"valla sen seneye ıbb den 1.5 trılyon alıcaksan oyna:) :) senı sevmeyen apo hocanla beraber" yazdığı,
11.05.2011 günü saat:11.46’da Yusuf Turanlı'ya, İskender Alın'ın gönderdiği mesajda(tape:3430);
"hahahah sevmedigini kim soledi:)) cok seviomus beni:)) cok baski yapiosn bana ama boyle olmaz:)" yazdığı,
11.05.2011 günü saat:11.47’de Yusuf Turanlı'nın, İskender Alın'a gönderdiği mesajda(tape:3431);
"relaxxxxxxx" yazdığı,
11.05.2011 günü saat:11.49’da Yusuf Turanlı'ya, İskender Alın'ın gönderdiği mesajda(tape:3432);
"ozamn baksa, bastan soylesene sunu:))" yazdığı,
Sanık Yusuf Turanlı, Beşiktaş’tan 1,5 trilyon alacağını söyleyince İskender, “ozamn baksa, bastan soylesene sunu:))” diyerek mutluluğunu dile getirmektedir.
11.05.2011 günü saat:11.50’de Yusuf Turanlı'nın, İskender Alın'a gönderdiği mesajda(tape:3433);
":) aynen aynen.ıboylada konus sıkmayın yaa ayıp olur adamlara ısı bıtırdım rakamda anlastık yenı takımımızla avrupaya gıdıcez:)" yazdığı,
11.05.2011 günü saat:12.31’de İbrahim Akın’a, Yusuf Turanlı'nın gönderdiği mesajda(tape:3552);
"opuyorumm senı aslan kardesım haftasonu macımız cok onemlı:) :)" yazdığı,
Sanık Yusuf aynı zamanda, İBB Spor’un hafta sonu Trabzonspor ile yapacağı müsabakayı kastederek bu maçın önemine vurgu yapmakta, zira diğer taraftan söz konusu müsabaka için de teşvik girişimlerini sürdürmektedir.
11.05.2011 günü saat:12.24’de İbrahim Akın’ı, x şahsın aradığı görüşme(tape:3553):
X: "Öbür tarafla tamam mı devam mı", İbrahim: "Transfer mevzusu mu hocam, bu maça yani böyle şey yap diyorlar bana yavaş oyna falan hani, gibisinden bende kabul etmiyorum onu", X: "Yani aynı benimde sıkıntılarım var öyle diyorlar, yani şey o biz olursak olur ha diyorlar", İbrahim: "Onun gibi birşey diyorlar işte hocam bende kabul etmiyorum olacaksa önceden alsalardı yani”,
Söz konusu görüşmede X şahıs olarak belirtilen kişi İbrahim Akın’ın sürekli olarak görüştüğü ve kendince fikirlerinden istifade ettiği “Hocam” dediği tanık olarak da ifadesi alınan Ahmet Kanğı’dır. Sanık bu görüşmede, sanıkların Beşiktaş’a transfer karşılığında kupa finalinde oynamaması için teklifte bulunduğunu, “bu maça yani böyle şey yap diyorlar bana yavaş oyna falan hani, gibisinden” cümlesi ile söylemektedir.
11.05.2011 günü saat:18.25’de Abdullah Başak’ın Yusuf Turanlı’yı aradığı görüşme(tape:3134) ;
……..
Abdullah Başak : Maç da gitmedin mi kaçta maç
Yusuf Turanlı : Yok daha gideceğim 8 de abi
A.B : Hı inşallah İstanbul alır kupayı
Y.T : Yok yok öbür taraf alsın daha iyi
A.B : Öyle mi
Y.T : E tabi öbür taraf alsın ki aç olsunlar bunlar para parasız kalsınlar (Gülüyor)
A.B : Hıı tamam
Y.T : Ya hiç bilmiyorsun bu işleri ya (Gülüyor)
A.B : Ne nerden bileceğim ya
Y.T : (Gülüyor) merak etme ...
A.B : Tamam mı görüşürüz kardeşim
Y.T : Tamam hadi öpüyorum abiciğim bay bay
Sanık Yusuf tarafından, yukarıda da değinildiği gibi aynı zamanda İBB Spor’un 15.05.2011 tarihinde Trabzonspor ile lig müsabakasına yönelik teşvik girişimlerine başlanıldığı için Abdullah Başak’ın İBB Spor’un kupayı alması temennisine, “Yok yok öbür taraf alsın daha iyi, öbür taraf alsın ki aç olsunlar bunlar para parasız kalsınlar” sözleriyle karşılık vermekte, kupayı alamadıkları için primden yoksun kalan futbolcuların, teşvik için daha kolay ikna edileceğini belirtmektedir.
12.05.2011 günü saat:03.24’de İbrahim Akın’ı , Yusuf Turanlı'nın aradığı görüşme(tape:3554):
Yusuf: "Havalimanında birşey oldu mu", İbrahim: "Yok ya hiçbirşey", Yusuf: "İyi tamam var mı bir şey", İbrahim: "Yarın görüşürüz”,
12.05.2011 günü saat:13.55’de İbrahim Akın’ın, K.'ı aradığı görüşme(tape:3555):
İbrahim:"Olay olmuş herkes şey yapmış burnu kırıldı falan gazeteler arayan arayana, dün kavga edildi falan filan", K.: "Kavga oldu mu ki", İbrahim: "Oldu da ben girmedim ki kavgaya hiç", K.: "Abi ben seni gelir alırım o zaman Ataköy’den", İbrahim: "Onunla görüşmem lazım ya sonra bir Yusuf abiyle görüşeceğim bu transfer işi var ya, birde hediye atım var onu alacağım ondan sonra ararım ben seni gelir alırsın beni”,
12.05.2011 günü saat:21.22’de İbrahim Akın’ın, X şahsı aradığı görüşme(tape:3556):
X ŞAHIS : Alo
İBRAHİM AKIN : Alo
X : Mübarek ne ediyorsun
İ.A : İyi hocam sen nasılsın
X : Ne edeyim Allah razı olsun yav kardeş düneğin o kadar ben çalıştım ki biliyor musun
İ.A : Valla olmadı hocam ya
X : Ama hayır yani olmadı değil senin burada bizim hatamız yok
İ.A : Evet
X : O Metin var ya
İ.A : Evet
X : Sen baştan diyeydin bana onun için de çalış ben ona çalış..
İ.A : Hocam işte o, sen odaya geldiğinde ben sana ...dim dedim bunda bunda sıkıntı sorun var dedim ben şey gelince yanımıza Arif karıştı
X :Ya o o nereden geldi o gelmeyeydi
İ.A : Ya hiç sorma hocam zaten başımı yedi ya yok diyor ben gördüm diyor koyarken diyor bilmem ne yaptın diyor falan... konuşuyor bana
X : Neyi, ne diyor
İ.A : Elinle koy., elinle koydu diyor falan falan böyle şeyler yapıyor ya diyor
X : Ya boş ver sende Allah’ını seversen ya
İ.A : Ya kafayı yemiş yemin ediyor birde biliyor musun hocam
X : Saçmalık ya
İ.A : Böyle bir şey yok hocam yok diyor işte eliyle koyduğunu gördüm ben diyor bilmem ne bilmem ne diyor bana ... söylüyor işte
X : Yav yalan
İ.A : Hocam ya
X : Boş ver ya bizim bizim işimiz yok onunla bununla ya
İ.A : Eliyle kumu koymuş yok bilmem ne koymuş... koymuş saçma sapan konuşuyor bize yemin ediyorum gördüm diyor bilmem ne bilmem ne
X : E ben dedim o bir tanesi onun niyedir ya orada şey ediyor kızıyor o adamlara değil mi
İ.A : Yav hocam boş ver kafayı yemiş üşütmüş o ya kafayı
X : Ya boş ver ya bizimle ...yok aman..
İ.A : Vallaha billlaha, işi gücü yok adamın dedim şey çıkaracak içinden ..he cebinden dedim
X : Ney, heh
İ.A : Hani senin işin gücün yokmuş gibi millete geleceksin işte şey çıkartacaksın yalan.. içinden yani yani ...
X : Ya hiç boş ver ya
İ.A : Geri zekalı geri zekalı konuşuyor
X : Biz iyilik yaptık boş ver ya amaan
İ.A : Ya sen ne diyorsun hocam boş ver
X : Tamam
İ.A : Valla hocam olmadı yani yapacak bir şey yok bu cumartesi şey pazar günü güzel bir maç var hocam
X : İnşallah
İ.A : İyi de bir primimiz var onu da söyleyeyim sana
X : Tamam
İ.A : Baya iyi yani
X : İnşallah
İ.A : Çok çok iyi
X : Nereyle
İ.A : Trabzonla oynayacağız
X : Neyinle
İ.A : Trabzon
X : Tamam canım benim Allah nasip ederse inşallah
İ.A : Pazar günü ben ararım zaten sen hocam cuma., günü
X : İnşallah inşallah oldu
İ.A : Tamam hocam haydi...
X : Haydi güle güle haydi Allah a emanet ol
Söz konusu görüşmede X şahıs olarak belirtilen kişi yine yukarıda belirtildiği gibi İbrahim Akın’ın “Hocam” dediği tanık Ahmet Kanğı’dır. İbrahim adı geçen şahsa, hafta sonu Trabzon ile müsabakalarının olduğunu, “İyi de bir primimiz var onu da söyleyeyim sana, baya iyi yani, Çok çok iyi” diyerek teşvik anlaşması ile yüklü miktarda para alacağını söylemektedir.
12.05.2011 günü saat:21.12'de İbrahim Akın ile Namık adlı şahıs arasındaki görüşme (tape:3557)
NAMIK : E ne iyisi a..ına koyayım yani 7 buçuk trilyon para Demirören in Beşiktaş ın kasaya soktun a..ına koyayım senin para verseler ne olacak İbrahim AKIN bedavaya geldi diyorlar şimdi içlerinden
İBRAHİM AKIN : Nereye bedavaya geldim
N : Oğlum sen o kupayı sen oynasan onlar ya..ağım alırdı o kupanın ...punu göremezdi onlar a..ına koyayım
İ.A : E yapacak bir şey yok
N : Adam ne diyor sahanın en iyi oyuncu bugün Yeni Asır sen Yeni Asır okuyamazsın okudun mu Yeni Asır ı
İ.A : Yok
N : Sahanın en iyi oynayan adamını niye çıkardı anlayamadık diyor şey
İ.A : He
N : Bende anlamadım a..ına koyayım sonda Rıdvan diyor ki bende anlamadım diyor o işaret.. sen işaret... Güntekin ONAY
İ.A : Yok
İbrahim Akın’ın görüştüğü Namık adlı şahıs, sahanın en iyi oyuncusu olarak neden oyundan çıkarıldığını anlamadığını, Yeni Asır isimli gazetede de bu şekilde yorumların yer aldığını, bunun yanında futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in de bunu anlamadığını dile getirdiğini söylemektedir. Bu yorumlar dahi göstermektedir ki sanık İbrahim, transfer karşılığı yapılan şike anlaşması gereği olarak gerçek performansını sahaya yansıtmamış, sakatlıktan kaynaklı her hangi bir zorunluluk olmadığı halde kendi isteği ile oyundan çıkmıştır. Nitekim bu şekilde bir tavır sergileyeceğinin işaretini, yukarıda tümü yazılı 3549 sayılı tapede geçen ve Yusuf Turanlı’ya söylediği “Ya sen yine bir şey söyleme abi ben bir şeyler yani oynarım baktım çok şey yani böyle baktım çok larç, çok larç oluyor tamam deriz yani” sözü ile daha önce vermiştir.
Yukarıdaki görüşmeden 10 dakika sonra saat:21.12'de İbrahim Akın ile X Şahıs arasındaki görüşme (tape:3558)
X ŞAHIS : He nasıl geçti maç
İBRAHİM AKIN : İyi
X : Niye çıkardı seni
İ.A : Ben söyledim ya
X : He sen mi söyledin tahmin ettim yoksa ... almaz
İ.A : Aslında da yani
X : Penaltılar falan da var
İ.A :ASLINDA ÇIKARMADIN DEDİ YANİ ŞİMDİ BİR DE ANLAŞTIM BEN O YÜZDEN
X : Kimle
İ.A : BEŞİKTAŞ İLE ANLAŞTIM BEN 3 GÜN ÖNCE YA
X : Valla mı
İ.A : Tabi
X : He iyi iyi hayırlı uğurlu olsun oğlum
İ.A : Onu şey yaptım işte sonra tabi gol atınca biraz karıştı
X : He
İ.A : Sonra şimdi böyle şey Tayfur hocayla konuştular işte şimdi
X : Heh
Yukarıda 3557 sayılı tapede geçen Namık ile arasındaki görüşmedeki, İbrahim’in müsabakada sahanın en iyisi olmasına rağmen neden oyundan çıkarıldığının daha iyi anlaşılması için bu görüşmeden hemen 10 dakika İbrahim’in araması üzerine X Şahıs ile arasındaki görüşme önem arz etmektedir. Aynı soruyu soran X Şahsa İbrahim, hocasına oyundan çıkmak istediğini ilettiğini, zira Beşiktaş ile üç gün önce anlaştığını söylemektedir.
16.05.2011 günü saat:11.48'de Yusuf Turanlı'nın, İskender Alın'ı aradığı görüşme (tape:3457):
Yusuf: "Ondan önceki kupa maçında onun için oynadın her şeyi yaptın", İskender: "O kim ya, ben kendim için", Yusuf: "Demin şeyle konuştum Cengiz abiyle Beşiktaş da, sorun yok Yusuf diyor yani 4’ünü de diyor alacağız diyor yani", İskender: "O zaman şeyi yapsınlar bitirsinler abi bende rahatlayayım", Yusuf: "Yok bugün maçları var ya onların”,
Beşiktaş ile yaptıkları transfer karşılığı şike anlaşmasının gereğini yerine getirdiğini ve vazifesini yaptığına inanan İskender, transfer konusundaki gelişmeyi sormaktadır.
22.05.2011 günü saat:15.33'de Yusuf Turanlı'yı, İskender Alın'ın aradığı görüşme(tape:3471):
YUSUF TURANLI : Alo
İSKENDER ALIN : Yere yatsana yere yatsana
Y.T : Abdullah AVCI yere yatsana hı
İ.A : Onu yere değil ters köşeye yatırmak lazım onu
Y.T : Daha ters köşesi mi kaldı ya yattı adam zaten yatacağı kadar
İ.A : Yattı mı, yattı mı ters köşeye
Y.T : Ters köşeye yatmış ters köşe
İ.A : Şey yaptıktan sonra eee imzayı attıktan sonra diyecem ki kupa maçında bilerek oynamadım oyundan çıktım(gülüyor)
Y.T : Hadi canım ya orda da millet diyecek anasını s…mişsin a..ına koyim ondan sonra ne yapıyorsun
İ.A : (gülüyor) İyi abi ne yapayım arabayı yıkatacam ondan sonra Caddeye biliyorsun bak bu gün bizim günümüz
Y.T : Ha bu gün sizin gününüz tabi gözük, gözük oralarda da şampiyonluk kutlamalarında
İ.A : Sen ne diyorsun Sivas a gidiyordum direkten döndüm (gülüyor)
Y.T : Tabi canım bence de transfer tamamen yatardı işte
İ.A : Sen ne yapıyorsun abi iyisin
Y.T : İyi ne yapayım havalimanına gidiyorum ya
İ.A : Ha hayırdır
Y.T : Birisi gelecek,biri gelecek onu alacam ya
İ.A : Ha
Y.T : Ha
İ.A : Tamam abi
Y.T : Tamam yavrum hadi öpüyorum semi
İ.A : Tamam abi görüşürüz öpüyorum seni
Y.T : Hadi bay canım hadi bay bay
İ.A : Hadi görüşürüz
2010-2011 sezonunun bitmesi nedeniyle Beşiktaş’a transfer olacağını düşünen İskender Alın, bilahare Milli Takım antrenörü olan hocası Abdullah Avcı’nın, Türkiye Kupası’nı almak için gösterdiği emeği ile “yere yatsana yere yatsana, Abdullah AVCI yere yatsana hı, O’nu yere değil ters köşeye yatırmak lazım onu” şeklinde alay ettiği görülmektedir. Bu alaycı tavra ortak ve esasen bunun taşeronu olan Yusuf Turanlı; İskender’e “daha ters köşesi mi kaldı ya yattı adam zaten yatacağı kadar” diyerek, ters köşe olması için kupa finalinde elinden geleni yaptığını söylemektedir. Bunun üzerine İskender, “Şey yaptıktan sonra eee imzayı attıktan sonra diyecem ki kupa maçında bilerek oynamadım oyundan çıktım(gülüyor)” diyerek adeta itirafta bulunmaktadır. Yusuf ise buna karşılık “hadi canım ya orda da millet diyecek anasını s…mişsin a..ına koyim ondan sonra ne yapıyorsun” şeklinde tepki vermektedir.
Sanık İbrahim Akın müdafii huzurunda alınan, yukarıda özetlenen süreç ve oluşa uygun olup bu nedenle hükme esas alınan savcılık ifadesinde özetle; “07.05.2011 günü Yusuf Turanlı beni aradığında benden kupa maçında kötü oynamamı istedi. Kupayı Beşiktaş'ın almasını istiyordu. Sebebini bilmiyorum. Beşiktaş kupayı almazsa bende Beşiktaş'a transfer olursam Avrupa kupalarına gidemeyeceğimi ima etti. Beşiktaş'a transfer görüşmelerim nedeniyle o hafta mutluydum. Hocam bunu fark etmişti. Sorduğunda bir şey demedim. Bu maçtan önce Beşiktaş beni çok sıkıştırıyordu. Ben artık bundan rahatsız olmuştum. Çünkü bizim takım da yıl boyu sadece bu kupayı hedeflemişti. Benim bu kupa maçında iyi oynamamamı istiyorlardı. Transferi de getirip bunu bağlıyorlardı. Bağlantıyı hep Yusuf sağlıyordu. Yusuf Turanlı, devamlı olarak kupa maçında iyi oynamamam için beni arayıp sıkıştırıyordu. Maçtan önce Beşiktaş ile anlaştım, mukavele imzalamadım. Yusuf Turanlı bana 2 milyon Euro karşılığında anlaşıldığını söyledi. Bana şike pirimi talepleri Yusuf Turanlı aracılığı ile yapıldı. Ben karşı takım yöneticilerinden veya aracılardan kimseyle muhatap olmadım. Yusuf Turanlı'nın kupa maçında kötü oynamam için kimlerle irtibat kurduğunu, neler konuştuğunu bilmiyorum. Bana şimdiye kadarki futbol hayatımda 3 maç için bu yönde tekliflerde bulunuldu... Üçüncüsü bana sorduğunuz Beşiktaş kupa maçıydı” şeklinde beyanda bulunmuş, yukarda özetlenen iletişim tutanaklarını adeta teyid etmiştir.
Sanık Ahmet Ateş ifadelerinde özetle; Tayfur Havutçu ve Serdar Adalı’nın, Yusuf Turanlı ile görüşme ayarlamasını istediklerini, kendisinin de bu görüşmeleri ayarladığını beyan ettiği, her ne kadar görüşmeleri ayarladığı sabit ise de, bu görüşmelerde hazır bulunduğuna dair bir kabul ya da beyanın söz konusu olmadığı gibi şike anlaşmasının sağlanmasına yönelik ya da bu anlaşmanın varlığını bilerek hareket ettiğine dair delil ve emare elde edilemediğinden adı geçen yüklenen suçtan sanık Ahmet Ateş’in beraatine karar vermek gerekmiştir.
Sanık İskender Alın müdafii huzurunda alınan, yukarıda özetlenen süreç ve oluşa uygun olup bu nedenle hükme esas alınan savcılık ifadesinde özetle; “...Beşiktaş'tan bana Yusuf Turanlı aracılığı ile transfer teklifi geldi. Daha doğrusu Beşiktaş'ın beni takip ettiği, istediği söylendi, kupa maçından önce para mevzuu konuşuldu. Teklif edilince Beşiktaş'a seve seve gideceğimi söyledim. Yanılmıyorsam Tayfun hoca ile de konuşmuşlar ben konuşmadım. Bir buçuk trilyona senelik Beşiktaş'la anlaşıldığını söyledi. Daha sonra transferim olmadı. Niye olmadığını bilmiyorum. Kupa maçından sonra bir iki kez Yusuf Turanlı transfer mevzunu konuştu. Ben teklif ilk gelince inşallah dedim. Normal şartlarda benim performansındaki birini o yıl Beşiktaş'ın transfer etmesi, transferi düşünmesi uygun değildir. Yıl içerisindeki performansım bu kadar üst düzeyde değildi. Hem transfer teklifine inanmadım. Hem de sevindim. Ayrıca aldığım paranın iki katı teklif edildi. 850 bin TL alıyordum. Bana 1 milyon 500 bin teklif edildi. Yusuf Turanlı bana bir iki kez artık Beşiktaş'a gideceksin, kupa maçında fazla sıkma, relaks ol tarzında bir şeyler söyledi. Ayrıca seneye Beşiktaş'ta oynayacağımı, Beşiktaş kupayı alamasa Avrupa'da oynamayacağımı söyledi. Yusuf Turanlı artık transferimin bittiğini, yeni takımım olan Beşiktaş'ı düşünmem gerektiğini söylüyordu. Bu nedenle maçta fazla asılmamı istemiyordu. Benim güzel oynamamamı, yeni takımım olacak Beşiktaş'ın hocasını üzmemem için gol atmamamı istedi. 09.05.2011 günü saat 20:27 de Yusuf Turanlı beni arayıp "anlaştım, bir buçuk trilyon tamam mı, tamam yani bitti " derken anlaşmanın bittiğini söyledi. İbo'nun mevzusu tamam derken İbrahim Akın'ın da anlaştığını kastetmiştim. 11.05.2011 günü Yusuf’la yaptığımız mesajlaşmalarda iyi oynarsam Beşiktaş'ın beni almayacağını vurgulayıp durdu. Ayrıca seneye İstanbul'da Abdullah Avcı Hocanla birlikte oynarsın, bir buçuk trilyon alırsın diyerek birazda şantaj yaptı. Çünkü İstanbul sporda bu paranın yarıya yakınını alıyordum. Ve devamlı oynamıyordum. Eğer transferim yatarsa tüm bunları kaybedeceğimi ima etti. Son mesajlardan anlaşılacağı üzere kendisini ısrarından vazgeçirmek için ve bana yaptığı baskıdan rahatsız olduğum için tamam diyerek teklifini kabul ettiğimi mesajla belirttim. Bu görüşmelere rağmen Beşiktaş'tan kulübüme resmi bir teklif gelmedi, her hangi bir pazarlık yapılmadı. Fakat kupa maçından önce Yusuf Turanlı aracılığı ile benimle yoğun şekilde görüşmeler oldu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık Göksel Gümüşdağ savcılık ifadesinde özetle: “Kesinlikle maçtan önce Beşiktaş'tan bize ne resmi nede gayri resmi yollardan Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu üzerinden İbrahim ve İskender'in transferine dönük bir talep olmadı, Bu maç oynandı. Aradan yaklaşık 20 gün geçti. 31 Mayıs veya 1 Haziran günü Merter'de bir arkadaşın iş yerinde otururken Serdal Adalı beni aradı. Kendisi ile daha önce görüşmüşlüğüm yoktur ve telefonu bende kayıtlı değildi. Telefonu açınca kendisini tanıttı. İbrahim Akın ile ilgili görüşmek istediğini, talip olduklarını söyledi. Ben Merter'de olduğumu, uzak olduğumu söyledim. O da Veli Efendi’de olduğunu, gelebileceğini söyledi. Yerimi tarif ettim. Geldi. Birlikte çay içtik. Yaşananlara arkadaşımda şahittir. İbrahim Akın'a talip olduklarını söyledi. Ben kendisi için bonservis bedeli istediğimi, Galatasaray'ın da kendisine talip olduğunu, takasa yanaşmayacağımı söyledim. O da bir bonvervis bedeli ödeyemeyiz, Holosko'yu size verelim. Bu şekilde anlaşalım dedi. Bende Holosko'nun bir yıllık kulüp tarafından ödenen rakamın bildiğim kadarıyla 1 milyon 800 bin euro olduğunu, böyle bir oyuncuyu takımda tutamayacağımı, bu rakama 6-7 oyuncu oynattığımı, hem bütçemi aşacağını hem takım içinde dengeleri bozacağını söyledim. Teklifini kabul etmedim. O sırada kamuoyuna yansıdığı için İskender Alın'ı isteyip istemediklerini sordum. Tereddütte kalıp düşünmüyoruz dedi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyandan da anlaşılmaktadır ki, İbrahim Akın’ın transferi bir an için düşünülmüş ise de, İskender Alın’ın transferinin hiçbir zaman Beşiktaş’ın gündeminde olmamıştır. Adı geçen futbolcunun isminin gündeme getirilmesi tümüyle şike faaliyetine dönük olduğu gibi, İbrahim Akın’ı transfer etme arzusunun dahi gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.
Tanık Fahri Tatan ifadelerinde özetle;“...İbrahim Akın'a kupa final maçının hemen öncesinde Beşiktaş'tan transfer teklifi gelmişti. Bunu telefonda İbrahim bana söyledi. Hem iyi para teklif edildiğini, hem de transfer karşılığında Serdal Adalı’dan bir at alacağını söyledi. Tekrar büyük takıma döneceği için sevinçliydi. Bende kutladım. Ancak telefonu kapattıktan kısa bir süre sonra ben huylandım. Kendisini aradım. "İbo kupa maçı öncesinde transfer teklif edilmesi doğrumu, bu işte bir terslik olmasın, seni kandırıyor olabilirler mi" dedim, o da "doğru diyorsun" dedi, görüşmeyi sonlandırdık...Transferin niye olmadığını da bilmiyorum.” demiştir (Kls 66, Dizi:298). Sanık İbrahim’in arkadaşı dahi kupa finali öncesinde bu şekilde bir teklif ile gelinmesinin iyi niyetli olmadığını anlamış ve bunu İbrahim Akın ile paylaşmıştır.
Prof. Dr. Ersan Şen; “şike suçunun konusu olan menfaat, elbette daha iyi bir kulübe transfer olmayı da kapsamına alacaktır” demektedir. (Aynı yönde bkz. Donay, a.g.e., s.155 -156.;)
Prof. Dr Mahmut Koca da bu konuya ilişkin “suçun konusunu kazanç veya sair menfaat oluşturur. Bu durumda sadece para vs. gibi ekonomik menfaatler değil, kişinin sosyal veya kişisel durumunda iyileşme sağlayan manevi yararlar da suçun konusunu oluşturabilecektir. Örneğin bir futbolcuya maçta oynamaması veya oynayıp maçın istenilen şekilde sonuçlanmasına katkı yapması için para verilmesi bu suçu oluşturabileceği gibi, daha büyük bir takıma transfer vaadinde bulunulması ya da cinsel bir takım menfaatlerin sağlanması halinde de suç oluşur” görüşünü paylaşmaktadır.
Mahkememizce de, kendi kulüplerinde aldıkları ücretin iki üç katı teklif edilerek transfer vaadiyle şike ve teşvik suçlarının işlenebileceğini, bunun 6222 sayılı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen “kazanç veya sair menfaat” kapsamında olduğu kabul edilmiştir.
Şu hale göre;
11.05.2011 günü Kayseri’de Beşiktaş - İ.B.B Spor takımları arasında oynanan 49. Ziraat Türkiye Kupası final maçı öncesinde; Beşiktaş futbol takımının Süper Ligde iddiasız kaldığı ve kulübün Avrupa kupalarına da katılamama riskinin bulunduğu, bu durumun taraftar, kulüp yönetimi ve tüm camia üzerinde baskı oluşturduğu, sanık Tayfur Havutçu’nun; sezon ortasında Beşiktaş Spor Kulübüne teknik direktör olması ve başarılı olamaması halinde sezon sonu kendisiyle yapılan anlaşmanın yenilenmeyeceği/uzatılmayacağı düşüncesinin camia içerisinde konuşulduğu, Avrupa Kupaları’na katılabilmek ve takım üzerindeki baskının hafiflemesi için kupanın mutlak surette kazanılması gerektiği düşüncesiyle, sanıklar Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve Yusuf Turanlı tarafından; İBB Sporlu futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın ile, sezon sonunda yüksek transfer ücretleri ile Beşiktaş’a transfer edilecekleri vaat edilerek oynanacak kupa maçında Beşiktaş'a karşı iyi oynamamaları yönünde şike anlaşmasına vardıkları anlaşılmış, oluşan bu vicdani kanı ile anılan sanıkların, 6259 sayılı Yasa ile değişik 6222 sayılı Yasa’nın 11/1. maddesi uyarınca şike suçundan cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir
15.05.2011 GÜNÜ OYNANAN FENERBAHÇE - ANKARAGÜCÜ
MÜSABAKASINDA TEŞVİK PRİMİ VERİLDİĞİ İDDİASI
İletişimin tespiti tutanaklarından Trabzonspor Kulübü Asbaşkanı sanık Nevzat Şakar’ın; 15.05.2011 günü oynanacak olan Fenerbahçe-Ankaragücü müsabakası öncesinde menajer Mithat Halis ile irtibata geçtiği bilgisine ulaşılması üzerine Ankaragücü futbol takımı oyuncularına teşvik amacıyla prim vaadi olabileceğinin değerlendirilmesi ile yürütülen teknik takip çalışmaları sonucunda;
08.05.2011 günü saat:23.42’de Osman Murat Özaydınlı’yı Aziz Yıldırım’ın aradığı görüşme(tape:3663);
Aziz: “… bütün gücümüzle şimdi Ankaragücü”, Murat: “Bugün birisi daha kongrede söylüyor o şeye yakın Ankaragücü’ne, Sadri ile şey Melih konuşmuşlar falan ondan sonra, tam puan alacağız bilmem ne yapacağız", Aziz: "İyi güzel", Murat: "Dedim bilmediğimiz bir şey söyle, çıkacağız oynayacağız, inşallah neyse Buca’da düştü kesin Sivas rahatlar biraz”
Fenerbahçe'nin Karabük ile oynadığı maç sonrasında yapılan değerlendirme arasında yöneticilerden Osman Murat Özaydınlı, sanık Aziz Yıldırım'a, bir şahsın kendisine Trabzonspor kulübü başkanı Sadri Şener ile Melih Gökçek'in konuştuklarını, Fenerbahçe ile oynayacakları maçta puan alacaklarını söylediğini belirtiyor ve esasen "bilmediğimiz bir şey mi" diyerek doğal karşıladığını dile getirmektedir.
12.05.2011 günü saat:16.17'de Nevzat Şakar'ın, Recep Denizer'i aradığı görüşme(tape:3513);
Nevzat: "O şeyle bir görüşseydin", Recep: "…O konuda birlikteliği, samimiyeti şeyi var başkanla", Nevzat: "Yok yok şeyle ya öbürüyle diyorum", Recep: " Ha çocukla mı", Nevzat: " He he pantolonlu", Recep: "Anladım abi ne konuşayım onunla gereken her şeyi ben ona izah ettim", Nevzat: " Söyledin de o şeyi herhalde, Demiri diyor şey yapmamız lazım diyor, Görmem lazım diyor işte kaçlık demir olduğunu diyor, Öyle galiba öyle bir şey yaptık ki o demir, Kaçlık demir diyor ne kadar falan işte onu görmek lazım diyor, He he profiller öyle şey yaptılar ", Recep: " Bilmiyorum abi bu gün buradayım olmazsa yarın, Tuncay beyde yarın Antalya ya gidiyor ya, yarın ", Nevzat: " Yok yok Tuncay la olmaz sen ", Recep: " İyi tamam yarın gerekirse geçerim " , Nevzat: ".... senin görüşmen lazım çünkü onları ancak o şey yapacak ki, kaçlık demir ne yapabilir ", Recep: " Tamam anladım ", Nevzat: " Profil ... demiri de lazım oraya o şimdi o dışarı stadın çevresine o şeyler onun için ", Recep: "Anladım"
12.05.2011 günü saat:18.24'de Nevzat Şakar'ın, Recep Denizer'i aradığı görüşme(tape:3514);
Nevzat: " o demir alacaksın ya ...Bu Mehmet hoca anlıyormuş o şeylerden kaçlık olacağını profilini şeyini falan, oradan beraber bakın istersen gelecek yarına öğleden önce cumadan önce buluşur musunuz " Recep: "Buluşuruz", Nevzat: "O şey Makina Kimya da çalışmış o biliyor o şeyleri, Demir şeylerini tamam mı ", Recep: " Anladım aladım yani projeyi anladım ", Nevzat:" Tamam o biliyor o şeyleri ebatları ne olacağını kaçlık maçlık tamam mı "
Sanık Nevzat ile Recep Denizer arasında bu görüşmenin 15.05.2011 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Ankaragücü maçı öncesine denk gelmesi, sanık Nevzat'ın savunmasında söz konusu görüşmelerin Trabzonspor Stadı'nın yenilenmesi sürecine ilişkin olduğunu beyan etmesine karşın, görüşme içeriklerinin bu savunmayı doğrulamadığı, Recep Denizer'e demir ve profil konusunda kendisinden yardım alınacak kişi olarak ilettiği şahsın, Makine Kimya'da çalışan Mehmet Hoca olduğunu söylemesinden açıkça anlaşılmaktadır. İnşaat mühendisliğinin alanına giren bir konuda, MKE'de çalışan bir şahıstan yardım istenilmesi olağan değildir. Esasen Makine Kimya ile kastedilenin, MKE Ankaragücü takımı olup Mehmet Hoca dinilen şahsın da bu takımda görev alan bir şahıs olduğu izahtan varestedir. Burada sanık Nevzat Şakar'ın, Recep Denizer üzerinden anılan tarihte Fenerbahçe'ye karşı forma giyecek olan Ankaragücü futbolcularına teşvik amacıyla ulaşmaya çalıştıkları anlaşılmakta ise de, sanık Nevzat ile Recep arasında geçen bu görüşmeyi destekleyen ve bu niyetin hayata geçirildiğine dair bir görüşme, para trafiği vs. başkaca bir faaliyet saptanamadığından şüphe sanıklar lehine yorumlanmış ve eylemin sübuta ermediği kabul edilmiştir.
13.05.2011 günü saat:21.36'da Nevzat Şakar'ı, Mithat Halis'in aradığı görüşme(tape:3520);
Nevzat: "Oğlum kulağıma geliyor ki oyuncularına hiç uyarıda bulunmuyorsun iyi oynayın, çocuklar iyi oynayın şerefiniz haysiyetinizle oynayın kazanın, o beyaz saçlının yanında kim oynuyor", Mithat: "Büyük ihtimalle Aydın oynayacak, Kayserili, …ama bunlar da çok şey hazırlanıyorlar ha, Ankaragücü de, yani bakalım, oynasaydı çok iyi olacaktı Nevzat abi", Nevzat: "Bu hocalar üfler okur ya sende öyle oku üfle, nefesin iyi midir nefesin", Mithat. "İnşallah bir şeyler olacak, geçen hafta denk getiremedim bak Buca'da denk getirdim ama, nefesim çok kuvvetli benim, eninde sonunda denk getireceğiz", Nevzat: "O işi hallet bak ha, tamam Mithat sana güveniyorum", Mithat: "Halledeceğiz inşallah, hiç şeyiniz olmasın",
Söz konusu görüşme ile sanıklardan Nevzat Şakar, sanık Mithat Halis'ten Ankaragücü kadrosunda futbol oynayan ve menajerliğini Mithat'ın yaptığı oyuncuların karşılaşmada iyi oynamaları yönünde etki etmesini istediği ve kendisine güvendiğini söylediği, Mithat'ın da " nefesim çok kuvvetli benim, eninde sonunda denk getireceğiz" diyerek bu isteğe olumlu yanıt verdiği ve fakat Mithat Halis'in, 15.05.2011 tarihinde Fenerbahçe'ye karşı forma giyen Ankaragücü'nde oynayan futbolculara teşvik suretiyle şike amaçlı ulaştığına dair bir tespitin bulunmadığı gibi bu yönde disiplin hukuku konusu dışında ceza yargılamasına konu suç tanımına uygun teşebbüs olarak da değerlendirilebilecek bir girişimin varlığına işaret eden delil bulunmadığı anlaşılmıştır.
14.05.2011 günü saat:14.54’de Sani Şener'in Sadri Şener'i kardeşi aradığı görüşme(tape:3648);
Sani: "Hamdi arayacak seni Melih'in yanından, tamam mı, numaranı", Sadri: "Bu telefondan mı", Sani: "Ha evet buradan, yok herhangi bir şey şimdi niye tamam diyorsun Fenerbahçe ile ilgilidir yani, yani o oradan da gırgır yapacak herhalde, onun da bir işi falan var da tamam mı", Sadri: "Anladım anladım tamam anladım", Sani: "O onun, öyle bir şeyle değil öyle bir şey değil", Sadri: "Tamam tamam he he, o söyleyeceğini söyledi zaten", Sani. "Söyledi ama şey yani bir grup da var diyor ki inanılmaz bu diyor deli gibi Fenerbahçeli diyor yani anladın mı olmaya da olabilir diyorlar", Sadri: "Yok ama öyle değil yani mesela biz puan alsak Gabriç'i vereceksiniz bize", Sani:"He anladım anladım inşallah haydi bakalım verirsin ya ne olacak", Sadri: "Haydi haydi hayırlısı",
Sanık Mustafa Sani Şeker, kardeşi Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener'i arayarak, konuşma içeriğinde "Söyledi ama şey yani bir grup da var diyor ki inanılmaz bu diyor deli gibi Fenerbahçeli diyor yani anladın mı olmaya da bilir diyorlar " şeklindeki söylemi ile esasen Ankaragücü takımına yönelik olarak teşvik amacıyla bir girişimin bulunduğu/bulunabileceği ve fakat takımda etkin bir grubun da Fenerbahçeli olduğu belirtilerek olası teşvik girişiminin sonuçsuz kalacağı/kalabileceği değerlendirilmektedir. Aynı konuşma içeriğinde sanık Sadri Şener'in " Yok ama öyle değil yani mesela biz puan alsak Gabriç'i vereceksiniz bize" sözü ile konuşmanın ana konusunun Fenerbahçe-Ankaragücü müsabakasında Ankaragücü'nün galip gelmesi ihtimali üzerine iletilen talebe ilişkin olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ancak iki Trabzonsporlu arasındaki bu konuşmada geçen Gabriç'in bonservisinin verilmesi konusu, aşağıda da görüleceği üzere gerek Ankaragücü onursal başkanı Melih Gökçek ve gerekse anılan kulüple ilgili bir başkası arasında geçmemektedir.
14.05.2011 günü saat:16.33'de Sadri Şener'i, Hamdi Akın'ın aradığı görüşme(tape:3649);
Hamdi: "Yav telefonunu eski telefonmuş bilmem ne ben seni arıyormuşum, Ankara'dayım Melih başkan ile beraber", Sadri: "Tam şey en kritik yerdesin sen ya", Hamdi: "Sesini çıkartma yüksek ses ile konuşma orada", Sadri: "Aziz hep dinlettiriyormuş yav bizi, Melih başkan bu hafta bütün ümidimiz o, Melih başkana selam söyle güveniyoruz ben biliyorum ki Ankaragücü bu hafta bu işi halledecek, Fenerli bir Hamdi'ye bunları diyorum o da olmuyor ama ne yapayım", Hamdi'nin telefonu Melih Gökçek'e verdiği, Sadri: "Maçlar bitsin bir gün geleceğiz ziyaretinize", Melih: " Aziz'den de alacağım var Aziz'den inşallah bu maçtan alacağım size yarayacak o inşallah", Sadri: "Sağol çok teşekkür ediyorum iyi günler iyi akşamlar",
Söz konusu görüşmede geçen ve Melih Gökçek tarafından söylenilen" Aziz'den de alacağım var Aziz'den inşallah bu maçtan alacağım size yarayacak o inşallah " sözünün, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a karşı, Trabzon'a duyulan sempati ya da yakınlık bağlamında söylenilen bir söz ve temenni olmasının ötesinde, teşvik anlaşmasının varlığını kabule götüren bir durum olamayacağı izahtan varestedir. Nitekim varsayılan böyle bir anlaşmanın karşı tarafındaki şahıs hakkında dava dahi açılmamıştır.
18.05.2011 günü saat:18.39'da Mithat Halis'i, Tuncay Bekiroğlu'nun aradığı görüşmede(tape:3326);
Tuncay: "Her şey yolunda mı", Mithat: "Sağlığımız yerinde ama biraz moralimiz bozuldu bu hafta sonu", Tuncay: "Senin oyuncularda da hiç bir numara yokmuş be abiciğim ya", Mithat: "Melih Gökçek bunlara yenin istediğinizi alın cart curt bir sürü şey ondan sonra kendisini aşırı derecede adamları gerdi ortalığı takımın içerisi çok iyi değildi"
Sanık Sadri Şener bu suça ilişkin savunmasında özetle; Melih Gökçek'in yanından Hamdi Akın'ın kendisini aradığını, aralarındaki görüşmenin futbol içinde temenniden ibaret olduğunu, görüşmelerde geçen Gabriç konusu hakkında ise Gabriç'in Trabzonspor kulübünün futbolcusu olduğunu ancak kiralık olarak Ankaragücü'nde oynadığını, Melih Gökçek'in bu futbolcunun bonservisini istediğini ancak daha sonra bu konu hakkında görüşmediklerini, Garbic'in Ankaragücü'ne karşılıksız verilmesi gibi bir tekliflerinin olmadığını, Ankaragücü'nün de böyle bir talep gelmediğini beyan etmiştir.
Yargılama konusu bu olaya ilişkin olarak Melih Gökçek beyanında özetle; Sadri Şener ya da bir başka kişi ile Gabriç'in Ankaragücü'ne bedelsiz verilmesi ile hiçbir görüşmesinin olmadığını, telefon görüşmesinde karşılıklı iyi niyette bulunduklarını, bir gün sonra oynayacakları Fenerbahçe maçını alacaklarını söylediğini, Ankaragücü'nün onursal başkanı olarak bunu söylemesinden daha tabii bir şey olamayacağını, Aziz Yıldırım ile arasının iyi olmadığını, Ankaraspor’un küme düşürülmesi aşamasından itibaren Aziz Yıldırım aleyhine yazılı ya da görsel basında birçok demecinin yayınlandığını, çünkü Ankaraspor'un küme düşürülmesinde Aziz Yıldırım'ın parmağı olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.
Nevzat Şakar savunmasında özetle; Trabzonspor'un defans oyuncularından Egemen Korkmaz'ın sözleşme yenilemek istemediğini, bu sebeple o mevkiye yeni bir transfer yapmak istediklerini, Eski futbolcusu Serdar Bali'nin kendisini aradığını ve Ankaragücü'nün stoperini tavsiye ettiğini, bunun üzerine Mithat Halis'i arayarak bu futbolcuyu sorduğunu, Mithat Halis'in de bu futbolcunun Aydın olduğunu söylediğini, Aydın isimli futbolcunun boyunun kısa olduğunu bildiği için transfere yönelik girişimde bulunmadığını, bu görüşmenin karşılaşmadan önce yapılmasının tamamen tesadüf olduğunu, bunun haricinde Mithat Halis'e "Bunu hallet sana güveniyorum" sözü ile Adriyan isimli futbolcunun transferini kastettiğini, beyan etmiştir.
Mustafa Sani Şener savunmasında ; Hamdi Akın ile iş ortağı olduğunu, karşılaşma öncesinde Hamdi'nin aradığını ve Melih Gökçek'in yanına gideceğini, buradan Sadri Şener'i arayacağını, Fenerbahçe hakkında konuşarak kızdıracaklarını söylediğini, bunun üzerine Sadri Şener'in telefonunun verdiğini olayla ilgisinin bu olduğunu, beyan etmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; her ne kadar sanıklar Mithat Halis, Mustafa Sani Şener, Nevzat Şakar ve Sadri Şener hakkında, teşvik suçundan kamu davası açılmış ise de, suçlamayı reddeden savunmalarının aksine yüklenen suçtan cezalandırılmalarına yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatlerine karar vermek gerekmiştir.
22.05.2011 GÜNÜ OYNANAN SİVASSPOR FENERBAHÇE MÜSABAKASINDA TEŞVİK PRİMİ İDDİASI
22.05.2011 günü Sivas’ta oynanacak Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesi, Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener’in, Trabzon Avni Aker Stadının güvenlik işlerini yürüten şüpheli Zeki Mazlum üzerinden, Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz’a teşvik primi teklif edilmesi amacıyla girişimlerde bulunduğu düşüncesiyle iletişimin tespitine ilişkin takip başlatıldığı,
Dostları ilə paylaş: |