41- SANIK İLHAN YÜKSEL EKŞİOĞLU SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;237-294 ve Kls 96 Dizi;66-77) Savcılık Makamı tarafından kurulduğu iddia edilen "örgütün" mensubu olmam, bu amaçlarla hareket etmem ve bu amaçlarla kurulduğu iddia edilen örgüte bilinçli şekilde üye olmam mümkün değildir. Kulüp yönetimini bırakmak ve elde ettikleri etkinliği kaybetmek istemedikleri yönündeki iddiaları kabul etmiyorum. Kulüp kasasından ödenen paralar olduğu iddia edilen listenin, şike ve teşvikle hiçbir alakası yoktur. Bununla ilgili Sayın Başkanlığınıza açıklama yapmam gerekecektir. Çünkü muhasebe tekniği ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan 23/09/2011 tarihli araştırma raporu ile bağdaşmayan bu bilgiye açıklık getirmem gerekiyor.
1 Ocak 2011 tarihinde kulüpten yaklaşık olarak 183.000,00 Lira alacaklı gözüktüğüm, bu alacağıma karşılık 15 Marta 35.000,00 Lira 19 Nisan ' da 50.000,00 lira aldığım gözükecektir, dolayısıyla şu an kulüpten halen 98.000,00 Lira alacağım bulunmaktadır. İddianamede yer verilen hesap hareketleri hatalıdır. Yapılan harcamaların tümü belgelidir. Kulübümüz tarafından her gün yüksek miktarda ödemeler yapılmaktadır, bütçemizin 400 milyona yakın olduğunu var sayarsak günde 1 milyon liranın üzerinde ödeme yapılmaktadır. Kulübün bütçesi denetim ve gözetim altındadır. Yönetimin bilgisi, başkanın onayı ve konu hakkında tartışma olmaksızın hiçbir yöneticiye ödeme yapılması mümkün değildir. Şahsıma yapılan ödemelerin ise hepsinin açıklaması bulunmaktadır. Cari hesapta bana ödendiği söylenen rakamlarla ilgili yapılan harcamaların sözleşme ve makbuzlarını tarafınıza sunacağım. 2.216.810 TL tutarında bir ödeme yoktur. İddia edilenin aksine cari hesaba mahsuben kulüpten aldığım tutar toplam 85.000,00 TL dir. Bu da kulüpten olan alacağıma mahsuben yapılan ödemeden ibarettir. Bunun haricinde şahsıma iddia edilen amaçlarla bir ödeme yapılması söz konusu bu ödemelerin tümü hepsi kulüple ilgili tesislerin inşaat, bakım, onarım işleri ile ilgili giderlerdir. Tamer Yelkovan kulübümüzün muhasebe müdürü tarafından şike amaçlı olarak tarafıma verildiği iddia edilen paraların düzenli olarak tutulduğu iddia edilmektir. Ancak savcılık makamının talebine uygun olarak İçişleri Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından kulübün hesapları incelenmiş ve hazırlanan raporla şahsım ve kulüp arasında borç -alacak ilişkisi oluşabildiği, kulübe para verebildiğim ve geri aldığım tespit edilmiş. En önemlisi şike eylemindeki diğer delillerle örtüştüğü iddia edilen ödemelere ait tarihlerin farklı olduğu görülmüştür. Yani iddia konu suçlamayla tarihler arasında örtüşme tespit edilmemesine rağmen bu durum tarihlerin ileri bir tarihe bilinçli olarak kaydedilmiş olabileceği şeklinde hatalı yorumlanmıştır. Borç alacak ilişkisi her kulüpte sıkça rastlanan olağan bir durumdur. Ayrıca şahsımdan şike amaçlı para alındığını beyan eden herhangi bir kişinin ifadesine rastlanmamıştır.
Şahsımdan şike parası aldığı iddia edilen Ali Kıratlı iyi bir iş adamı, iyi bir Fenerbahçeli, Fenerbahçe spor kulübü kongre üyesi ayrıca ben 2001-2002 yıllarında futbol altyapı şubesine bakarken kurduğum komitenin de üyesi idi. Kendisi ile o komitede iki yıl beraber çalıştık. Kendisi bu kadroda görev yaptı. Son yıllarda kafasında bir ticari proje vardı. Zamanında Acun Ilıca' nın yaptığı bir futbol turnuvası gibi bir "Devler Ligi" adı altında bir projesi vardı. Bu proje ile kendisine sponsor olup olamayacağım şirketlerim vasıtası ile bana söyledi. Yanılmıyorsam Ocak ayında bu konu ile ilgili bir anlaşma imzaladık. Bana ait olan ortağı olduğum şirketlerimden biri ile Ali Kıratlı arasında. 2011 yılının yaz aylarında başlatmayı planladığı projesi için Ali Kıratlı bu çerçevede sık sık Kıbrıs' a gitmiştir. Projenin medya ayağı, futbolcu ve tüm altyapısı ile ilgili çalışmalara başlamıştır. Ben maddi imkanlarım elverdiği ölçüde ve yaptığımız anlaşma çerçevesinde kendisine çeşitli ödemeler yapmış bulunmaktayım. Kendisi ile yaptığım bu konu ile ilgili bütün bu görüşmeler bütün bu para alışverişi para akışı yaptığımız anlaşma çerçevesinde şike için yorumlanmıştır.
İddianamede yine örgüt üyesi olarak suçlanan ve mükafatlandırdığı iddia edilen bir diğer kişi Abdullah Başak olup, yapılan takipler ve dinlenen telefon görüşmeleri hatalı yorumlanmıştır. Dosya kapsamında sıkça geçen ve medyada da yer bulan bir iddia da, Mini Cooper marka aracın benim tarafımdan Abdullah Başak'a şike amaçlı alındığı iddiasıdır. Bu konuya her ne kadar sayın başkanımız değinmiş olmasa da ben de birkaç cümle etmek istiyorum. Benim için çeşitli uğurlar çok önemlidir. Daha önce de söyledim. Kulübün fanatik tarafları ve yöneticileri için durum aynıdır. Abdullah Başak Fenerbahçe spor kulübü kongre üyesidir. Kendi iş yeri vardır. Yanılmıyorsam 15-20 senedir aynı mağazayı çalıştırmaktadır. Kişiliği itibariyle son derece pozitif bir insandır. Zamanım müsait olduğu müddetçe kendisini yanımdan ayırmamaya gayret ederim. çünkü çok neşeli bir kişiliği vardır. Maçlardan önce kendisi ile görüşürüm. Bir ihtiyacı olup olmadığını sorarım, kulüp yöneticisi olan kişiler sıkça bunun gibi yardımda yardımda bulunmayı severler, uğur getirdiğine inanırlar. Bu güne kadar kendisinin suç unsuru oluşturabilecek hiçbir davranışına şahit olmadım. Araba ile ilgili olarak benden bu yaptığımız uğurlar karşılığında,şampiyon olmamamız halinde bir tane saat istemişti ve bunu 20- 25 hafta dile getirdi. En son sayın başkanım kız kardeşinin arabasını satacağı bir dönemdi, sattıktan yanılmıyorsam 1 ay sonra ofisime geldi. Bahsi geçen otomobil firmasının sahibini tanıdığım için benden yardım isterdi. Ben de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Kendi telefonumdan söz konusu arabanın peşinatı olan 9500 Euro' yu saatten vazgeçerek bunu ödememi istedi. Bu konuda yardımcı oldum. Araba Abdullah Başak'ın ablasına alınmıştır.
Futbolculara ve sahalara yansıdığına dair somut delil ve bulgu mevcut olmadığını, hiçbir futbolcuyla görüşmediğimi, bunun aksini ortaya koyan bir beyan ve somut delilin de bulunmadığını, sadece iddia olunanın, hukuka aykırı elde edilen tapelerde geçtiği söylenen ve “o ne” dedi, bu ne dedi” lere bağlı olarak yapılan sübjektif tahmin ve yorumlar, günlük konuşma ve muhabbetler, somut delille desteklenmeyen iddialardır.
Manisaspor-Trabzonspor maçında yapılan konuşmalara bakıldığında yapılan yorumların Trabzonspor'un bu maçla ilgili bir şike girişiminin olup olmadığı araştırılmasına yönelik olduğu görülecektir. Aziz Yıldırım ile aramda geçtiği iddia edilen ve İddianameye hukuka aykırı bir fiil icra ettiğimiz iddiasına dayanak delil olarak gösterilen görüşmede iddianamenin 168. Sayfasında, ki bu telefon dinleme kayıtlarını hukuka aykırı olduğundan ve aleyhime delil olamayacağından, kabul etmediğimi tekrar belirtmek istiyorum, Manisaspor'lu üç (3) futbolcunun çok kötü oynadıkları, hatta sanki bilerek kırmızı kart görmek istedikleri yorumu ve endişesi dile getirilmiştir.
"Ne zaman dikim yapsak olmuyor", "ben yarın bunu bir tam öğreneceğim Başkanım" lafı, rakiplerimizin teşvik çalışması olup olmadığına yönelik araştırmalarda hep yanıltıldığımız gerçeğini belirtmekten ibarettir. Yaptığımız araştırmalar neticesinde, bu maçla ilgili Trabzonspor tarafından yapılması muhtemel bir şike girişiminin olmadığının tarafımıza bildirilmesinin yanlış bir İstihbarat olduğunu fark etmemizden ibarettir. Çünkü söz konusu maçta Manisaspor hiçbir varlık gösterememiş, özellikle bahsi geçen futbolcular maçın seyri ile bağdaşmayacak şekilde hiç direnmemişlerdir. Bu durum da bu maçla ilgili endişelerimizde haklı olduğumuzu ortaya koyuyor.
Fenerbahçe-Kasımpaşa maçıyla ilgili şahsımın, Cemil Turhan ve Tamer Yelkovan'ın, Aziz Yıldırım organizesinde Mehmet Yenice üzerinden Kasımpaşa kalecisi Murat Şahin ile şike amaçlı anlaştığı ve bu amaçla (75.000,00-USD) para verildiği iddia edilmektedir. Murat Şahin bu maçta forma giymemiştir Ayrıca, Murat Şahin de bu maçla ilgili kendisine bir teklif gelmediğini net bir şekilde beyan etmiştir. Üç (3) telefon tapesinden ibaret bu maçla ilgili iddiaları kabul etmediğimi belirtmek isterim.
25/02/2011 günü saat:20.29'da yapılan görüşme rakip analizi yapılmasından ibaret bir görüşmedir. Bu tür konuşmalar her maçtan önce yapılır. Kimin oynayıp oynamayacağı masaya yatırılır. Yani Aziz Yıldırım'ın, şahsımı aradığı görüşme: A.Y.: "Kasımpaşa'da o kaleci Tolga oynamıyormuş", Bende "He şey mi oynuyor", Aziz Yıldırım'da. "He tamam" diyor. Bu konuşmada Sayın Başkanımız Gazeteden aldığı, okuduğu haberi benimle paylaşıyor. Bir başkanla yönetici arasında bundan daha doğal bir görüşme olamaz.
25 Şubat yine iddianamede dikkat çekilen başka bir görüşmede. Cemil Turhan ile aramdaki görüşme, 11/02/2011 tarihinde tarafımıza teklif verilen ve Dereağzı Tesisleri ile ilgili bakım-onarım-inşaat işlerinin pazarlık konuşmasıdır. "Hallettin mi", Cemil Turhan: "Ya konuş konuşuyorum ama tabi biraz biliyorsun bu şeyci ya biraz alışverişleri peşin sever ya... kilosuna 100 lira verdik." Burada net anlaşılacağı üzere ben inşaatçıyım. Bununla ilgilenen insanlarda bilir. Bu bir moloz atım işidir. Dediğim gibi Sayın Başkanım. Ben çok büyük bir alanda kurulu kulübün faaliyetlerini, inşaatlarını takip etmek, denetlemek ve yaptırmakla yükümlüdür. Görevlerinden bir tanesi. Neredeyse haftanın 3-4 günü bu tarz işlerle uğraşırım. Kendi mesleğim de budur. Uğraştığım mesleklerden biride müteahhitliktir. Dolayısıyla bunlar son derece olağan hiç biri şike ile irtibatlandırılmayacak konuşmalardır.
08/03/2011 günü 13.18'de şahsımın Tamer Yelkovan'ı aradığı görüşme de "Şimdi sende bir kağıt var ya,...,dünkü iptal,...iptal. tamam mı iptal,...tabi canım iptal o orada bir tek bizim başkana soracağımız bir numara var,...işte 100'lük,...o 75'e indi", "130 var değil mi" Dereağzı'nda spor hayatlarına devam eden yaklaşık 1200-1300 tane amatör sporcumuz var. Bunlar zamanı geldiğince, geldiği zaman profesyonel yapılırlar. Bunlarla yapacağımız yıllık ücretlendirme politikası ışığında yaptığımız görüşmelerdir bunlar. Orada bahsi geçen kalecidir.
Bursaspor -Büyükşehir Belediye maçıyla ilgili olarak iddianamede telefon dinlemesinde geçen "3 tarlayı da sürdük" sözünden yola çıkılarak, suçlandığım aynı hafta oynanan Kayserispor- Manisaspor, Bursaspor-İ.B.B ve Beşiktaş-Trabzonspor maçlarında şike yapıldığı İddia edilmektedir. Fakat burada ne hikmetse bu "3 tarlayı sürdük" lafından çıkarılan "şike" de belirtilen 1 maç var. Yani diğer 2 maçı yoruma bile buraya geçirmeye bile gerek görmemişler. Lig maratonunda her zaman rakiplerimizin maçlarında olası bir şike olayını önlemek ve aynı zamanda kendi maçlarımızda olası bir teşvik olayını önlemek amacı ile bilgi almak amaçlı konuşmalar yapılır. Bu maçta da bu gibi konuşmalar yapılmıştır.
9 tane Gençlerbirliği Futbolcusu ile şike amaçlı anlaşıldığına menfaat temin ettiklerine dair delil bulunmadığından haklarında sevk maddesi tanzim edilmediği yazılmaktadır. Fenerbahçe kulübü diğer spor kulüpleri gibi sezonun her anında transfer için futbolcu izleyebilir, görüşme yapabilir. Bahse konu maçtan önce de bir önceki sezonda da kaleci Serdar Kulbilge ile ilgili görüşmelerimiz oldu. Bu maçtan 1 sene önce 2. Başkanımız Nihat Özdemir bu görüşmeleri yürüttü. Çok yüksek bir bedel istediği için bu konuda bir aşama kaydedemedik. Fakat bahse konu sezonda Serdar Kulbilge'nin Gençlerbirliği ile sözleşmesinin biteceği neticesini bildiğimizden dolayı bu görüşmelere başlamıştık. Çünkü serbest kalıyordu. Serbest kalan bir futbolcuyla da görüşme yapmamız hukukla yada federasyon kurallarına aykırı bir durum teşkil etmemektedir.
Gençlerbirliği Tranzonspor maçıyla ilgili olarak Serdar Kulbilge ve Mahmut Boz'la para karşılığında anlaşıldığı iddiası, hem delil olarak kullanılan telefon tapelerine ve hem de müsabaka raporuna bakıldığında gerçekten uzak olduğu anlaşılacaktır. Şöyle ki; "Anlaşıldı" denilen futbolculardan birisi anlaşılmaz bir şekilde, oyundan çıkıyor, diğeri ise 79. dakikada oyuna giriyor! Ayrıca bir diğer konuda bu müsabakadan 13 gün önce oynanan Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçında tam 10 futbolcu ile şike yapıldığı iddia ediliyor. 13 gün sonraki sonraki maçta ise 2 futbolcuya teşvik verdiğimiz söyleniyor. Biz 10 futbolcu ile şike yapsak onu devam ettirir. 10 tanesi ile de teşvik anlaşması yaparız. Üstelik burada geçen Mahmut Boz bir önceki maçta ismi bile geçmiyor. Bu da bizim iddiamızı ortaya koyacak önemli bir delil olarak düşünüyoruz. Neticede, oynanan Gençlerbirliği-Trabzonspor müsabakasında hiçbir şekilde Gençlerbirliği takımı oyuncuları ile teşvik amaçlı anlaşma yapılmamış ve bunu doğrular nitelikli görüşmeler olmamıştır. Bu iddiaya dayanak olarak sunulan telefon görüşmelerinin çoğu transfer işleriyle, diğerleri ise futbol yorumları ve maç kritikleri ile ilgilidir.
Eskişehirspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili olarak iddianamede sadece bu maçla ilgili maç raporuna yer verilmemiştir. Çnkü verilseydi, her şey çok net anlaşılacaktı. Bu maç herhalde Fenerbahçe'nin o sezon oynadığı en heyecanlı maçtı. Bu maçta Fenerbahçe'nin Eskişehirsporlu futbolcu Ümit Karan ile maçta kötü oynaması karşılığında para alması ve takım arkadaşlarını da organize etmesi için şike anlaşması yaptığı iddia ediliyor. Fakat Ümit karan'ın hangi takım arkadaşları ile anlaşma yaptığı açıklanamıyor. Öyle bir delil, konuşma bir isim, bir resim hiçbir şey yoktur. Ümit Karan'ın bu iddia hakkında iddiayı haklı çıkaracak hiçbir konuşması yoktur. Üstelik bu maçta Ümit Karan'ın oyuna girmesi ve çok iyi bir oyun sergilemesi iddiaların doğru olmadığını gösterdiği gibi, Ümit Karan'ın 62. dakikadan sonra oyuna girmesi şike konusunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu da ortaya koymuştur. Bu maç 1-3 bitmiştir. Maç. 2-1 iken çok net fırsatlar harcanmıştır.
Eskisehirspor - Trabzonspor maçıyla ilgili olarak tarafıma Aziz Yıldırım'dan gelen talimatla hareket edip teşvik primi vermek eylemine katıldığım suçlaması yapımaktadır. Bu maç ligin 30. haftasında oynandı ve çok önemliydi. Çok heyecanlı bir maçtı. Eskişehirspor'lu futbolcu ve teknik menajer Ümit Karan, Eskişehirspor teknik direktörü Bülent Uygun ve yardımcısı Şükrü ongan'ın bu iddia çerçevesinde para karşılığında teşvik anlaşması yaptıkları söylenmektedir. Ancak bu konu ile ilgili ifadeye sadece Ümit Karan, sporcu sıfatıyla katılmaktadır. Eskişehirspor'lu başka hiçbir futbolcunun ifadesine başvurulmamıştır. Teşvik girişiminde bulundu isek, hangi futbolcularla görüşmüşüz ve hangilerine teşvik vermişiz? Teşvik anlaşması yaptığımız iddia edilen Ümit Karan da maçta ilk 11'de oynamamış ve maçın bitimine 13 dakika kala oyuna girmiştir.
Fenerbahçe- İstanbul Büyükşehir Belediyesi maçıyla ilgili olarak iddiaya dayanak oluşturan telefon tapeleri ve fiziki takip tutanaklarının hiçbirinde şahsımı suçlu gösterebilecek bir bulgu mevcut değildir. Üçüncü kişilerin kendi aralarında yaptıkları konuşmaya dayanarak -ki bu konuşmaların şike eylemleri ile ilgili olmadığı belgeleri ile açıktır ve şahsımla ilgili değildir- Fenerbahçe Kulübünün ve yöneticilerinin ne isimleri ne de eylemleri olmamasına rağmen şike suçlamasında bulunmak hiçbir hukuk mantığına uymamaktadır. Bu maçla ilgili 26.04.2011-11.05.2011 tarihleri arasında tam 96 telefon tapesi ve 8 fiziki takip tutanağı vardır. İşin en ilginç kısmı ise bu konuşmalardan sadece "3" tanesinin bana ait olmasıdır.
15/05/2011 tarihinde Fenerbahçe- Ankaragücü amacıyla ilgili olarak yirmi beş gün önce şike eylemlerine başladığımız iddia edilmektedir. Sözkonusu maça kadar iki tane daha çok önemli maçımız daha bulunmaktadır. Ankaragücü maçı kalan maçların en basiti hiç olmazsa kağıt üstünde en basiti. Biz o iki maçı da bırakıp Ankaragücü'ne hemde 25 gün öncesinden şike eylemi yapmak suretiyle hazırlandığımız iddiası var. Bu hem gerçeğe hem de hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. İddia edilen şike eyleminin kabul edilebilmesi için her şeyden önce Ankaragücü futbolcuları ile Fenerbahçe maçında müsabakanın Fenerbahçe lehine sonuçlanması için para karşılığında bir anlaşma yapılmış olması gerekmektedir. Ancak suçüstü yapmak yerine hukuka aykırı bir şekilde görüntüleyerek kendi yorumlarıyla birlikte fezlekelerini eklemek yolunu tercih etmişlerdir. Ayrıca huzurdaki dava ile ilgili soruşturma kapsamında araçta arama yapılmak ve delil toplanmak isteniyorsa, bu yönde bir hakim kararı veya acil durumda yazılı emirle "arama, el koyma" kararı verilmesi gerekirdi. Ancak bu yönde alınmış bir karar bulunmadığını, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağını belirtmek isterim. Aksinin kabulü Mehmet Yenice'nin özel hayatının hiçe sayılması anlamına gelecektir. Mehmet Yenice'nin çok önemliymiş gibi arabasının bagajında fiziki takip sonucunda her ne kadar olağan bir arama dense de fiziki takip sonucunda yapılan aramada ele geçirilen denilen 100 bin dolar para Mehmet Yenice'nin at yarışı oynayarak kazandığı paradır. Yavuz Ağırgöl bir dönemler bu transfer işlerinde menajerler yetkili yetkisiz hiç kimse yoktu böyle. Bu adı geçen Yavuz Ağırgöl kahveci Yavuz olarak bilenen şahıstır.
İddianamede kişiler arasında yapılan telefon görüşmelerinden öte bir delil yoktur. Şike ve teşvik primi iddialarının ciddiye alınabilmesi için ortada bunu yapabilme imkan ve gücüne sahip olan futbolcu, hakem, yönetici olması gerekir şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.
Dostları ilə paylaş: |