T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


-SANIK ÖZDEN ASLAN SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 6,09 Mb.
səhifə20/79
tarix29.10.2017
ölçüsü6,09 Mb.
#20885
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   79

65-SANIK ÖZDEN ASLAN SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;93-98) Şahsım Özden Aslan Almanya'da yaşayan ve uzun yıllardır Menajerlik hizmeti veren bir kişidir. Bu vesile ile Camia içerisinde çok tanınan bir kişi olmamın yanı sıra ayrıca da aynı zamanda Altay Spor Kulübünün Genel Kurul Üyesiyim ve anılan Kulüpte Yöneticilik geçmişim de bulunmaktadır. .Bu vesile ile Kulübün Genel Müdürü olması nedeni ile Erman Ertaş'ı ve ayrıca yine Kulübün eski İdari Menajeri olması nedeni ile Serdar Berkin'i yıllardır tanırım ve Serdar ile de yakın arkadaşlığımız vardır. Nitekim yıllardır sürdürmüş olduğum Menajerlik hizmetinin artık Federasyon tarafından yasal zemine oturtulacağını haber almamdan itibaren Menajerlik Sınavına katılmaya karar verdim ve bu vesile ile derhal gerekli olan tüm belgelen hazırladım. Lakin bu aşamada tarafımın bir adli sicil kaydı olduğu haberi ile karşılaştım. Bu konuda yapmış olduğum araştırmalar neticesinde bunun sınava girmeme engel olabileceğini düşündüğümden bu konuda en yetkili kişiden bilgi almak istedim ve Erman Ertaş'ı aradım ve kendisinden bu konuda nasıl bir yol izlememiz gerektiğini öğrenmesini rica ettim. Erman Ertaş' ı aramamın sebebi Kulüp Müdürü olması nedeni ile çok tanıdığı insanın olduğunu bilmemdendir. Lakin Erman işlerinin yoğunluğunu bahane ederek sürekli olarak benim ısrarlarıma kulak asmadı ama ben ısrar etmeye devam ettim ve Erman Federasyonda tanıdığı Haldun Şenman isimli kişiyi arayarak benim Adli Sicil Kaydımın akıbetinin ne olabileceğini öğrenmeye çalıştı. Erman Ertaş Federasyondan aldığı bilgi uyarınca benim bir Avukat ile temasa geçmem gerektiği konusunda bana bilgi verdi ve ben bu doğrultuda bir çok Avukat ile temasa geçtim. Ben yine de bu konuyu yetkili bir ağızdan bizzat öğrenmek istedim ve Erman'ın Haldun Bey ile Milli Maç izlemeye gideceğinden haberdar olduğum anda kendisinden beni de götürmesini istedim. Erman Ertaş' ın gecikmesi nedeni ile Milli Maça yetişemediğimizden Erman Ertaş, Haldun Şenman ve Mustafa Telçeker isimli kişiler ile bu sebep ile bir restaurant'ta yemek yedik. Ben Mustafa ve Haldun isimli kişiler ile orada o anda ilk kez tanıştım ve bütün gece Haldun Bey ile Erman'ın anılarını dinledim. Benim Adli Sicil kaydım ile ilgili konuya sadece bir iki dakika değinebildik ve bu görüşmemden sonra Haldun Bey ve yanındaki kişi ile hiçbir surette bir diyaloğum veyahut ta temasım veyahut ta bir ticari veyahut ta özel ilişkim olmamıştır. Sırası geldiği için burada belirtmekte fayda olacaktır; ben bu konuda Emniyet ve Savcılık aşamasında vermiş olduğum ifademi düzeltmek isterim. Gerek Emniyette gerek ise Savcılık aşamasında tarafım sürekli baskı görmüş durumdadır. Emniyet Sorgusu esnasında hastaneye şevkim dahi söz konusudur. Emniyet sürekli belli bir şekilde ifade vermemi ve bu şekilde ifade vermem durumunda ceza almayacağımı belirtiyordu ama ben ona rağmen direndim lakin Savcılık aşamasında da bu şekilde ifade vermemem durumunda tutuklanacağım söylendiğinden ve Almanya'daki tüm haklarımın yakılacağı beyan edildiğinden ben mecburen orada yazıldığı gibi ifade verdim. Anılan ifadem gerçek dışıdır ve baskı sonucunda verilmiştir. "Suçsuzum dedi" den sonra soruldu diye kalın siyah puntolarla yazılmış bir bölüm bulunmaktadır. Ben bu hususu asla söylemedim. Hatta Savcı bey ben böyle ifade vermediğimden beni azarladı ve aynen git 5 dakika düşün çık dışarıya gel yoksa seni tutuklayacağım dedi.

Ben anılan Menajerlik Sınav sorularını Haldun Şenman'dan almadım. Asla böyle bir girişimim olmadı. bu konuya ilişkin kendisi ile bir temasım da olmadı kimseyi de bu konuda aracı kılmadım. Avukatlar benden çeşitli ücretler talep ettiler ve ben de en sonunda Ankara'da bulunan Av. Bekir Karagülle ve Av. Vahide Yürekli Karagülle ile temasa geçerek bu kaydımın silinmesi konusunda görüşme yaptım. Ben bu avukatlar ile görüştüğüm esnada Erman Ertaş' tan ayrıca Avukatlara Adli Sicil Kaydımın silinmesi davası için ödemek üzere 4.000 T.L. Borç aldım lakin bu parayı halen iade etmedim. Temaslarımın esnasında ayrıca Almanya'dan almış olduğum Sicil Kaydı Yoktur Resmi Yazısını Yeminli Tercümana tercüme ettirerek Federasyona sunma fikri aklıma geldi ve ben de bunu yaparak Belgeyi Federasyona sundum ve bu suret ile Adli Sicil Kaydı Silinmesi için Dava açmaya gerek kalmadı. Tarafımın Serdar Berkin isimli kişi ile bir çok konuşmam bulunmaktadır. Serdar Berkin benim futbolculuk yıllarımdan beri tanıdığım çok eski bir dostumdur. Kendisi hem futbolculuk yapmıştır hem de Altay Kulübünün eski idari menajeridir. Lakin bu kişinin bana yaklaşık 8-9 yıldır 20.000-25.000 T.L. civarında borcu bulunmaktadır. Ancak yapısı gereği de çok ağır bir kişi olduğundan ödeme konusunda da çok ağır davranmaktadır. Aynı zamanda yakın arkadaşım olması nedeni ile de kendisinden bu parayı sürekli istemeye yüzüm bulunmamakta zira kendisi" sürekli gelmeyen Cuma günü" ödeyeceğini ifade etmektedir. Ben bu vesile ile Menajerlik sınavına gireceğimi bildiğinden bunu alacaklarımı tahsil etmek için bir fırsat olarak kullandım ve kendisi ile bu konuşmalara girdim. Tape Kayıtlarımdaki tüm konuşmalarım sadece Serdar Berkin' den Alacaklarımı tahsil etmek için kurgulamış olduğum bir senaryodan ibaret olup açıkça Senaryo kurgulamış olduğum da 23.03.2011 Tarihli Saat 13.33 deki Tape Kaydımdan belli olmaktadır. Görüleceği üzere "bak bunları Erman'a söylemeni istemiyorum aramızda kalsın" ifademden de anlaşılacağı üzere ben Serdar'a bir senaryo yazıyorum ama bu arada da bu konuda kimseyle konuşmamasını istiyorum çünkü kazara bu konuyu başkasına açsa tüm yalanım ortaya çıkacak Nitekim ortada bu tarz bir konu gerçekte bulunmamaktadır. Ben inandırıcı olsun diye Serdar ile bu tarz bir kurguya girdim nitekim Tape' lerde ayrıca benim bu tarz bir konuya verecek param olmadığı gibi beyanlarım da sabittir.Serdar Berkin bana ayrıca git o zaman şansını dene alan nasıl alıyor da demektedir. Ben bunu paramı tahsil etmek için kurgulamış olsam dahi Serdar dan halen paramı alamadığım gibi aslında dahil olmadığım bir suçlama ile karşı karşıya kaldım. Ben aleyhe olan Tape Kayıtlarımı bu neden ile kabul etmiyorum. Bu kayıtlar ayrıca hiçbir delile dayanmadığı gibi tamamı ile kötüniyetli olarak yorumlanmışlardır. Tarafımın 27.03.2011 Tarihinde İstanbul Zincirlikuyu'dan 25.000 T.L. Sınav Sorularını almak için Para çektiğim konusu kesinlik ile gerçeğe aykırıdır. Ben anılan Parayı kayınbiraderimin Almanya' da ev alması için İsmail Tombul isimli kişiye verdim. Bu paranın da kullanılarak alınmış olan eve ilişkin belgeler mevcuttur. Kesinlikle suç işlemediğimi beyan eder ve beraatime karar verilmesini talep ederim şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

66-SANIK ÖZDEN TÜTÜNCÜ SAVUNMASINDA ÖZETLE: Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben herhangi bir örgüte üye değilim, herhangi bir olaya da karışmadım, benim Orta kahve'de olan olayla ilgili herhangi bir bilgim yoktur, ayrıca gazeteye yapılan saldırıyla da bir alakam yoktur, sadece Mustafa Cici ile yaptığım yüz yüze normal bir görüşmemiz vardır. Beraatimi talep ederim. Ben Mustafa Cici'ye vurmadım, ona yapılan saldırı anında orada yoktum, ben ayrıldıktan sonra kavga olayı olmuş olabilir, zaten kendisi hazırlıkta benden şikayetçi olmamıştır şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

67-SANIK SADRİ ŞENER SAVUNMASINDA ÖZETLE: Ben Trabzonspor Futbol Kulübü Başkanlığını 2008 yılından beri yapmaktayım. Hiç bir Ankaragücü'lü futbolcu ile de görüşmedim, bu konuda da delil yoktur, iletişimin tespiti tutanaklarında geçen Ankara B.B.Başkanı Melih Gökçek'in “ puan alırsak Gabriç'i bize ver” şeklindeki söylemini bir başka şahsa naklettim, ben maçtan evvel kesinlikle Melih Gökçek ile de görüşmedim şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

68-SANIK SAMET ERDEMİR SAVUNMASINDA ÖZETLE: Benim Olgun Peker'in suç örgütüyle herhangi bir alakam yoktur. Telefon görüşmeleri bana ait değildir. Orta Kahve isimli iş yerine zarar verilmesi eylemini alkollü olduğum için hatırlamıyorum, Alper Büfe isimli iş yerine de iş yeri sahibi ile kavga ettiğimden dolayı arkadaşımın kamyonu ile büfeye çarptım, çarpmış olduğum kamyon Selim Kımıl'a aitti. Ben Mustafa Cici ve Hakan Akbaş isimli şahısların tehdit edilip dövülme olayını hatırlamıyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

69-SANIK SAMET GÜZEL SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;27-33) Ben Fenerbahçe Spor Kulübü'nde tercümanlık görevi yapmaktayım. Gökçek Vederson ve Sercan Yıldırım ile teşvik girişiminde bulunduğum iddia edilmektedir. Sercan Yıldırım'ı yeşil sahalar haricinde ben hiçbir yerde görmedim. Telefon numarası ne telefonumda vardır ne de hayatım da bir kere de telefonda görüşmüşümdür. İddianamede zaten, bizim Sercan Yıldırım ile ilgili herhangi bir görüşmemiz herhangi bir tape de zaten bulunmamaktadır. Gökçek Vederson ise, hem Fenerbahçe Spor Kulübü'nden futbol oynadığı iki buçuk sene boyunca futbol oynadı bu dönemde mesai arkadaşım, takım arkadaşım hemde aynı zamanda bu kadar süre içerisinde beraber çalıştığımız için iyi de bir dostumdur. Elbette kendisiyle iyi bir şekilde tanışırım ve görüşürüm. Fakat bütün bu görüşmelerde iddianamede yazıyor ki Gökçek Vederson'la kurduğumuz bağlantılar teşvik girişimine yöneliktir. Fakat olayın doğrusu ve gerçeği şudur ki, Türkiye Futbol Federasyonu'nun kulüplerden her sene zorunlu tuttuğu bir tane belge vardır. Bu belge de şudur. Bütün futbolcular, hatta çalışanlar bende imzalıyorum bunu, kulüpten alacakları olmadığına dair bir belge, bir ibra sunmak zorundadırlar. Fakat Gökçek Vederson'un son oynadığı senesinde alacakları varmış. O ay alacakları olduğu için Bursaspor'a gitmişti o dönemde, o alacakları olduğundan dolayı bu belgeyi imzalamadı. Bu belgeyi imzalamadığı için sayın yöneticimiz Alaattin Yıldırım beni aradı ve dedi ki; Samet Vederson'u arayıp bu belgeyi imzalamasını söylermisin, eğer görüşmek isterse gelsin İstanbul'a görüşelim dedi. Ben de Vederson'a bunu sundum...

1694 nolu tape de Alaattin Yıldırım ile üç Brezilya'lı futbolcunun menajeri hakkında, bu oyuncunun menajeri, oyuncuların menajeri, Marcio Ribelino ile yapılan görüşmeler var. Bu görüşmeleri kendisine aktarmam sanki, Gökçek Vederson'la Bursaspor'lu oyuncularla suç işlemek kastıyla, irtibat kurmam olarak algılanmaya çalışılıyor. Şimdi bu oyuncuların isimleri, Leandro da Miav, Humbel de borces ve Venikton Paulista. Hatta Humbel de Borces'i sezon ortasında transfer etmek için, yönetim kurulumuz çok büyük çaba sarfetti. Hatta yönetim kurulumuz takdiriyle ben Brezilya'ya gittim . Ekim ayında ve bu oyuncunun transferi için çok uğraştım. Şimdi yine bu yanlış yönlendirme ile burdaki konuşmalardan ne çıkıyor ortaya. Gökçek Vederson'la benim görüştüğüm, Gökçek Vederson'un yanınki arkadaşlarını ayarttığı ve sonuç olarak da sanki biz teşvik girişiminde bulunmuşuz iddiası var. Fakat bu bahsettiği üç kişi, bu üç tane oyuncu. Bizim buluşmaya çalıştığımız kişi ise, Marcio Liberino, Marcio Liberino kim; bu üç tane oyuncunun menajeri. Burdaki tapede bence kilit cümlü şu. Ali, Sayın Alaattin Yıldırım diyorki; Tamam sen de ki; Pazar sabah Ali bey seni bekliyor. Şimdi, pazar sabahının tarihine hep beraber bakalım. 17/04/2011.17/04/2011'de ne var, Trabzonspor-Bursaspor maçı var. Şimdi hangi maçın sabahındaki Trabzonspor maçı, Trabzonspor -Bursaspor maçı hangi maçın sabahında hangi futbolcuyu siz kamptan çıkarıp İstanbul'a getirebilirsiniz. Tamam sen de ki pazar sabahı Ali bey seni bekliyor. Pazar sabahı ayın 17'si, ve 17'sinde Trabzon-Bursaspor maçı var. Futbola biraz hakim olan insanlar bilirler ki, maç, kamp günü hiçbir futbolcu, hele şekil değiştirip kamptan çıkamaz. Yani bunu hocalarımızda buradalar, bunu herkes bilir. Zaten bu tapenin en kilit noktası da bu. Biz Marcio Liberino ile görüşmek istiyoruz, kendisini İstanbul'a davet ediyoruz. Kendisi o sırada Avrupada ve pazar günü gelip bizle görüşmesini istiyoruz. Yani ne Gökçek Vederson, ne diğer oyuncular hiç kimseyle görüşme amacımız burada yok, bu tape tamamiyle yanlış yorumlanmış bir tapedir şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



70- SANIK SAMİ DİNÇ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;329-340 ve Kls 95 Dizi;173-188 ve Kls 96 Dizi;166-171) Benim bu dosyadaki en büyük talihsizliğim, avukatlığını yaptığım kulüplerin farklı sebeplerle bu dosya kapsamında yer almasıdır. Bu kulüpler yalnızca, Giresun ve Fenerbahçe, iddianamede olan ama, birçok kulüp daha var temsil ettiğim. Çünkü gerçekten çok büyük talihsizlik benim yaşadığım. Olgun Peker liderliğindeki, haksız çıkar sağlama amaçlı suç örgütü kapsamında, 44 adet tapeme yer verilmiş. Bunlardan 27 tanesi, hiçbir suçlamaya konu edilmemiş, ve iddianameye serpiştirilmiştir. 44 adet tapeyi yaptığım kişiler, meslektaşım, aynı zamanda hem dostum, hem de avukatlığını da yaptığım kişi olarak Talat Emre Koçak, aynı zamanda Mehmet Şekip Mosturoğlu, müvekkilim olan Giresunspor'un eski ve yeni başkanları, Olgun Peker ve Ömer Ülkü, müvekkilim olan Refleks Menajerlik Ltd. Şti'nin ortağı ve çalışanı, Özüm Süntaş ve Neşe Ciddi, müvekkilim olan yine Mahmut Güneş ile olan konuşmalardır. Bunların arasında bir tane bile mesleğim dışında olan bir konu bulunmamaktadır. Yine burdan bir tespitle, yani görüşmüş olmam sebebiyle, bir anda iddianamede Olgun Peker'i de, eylemle fikir birliği içinde hareket ediyor şeklinde, resmi evrakta sahtecilik suçuna iştirak ettim suçlamasıyla karşı karşıya kalıyorum. Bir örgütün unsurları arasında, eylem ve fikir birliği içerisinde hareket etmek varsa, ben birçok kişiyle bu iddianamede eylem ve fikir birliği içinde hareket etmek suçlamasıyla karşı karşıyayım, çünkü aynı zamanda o suç örgütünün de üyesi olarak yazılıyorum. Ben nasıl bir avukatsam, hem sadece hukuki konularda konuşuyorum, hem de herkesle eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ediyorum. Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden hakkımda tapeden başka hiçbir delil yoktur. Her evim, yahut ofisim, yapılabilecek her türlü tedbir, arama, telefon dinleme yapılmıştır bu uzun bir süre içinde, ve başka da hiçbir delil bulunmamaktadır. Resmi belgede sahteciliğe iştirak bakımından, bir anda iddianamede ortaya çıkan Olgun Peker ile eylem ve fikir birliği içinde hareket ediyor saptaması, sebebiyle iştiraken sorumluğum ortaya çıkartılmıştır. Ancak ne ben bu belgeden haberdarım, ne herhangi bir şekilde Olgun Peker'in sınava başvuru sürecinde yer aldım, hiçbir işleme katılmadım, herhangi bir işlemi vekaleten yürütmüş değilim ve böyle bir suçlama ile ne sebeple karşılaştığımı hala anlayabilmiş değilim. O da fiil yasası olduğu ve hareketten yola çıkmanız gerektiği. Ancak ben burda hareketi yine göremiyorum. Olmayan bir hareket demiyorum, iddia da edilmiyor şu hareketi yaptın diye, ve ben ne yazık ki, bu suçlama ile karşı karşıyayım. Temelsiz ve hiçbir hareketimin dahi yazılmadığı bir suç olduğunu söylemek istiyorum. Bu sebeple aslında bu iddianame bu suç bakımından kabul edilmemeliydi, çünkü CMK 170 deki unsurları da taşımıyor. İddianamenin yazılmasını takiben, gizlilik kararı da kalktıktan sonra, bu resmi evrak nedir diye, avukatım getirdiğinde belgeleri gördüm. Benim görebildiğim anlayabildiğim kadarıyla, ortada bir resmi evrak da yok, çünkü benim gördüğüm evrak, Bulgaristan'da bir yeminli tercümanca üzerine imza atılmış bir evrak. Ve üstünde İngilizce olarak da, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı bu belgenin çevirisinin sorumluluğunu almaz yazıyor. Bu nasıl bir, yani ülkemizde en azından nasıl bir resmi evrak anlayamıyorum.

Suç örgütüne ilişkin olarak, tamamen mesleğim icabı konuşmalardır. Burada bir şekilde beni TCK 227 anlamında suç örgütüne üyelik ve yardım etmek suçuna da sokmuş. Ancak tapelere bakıyorum, kendim zaten biliyorum, benim bütün görüşmelerimde, Olgun Peker bana Sami Bey diye hitap ediyor. Bende ona futbol teamülleri gereği başkanım diye hitap ediyorum. Keza o da spor kulübü başkanı, geçmişte yapılan başkanlıklardan sonra, futbol teamülleri gereği başkanım diye hitap edilir, ona da başkanım diye hitap ediyorum. Kendisi de bana Sami bey diye hitap ediyor. Bizim herhangi bir şekilde ben 31-32 yaşında bir avukat olarak, bir suç örgütü, hele de silahlı suç örgütü lideri suçlaması yapılıyor kendisine. Benim kendisine, veya onun bana, hem benden yaş olarak da büyük olmasına rağmen, Sami bey demesi,sizce normal mi? bu konuşmalar da aradaki ilişkinin kesinlikle başka bir şekilde olmadığını gösteriyor. Herhangi bir emir talimat vesaire bir konu da söz konusu değil. Bu 27 adet hiçbir suçlamayla alakası olmayan tapeler, bir bölümü örgütün hiyerarşik yapısını gösterir, iletişim tespit tutanakları bölümünde yer alıyor, 4 adet. Bunları da hiçbir şekilde anlayamadım. Çünkü bir hiyerarşik ilişkiyi gösterir bir ibare emare yok içinde. Transfer tahtasının açılması sürecinde yapılan örgütsel faaliyetler adı altında 6 tapeden bahsediliyor ancak, transfer tahtası dediğimiz şey zaten, daha kapsamlı açıklamaya çalışacağım ama, transfer yasağının kaldırılması eylemi diyebilirsiniz. Transfer tahtası diye bir şey yok. Ne hukuk literatüründe var, ne herhangi bir yerde. TFF nezdindeki, kulüplerin borçlarının muvafakatları alınarak veya borçlar kapatılarak açılmasıdır. Burda yaptığım eylemler denilen şeyler benim mesleki faaliyetlerim. Ben avukatım ve bu işi yapıyorum. Teknik direktör Bahri Kaya'nın takımdan ayrılması için tehdit edilmesi başlığı altında 4 adet tapeye yer verilmiş. Bu tapelerde işten çıkarmayı düşündükleri bir kişinin ben sözleşmesini istiyorum. Ve bu konuyor oraya tape olarak.

Transfer görüşmeleri sürekli olarak yapılmaktadır. Sezer'e 6 kere, bir tane tapeye dayanıyor benim Eskişehir Fenerbahçe maçındaki suçlamam. Bu konuşma 29 dakikalık bir konuşma, 12 sayfa, 6 yerinde farklı yerlerde, aynen şunları diyorum Sezer'e, '' Fenerbahçe maçından sonra, onlarla beraber gel, tabi tabi geçsin geçsin maç, bak senin hem abin olarak hem avukatın olarak söylüyorum maç geçsin, bende sana yani ben şey olarak değil, ben bir kulüp avukatı olarak değil, senin avukatın olarak senin lehine senin için konuşuyorum. Çok yanlış olur şimdi görüşmen, çok yanlış olur yani yerin kulağı var, biri görür ne der, yani hiç gerek yok. haftaya işte maçtan sonra geleceksin diye düşünüyorum, o anda geldiğinde kesin görüşelim.''. Benim bu maç ile iligli suçlandığım şey, Sezer'i şike yapmak için İstanbul'a davet etmem ama Sezer'in kendi iradesi ile gelmemeyi seçmesi. Ya aslında iddialarla, iddianamedeki olgular o kadar terski, adamın gelmeme sebebi benim, belki de. Buna rağmen ben bu maça yazılan nitelikli dolandırıcılık olarak gösterilen tek maç bu benim hakkımda. Eskişehir Trabzon maçında da bir cümle şeyi söyleyeyim, bir tape var yine 28 Nisan'da, Sezer beni arıyor ve hayırlı olsun için arıyor. Ben transfer görüşmelerini sürdürmüyordum. 22 Nisanda oynanıyor Eskişehir Trabzon maçı, zaten herhangi bir şekilde transfer şikesi, teorisi gerçek olsa bile, bu maçta olamaz. Çünkü anlaşma zaten maçtan sonra sağlanmış. En azından vaadin yapılması gerekirdi. Bu Sezer'in avukatı olmam sebebiyle bu görüşmeler yapılıyordu hep. Transfer görüşmelerinde yer almadım. Keza Karabük Fenerbahçe maçında, yine anlatamayacağım hiçbir şey ancak, bir cümle ile geçeceğim izninizle. Erdem Konyal benim kuzenimdir. Kendisi futbolcu temsilcisidir aynı zamanda. Ve kendisini 3-4 yıldır yaptığı işinde sürekli olarak sosyal olarak ben destek verdim. Hem işinde hem İstanbul'a gelip yerleşmesinde. O sebeple kendisiyle yaptığım aslında, birtakım küfürlü konuşmalar konmuş. Birçok da tape var ortada. Ama bu samimiyetimizden kaynaklanmaktadır. Herhangi bir şekilde bir şey de, bunlardan çıkartılan olgularla hiçbir alakası yoktur, şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

71-SANIK SELİM KIMIL SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;54-60 ve Kls 95 Dizi;241-242)Ben Giresun'da bir kaç tane olaya şahit oldum ve kardeşlerimin bazı olayları yapmasından dolayı bu olayların içinde bulunmuş oldum ama hiç bir olayda kendim ne azmettirdim ne de azmettim. Erhan'ı arıyorum. Erhan diyorum; “ Hastaneye gitmem lazım” diyorum, “ Bulancaktayım, işteyim” diyor. Daha sonra ben başka bir taksiye binerek hastaneye gidiyorum. Hastaneye gittiğimde giriş bölümünde soruyorum, “Evren Kımıl geldi mi” yok, ordan çıkıyorum karakola geçiyorum, karakola sormak için orda bana Murat Yakarışık telefon açıyor. Diyor ki, “ Selim ne oldu bir şey var mı “ diyor, abi diyorum; “ Evren yok, Samet var yanında tanımadığım bir çocuk var.” Abdullah Eker'i de burada tanıdım.

Daha sonra Özcan ile bir telefon görüşmem oldu, bu görüşmede de Özcan, bana telefon açıyor, esprili bir şekilde, ben de gülerek, “ Orta Kahve'yi almışsın” ben de; “ he aldık Allah razı olsun” diye aramızda bir görüşme geçmektedir. Olgun Peker liderliğinde kurulan silahlı suç örgütüne üye olma, Orta Kahve, Alper Büfe ve Giresun FM iddialarını kabul etmiyorum, suçsuzum beraatimi istiyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



72-SANIK SERCAN YILDIRIM SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;102-104) İddia edilen teşvik primiyle benim yakın uzak bir bağım yoktur. Ali Kıratlı isimli kişiyle yapmış olduğum telefon konuşması dışında hiçbir husus yoktur. Bu görüşmenin içeriğinde hiçbir suç unsurunun olmadığı, meslek etik ve kurallarına aykırı hiçbir görüşmenin olmadığı, spor camiası içinde olan bir görüşme olduğu sabittir. Ben Ali Kıratlı isimli kişiyi futbol dünyası içinden tanıdığım Hakan Şirin vasıtasıyla tanıştım. Kendisini spor camiasında sevilen ve sayılan Fenerbahçe Kulübüne yakın biri olarak tanıdım. Ara ara görüştüğüm olmuştur, kendisi bir defada bana doğum günüme gelmişti, misafirim olmuştu. Bahsi geçen Trabzon-Bursa maçı öncesi yaptığım telefon konuşmasının olduğu süreçte yüz yüze hiçbir görüşmem de olmamıştır. Bu husus emniyet müdürlüğünce yapılan baz istasyonu incelemelerinde sabittir. Ayrıca ben 1 defa Ali Kıratlı'nın ricasıyla kendisine Bursaspor maç bileti temin ettim ve arkadaşım Doğan Güneş vasıtasıyla kendisine bilet verdirtmiştim. Ali Kıratlı tarafından bana hiç bir şekilde teşvik teklifi söz konusu olmamıştır, olması da mümkün değildir. Ali Kıratlı'yla yaptığım telefon konuşmasının içeriğinde spor kamu oyunun olağan konuşmalarının dışında algılanabilecek alaka olmayan hiçbir hususun olmadığı sabittir. Bu konuşmada benim halimi hatırımı sormuştur ve maçla ilgili başarılar dilemiştir. Keza bahsedilen Trabzonspor-Bursaspor maçında ben oynamadı. Bu durumda sabittir. Ben Metin Korkmaz isimli kişiyi spor camiasından tanımaktayım. Kendisi futbol camiasından bilinen benim de tanıdığım ailemin de görüştüğü bir kişidir. Fakat benimle teşvik iddiasıyla hiçbir teklifte bulunması kesinlikle söz konusu değildir. Bu kişinin Ali Kıratlı isimli kişiyle tanışıklığı hakkında dahil bilgi sahibi değilim. Metin Korkmaz isimli kişi tarafından bana Ali Kıratlı herhangi bir isteğinin iletilmesi iddiası tamamen gerçek dışıdır. Keza benim Metin Kormaz'la konuşmalarım da bu içerikte olmadığı, Ali Kıratlı'nın adı dahi geçmediği sabittir. Dosya incelendiğinde bu şekilde algılanabilecek, Ali Kıratlı, Metin Korkmaz arasında da böyle içeriksel bir konuşma da yoktur. ben bu davaya dahil edilerek mağdur oldum. Bana hiçbir şekilde teşvik edilmesi söz konusu değildir şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

73-SANIK SERDAL ADALI SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;12-17) Mart ayı sonlarında teknik direktörümüz Tayfur Havutçu ile yaptığımız görüşmede, futbol takımımızda tüm futbolcu eksiklerimizin çıkarılması ve yeni sezonda istediği futbolcuları bize bildirmesinin futbol komitesi olarak beraber çalıştığım Cengiz Zülfikaroğlu ile ilettik. Sonraki hafta başı Ümraniye tesislerinde yaptığımız toplantıda içinde İbrahim Akın, İskender Alın'ın da olduğu on bir, on iki futbolcunun isimlerini, Tayfur hocanın bize verdiği listeden belirledik. İfademde, polis ve savcılık ifademde de belirttiğim gibi, bu isimlerin belirlendiğinde İ.B.B.spor rakibimiz bile değildi. Henüz kupada karşılaşacağımız belli bile değildi. İlerleyen günlerde yurt dışında oynayan Türk futbolcuların ve yabancı Türk futbolcuların transferi için çalışmalarımızı sürdürdük. Çoğunu da transfer ettik. İlerleyen günde de Bursa maçı için, Bursa'da olduğumuz bir günde hocamız Tayfur Havutçu ile ilgili, listemizde yurt dışında hangi futbolcularla görüştük, hangi futbolcuları transfer etme aşamasında geldik, bunların bilgisini verdik. Tayfur hocamızda listemizde bulunan İbrahim, İskender, Samsunspor'dan Kemal ve Çanakkale'de oynayan Sakıp'ın menajerinin Yusuf Turanlı olduğunu özellikle de Samsun'lu Kemal'in çok gündemde olduğunu iki üç kulübün aynı anda istediğini, diğerleri değil ama vakit kaybetmeden görüşmemizin bir an önce yapılması gerektiğini bize iletti. Ben de lobide yanımızda olan kulübümüz güvenlik, güvenlikten sorumlu arkadaş, Ahmet Ateş'e, Yusuf Turanlı'nın telefonunun olup olmadığını mümkünse bulmasını ve görüşmek istediğimizi iletmesini söyledi. Ahmet'de kendisinin olmadığını Yusuf Turanlı'nın İbrahim Toraman'ın da menajeri olduğunu, onu da o anda öğrendim. Ondan öğrenebileceğimi söyledi. Ben pazartesi İstanbul'da görüşelim dedi. Ahmet, Yusuf Turanlı ile görüştüğünü kendisinin pazartesi İstanbul dışında olacağını, bir hafta on gün sonra döneceğini, benimde hemen Bursa maçından sonra yurt dışına çıkacağım için, mümkünse Bursa'ya gelebilir mi diye sordum. Bu görüşmenin Bursa'da olmasının tek sebebi, transfer görüşmelerinin bir an önce yapılması gerektiği ve görüşecek başka uygun gün bulunmaması idi. Bu şekilde yapmış olduğum görüşme ne yazık ki dosyada sanki şike görüşmesi gibi değerlendirilmiştir. Sayın başkanım şike yapmak için futbolcunun menajerine yüz tane taraftar, otuz tane gazeteci, otuz tane televizyoncunun olduğu otele çağırır mısınız. Yusuf Turanlı ile yaptığımız görüşmede yarım saat sürdüyse bunun ancak, beş dakikası İbrahim Akın ve İskender Alın'la ilgiliydi. Yusuf Turanlı o görüşmede, benim İ.B.B. başkanıyla görüştüğümü bildiğini bu futbolcuları istediğimizi, Göksel başkanın da kulağına gittiğini söyledi. Ben Yusuf'a sadece bu futbolcuların İ.B.B'den senelik kaç para aldıkların sordum, o da tam olarak öğreneceğini kupa maçından sonra oturup konuşacağımızı söyledi ve ayrıldık. Yine bu görüşmede de Cengiz Zülfikaroğlu benimle beraberdi. Yusuf Turanlı'nın maçtan iki gün önce Tayfur hocayı arayıp acil görüşmesi gerektiğini söylemiş. Polis ifadesinde tapeleri görmediğim, verdiğim ifademi okursanız, Yusuf'la kendi ofisimde görüştüğümü, herhangi bir teknik takip olmamasına rağmen, zaten yukarıda belirttiğim acil görüşme sebebinin, o hafta sonu yapılacak, Galatasaray kongresinde, Göksel başkanımızın kongre üyesi olduğu, seçilecek başkanla bir araya bir araya geleceğini, isteyeceğini, onun için bu futbolcularla alacakları ücreti konuşmamız gerektiğini belirtti. Ben de İ.B.B. ile görüşmeden bu futbolculara, bonservis ücreti ödeyip ödeyemeyeceğimiz belli olmadan, bunu belirleyemeyeceğimi, ama mevcutta şu anda aldıkları ücretten daha fazla olacağını kendine ilettim. Yine Samsunspor'lu Kemal'in, babasıyla görüştüğünü ve Adana'lı olduğunu benim görüşmem gerektiğini benim ağzımdan da Beşiktaş'a transfer etmek istediğimizi iletti. Daha sonra Adana'da Kemal'in babasıyla da görüştüm.

Ailemizin yüz elliye yakın sahip olduğu yarış atı var. Yetiştiriyoruz, bazen satıp koşturuyoruz, bazılarını da tutsak olarak çiftliğe yolluyoruz. Her sene kendime iki tane at ayırırım. Ve yüz elli atın içinde iki tane ismi kendim belirlerim. Adı geçen at kendime ayırdığım iki attan bir tanesidir. Yani hediye etmem, satmam, birilerine vermem, imkansızdır. Kendisine Beşiktaş camiasının, futbolcunun, atçılık yapmasını kaldırmayacağını, Beşiktaş'a geldikten sonra bu at işleriyle uğraşmasın bırakmasını söyleyip at konusunu kapattım ve ayrıldık.

Kupa maçında adı geçen iki futbolcu da gol atmıştır. Bunun bir tanesi resmi olarak İbrahim'in attığı göldür, diğeri de İskender'in bana göre gol olup, hakem tarafından iptal edilen ikinci goldür. Bunu daha sonra hem televizyonlarda, hem gazetelerde herkese ifade ettim. Penaltılarla biten maçın 3-2 olduğunu kim söyleyebilir. İbrahim Akın'ın penaltıyı dışarı atması en kolay yol olmaz mıydı. Yine atfedip şike yaptıysam, maçla gözaltına alınmam arası, tam iki ay. Bu iki aylık süre içinde niye götürüp atı vermedim. Yine tapelerden öğrendiğime göre, İbrahim Akın maçtan sonra benim hediye ettiğim söylenen atı almaya gidiyorum demiş.

Yine iddianamede üstüne dikkat çekilmek istenen diğer bir konuda bu iki futbolcuyla yaptığım görüşmede asla bir fiyat teklifinde bulunmadık. Sadece futbolcuların fiyatlarının ne olduğunu Yusuf Turanlı'dan bize teyit etmesini istedim. Yine iddianamede futbolcuların fiyatlarının yüksek olduğu, bunun bir transfer şikesi olduğu iddia ediliyor. Bundan dolayı ben transfer yaptığım geçen seneki rakamları size belirtmek istiyorum. Beşiktaş'a bir futbolcunun sadece aldığı maaşlardır. Veli, 1.350.000 euro, Tanju 1.300.000 euro, Burak, 1.350.000 euro, daha bunlar maç başlarıyla beraber ödenecek rakamlardır. Egemen 2.000.000. euro, Pektemek, 2.000.000 euro, Ersan, 2.100.000 euro. Türk futbolcuların maaşların ve aldıkları ücretin bu şekilde olmasına rağmen, İbrahim Akın ve İskender Alın'a bizim teklif, yüksek teklif vererek, futbolcuların akıllarının karıştırıldığı iddia ediliyor. Buna hiçbir şekilde katılmıyorum. Bu görüşmeleri bilmediğim, tüm ilgililerin ifadesinde açıkça belirtilmektedir. Özellikle Yusuf Turanlı'nın vermiş olduğu ifadelerde de, menajeri olduğu futbolcularla yaptığı telefon görüşmelerinde, futbolcuları motive etmek için konuşmalar yaptığı söylenmektedir. Bu tür konuşmaların benimle hiçbir ilgisi yoktur. Ne bir ilgim vardır, ne yönlendirmem söz konusudur. Şikeye ilişkin tekbir konuşmam, tek bir cümlem dahi yoktur. Şike olarak yorumlanabilecek tek bir kelimem kayıtlarda yoktur. Evet ben iki defa Yusuf Turanlı ile görüştüm. Tüm bu süreçte tek bir çabam vardı, o da masum olduğumu ispatlamaktı. Sonuç olarak bir kez daha belirtmek istiyorum ki asla ve asla şike yapmadım. Şikeye teşebbüs etmedim, kimseye şike amaçlı transfer teklifinde bulunmadım. Dosyada bununla ilişkin tek bir delil, tek bir ifade dahi yoktur. Hakkımda beraat kararı verilmesini talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



Yüklə 6,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin