T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


-SANIK ABDULLAH KARAKUZ SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 6,09 Mb.
səhifə14/79
tarix29.10.2017
ölçüsü6,09 Mb.
#20885
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   79

6-SANIK ABDULLAH KARAKUZ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;65-69) Olay, küçük yönde ufak bir olay olduğu için yani ailemizinde duyulmamasını istemiştik. 10/12/2010 tarihinde Hakan Karahamet ile yaptığım görüşmede; “ Çocuklar kavga etmiş”, “ Hırçın mı” diyorum, O da “ Hırçın kavga etmiş, bilgin var mı” diyorum, o da diyor, “ Savcı ile görüşebildin mi, çocuklar kavga etmiş” diyorum. Onun üzerine Hakan; “ olayla savcı karar verir, bakalım hayırlısı” dedi. Daha sonra Selim Kımıl ve Hırçın Kımıl'ın annesi olan İnce Kımıl, aynı mahallede durduğumuz için, aynı apartmanda durduğumuz için bana gelip; “ Çocuklar kava ettiğini” söyledi. Benim de bilgim yok, dedim. Orada ben Selim Kımıl'ın patronu olan Hakan Karaahmet'i arıyorum. Hakan Karaahmet denilen şahısta bu aileye yardım eden iyi bir arkadaşımızdır. Daha sonra Hakan, bana olayların savcılıkta ifadesi alındıktan sonra söylüyor. Ben de sağolun diyorum. Ailesi de benim yanımda olduğu için, çocuklara Bir şey olmamıştır diyorum. Sağol beni rahat ettirdin, öldüm ben ya, diyorum. Çocuklara bir şey olmasın diye ailesi de bende olduğu için bir sıkıntı olmadığını Hakan Karahamet'ten öğreniyoruz.

Alper Büfe sahibi Yakup Pekdemir'e gözdağı vermek amacıyla onu tehdit ettirdiğimiz ve büfesine zarar verdiğimiz ileri sürülerek, hakkımda tehdit ve mala zarar verme suçlarından sevk maddesi tanzim edilmiştir. Dosya da Hakan Karahamet'in bana talimat verdiğine dair ve benim Hırçın Kımıl'ı azmettirdiğime dair Hiçbir iletişim tespit tutanağının fiziki görüşme yoktur. Bu olayla ilgili müşteki Yakup Pekdemir'in benim hakkımda hiç bir şikayeti yoktur. Olayın tanıkları Mesut Erdoğan ve Arif Usta'nın beyanlarında benim ismim dahi geçmemektedir. Yani benim bu olaydan hiç bir alakam yoktur sayın başkanım. Yukarıda tek tek izah ettiğim telefon konuşmaları bir örgüt konuşması değildir. Komşuluk ve arkadaşlıkla yardımlaşma konuşmalarıdır. Ben ne silahlı ne de silahsız hiç bir örgütün üyesi değilim. Bu dosya da benim hakkımda tek delil evimde aramada ele geçirilen bir adet 7,65 çapında yerli yapım silah ve mermilerdir. Emniyet ve Savcılıkta verdiğim ifademde silahın bana ait olmadığını korktuğumuzdan dolayı söylemiştim. Ama silahın bana ait olduğunu, rahmetli babamdan kalma bir yadigar olarak durduğunu, benim olduğunu söylüyorum şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.



7-SANIK ABDURRAHMAN YAKUT SAVUNMASINDA ÖZETLE: Benim kardeşim Ahmet Yakut, Giresunspor Başkan Vekili Hüseyin Adanır'ın dünürü olur, abim beni arayarak kendileriyle ilgilenmemi istedi, ben maç öncesi kalmış oldukları otele gittim, Giresunspor teknik direktörü on yıl önce bizim teknik direktörümüz olması nedeniyle, ayrıca kısım oyuncularda Diyarbakırspor oyuncularıdır, kendilerini nezaket amacıyla ziyarete gitmiştim. Ayrıca Diyarbakırspor'un küme düşmesi söz konusu olduğundan taraftar derneklerine kötü tezahüratlarını yapmamaları konusunda yapmış olduğum konuşmayı Giresunspor Başkanı Ömer Ülkü beye telefon açarak söylemiştim. Telefon bulunla ilgilidir. Ben bu konuşmayı maç günü veya bir gün önce konuşmuş olabilirim, benim maçla ilgili Diyarbakırspor oyuncularıyla bir görüşmem olmadı, ayrıca 18/04/2011 günü Giresunspor ve Karşıyaka maçı öncesinde yapmış olduğum görüşmeler Ulaş Ortakaya'nın Giresunspor Kulübüne transferi için yapmış olduğum görüşmelerdir şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

8-SANIK ADİL ŞAHİN SAVUNMASINDA ÖZETLE: İstanbul C. Başsavcılığına ve Emniyetine ifade vermiştim. Bu ifadelerim doğrudur. Bu iddianame çerçevesinde eklemek istediğim bir husus vardır, İstanbul C. Başsavcılığı isim benzerliğinden dolayı takipsizlik vermiştir, hakkımda belirtilen iki tutanakta ismi geçmektedir. “Adil'e, Adil'e 1.200 tl yazılmaktadır,” o Adil ben değilim, bahsi geçen kişi Adil Kımıl'dır. Şu anda kendisi Giresun Kapalı Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutukludur, yine iddianamede ek klasörlerde Öncü Gazetesinin finansörlüğü olduğum iddia edilmiştir, böyle bir olay yoktur, ben bu gazeteye hiç uğramış dahi değilim, bu gazetenin sahibi Murat Yakarışık olarak biliyorum, yazı işleri müdürü olarak Candemir Sarı'yı tanıyorum, ben bu gazete kurulduktan sonra bir kere gittim, finansörlüğümü yapmış olmaları mümkün değildir. Ek klasörlerde hakkımda sabıkalı olduğum ve Olgun Peker adına tehdit ve şantaj yaparak haraç topladığım iddia edilmektedir, bu söz konusu değildir, ben 33 yıldır gazeteciyim. Ben sadece bu işi yapmaktayım. Başka herhangi bir işim yoktur. Meslekteki bu 33 yıllık sürede yaptığım işle ilgili davalarım olmuştur. Ancak bunun dışında yüz kızartıcı herhangi bir davam olmamıştır. Zaten adli sicil kaydıma bakıldığında da bunun bulunmadığı anlaşılacaktır. Ben Olgun Peker'i Giresunspor Kulüp Başkanlığına aday olduğu zaman tanırım, öncesinde hiç görmedim ve tanımıyorum, Giresun Spor Kulüp Başkanlığı süresince de kendisi ile 3-4 kez görüşmüşüzdür, ben spor yazarı ve spor yorumcusu olmadığım için gelende memleket meseleleri ve siyasi konularda görüşümü yazdığım için Olgun Peker ile görüşme ihtiyacı da duymadım, görüşmediğim ve konuşmadığım Olgun Peker'in çetesinin üyesi olmam da mümkün değildir, yardım ve yataklık ağır bir suçlamadır ve yüz kızartıcıdır, utanç verici bir meseledir, hayatımda bir kez bile Olgun Peker ile röportaj yapmadım, Olgun Peker'e nasıl bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık yaptığımı bilmiyorum, ben Giresunspor'un üyesi de değilim, benim Giresunspor'un kangrelerinde konuşmamam için Giresunspor'a üye yapmamaktadırlar, ben sürekli muhalif yapım vardır. Oy vermedim, röportaj yapmadım, arkadaşlık yapmadım, bu nedenle bu suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatimi talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve üzerine atılı suçlamayı reddetmiştir.

9-SANIK AHMET ATEŞ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;4-5) Dosyalardaki iki tane tape ve iki tane kısa mesajla, benim konuşmalarımdır. Onları da kabul ediyorum. 11 Mayıs'daki kupa finalinden önce Bursaspor maçı için Holideyin Otelde kampta iken, lobide Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu, Yusuf Turanlı'nın numarasına ulaşıp ulaşamayacağımı sordu. Bende İbrahim Toraman'dan alarak kendisini aradım. Ve görüşme isteğimizi ilettim, Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu'nun. O da bunun üzerine, ertesi gün Bursa Holideyin Otele gelerek yaklaşık 20-25 dakikalık bir görüşme yaptılar. O görüşme de ben bulunmadım. Ertesi gün de Tayfur hocanın beni arayarak, Yusuf Turanlı'nın Serdal Beyle görüşme isteğini iletti. Bende Serdal Beye sorarak, Serdal Beyin cep telefonunu Yusuf Turanlı'ya mesaj attım. Daha sonra da, saat beşte Serdal Beyin ofisinde, randevulaşıldı. Yusuf Turanlı'da saat beş gibi beni arayarak, Serdal Beyin ofisini bulamadığını söyledi. Ben de ona yolu tarif ettim. Bunun haricinde de başka bir, dosyada benim görüşmem bulunmamaktadır şeklinde beyanda bulunmuş ve üzerine atılı suçlamayı reddetmiştir.

10- SANIK AHMET ÇELEBİ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;418-430 ve Kls 96 Dizi;178-188) Ben Petrol Ofisi bayii olarak benzin istasyonu sahibiyim. Ayrıca tekstil şirketleri olan, vergilerini ödeyen bir iş adamıyım. Mecnun Otyakmaz, lise yıllarından beri, benim arkadaşım olup, Sivas'a da yönetici görevi almamda etkili olmuştur. Sayın Aziz Yıldırım'da aynı zamanda, kongre üyesi olduğum Fenerbahçe Spor Kulübünün başkanıdır. Diğer yöneticilerde zaten kulübün yöneticileri olduklarından dolayı onlarla tanışıklığım vardır. Abdullah Başak da akrabam olur. Menajer Yusuf Turanlı, Bülent İbrahim İşçen, bunlar da benim, uzun yıllardan beri, 15-20 yıldan beri, tanıdığım arkadaşlarımdır. Ben İzmir'de otelde, başkanımız Aziz Yıldırım ile birlikte lobide otururken, dedim ki başkanım, benim şu kombine kartları ile ilgili, çek verip te, uzun vadeli çekle almak istiyorum. O da bana dedi ki, şimdi gerginim, daha sonra dedi, ben dedi maçtan sonra dedi, hafta içi dedi, ben sana haber gönderirim dedi. Gelirsin dedi. Benim zaten kendisiyle görüşmem bu yöndeydi, beni çağırması, kulübe çağrılmam, bu yöndeydi zaten. Abdullah Başak benim akrabam olduğu için, o sırada sahibi bulunduğum benzin istasyonumda oturuyordum. Kulübe gitmem gerekiyordu. Sol kolumdan ameliyat olduğumdan dolayı, ricada bulundum. Beni oraya götürdü. Kendisi arabada bekledi. Ben ise kombine kartları için yukarıya çıktım. 15 dakika sonra, kulüpten çıktım ve ordan ayrıldık. Fiziki takipte, aleyhime delil olarak sunulan fotoğrafların içeriği tamamen bununla alakalıdır. Şimdi bir insanla iş görüşmesine gidiyorsunuz, 15 dakika gibi kısa bir zamanda, şike yaptığım söyleniyor. Yani bunu, böyle bir şeyin mümkün olacağına zaten inanmak ta mümkün değil. Sayın Aziz Yıldırım başkanımızın da açıkladığı gibi, kombine kartlarını ve kulübe ödediğim çekin fotokopileri de dosyada da mevcuttur. Bu zaten en başında da, savcılıkta da ben bunları ibraz etmiştim. Ama şu anda yine yanımda var yani. Onları da zaten yine şey yapacağım. Kombine kartları 1.000 lira, 2.000 lira 3.000 lira gibi rakamlar değildir. 42 milyar, yani geçmiş para ile 42 milyar 600, şimdiki parayla 42.600 TL olduğu için, ben bu konuda başkanımızdan yardımcı olmasını istedim. Benim bu ricamdan dolayı, beni kırmadı, kulübe gittim. 2 sefer kendisi ile görüştüm. Daha sonraki gidişlerimin çoğunda da, stattan sorumlu yönetici arkadaşımız olan Ömer Temelli Beyden bilet almak için sürekli zaten geçmişteki telefon tapelerinin lehime olan kısımlarını almış olsalardı burada zaten görülecekti. Sürekli ben Ömer Beyi arayıp bilet almak istediğimi söylüyorum. O da zaten benim hiçbir zaman ricamı kırmış değildir. Aynı zamanda, bu İ.B.B maçı ile ilgili olarak, sözde ben İlhan Yüksel Ekşioğlu ile görüştüğüm söyleniyor. İlhan Yüksel Ekşioğlu ile görüşmem, tamamen Sivasspor yöneticisi olarak, Sivas'a geldiği gün, Sivas-Fenerbahçe maçına geldiği gün, kendisi ile orda karşılaştım. Ben ondan önce, İlhan Yüksel Ekşioğlu ile kesinlikle bir şekilde ne kulüpte karşılaştım, ne dışarda veya bir başka yerde telefonla birbirimizi aradık. Çünkü benim İlhan Yüksel Ekşioğlu ile sadece bir merhabayı geçmeyecek samimiyetim var. Ama tabi, telefon ve fiziki takiplere göre sözde, benim İlhan Yüksel Ekşioğlu ile de sözde orada görüştüğüm söyleniyor. Kulübe arabam ile gitmemin, Fenerium mağazasından alışveriş yapmamın suç olduğunu bilmiyordum.Ben yıllardan beri zaten bu kulübe gidiyorum. Burası Fenerbahçe'lilerin kulübüdür. 20 milyon taraftarı olan insanların kulübüdür. Haliyle ben de kongre üyesiyim, benim de kulübümdür. Oraya gitmemde bir sakınca göremiyorum. Zaten yani beni teknik takibe ve fiziki takip yaptığını söyleyen insanlar, eğer ki, iyi izlemiş olsalardı, benim her gün, hemen hemen her gün, Fenerbahçe Spor Kulübünün, zaten bizim orda derneğimiz var, Altepe derneği, her gün zaten oraya gidiyoruz. Arkadaşlarımızla oralarda toplanıyoruz yani. Yusuf Turanlı ile olan münasebetim, 15 yıldan beri, 15-20 yıldan beri tanıdığım bir insandır kendisi. Onunla zaten bu görüşmelerimizi İ.B.B maçına bağlamalarının tek sebebi, sanki bizim Yusuf Turanlı ile, işte Nisan'ın 26sından Mayısın 6'sına kadar olan bir görüşmeymiş gibi getirip önümüze koymuş vaziyetteler. Bunu da zaten hiç anlamış da değilim, çünkü benim Yusuf Turanlı ile dediğim gibi, 15-20 seneden beri arkadaşım olduğu için, ben de Sivasspor'un yöneticisiyim. Kendisiyle tanışıklığımızdan dolayı yani yurt dışından transfer edeceği futbolcular ile alakalı, sezonun ikinci yarısında kulüpten yapmış olduğu transfer ile alakalı olarak bir ufak böyle alıp almama arasında tedirgin olduğu bir konuda, para konusunda benden yardım istemesidir. Benim tamamen kendisi ile görüşmelerim de bu husustadır. Ben İbrahim Akın'ı, kesinlikle ve kesinlikle hiçbir şekilde tanımıyorum. Zaten diğer bir suçlama da, İbrahim Akın ile görüşmediğim ortadadır.

Sivasspor-Fenerbahçe maçı, iddianamede Mehmet Yıldız isimli futbolcumuzla yaptığımız konuşmadan dolayı suçlanmaktayım. Ben Sivasspor'un yönetim kurulu üyesiyim. Mehmet Yıldız Sivasspor futbolcusu. Benim takımımın futbolcusu olan Mehmet Yıldız ile konuşmam kadar doğal başka ne olabilir anlayamıyorum. Kaldı ki takımdaki pek çok oyuncuyu da tanımam. Ben Yusuf Turanlı'dan bilgi aldım dediğim zamanlarda da, transferlerle alakalı. Konuşmamızda, sırf ithama dayanarak, hiçbir somut delil göstermeden, bizim konuşmamızı olmayan şikeye yorumlanmaktadır. Çünkü İlhan Bey'in konuşmasındaki, 3 koldan çalışıyorum lafını şike olarak yorumlamış ve bir şekilde Sivasspor-Fenerbahçe maçında, 3 ayrı kol olduğunu iddia ederek, beni de kollarından biri yaparak, adeta niyet okumuştur. Mehmet Yıldız ile iş icabı yaptığım bir konuşmayı, niyet okuma gibi gösterilmiş. Mehmet Yıldız ile biz, geçtiğimiz dönemlerde, yani bu maçtan önceki tarihlerde, Mayıs ayından önceki tarihlerde, bizim kendisi ile ben benzin istasyonu sahibi olduğum için, kendisi de böyle bir işe girmeyi zaten istiyordu ve defalarca bunu konuştuk. Hatta ve hatta kendisiyle bir görüşmemizde, bana Sivas'ta bile bir istasyon bulmuştu, Ankara'da bir istasyon bulmuştu, fakslarını gönderdi.



Faruk Taşseten ile Fikret Uysal diye bizim bir basın sözcüsü arkadaşımız vardı. Kulüpten istifa etti. İstifa edince de, bizimle ilgili yönetim ile alakalı birtakım sallamalarda bulundu. Biz de bununla ilgili Faruk'tan ve bunları konuşmak için internete düştü dedi. Benim Sivas Fenerbahçe maçına, bir ton misafirim gelecek, onlara bilet almam lazım. Onunla alakalı Faruk Taşseten ile yaptığımız konuşmaları, sanki bir şeymiş gibi, şike anlaşmaları yapıyormuşum gibi, şifreli konuşuyormuşum gibi algılarayarak, dosyaya koymuşlar. Kendisi zaten Faruk Taşseten biletlerden sorumlu olduğu için bu görüşmeyi de ondan başka kimseyle yapamayacağıma göre, bundan daha doğal bir şey olacağını düşünmüyorum.

Sanık Bülent İbrahim İşcen, benim, 15-20 yıllık arkadaşımdır. Kendisiyle, geçmişten gelen ticari alışverişimiz bulunmaktadır. Kendisi aynı zamanda armatördür. Benim de gemi ticaretine girmek istediğim kendisiyle paylaştım ve bana bu konuda ortaklık ve danışmanlık yapmasını istedim. Bülent ile biz zaten arkadaş olduğumuz için, sürekli, günde, yani İstanbul'da işlerimiz ile alakalı, gündüz sabah öğle akşam sürekli birlikteydik. Kendisine gemi işinde bir ortaklık yapalım diye öyle bir anlaşma yaptık. Bir telefon tapesinde, mutabık mıyız, ben operasyona başlıyorum gidiyorum diyorum. Bankaya müdür ile görüşmeye gidiyorum. Ben işte, mutabık mıyız, parada anlaştık. Şike konuşmasına döndü. Bülent ile yaptığım başka bir görüşme daha var. O görüşmede de, başkanımız Aziz Yıldırım'ın Sivasspor'da, alakalı olarak, Trabzonspor'un teşviği ile ilgili, kendisini Bülent'ten bana göndermesi ve Bülent ile benim konuşmalarım var. Yani özel yüz yüze görüştüğümüz konuda, Trabzonspor'un, Sivaslı futbolculara teşvik verilmesi konusu ortaya atılmıştı. Zaten bu İstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde, işte Trabzon Sivas'a teşvik gönderecek, yok, Trabzonlu, Karadenizli çocuklar var, yok hamsiler bilmem neler. Sürekli böyle konuşmalar geçiyordu. Bülent'te geldi bunu bana söyledi. Bunu söylerken de, lütfen dedi erken git dedi. 5 gün öncesinden git dedi. Sahip çık konulara hakim ol. Bak Aziz Başkanla da dedi, özellikle de onu belirteyim. Aziz abi de dedi yüzüne bakmaz dedi. Bana o Aziz abi dedi. Ben Aziz başkan diyorum kendisine. Tamamen Aziz Başkan yüzüne bakmaz demesinin sebebi, Trabzonspor'un teşviğinin engellenmesi konusuydu. Bu konu ile alakalı olarak, artı, Bülent bana işte bilet fiyatlarında da bana, işte bir şey yaptırabilirsen yine yaptır, böyle kendisiyle konuşmamızda tabi bunları söylüyor. Ben de fiyat konusunda şimdi, asrın maçı, Sivas Fenerbahçe maçı, asrın maçı, kulüp para kazanacak. Bir Anadolu Kulübünün bütçesi ile, bir Fenerbahçe kulübünün bütçesi bir olur mu? Ben de, bu konuyu kesinlikle zaten başkana iletme gereğini bile duymadım. Bülent bana bu konuda, Trabzonspor'un teşviği ile ilgili, konuda, anlattığı zaman, ben ona gidip görüşeceğimi söyledim başkanla. Fakat, Fenerbahçe Ankaragücü ve Trabzon- İ.B.B maçları oynandığı zaman, o maçlardan olayı bizim başkanımızla telefonda bir görüşmemiz vardı. Ya yandık diye. Ya o kadar gergindi ki, yani haklı olarak, çünkü niye, son maç bizim üzerimize kalmış. Fakat ne İsa'ya yarandık ne Musa'ya yarandık, bizim zaten sorunumuz bu oldu. Başkanımız gergindi. Ben de zaten Bülent'e gidip söyleyeceğim demiştim. Ama gergin olduğunu da biliyorum bu konularla alakalı, ben de kendisini, şimdi bunu gidip anlattığım zaman, zaten kendisi biliyor bu konuları. Ben nasıl duyuyorsam o da aynı şekilde duyuyor. Bülent zaten ona da söylemiş. Neticede 30 yıldan beri tanıyorum kendisini. Ben de Bülent'e tamam dedim . . Ben zaten çarşamba günü Sivas'a gideceğini biliyordum. Ben de iki gün sonra gittim" şeklinde beyanda bulunmuştur ve üzerine atılı suçlamaları reddetmiştir.

11-SANIK ALAEDDİN YILDIRIM SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;67-70) Aziz Yıldırım liderliğinde suç örgütüne üye olmak suçlamasına ilişkin, böyle bir örgütün olduğunu kesinlikle kabul etmiyorum. Bana Aziz Yıldırım önderliğinde haksız ve ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü suçuyla yargılanmak akla ve mantığa aykırı geliyor. Şahsımın da görev yaptığı Fenerbahçe Spor Kulübü'nde yaptıklarımız bugüne kadar ortada, kulübümüze ekonomik olarak sağlanan katkılar iddianamede gösterilen soyut ekonomik çıkar iddialarıyla kıyaslanamayacak düzeydedir. Haksız ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü suçlamalarına konu yapılan bir diğer iddia da Türkiye Futbol Federasyonuna aldırılan paralardır. Oysa bu paralardan bir kısmı topuk yaylasında yapılan tesislerimiz ve GSM tarafından kulübümüze tahsis edilmiş olan paralardır. Bunun doğal sonucu olarak da 107 yıllık bir kurum olan Fenerbahçe bu ülkenin ve cumhuriyetin göz bebeğidir. 25 milyon doğal üyesi de bulunmaktadır. Bu nedenle bu iddiaları kabul etmemiz mümkün değildir.

Benimle ilgili olan iddia Fenerbahçe-Eskişehirspor maçında, İlhan Ekşioğlu ile benim telefon görüşmem tapelerde söz konusu, halbuki İlhan Ekşioğlu benim yönetim kurulunda arkadaşım, bir de devamlı konuştuğumuz bir arkadaştır. Bülent Uygun Eskişehirspor'un teknik direktörü, maçtan bizim maçımıza gelmek istiyor. Bizim Eskişehirspor-Fenerbahçe maçı da halbuki bu maçtan 1 ay sonra, kendisi antrenör olduğu için Eskişehirspor'da Fenerbahçenin futbol maçını seyretmek istiyor. Onunla ilgili İlhan Ekşioğlu beni arıyor, kendisini benim locamda veya benim olabileceğim yerde yer bulma konusunda yardım istiyor. Bu konuşmada Bülent diyor bana, bende Bülent kim diyorum İlhan, o da bizim eski futbolcu Bülent var ya diyor. Bu konu benim hani bu Bülent'i bile tanımadığım şeyde ve maç 1 ay önce olduğu halde 1 ay sonraya geliyor. Eskişehirspor maçıyla ilgli olarak atılı suçlamaları kabul etmem mümkün değildi. İkinci olay Karabükspor maçıyla suçlanmam, orada da Emenike'nin transferi, ben Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun bana verdiği yetkiyle Emenike'nin transferini başkanlığını kulüp başkanı Ferudun Bey'le yürütme görevini almıştım. Emenike'nin transferini 2-3 kere kendisiyle görüştüm. En son başkanlarıyla Şubat ayında, bir de Nisan ayında Ankara'da görüştük. Ve de bu sırada daha sonra da Fenerbahçe şampiyon olduğu gün ben Ankara'ya gidip kendisiyle bu transferi sonuçlandırdım.

Son olarak da Bursaspor maçında Vederson ile görüşmemden dolayı hakkımda cezalandırılma istenmektedir. Evet ben Vederson'la görüştüm, Vederson'u ofisime çağırdım. Bunun sebebi, UEFA kriterlerine göre Fenerbahçe Spor Kulübü daha doğrusu bütün takımların yıl sonu itibariyle alacak vereceklerinin sıfırlanması gerektiği söz konusu idi. Yani bütün oyuncuların alacaklarının sıfırlanması gerekmekte idi. Vederson'un da bizim muhasebenin söylediğine göre bir önceki sezon bizde oynadığı için imzası eksikti. Kendisini rakamıyla bizim kulüp arasında bir itilaf varmış ve bunu görüşmek için kendisini çağırdık. Vederson belgeyi imzalamıyormuş, tercüman Samet vasıtasıyla konuştuk, Samet'i de çağırdık. Kendisine bunun işte o bir 15-20 bin dolar civarında olduğunu, kulübün bizim kulübün söylediği, onun da 70-80 bin dolar civarında olduğunu, sonra bunun kulübe gidip ödemesini, görüşmesini ve sonuçlandırmasını söyledim, imzalamasını rica ettim, kulübe telefon açıp muhasebeye bu talimatı verdim. Birde orada bir tapelerde Samet'le konuşmamda Cumartesi günü diyorum ki Cumartesi konuşuyorum Samet'le yarın bana getir diyorum bu oyuncuları, oyuncularla ilgili şey var, halbuki ertesi gün Trabzonsporla Bursaspor'un maçının olduğu gün Pazar günü yani, yani o gün Trabzonspor-Bursaspor maçı var. Bende oyuncuları getir diyorum hani Bursa'dan oyuncular geliyor bu dalda adlandırdığım 3 tane oyuncu, böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değildir. O gün zaten Trabzonspor-Bursaspor'un maçı vardır. Bu iddiaların hiçbirisini kabul etmiyorum, beraat kararı verilmesini talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuştur ve atılı suçlamayı reddetmiştir.

12-SANIK ALİ KIRATLI SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;399-416 ve Kls 95 Dizi;249-251, Kls 96 Dizi;171-178) Toplamda 3 adet tapem var Olgun Başkan ile. 22:46, 22:54, 22:93. Biri transfer hakkında, Sercan'ı soruyor ne oldu ile ilgili. Günlük hayatın akışına uygun gerçekleşip, burdan nasıl bir ilişki kurulmuş. Peşinde de, iki tane telefonu var. Biri Galatasaray'ın amigosunun telefonunu soruyor. Birde İlhan Ekşioğlu'nun telefonunu soruyor. 3 tane tapem var. Peşinden ona bir tane attığım mesaj var. Fatih Tekke'nin transfer işini hallettin mi. Sadece onu sormuşum. Benim Fenerbahçe ile olan tanışmam, rahmetli babamdan bana miras kalmıştır. 75 yılında, okulun kursundan kaçarak gitmeye başladım. İddianamede benimle ilgili geçen İlhan Ekşioğlu ile aramda geçen tapelerim büyük çoğunlukta. İlhan beyde kendi açıkladığı gibi, zaten benim, sosyal hayatı beraber yaşadığım bir arkadaşım. Benim bütün tapelerimde benden para olduğu gözüküyor. Ben inkar etmedim. Ben parayı alıyorum, gidiyorum.

Ve bu çalışmalar neticesinde İlhan bey ile bir ortaklık proje üretmeye karar verdik. Kendisinden ana sponsorluk adı altında sponsor olmasını talep ettim. O da herhalde, biraz nazlandı ama kabul etti. Yine iddianamede, benim telefon tapelerimin geçtiği kişilerden, birisi de Bülent Uygun'dur. Bülent Uygun'u Fenerbahçe'ye gelip, oyunculuk döneminde, 96 da şampiyonluğundan beri, ailece görüştüğüm, sosyal hayatı paylaştığım bir kardeşim, arkadaşımdır. Ve hocalığına çok inandığım bir teknik direktördür. Ben Eskişehir'e, bir maç, bir görev veya addedilen, şike ve teşvik anlaşması için gitmiş bir sporsever değilim. Şike iddialarını reddediyorum. Ve giderken, her seferinde yanımda, LigTV nin yorumunu yapan, şu anda da Eskişehir'de görev yapan, Zafer Tüzün isimli, eski Fenerbahçe'li futbolcu var. Ben Ümit ile de, Bülent ile de 5 ay yan yana yattım, ikisinden de onur ve gurur duydum. İkisi de benim ve kendilerinin nasıl bir oyun veya suçlama içinde kaldıklarını biliyorlar. Mantıken insanlar bir arada kalmaz.

Suçlandığım maçlardan birincisi, Bursaspor İ.B.B maçı ile ilgili 15 tane tapem gözükmektedir. Ben bu konuşmaların geçtiği gün, Antep'te bir düğündeydim. Otelde Yusuf'la karşılaştım. Yusuf'un spor camiasında çevresinin geniş olduğunu biliyorum, aynen şu konuşma geçti. O da otelde kalıyordu, ben de otelin lobisinde konuştum. Dedim, ben böyle böyle, 31 Temmuzda ben bir gece yapacağım Yusuf, senin çevren geniş, hakikatten Türkiye'deki, bilinmeyen ama çevresi en geniş, çok takdir edilen, herkesin sevdiği saydığı spor camiasında, iyi bir kardeşimizdir. Dedim bana destek olabilir misin. Hayırdır abi dedi, dedim böyle böyle fazla meşgul etmeyeyim. Olur mu abi dedi ne demek dedi. Bunun neticesinde gelişen olaylardır. Ben ona dedim sana eğer bu olaylar gelişirse, ve başarılı olursak, bir kol saati hediye edeceğim. Saat alışverişi, buna benzer jestler, her zaman oluyor. Biz aramızda bile şu anda iddiaya giriyoruz, sen çıkacan ben çıkacam, çıkarsan saatini alırım, çıkamazsan alırım diye. Bunun neticende gelişen olaydır.

Trabzon maçı ile ilgili suçlanıyorum. Burada da tape sayım 5 tir. Bu konuşmaların içinde, hiçbirinde, şike ve teşvik amaçlı bir görüşme yapılmadığı ortadadır. Onları da şöyle izah edeyim, Sercan ile ben, 2000-2004 yılları arasında, Fenerbahçe'nin altyapısında görev yaptığım zaman, Bursa'nın altyapısında, tanıdığım bildiğim, ta o zaman almak istediğim, iyi bir oyuncu idi. Yani ben Türkiye'de bana, bugün, bazı arkadaşlarımızla ilgili de, takımlarla ilgili problem oluyor. Bana şu anda 18 takımın ilk 11'ini sorun, ben 1 veya, şurda cezaevinde olduğum için bilemem, 2 yanılgı ile hepsini size veririm. Yani benim hastalığım bu. Ben, herkesin bir hastalığı var.



Fenerbahçe-Sivas maçıyla ilgili geçen tape sayım 30 dur. Bunların hiçbirinde Sivas ile ilgili ne oyuncu, ne teknik kadro, ne idari kadro, ne aktif adamlan bir birşeyle yapılmamıştır. Onda olmamış bunda olmamış. Sadece maçın öneminin yüksek seviyede olmasından dolayı, bilet talebinde bulunan iki konuşma, biri Faruk Taşseten ile yapılmış, onun ifadeleri de var. Ben onun tam dökümanını da çıkartmışım, ben hava durumunu da soruyorum, yağmurluk alalım mı, şemsiye alalım mı, ama onlar geçmemiş. Yani hiç bir şey demek istemiyorum. Peşinden de Mecnun başkan ile yaptığım bir görüşme var. Onla da aynı şekilde. Burada da bazı ilginçlikler var. Zaten ordaki tapelerin hepsinin karşılığı çıkıyor burada. Benim burada, ayın 27'sinde İlhan Beyden, ofisinden aldığım 300.000 Dolar gözükmekte ve bu takibin neticesinde, ben hemen parayı alıp havalimanına zor yetiştiğim gözükmekte zaten. Parayı bırakıyorum, eşim bankaya yatırıyor. O dekontlarımız da var bizim. Artık işlerimizin yani biz finaline geldik yani her şey bitti. İlhan Bey kendi vaatlerini yerine getirdi. Ben kendi öngörüşmelerimi yaptım. Burda aldığımız parayı, şurdan okuyayım kısaca, mevzu dağılmasın. Fatih Akbaba'nın üzerinden yapıldı, anlaşmaya kim ya da kimlerle yapıldığına dair hiçbir kanıt ortaya konulamamaktadır. Bu arada ilginç olan bir konu da, Fatih Akbaba'nın beyan ettiği üzere Sivas'a gitmeyeli 2 yıldan fazla olmuş. Bunun teyidinin de bütün ulaşım noktalarından alındığını biliyoruz. Benim de aynı durumda olduğum aşikar. Kimle veya kimlerle anlaşma yaptığımız şekilde hiçbir şekilde somut veya ibare yok. Hep bazı, belli, bazı. Hatta Sivasspor'da belli olmayan sporcular, Sivasspor ile alakası olan bazı kişiler. Bunların da Türkçede de ne anlama geldiğini öğrenemedim şeklinde beyanda bulunmuştur ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

Yüklə 6,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin