T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


- SANIK MECNUN OTYAKMAZ SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 5,81 Mb.
səhifə161/666
tarix02.01.2022
ölçüsü5,81 Mb.
#20888
1   ...   157   158   159   160   161   162   163   164   ...   666
48- SANIK MECNUN OTYAKMAZ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;361-378) Bu kadar takip edilmemize rağmen, arada en ufak bir maddi menfaatin olmadığı da görülmüştür. Bu tür akçeli konuları da hiç sevmem, yani Sivasspor Başkanı olduğum süre zarfında, ekonomik konuları hiçbir zaman kendi kontrolüme almadım. Sivas'ın önemli esnaflarından başkan vekilim Erdal Sarılar gayet başarılı bir şekilde yönetmektedir. Kadıköylü olduğum için bundan önceki Fenerbahçe başkanlarının Hasan Özaydın'ı, Güven Sazak'ı, Ali Şen'i, Tahsin Kaya'yı Metin Aşık'ı tanırım. Sadece Aziz Yıldırım'ı tanımam. Yani Aziz Yıldırım'dan önceki kulüp başkanlarını da tanırım.

Sivasspor'un ligden düşme hattında bulunduğu sırada Aziz Yıldırım'dan destek aldığım iddiası bulunmaktadır. Benim rakiplerim zaten Fenerbahçe'nin de rakipleri ve başarılı olması için Fenerbahçe'nin benden daha çok ihtiyacı var. Yani İddianamenin bir bölümünde de yazıyor;" puan kaybına tahammülü yok" diyor Fenerbahçe'yi tarif ederken, yani bunu mutlaka kazanması lazım. Yani mutlaka kazanması gereken bir takımın benim için artı bir motivasyon göstermesine gerek yok. Zaten ben bu başarılı olduğum dönemde veya 2 yıldır düşmemeye oynadığım dönemde, geçmişte bir yeminim vardı Başkan olduğumda, çünkü benim için onur verici bir göreve seçilmiştim ve Türk futbolundaki bazı çarpıklıkları, aksaklıkları da biliyordum, kendi kendime de yemin ettim, bu düzenin içinde olmayacam, dik bir duruş sergileyecem ve bunu hiç bozmayacam ve bu tür olaylara da tevessül etmeyecem diye de yemin etmiştim. Belki 2 yıl kıl payı şampiyonlukları kaçırdık. Eğer bu meziyetlerim olduğunu iddia edilen, daha doğrusu iddia edilen bu meziyetler bende olmuş olsaydı, bunu kendi onuruma yedirmiş olsaydım, o dönemde belki de şampiyonluğu yakalayacak bir iki hamle, küçük hamle yapabilirdim veya aynı şekilde düşmemeye giderken çok stresli günler yaşadım, orda da sanatımı icra edebilirdim. Ama Allah'a çok şükür hiçbir zaman öyle bir yola tevessül etmedim.



Mart ayında Kulüpler Birliği olağan toplantısı yapacaktık. 09/03/2011 13:03' te 1511 tape. Olağan toplantısını yapacaktık, sayın Aziz Yıldırım beni aradı ve kendisinin hasta olduğunu, serum bağlattığını, çok kötü olduğunu, zaten hava muhalefetinden dolayı diğer Başkanlarında İstanbul'a gelemediklerini, Kayseri ve Konya'da uçakların iptal olduğunu, Halil Ünal'ın Eskişehir Başkanının Ankara'dan Eskişehir'e gidemediğini, dolayısıyla toplantının 1 hafta sonraki Salı gününe ertelemek istediğini bildirip, beni bilgilendirmek istediğini söylüyor. Ben de toplantı var diye kaldığımı, Tokat üzerinden Sivas'a gideceğimi söylüyorum, orda yolların kötü olduğunu, dikkat etmem gerektiğini söylüyor. Bu arada hasta olduğu için bende benlik bir şey olursa aramasını söyledim. Yani hasta olan bir insana eğer benlik bir şey olursa ben sokaktayım. Olur ya bişey olur, yalnızdır. Sanıyorum o dönemlerde yalnızdı, yani bir ihtiyacı olur, bir şey olursa yardım edebileceğimi söylüyorum. Tam telefonu kapatırken bu hafta kimle oynadığımı soruyor. Kendilerini şampiyon olabilmek için tüm rakiplerini yenmek zorunda olduklarından, rahat olmamı söylüyor. Benim de kazanmam gerektiğini söylüyor. Her gün her Başkan arasında yaşanabilecek bir konuşma olduğunu takdir edersiniz. Burada bir çete reisinin, çete üyesinin toplantının iptalini bildirmek için aradığını ve saygılar dilerek görüşmeyi sonlandırdığını görüyoruz. Çok demokratik bir çete herhalde yani, lideri de çok kibar.

Sivas'ta iken yeni düzenlemelere göre, yeni yasaya göre değişen güvenlik önlemleri ile ilgili güvenlik toplantısı yapmıştık. Orda Vali beye; "eğer ligin son maçı final maçı olursa, iki seçenek var önümüzde, ya misafir takıma ayırtılan %5 nisbetinde 850 bileti Fenerbahçe taraftarına verecektik, Polis kordanı altında gelecekler, Polis kordanı altında gidecekler." Hatta dedim ki; " bu yarım ekmek dönerleri de biz cebimizden ödemek zorunda kalırız sayın Valim, ama kimse bize bişey diyemez eğer böyle yaparsak veya şehrin sosyoekonomik yapısına katkıda bulunmak amacıyla, çok sayıda Fenerlilere bilet verecez, 2 kale arkasının misafir bölümleri VİP' ten bilet veririz, bir de fiyatları da yüksek tutarız. Hem şehirde hafta sonu bir şenlik olur, daha önce 2 yıl önce şampiyonluğa oynadığımız dönemde Galatasaray'a 2000 kişilik bilet vermiştik gene fazla tutup. İnanılmaz bir canlılık gelmişti şehre. Yine böyle olur, şehrimiz için ne iyi olur, esnafın yüzü güler." Diye bir tavsiyede bulundum. Ama bir şeyi var, hakkımızda biraz dedikodu çıkabilir. Sayın Valim de bana demişti ki; "derler Mecnun, ne yaparsanız derler." O yüzden şehrimiz için iyi olan çok sayıda bilet vermek. Fenerlilere de çok sayıda bilet vereceğimizi de söylüyorum. Ayın onunda Bülent İşcan beni arayıp, Aziz Başkanla görüşecektik ayın onunda biliyorsunuz, Sultanahmet'te bir işinin olduğunu ve görüşemediğini söylüyor. Görüşemeyeceğini söylüyor, neticede ayın on birine kalıyor. Aziz Yıldırım, Bülent Beyi arıyor. Her ne kadar benim dışımda yapılan bir görüşme olsa da anlaşılan Aziz bey 5:30'da müsait oldum, gelebileceğimizi söylüyor. Bülent bey söyledi ama ben tekrar bunu söyleyeyim. Benim telefonum gizli numaraları kabul etmiyor. Çok rahatsız ediliyordum, dolayısıyla kapatmıştım, kodlamıştım onu. Aziz beyin telefonu da gizli numara, dolayısıyla direk beni hiçbir zaman arayamıyor. Yani eğer kulüpteyse Nurgül hanım arıyor, ofisindeyse Ebru hanım arıyor veya o an yanında kim varsa işte, bazen Serkan abi oluyor, bazen Ömer Temelli oluyor, bazen de Bülent İşcan oluyor. Demek ki son görüşmeyi onunla yaptı, 5 buçukta şey yapmasını söylüyor, gelebileceğimizi söylüyor, o da bana randevu saatini bildiriyor. 11.5'te yüz yüze bir görüşme yapıyoruz. Bu görüşmenin temeli kesinlikle eğer son maça kalırsa şampiyonluk ne yapabiliriz, stadı orda hatta bir kroki çizdik, stadın krokisini çizdik, nereleri verebiliriz, ne yapabiliriz, ne edebiliriz, tamamiyle bunları konuştuk. Ama tam el sıkışılmış bir konuşma değil, neticede daha hafta sonunda oynanacak bir Fenerbahçe- Ankaragücü, İstanbul Belediye- Trabzon karşılaşması var. Bir de burda tabi bu görüşmeden hemen bir iki saat öncesinde bir sayın Abdullah Kiğılı ile sayın Aziz Yıldırım'ın bir telefon görüşmesini koymuşlar. Orada Aziz bey, Fenerium'un şeylerini soruyor; " nedir durumlar falan" diye. Abdullah bey de ona; " para mı lazım Başkan" diyor, " yok ama varsa gönder", " iyi diyor bir dört yüz ayarliyim, gönderiyim" diyor. Neticede bu para gönderiliyor. Tabi gönderildiği saat ben 17:30 gibi falan diye düşünüyordum ama Tamer bey bugün dikkatimi çekti, söylerken on ikisinde bu para hesaba geçmiş. Yani Polisin iddiası, sanki o para benim için gönderilmiş, şu meşhur çantaların ilk ayağı orda gerçekleşmiş, bir çantaya koymuşlar, ben de o parayı almışım gitmişim gibi bir izlenim olmuş ki, bu para zaten ertesi gün geçmiş, o saatten sonra da o parayı almanın da zaten bir anlamı yok. Burda tabi insana acı veriyor. Aziz Yıldırım ile görüşmem bahsetmiştim uzun sürüyor, yani özü neticede bu biletleri nasıl oluyor, Ben tabi bu görüşmeden imtina etmedim, neden? çünkü henüz oynanmamış maçlar var ve bizim maçımız daha henüz kritik bir hal almamış, o yüzden görüşmem bir sıkıntı olmaz diye düşünmüştüm. Şimdi on ikisinde bir görüşmem var Zeki Mazlum ile, bu görüşme İddianamede yer almıyor. Aslında çok önemli bir görüşme, bu görüşmeden sonra da ortalık hareketleniyor. 1174 tape no, çok önemli bir görüşme, niye atlanmış hayret ediyorum. Bunun mutlaka olması gerekir, zaten bunun üzerine kuruluyor. Şimdi 12/5/2011'de Perşembe günü 16.27'de Zeki Mazlum- Otyakmaz, bu görüşme daha önce bahsettiğim Trabzonlu dostum Zeki Mazlum beni aradı;" müsaitsen misafir olacağını söyledi." beklediğimi söyledim. Adresi teyit edip iki arkadaşıyla birlikte geldiler.

Trabzon'dan gelen teşvik ile ilgili konuşuyorduk. Sanki bu sefer de Trabzonspor'dan teşvik almış olmakla yargılanacam gibi bir his var içimde ve sanki diğer taraftan da Trabzonspor ile bir diyaloğa geçmişim gibi. Cuma günü 20.05'te o akşam Sivas Büyük Otel de kulüp personeli Mustafa Uzun'un oğlunun sünnet düğünü vardı. Katılımın fazla olması için de zaten Fenerbahçe maçına yakın bir zaman seçmişti ki diğer İstanbul'da da oturan yönetici arkadaşlar düğüne katılabilsin düşüncesiyle. Mehmet Oflaz'ın, Peugeot bayisine gittik. Ahmet Çelebi'de oraya geldi. Ahmet Çelebi, Sivas'a geldiğinde en iyi dialog kurabildiği arkadaşı Mehmet Oflaz'dır. Dolayısıyla her geldiğinde o araba yollar, alır. İlk etapta o misafir eder, çay kahveden sonra gideceği yere gider. Yine Ahmet Çelebi bizim yanımıza geldi oraya, daha sonra ben Faruk Taşseten ile beraber antreman vardı, tesise gittim, o da dinlenmek için, üstünü değiştirmek için de otele gitti. O kayıtlarda sanki Ahmet Çelebi'nin bizimle beraber tesise geldiğiyle ilgili bir fiziki takip tutanağı var. Her ne kadar orda bu belli olmasa da, yorum bölümünde böyle bir şey var. bunun böyle olmadığını söylemek istiyorum. Şimdi tabi otel konusu, sanıyorum 199. sayfadaydı, kaleci Serdar Kulbilge'yi fiziki takibe almışlar. orda bir oteldeki görüşmeyi, otel kayıtlarını alarak şey yapmışlar, dosyaya koymuşlar. şimdi Sivas Büyük Otelde de bu kayıtlar var. Aslında hem Cuma akşamı, hem de Cumartesi akşamı Fenerbahçe'lilerin geldiğinde yenilen yemek ve ordaki atmosferi ortaya koyabilmek amacıyla, bu iki günlük, iki akşamlık kayıtları alıp dosyaya koymuş olsalardı hiçbir şaibeye yer verilmeyecek şekilde her şey ayan beyan ortaya çıkacaktı. O gün Ahmet Çelebi'nin geldiğini, her ne kadar Ahmet Çelebi'yi savunmak bana düşmese de, o gün Ahmet Çelebi'nin geldiğini, Mehmet Yıldız ile telefonlaştığını, aşağıda buluştuklarını, hemen asansörün karşısındaki koltukta kaç dakka oturduklarını, ne kadar sohbet ettiklerini ve ne zaman yolcu ettiğini Ahmet Çelebi'nin kendi ifadesi 3-5 dakikayı geçmemiştir diyor ama yarım saat orda görüştüklerini, eğer o görüntüler olsaydı bütün bu çanta şaibesi de ortadan kalkmış olacaktı. O gün, ertesi akşam sayın Vali beyimizin, gördüğünüz gibi bu, Polislerin kendi çekmiş olduğu bir fotoğraf değil, direk otel kamerasından alınmış bir fotoğraf, demek ki burada kamera var, bu görüntüleri fotoğraf değil de video haline getirselerdi her şey daha güzel olacaktı ve yine ertesi gün, yine aynı mekanda, bütün bu çanta alışverişlerinin olduğu iddia edilen mekan bu mekan. O kapıdan girişler, çıkışlar, diğer kamera kayıtlarında da her şey ayan beyan ortada olurdu. Biz de 8 aydır gündemi oluşturan bu çanta illetinden de kurtulmuş olurduk. Yani o akşam, hemen sol tarafta bir VİP bölüm var, gelen kulüp Başkanlarını geleneksel olarak herkese yemek veririz. orda oturup sohbet ederiz, hepsi bizim dostumuzdur. Fenerbahçe camiası da geldiğinde, özellikle bunlar geldiğinde, şehrin üst düzey insanları da mutlaka katılıyorlar bütün toplantılara. Netice itibariyle Valimizin, Emniyet Müdürümüzün, Tugay Komutanımızın, Belediye Başkanının, hatta o gün Anayasa Mahkemesinin 2. Başkanı da Fenerbahçe'liydi, o da Aziz Başkan ile beraber gelmişti. Serruh Kaleli'ydi sanıyorum, tam ismini hatırlayamayacam, evet o da vardı, Ertuğrul Özkök vardı. Orda uzun uzun sohbet edildi. Saat yarıma kadar oturduk. Saat 12 gibi sayın Valimizi yolcu ettik. Bu yolcu etme fotoğrafını gösterebilirsek, orda tabi atlamışlar, ya bilmiyorlar ya da özellikle mi koydular bilmiyorum ama Emniyet Müdürümüz orda gözüküyor, en ortadaki şahıs bizim Emniyet Müdürümüz, hemen Vali beyi yolcu ettikten sonra kendisini de yolcu ediyoruz, hatta içeride şey olacaktı, fotoğraf olacaktı, içeride oturduğumuz fotoğrafımız da mevcuttur. Onu sanıyorum Avukatlarımız sunarlar. Söylediğimiz şahıslarla beraber oturuyoruz. Yani, orda da bir bilet kalmıştı elimizde, yani Fenerbahçe'den para kazanacaz diye biletleri biraz yüksek tutmuştuk, ama bizim taraftarlarımıza bu biletler biraz fazla gelmişti, çok sayıda Fenerbahçe'den bilet talebi de olunca, ordan da biraz bilet verdik, hatta biletleri getirmesi için elimizde kaldı dedik. Biletleri getirmesi için de Faruk beye getir demiştim, o da çantasını arabadan getirdi. Zaten elinde ağır bir çanta olduğu da belli, ilk giriş anında. yani biz orda tamamiyle gerçekleri ispat etme şansları varken, bunu değerlendirmeyi şaibe bırakacak şekilde bir fotoğraf, fotoroman var diyeyim. Yani hakaret etmiş olmayalım ama böyle de bir fotoroman var bizi töhmet altında bırakacak. Bunun hiç aslı astarı yoktur, içinde bilet vardır şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.


Yüklə 5,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   157   158   159   160   161   162   163   164   ...   666




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin