T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)


ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI



Yüklə 3,64 Mb.
səhifə38/50
tarix26.08.2018
ölçüsü3,64 Mb.
#74819
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   50

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;

Veli KÜÇÜK le olan birlikteliği sırasında, şahsı anlamaya çalıştığını, Veli KÜÇÜK'ün çok geniş kapsamlı ve profesyonel ç^h^ıgmu'Veli KÜÇÜK'ün anlaşılabilmesi için, Veli KÜÇÜK tarafından kendisine verilen/ALAMUT'KACESİ ve DAĞLARIN ŞEYHİ



HASAN SABBAH isimli kitapların okunması gerektiğini, şahısla birlikte olduğu dönem içersinde edindiği tecrübe ve bahsi geçen kitaplan okumasından sonra Hizbullah'm da Teoman KOMAN Paşayla Veli KÜÇÜK tarafından kurduğunu anladığını, örgütlenmenin Teoman KOMAN paşa tarafından yapıldığım,

Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri Halit GÜNGÖR'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin eğitilmesini fotoğrafladığim, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğraflan Doğu PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o dönemde Adnan AKFIRAT'm da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını beyan etmiştir.

Tanık Emekli İstahbarat Daire Başkam Bülent ORAKOĞLU ise 28.02.2008 günü alman ifadesinde özetle;

Kendisinin 12 Mart 1997 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirildiğini, göreve geldiği dönemin 28 Şubat sürecinden hemen sonraki süreç olduğunu, o dönemde hükümete karşı ihtilal yapılacağına ilişkin ciddi bilgiler elde ettiklerini, o dönem Batı Çalışma Grubunun (BÇG) Devletin bütün görevlilerini, siyasileri ve özel kişileri irticacı olduklan gerekçesiyle fişlediklerine dair bilgiler elde ettiklerini, bunlann yanı sıra bazı askeri şahislann PKK'nın üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptığını, üçüncü olarakta NESİM MALKİ cinayetinin yabancı servislerle olan irtibatlannı tespit ettiklerini,

Yaklaşık 3,5 ay sonra Türkiye'de hükümetin devrildiğini, kendisinin hükümet devrilmeden kısa bir süre önce Amerika'ya dış göreve gönderildiğini, bu arada kendisiyle ilgili çok ciddi haberler yayınlanmaya başlandığını, hatta birçok gazetecinin kendisini arayıp "SAKIN TÜRKİYE'YE GELME,GELİRSEN HAKKINDA İDAM SEHPASI HAZIRLANDI" şeklinde tehditler mesajlan gönderdiğini, ancak kendisinin yaptığı görevin kanun dışı olmadığından Türkiye'ye geldiğini, gelir gelmez de BATI ÇALIŞMA GRUBU ile ilgili yukanda belirttiği kanunsuz ve herhangi bir resmiyeti olmayan belgeleri alıp görev gereği İçişleri Bakanlığına verdiğinden dolayı Askeri Mahkemece tutuklandığını, 58 gün tutuklu kaldığını, daha sonra bu davalann hepsinden beraat ettiğini,

Görev yaptığı dönemde ERGENEKON'la alakalı bazı olaylara vakıf olduğunu, o dönem içeriği olarak tam bilinmeyen ancak son zamanlarda basma yansıdığı kadanyla da her türlü kanunsuz işi yapmayı kendilerine görev bilmiş ERGENEKON örgütünün de bu 28 Şubati organize etmiş olduklannı anlamış bulunduğunu, aynı dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Yardımcılığımda bulunan HANEFİ AVCI'nın bazı askeri şahpıslann PKK ile görüştüğü tesptini 32 Gün isimli programda açıkladığı için tutuklandığını,

İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden öncede il Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele ve İstihbarat Müdürlüğü yaptığını, Hatay İl Emniyet Müdürlüğü görevini sürdürdüğü dönemde tahminen 1991 yılı içerisinde Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ ve İl Jandarma Alay Komutanı VİCDAN BAŞARAN olduğu halde şehir klübünde bir yemek yediklerini, bu yemekte Bölge Komutanının yanında bulunan ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah Operasyonunda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri HÜSEYİN VELİOĞLU olduğunu öğrendiğini, orada tanıdığı kadanyla HÜSEYİN VELİOĞLU Devlet görevlilerine çok saygılı, bir bekçi önünde dahi önünü ilikleyerek konuşan bir kişi intibaanı uyandırdığını, bu şahsın Hizbullah örgütünün lideri olarak İstanbul'da polisle girdiği çatışmada polise ve Devlete silah çekmesi ve örgüt liderliğinin arkasında başka arka perdeler olduğu kanaatinde olduğunu, emekli olduktan sonra 28 Şubat Türevi bir takım yasadışı illegal eylem ve faaliyetlerle psikolojik harekatlarla Türkiye'de mevcut ıktıdan--illegal olarak düşürmeye çalışan ERGENEKON yapılanmasının sağcı ve milliyetçi kesimi kullandığı gibi aşın sol örgütleri ve



Hizbullah örgütünü de naylon terör örgütü olarak kurdurduğu kanaatine vardığını, bir taraftan PKK'ya karşı Hizbullah örgütünün ERGENEKON tarafından kurularak Türkiye'de bir iç savaş yaratma Kürt-Türk çatışması yaratma stratejilerini uygulamaya çalıştıklarını düşündüğünü, Hizbullah terör örgütünü de yukarı da söylediğim gibi ERGENEKON tarafından kurdurulduğu ve eğitildiği kanaatini taşıdığını beyan etmiştir.


Ergenekon dokümanında belirtilen "NAYLON TERÖR ÖRGÜTLERİNİN OLUŞTURULMASI" yöntemi şüpheli Doğu PERİNÇEK'e sorulduğunda,

"Naylon terör örgütleri kurmak bizim bazı istihbarat örgütlerimizin ABD ve CIA ve Mossaddan öğrendiği vahim uygulamalardır. PKK yı 1975 yılında acıdır ki MİT kurmuştur. Ve yine acıdır ki Hizbullah denen örgütü kullandıklarını MİT Müsteşarı kamuoyu önünde açkılamıştır ve basında yer almıştır. Peki nerede kullanmışlardır? Bu örgütlere binlerce insanımızı öldürtmüşlerdir. PKK 1975-1980 arasında benim Güneydoğu bölgesindeki en değerli il başkanlarımı ve yöneticilerimi şehit etmiştir, yine Hizbullah benim en değerli arkadaşlarımı şehit etmiştir. Bu Amerikan icatlarını onaylamak ihanet anlamına gelir. Belgenin kimler tarafından yazıldığını bilmiyorum" şeklinde cevap vermiştir.


30.05.2008 günü 2007/1536 soruşturma kapsamında gizli tanık Ahmet isimli şahsın vermiş olduğu ifadesinde; Kendisinin uzun yıllar Hizbullah Terör örgütü içerisinde yer aldığını, Daha sonra örgüt içerisinde görmüş olduğum yanlışlıklar ve yaşadığı bir takım olayların etkisi ile örgütten ayrıldığım,

HÜSEYİN VELİOĞLU'nun 1979 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının sendika seçimlerine Petrol iş sendikasının başkanı olmak amacı ile seçimlere katıldığını, bu seçimler döneminde o dönemde Batman' da yüzbaşı olarak görev yapan TEMEL CİNGÖZ ile görüşmüşlüğü, konuşmuşluğu olduğunu,bu görüşmenin olduğunu HÜSEYİN VELİOGLU ve İSA ALTSOY(örgütün üst düzey sorumlularından) söylediklerini, TEMEL CİNGÖZ'ÜN, HÜSEYİN VELİOĞLU'na bizim onayımız olmadan hiç kimse sendika başkanlığını kazanamaz dediğini, neticede seçimleri PKK temsilcisi olarak gördükleri bir kişinin kazandığını, TEMEL CİNGÖZ'ün o dönemde bildiği kadarı ile Batman komando taburunda görev yapmakta olduğunu, HÜSEYİN VELİOGLU ile tanışıklığını hatta görüşmüş olduğunu bildiğini, sonraki süreçte TEMEL CİNGÖZ ile HÜSEYİN VELİOGLU' nun ilişkisinin nasıl geliştiği hakkında bilgisinin olmadığını,

1980 ihtilali olduğu zaman HÜSEYİN VELİOGLU' nun birkaç arkadaşı ile beraber İran' a gittiklerini amaçlarının ise darbe sonrası olabilecek bir operasyona karşı tedbir amaçlı olduğunu İran' da Humeyni'ye yakın kişilerle ilişki kurduklarını bildiğini,

HÜSEYİN VELİOGLU ve arkadaşlannm 1981 yılında Türkiye' ye döndükten sonra Diyarbakır' da HÜSEYİN VELİOGLU, EDİP GÜMÜŞ ve İSA ALTSOY ile birlikte İlim Kitapevini kurduklannı, Kitapevini 12 Eylül sonrası oluşturmayı çalıştıkları örgütsel yapının merkezi olarak belirlemiş olduklannı,

Kitapevi kurulduktan sonra HÜSEYİN VELİOGLU ve arkadaşlan bölgede molla olarak bilinen şahıslar, tarikat liderleri, aşiret liderleri ve önde gelen kişilere giderek İslami bir hareket oluşturmaya çalıştıklannı, bu hareketin o dönem çok aktif olan Milli görüş çizgisinin dışında devletten bağımsız bir hareket olduğu yönünde propaganda yapıp taraflar kazanmaya çalıştıklannı, o dönemde kitapevinin her gün onlarca yüzlerce ziyaretçi ile dolup taşmaya başladığını, Gelip giden bu şahıslardan uygun olanlar ile beraber HÜSEYİN VELİOGLU' nun belirlenmiş olduğu evlerde toplantılar yapılıp cemaatleşme sürecinin nasıl oluşturulacağı üzerinde fikir planlı tartışmalar yapıldığını,

Tamda bu dönemde HÜSEYİN VELİOĞLU'nun AYDA BİR ORTADAN KAYBOLDUGUNU,BİR HAFTA SONRA DA GELJDİOİ^İ, kendisinin nereye gittiği ve ne yaptığı sorulduğunda İstanbul' a İran' lılarla görüşmeye gittim dediğini, Örgütte kaldığı uzun



yıllar içerisinde elde etmiş olduğu tecrübelerden HÜSEYİN VELİOGLU' nun bu kaybolmalarının söylendiği gibi İran' Ularla görüşme değil kendisini yönlendiren gizli güçlerle bir araya gelmesi olarak değerlendirdiğini, Ancak bu güçlerin kim olduğu hakkında somut bir bilgiye sahip olmadığını

1983-1984 yıllarında bu grup içerisinde faaliyet yürüten daha sonra açmış olduğu Menzil Kitapevi ile adı menzilciler olarak bilinecek olan grubu oluşturan FİDAN GÜNGÖR ve arkadaşları HÜSEYİN VELİOGLU'ndan ayrıldıklarını, Bu tarihten birkaç yıl sonra da ilim grubu içerisinden yine kamuoyunda İslami Hareket olarak bilinen EKREM BAYTAP, MEHMET ALİ BİLİCİ önderliğindeki tekbirci grup ayrıldığını, bu grubun Batman' da EKREM BAYTAP' ın çalıştırdığı Cem kitapevini kurduklarını ve bu kitapevi etrafında örgütlenmeye başladıklarını,

1988 yılında cemaatin isteği ile HÜSEYİN VELİOGLU önderliğinde bir grubun (HÜSEYİN VELİOGLU, EDİP GÜMÜŞ, İSA ALTSOY, ABDÜLAZİZ TUNÇ, NUSRETTİN GÜZEL, MOLLA İHSAN YEŞİLIRMAK ve ismini şu an hatırlayamayacağım 2 kişi daha vardı.) İran'ın Tahran kentine giderek yaklaşık 2 ay siyasi ve askeri eğitim aldıklarını, Askeri eğitimde silah tanımı ve silah atışı, teorik bilgi olarak da örgütlenmenin nasıl olacağına dair eğitim alındığını,

Türkiye' ye dönüldükten bir süre sonra Batman' da bir otelde birkaç hafta kalan Yahudilere yönelik bombalı eylem yapılacağını ancak yapılmadığını, başlangıçta bu eylemi çok önemseyen ve mutlaka yapılmasını isteyen HÜSEYİN VELİOGLU eylem gerçekleşmeyince sebebi sorulduğunda açıklama yapmadığını

1994 yıllarında Hizbullah İlim- Menzil çatışmalarının olduğu bir dönemde bölgede MOLLA MANSUR GÜZELSOY olarak bilinen kişi sohbet ettiği 10-15 kişilik gruba hitaben kendisinin öğrenci olduğu dönemde Ankara' da HÜSEYİN VELİOGLU ile birlikte aynı evde kaldıkların, HÜSEYİN VELİOGLU' nun sürekli olarak MİT' den diye bahsettiği 2 istihbaratçının ziyarete geldiklerini, HÜSEYİN VELİOGLU' nun bu şahıslarla sürekli ilişki içerisinde olduğunu anlattığını, MOLLA MUNSUR GÜZELSOY'un bu anlatımlarından yaklaşık 15 gün sonra Diyarbakır' da bir sabah namazı çıkışı HÜSEYİNE VELİOGLU' na bağlı İlim grubu mensuplarınca sopalarla dövülerek öldürüldüğünü,

Örgütte kaldığım uzun yıllar içerisinde şunu gözlemlediğini, Örgüt kurmak, yönetmek, örgüt mensuplannm sorunlanna çözüm bulmak, yeni stratejiler üretmek, örgütü sevk ve idare etmek öyle bir kişinin tek başına yapabileceği, altından kalkabileceği iş olmadığını, liderin ne kadar eğitim alırsa alsın bütün bunlan yapmasının çok zor olduğunu, mutlaka kendisini yönlendiren, yöneten birilerinin olması gerektiğini, Hizbullah örgütünde de aynı durumun söz konusu olduğunu, Hatta HÜSEYİN VELİOGLU' nun bazen ben bu işin içerisine nereden girdim, bıktım usandım, bu işi bıraksak mı acaba şeklinde beyanlanna şahit olduğunu, Kaldı ki HÜSEYİN VELİOGLU' nun yapısı, karakteri, eğitimi göz önüne alındığında Hizbullah gibi büyük bir örgütü kurması ve idare edebileceğini tahmin etmediğini,

Örgütün İranlılarla ilişki içerisinde olduğu 1990 ' lı yıllara kadar İran' lılar tarafından yönlendirildiğini, bu dönemde Iran'hlann dışında bir gücün HÜSEYİN VELİOGLU üzerinden Iran' da faaliyet gösteren Türkler hakkında bilgi toplamaya çalıştığını fark ettiğini, Çünkü HÜSEYİN VELİOGLU İran' da iken mesaisinin çoğunu o bölgeye gelip giden Türklerin kim olduğun tespite harcadığını,

Örgüt İran ile ilişki içerinde iken örgütteki Sünni kişilerin bile şia mezhebine
sempati duyduklannı, hatta ibadetlerini onlann yaptığı tarzda yaptıklannı, Örgüt tarafından
takip edilen eserlerin genelde İranlı yazarlann (Ali Şerati, Mutaharri vb.) yazarlann kitaplan
olduğunu, Ancak 1991 yılında PKK - Hizbullah çatışmalan başladıktan sonra örgütün İran ile
ilişkisini keserek Sünni anlayışa tekrar döndüğünü, kendisinin bu değişimin normal bir süreç
olarak gerçekleştiğini zannetmediğini, Burada öj|p&Hff*^rileri tarafından yönlendirildiği
izlenimine sahip olduğunu, " - «s \

HÜSEYİN VELİOĞLU'nun ilişkileri sorgulanması gereken bir kiş olduğunu, kimseye haber vermeden hacca gittiğini ve orada örgüt mensuplarından bir tanesi tarafından görüldüğünü, HÜSEYİN VELİOĞLU'nun örgüt mensubunu fark edince yanındaki kişilerle birlikte görülmesinden çok rahatsız olarak örgüt mensubuna sıkı sıkı tembih ederek kimseye kendisini burada gördüğünü söylememesini tembihlediğini, bir başka tarihte de Ingiltere-Londra'da Pakistan' lı bir grubun lideri olan (KERİM SIDDIKİ olabilir) bir şahsın yapmış olduğu bir toplantıya katıldığını,

PKK-Hizbullah çatışmasında birçok PKK' lı ve Hizbullah ilim grubu mensubunun öldüğünü, 1995 yılında Hizbullah' ı temsilen İSA ALTSOY'un Irak' da PKK temsilcileri ile görüşerek karşılıklı ateşkes karan aldıklannı, bunlann ise nasıl bir araya geldiklerinin örgütte daima soru işareti olarak kaldığını,

Örgütün kendi mensuplannı zaman zaman devlete çalışıyor diyerek kaçınp sığmakta sorguluyor ve kendince suçlu bulduklannı ise öldürdüğünü, devletin örgüt için bir düşman olduğunu, ancak kendisinin örgütün devlet kurumlanna karşı bir eylem yaptığına veya planladığına şahit olmadığını, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun öldürülmesinden sonra ise polisle çatışmaya girdiklerini, bu çatışmalann sebebinin ise HÜSEYİN VELİOĞLU' nun öcünü alma düşüncesi ile gerçekleşmiş olabileceğini,

HÜSEYİN VELİOĞLU' nun kendisine çok yakın olan üst düzey mensuplann bir arada olduğu ortamda devlet görevlilerinden bazılannm kendilerine ajanlık teklif edebileceğini beyan ettiği, bu beyandan birkaç hafta sonra bazı görevlilerin bu toplantıda olan kişilerden bazılanna görev teklif ettiklerinin bilindiği, burada anlaşılmaz olan ise, HÜSEYİN VELİOĞLU'nun bu durumu nasıl bildiği ve o söyledikten kısa süre sonra o teklifler nasıl geldiğidir. Bu teklifin yapıldığı şahislann çok sıkı bir şekilde saklanan HÜSEYİN VELİOĞLU ile düzenli olarak bir araya gelen kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere görev teklif edildiğine göre bu kişilerin örgüt içerisindeki durumlannm da bilindiğini varsaydığını, dolayısıyla düzenli olarak HÜSEYİN VELİOĞLU ile görüşen bu kişilerden örgütün liderine ulaşılmasının hiç zor olmayacağını değerlendirdiğini,
Hizbullah örgütünün faaliyetleri ve yapısına bakıldığında HÜSEYİN VELİOĞLU' nun böyle bir örgütlenmeyi oluşturabilecek ve yönetebilecek kapasitede birisi olmadığını düşündüğünü, Çünkü HÜSEYİN VELİOĞLU' nu çocukluğumdan beri tanıdığını, örgüt içerisinde 10 yılın üzerinde birlikte faaliyetlerinin olduğunu, örgütten aynlmasmda yukanda anlatmış olduğu konulann etken olduğunu, beyan etmiştir.

TOPLANAN DELİLLER,

BOMBA İRTİBAT RAPORLARI

Ele geçirilen bombaların irtibatları incelendiğinde:

Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesinde elde edilen patlayıcı maddeler ile Eskişehir ilinde Fikret EMEK'ten elde edilen patlayıcı maddelerle ilgili olarak;

Soruşturma evrakları ve Kriminal Polis laboratuarları Bomba İmha ve inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen Bomba İrtibat Raporları üzerinden benzerlik gösterip göstermediklerine dair yapılan tetkiklerde ve ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca açılan davaların sonuçları ve Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan şüphelilerle meydana gelen olayların herhangi bir bağlantısının olup olmadığına dair yapılan araştırma neticesinde;

A-) 12.06.2007 TARİHİNDE İLİMİZ ÜMRANİYE İLÇESİ ÇAKMAK MAHALLESİ SAMANYOLU CADDESİ GÜNGÖR SOKAK NO:2 SAYILI YERDE ELE GEÇİRİLEN MKE VE YABANCI MENŞEİLİ SAVUNMA TİPİ EL BOMBALARI;


01-Ağrı ili Patnos ilçesi Yeşilçimen Mahallesi 7 Nolu Sokak içerisinde 25.11.2003 Tarihinde boş arazide pimi çekilerek atılmış ve patlamamış halde (1) adet el bombası olduğunu Kemal ŞENER isimli şahsın 155 ihbar hattını arayarak bildirmesi üzerine boş arazide (1) adet pimi çekilmiş patlamamış halde el bombası bulunmuştur.

Patnos Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 Tarih ve Talimat No:2008/83 sayılı yazılarından, patlamamış halde bulunan (1) adet el bombasının 2004/11 soruşturma sırasında kaydının yapıldığı, soruşturma dosyasının 09.01.2004 tarihinde 2004/1 görevsizlik ile Ağrı 12 Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.

K.K.K. Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 19.06.2008 Tarih ve As.Sav.2004/265 Esas sayılı yazısı ekinde gönderilen, 29.03.2004 Tarih Evrak No: 2004/285 Esas No: 2004/265 Karar No:2004/91 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararında, 34. İç Güvenlik Tugay Komutanlığının 18.02.2004 gün ve DİS.SB.:7200-56-04/56 sayılı yazısı ile DM 41 savunma el bombalarının tamamının tam olarak 53081 nci Müht.Bl.K.lığına 13.11.2003 tarihinde gönderildiği, envanterlerinde ve depolarında böyle bir el bombasının mevcudunun olmadığı belirtildiği, böylelikle olayla ilgili olarak herhangi bir kişi hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek bir husus bulunmadığından, 353 sayılı Kanunun 105. ve 107. maddeleri gereğince, itirazı kabil olmak üzere KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar verildiği anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi irtibat Raporu sonucu, Ağrı ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,

COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu,



ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin

COMP B LOT LS-14 107 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.


02-Hatay İli Merkez Akevler Mahallesi Alan Caddesi 12 Sokak No:4 sayılı adreste ikamet eden, Mehmet Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plakalı aracına 11.08.2001 tarihinde el bombası atılması neticesinde, park halinde bulunan Mehmet ÖKSÜZ'e ait 80 AY 869 plakalı Minibüs ile Mehmet YAKŞAN'a ait 31 T 0060 plaka sayılı araçlarda da maddi hasar meydana gelmiş olayda herhangi bir ölen ya da yaralanan olmamıştır.

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve Soruşturma No:2001/4546 sayılı yazılarından, Hayrettin YAVUZ'a ait 01 SK 282 plaka sayılı araca el bombası atılması olayı ile ilgili olarak, zaman aşımı süresi olan 11.08.2011 tarihine kadar faillerinin bulunması için (10) yıl süreli Daimi Arama karan ile Daimi Aramaya aldınldığı anlaşılmıştır.


Kriminal Daire Başkanlığı Bomba imha inceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi irtibat Raporu sonucu, Hatay ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,

HGR Z-DM 72-LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu,

ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin

HGR Z DM 72 LOS FMP-16 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
03-Iğdır ili Cumhuriyet Mahallesi Sobacılar^Gflddesi. Kapan Sokak No:9 sayılı yerde faaliyet gösteren Doğu Oteli Kazan Dairesinde İT.12.2006, tarihinde patlamamış halde (1)

adet el bombası bulunmuş olayla ilgili Otelin yeni sahibi İzzet GAGALA ve Otelin eski sahibi Ayhan YILDIRIM isimli şahıslar yakalanmış, konu ile ilgili ifadeleri alındıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığının evrakları ikmalen istemesi üzerine şahislann salıverildiği anlaşılmış olup,

İğdır Cumhuriyet Başsavcılığı ile kumlan koordinede konu ile ilgili evraklann postaya verildiğini, davanın İğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2008/390 esas sayısı ile devam ettiği bildirilmiştir.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu sonucu, İğdır ilinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,

MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu,

İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin MKE MOD 45 KF MKE-1-25 10-92 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
04-İstanbul ili Eyüp ilçesi Haliç kıyısında 27.02.2003 tarihinde Mustafa MARAZ ve Rasim UÇAN isimli balıkçı çocuklar tarafından balık tutarken sulann çekilmesi sonucu çamurlu balçık içersinde bulunan (1) adet el bombası,

Soruşturmayı yürüten Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.02.2008 tarihli yazılanndan, 27.02.2003 tarih ve 31.03.2003 tarihleri arasında yapılan herhangi bir kayda rastlanılmamış olup tarih sayı veya isim belirtildiğinde tekrar bakılarak bulabileceğinin belirtildiği, Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan yazışma neticesinde belirtilen olayla ilgili herhangi bir soruşturma açılmadığı bildirilmiştir.



El bombasının 11.02.2003 tarihinde bulunduğu, Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Oktay YILDIRIM'ın 2001-2005 tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında gözaltına alman şüphelilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri arasmda İstanbul Levent'te görev yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi irtibat Raporu sonucu, Eyüp ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,

HGR DM 41 COMP-B los-fmr-24 seri numaralı el bombası olduğu,

ilimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (1) adedin HGR DM 41 COMP-B LOS-FMR-24 seri numaralı el bombası olduğu tespit edilmiştir.
05-İstanbuî ili Şişli ilçesi Merkez Mahallesi Prof. Nurettin ÖKTEN Sokak No:2 sayılı yerde faaliyet gösteren Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 10.05.2006 günü (1) adet el bombası atılmış, el bombası patlamamış, bilahare el bombasını atan şahıslar yakalanmıştır.

17.05.2006 tarihinde Ankara ilinde Danıştay'a yapılan saldından dolayı halen Ankara/Sincan F tipi cezaevinde bulunan Osman YILDIRIM, 12.03.2008 tarihinde Tanık olarak vermiş olduğu ifadesinde Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalannı Muzaffer TEKİN isimli şahıstan aldığını beyan etmiştir.



Soruşturma kapsamında olan şüphelilerden Oktay YILDIRIM'ın 2001-2005 tarihleri arasında İstanbul Hasdal'da görev yaptığı, yine aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'ın 2001-2003 tarihleri arasında İstanbul Levent'te görev yaptığı, Ankara Genel Kurmay Başkanlığı Askeri

Savcılığının 15 Nisan 2008 Tarih ve 2008/303 S.Ö./91517240 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.

Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Şişli ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (1) adet el bombasının,

FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 173-9-85 seri numaralı (1) adet el

bombası olduğu,

İlimiz Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından (2) adedin

FÜNYE GRUBUNDA M 204 A2 MKE 169-5-85 seri numaralı el bombası

olduğu; her iki olayda elde edilen el bombalarının numaralarının benzerlik gösterdiği

bildirilmiştir.

06-İzmir ili Urla ilçesi Zeytinlik Köyü Böğürtlen Körfezi deniz sahilinde kuma gömülü olarak 26.02.1999 tarihinde (10) adet el bombası bulunmuştur.

Soruşturmayı yürüten Urla Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2008 tarih ve M.2008/513 sayılı yazılarından, 1999/449 soruşturma sırasına kayda alındığı, 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan zamanaşımı nedeniyle 27.12.2004 tarihinde takipsizlik karan verildiği anlaşılmıştır.

Olayın özelliği itibari ile buluntu mühimmat ve silahlann faili hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.


Kriminal Daire Başkanlığı Bomba İmha İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu sonucu, Urla ilçesinde yukarıda belirtilen olayda elde edilen (10) adet el bombasından, (1) adedinin,

Yüklə 3,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin