T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


-SANIK İSKENDER ALIN SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 6,09 Mb.
səhifə18/79
tarix29.10.2017
ölçüsü6,09 Mb.
#20885
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   79

42-SANIK İSKENDER ALIN SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;113-117) Hakkımda isnat edilen hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum. iddianamede hakkımda iki maçla ilgili suçlama vardır. Bu maçların birinde son 10 dakika oyuna girdim. diğerinde ise tüm spor yazarlarının üzerinde konuştuğu gibi sahanın yıldızlarından biriydim. öncelikle soruşturma safhasında yurt dışında kampta bulunmaktaydım. Telefon görüşmelerim de transferimle ilgili Yusuf Turanlı benim menajerimdir. Kendisini de futbol camiası içinde olduğu için güvenirim. Beraber günde her gün konuşuyorduk transfer ile ilgili konuştuk o maçtan önce de Daha sonrası zaten sürekli konuşuyorduk ama hiç bir şekilde maça yansımadı zaten maçta da her şey ortada. Hocamla 110 dakika sahada kaldım bir golüm gol attım golüm sayılmadı penaltı yaptırdım. Hiçbir şekilde aramızda konuşma olmamıştır. Sadece aramızda transfer konuştuk şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

43-SANIK KENAN YARALI SAVUNMASINDA ÖZETLE:Ben atılı suçlamaları kabul etmiyorum, ben hazırlık aşamasında yazılı savunmamı verdim. Bu savunmamı aynen tekrar ediyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

44-SANIK KORCAN ÇELİKAY SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;39-44) Ben Fenerbahçe-Sivasspor maçında hatalı bir gol yedim ve bundan dolayı şike yaptığım iddia edilmektedir. Bu hatayı ben bir maç önce yapsaydım, bu hata olacaktı, Korcan kötü kaleci olacaktı. Ama son maçta, şampiyonluğu belirleyen maçta yaptığım için bu şike oldu. Benim bu konuyla ilgili şike gibi, yani zaten, afedersin çok iğrenç bir kelime geliyor bana şike. Hele bununla suçlanmak çok da ağır bir yok. Bunun ile ilgili söyleyeceklerim, benim bu konuyla hiçbir alakam yok, ben kimseyle ne bir pazarlık yaptım, ne bir teklif aldım, ne birinden teklif kabul ettim. Ne yaptığım bir şike yada herhangi bir yanlış var.

Sanık Yusuf Turanlı'yı ben Sivas'a gittiğimden beri tanırım. Benim oraya gitmemde aracı olan kişidir. Benim takımlarla ilgili, gerek Beşiktaş, çünkü ben Sivas'a 1,5 yıllığına kiralık olarak gittim. Asıl bonservisim Beşiktaş'tır. Gerek Beşiktaş'la, gerek Sivasspor'la, benim iletişimimi sağlayan kişidir. Benim maddi manevi, bağımı sağlayan kişidir. Bu yüzden de gerek parasal konularda birçok görüşmüşümdür. Sadece bu değil, bir çok konuşmam olmuştur. Abi ne olacak, seneye Beşiktaş'a mı döneceğim, yoksa Sivas'ta kalacam mı, Sivas'ta kalırsam, ücretin ne olacak. Beşiktaş'a gidersem, yine ücretim ne olacak, buna benzer birçok konuşma yaptım.

Kalecilikte eğer bir anı kaçırırsanız, o bir saniyeyi bir saliseyi kaçırırsanız, onda sonra hareket yapsanız da zaten goldür ve bir anlamı yoktur. Önemli olan o anı yakalamaktır. Ben o anı kaçırdım, yani çünkü adamı bekliyorum hala düzgün vuracak diye. Adam öyle akıl almaz bir vuruş yaptı ki gitti sağ köşeye, ben zaten geç kalmıştım. Yani bu futbolun içinde olan hatadır. Ben golü yedim ki bu maç yine 1-1 iken de kurtarışlarım da vardı. Ama yenildiğimiz için kimse kurtarışlardan, tabi ki de konuşulmaz, hatadan bahsedilir. Biz o maçı 4-3 kazansaydık, kimse bu hatayı konuşmazdı. Aynı hatanın benzerini Volkan Demirel'de yapmıştır. Çünkü yere sekti, aynı golü o da yedi. Ama şampiyon onlar olduğu için konuşulan bir şey yok benim hatam konuşuldu şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

45-SANIK LEVENT ERİŞ SAVUNMASINDA ÖZETLE: Ben yıllardır içinde bulunduğum hem futbolculuk hem de antrenörlük yaşamımda herhangi bir suç teşkil edecek davranışta bulunmadım. Namusum ve şerefimle bugüne kadar geldim, hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Diyarbakırspor kulübünün o tarihteki konumu itibari ile bana düşüncem sorulduğunda ben de rahatlıkla kazanabileceklerini söyledim, bununla ilgili herhangi bir fiili yada sözlü görüşmem olmamıştır, suçsuzum beraatimi istiyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

46- SANIK MAHMUT BOZ SAVUNMASINDA ÖZETLE: Ben Gençlerbirliğinde oynadığım sürece Gençlerbirliği – Trabzon maçında şike ve teşvik suçu ile suçlanmaktayım. Benim telefon görüşmesinde Cengiz Demirel ile 4 defa görüşmem vardı, Cengiz Demirel o gün için yardımcı hocaydı, Serdar Kulbilge Gençlerbirliği'nin kalecisiydi, Zafer Önder İpek'de Genel Müdürdü, benim Serdar Kulbilge ve Zafer Önder İpek' ile samimiyetliğim çok değildir, ama Cengiz Demirel ile bir ağabey kardeş yakınlığımız vardır, o benim iki seneden beri başımda hoca olduğu için benim Fenerbahçe takımına transfer olma konusunda kendisine izin vermiştim, bu olay sadece benim transferim hakkındadır, diğer suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

47-SANIK MAHMUT GÜNEŞ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;98-99) Suçlamaları kabul etmiyorum. Sınava çalışmıştık. Ama kazanamadık. Soruları kimseden almadım. Kimseye de para vermedim. Kimse de benden bir şey istemedi. Yani herhangi bir kimseden almadım. Sanıklar Sami Dinç ile Talat Emre Koçak benim avukatım olur. Hep görüştüğüm ve bir arada olduğum insanlardır. Her zaman bir arada olduğum kişiler. Belirli futbolcuları tanırım. Onların ihtilaflı dosyaları olduğu zaman onları götürürüm. Onla ilgilenirler. Böyle bir irtibatım var benim onlarla.

31/03/2011 günü yapılan menajerlik sınavında ortam rahattı. Sanıklardan diğerlerini tanımıyorum. Sınav sırasında birbirimizin kağıtlarına bakmaktaydık. Rahat bir ortam vardı şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



48- SANIK MECNUN OTYAKMAZ SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;361-378) Bu kadar takip edilmemize rağmen, arada en ufak bir maddi menfaatin olmadığı da görülmüştür. Bu tür akçeli konuları da hiç sevmem, yani Sivasspor Başkanı olduğum süre zarfında, ekonomik konuları hiçbir zaman kendi kontrolüme almadım. Sivas'ın önemli esnaflarından başkan vekilim Erdal Sarılar gayet başarılı bir şekilde yönetmektedir. Kadıköylü olduğum için bundan önceki Fenerbahçe başkanlarının Hasan Özaydın'ı, Güven Sazak'ı, Ali Şen'i, Tahsin Kaya'yı Metin Aşık'ı tanırım. Sadece Aziz Yıldırım'ı tanımam. Yani Aziz Yıldırım'dan önceki kulüp başkanlarını da tanırım.

Sivasspor'un ligden düşme hattında bulunduğu sırada Aziz Yıldırım'dan destek aldığım iddiası bulunmaktadır. Benim rakiplerim zaten Fenerbahçe'nin de rakipleri ve başarılı olması için Fenerbahçe'nin benden daha çok ihtiyacı var. Yani İddianamenin bir bölümünde de yazıyor;" puan kaybına tahammülü yok" diyor Fenerbahçe'yi tarif ederken, yani bunu mutlaka kazanması lazım. Yani mutlaka kazanması gereken bir takımın benim için artı bir motivasyon göstermesine gerek yok. Zaten ben bu başarılı olduğum dönemde veya 2 yıldır düşmemeye oynadığım dönemde, geçmişte bir yeminim vardı Başkan olduğumda, çünkü benim için onur verici bir göreve seçilmiştim ve Türk futbolundaki bazı çarpıklıkları, aksaklıkları da biliyordum, kendi kendime de yemin ettim, bu düzenin içinde olmayacam, dik bir duruş sergileyecem ve bunu hiç bozmayacam ve bu tür olaylara da tevessül etmeyecem diye de yemin etmiştim. Belki 2 yıl kıl payı şampiyonlukları kaçırdık. Eğer bu meziyetlerim olduğunu iddia edilen, daha doğrusu iddia edilen bu meziyetler bende olmuş olsaydı, bunu kendi onuruma yedirmiş olsaydım, o dönemde belki de şampiyonluğu yakalayacak bir iki hamle, küçük hamle yapabilirdim veya aynı şekilde düşmemeye giderken çok stresli günler yaşadım, orda da sanatımı icra edebilirdim. Ama Allah'a çok şükür hiçbir zaman öyle bir yola tevessül etmedim.



Mart ayında Kulüpler Birliği olağan toplantısı yapacaktık. 09/03/2011 13:03' te 1511 tape. Olağan toplantısını yapacaktık, sayın Aziz Yıldırım beni aradı ve kendisinin hasta olduğunu, serum bağlattığını, çok kötü olduğunu, zaten hava muhalefetinden dolayı diğer Başkanlarında İstanbul'a gelemediklerini, Kayseri ve Konya'da uçakların iptal olduğunu, Halil Ünal'ın Eskişehir Başkanının Ankara'dan Eskişehir'e gidemediğini, dolayısıyla toplantının 1 hafta sonraki Salı gününe ertelemek istediğini bildirip, beni bilgilendirmek istediğini söylüyor. Ben de toplantı var diye kaldığımı, Tokat üzerinden Sivas'a gideceğimi söylüyorum, orda yolların kötü olduğunu, dikkat etmem gerektiğini söylüyor. Bu arada hasta olduğu için bende benlik bir şey olursa aramasını söyledim. Yani hasta olan bir insana eğer benlik bir şey olursa ben sokaktayım. Olur ya bişey olur, yalnızdır. Sanıyorum o dönemlerde yalnızdı, yani bir ihtiyacı olur, bir şey olursa yardım edebileceğimi söylüyorum. Tam telefonu kapatırken bu hafta kimle oynadığımı soruyor. Kendilerini şampiyon olabilmek için tüm rakiplerini yenmek zorunda olduklarından, rahat olmamı söylüyor. Benim de kazanmam gerektiğini söylüyor. Her gün her Başkan arasında yaşanabilecek bir konuşma olduğunu takdir edersiniz. Burada bir çete reisinin, çete üyesinin toplantının iptalini bildirmek için aradığını ve saygılar dilerek görüşmeyi sonlandırdığını görüyoruz. Çok demokratik bir çete herhalde yani, lideri de çok kibar.

Sivas'ta iken yeni düzenlemelere göre, yeni yasaya göre değişen güvenlik önlemleri ile ilgili güvenlik toplantısı yapmıştık. Orda Vali beye; "eğer ligin son maçı final maçı olursa, iki seçenek var önümüzde, ya misafir takıma ayırtılan %5 nisbetinde 850 bileti Fenerbahçe taraftarına verecektik, Polis kordanı altında gelecekler, Polis kordanı altında gidecekler." Hatta dedim ki; " bu yarım ekmek dönerleri de biz cebimizden ödemek zorunda kalırız sayın Valim, ama kimse bize bişey diyemez eğer böyle yaparsak veya şehrin sosyoekonomik yapısına katkıda bulunmak amacıyla, çok sayıda Fenerlilere bilet verecez, 2 kale arkasının misafir bölümleri VİP' ten bilet veririz, bir de fiyatları da yüksek tutarız. Hem şehirde hafta sonu bir şenlik olur, daha önce 2 yıl önce şampiyonluğa oynadığımız dönemde Galatasaray'a 2000 kişilik bilet vermiştik gene fazla tutup. İnanılmaz bir canlılık gelmişti şehre. Yine böyle olur, şehrimiz için ne iyi olur, esnafın yüzü güler." Diye bir tavsiyede bulundum. Ama bir şeyi var, hakkımızda biraz dedikodu çıkabilir. Sayın Valim de bana demişti ki; "derler Mecnun, ne yaparsanız derler." O yüzden şehrimiz için iyi olan çok sayıda bilet vermek. Fenerlilere de çok sayıda bilet vereceğimizi de söylüyorum. Ayın onunda Bülent İşcan beni arayıp, Aziz Başkanla görüşecektik ayın onunda biliyorsunuz, Sultanahmet'te bir işinin olduğunu ve görüşemediğini söylüyor. Görüşemeyeceğini söylüyor, neticede ayın on birine kalıyor. Aziz Yıldırım, Bülent Beyi arıyor. Her ne kadar benim dışımda yapılan bir görüşme olsa da anlaşılan Aziz bey 5:30'da müsait oldum, gelebileceğimizi söylüyor. Bülent bey söyledi ama ben tekrar bunu söyleyeyim. Benim telefonum gizli numaraları kabul etmiyor. Çok rahatsız ediliyordum, dolayısıyla kapatmıştım, kodlamıştım onu. Aziz beyin telefonu da gizli numara, dolayısıyla direk beni hiçbir zaman arayamıyor. Yani eğer kulüpteyse Nurgül hanım arıyor, ofisindeyse Ebru hanım arıyor veya o an yanında kim varsa işte, bazen Serkan abi oluyor, bazen Ömer Temelli oluyor, bazen de Bülent İşcan oluyor. Demek ki son görüşmeyi onunla yaptı, 5 buçukta şey yapmasını söylüyor, gelebileceğimizi söylüyor, o da bana randevu saatini bildiriyor. 11.5'te yüz yüze bir görüşme yapıyoruz. Bu görüşmenin temeli kesinlikle eğer son maça kalırsa şampiyonluk ne yapabiliriz, stadı orda hatta bir kroki çizdik, stadın krokisini çizdik, nereleri verebiliriz, ne yapabiliriz, ne edebiliriz, tamamiyle bunları konuştuk. Ama tam el sıkışılmış bir konuşma değil, neticede daha hafta sonunda oynanacak bir Fenerbahçe- Ankaragücü, İstanbul Belediye- Trabzon karşılaşması var. Bir de burda tabi bu görüşmeden hemen bir iki saat öncesinde bir sayın Abdullah Kiğılı ile sayın Aziz Yıldırım'ın bir telefon görüşmesini koymuşlar. Orada Aziz bey, Fenerium'un şeylerini soruyor; " nedir durumlar falan" diye. Abdullah bey de ona; " para mı lazım Başkan" diyor, " yok ama varsa gönder", " iyi diyor bir dört yüz ayarliyim, gönderiyim" diyor. Neticede bu para gönderiliyor. Tabi gönderildiği saat ben 17:30 gibi falan diye düşünüyordum ama Tamer bey bugün dikkatimi çekti, söylerken on ikisinde bu para hesaba geçmiş. Yani Polisin iddiası, sanki o para benim için gönderilmiş, şu meşhur çantaların ilk ayağı orda gerçekleşmiş, bir çantaya koymuşlar, ben de o parayı almışım gitmişim gibi bir izlenim olmuş ki, bu para zaten ertesi gün geçmiş, o saatten sonra da o parayı almanın da zaten bir anlamı yok. Burda tabi insana acı veriyor. Aziz Yıldırım ile görüşmem bahsetmiştim uzun sürüyor, yani özü neticede bu biletleri nasıl oluyor, Ben tabi bu görüşmeden imtina etmedim, neden? çünkü henüz oynanmamış maçlar var ve bizim maçımız daha henüz kritik bir hal almamış, o yüzden görüşmem bir sıkıntı olmaz diye düşünmüştüm. Şimdi on ikisinde bir görüşmem var Zeki Mazlum ile, bu görüşme İddianamede yer almıyor. Aslında çok önemli bir görüşme, bu görüşmeden sonra da ortalık hareketleniyor. 1174 tape no, çok önemli bir görüşme, niye atlanmış hayret ediyorum. Bunun mutlaka olması gerekir, zaten bunun üzerine kuruluyor. Şimdi 12/5/2011'de Perşembe günü 16.27'de Zeki Mazlum- Otyakmaz, bu görüşme daha önce bahsettiğim Trabzonlu dostum Zeki Mazlum beni aradı;" müsaitsen misafir olacağını söyledi." beklediğimi söyledim. Adresi teyit edip iki arkadaşıyla birlikte geldiler.

Trabzon'dan gelen teşvik ile ilgili konuşuyorduk. Sanki bu sefer de Trabzonspor'dan teşvik almış olmakla yargılanacam gibi bir his var içimde ve sanki diğer taraftan da Trabzonspor ile bir diyaloğa geçmişim gibi. Cuma günü 20.05'te o akşam Sivas Büyük Otel de kulüp personeli Mustafa Uzun'un oğlunun sünnet düğünü vardı. Katılımın fazla olması için de zaten Fenerbahçe maçına yakın bir zaman seçmişti ki diğer İstanbul'da da oturan yönetici arkadaşlar düğüne katılabilsin düşüncesiyle. Mehmet Oflaz'ın, Peugeot bayisine gittik. Ahmet Çelebi'de oraya geldi. Ahmet Çelebi, Sivas'a geldiğinde en iyi dialog kurabildiği arkadaşı Mehmet Oflaz'dır. Dolayısıyla her geldiğinde o araba yollar, alır. İlk etapta o misafir eder, çay kahveden sonra gideceği yere gider. Yine Ahmet Çelebi bizim yanımıza geldi oraya, daha sonra ben Faruk Taşseten ile beraber antreman vardı, tesise gittim, o da dinlenmek için, üstünü değiştirmek için de otele gitti. O kayıtlarda sanki Ahmet Çelebi'nin bizimle beraber tesise geldiğiyle ilgili bir fiziki takip tutanağı var. Her ne kadar orda bu belli olmasa da, yorum bölümünde böyle bir şey var. bunun böyle olmadığını söylemek istiyorum. Şimdi tabi otel konusu, sanıyorum 199. sayfadaydı, kaleci Serdar Kulbilge'yi fiziki takibe almışlar. orda bir oteldeki görüşmeyi, otel kayıtlarını alarak şey yapmışlar, dosyaya koymuşlar. şimdi Sivas Büyük Otelde de bu kayıtlar var. Aslında hem Cuma akşamı, hem de Cumartesi akşamı Fenerbahçe'lilerin geldiğinde yenilen yemek ve ordaki atmosferi ortaya koyabilmek amacıyla, bu iki günlük, iki akşamlık kayıtları alıp dosyaya koymuş olsalardı hiçbir şaibeye yer verilmeyecek şekilde her şey ayan beyan ortaya çıkacaktı. O gün Ahmet Çelebi'nin geldiğini, her ne kadar Ahmet Çelebi'yi savunmak bana düşmese de, o gün Ahmet Çelebi'nin geldiğini, Mehmet Yıldız ile telefonlaştığını, aşağıda buluştuklarını, hemen asansörün karşısındaki koltukta kaç dakka oturduklarını, ne kadar sohbet ettiklerini ve ne zaman yolcu ettiğini Ahmet Çelebi'nin kendi ifadesi 3-5 dakikayı geçmemiştir diyor ama yarım saat orda görüştüklerini, eğer o görüntüler olsaydı bütün bu çanta şaibesi de ortadan kalkmış olacaktı. O gün, ertesi akşam sayın Vali beyimizin, gördüğünüz gibi bu, Polislerin kendi çekmiş olduğu bir fotoğraf değil, direk otel kamerasından alınmış bir fotoğraf, demek ki burada kamera var, bu görüntüleri fotoğraf değil de video haline getirselerdi her şey daha güzel olacaktı ve yine ertesi gün, yine aynı mekanda, bütün bu çanta alışverişlerinin olduğu iddia edilen mekan bu mekan. O kapıdan girişler, çıkışlar, diğer kamera kayıtlarında da her şey ayan beyan ortada olurdu. Biz de 8 aydır gündemi oluşturan bu çanta illetinden de kurtulmuş olurduk. Yani o akşam, hemen sol tarafta bir VİP bölüm var, gelen kulüp Başkanlarını geleneksel olarak herkese yemek veririz. orda oturup sohbet ederiz, hepsi bizim dostumuzdur. Fenerbahçe camiası da geldiğinde, özellikle bunlar geldiğinde, şehrin üst düzey insanları da mutlaka katılıyorlar bütün toplantılara. Netice itibariyle Valimizin, Emniyet Müdürümüzün, Tugay Komutanımızın, Belediye Başkanının, hatta o gün Anayasa Mahkemesinin 2. Başkanı da Fenerbahçe'liydi, o da Aziz Başkan ile beraber gelmişti. Serruh Kaleli'ydi sanıyorum, tam ismini hatırlayamayacam, evet o da vardı, Ertuğrul Özkök vardı. Orda uzun uzun sohbet edildi. Saat yarıma kadar oturduk. Saat 12 gibi sayın Valimizi yolcu ettik. Bu yolcu etme fotoğrafını gösterebilirsek, orda tabi atlamışlar, ya bilmiyorlar ya da özellikle mi koydular bilmiyorum ama Emniyet Müdürümüz orda gözüküyor, en ortadaki şahıs bizim Emniyet Müdürümüz, hemen Vali beyi yolcu ettikten sonra kendisini de yolcu ediyoruz, hatta içeride şey olacaktı, fotoğraf olacaktı, içeride oturduğumuz fotoğrafımız da mevcuttur. Onu sanıyorum Avukatlarımız sunarlar. Söylediğimiz şahıslarla beraber oturuyoruz. Yani, orda da bir bilet kalmıştı elimizde, yani Fenerbahçe'den para kazanacaz diye biletleri biraz yüksek tutmuştuk, ama bizim taraftarlarımıza bu biletler biraz fazla gelmişti, çok sayıda Fenerbahçe'den bilet talebi de olunca, ordan da biraz bilet verdik, hatta biletleri getirmesi için elimizde kaldı dedik. Biletleri getirmesi için de Faruk beye getir demiştim, o da çantasını arabadan getirdi. Zaten elinde ağır bir çanta olduğu da belli, ilk giriş anında. yani biz orda tamamiyle gerçekleri ispat etme şansları varken, bunu değerlendirmeyi şaibe bırakacak şekilde bir fotoğraf, fotoroman var diyeyim. Yani hakaret etmiş olmayalım ama böyle de bir fotoroman var bizi töhmet altında bırakacak. Bunun hiç aslı astarı yoktur, içinde bilet vardır şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

49-SANIK M.ŞEKİP MOSTUROĞLU SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;202-225) Eskişehir Trabzon maçında yeni bir suç tipi daha çıkıyor transfer teşviki. Yani transfer şikesi olabildiği gibi transfer aynı zamanda teşvik gibi bir motivasyonu da sağlayabiliyor düşüncesidir. Tapelerde Sami Dinç ile Avukat Sami Dinç ile benim aramızda görüşmeler var. Dava kapağı açılmamış dosya ve müvekkil kelimeleri geçiyor. Av Sami Dinç ile Şekip Mosturoğlu arasındaki bu kelimeler gerçek anlamda kullanılmamıştır, deniliyor. Dava burada şikedir. Kapağı açılmamış dosya şikeye teşebbüstür müvekkilde Sezer Öztürk'tür. Burada tutturdukları tek şey var başkanım, "müvekkil". Sezer Öztürk Düsseldorf Başkonsolosluğunun 09/12/2009 tarih, 10828 nolu vekaletnamesi ile Sami Dinç'in müvekkilidir. Yani ben Sami Dinç' e Sezer Öztürk'ü ara derken "hastanı" mı? ara diyeyim. Buradaki davayı açıklayayım size, buradaki kapağı açılmamış dosya ben kapağı açılmamış dosyaya yani hiç vekalet koyulmamış hiç işlem yapılmamış usulü ile de olsa işlem yapılmamış dosya için kullanılmaktadır.

23/04/2011 deki telefon görüşmesi İlhan Beyle aramızda geçmektedir. Bu görüşmenin Karabük maçına ilişkin olduğu iddia edilmektedir. Ancak 7-8 paylaştı bir gayrimenkule yöneliktir. Dosya bizim avukatlık büromuz tarafından takip edilmesidir. Yine telefon konuşmalarımla bizim yönetim kurulu üyelerimizden bazılarına sunulmuştur. Bu dinleme süreci içerisinde. Yine başkanla 26 nisanda konuşmamız var. Ben Ankara'dayım Yargıtay'dayım. Tarlalara bakmaya yerel birinin gitmesini konuşuyoruz. Polis burada diyor ki bu yerel kim, işte iş adamı olan Aziz Yıldırım avukat olan Şekip Mosturoğlu tarlalarla niye ilgileniyor.

Emenike, Aykut Kocaman'ın transfer listesinde olan bir futbolcudur. Kulübüyle Alaaddin Yıldırım görüştü. Ben sadece mart ayı başında Av. Sami Dinç in yazıhanesinde Erdem Konyar ile tanıştım. Erdem Konyar futbolcunun menajeri. Erdem Konyar aynı zamanda Sami beyinde müvekkili aynı zamanda da kuzeni. Orada Emenike'nin kariyeri ile ilgili konuştuk ama hiç transferi falan konuşmadık çünkü sözleşmesi devam eden bir futbolcunun satışında mevcut kulübünün muvafakatı gerekiyor. Yani modern kölelerde o durumları düzenliyoruz ama ama sözleşmesi devam eden futbolcular hala köle. Şimdi Feridun Tankut'ta çok sözünün eri bir başkan. Aynen Recep Mamur gibi biz aynı durumu Mehmet Topuz transferinde de yaşamıştık. Alaaddin Yıldırım, Feridun Tankut bey ile görüştü. 10 milyon Euro karşılığında öncelik hakkını bize verdiğini söyledi Feridun Tankut. Burada bilinenin aksine yani basında çıkanın aksine, maç oynandığı tarihte yani Karabük Fenerbahçe maçı oynandığı tarihte ne Emenike ne menajeri futbolcunun FB de oynamasını istemiyordu. Onlar Rusya ya gitmek istiyorlardı. Ben Sami Dinç'i arayarak uyardım bu futbolcunun bu durumundan dolayı bunun üzerine Sami Dinç Erdem Konyar'ı uyardı. Alaaddin Yıldırım, Fenidun Beyle görüştü ikinci görüşmeyi yaptı mart ayı içinde ve Fenidun bey Erdem Konyar ile futbolcunun ilişkisini kesti. Daha sonra 23 mayısta biz kulübüyle anlaştık kulüp sözleşmenin 3.2.maddesine bir hüküm koydu bir hafta içerisinde anlaşırsak sözleşme geçerli olacaktı. 25 mayısta futbolcu ilk kez Türkiye ye geldi. Nijerya da kampta idi. Bizle yaklaşık yıllık 2 milyon Euro üzerinden 4 yıllık mukavele imzaladı. 9 milyon Euroya da Karabükspor kulübünden aldık. Temmuz 2011 den başlayan 500 bin Euroluk 18 adet senet verdik. Futbolcu bizim maçımızda sakat olduğu için oynamadı. Dosyada MR raporları vardı savcılık dosyasında. MR raporları üzerinden biz bağımsız bilirkişilere inceleme yaptırttık. Bu iki tane bir tanesi Adli Tıp uzmanı her ikisi de futbolcunun maç tarihinde en az 4-5 hafta iyileşmeyeceği, sakatlığı olduğunu söylediler.

Benim iddianamede yer alan tapelerim bunlar 32 tane tapem var 33 tane, 13 tanesini ben aramışım. 20 kişi beni aramış. Bu görüşmelerden sadece bir tanesi bu sözde Aziz Yıldırım örgütünün üyelerinden Mehmet Şen ile ben yani Mehmet Şen i çok iyi tanımıyorum. Yani tanıdığım bir insan severim, ama hiç telefon görüşmem yok. Ben çok düşündüm niye görüşmüş olabilirim diye. Gizlilik kararı kalkınca Mehmet Şen i niye aradığım ortaya çıktı. O bana bir olay anlatıyor. Ben anlamıyorum ama ben örgüt üyesiyim. Ama anlamıyorum bir kez daha anlatıyor yine anlamıyorum o artık umudu kesiyor benden bunu sen anlamayacaksın büyük abiye anlat o anlar diyor ben ondan da şüpheliyim başkanım diyor ki o anlar mı? anlar diyor. Bu aramızdaki tek tape bu. Beraatimi talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



50-SANIK MEHMET ŞEN SAVUNMASINDA ÖZETLE: Bu davada üzerime atılan, bana isnat edilen hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum, hiç bir teşvik ve şike konularının içinde olmadım, görüşmede bulunmadım, konuşmalarımız spor camiasında olan sohbet ve transfer görüşmeleridir şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

51-SANIK MEHMET YENİCE SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;183-191) 10-15 sene FB Kulübünde baş masör olarak çalıştım. Emekli olduktan sonra Kızılcahamam'da ikamet etmeye başladım. Kızılcahamam'da sıkıldığım zaman İstanbul'a gelirim, Cemil Bey ile otururum çayını kahvesini içerim. Cemil bey İstanbul'a gelir misin dediği zaman koşa koşa gelirim. Sanık Cemil'in yanına geldiğimde benden sanık Cemil'in bir isteği oldu. Sanık Yavuz Ağırgöl'ü de futbolcu kaçırmaları ve benim FB de görev yaptığım dönemlerde kamp müdürlüğü yapması nedeniyle tanırım. Yavuz ile 10-12 sene FB Kulübünde çalıştık. Cemil Bey ile görüşürken Dereağzı'ndaki tesislerde Yavuz Ağırgöl de vardı. Bana İlhan Ekşioğlu Bey gelecek dedi. İlhan Bey bana bu kulübe hizmet etmiş bir kişi olduğumu, ağzımın sıkı olduğunu, Ankara'da Gençlerbirliği Kulübünden transfer etmek istedikleri futbolcular olduğunu söyledi. Ben de bu futbolcuların isimlerini sordum. Onlar da bana Orhan Çam ve Mustafa Pektemek ve birde genç bir futbolcu ismi söylediler. Ben 65 yaşımdayım. Oynayan futbolcular ise 20-25 yaşındadır. Benim bu futbolcularla bir konuşmuşluğum ve samimiyetim yoktur. İlhan Bey bana bunları takip etmemi istedi.

Araçta yakalanan para benim kendi paramdır. O parayı ben yani bu kayıtlar vardır, ben Kızılcahamam'da ganyan bayi işletirim. Bu para Kızılcahamam'da kendimin ganyan bayinden kazandığım paradır. İstanbul da bir ev almak istedim. O yakalanan para size yemin ediyorum benim kendi param at yarışından 6'lı dan tutturduğum para, vergisi verilmiş, o Jokey Kulübünden çıkartabilirsiniz. Vergisi verilmiş çek olarak verdiler. Giderim bankadan tahsil ederim o benim kendi param buradan bir ev almak için. Buraya gelip gittikçe de Cemil abiye söyledim, İlhan beyinde inşaatçı olduğunu, daha önce inşaat işleri yaptığını, bir sürü müteahhit olduğunu bana yardımcı olacağını beyan etti. Ben Kızılcahamam'dan 3,5 saatte geliyorum ve parayı İlhan Beye bırakacağım. İlhan Beyin de iş adamı olduğunu herkese yardım ettiğini elinden geldiği kadar bana yardım edeceğini beyan etti, ben de kendisine teşekkür ettim şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



Yüklə 6,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin