Ancak bir taraf şike teklifinde bulunur, karşı taraf kabul etmezse; bu takdirde suç teşebbüs derecesinde kalmış sayılıyor ve teşebbüsten ceza kuruluyor.
Bu kanun düzenlenirken rüşvet suçuyla mukayese edildi. Esasında Futbol Federasyonu ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkililerinin birlikte hazırlamış olduğu, özellikle Federasyonun ağırlıklı olarak içinde olduğu kanun taslağında bu cezalar çok daha yüksekti. Yani o günlerde belki bazı maçlarda meydana gelen olayların, yani kamuoyunu bayağı rencide edecek tarzda, rahatsız edecek tarzda meydana gelen olayların da belki etkisiyle çok daha yüksek hazırlanmıştı. Ama biz, sonradan bu kanun görüşmeleri sırasında hatta tasarının son şekli verilirken buna müdahil olduk ve cezayı buraya kadar getirdik ama buna rağmen, bu ceza yüksek görüldü.
Cezanın bu şekilde olmasının asıl sebebi, bu suçun rüşvet suçuna benzer bir suç olmasıydı. Rüşvetin Ceza Kanunu'muzdaki karşılığının alt sınırı dört yıldan başlamaktadır. Rüşvet suçunda 2 kişi vardır, bazen 3 kişi olur, bazen bundan mağdur olan birisi de olmayabilir ama 2 kişi arasında kanunsuz bir iş yapılmıştır. Burada ne vardır? Buradaki taraflar, bu şike anlaşmasından zarar gören taraflar kimlerdir? Şike anlaşmasından, bu şike ile maçın şikeye uygun olarak sonuçlanmasından dolayı zarar gören karşıda başka bir futbol kulübü vardır, bu kulübün yöneticileri, futbolcuları vardır, bu kulübün binlerce, on binlerce taraftarı vardır, Toto oynayanlar vardır, İddaa, bahis oynayanlar vardır. Bunların hepsi bundan mağdur olmuştur, zarar görmüştür. İşte bundan dolayıdır ki, bu suçun mağdurlarının, zarar görenlerinin çok daha fazla olmasından dolayı şike suçunun cezası daha yüksek tutulmuştur.
Ama görünen o ki kamuoyunda veya siyasi parti gruplarının nezdinde ve futbol camiasında, bunun cezasının bu kadar da çok olması anormal olarak kabul edilmiştir; olabilir, ona bir şey demiyorum. Bu ceza düzenlemesi belki bizim tarafımızdan yapıldığı sırada fazla olmuş olabilir, bunu tabii ki takdirle karşılıyorum. Dolayısıyla, ceza "beş yıldan on iki yıla kadar" olan ceza, "bir yıldan üç yıla kadar" olarak değiştirilmiştir. Başka ne yapılmıştır?
Tabii ki kamuoyunda şöyle bir algı var şu anda, onun da olmamasını istiyoruz: Beş yıllık ceza bir yıla inince, bu sanki bir afmış gibi değerlendirmeler olabilir. "Hemen hapisten çıkar, ceza da paraya çevrilir, tecil eder." diye düşünenler olabilir ama şunu da gözden uzak tutmamak lazım: Ceza miktarı aşağıya inmiştir, bir yıllık ceza paraya da çevrilebilir, seçenek yaptırımlara da çevrilebilir, hükmün açıklanması da geri bırakılabilir ama işte bu algıyı ortadan kaldırmak için de burada bir denge kurulmaya çalışılmış. Dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, seçenek yaptırımlara çevrilmesine ve paraya çevrilmesine, ertelenmesine imkân tanınmamıştır. Dolayısıyla bu suçtan ceza alan kişiler hapis cezasını fiilen cezaevinde üçte 2'sini yatmak suretiyle çekecekler, ondan sonra tahliye olacaklardır yani mahkûm olanlar" (http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_g_sd.birlesim_baslangic?PAGE1=1&PAGE2=1&p4=21043&p5=B) ifadeleri ile yukarıda açıklanan hususların yasanın yapılış aşamasında gözetildiğini açıkça belirtmiştir.
Özetle; ceza yargılamasının konusu, şike veya teşvik suçunun sahaya yansıyıp yansımaması değil, şike ve teşvik “anlaşmasının” vaki olup olmadığıdır. Sanıkların, sübutu kabul edilen şike ve teşvik eylemleri, bu çerçevede değerlendirilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |