T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no


-SANIK SERDAR BERKİN SAVUNMASINDA ÖZETLE



Yüklə 6,09 Mb.
səhifə21/79
tarix29.10.2017
ölçüsü6,09 Mb.
#20885
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   79

74-SANIK SERDAR BERKİN SAVUNMASINDA ÖZETLE: 2009 yılında Giresunspor’da menajer olarak görevliydim, Olgun Peker de kulüp başkanıydı, bu şekilde kendisi ile tanışıklığımız vardı, herhangi bir örgüt üyesi değilim, 04/04/2011 günü oynanan Diyarbakırspor-Giresunspor maçı ile ilgili olarak sadece öncesinde 11 maçı kaybeden Diyarbakırspor ile yapılacak olan maç öncesi Giresunspor kulüp başkanı olan Ömer Ülkü beni arayarak durumun ne olacağını sordu, bende kendisine Diyarbakırspor’un 12 maçta 11 mağlubiyet almış olması sebebi ile maçı rahatlıkla kazanabileceğimizi söyledim. İyi niyetle yapılan bir konuşmaydı, şike ile her hangi bir ilgisi yoktur, ayrıca menajerlik sınavı ile ilgili kesinlikle rüşvet alınması veya verilmesi sözünü içeren herhangi bir konuşma veya eylem olmadı, bu yöndeki iddiaları da kabul etmiyorum, geçmiş spor yaşamımda da şimdiye kadar herhangi bir leke olmadığı gibi bundan sonra da olması mümkün değildir, suçsuzum, beraatimi istiyorum şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamalar reddetmiştir.

75-SANIK SERDAR KULBİLGE SAVUNMASINDA ÖZETLE: Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, böyle bir girişimde de bulunmadım, 13 yıldır spor yaşantımda Türk Milli Takımına kadar yükselmiş bir sporcuyum, suçlamaları kabul etmiyorum.

Benim sanık İlhan EKŞİOĞLU ile aramızdaki gerçekten çok önemli bir ilişki vardı, ağabey kardeş ilişkisi gibiydi. 2005 döneminde 2. lig de oynarken Bursaspor da, Bursaspor tarihinde ilk defa ligden düşmüştü. Yanılmıyorsam 40 sene sonra, ben o sene fedakarlık yaparak Bursaspor da kaldım. 2. lig de ikinci sezonda ve daha sonrasında o sene sezon boyunca İlhan ağabey ile benim menajerim, eski menajerim Erdinç ŞEHİT devamlı görüşüyorlardı. İlişkimiz ilerlerdi ve benim Fenerbahçeye gelmemde en büyük etkenlerden biri de İlhan ağabeydi. İlhan ağabey de çok iyi hatırlar, Başkanımız Aziz YILDIRIM' da çok iyi hatırlar, o sene gittiğimiz gün başkanımız ve İlhan ağabey vardı. Fenerbahçe Stadında buluştuk. Tabi her futbolcunun hayaliydi büyük takımda oynamak, ben de onu başardım. Daha sonrasında tabi ki Fenerbahçeye transferim vardı ve bu da gerçekleşti. Bursaspordan başlayan bir ilişkimiz vardı İlhana ağabeyle. Sadece bu seneye has bir ilişkimiz yoktu. Ben Fenerbahçeye geldiğimde ilk senemde önümde Volkan DEMİREL ve Rüştü ağabey vardı, Rüştü REÇBER. Tabi ki bunlar Türkiye' nin sayılı kalecileriydi. Tabi ki ben de Bursaspor takım kaptanı olarak geldim. Büyük bir camiadan geldim, yani Bursaspor da gerçekten çok büyük bir camia. Fakat bir sene boyunca ben kadroya dahi giremedim, yani oynama şansım olmadı. Daha sonrasında biz bir sene boyunca, gerçekten buradan Murat Hocaya çok teşekkür ediyorum, özverili bir şekilde sabah akşam çalışmamızı devam ettirdik. Fenerbahçenin de o şanlı tarihinde, yüzüncü yılında oynayarak ve bana nasip oldu, yani kalede görev almak bana nasip oldu. Murat Hocayla ilişkilerimiz ilerledi. Daha sonrasında ben Fenerbahçeden ayrıldım üçüncü senenin sonunda ve Murat Hoca da ben gittikten sonra o da ayrıldı işten. İhtiyacı olduğunu söyledi bana, ben Gençlerbirliğine transfer olduğumda. Haziran ayıydı yanılmıyorsam efendim. "Serdar" dedi "biraz borç verebilir misin" dedi. "Tabi ki hocam neden olmasın" dedim, 2009 senesiydi efendim gönderdiğim para. Elif KULBİLGE ile bu hesap da bizim ortak hesabımız. Yapı Kredi Bankası özel bankacılık. eşimin ismi. Özel Bankacılıktan 16 bin lira gönderdim. Daha sonrasında aradan yaklaşık 2 sene geçti. Ben bu parayı istemedim, tabi ki neden istemediğimi Murat Hoca sizlere burada anlattı. Yani ben kalkıp hocama yardım etmişim, zor gününde yardım etmişim. Ben kalkıp bunu hemen bundan isteyemem. O kendisi bana peyderpey, parça parça paraları ödedi. Daha sonrasında da efendim, son miktar olarak 5 bin lira, telefon konuşmasına, tapelere takılan 5 bin lira. Beni Türkiye' de ki basın 5 bin lirayla suçladı.



Trabzonspor maçına gelelim efendim. Öncelikle Trabzonspor maçındaki yediğim gol de hatalıydı. Boşa çıktım. Daha sonra bir pozisyonda havanın yağışlı olması nedeniyle, kaydığım anda direğe çarptım ve oyundan çıkmak zorunda kaldım. Onların kendi aralarındaki görüşme, benim bilgim dahilinde değil. Mehmet ŞEN ile bir defa görüştüm ve hiçbir tapem yoktur Mehmet ŞEN ile. Bir defa Pelit Pastahanesinde, Antalya'da kamp yaptığımız otelde buluştuk. Hatta Mehmet ŞEN ile Pelit Pastahanesinin içinde oturduğumuz zaman; "Mehmet ağabey, sigara içmek istiyorum" dedim. Kapalı alana geçtik, arka tarafa. Sigara içtim, tekrar dışarı çıktık. Bir sporcu olduğum için kapalı alanda, kimsenin görmemesi için odaya geçtim ve sigaramı içtim, çıktım. " şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

76-SANIK SERKAN ACAR SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;23-27) Aziz Yıldırım önderliğindeki, suç örgütünün Fenerbahçe mali kongresinde muhaliflerini sindirmek, gayrı hukuki yollar deneyerek suç işledikleri iddia edilmiştir. Benim de bu örgütün üyesi olarak suça iştirak ettiğim beyan edilmektedir. Bu konuyla ilgili iddianamede yer alan yegane tapem 04/05/2011 tarihinde saat 13:20 'deki 2389 nolu tapedir. Bu tapeyi incelendiğinde görülecektir ki, başkanla üstüne basa basa konuştuğumuz konu muhalefetin Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışına zarar verecek şekilde kongrede olay çıkarmasını, üyeleri etkilemesini önlemekten ibarettir. Burada başkanın benden istediği husus kongre katılımının üst düzeyli olmasını sağlamak için tüm kongre üyelerinin gelmesini sağlamamdan ibarettir. Ayrıca tapenin devamında yer alan benim dediğim gibi şeyi dağıtalım dışarıya, oradan kimseyi almayalım içeriye, biraz zorlaştıralım girişi çıkışı. Ona göre kuralım ekipleri, biz o gün konuşmaların çarpıtıldığı daha doğrusu kongre sürecini bilmeyenlerin yanlış yorumladıkları hususu açıkça ortadadır. Zira yukarıdaki yer alan hususlar ve listelerin olduğu bölümlerin, yani imzaların atılarak oylamaya katılacak gerçek üyelerin, uygun koşullarda kongre salonuna girişini söylemeye yöneliktir. Amaç kongreye girmeye hakkı olmayan kişilerin, toplantı salonuna girerek huzuru bozmasını oy kullanmasını engellemektedir. Başkanımız, bu görüşmemizde kongreye katılma hakkı olan üyelerimizin üst düzeyde katılımlarını sağlamak için çalışmamızı öngörmektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü'ndeki 46 yıllık geçmişimden ötürü kulübün seçim ortamında politik üye potansiyelimin olmasından dolayı, kendimize yakın olan bütün arkadaşlarımıza, eşimize, dostumuza, Fenerbahçe Spor Kulübünün dernekteki dostlarımıza kongreye katılmalarını sağlanması çalışmalarımızdır. Zaman zaman daha önceki yapılan kongrelerde, güvenliği daha esnek tutup, kongreye girme hakkı olmayan üyelerimize, kongre divan başkanının onayıyla dinleyici sıfatıyla kongre salonuna almışlığımız olmuştur. 08/05/2011 günü yapılacak mali kongre öncesi, konuşan Fenerbahçe platformu imzalı gazete ilanının verilmesinden kaynaklanacak muhalefetten istenmeyen tartışmaların olabileceği için üst düzey güvenlik önlemlerinin alınması çalışmaları yapılmıştır. Şöyle ki bu kongrede normal kongrelerde görevlendirilen 40 adet özel güvenliğin 60 adede çıkarılması, ayrıca kulüp özel güvenliğinden 20 adet güvenlik elemanının ilave olarak temini, kongreye girmeye hakkı olmayan üyelerimizin kesinlikle kongre salonuna alınmaması, içerideki ve dışarıdaki giriş kapılarında da gerekli güvenlik önlemlerinin alınması, sayın başkanın talimatı ile, bazın ve televizyon mensuplarının da kongre salonunda bulunup izlenimlerini ve çekimlerini rahat bir şekilde yapmalarını, ilerde söz konusu olabilecek şaibelerin görüntülerle izlenebilmesini sağladı. Bütün bu hazırlıklardan sonra genel kurulda en ufak bir problem olmadığı gibi, karşılıklı espri konuşmalarla gayet özgür ve dostane bir şekilde, kongre neticelenmiştir. En ufak bir tartışma dahi olmamıştır.

21/02/2011 Manisa'da oynanan Manisaspor-Trabzonspor müsabakasında teşvik primi verilmesi iddia edilmesiyle ilgili olarak; Söz konusu müsabaka ile ilgili tarafıma sorulan ve yöneltilen tek konuşma tapesi, 18/02/2011 tarih saat:21:58'de Aziz Yıldırım ile yaptığım görüşmeye ilişkin bu tapeden varılan yanlış çıkarım, bu görüşmenin içeriğinin teşvik faaliyetlerine ilişkin olduğudur. Oysa ki konu tam tersi bir konumla ilişkilidir. O da derneklerimizden aldığımız bilgi ve kamuoyu vasıtası dahilinde Trabzonspor bu maçla ilgili bazı futbolcular bazında Manisaspor'da etkili olmaya kalkışacakları yönündedir. İki şampiyonluğu son maçta vermiş bir kulübün bu konudaki hassasiyeti kamuoyunun malumudur. Biz de bu hususlardan endişe duyduğumuzdan, bunu da birinci ağızdan öğrenmek için olası bir gayri ahlaki girişimi önlemek amacıyla Hikmet Karaman'a başvurduk. Endişemizi dile getirdik, takımla konuşmasını futbolculara aldığımız bu duyumları söylemesini rica ettik. Bize karış büyük bir tepki göstererek, böyle aslı astarı olmayan şerefsizce karalama yoluna gidenlerin söylemlerinden ötürü, takımla konuşmasının etik olmayacağını, takımına da son derece güven duyduğunu böyle bir şeyin mümkün olmayacağını özellikle Kenan Yaralı'nın başkanı olduğu bir kulüpte bu tür faaliyetler yapılamayacağını söyledi. Kaldı ki Hikmet Karaman'la görüştüğümüz ve bu tapede yer alan konular bununla sınırlı değildir. Keza Hikmet hocayla sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan Simpson ve Yiğit isimli iki futbolcunun da sözleşme şartlarını ve kendisinin transferlere olumlu bakıp bakmayacağı, hakkında da görüşülmüştür. Kendisi sözleşme bitiminde bu transfere olumlu görüş verebileceğini, ancak konunun Manisaspor başkanı ile görüşülmesi gereken bir konu olduğunu tarafımıza iletmiştir. Hatta aynı konuda dikkat edileceği üzere Hikmet Karaman ile o hafta İnönü Stadında oynayacağımız Fenerbahçe -Beşiktaş maçıyla da görüşmüştük. Hatta Beşiktaş'ı İnönü'de yendikleri maçı Aykut hocanın mutlaka seyretmesi gerektiğini söylemiştir. Tüm görüşmenin içeriği bundan ibarettir. Ya da iddianameye göre teşvik görüşmesi yapmaya giden bizler, neden teşvik parasını elden götürmeyip, resmi kayıtlar tarafından, Manisaspor başkanına verilmesini, başkanına verilmesini tercih ettik. Ve daha önemlisi teşvik primi alan futbolcular, yada tüm takımın ifadesi alınıp, banka hesap incelemeleri yapılarak mı hakkımızda iş bu dava açılmıştır. İşte bu sorular cevaplanmadan tarafımıza yöneltilen iddiaların hukuken ne çelişkili ve mesnetsiz olduğu aşikardır.

Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediye müsabakasında şike eylemlerine iştirak ettiğim yolundaki iddialara karşı savunmam ise iddianamenin 258. sayfasının son paragrafında Cemil Turhan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyespor'lu futbolcular İskender Alın ve Can Arat ile irtibat kurulduğu, tüm bu süreci, Aziz Yıldırım'ın yakından takip ettiği ve Cemil Turhan'ın koordine ettiği şike faaliyetleri hakkında Serkan Acar aracılığıyla bilgi alındı denilmek suretiyle tarafıma suç isnadı yapılmaktadır. Bu isnada konu, iki adet konuşma tapem, savcılığın elindeki tek delildir. Bu taleplerden biri 29/04/2011 tarihli saat 21:18 'deki 1673 nolu tapedir. Kaldı ki adı geçen bu şahıslara tespit edilen hiçbir vaad, yada menfaatte bulunmamaktadır. Dolayısıyla sonuç olarak, gerek Göksel Gümüşdağ ve bu oyuncuların ifadeleriyle savunmalarımızın ne kadar haklı ve gerçeğin ta kendisi olduğu açıkça anlaşılacaktır. İddia edilen olaylara ilişkin, getirdiğim beyan ve yorumlar dosyada yer alan, tüm tanık ve sanık beyanlarıyla sübuta ermiştir. Hakkımda beraat kararı verilmesini talep ederim şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

77-SANIK SEYİT İBRAHİM KALENDER SAVUNMASINDA ÖZETLE: Üzerime atılan suçlamayı kabul etmiyorum. 20 yıldır Türk Futbolunun içerisindeyim, 8 yıl spor yazarlığı yaklaşık 10 yıl Kulüp Yöneticiliği ve son olarak da soruşturma öncesinde Türkiye Futbol Fedarasyonu İletişim Departmanında çalışmaktaydım, iş ve sosyal yaşantımın büyük bir bölümü futbol camiası içerisinde kişilerledir, sadece bir isim benzerliğinden dolayı dahil edildiğimi düşünmekteyim, Karabükspor camiası üzerinde futbol takimi üzerinde büyük etkim olduğu söylenmektedir, değil Karabükspor Futbol camiasında şehrinde tanıdığım ve iletişimde bulunduğum tek bir insan bulunmamaktadır, yapılan telefon görüşmeleri günlük futbol sohbetlerinden ibarettir.

TFF de görevliydim o dönemde ben. TFF Genel Koordinatörü Mümtaz Karakaya'ya verilmek üzere UEFA kupası finali biletleri varmış. Onlar o akşam bana verildi bende Mümtaz beye teslim ettim.

93-2000 yılları arasında Türkiye gazetesinde spor yazarlığı yaptım. 2000-2009 tarihleri arasında Ankaragücü'nde çalıştım bir yıl iki yıl boş gezdim. Sonra TFF de iletişim görevlisi olarak çalıştım. Onun dışında ne iş ne de sosyal yaşantım ile ilgili hiç tanıdığım bir insan yok tek tanıdığım insan soruşturma kapsamında göz altına alındığımda, Vatan caddesine gelen orada tanıdığım Av. Serhat Beydir. Erdem Konyar'ı bir kaç kez gördüm Sami'nin kuzeni olarak bilirim. Emenike'nin menajeri olarak bilirim. Ankara'ya Emenike'yi getirdiğinden de bilirim. Sohbetimiz yoktur. Orada çalışan yıllardır çalışan Seyit İşgül isimli arkadaşımızdır genel menajeridir oranın ve yetkilidir Beraatimi talep ediyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur.

78- SANIK SEZER ÖZTÜRK SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;128-132) 2011 sezonunda Eskişehirspor'la kontratımın bitmesine çok yaklaşması ve transferimden Eskişehirspor'undan kazanç sağlama isteği nedeniyle transferimle ilgili çalışmalar yürütülmüş transferimle ilgili görüşmeler olmuştur. Benim bu süreçte benimle ilgilenen bir çok takımın varlığından bilgi sahibi oldum. Ayrıca Eskişehirspor Kulübü başkanı ve yöneticileri de benimle ilgilenen kulüplerinde varlığını bilmektedir. Ve kulübünde menfaatine olacağı için Eskişehirspor kulübünde menfaatine olan transferin kabul edeceklerini belirtmişlerdir. Bu doğrultuda benimle ilgilenen takımlarla görüşmesi için yasal temsilcim olan Hüseyin ok'a yetki vermiştim. Transferin teknik konularıyla ilgili tüm çalışmalar ilgili kişiler kulüp yöneticileri ile temsilcisi arasında gelişmiş ve bana sadece bilgi verilmiştir. Bunun dışında çok da dahil olmamışımdır. Bunun dışında geçmişten tanıdığım bir dönem Manisaspor'da futbol oynarken avukatlığımı üstlenen Fenerbahçe kulübü ile yakınlığını bildiğim Av. Sami Dinç ile bir kaç defa transferim durumuyla ilgili genel olarak sohbet ettim: Bu konuşmaların hiçbirinin etik ve ahlaki olamayan hiçbir hususu ihtiva etmesi söz konusu değildir. Zaten telefon konuşmalarımda bu açıkça ortadadır.

Ayrıca Almanya'dan babamın vasıtasıyla tanıdığım Zafer Demirel isimli kişinin ricasıyla avukatım Sami Dinç ile yakınlığını bildiğim ve ayrıca Türkiye de gerek spor dünyasında önemi gerekse spor hukuku alanında ki başarılarını bildiğim ve saydığım Şekip Mosturoğlu ile İstanbul'da olduğum bir zaman da tamamen tanışma maksatlı bir görüşme yapmıştım. Bu konuşmada kesinlikle transfer ile ilgili konuşma olmamıştır. Sadece benimle ilgilendiklerini söylemiştir. Ve tanışma gerçekleşerek görüşme bitmiştir. Bu konudaki telefon konuşmalarımda spor kamuoyunun içinde olan herkesin yaptığı ve olağan dışı kabul edilebilecek hiçbir konuşmanın olmadığı anlaşılacaktır. Bana kalsa hiçbir dönem ve şartta yasa dışı bir teklifte bulunulmamış ve benim hiçbir zaman böyle bir durumdan haberim olmamıştır. Böyle bir şey olmayacağı geçmişim aile kültürüm ve hayatımda yaşadığım başarılar ve A Milli takıma kadar yükselmiş bir futbolcu olarak sürdürdüğüm spor hayatımla da sabittir. İddianamede belirtilen teşvik iddiası kesinlikle gerçek dışıdır. Bana karşı kesinlikle böyle bir istekte bulunan olmamıştır. Bana karşı niye böyle bir iddianın olduğu anlamıyorum. Ve kesinlikle bu suçlamayı gururuma yediremiyorum. Oynadığım her takıma, her takımda sonuna kadar akıttığım terin ve formanın hakkını vermeye çalıştım. Benim Fenerbahçe'ye transfer edilmiş olmam nedeniyle hakkımda iddia ortaya atıldı. Oysa benim transferim çok uzun görüşmeler sonucu bir kaç defa çıkmaza girerek ancak Haziran ayı ortalarında gerçekleşebilmiştir. Bu transferin gerçekleşebilmesi için Eskişehirspor kulübünde alacağım olan 440 bin TL alacağımdan vazgeçeceğim Ayrıca transferim benim uluslar arası marketim değeriminde altında bir rakamla gerçekleşmiştir. Bu hususlar da telefon konuşmalarımda da sabittir. Eğer hakkımdaki iddia doğru olsaydı. Transferim bu kadar zor mu gerçekleşebilirdi?. Takdirlerinize sunuyorum. Ben hayatımı hiç bir döneminde gayri ahlaki davranış ve niyet içerisinde olmadım. Hiçbir şekilde transfer talimatlarına aykırı bir harekette bulunmadım. Bana görev verildiğinde mesleğimin gereği gereği en iyi şekilde ortaya koymaya çalıştım. Transferim ile ilgili olarak da sözleşmemin devam ettiği Eskişehirspor kulübünün başkanı nezdinde bilgilendirilerek gerekli görüşmeleri yapılması için yasal temsilcim Hüseyin Ok'a yetki verdim şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.



79-SANIK ŞÜKRÜ ONGAN SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 95 Dizi;117-121) İddianamede Bülent Uygun'un yardımcısı olarak gösterilen Şükrü Ongan ben değilim. Ben kulüp personeliyim. Ama daha sonra mağdur olduk. Ve işimizden de olduk. Valla benim bir tek okuduğum için daha evvel hiç okumamıştım. Trabzonspor-Eskişehirspor maçı ile ilgili yargılanıyorum. Benim böyle bir şeyde bulunmam imkansızdır. Özellikle Bülent hoca ve Ümit Karan gibi bir kaptanın olduğu bir yerde böyle şeylerin olmasına imkan yoktur şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir.

80- TALAT EMRE KOÇAK SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;323-329 ve Kls 95 192-197) İddianame kapsamında toplam 4 adet suçla suçlanmaktayım. Bunlardan bir tanesi suç örgütüne yardım etmek, resmi evrakta sahtecilik, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve rüşvete iştirak suçlamalarıdır. Yardım ettiğim iddia edilen suç örgütü, Giresun'da kurulduğu iddia edilen silahlı bir suç örgütü olarak iddianamede tanımlanmaktadır. Ortada bir suç örgütü olduğunu düşünmüyorum. İştirak ettiğim veya yardım ettiğim iddia edilen suç örgütünün hiçbir ferdini, yardım ettiğim iddia edilen 31 Mart tarihi ve öncesinde tanımamaktayım. Ne Olgun Peker'i, ne de diğer fail olarak iddia edilen şahısların hiçbirisini iddia edilen 31 Mart tarihinden öncesinde tanımamaktayım. Benim Olgun Peker'le tanışıklığım, şahsın da kendi savunmasında belirttiği gibi, 7 Nisanda, ofisinde yapılan aramaya, avukat sıfatıyla katılmamla başlamıştır. Bundan önce Olgun Peker'i tanımam, Olgun Peker de beni tanımaz. 7 Nisan akşamı, burada bazı şahısların müdafiliğini yapan Av. Bilal Özer'le, akşam 8 sularında beraberdik. Ve Olgun Peker'in ofisinde bir arama yapıldı. Avukat olarak katılıp katılamayacağım soruldu bana. Ben ofisin yerini dahi bilmiyordum. Bu aramaya katıldım ben, ceza hukukundan, o zamanlar diyeyim çok anlayan bir insan değildim. Bir arama tecrübem olsun, aramaya katılayım dedim. Zira o aramaya katıldım, ardından Olgun Peker'in savunmasında beyan etmiş olduğu, 14 Nisanlı bir tape var. Bu tapeden de çok net bir biçimde anlaşılacağı üzere bir avukatlık hizmeti sundum ve sürekli sorulan bir soru var, Brüksel'e neden gittin, neden Olgun Peker'in yanına giderek bazı bilgiler verdim diye. Olgun Peker'in ofisinde yapılan arama ve bazı spor hukuku işleri ile ilgili gittim. Tek gitme nedenim de o değildi. Sunduğum hizmet tamamen bununla sınırlıdır. Ayrıca şahsın benden hukuka aykırı hiçbir talebi olmamıştır. Tamamen müdafilik hizmetini sundum ve olay bundan ibarettir. Yani 7 Nisan öncesinde örgüt kurduğu, yönettiği veya üyesi olduğu iddia edilen şahıslardan hiçbirisini tanımam ve örgüte yardım ettiğim iddia edilen tarihte 31 Marttır.

Hakkımdaki ikinci suçlama resmi evraktaki sahtecilik suçudur. Olgun Peker'le tanışmam 7 Nisan tarihine rastlamaktadır. İddia edilen menajerlik sınavı 31 Martta yapılmıştır, başvuru evrakları tahmin ediyorum ondan 5 veya 10 gün önce verilmiştir. Ve iştirak ettiğim iddia edilen resmi evrakta sahtecilik suçuna ilişkin diplomayı hayatımın hiçbir döneminde görmedim, hazırlatmadım. Bu konuda da herhangi bir bilgim yok. Zaten tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildiğim akşam da, anılan diploma mahkemenin elindeydi.

Üçüncü suçlama nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçudur. İddianame içerisinde, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçu aynen şu şekilde yer almaktadır. Şahsımın eyleminin ayrıca, sınav sonrası menajerlik yapabilme yetkisini elde etme ve bunun neticesinde de, transfer sözleşmelerinde taraf sıfatını kazanabilme, bu suretle de haksız menfaat temin etme amacı taşımaktadır denilmektedir. Ben anılan menajerlik sınavına girmedim. Ve hayatımın hiçbir döneminde de girmeyi düşünmüyorum. Ama şunu belirtmek isterim, girmiş olsaydım dahi, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs veya nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşması, hukuken mümkün değildir. Çünkü menajerlik sınavına girenler ve bu sınavı geçenler, transfer sözleşmelerine doğrudan taraf sıfatı kazanmazlar. Bunun ardından bir futbolcu ile sözleşme yapılıp bunun tescil edilmesi gerekir. Ayrıca dolandırıcılık suçundan bahsedebilmek için hileli ve desiseli davranışlarla, bir şahsın zararına olarak yarar, menfaat sağlanması gerekmektedir. Böyle bir suçun burada nasıl oluştuğunu da anlayabilmiş değilim, ortada bırakın icra hareketlerini,cezalandırılması mümkün olmayan hazırlık hareketlerinden bile bahsedememekteyiz. Zaten işlenemez bir suç olduğu iddiasını dilekçemizde açıkça beyan etmiştik. Girmediğim bir sınav ile ilgili olarak nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ettiğim iddiasını da kesin olarak reddediyorum.

Rüşvet suçuna iştirak suçu özgü bir suçtur tüm failler failliklerini asli maddi failden alırlar bu suçta, asli maddi faille kamu görevlisi olması gerekmektedir. Futbol Federasyonunun kamu yararına dernek değildir. Futbol Federasyonunun kamu yararına bir dernek olamayacağını, çünkü hukuki statüsünün dernek olmadığını, hakkında Bakanlar Kurulu tarafından alınmış bir kamu yararına dernek kararının bulunmadığını, İçişleri Bakanlığı nezdinde ki listede de yer almadığını belirttik. Federasyon faaliyetinde görevli bulunanlar, görevleri ile ilgili işlemiş oldukları suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır.



Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, bir kamu görevlisi, kamu görevlisinin görev kapsamına giren bir konuda görevinin gereklerine aykırı bir hareket yapması, yapması gereken bir şeyi yapmaması veya yapmaması gereken bir şeyi yapması ve bunun karşılığında yapılan anlaşma uyarınca da menfaat elde edilmesi gerekmektedir. Asli maddi fail olan sınak Haldun Şenman'la ilgili olarak tanık beyanları, Futbol Federasyonu açıklamalarına ayrıca Futbol Federasyonundaki görevi, bu soruların Haldun ŞENMAN'a gelmediği, bu sınav sorularını kollamak görevinde olmadığı mahkemenizce sorulmuştur. Verilen yanıtta sınav sorularının Haldun ŞENMAN'a gelmediği, bu sınavı yapma görevinin de Haldun ŞENMAN'a ait olmadığı açıktır. Atılı suçu işlemem fiilen ve hukuken mümkün değildir, bu suçları işlediğime dair dosyada delil bulunmamaktadır şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir."

81- SANIK TAMER YELKOVAN SAVUNMASINDA ÖZETLE: (Kls 94 Dizi;448-459 ve Kls 96 Dizi;61-66 ) İlhan beyin cari hesabı ile ilgili 200.000, 250.000$ 'ı. 28/02 de verilen 200.000-$ 'ı inşaatlar için kullanıldığını beyan ediyorum. 18/03 deki 100.000-$ 'ın inşaatlar için kullanıldığını beyan ediyorum. 08/04 deki 200.000-$'ın 1.5 milyon TL geldi. İlhan Bey bunun 200'ünü ayırın diyor. Oradaki 200.000-$ inşaatlar için kullanılmıştır. Bütün bunların hepsi evrakları muhasebeye resmi olarak makbuzları girmiş. Tahsilatları kesilmiş evraklarda işlenmiştir. Ayrıca bu Refleks Menajerlik ile ilgili faturaların Olcan Adın ve Fabio Bilica adına kesildiğini yalnız orada Gökdeniz ile ilgili olduğunu yazıyor. Ama Fabio Bilica ve Olcan Adın ile ilgili olarak Fenerbahçe kulübündeki hesaplarımız gözükmektedir. Resmi kayıtlarda gözükmektedir. Ödemeleri yapılmıştır. Faturası hesaba girilmiş, ödemeleri yapılmıştır. Fabio Bilica'ın ki 295.000 Kdv dahil Euro'dur. Olcan Adın'ın ki de 94.400 Kdv dahil TL'dir "Abdullah Kığılı'dan alınan para 400.000- TL nerelere verilmiştir." deniyor. Abdullah Kığılı'dan alınan para 400.000-TL ayın 11'inde gelememiştir. Ayın 12'sinde Fenerium bu parayı bize göndermiştir. Ayın 12'sinde gelen paranın nereye gittiğini mahkemenize belgeleri ile sunduk. "Sivas maç bilet paraları" deniyor. Sivas maç bilet paraları şu şekilde gönderildi. Fenerbahçe kulübü hesaplarından Sivas Akbank Şubesi'ne gönderildi. 3 kerede gönderildi. 450 bin, 350 bin 450 lira, 550 lira bide 669.900 lira olarak. Şekip beyle konuşmamızda Şekip bey maç biletlerini istiyor. UEFA maç biletlerini. Porto ile Praga maç biletlerini kendisi almıştı. 710 Euro'ya. Kulübe gelmiş o biletler. Kulübün adresini vermişler. Şekip beye diyorum. Biletleriniz geldi. Şekip bey aldıracak mısınız.? Şekip beyde "bana gönder" diyor. O sıra Sami'de başkanımızın bir 45 günlük cezası var. Türkiye Futbol Federasyonun'dan. Ona 3 bin lira yatıracaklardı. O anda kulübümüzün şoförü yoktu. Ben ve güvenlik elemanı Cemalettin vardı. 23 Nisan'da 3.000 lirayı ve Şekip beyin biletlerini gönderiyorum. Bir de Manisa -Trabzon maçında 500.000-$ vardı. Onu başkanımız göndermişti. Zaten onu anlatmıştık. 500.000-$ Kenan Kığılı'ya göndermişti başkanımız. 10 Şubat da. Onuda 4 çek olarak olarak tekrar geri aldık. Bir de İ.B.B maçında Ahmet Çelebi 29/04 de kulübe geliyor. Biz normalde hiçbir zaman çekle satış yapmıyoruz. Çekten dolayı problem yaşadığımız için kredi kartlarıyla ödeme yapıyoruz. Ama kulübümüzün üyesi olduğu için rica ediyorlar. Biz de kombinedeki Mustafa beye gönderiyoruz. Çekleri vererek 42 bin 6 liralık kombinesini alıyor bununda belgesini mahkemenize sunduk.

Bizim Olympiakos Basketbol Final Four maçı vardı. Başkanım dedi ki bunlara birazcık paralarını eksik ödeyelim. Sahiden o gün 22'sinde biz bunların primlerini ödemedik. Maaşlarının da yarısını ödedik. 22'sinde gözükmektedir. Ondan sonra geri kalan içinde Semih bey dedi ki. Beni aradı ya ben dedi ki başkanımla konuşamayacağım. Sen konuşur musun? dedi. Bu primleri. O sırada da 25'inde de Olympiakos'a yenildik. Bunlarla dedi sen konuşursan dedi. Başkanıma söylersen dedi. Bu primleri ve maaşların hepsini verirsen %100 alırız bu maçı dedi. Çocuklar öyle söz verdiler dedi. Ben de onun üzerine başkanıma dedim ki; "%100"... şeklinde beyanda bulunmuş ve atılı suçlamaları reddetmiştir."



Yüklə 6,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin