T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


Sanık İbrahim Akın müdafii huzurunda alınan, yukarıda özetlenen süreç ve oluşa uygun olup bu nedenle hükme esas alınan savcılık ifadesinde özetle



Yüklə 5,81 Mb.
səhifə399/666
tarix02.01.2022
ölçüsü5,81 Mb.
#20888
1   ...   395   396   397   398   399   400   401   402   ...   666
Sanık İbrahim Akın müdafii huzurunda alınan, yukarıda özetlenen süreç ve oluşa uygun olup bu nedenle hükme esas alınan savcılık ifadesinde özetle; “07.05.2011 günü Yusuf Turanlı beni aradığında benden kupa maçında kötü oynamamı istedi. Kupayı Beşiktaş'ın almasını istiyordu. Sebebini bilmiyorum. Beşiktaş kupayı almazsa bende Beşiktaş'a transfer olursam Avrupa kupalarına gidemeyeceğimi ima etti. Beşiktaş'a transfer görüşmelerim nedeniyle o hafta mutluydum. Hocam bunu fark etmişti. Sorduğunda bir şey demedim. Bu maçtan önce Beşiktaş beni çok sıkıştırıyordu. Ben artık bundan rahatsız olmuştum. Çünkü bizim takım da yıl boyu sadece bu kupayı hedeflemişti. Benim bu kupa maçında iyi oynamamamı istiyorlardı. Transferi de getirip bunu bağlıyorlardı. Bağlantıyı hep Yusuf sağlıyordu. Yusuf Turanlı, devamlı olarak kupa maçında iyi oynamamam için beni arayıp sıkıştırıyordu. Maçtan önce Beşiktaş ile anlaştım, mukavele imzalamadım. Yusuf Turanlı bana 2 milyon Euro karşılığında anlaşıldığını söyledi. Bana şike pirimi talepleri Yusuf Turanlı aracılığı ile yapıldı. Ben karşı takım yöneticilerinden veya aracılardan kimseyle muhatap olmadım. Yusuf Turanlı'nın kupa maçında kötü oynamam için kimlerle irtibat kurduğunu, neler konuştuğunu bilmiyorum. Bana şimdiye kadarki futbol hayatımda 3 maç için bu yönde tekliflerde bulunuldu... Üçüncüsü bana sorduğunuz Beşiktaş kupa maçıydı” şeklinde beyanda bulunmuş, yukarda özetlenen iletişim tutanaklarını adeta teyid etmiştir.
Sanık Ahmet Ateş ifadelerinde özetle; Tayfur Havutçu ve Serdar Adalı’nın, Yusuf Turanlı ile görüşme ayarlamasını istediklerini, kendisinin de bu görüşmeleri ayarladığını beyan ettiği, her ne kadar görüşmeleri ayarladığı sabit ise de, bu görüşmelerde hazır bulunduğuna dair bir kabul ya da beyanın söz konusu olmadığı gibi şike anlaşmasının sağlanmasına yönelik ya da bu anlaşmanın varlığını bilerek hareket ettiğine dair delil ve emare elde edilemediğinden adı geçen yüklenen suçtan sanık Ahmet Ateş’in beraatine karar vermek gerekmiştir.
Sanık İskender Alın müdafii huzurunda alınan, yukarıda özetlenen süreç ve oluşa uygun olup bu nedenle hükme esas alınan savcılık ifadesinde özetle; “...Beşiktaş'tan bana Yusuf Turanlı aracılığı ile transfer teklifi geldi. Daha doğrusu Beşiktaş'ın beni takip ettiği, istediği söylendi, kupa maçından önce para mevzuu konuşuldu. Teklif edilince Beşiktaş'a seve seve gideceğimi söyledim. Yanılmıyorsam Tayfun hoca ile de konuşmuşlar ben konuşmadım. Bir buçuk trilyona senelik Beşiktaş'la anlaşıldığını söyledi. Daha sonra transferim olmadı. Niye olmadığını bilmiyorum. Kupa maçından sonra bir iki kez Yusuf Turanlı transfer mevzunu konuştu. Ben teklif ilk gelince inşallah dedim. Normal şartlarda benim performansındaki birini o yıl Beşiktaş'ın transfer etmesi, transferi düşünmesi uygun değildir. Yıl içerisindeki performansım bu kadar üst düzeyde değildi. Hem transfer teklifine inanmadım. Hem de sevindim. Ayrıca aldığım paranın iki katı teklif edildi. 850 bin TL alıyordum. Bana 1 milyon 500 bin teklif edildi. Yusuf Turanlı bana bir iki kez artık Beşiktaş'a gideceksin, kupa maçında fazla sıkma, relaks ol tarzında bir şeyler söyledi. Ayrıca seneye Beşiktaş'ta oynayacağımı, Beşiktaş kupayı alamasa Avrupa'da oynamayacağımı söyledi. Yusuf Turanlı artık transferimin bittiğini, yeni takımım olan Beşiktaş'ı düşünmem gerektiğini söylüyordu. Bu nedenle maçta fazla asılmamı istemiyordu. Benim güzel oynamamamı, yeni takımım olacak Beşiktaş'ın hocasını üzmemem için gol atmamamı istedi. 09.05.2011 günü saat 20:27 de Yusuf Turanlı beni arayıp "anlaştım, bir buçuk trilyon tamam mı, tamam yani bitti " derken anlaşmanın bittiğini söyledi. İbo'nun mevzusu tamam derken İbrahim Akın'ın da anlaştığını kastetmiştim. 11.05.2011 günü Yusuf’la yaptığımız mesajlaşmalarda iyi oynarsam Beşiktaş'ın beni almayacağını vurgulayıp durdu. Ayrıca seneye İstanbul'da Abdullah Avcı Hocanla birlikte oynarsın, bir buçuk trilyon alırsın diyerek birazda şantaj yaptı. Çünkü İstanbul sporda bu paranın yarıya yakınını alıyordum. Ve devamlı oynamıyordum. Eğer transferim yatarsa tüm bunları kaybedeceğimi ima etti. Son mesajlardan anlaşılacağı üzere kendisini ısrarından vazgeçirmek için ve bana yaptığı baskıdan rahatsız olduğum için tamam diyerek teklifini kabul ettiğimi mesajla belirttim. Bu görüşmelere rağmen Beşiktaş'tan kulübüme resmi bir teklif gelmedi, her hangi bir pazarlık yapılmadı. Fakat kupa maçından önce Yusuf Turanlı aracılığı ile benimle yoğun şekilde görüşmeler oldu” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Sanık Göksel Gümüşdağ savcılık ifadesinde özetle: “Kesinlikle maçtan önce Beşiktaş'tan bize ne resmi nede gayri resmi yollardan Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu üzerinden İbrahim ve İskender'in transferine dönük bir talep olmadı, Bu maç oynandı. Aradan yaklaşık 20 gün geçti. 31 Mayıs veya 1 Haziran günü Merter'de bir arkadaşın iş yerinde otururken Serdal Adalı­ beni aradı. Kendisi ile daha önce görüşmüşlüğüm yoktur ve telefonu bende kayıtlı değildi. Telefonu açınca kendisini tanıttı. İbrahim Akın ile ilgili görüşmek istediğini, talip olduklarını söyledi. Ben Merter'de olduğumu, uzak olduğumu söyledim. O da Veli Efendi’de olduğunu, gelebileceğini söyledi. Yerimi tarif ettim. Geldi. Birlikte çay içtik. Yaşananlara arkadaşımda şahittir. İbrahim Akın'a talip olduklarını söyledi. Ben kendisi için bonservis bedeli istediğimi, Galatasaray'ın da kendisine talip olduğunu, takasa yanaşmayacağımı söyledim. O da bir bonvervis bedeli ödeyemeyiz, Holosko'yu size verelim. Bu şekilde anlaşalım dedi. Bende Holosko'nun bir yıllık kulüp tarafından ödenen rakamın bildiğim kadarıyla 1 milyon 800 bin euro olduğunu, böyle bir oyuncuyu takımda tutamayacağımı, bu rakama 6-7 oyuncu oynattığımı, hem bütçemi aşacağını hem takım içinde dengeleri bozacağını söyledim. Teklifini kabul etmedim. O sırada kamuoyuna yansıdığı için İskender Alın'ı isteyip istemediklerini sordum. Tereddütte kalıp düşünmüyoruz dedi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyandan da anlaşılmaktadır ki, İbrahim Akın’ın transferi bir an için düşünülmüş ise de, İskender Alın’ın transferinin hiçbir zaman Beşiktaş’ın gündeminde olmamıştır. Adı geçen futbolcunun isminin gündeme getirilmesi tümüyle şike faaliyetine dönük olduğu gibi, İbrahim Akın’ı transfer etme arzusunun dahi gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.


Tanık Fahri Tatan ifadelerinde özetle;“...İbrahim Akın'a kupa final maçının hemen öncesinde Beşiktaş'tan transfer teklifi gelmişti. Bunu telefonda İbrahim bana söyledi. Hem iyi para teklif edildiğini, hem de transfer karşılığında Serdal Adalı’dan bir at alacağını söyledi. Tekrar büyük takıma döneceği için sevinçliydi. Bende kutladım. Ancak telefonu kapattıktan kısa bir süre sonra ben huylandım. Kendisini aradım. "İbo kupa maçı öncesinde transfer teklif edilmesi doğrumu, bu işte bir terslik olmasın, seni kandırıyor olabilirler mi" dedim, o da "doğru diyorsun" dedi, görüşmeyi sonlandırdık...Transferin niye olmadığını da bilmiyorum.” demiştir (Kls 66, Dizi:298). Sanık İbrahim’in arkadaşı dahi kupa finali öncesinde bu şekilde bir teklif ile gelinmesinin iyi niyetli olmadığını anlamış ve bunu İbrahim Akın ile paylaşmıştır.
Prof. Dr. Ersan Şen; “şike suçunun konusu olan menfaat, elbette daha iyi bir kulübe transfer olmayı da kapsamına alacaktır” demektedir. (Aynı yönde bkz. Donay, a.g.e., s.155 -156.;)
Prof. Dr Mahmut Koca da bu konuya ilişkin “suçun konusunu kazanç veya sair menfaat oluşturur. Bu durumda sadece para vs. gibi ekonomik menfaatler değil, kişinin sosyal veya kişisel durumunda iyileşme sağlayan manevi yararlar da suçun konusunu oluşturabilecektir. Örneğin bir futbolcuya maçta oynamaması veya oynayıp maçın istenilen şekilde sonuçlanmasına katkı yapması için para verilmesi bu suçu oluşturabileceği gibi, daha büyük bir takıma transfer vaadinde bulunulması ya da cinsel bir takım menfaatlerin sağlanması halinde de suç oluşur” görüşünü paylaşmaktadır.

Mahkememizce de, kendi kulüplerinde aldıkları ücretin iki üç katı teklif edilerek transfer vaadiyle şike ve teşvik suçlarının işlenebileceğini, bunun 6222 sayılı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen “kazanç veya sair menfaat” kapsamında olduğu kabul edilmiştir.


Şu hale göre;

11.05.2011 günü Kayseri’de Beşiktaş - İ.B.B Spor takımları arasında oynanan 49. Ziraat Türkiye Kupası final maçı öncesinde; Beşiktaş futbol takımının Süper Ligde iddiasız kaldığı ve kulübün Avrupa kupalarına da katılamama riskinin bulunduğu, bu durumun taraftar, kulüp yönetimi ve tüm camia üzerinde baskı oluşturduğu, sanık Tayfur Havutçu’nun; sezon ortasında Beşiktaş Spor Kulübüne teknik direktör olması ve başarılı olamaması halinde sezon sonu kendisiyle yapılan anlaşmanın yenilenmeyeceği/uzatılmayacağı düşüncesinin camia içerisinde konuşulduğu, Avrupa Kupaları’na katılabilmek ve takım üzerindeki baskının hafiflemesi için kupanın mutlak surette kazanılması gerektiği düşüncesiyle, sanıklar Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve Yusuf Turanlı tarafından; İBB Sporlu futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın ile, sezon sonunda yüksek transfer ücretleri ile Beşiktaş’a transfer edilecekleri vaat edilerek oynanacak kupa maçında Beşiktaş'a karşı iyi oynamamaları yönünde şike anlaşmasına vardıkları anlaşılmış, oluşan bu vicdani kanı ile anılan sanıkların, 6259 sayılı Yasa ile değişik 6222 sayılı Yasa’nın 11/1. maddesi uyarınca şike suçundan cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir



Yüklə 5,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   395   396   397   398   399   400   401   402   ...   666




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin