T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)


BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSİMLİ DOKÜMAN



Yüklə 3,64 Mb.
səhifə44/50
tarix26.08.2018
ölçüsü3,64 Mb.
#74819
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   50

BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSİMLİ DOKÜMAN

Bu doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.

Dokümanın kapak kısmında "BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM" "İSTANBUL/27HAZİRAN 2000-06 OPERASAYON" yazmaktadır. 5 sayfadan oluşmaktadır.

"BİRLEŞİK KOMÜN" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE; Söz konusu dokümanın "GİRİŞ" bölümünde; "Ulusal çıkarlann gereği olarak "LOBİ" faaliyet yapılanması içinde yer alması uygun görülen Birleşik Komün adı ile kodlanan program içersinde yer alması planlanan girişim önerileriniz:



  1. Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş. (Secunty A.Ş.)

  2. Uluslararası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.

Örtülü faaliyetlerde azami hassasiyet ve dikkatin gösterilmesi esas alınarak süratle, ciddi ve özenli olarak faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür.

Anılan ticari şirketlerin faaliyete geçmesinin ardından ilk uygulamalar ışığında "Birleşik Komün" geliştirilerek pek çok alanda özgün yapılanma kazanması desteklenecektir...." yazdığı görülmüştür.

"GİRİŞİM" başlığı altında;

"1- Uluslar arası Özel Güvenlik A.Ş.

21. Yüzyılda giderek artış gösterecek olaruleför-ve mafya gruplan ülkelerin en önemli sorunlan arasında yer alacaktır. Bu nedenie^"Güvenlik "Şirketleri" giderek çok daha

büyük önem kazanacaktır. Bilinen bir gerçektir ki özel güvenlik şirketleri istihbarat

birimlerinin arka bahçesi olacaktır " "Güvenlik Şirketinin yönetim kurulu başkanlığına

istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer alacak tüm personel subay kadrolarından oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip kararlarının gereği olarak şirket personeli içinde Emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer verilmeyecektir." yazdığı görülmüştür.

"2- Uluslar arası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş.

Birleşik Komün faaliyetleri içresinde yer alması planlanan protokol ve halkla


ilişkiler şirketi yatırımcıların henüz çok yabancı olduğu bir faaliyet alanıdır "

"Giderek önemi artan protokol hizmetleri veren şirketlerin seçiminde doğal olarak en önemli faktörler arasında her alanda etkin ve dinamik güçlere sahip olma özelliği aranmaktadır." yazdığı görülmüştür.

Dokümanın son sayfasında;

"Sayın Ali YASAK, Öncelikle son derece memnuniyet verici içten yaklaşıklarınızın titiz ve ciddi bir dikkatle değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz.

Ticari şirket girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur. Raporlarda yer alan öneriler dayanışma prensipleriyle değerlendirilmiştir.

Özetle ifade edilen hususların dikkate alınması önemle rica edilir. Başarılı çalışmalarınızın devamlılığını dileriz.

Ekte bilgilerinize sunulan "LOBİ" kodlu doküman "BİRLEŞİK KOMÜN"ün amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır.

Saygılarımızla. Birleşik Komün." yazdığı görülmüştür.


DEĞERLENDİRME

"SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ" ve "BİRLEŞİK KOMÜN" isimli dokümanlann yapılan incelemesinden; "SECURİTY A.Ş. ULUSLARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ", "PROTOKOL A.Ş. ULUSLARASI HALKLA İLİŞKİLER PROJESİ" dokümanlannm Ali YASAK tarafından hazırlanıp örgüte sunulduğu, örgütünde söz konusu dokümanlarda anlatılan çalışmalarla ilgili "BİRLEŞİK KOMÜN" dokümanı içerisinde değerlendirme yaptığı ve sonuçtan Ali YASAK'a bilgi verdiği değerlendirilmektedir.



ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ İSİMLİ DOKÜMAN

Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir.

Dokümanın kapak kısmında "ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" "İSTANBUL/11 TEMMUZ 2000" yazmaktadır. 32 sayfadan oluşmaktadır.

DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: ERGENEKON'un sivil unsurlann örgütlenmesi olarak belirtilen "LOBİ" dokümanının 2. Bölüm "HEDEF" başlığı içersinde; güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi amacıyla bir güvenlik şirketi kurulması gerektiği, bu güvenlik şirketi ile iş adamlannın güvenliğinin sağlanması ve böylece her alanda kadrolaşmanın gerçekleştirilebilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmesi için de, "SECURUTIY A.Ş. ULUSLARARSI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ" çalışmasının yapıldığı, bu çalışmanın hayata geçirilebilmesi için de "Özel Güvenlik Şirketleri" dokümanının hazırlandığı anlaşılmıştır.


"ÖZEL GÜVENLİK ŞİRKETİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;

dikkatlerinize sunulan bilgilerden ve gelişmelerden yararlanılarak uluslar arası özel güvenlik şirketi kuruluş çalışmalarının başlatılması, LOBİ koduyla tanımlanan faaliyet alanı içerisinde yer alması uygun görülen projenizin hayata geçirilmesinin yararlı olacağı görüş birliği ile kabullenilmiştir. Gereğini rica ederiz." yazdığı, ekinde de özel güvenlik şirketleriyle ilgili yasa taşanlarının ve bilgilerin olduğu görülmüştür.



21.YÜZYILDA CASUSLUK İSİMLİ DOKÜMAN

İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN

Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.

Dokümanın kapak kısmanda "21. YÜZYILDA CASUSLUK, İLETİŞİM VEBİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İİSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ", "Action+Obligation-Integration!", "ARAŞTIRMA-GÖZLEM-ANALİZ RAPORU İSTANBUL/ARALIK-2000" yazmaktadır. 24 Sayfadan oluşmaktadır.

DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanı içersinde; l/c) "İSTİHBARAT VE ÖRGÜTLENME" başlığı altında; İstihbaratın öneminden bahsedilmiş ve tarihteki bir kısım istihbari çalışmalann öneminden bilgiler verilmiştir.

l/d) "YÖNTEM" başlığı altında; 21. yüzyılda ERGENEKON'UN resmi istihbarat kuruluşlannm yanı sıra legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağı belirtilmiştir.

2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde;

2/a) "GENEL" başlığı altında;

Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en önemli unsurlann (1)-ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı istihbarat ve karşı istihbarat çalışmalan olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannm; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü belirtilmiştir.

4/c) "İSTİHBARAT TOPLAMA HEDEFLERİ" başlığı altında;

İstihbarat toplama yöntemlerinden bahsedildiği, bu çerçevede örgüt elemanlanndan sağlanan bilgiler, yabancı örgütlerden elde edilen bilgiler, yabancı örgütlere sızdmlan ajanlar aracılığı ile elde edilen istihbaratlar olduğu, sonuç olarak ergenekonun gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği, kulaklannm her şeyi duyması gerektiği belirtilmiştir.

Sonuç olarak ERGENEKON dokümanının içeriğinden, örgütün istihbarata çok önem verdiği ve ciddi bir istihbarat yapılanması oluşturmayı hedeflediği anlaşılmaktadır.

"21. YÜZYILDA İLETİŞİM VE BİGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" isimli doküman ile de örgütün istihbarat çalışmalannı yönlendirmesi için yapılan bir çalışma olduğu anlaşılmaktadır.

"21. YÜZYILDA İLETİŞİM VE BİLGİ ÇAĞINDA GLOBAL İSTİHBARAT İSTASYONLARI VE DEĞİŞEN CASUSLUK MESLEĞİ" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;

Casusluk mesleğinin insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olduğu, günümüzde istihbarat örgütlerinin gerçek güçlerini, sahip olduklan teknolojik olanaklann ve kadrolannda yer alan altın beyinli yaratıcı uzmanlann belirlediği belirtilmiştir.
insanlık bilgi çağını geride bırakıp iletişim çağma adım attığı günden bu yana güçlü ülkelerin istihbarat servislerinin "Global İstihbarat İstasyonları" oluşturmaya yöneldiği, geri kalmış bilimsel ve teknolojik devrimlerden yararkjnaîrtamış ülkelerin resmi istihbarat

örgütlerinin 21.yüzyılda kendilerinden üstün olan devletlerin istihbarat örgütlerine karşı koyamayarak işlevlerini tümüyle yitirecekleri belirtilmiştir.

Bu şekilde geri kalmış ülkelerin hükümetleri geniş halk kitlelerine ulaşmak yerine halk kitlelerini kontrol altına almayı başarabilen çeşitli güç odaklarıyla işbirliği yapmayı seçtikleri, çünkü politikada ayakta kalmanın ilk koşulunun istihbaratçıların hışmına uğramamak olduğu, bu nedenle istihbarat dünyasında olup bitenlerle ilgilenmedikleri, 21.yüzyılda hükümetlerin ve politik liderlerin bu aymazlığının gelişmekte olan yada geri kalmış ülkelerin felaketini hazırladığı belirtilmiştir.

Hiçbir politik lider yada hükümetin, istihbarat örgütlerinin onaylamadığı ve destek vermediği proje ve kararlan uygulamasının mümkün olmadığı, hiçbir güç hiçbir grup ve hiçbir örgütün istihbarat arenasında yer alan servisler kadar etkin bir güce sahip olmadığı, 21.yüzyılın istihbarat servislerinin denetimi ve yönlendirmesiyle düzenlendiği, bunun önüne geçilmesinin olanaksız olduğu belirtilmiştir.

Bu çalışmanın hazırlanmasındaki temel amacın, ulusal güvenlik konulannın politik ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi döneminin kapandığını göstermek olduğu belirtilmiştir.

Dünya ülkelerini çeşitli uluslar arası kuruluşlann şemsiye altında toplamayı başaran süper güçlerin "Dünya Hükümeti" kurmayı amaçladıklan bir zaman diliminin yaşandığını, buna bağlı olarak ta süper güçlerin istihbarat örgütlerinin, diğer ülkelerin resmi istihbarat servislerini amaçlanna uygun hizmet veren "Global İstihbarat İstasyonlan"na dönüştürebilmek için çaba gösterdikleri, globalleşme sürecine bağlı olarak ulusal istihbarat örgütlerinin "Global İstihbarat İstasyonlan"na dönüştürülmüş olacağı belirtilmiştir.

Türkiye'de son yıllarda yaşanan gelişmelerin, devlet mekanizmasının en yaşamsal ve kilit noktalanndaki görevleri rejim karşıtlannm işgal edebildiği ve cumhuriyet devrim ilkelerinin askıya alınabildiği, Türkiye'nin geçmişte genç nesillerin üretime katılımını sağlayamadığı gibi bugünde ulusal gençliğini yitirme noktasına geldiği belirtilmiştir.

Aynca çeşitli çevrelerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kadrolaşma planıyla komuta kademelerini ele geçirme girişimlerinin Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik tehditin boyutlannı göstermeye yeterli olduğunu, Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konularda gerçekleri görebilmesinin yüzyıl gecikmeyle mümkün olduğu belirtilmiştir.

MİT'in son 20 yılda uluslar arası arenada elde ettiği başanlann diğer ülkelerin istihbarat örgütlerine göre oldukça mahcubiyet verici olduğu, MİT'in son 30 yıldaki faaliyetlerinin %80'ni ulusal gençlik üzerinde yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça olmasının tek ve gerçek nedeni olmayı başardığı, MİT'in son 50 yıldır faaliyetlerinin %20'sini Türk aydınlan üzerinde yoğunlaştırdığı, ne kadar yazar varsa fişleyerek karalama kampanyalan uyguladığı ve Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı tek bir Kemalist aydın bırakmadığı, Milli İstihbarat Örgütü (MİT) nün tarihsel süreç içerisinde misyonu ve işlevini tümüyle yitirdiği belirtilmiştir.

Özet bir ifadeyle Türkiye'nin istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başanlı çalışmalara ihtiyaç olduğu, bunun gerçekleşebilmesi içinde yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.

Aynca istihbarat merkezlerinin geçmişte ve günümüzde nasıl çalıştıklanyla ilgili bilgiler verildiği anlaşılmıştır.

SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ-ARENADAKİ SANAT GLADIO


SANATÇILAR İSİMLİ DOKÜMAN

Dokümanın kapak kısmanda "SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ" "ARENADAKİ SANAT" "GLADIO SANATÇILAR" "TÜRK TOPLUM YAPISINDA DEĞİŞİM" "İSTANBUL/10 NİSAN 2000" yazmaktadır. 33 Sayfadan oluşmaktadır.

DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanının 2) "21. YÜZYILA GİRERKEN DÜNYADA İSTİHBARAT VE ÖRGÜTSEL YAPILANMA İLE FAALİYET ALANLARININ ÖNEMİ" başlıklı 2. bölümün içeriğinde, 2/a) "GENEL" başlığı altında; Ülkelerin bağımsızlık ve devamına katkıda bulunacak en önemli unsurlann (l)-ekonomik (2)-Bilimsel-Eğitimsel-Kültürel-Yatınm ve Araştırmaya dayalı istihbarat ve karşı istihbarat çalışmalan olacağı, Türkiye Cumhuriyeti resmi istihbarat kurumlannın; bilim, düşünce, kültür, sanat ve eğitim alanlannda yetişkin insan kaynaklanndan yararlanmadığı, yaralanmayı da gereksiz gördüğü,

Resmi istihbarat kuruluşlanmızın entelektüel çevrelere bakış açısını bilen yabancı istihbarat örgütlerinin ise bu kontra bakış açısından yararlanmayı bildikleri, bu nedenle ülke insanımızın benimsemediği pek çok aydının dış ülkelerce en büyük ödüllerle onurlandınlarak bir anlamda Türkiye Cumhuriyetine karşı örtülü bir biçimde dokunulmazlık zırhına büründürülerek muhalif unsura dönüştürüldükleri, bu nedenle Türkiye'nin 21. yüzyılda entelektüel birikimli, yaratıcı güvenilir insan kaynaklannm istihbarat çalışmalannda yararlanması gereğinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.

"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli doküman da ise sanat, sanatçı ve gazeteciliğin istihbarat faaliyetleri üzerindeki etkileri, istihbarat örgütlerinin sanat ve sanatçıya bakışı ve Türkiye deki sanat ve sanatçılann dış ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından nasıl kullanıldığının anlatıldığı, sonuç olarak da Türkiye de kültür, sanat ve bilim alanda uygulanacak politikalann Hükümet üstü kurumlarca belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

"SANAT-SANATÇI-ENTELEKTÜEL VE İLETİŞİM DÜNYASINDA İSTİHBARAT FAALİYETLERİ ARENADAKİ SANAT GLADIO SANATÇILAR" isimli dokümanın yapılan incelemesinde; dokümanın (12) ayn bölümden oluştuğu görülmüştür. Doküman içeriğinde;

1). GİRİŞ, AMAÇ, KAPSAM başlığı altında;

Ele alman konunun Türkiye'nin ulusal çıkarlan ile doğrudan ilişkili olduğu, böylesine önemli bir konunun şimdiye kadar göz ardı edilmiş olmasının MİT'in üzerine düşen görev ve sorumluluk alanlanndaki ciddiyeti ile doğrudan ilintili olduğunu, Türkiye'nin sanat kültür ve bilim alanında geri kalmış olmasının nedenleri, Türk sanatçısının neden dünya platformunda Türkiye'yi, Türk insanını ve Kemalizmi gerektiği gibi temsil edememiş oluşu, kuruluş aşamasında demokrasi, insan ve kadın haklannda dünya öncüsü olmayı başaran Türkiye'nin günümüzde demokrasi ve insan haklan sınavında başansız ilan edilmesinin nereden kaynaklandığı gibi konularda bu dokümanın yararlı olacağı, aynca psikolojik savaşın açtığı yaralan ve bunda istihbarat örgütlerinin payını, hedeflenen sanat ve sanatçı olgusunun araç kılınarak nasıl başarı elde edildiğinin gözler önüne serilmesinin amaçladığı ve çalışmanın bu amaçla yapıldığından bahsedilmiştir.

2).SANAT, SANATÇI, ENTELEKTÜEL, İLETİŞİM, ORGANLARI VE GAZETECİ TANIMI başlığı altında;

Sanat, sanatçı, entelektüel, iletişim organlan, gazeteci başlıklannın tanımlannm yapıldığı görülmüştür.

3). ATATÜRK VE SANAT başlığı altında;

Atatürk'ün Türk dili ve kültürü ile sanatçılara ne kadar önem verdiğinden bahsedilerek, Atatürk'ün hiçbir kitabı yasaklamadığı veya.%rhangi bir sanat ürününü yok



etmediği, buna karşı CIA güdümündeki MİT'in entrikaları sonucu, hakkında soruşturmalar yapılan ve öldürülen sanatçı, yazarlardan bahsedildiği görülmüştür.

4). SANAT VE SANATÇILARIN İNSANLIĞA ETKİLERİ başlığı altında;

Sanatın insana insan olma özelliklerini anımsatan ve genişleten, insanı düşünmeye ve yaratıcılığa yöneltmesi özelliğinden ötürü de modem bilimin doğmasına neden olduğu, ancak Atatürk'den sonra gelen yönetim kadrolarının uyguladığı yanlış politikalar nedeni ile toplumda yanlış anlamalara neden olduğu, bunun da Cumhuriyet devrimi ilkelerine ihanet zincirinin önemli bir halkası olduğu, sanat ve sanatçıların, tüm insanlığı önüne katıp sürüklemeyi başarabilmiş tek bireysel güç olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

5). İLETİŞİM ORGANLARI VE GAZETECİLERİN TOPLUM İLE DÜNYA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ başlığı altında;

İletişim organlarının her geçen gün gelişerek yeni teknik özelliklere sahip olmasından ve "yazı" nm gücünden bahsedilerek, Türk siyasetçisinin "yazı" dan korktuğunu, çünkü kendisinin iktidardan kopartacak tek gücün yazı olduğunu bildiğini, örneğin yazılı bir muhtıranın en güçlü siyasinin işini bitirivermeye yeterli olduğu, siyasilerin yaşamlarını idam sehpasında son noktayı koyanın alın yazısı değil mahkemelerin karar yazısı olduğu, bu nedenle yazıdan en çok iktidar tahtında oturanların korktuğu, yazının gücünün çok büyük olduğu,



Cumhuriyet gazetesinin Alman-Nazi istihbarat örgütünün fınansal desteği ile kurulduğu, yine Hürriyet gazetesinin de Mossad bağlantılı olduğu, bu şekilde basının tümü ile dışa bağımlı Bilderbekciler tarafından rotası çizilen sermaye gurupları ve bunların hizmetinde ki CIA'nm kontrolü altına girdiği, bu nedenle bağımsız olmadığı ve halkın güvenini kazanamadığı,

ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin istihbarat kuruluşlannm medyayı kontrol altına aldıklan, dış istihbarat faaliyet ve operasyonlann perdelenmesinde gazeteci kimlikli ajanlan kullandıklannm belirtildiği anlaşılmıştır.

6). SANAT-MEDYA İLİŞKİLERİ VE ETKİLEŞİM başlığı altında;

Sanatçı ve medya organlan ile gazeteciler arasındaki farktan bahsedildiği, gazetecinin ölümsüz eserler yaratamadığı, oysa sanatçının ölümünden sonrada eserleri ile yaşadığının anlatıldığı görülmüştür.

7). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN SANAT VE SANATÇIYA BAKIŞ AÇISI başlığı altında;

İstihbarat örgütlerinin bağlı bulunduklan siyasi, ideolojik yapısı ve amaçlan doğrultusunda sanatçılan sınıflandırdıklan, muhalif yada tehlikeli şeklinde tanımlayarak cephe oluşturduklan, istihbaratçıların muhalif gördükleri sanatçılan izleyerek rapor hazırladıklan, CIA'nm sanatçılan ve entelektüelleri dünyanın en tehlikeli insanlan olarak tanımladığı, sanatçının sömürü ve zulme karşı olduğu için CIA gibi istihban örgütlerin de bu yüzden sanatçıya tepkili yaklaştığı, bu nedenle dünyada bir çok sanatçının faili meçhul bir şekilde öldürüldüğü,

8). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ SANATÇI İLİŞKİLERİ başlığı altında;

Sanatçının yaratıcılığının gücü ve insanlar üzerinde ki etkisinden istihbaratçılann yararlandığı, ülkede uygulanmak istenilen ideolojik ve siyası amaçlar doğrultusunda sanatçılara eserler yazdırıp pek çok kitap yayınlatıldığı, bu amaçla çeşitli ülkelerle doğrudan istihbarat örgütlerince kurulmuş, yayınevlerinin bulunduğu, bu yöntemle toplumların düşüncelerinin değiştirilerek kendi ideolojileri karşıtı düşüncelerin yok edildiği,

Örneğin Hemingway ve yazar Artur Miller'in FBI ve CIA'ye çalışması gibi yazarlann kullanıldığı, bu şekilde dünyada kullanılan sanatçı ve yazarlardan örnekler verildiği, istihbarat örgütlerinin okullarda üniversitelerde, eğitici ve öğrencileri kullanabildiğinden bahsedildiği anlaşılmıştır. ^^«%**^

9). TÜRKİYE DE SANAT VE SANATgîbaşhğı altırîda;



Türkiye'de devletin sanatçıya sansür uygulaması nedeniyle bazı sanatçılara yurt dışında ödüller verildiği, yurt dışında ödül alan sanatçıların dünya çapında evrensel yapıtlar üretmemelerine rağmen, Kemalist Cumhuriyet rejiminin çok ağır ve yıkıcı biçimde eleştirdikleri için ödüller aldıklarını, bu kişilerin dış güçlerce ödüle layık görüldüklerini, ancak Kemalist rejimin aksayan tüm yönlerini görüp objektif biçimde değerlendiren sanatçıların karalandığını, eserlerinin aşağılandığını, bazı güçlerce bunun özellikle yapıldığını, emperyalist dış istihbarat örgütlerinin Türkiye üzerinde sanat ve kültür alanında operasyonlar gerçekleştirdiğinin yazıldığı görülmüştür.

10). MEDYA SANATÇILARI başlığı altında;

İstihbarat örgütleri ile uzlaşma sonucu kurulan Medya sahiplerinin örgütün bağlı bulunduğu ülkenin ekonomik ve siyasi güç odaklan ile ilişkiye geçirildiği ve böylece istenilen doğrultuda yayın yapıldığı, ülkede kültür erozyonu yaratılması için, içi boş, vitrini güzel insanlann sanatçı adı altında topluma sunulduğu, bu nedenli insanlann da sanatçıya saygı duymadığının yazıldığı görülmüştür.

11). İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN FUHUŞ VE EĞLENCE SEKTÖRÜ BAĞLANTILARI başlığı altında;

Tüm dünyada fuhuş, eğlence ve gösteri dünyasının, istihbarat örgütlerinin kontrol alanı içinde yer aldığı, MİT'in bir dönem Türkiye ye gelen yabancı diplomatlara Hatay kadını temin ettiği, eğlence, fuhuş, gazino dünyasında Ermeni asıllı vatandaşlann söz sahibi olduğu, bununda incelenmesi gereken bir konu olduğu,

Birçok sanatçı hakkında da değerlendirmelerin olduğu görülmüştür. 12). SONUÇ VE ÖNERİLER başlığı altında;

İstihbarat örgütlerinin sanat, sanatçı, medya, gazeteci, eğlence, gösteri ve fuhuş sektöründen büyük ölçüde yararlandığı, dış istihbarat güçleri ve MİT'in sanatçılar üzerindeki negatif etkilerinin derhal ortadan kaldınlması gerektiği, kültür, sanat ve bilimin gelip geçici hükümet uygulamalarına teslim edilemeyeceği, ulusal önem açısından bu alanda uygulanacak politikaların Hükümet üstü kurumlarca belirlenmesi gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti toprakları, halkı ve rejiminin korunması ve kollanması görevi Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu gibi, kültür, sanat ve bilimin korunup kollanması görevini de Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstlenmesi ve bu amaçla alınan kararlar ile uygulanışını denetim altına alması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.



MİT & MEDYA VE AJAN GAZETECİLER İSİMLİ DOKÜMAN

Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OGUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak kısmında "MİT&MEDYA VE AJAN GAZETECİLER" "İSTANBUL/ARALIK 2000" yazmaktadır. 43 Sayfadan oluşmaktadır. Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; "SUNUŞ" başlıklı bölümde;

"Kontr/terör Daire eski Başkanı Mehmet EYMÜR'ün Türkiye'yi terk ederek gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde, internette kiraladığı ve "atin" kodlu sitede yer verdiği bilgilere göre; MİT'in en önemli haber ve bilgi kaynağı Türk Medyası idi. Eymür'ün iddialan arasında MİT elde ettiği istihbarat verilerinin %85'ini Medya'dan elde ediyordu (!) Bu çok hayret verici bir bilgiydi ve internet üzerinden dünya kamuoyuna duyuruluyordu." yazdığı, devamında ise "MİT'çi Gazeteciler" hakkında medyada çıkan haberlerden bahsedildiği görülmüştür.

Devamında ise "MİT'in en önemli haber kaynağı olarak, medyanın gösterilmiş oluşuyla, basın mensuplan ve Türk basını zan altına sokulmuştur. Türk gazeteciler, yurt içinde terör örgütlerine, dış ülkelerde ise; istihbarat servislerine hedef gösterilmiştir.

Gelecek zaman dilimlerinden Türk basmmda^fe@§oj.ik görüş farklılıklan nedeniyle bazı gazetecilerirybirbirlerini yıpratmaya yönelecekleri; objektif habercilik ilkesine bağlı

kalan birkaç dürüst ve onurlu gazeteci ve araştırmacı yazarın enterne edilebilmeleri için, bu yöntemle hedef haline getirileceği günler yaşanması kaçınılmaz bir gelişme olacaktır." yazdığı görülmüştür.

Yazının başka bir bölümünde ise "Türkiye, Sabahattin Ali'nin günahsız ve suçsuz yere öldürülmüş olmasını hiçbir zaman unutmamıştır. Bu cinayetin MİT'e ait olduğu ise tüm dünya tarafından bilinmektedir. Abdi İPEKÇİ, Çetin EMEÇ, Uğur MUMCU gibi isimlerin faili meçhul cinayetleri üzerinde de MİT gölgesi olduğu ve bu gölgenin ortadan kaldırılmasının gerekliliği bilinen gerçekler arasındadır. MİT, kurduğu baskı yöntemleri sayesinde gazetecilerle geliştirdiği girift ilişkiler sonucu kontrolü yitirmeye başladığında, kanlı suikast tabloları sergilemesi düşündürücü ve sakıncalıdır." yazdığı görülmüştür.

"Hükümetler iş başına geldiklerinde ilk iş olarak MİT'i araç olarak kullanıp basm-yaym organları üzerinde çeşitli baskı yöntemleri uygulayarak kontrol altına almaya başladıkları artık kanıksanmış bir gerçektir. Bu uygulamalar, hükümete yaranma yansı içinde olan MİT yönetim kadrolannm sürekli biçimde basm-yaym organlannı denetim, kontrol ve yönlendirme çabalanna koşullandırmıştır. Bu koşullanma soncunda ulaşılan son noktada, basm-yayın organlannm kadrolan, MİT üst düzey yöneticileri tarafından uygun görülen kişilerden atanma yoluyla gazeteci prototipleri yaratılması aşmasına gelinmiştir.

Günümüz Türkiye'sinde, MİT'in onaylamadığı hiçbir kimsenin medya patronu olması ve ayakta kalabilmesi mümkün değildir. MİT'in onaylamadığı hiçbir basılı yayının -mevcut yasalara karşın - ülke çapında dağıtımı gerçekleşmemektedir. Ve yine MİT'in onaylamadığı hiçbir yazann kitabı yayınevlerince basılamamakta, basılmış olsa bile dağıtımı gerçekleştirilmemektedir." yazdığı görülmüştür.

"SUNUŞ" bölümünün son paragrafında ise; "Haber ve gazetecilik 1990 yılında tümüyle ceset haline dönüştürülmüştür. Medyada piyasa ekonomisi kararlar vermeye başlamış ve haber tüm özelliklerini yitirerek ürün haline dönüştürülerek pazarlamaya başlanmıştır. Medya organlan ustalıkla habercilikten kopartılarak kitlesel terapiye koşullandmlarak, toplumdan gerçeklerin gizlenebilmesi amaçlanmış, böylelikle ulusal basm-yaym organlan bir anlamda kitlesel imha silahı haline getirilerek, toplum çökertilmiştir. Saygılanmızla," yazdığı görülmüştür.

"MEDYA" başlığı altında; Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu, Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazetelerin sahiplerinin yazıldığı, "MEDYA PATRONLARI" başlığı altında; "Erol AKSOY ve Bekir KUTMANGİL" isimli şahıslar hakkında aynntılı bilgilerin verildiği,

Bekir KUTMANGİL hakkında "Dikkat çeken bir başka konu da Bekir KUTMANGİL'in MİT tarafından desteklenerek türetilen MAFİA/İşadamı prototipleri arasında yer almasıydı.

"BAZI GAZETECİLER NEDEN CEZAEVİNDE? Yazar ve gazeteci olmanın yolu cezaevinden geçiyor!" başlığı altında; Türkiye'de 55 gazetecinin hapiste bulunduğundan bahsettikten sonra "Türkiye'de yazar ve gazeteci olmanın yolu cezaevinden geçiyor. Kamuoyu, yazdığı kitaplardan ötürü cezaevine girmeyi başaramayan bir yazan başansız olarak değerlendiriyor...." "Yazdığı haberden ötürü mahkemede yargılanmamış, hapse girmemiş gazetecilerin Türk kamuoyu üzerinde hiçbir etkinliği olmuyor. Hapiste yatan bir gazetecinin en küçük bir demeci dahi kamuoyunu etkilemeye yeterken, her gün televizyon yıldızına dönüşmüş gazetecilerin kamuoyu üzerinde hiçbir etkisi olmuyor." "....Medya patronlanna gizli güçlerce yapılan uyanlar sonucunda yazı yazması istenmeyen gazeteciye iş verdirilmiyor. Böylece halka gerçekleri yansıtan pek çok dürüst gazeteci susturulmuş oluyor." yazdığı ve çeşitli köşe yazılanna yer verildiği görülmüştür.

"CAN DÜNDAR'IN FİYATI" başlığı altında; Baha KIVANÇin bir köşe yazısından alıntı yaptıktan sonra "İkinci Cumhuriyetçiler arasmdj^er^alan isimlerden birisi olan Can DÜNDAR, Londra İstihbarat servisi ile MİT'e yılla#l"îrizmeT%ren Mehmet Ali BİR AND'm



yetiştirmesidir. Dündar, zaman zaman Yaşar KEMAL ve Ahmet ALTAN gibi isimlerin de uydusu olarak kariyer yapmaya çalışırken zigzaglar çizmesiyle de dikkat çekmektedir." yazdığı görülmüştür.

Akabinde "FEHMİ KORU" başlığı altında; şahıs hakkında çeşitli bilgilerin verildiği, Fehmi KORU'nun Taha KIVANÇ, Bülent ŞİRİN gibi isimlerle çeşitli gazeteler yazılar yazdığından bahsettiği görülmüştür.

Ayrı ayn başlıklar halinde "Emine Özkan ŞENLİKOĞLU" "Tuncay ÖZKAN" "Cengiz ÇANDAR" isimli şahıslar hakkında bilgiler verdikten sonra, "Günümüz Türkiye'sinde kayıt dışı binlerce dolarlık maaş zarflanm kabul etmeyi içlerinde sindirebilen, görkemli yalı veya çiftlikte yaşam sürdüren hiçbir gazetecinin dürüstlük ve onurdan söz etmeye hakkı olamaz. Çünkü, kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, kayıt dışı ödenen ve dolar olarak aldıklann maaşlann kaynağı kara/paradır. Yani kayıt dışı ekonomiden gelen paradır. Ve bu portelerin gazeteci sıfatını kullanmaya da haklan olamaz. Çünkü, gazeteci değillerdir ve gazeteciliği bilmedikleri, yaptıklan yayınlarla belirlenmiştir. Bunlar yalnızca prototip portrelerdir. Türk basın tarihi bu portrelerden gazeteci olarak söz etmeyecektir." yazdığı görülmüştür.

"ARAŞTIRMACI GAZETECİ PROTOTİPLERİ" başlıklı bölümde; "... Burada işaret edilmek istenen MİT'in kontrolünde gelişip dal budak salan çeşitli güç odaklan ile yine MİT'in kontrol ve yönlendirmesinde yaşam bulan medya odaklan ile yine MİT'in kontrol ve yönlendirmesinde yaşam bulan medya içinde yaratılan ayncalıklı ve gazetecilik mesleğiyle hiçbir ilgisi olmayan gazeteci prototipleridir. Bu prototiplerin önce gazetecilik mesleğine verdikleri, sonra da topluma yansıttıklan zarara dikkat edilmesi ulusal çakırlar gereğidir. Bu vahim durumun ortadan kaldınlması esas amaç edinilmelidir."

"Bir dönem Cumhuriyet gazetesinde Uğur MUMCU ile birlikte çalışan Tuncay ÖZKAN'm yeterli deneyim ve birikimden yoksun olmasına karşın, Türkiye'nin en büyük ve etkin yayın organlan arasında yer alan Kanal - D televizyonunda haber genel yayın yönetmenliğine atanması oldukça düşündürücüdür. Tuncay ÖZKAN, hangi kanlı tablonun oluşumuna verdiği katkılanndan ötürü hak etmediği bu kilit noktaya atanmıştır? İşin çok daha tramvatik yönü Özkan'ın sürekli olarak Uğur MUMCU cinayetinin aydınlatılması yönünde yayınladığı spekülatif haberlerdir. Bunu haberi yapmasmdaki neden hangi endişelerden kaynaklanmaktadır? Tuncay Özkan, Mumcu ailesi ile neden bu denli içli/dışlı olma gereği duymaktadır? Sorulanna Özkan'ın verebileceği hiçbir yanıt olmayacağı kesinlik kazanmıştır." yazdığı görülmüştür.

Metnin sonunda ise birçok tanınmış gazetecinin isimleri karşısında değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür. "SONUÇ" başlığı altında ise;

"Hazırlanan bu çalışma Türk medyasının bugününü gözler önüne sermeyi amaçladığı gibi ulusal çıkarlann korunması için gerekli önemlerin ivedilikle alınmasının nedenli gerekli bir zorunluluk olduğunu da işaret etmektedir.

Gazetecilik mesleğini, meslek ilkeleri ve oluruna yakışır hale getirmek öncelikle gazetecilerin görevi olmalıdır. Ancak, ulusal güvenlik sorunu haline gelen medya yapılanması ve gazeteciler hakkında gerekli işlemlerin yapılması, Kemalist Cumhuriyet Devrimlerinin korunabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ulusal güvenliğinin sağlanabilmesi ve toplumsal huzurun korunabilmesi açısından müdahaleyi zorunlu ve kaçınılmaz kılmaktadır.

Türkiye'nin 21. yüzyıl dünyasında şuan sahip olduğu Ulusal medya kuruşlan içinde yer alan ajan gazeteci protipleri ile dış dünyada sorunlannm üstesinden gelebilmesi olanaksız olduğu gibi, kendi içinde de ekonomik, soysal, kültürel ve toplumsal istikran koruyabilmesi gerçekçilikle bağdaşmayacak bir beklentidir." yazdığı görülmüştür.



Yüklə 3,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin