. Sonradan Mustafa ifadesinde şunu söylüyor: Diyor ki ben Hakan Karahamet 'ten ayrı yani hani Selim orda çalıştığı için söylüyor. Fatih Kitapçı'dan ayrı Olgun Peker'den ayrı yani sanki şimdi Fatih Kitapçı'yı aradan çıkarınca, Hakan Peker ve hani Hakan ve Olgun Peker gibi deyince, olduğunda 3 kişiden şikayetçi oldu. Sonra, bir gün sonra olayın ne olduğu anlaşılınca, kendi aralarında sorun çözülünce,şikayetçi olmadığını zaten gidip beyan etti. Şimdi bu iki tane benim hiç alakam olmayan olay, sadece bu konuşmalarla, yani sadece Selim'le 4 defa konuşmam ve Hırçın'la 3 defa konuşmamla, beni bu örgütte yönetici yapmıştır.

Bahri Kaya'yı, Ömer bu hocayı istifa ettiremiyoruz, diyor Ömer abi bana 500 liralık bir tazminatı var, o konuda Giresun'lular üzerine düşeni yapar diyorum ben, ondan sonra, o kadar kolay değil, sen orasını dert etme o çözülür diyorum. Ömer sonuçta hoca gitmek istemiyor diyor. Ben de bura dingonun ahırı değil, hoca gider sıkıntı olmaz diyorum. Allah izin verirse Giresun'lular üzerine düşeni yapar diyorum. Şimdi bu Allah izin verir şeyi burdan çıkardığınızda, sanki böyle her ne kadar tehdit olmasa da, yani öyle algılanmaya çalışılır. Ama önünde Allah izin verirse, yani hem böyle bir cümle kurarken, Allah izin verirse demek, tehdit etmek anlamına gelmez.

Turgay Demircan'a 2008 yılı kasım ayında milli piyango biletinden 1,5 trilyon çıkmıştır. Müşteki Giresunspor yönetimine girmek istiyordu. Ben Turgay'ın yönetimine alınmasını istiyordum. Ancak sanık Olgun Peker müştekiyi yönetime almak istemiyordu. Ben müştekinin parası olduğunu ve takıma katkı sağlayacağını Giresun'un çocuğu olduğu için faydalı olacağını düşünmekte idim. O tarihte ben Giresunspor Genel Kaptanlık görevi yapmaktaydım. Mağdurun ilk ve ikinci ifadeleri çelişkilidir. Mağdur sadece 3 ay yöneticilik yapmıştır. Bu süre içerisinde harcadığı para bellidir. Kesinlikle ben kendisine para harcatmadım. Tehditle zorla para almadım. Sanık takımın masraflarını karşılamıştır. Bu da suç değildir. Kendisine yönelik olarak yağma iddialarını kabul etmiyorum.

2008 yılı içerisinde benim Almanya'da yaşayan Şenel Kaçmaz'dan para yağmaladığım iddia edilmektedir. Bu şahıs Almanya'da yaşamaktadır. 340 bin dolar televizyon konusunda pazarlık ettik. Daha sonra 110 milyar borçlu bulundu. Yani bu parayı kendisine çevresine baskı yapılması nedeniyle tahsil edememiştir. Sanık Olgun Peker'in yönlendirmesiyle benim tarafımdan müştekiye önce itimat güven tekin edildiği iddia edilmektedir. Ancak o tarih itibariyle benim hayatımda Olgun Peker bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu iddialar gerçek dışıdır. 110 TL parası borç adı altında ardından müştekinin ortaklığına kendisine hiç ödeme yapılmaksızın son verilmiştir. Müştekinin ortaklık ve borç olarak verdiği parasına el koyulduğu iddia edilmektedir. Halbuki Şenel Kaçmaz ilk ifadesinde de benimle noterden sözleşme yaptığını, televizyon satın aldığını, daha sonra farklı bir yapılanmaya girildiğini, sonuçta noter satışıyla şirketi Şenel Kaçmaz'a sattığım ortadır. 340 bin dolar parayı aldım ve hissesini verdim. Burada hiç problem yoktur. Hissesi de bugün itibariyle devam etmektedir şeklinde beyanda bulunmuş ve hakkındaki iddiaları kabul etmemiştir.




Yüklə 5,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   144   145   146   147   148   149   150   151   ...   666




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin