(TapeNo:54) kayıtlı 07.08.2007 günü saat: 19.46 sıralarında M. Fikri KARADAĞ ile Gökhan SİPAHİOĞLU arasında yapılan görüşmede;
Gökhan'ın •'..Mustafa'ya da dedim, BABAYI ARA.. GÖRÜŞ, NE YAPACAĞIMIZA NE EDECEĞİMİZİ, KENDİSİ BİZE TALİMAT VERECEK DEDİM" "BABACIM BİZ GERÇEK ÇEKİRDEK VE 500 KİŞİ ŞUANDA HAZIR BEKLİYOR" dediği, Fikri'nin "Tamam Gökkuşum görüşecez, Perşembe günü saat 12'de orda buluşuyoruz...Karargahta...bütün arkadaşlarla beraber orda buluşuyoruz, onlara haber ver" dediği anlaşılmaktadır.
2-TEORİ TASARIM VE PLÂNLAMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI(Sivil)
ERGENEKON üst yapılanmasında yer alan Teori Tasarını ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) olarak adlandınlan bülümün başında olan ve bu bölümü yöneten Şüpheli İlhan SELÇUK, Hukuk fakültesi mezunu olup uzun yıllar gazetecilik yapmıştır. Daha önceki yıllarda gerçekleştirdiği benzer örgütsel faaliyetlerden dolayı hakkında işlem yapılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey yönetim kadrosunu teşkil eden GİZLİ yapılanması içerisindeki İlhan SELÇUK'un bugünkü durumuna bakıldığında, aynı örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, iktidarla mücadele görünüşü altında ülkenin her yandan işgal edildiği evham ve hezeyanlan uyandırarak halkı devlete ve hükümete karşı ayaklandırmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik ettiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon konuşmalanndan ülkemizin önde gelen iş adanılan, rektörler, emekli paşalar ve medya patronlan ile sık sık açık ve gizli toplantılar düzenlediği, bu toplantılarda vatanın elden gittiği evham ve hezeyanlan uyandırarak halkı hükümete karşı ayaklandırmak için girişimlerde bulunduğu, bu durumu ifadesinde de açıkça söyleyerek bir gazeteci olarak değişik kesimlerin ülkenin gidişatı ile ilgili görüşlerini aldığını söylediği, fakat asıl amacının, gazetecilik kisvesi altında ülkenin önde gelen işadamı ve medya patronlannı etkileyerek ülkenin çatışma ortamına sürüklenmesi için yönlendirmek olduğu, şüpheli İlhan SELÇUK bir telefon konuşmasında "Vallaha bu çatışma büyüyerek sürecek" "..Çatışma olması iyi bir şey, herkes efendim susup otursaydı" "O zaman büsbütün fena olurduk "Şimdi yani bu çatışmanın yükselmesi büyümesi lazım''' diyerek ülkemizde kaos ve çatışma ortamına sürüklenmesi gerektiğini açıkça ifade ettiği görülmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına aylık gizli toplantılar tertiplediği, bu toplantılara katılan örgütün irtibat halinde bulunduğu emekli yüksek rütbeli askeri şahıslar, bazı iş adamlan ve kendi beyanına göre emekli yüksek yargı organlan ile birçok seçkin insanın katıldığı gizli toplantılan bizzat organize ettiği, burada örgütün almış olduğu kararlann toplantıya katılan ve toplumun her kesimi ile irtibat haline geçebilecek konumdaki insanlara bu kararlan anlattıklan ve uygulanacak staratejiler konusunda bu kişileri bilgilendirdiği, bu kişilerin de örgütün amaç ve faaliyeJleBne^uygun olarak lobi faaliyetlerini
almadığı, kamu oyuna duyurulmadığı bundaki amacında gizlilik içinde yürütülen toplantıların deşifre edilmemesinin amaçlandığı, faaliyetlerin sadece toplantılarla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda ERGENEKON terör örgütünün kontrolünde olan medya gruplarının da gizli toplantılarda alman kararların uygulanmasına yönelik yayınlar yaptıkları, ERGENEKON terör örgütünün bünyesindeki sivil toplum kuruluşu niteliğindeki derneklerinde bu kararların uygulanması için kendilerine verilen talimatlara uygun miting, gösteri yürüyüşü ve protesto eylemleri düzenledikleri anlaşılmaktadır.
Şüpheli İlhan SELÇUK yaptığı başka bir telefon konuşmasında, "yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak" "şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma davası açılırsa" "bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar doğabilir" "çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yani" diyerek vatanın elden gittiği korku ve endişeleri yayıp mutlak surette çatışma ortamı ve ekonomik kriz oluşturulması gerektiğini söylediği görülmektedir.
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin her ortamda ülkenin elden gittiği, Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü durumda olduğu, bu nedenle biran evvel tıpkı Kurtuluş Savaşı Yıllarında olduğu gibi Kuvayı Milliye oluşumlarının kurulması gerektiğini öne sürdükleri ve 2005 yılı sonrası ülkemizin değişik vilayetlerinde gerçekten de birçok Kuvayı Milliye Dernekleri kurdukları,
Şüpheli İlhan SELÇUK'un imtiyaz sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin, 2007 yılı içerisinde Anayasamızın hükümlerine göre yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, bir çok ulusal kanala verdiği reklamlarda "16 mayısta saatler yüz yıl geri alınıyor, tehlikenin farkında mısınız?" şeklinde ifadeleri ile ERGENEKON terör örgütünün söylemlerinin aynı olduğu,
Dolayısıyla tüm bu faaliyet ve eylemlerin aynı merkezden yönetilip yönlendirildiğinin anlaşıldığı, tüm bu sivil eylem planlarının da bizzat İlhan SELÇUK tarafından organize edildiği,
Yine başka bir görüşmede Şüpheli İlhan SELÇUK, "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar özellikle Kemal A LEMDAROGL U çok ısrar etti, şimdi 4 tane TELEVİZYON var bu hikayenin içinde. İşte biri o Ankara daki Türk metalin TV si var", "Avrasya Evet" "B kanal var. Burda da Doğu Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan filan bi şeyler" dediği, I. Yıldız' m "Kanalları nasıl birleştirmeksiniz" sorusuna İ.SELÇUK' un "Yani ortak bildiriler yaymak" dediği, dolayısıyla bu görüşme ile de şüpheli İlhan SELÇUK'un örgütün üst düzeyinde birleştirici ve toparlayıcı rolü olan birisi olduğunun açıkça anlaşıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan şüphelilerden M.Adnan AKFIRAT'dan ele geçirilen bir dokümanda, tarihe 28 Şubat olarak geçen süreçte darbe yapılmak istendiği, bu darbenin sivil toplum darbesi olacağının belirtildiği, yönetime el konulduktan sonra kurucu meclis oluşturulacağı ve bu kurucu mecliste İlhan SELÇUK'un da bulunacağını yazdığı görülmüştür.
Soruşturmada ele geçirilen ve Doğu PERİNÇEK tarafından hazırlandığı anlaşılan başka bir dokümanda, "Kuşatma nerden ve nasıl yarılır" başlıklı yazıda, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır" yazdığı görülmüştür.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon görüşmelerine bakıldığında mevcut hükümeti devirmek için az önce belirtilen telefon konuşmasındaki ülkede kaos ve anarşi çıkarma hedeflerinin yanı sıra, Cumhuriyet gazetesi genel yayın müdürü ile yaptığı bir görüşmede, İ.Y.'ın "Şimdi AMERİKA Büyük Elçisi bugün dar bir yemek veriyormuş Ankara 'daki temsilcilere BALBAY şuanda büyükelçinin masasında şarap içiyor, bakalım oradan ne çıkacak dar bir toplantı", "Bugün aynı anda aynı zamanda zamanlaması da ilginç bizim Amerika muhabiri Elçin POYRAZLAR 'da Amerika başkan yardımcısı Cehenny'i bürosuna davet edildi", "Biz ona bazı şeyler gönderdik, bir de şöyle soruyorlarmış daha önce bir gazetede daha geçmiş Erdoğan'ın karşısına kim rakip olabilir, gibi soru tahmin ediyoruz bakalım şimdi daha toplantı akşam üzeri" dediği görülmüştür.
Aynı konu ile ilgili şüpheli İlhan SELÇUK'un İ.Y. ile yaptığı başka bir görüşmede de, İ.Y.'m ELÇİN POYRAZLAR'm Amerika'da yaptığı görüşmelerle ilgili bilgi verdiği ve bu çerçevede "Şimdi abi Elçin ile konuştum, Elçin 'in yaptığı görüşme 3 kişilik bir görüşme Amerika bu Cheneye 'nin iki danışmanı Birinci ve iki numaralı danışmanları ile bir de Siyasi işler Komisyonundan biri isimlerini verdi kız ama 3 kişi ile görüşmüşler, görüşmenin içeriği biraz karşılıklı bilgi alış verişi şeklinde ve bundan sonra da ilişkilerin bu şekilde gitmesi ama en çok merak edilen mesele Akp ye karşı bir muhalefet Türkiye de var mı yok mu? Ilımlı islam meselesi el kaide meselesi" "Bunları sormuşlar, bundan sonra görüşelim demişler bu görüşmelerimizi yazma demişler, .AKP ye kim muhalefet olabilir kim yükselebilir, CHP den umut olmadığını söylemişler..." ,İ.Y. de "Böyle karşılıklı bir fikir alış verişi ve daha çok AKP den sonra ne olabilir kim çıkabilir karşısına gibi sorular şeklinde geçmiş " dediği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla bu görüşmede de Cumhuriyet Gazetesi Amerika temsilcisinin Dick Cheny'nin danışmanları ile görüşme yaptığı, görüşmenin içeriğinde de bilgi alışverişi ile ilgili olduğu, bu konuların gazetede yazılmamasmm istenmesinin de ilişkilerinin farklı bir boyutta olduğunu göstermektedir.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un Alev isimli bayanla yaptığı telefon görüşmesinde, İlhan SELÇUK'un "Biliyorsun Doğu PERİNÇEK birde Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU geldiler bana" dediği, görüşmenin devamında Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nu yemeğe davet ettiğini ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nu kastederek "Şimdi uçak ücretini verelim mi yoksa gerekmez mi Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'na. Yani durumu neydir onun" diyerek Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve Doğu PERİNÇEK'in katılacağı örgütsel içerikli gizli toplantıya geleceklerini, toplantının örgütsel amaçlı olması nedeniyle uçak ücretinin de şüpheli İlhan SELÇUK tarafından karşılanacak olması da şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ hiyerarşisi içindeki üst düzey yönetici konumunu açıkça göstermektedir.
3-ÜNİVERSİTE YAPILANMASI VE SİYASAL FAALİYETLER
Soruşturma dosyasındaki delillerden şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ YAPILANMASI içerisinde Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığında şüpheli İlhan SELÇUK'un yardımcılığını yaptığı, bu çerçevede örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda üst düzeyde faaliyetlerde bulunduğu, aynı zamanda örgütün Üniversite yapılanması içerisinde görev aldığı,Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) olarak adlandırılan bölüm içerisinde faaliyet gösterdiği anlaşılan İşçi Partisi lideri olan şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İlhan SELÇUK ile birlikte örgütsel faaliyetleri yürüttüğü, İlhan SELÇUK'un gizli toplantılarına dikkat çekmemek için Doğu PERİNÇEK'in katılmadığı, ancak parti genel başkan yardımcılarının katıldığı, şüpheli Doğu PERİNÇEK ile şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLUJnun da birlikte hareket ederek
Dosyada mevcut telefon görüşmelerinde bir çok üst düzey üniversite yöneticileriyle yaptıkları görüşmelerde yapılacak toplumsal eylemlerin ve örgütün amacına ulaşmak için oluşturulacak ortamın oluşmasını sağladıklan, dosyada mevcut tutanak ve fotoğraflarda Ankara'da yapılan "ORDU GÖREVE" yazılı pankartlann taşındığı mitingde şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun ön saflarda yer aldığı ve öncülük ettiği anlaşılmaktadır.
Aynca şüpheliler Sevgi ERENEROL'da Selçuk Üniversitesi, Habip Ümit SAYIN'da İstanbul Üniversitesi, İşçi Partisinde Fırat Üniversitesinde görev yapan öğretim üyeleri ile ilgili olarak; kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykm olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlanna veya sendikal bağlantılanna ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedildiği ve örgütsel fişlemelerin bulunduğu, bu kadar kapsamlı ve aynntılı fişlemelerin, bireysel olarak birkaç kişinin çalışmasıyla yapılmasının mümkün olmadığı, ERGENEKON terör örgütünün kararlan doğrultusunda örgütün üniversitelere sızmış öğretim üyelerince yapılabileceği, aynca şüpheli Ergün POYRAZ'm bilgisayannda ele geçirilen "ulusalcılar" isimli excel belgesi içinde birçok üniversite öğretim üyesinin isimleri ve görev yerlerinin bulunduğu, listede farklı meslek mensuplanna da yer verildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın da Üniversite yapılanması içinde birçok örgütlenme ve fişleme faaliyetlerinin olduğu, bu konuda değişik yazışmalar yaptığı ve bazı askeri istihbarat görevlisi olduğu anlaşılan subaylarla bu konularda yazışmalar yaptığı hatta dinleme yapma hususunda yetki dahi istediği, şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın tamamen Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'un talimattan ile hareket ettiği, aynı tür örgütlenme ve hücre yapılanmasına ilişkin belgelerin bu iki şüpheli de çıktığı, şüpheli Habip Ümit SAYIN'ın birçok askeri yüksek rütbeli şahıslarla doğrudan görüşebildiği ve örgütün kararlannı irtibat halinde olduğu emekli üst düzey askeri şahıslara ilettiği, şüpheli Emin GÜRSES'in de üniversite yapılanması içerisinde yer aldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 1939 Trabzon doğumludur, 1962 yılında Tıp Fakültesi mezunu olup uzun yıllar İstanbul Üniversitesinde görev yapmış ve 1997 yılında da İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne atanmıştır. 2004 yılında hakkındaki birçok yolsuzluk iddialan nedeniyle görevden alındığı, sonrasında da Rektörlük yaptığı dönemde İhaleye fesat kanştırmak iddiası ile hakkında soruşturma başlatıldığı bu konudaki davalann çeşitli yargı organlannda devam ettiği telefon konuşmalanndan anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun belirli periyotlarla Taksim'de bir takım yemekli toplantılar düzenlediği, bunun yanı sıra örgüt tarafından düzenlenen değişik toplantılara katıldığı,
2003 yılında Ankara'da düzenlenen bir gösteriye Üniversitesinde görevli Asistanlar ve öğrencilerle birlikte katılarak "ORDU GÖREVE" yazan pankart ve afişler taşıttığı,
Diğer taraftan görevde olduğu dönemde mahkeme kararlannı hiçe sayıp uygulamayan Kemal ALEMDAROĞLU, örgüt içerisindeki dayanışma ile hakkında açılan davalarda Yargıyı etkilemeye çalıştığı, bunu yaparken de bir taraftan Yargı mensuplannı siyasi görüşleri ile sınıflandırarak aynmcılık yaparken, kendisini aklamak için her türlü hukuksuzluğa başvurduğu, bunlann yanı sıra aleyhinde karar veren Yargı mensuplan hakkında örgütün istihbarat yapılanması ile anında bilgi toplamaya çalıştığı, bu hususlan yaptığı telefon görüşmelerinde açıkça dile getirdiği,
Doğu PERİNÇEK'le yaptığı telefon görüşmesinde, Doğu PERİNÇEK'in "Sayın rektörüm saygılar, Doğu PERİNÇEK ben", "..davayla ilgili kararı aldım" "..onun için gerekli bütün girişimleri yapacaz, 2 tane ara şerh olması çok lehimize yani" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet. Bizi çok güçlendirecek" dediği, D.PERİNÇEK'in "Tamam. Biz görevi aldık, yerine getiriyoruz" diyerek Kemal ALEMDAROGLU'nun DANIŞTAY' da
çalışacağım dile getirdiği, böylelikle bir taraftan da örgüt içerisindeki dayanışma ve birlikteliği sergilediği,
Aynı konu ile ilgili K.G.'le yaptığı görüşmede, K. ALEMDAROĞLU'nun "Danıştay 8'inci Daireyi Yürütmeyi durdurma istemiştik" "üç iki Yürütmeyi durdurma hayır demişler", "...şimdi bunların bu üç kişi üç kişinin birinin adı A. K. İı mı ne öyle birisi" ,"işte birisi S. bilmem ne, bir tane daha var A. bey diye", "Bu üçü üzerinde bence çalışılırsa bu iş kurtarılır gibi gözüküyor" dediği, K.G.'ün "A., S., A." dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ben sana tam isimlerini de söylerim" "Hep birlikte yükleniriz buraya bakalım" dediği,
Aynı konu ile ilgili F.N.S.'le yaptığı görüşmede K.ALEMDAROĞLU "..Erdoğan (K. ALEMDAROĞLU'nun avukatı) diyor ki, "ciddi bi girişimde bulunursak diyo belki diyo burayı kurtarırız diyo" "Şimdi bu durumda o 3 tane bana "Ret" verenler üzerinde "çalışma yapma "nın büyük yararı olacağı düşüncesinde" dediği, F.N.S.'in "Peki bu adamların şeyi belli mi "Siyasi görüşü filan" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ya bu adamların "siyasi görüşü" hemen hemen belli. Bi tanesi Alevi, S... denilen bi adam" "Güçlü bir Alevî kanalıyla etkilenebileceğini umuyoruz" dediği(konuşmada şüphelinin isimlerini belirttiği Danıştay 8. Daire Üyelerinin isimleri açıkça yazılmamıştır.),
İstanbul Üniversitesi Rektörü iken verilen mahkeme kararlarını hiçe sayarak uygulamaya koymayan, böylelikle örgütten aldığı güçle her türlü hukuksuzluğu sergilemekten çekinmeyen Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, bu kez de bir dönem Genelkurmay Başkanlığı yapmış Hüseyin KIVRIKOĞLU ile yaptığı bir telefon görüşmesinde "Ama birşey söyleyim mi komutanım, bu iş bu demokrasi oyunuyla bir yere varılamaz" "Olacaksa olsun bir şey" "Hepimiz bilelim ne olduğunu", "Bu artık elime silah alıp dağa mı çıkacağım yanF dediği, böylelikle antidemokratik yaklaşımlarıyla silahtan, dağa çıkmaktan bahsederek örgütsel amaç ve hedeflerini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun başka bir örgüt üyesi olan şüpheli Ferid İLSEVER'le yaptığı görüşmede, "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette gidiyo" dediği, bir süre CHP hakkında konuştuktan sonra F.İLSEVER'in "...Lütfen sizin ağırlığınız var, isminiz var. Gücünüz yettiği yerlerde bunları biraz yüreklendirip cesaretlendirip, şevklendirip ...yanlarında olduğumuzu da hissettirerek yani herhalde bişey ...bilir" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet olabilir. Ben gerçi her ortamda söylüyorum ya artık HERHALDE BU İŞ BU DEMOKRASİYLE OLMAZ. Bu olacaksa bir DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR DEVRİM" olmalıdır" dediği, böylelikle bir taraftan örgütün genel politikası olan ülkenin elden gittiği ve kötü olduğu şeklinde hava estirerek kaos ortamı oluşmasını temin etmeye çalıştığı, diğer taraftan da bulunduğu her ortamda örgütün temel politikası olan darbe zemini oluşturmak için her türlü çağrı ve çalışmayı yapmaktadırlar.
Diğer taraftan meydana gelen olaylar karşısında örgüt yöneticilerinin söylemlerinin ve yaklaşımlarının dahi aynı olduğu, yukarıda İlhan SELÇUK anlatılırken yaptığı bir telefon görüşmesinde " YOK elden gidiyor" "yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak" diyerek başladığı görüşmede ülkede biran evvel kargaşa kaos ve ekonomik kriz çıkmasını istediğini söylediği, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun yaptığı bir görüşmede de "YÖK bitti Üniversite de bitti...," diyerek başladığı görüşmede K. ALEMDAROĞLU'nun "Bu iş Milli Demokratik Devrimle biter" dediği, görüşmenin devamında darbe yapılması gerektiği ile ilgili konuştukları, K.ALEMDAROĞLU'nun "Sonra üst taraftan olmayacak bu iş alt taraftan olacak" dediği, Ü.SAYIN'm da "Alt taraftan olacak 60 darbesi gibr diyerek örgüt içerisindeki söylemlerin ve propagandanın dahi aynı olduğu, dolayısıyla aynı paralelde olan bu söylemlerin örgüt yöneticilerinin düzenledikleri gizli toplantılarda kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 21.01.2008 de Y. T. ile yaptığı görüşmede katıldığı bir televizyon programından bahsettiği ve programda Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen kişiye tepkisini dile getirerek "Biz diyo Türk milliyetçisiyiz ulan Türk milliyetçisi lafını nasıl kullanırsın, Anayasa ise Atatürk milliyetçiliği diyeceksin Türk Milliyetçiliği dedin mi iş başka şekil alıyor" dediği, görüşmenin ilerleyen kısmında karşısındaki şahsın TAKSİM TOPLANTILARINDAN haberinin olmadığını söylemesi üzerine Kemal'in "Bu akşam gel o zaman bu akşam Taksim toplantısı var" diyerek sık sık TAKSİMDE düzenlediği toplantı faaliyetlerini dile getirdiği,
Aynca görevden aynldıklan halde halen Üniversite yapılanmasmdaki faaliyetlerini sürdürdüğü, eski YÖK başkanı ile yaptığı bir görüşmede, K.G.'ün "Kemal'çiğim duydun mu haberleri", "Cerip seçilmiş", "Bütün Tosun efendi buraya gelip çadır kurmasına rağmen 83 'e - 54 oldu ama 54 tane köpek çıkmış oradan", "bunlar Ortadoğu 'dan bir kadını aday gösterdiler", "..bana geldi Hocam saygılar sevgiler s..ktir lan dedim köpek", "Sen dedim kimsin lan tanımadığım adamı aday gösteriyorsun utanmaz herif ya Rektör müsvettesi yıkıl karşımdan ha ha bir gidişi var ki" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "İyi demişsin" dediği ve kazanan aday ile ilgili konuşmaya devam ettikleri,
15.02.2008 günü saat:12.48'de Kemal ALEMDAROĞLU ile Güngör..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre bir toplantı konusu ile ilgili konuştuktan sonra Güngör'ün Mersin de yaşandığını söylediği olaylardan bahsettikten sonra "ABİ ÇETELER KURULACAK ben sana söyliyim " dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Tabi canım" dediği, Güngör'ün "yazık ülkeye yazık oluyor canım" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Henüz Cumhurbaşkanından Ses Seda Yok Demi" dediği, Güngör'ün de "yok hayır yok ya yok delimisin şeyde konuşmuyor, Sezer denilen herifte konuşmuyor" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "SEZER DENİLEN MAN KAFA...evine kapandı şimdi bitti artık" dediği,
07.01.2008 günü saat:17.30'da Kemal ALEMDAROĞLU ile Habib Ümit SAYIN
arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.Ü.SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var Cumhuriyette... Cumhuriyet neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını...Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi islam'ın bir an önce yok edilmesi için DARBENİN el koymanın meşru olduğunu anlatıyor ...dün akşamda Yalçın KÜÇÜK...Televizyonda bangır bangır DARBE YAPILACAK başka yolu yok demiş EL KONMASI LAZIM demiş" dediği, bir süre değişik konularda konuştuktan sonra H.Ü.SAYIN'm "Paşalara söylüyoruz eleştiriyoruz, emekli Paşalara söylüyoruz, onlarda bölücülük ajan provokatörlük yapıyorsun diyorlar, yani yapma diyo... Yani PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunların yani ihanettir bu nokta da el konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz...Hiç çelişmedi bir kurum kendisi ile bu kadar önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar Dolmabahçe de bitmiş iş...Ama şey hiç belli olmaz ALTTAN BİR ŞEY GELEBİLİR" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet yani büyük olasılıkla da öyle olacak bu iş" dediği, H.Ü.SAYIN'm "Aynı 60'da olduğu gibi, 60'ta da çanta taşıyordu Genelkurmay Başkanları...Bir yandan tıkırt diye indirdiler...Şuanda Tuğgeneraller Tek Yıldızlar Albaylar Çift Yıldızlar Şey Tamamen Bizim Gibi Düşünüyor" şeklinde konuştuklan görülmektedir.
Hakkı ve hukuku sadece kendisinde bilen bir anlayışla görevden alınmasını hazmedemeyen Kemal ALEMDAROĞLU bu durumu ifade ettiği bir görüşmede eski Cumhurbaşkanımız hakkında "E canım Ahmet NeCDet SEZER'in yerine başka biri olsaydı, zaten ben görevden alınmazdım...Ahmet NeCDet SŞZEttPbk şey sandılar...Halk adamı sanarak İ.oğlu İt" diyerek her türlü hakaret ve aşağılamayı ya'p§ğı görülmüştür.
Tape:3753 03.02.2008 tarihinde Mustafa...? ile görüşmesinde özetle;
MUSTAFA'nın "Haberini aldım da yanımda şimdi Fatih de var ilmioğlu" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "İyiyim sağ ol sizin bu başarılarınızı görünce bende çok ee mutlu oluyorum" dediği, MUSTAFA'nın "Eee siz bizim taktik ağabeylerimizsiniz (gülerek) yani" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "He yani bu işin bu işe baş koymuş kişileriz "Ben ben bu işin bir yerden döneceğine bu şekilde gitmeyeceğine inanıyorum" "yani onun için sizin yaptıklarınızla bu iş dönerse döner" dediği, MUSTAFA'nın "Bizimkilerde son çabalar ya ya dönecek ya dönecek başka yolu yok yani" diyerek kendisinin etki alanını ve lider konumunu göstermektedir.
4-KÖPRÜ PERSONEL ve İLİŞKİLERİ:
Hem ERGENEKON dokümanında hemde LOBİ dokümanında "KÖPRÜ PERSONEL'den bahsedilmektedir.
ERGENEKON dokümanında "KÖPRÜPERSONEL" başlığı altında;
Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır.
"KADRO" Başlığı altında ise, bu yapılanmada yalnızca sivillerin yer alacağı ve KÖPRÜ ELEMAN aracılığı ile "ERGENEKON"a bağlı faaliyet göstereceği belirtilmiştir.
LOBİ dokümanında ise "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında; "ERGENEKON" tarafından atanacak iki sivilin mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar arasından seçilmesi gerektiği, böylece gizliliğin korunmuş olacağı belirtilmiştir.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde; ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde gizliliğin çok iyi sağlanabilmesi için ERGENEKON gizli yapılanması ile örgütün sivil açılımı olan LOBİ yapılanması arasında, tüm ilişkileri sağlayacak 2 kişinin KÖPRÜ PERSONEL olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Soruşturma dosyasındaki delillerden ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile sivil unsurları oluşturan LOBİ yapılanması arasındaki ilişkiyi KÖPRÜ PERSONEL olarak şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, 1944 Bilecik doğumludur. 1965 yılında Kara Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde birçok önemli ve hassas yerlerde görev yapmıştır. Bu süre içerisinde kamuoyunda JİTEM olarak bilinen Jandarma İstihbarat Topluluğunun kuruluşunu yapmış ve 2 yıl süreyle bu birimin başkanlığını yürütmüştür. Meslek hayatının son yıllarında ise Tuğgeneralliğe terfi etmiş ve 2000 yılında emekli olmuştur.
Görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirmiştir. Hatta dün ve bugün etrafında olduğu bilinen çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinin birçoğunun SUSURLUK davasında yargılandığı ve hüküm giydiği göz önüne alındığında ve dosyadaki diğer delillerden Veli KÜÇÜK'ün SUSURLUK olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır.
Diğer taraftan şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramalarda ele geçirilen örgütsel dokümanlar ve bu dokümanlann orijinal olması nazara alındığında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Ergenekon terör örgütü içerisindeki konumu hususunda önemli ipuçlan vermektedir.
Soruşturma dosyasındaki delillerden Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisindeki, MAFİA yapılanması. Sivil Toplum örgütleri yapılanması, medya yapılanması, Finans yapılanması ve bürokrasi yapılanmalatfM-feiîizzat ilişki içerisinde olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığı, günümüzdeki eylem Ve faaiıyetlenne bakıldığında örgütün
deşifre edilen tüm sivil uzantıları ile ilişki içerisinde olduğu, zaman zaman örgütün karargahı konumunda olan Türk Ortodoks kilisesinde açık ve gizli toplantılar düzenlediği, örgütün gerçekleştirdiği birçok toplumsal gösteri ve basın açıklamalarına katıldığı,
Alman gizli tanık beyanlarından yakın tarihimizde ülkemizde ciddi kaos ve gerginlik oluşmasına neden olan birçok faili meçhul olayların planlayıcısı ve azmettiricisi olduğu, tüm bu eylem ve faaliyetlerini etrafındaki MAFYA gruplarına yada suikast timlerine yaptırdığı, bu ilişkilerini de halen sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Yine ele geçirilen doküman ve ajandalardaki notlardan örgütün birçok mensubunun tüm sorunları ile ilgilendiği ve hatta mahkemelerini takip ettiği, bunlann yanı sıra örgütün sivil toplum örgütlerinin düzenlediği bir çok toplumsal gösteri ve yürüyüşe bizzat katıldığı tespit edilmiştir.
İletişim tespit tutanaklanna baktığımızda;
22.01.2008 günü saat: 11.55 de Emin GÜRSES ile X şahsın yaptığı telefon görüşmesinda VELİ KÜÇÜK'le beraber bir çok kişiyi gözaltına alınmasını konuşurken Emin GÜRSES'in "Bişey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim, hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ"yü orda görmedim, bunlar GİZLİ toplanıyorlar diyor, GİZLİ TOPLANTILAR DA BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar" dediği,
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK ile Güler KÖMÜRCÜ'nün yaptığı bir telefon görüşmesinde, Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. Sözlerini tutuyorum merak etme. Dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum, dediklerini yapıyorum" dediği,
Bu iki görüşmeye bakıldığında; örgütün hücre yapılanmasının çok iyi anlaşıldıği Veli KÜÇÜK'ün örgütün Medya bölümünde olan Güler KÖMÜRCÜ ile olan ilişkisini, diğer örgüt üyesi Emin GÜRSES'in bilmediği, fakat Veli KÜÇÜK'ün örgütün sivil kanadını oluşturan LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki içerisinde olduğu ve gerekli yönlendirmeyi sağladığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olduğunun net olarak anlaşılmaktadır.
Öte yandan örgütün zaman zaman açık ve GİZLİ TOPLANTILAR düzenlediği de bir kez daha kanıtlanmaktadır.
Veli KÜÇÜK'ün kısa sürede yapılan teknik takiplerde tespit edilen telefon görüşmelerine bakıldığında, LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki halinde olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığının açıkça görülmektedir. Bu durumu ifade etme adına birkaç telefon görüşmesinden örnek vermek gerekirse,
Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasında bir çok samimi telefon görüşmesi bulunmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |