USİAD ULUSAL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak kısmında "USİAD" "ULUSAL SANAYİCİ YE,«>İS,, ADAMLARI DERNEĞİ" "İSTANBUL/12 NİSAN 2000" yazmaktadır. 6 sayf^an^luşmaltadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanının 4/b) "GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜN ANAHTARI" başlığı altında; İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçlan doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacaklan, Ergenekon'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşullann gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
"LOBİ" dokümanının 4) "HEDEF" başlığı altında; Lobi'nin öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanması, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü artırma çalışmalanna yönelmesi gerektiği belirtilmiştir.
Örgütün bu amaçlannı gerçekleştirebilmek için "USİAD" isimli sivil toplum örgütünü kontrol altına almaya çalıştığı, bu nedenle de "USİAD" isimli doküman çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır.
"USİAD" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE;
"GİRİŞ" başlığı altında; Söz konusu çalışmanın Ulusal Sanayici ve İşadamlan (USİAD) adlı sivil toplum örgütünü konu edindiği,
USİAD'm Kemalist ulusal kaygılar ve amaçlar doğrultusunda oluşturulan bir dernek olduğu ve işadamlan Mümtaz ZEYTİNOĞLU ile Murtaza ÇELİKEL'in öngörülerinden yararlanıldığı belirtilmiştir.
"AMAÇ" başlığı altında;
USİAD'm, global fınans kaynaklannm, ulusal üretimi önce kilitleyip ardından da tümden işlemez ve başansız kılma hedefinin karşısında, yeni bir güç olarak çıkartılmaya çalışıldığı belirtilmiştir.
Henüz kuruluş sorunlannı tam anlamıyla aşamamış olmasına rağmen USİAD'm "yerli malı" üretimi ve kullanımı mesajından yola çıkarak girişimlerde bulunmuş olmasının ayn bir önem ifade ettiği,
İlerleyen bölümlerde Türkiye'nin sanayi alanındaki birçok oluşum ve örgütlenmenin çeşitli bürokratik ve siyasi engellerle karşılaştığı, dış güç odaklannm baskılan sonucu uygulanan ulusal çıkarlara tümden aykm tanm, sanayi ve üretim yapılanmalannm ülkeyi "montaj sektörü" konumuna getirdiği,
Tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında USİAD'm yerinde ve gerekli bir adım attığı, bu anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerektiği belirtilmiştir.
"SORUNLAR" başlığı altında;
USİAD'm en önemli ve en büyük sorununun, mevcut ekonomik yapı içinde diğer sanayici ve işadamlan örgütlerine karşı sergilediği farklı söylem ve ideallerinden dolayı girişimlerinde karşılaştığı engeller olduğu,
Medyanın USİAD karşısında patronlannm, çıkar ve taleplerine uygun hareket ettiği, ancak yeni bir örgütlemenin (USİAD) çıkar odaklannm ve illegal çevrelerin hedefi haline geldiği,
Amaçlar ve ilkeler doğrultusunda hareketle kuruculan derneğe "ulusal" adı verilmesini uygun gördüğü, ancak ülkede ve dünyada yaratacağı etkinlik göz önüne alındığında bürokratik engellerle karşılaşacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" başlığı altında;
USİAD'm faaliyetlerini ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmesi, sorunlanna çözüm yollannm tespit edilmesi, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve işbirliğinin sağlanması gerektiği,
İlişkinin "örtülü" bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinin ülke çıkarlan adına yararlı olduğu görülen USİAD'm; göstereceği ^performansın aynı zamanda ekonomik alandaki aksiyonlar karşısında reaksiyp'n öd,ağı olarak değerlendirilmesi gerektiği
Özellikle hükümetlerin dış güç odaklan ile ilintileri ve uğradıklan baskılar sonucunda, ülke çıkarlanna aykm karar almaları ve bu kararlann uygulanması karşısında USİAD'm varlığının ayn bir önem taşıdığı,
Aynca USİAD'm Türkiye'deki fundamentalist ekonomik açılımlar karşısında ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli rol üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheli Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN isimli şahıslardan ele geçirilmiştir.Dokümanm kapak kısmında "PANZEHİR ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ" "KÜRT HAREKETİ VE TÜRK - KÜRT KARDEŞLİĞİ" "İSTANBUL /1 MAYIS 2000" yazmaktadır. 15 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplannm kontrol altında tutulması gerektiği, gereğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
"PANZEHİR" isimli dokümanda ise; Abdullah ÖCALAN'm tutuklu bulunmasından faydalanılabileceğinden bahsedildiği. "OPERASYON" başlığı altında da Abdullah ÖCALAN'm yargı sürecinde gerçekleştirilebilecek operasyonun temel amacının PKK yönetim kadrolannın başansızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplanndan seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subaylann atanmasından ibaret olduğu ve aynı uygulamanın HADEP kadrolan için de gerçekleştirilebileceğinden bahsedildiği görülmüştür.
Bu nedenle "PANZEHİR" isimli dokümanın, "ERGENEKON" dokümanında "TERÖR" başlığı altında gösterilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için yapılabilecek çalışmalan açıklamak amacıyla düzenlendiği değerlendirilmektedir.
DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE: "1) AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve parçalanışı döneminde, ayn ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıklan, Kıbns Banş Harekatı sırasında ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun kuyruklar oluşturduğu, Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalannı sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.
"2) EMPERYALİZMİN ETNİK / AYRILIKÇI TERÖR SAVAŞI" başlığı altında; Emperyalist güçlerce uzun yıllar sürdürülen sinsi ve inatçı çalışmalar sonucunda, PKK terör örgütünün oluşumunun sağlandığı ve böylelikle bir "Kürt Hareketi'nin sahneye konduğu,
Emperyalist güçlerin PKK terör örgütü taşeronluğunda, önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmeyi, daha sonra da yıkmayı planladığı, fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin gösterdiği direncin emperyalist güçleri hayal kınklığma uğrattığı belirtilmiştir.
"3) KUZEY IRAK VE KUKLA KÜRT DEVLETİ" başlığı altında;
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya, Türkiye'de sahnelenen etnik/aynlıkçı programa destek verdikleri, bu destekler sonucu PKK terör örgütünün oluştuğu, geliştiği ve sonuçta "Siyasallaştınlmajy^tenen Kürt Hareketi" sorununun ortaya çıktığı, ,
,7 •* . \.
fa 1 1>\
Ortaya çıkan tabloda, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt devleti oluşturularak ABD ve AB'nin çıkarlarına hizmet edecek bir üs oluşturma çabası olduğu, böylelikle Avrasya bölgesi yer altı kaynaklarının ele geçirilmesinin hedeflendiği belirtilmiştir.
"4) DEMOKRATİK CUMHURİYET PROGRAMI" başlığı altında;
Türkiye'yi parçala ve böl taktiği ile parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk hedeflerinin Türk Kültürü olduğu, süreç içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin emperyalizmin ülke içersindeki istihbarat, provokasyon ve terör bürolarına dönüştüğü,
2000 yılında CHP'nin "Demokratik Cumhuriyet Programı" ile CHP-PKK ittifakının aynı şeyler olduğu, burada satır arasında ikinci Cumhuriyet programının amaçlandığı belirtilmiştir.
Bu nedenle Türkiye'nin yıllardır savaş verdiği cephelerde, yasal siyasi partilerin ya da hükümetlerin alacağı kararlarla savaşın kazanılmasının mümkün olmadığı,
Milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması her ne kadar halkın kendisine emanet edilmiş ise de; siyasi kadrolar, bürokratlar ve teknokratlara emanet edilmeyecek kadar önemli ve kutsal olduğu, bu kutsal emanetin korunması görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk Gençliğine emanet edildiği belirtilmiştir.
"5) KÜRT AYRILIKÇILIĞI ÜZERİNDE İKTİDAR HESAPLARI" başlığı altında;
Sözde ulusal çıkarlar, ulusal banş ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, iç banş ve huzurun sağlanması adına hareket eden siyasi kadrolann asıl amaçlannm oy avcılığı olduğu, bu amaç doğrultusunda üretilen politikalann çok sakıncalı olduğu,
Sonuç olarak; siyasi kadrolann PKK terör örgütü ile diyalog içinde olduklan ve uzlaşma arayışlanna yöneldiklerinin gözlemlendiği belirtilmiştir.
"6) ABDULLAH ÖCALAN FAKTÖRÜ" başlığı altında;
PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm bir savaş esiri olmadığı, dış istihbarat örgütlerinin güdümünde cinayet ve katliamlardan sorumlu, ihanet ve cinayet şebekesinin azmettiricisi olduğu,
Fakat ÖCALAN'm sanki bir savaş suçlusu gibi muameleye tabi tutulduğu, bu nedenle eylemleri ve söylemlerinin siyasal zemine oturtulmak istendiği, bu durumun son derece sakıncalı olduğu ve vahim sonuçlar doğuracağı,
Emperyalizme karşı mücadeleye yönelen ve kurtuluş savaşını başlatan Mustafa Kemal için idam karan verildiğinin bilindiği, bu idam karannm Türk halkının Mustafa Kemal'e olan bağlılığını artıran bir faktöre dönüştüğü, ancak Mustafa Kemal Paşa'nın sonuç olarak egemenliği ortadan kaldmlmaya çalışan bir ulusun ve parçalanma sürecine itilen Osmanlı İmparatorluğu'nun değerli bir generali olduğu, oysa Abdullah ÖCALAN için böyle bir özellikten bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yargı süreci devam ederken Abdullah ÖCALAN'm PKK ve HADEP'e yönelik talimatlannm medya aracılığı ile kamuoyuna sıkça yansıtılıyor olması, kamu viCDanmda yararlar açtığı ve dış dünya kamuoyunda da halen önemli bir gücün lideri konumunda olduğu imajı verdiği, bu nedenle ÖCALAN'm medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi yerine, bu anlamdaki çalışmalarda ÖCALAN'm yazılı mesajlannın güvenilir kuryeler aracılığı ile iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı belirtilmiştir.
İmralı yargı sürecinin beraberinde etnik aynlıkçı terör olgusunun dünya siyaset platformunda siyasallaşması sürecini doğurduğu, fakat İmralı yargı süreci içinde tutuklu bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği,
Abdullah ÖCALAN'm İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nın ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtanlarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği, _
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah ÖCALAN'm gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
"7) CHP'NİN PKK' LAŞTIRILMASI" başlığı altında;
Türkiye'nin PKK'nın CHP'üleştirilmesi girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir. "8) OPERASYON" başlığı altında;
Abdullah ÖCALAN'm yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun temel hareket noktasının, PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subayların atanmasından ibaret olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör örgütünü tümüyle dış güç odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı,
Kontrol altına alınmış PKK terör örgütünün yanı sıra aynı uygulamanın HADEP kadroları içinde gerçekleştirilebileceği,
Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.
TBMM'ne Pentagon emrinde ve AB güç odaklarının desteğinde girecek olan PKK uzantısı HADEP'in Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle girmesinde, milli egemenlik ve ulusal çıkarlar adına yarar olduğu belirtilmiştir.
FABRİKATÖR GÖZLEM & ANALİZ İSİMLİ DOKÜMAN
Bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak kısmında "FABRİKATÖR" "GÖZLEM&ANALİZ" "İSTANBUL/ŞUBAT 2000" yazmaktadır. 27 sayfadan oluşmaktadır.
DOKÜMANIN "ERGENEKON" DOKÜMANI İLE İRTİBATI: "ERGENEKON" dokümanının "2/b) ÖRNEKLER" başlığı içersinde; Dünyanın her yerinde radikal düşüncelerin entelektüel kesim arasında yeşerdiği, (Komünizm, Sosyalizm, Demokrasi vb) güçlü istihbarat örgütleri için en tehlikeli görülen grubun entelektüel kesim olduğu, kamuoyunu en çok ve kolaylıkla etkileme becerisine sahip olduklan için, bu kesimin istihbarat örgütleri tarafından ciddi biçimde kontrol altında tutulmak istendikleri, bunun yanı sıra bu çevrenin istihbarat toplama açısından da çok zengin olduğu belirtilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanının 3/c) "POLİTİKALAR" başlığı altında ise; 21. yüzyılda dünya politikacılanm ve siyasetçilerini istihbarat örgütlerinin biçimlendireceği, dünyada var olabilmiş tüm sistemlerin ülke çıkarlan ve mevcut rejim ilkelerine aykm ideolojilere ait siyasileri engellediği, bunu ise 1-Suikast, 2-Dez-Enformasyon yöntemleri ile yaptığı belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" kelimesinin; kişisel ve siyasal amaçlar için, genellikle gerçek ajan kaynaklanna sahip olmaksızın, gerçek dışı ve abartılı haber üreten kişi ve grup anlamına geldiği belirtilmiştir.
"FABRİKATÖR" isimli dokümanın içeriğinde ise Doğu PERİNÇEK ve grubunun yapısı ve faaliyetlerini anlatan bir çalışma raporu olduğu, bu çerçevede Doğu PERİNÇEK ve grubunun Mao Zedung'un yolunu benimsedikleri, çok iyi istihbarat toplama yapılannm olduğu, bunlann yanı sıra arşivlerinde kişilerle ilgili ciddi manada bilgi ve belgelerin olduğu, bu bilgi ve belgeleri genellikle skandal içerikli provokasyon amaçlı kullandıklan,
Doğu PERİNÇEK örgüt üyesidir. Örgütün, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi
yapısından, istihbarat toplama faaliyetlerinden yararlanmak ve örgütün politikalanndan olan
"Dez-Enformasyon" yöntemini gerçekleştirmek amacıyla "FABRİKATÖR" isimli çalışmayı
yaptığı değerlendirilmektedir. „ v
"FABRİKATÖR" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPİLAN İNCELEMESİNDE;
Dokümanın dip notunda "FABRİKATÖR" kelimesinin Amerikan İstihbarat Servisi tarafından kullanılan bir terim olduğu, kişisel ve siyasal amaçlar için genellikle gerçek ajan kaynaklarına sahip olmaksızın gerçekdışı ve abartılı haber üreten kişi veya grup anlamına geldiği belirtilmiştir.
1.Bölümde "GİRİŞ AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında;
Bu çalışmanın "Fabrikatör" tanımlamasına uygun görülen hukuk doktoru Doğu PERİNÇEK ve Aydınlık grubunun toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda "açık faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında, objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınarak hazırlanan bir analiz olduğu belirtilmiştir.
Doğu PERİNÇEK ve grubunun Marksist ideolojiyi ve Mao Zedung'un yolunu benimseyip savundukları, uyguladıkları siyasette ise çok açık bir biçimde "Kemalizm'in Sancaktan ve Kalesi" durumunda görüldüğü, Mao Zedung siyaset ve yöntemleri yerine, Kemalist yöntemler sergilemeye özel bir çaba gösterdikleri, bu türden siyaset örneğini yalnızca siyasal fundamentalizmin sergilediği ve bu yönteme de "takiye" dendiği belirtilmiştir.
Doğu PERİNÇEK ve grubunun, MİT yöneticileri tarafından MİT'in çalışmalannm aksadığını ve hatta felç olduğunu medya yaymlannda dile getirmiş olmalannm dikkat çekici olduğu, MİT yöneticilerinin açık kimliklerinin, evlerinin açık adreslerinin, otomobil plakalannm Perinçek ve grubuna ait yayın organlannda yayınlanmış olmasının da dikkate değer ve her türden yoruma açık bir husus olduğu belirtilmiştir.
Aynca Doğu PERİNÇEK'in özgeçmişinden, yayınlanmış kitaplanndan ve yurtdışı seyahatlerinden bahsedildiği, bu çerçevede Avrupa ülkeleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Küba, Suriye ve Lübnan ülkelerine gittiği belirtilmiştir.
2.Bölümde "FAALİYET VE YÖNTEMLER" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK'in yönteminin "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan uzun vadeye yayılmış, belirlenen hedeflerin örtülü stratejik planlamalan olarak özetlendiği, bu yöntemin nihai hedefin belirlenebilmesini engellediği, bu nedenle her türlü örtülü faaliyete zemin hazırlayan çok özel bir metot olduğu,
Doğu PERİNÇEK'in iyi bir hukukçu olduğu, bu nedenle faaliyetlerini hukuki zemine oturtmakta olabildiğince titiz davrandığı, yarar sağlayıcı her türden güç odağı ile işbirliği içinde olmasının en belirgin özelliği olduğu, siyasi faaliyetlerini ise tavandan tabana yayılma biçiminde çok yönlü ve çok amaçlı "Skandal/pravokasyon" yöntemleri ile gerçekleştirdiği belirtilmiştir.
"Provokasyon Faaliyetleri" alt başlığı içerisinde;
Toplumun duyarlı olduğu her konuda provokasyonlann oluşumuna zemin hazırlanmasının sağlanması, her şey olup bittikten sonrada provokasyonu gerçekleştirenlerin deşifre edilmesi yönteminin her dönemde yerini koruduğu, provokasyon amaçlı faaliyetlerin tümünde "skandal"m örtü işlevi gördüğü, eylemlerde sergilenen skandallann gerçekte seçilen hedefi ve belirlenen amacı örttüğü, böylece eylemlerin çözümlenmesinin engellendiği belirtilmiştir.
"İstihbarat" alt başlığı içerisinde;
Doğu PERİNÇEK ve grubunun her konuda olduğu gibi istihbarat verileri toplanmasında da çok titiz davrandığı, yapılan çalışmalann hukuk normlanna uygunluğunun sağlanabilmesi için her dönemde yayın şirketinin faal tutulduğu, gazete ve dergi yayıncılığı ile kişi ve kurumlardan bilgi akışının sağlandığı, elde edilen verilerin stratejik materyallere dönüştürülerek yayıncılık ve hukuk prensiplerinin sınırlarının zorlandığı, ideolojik amaçlar doğrultusunda yüksek tahrip gücüne sahip bir silah gibi kullanıldığı, Perinçek ve grubunun yayın faaliyetleri içerisinde yer alan istihbarat toplama çalışmalannm gazeteciliğin doğal sınırlan içerisinde kabul edilemeyeceği, çünkü disiplinli -bir şekilde sürdürülen arşiv çalışmalan içerisinde MİT ve Genelkurmay Başkanlığının "çok-.gizli" belgelerinin de yer
aldığı belirtilmiş ve bu şekilde gizlilik dereceli belgelerle ilgili yaptığı haberlerden örnekler verildiği görülmüştür. (MİT raporu, Hiram ABASTn kamuoyuna deşifresi, Tansu ÇİLLER -CIA ilişkiler ağı vb.)
"Arşiv" alt başlığı altında;
Kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunduğu, bu arşivde yer alan bilgi ve belgelerin genellikle skandal içerikli provokasyonlara yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak olduğu, bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler içeren hiçbir arşiv çalışmasının yapılmadığı ve bu anlamda bir çalışmanın gereksiz görülmüş olmasının arşivcilik faaliyetlerindeki amacın açığa çıkartılmasında yeterli olduğu belirtilmiştir.
3.Bölümde "DIŞ İLİŞKİLER" başlığı altında;
Perinçek'in komünist bloklar ve Ortadoğu ülkeleriyle olduğu kadar eşdeğerde batı ülkeleri, onların istihbarat örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla her dönemde yakın ilişkiler içinde olmaya özen gösterdiği, Türkiye'de komünist görüşe sahip pek çok siyasi portre yıpranıp biterken Perinçek güçlü bir oy potansiyeli yakalayamamış olmasına rağmen her dönemde ayakta kalmayı başarabildiği, bunun nedeninin de Doğu PERİNÇEK'in Doğu Bloku ülkeleri ve Çin ile kurduğu ilişkiler oranında batılı ülkeler ile de sağlıklı ve derin ilişkiler kurmuş olmasından kaynaklandığı, Perinçek'in özellikle Çin ile olan ilişkilerinin dikkate değer olduğu ve Çin'den finansal anlamda destek gördüğü belirtilmiştir.
4.Bölümde "ABDULLAH ÖCALAN, KÜRT SORUNU VE PKK" başlığı altında;
Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ tarafından 12.12.1994 tarihinde yazılan "GİZLİ" ibareli PKK terör örgütü hakkında ders notu olduğu, bu ders notu içeriğinde PKK terör örgütünün 27 Kasım 1978 yılında Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret Köyü'nde aralarında Abdullah ÖCALAN, Doğu PERİNÇEK, Ahmet TÜRK, Mehdi ZANA ve Cemil BAYIK gibi kişilerin de bulunduğu 25 kişi tarafından kurulduğu, devamında örgütün gerek siyasi gerek silahlı gelişimi ile PKK'nın Ermeni ve Asala işbirliğinden bahsedildiği anlaşılmıştır.
Devamında 5 Şubat 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in bu ders notu ile ilgili Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğu, bu suç duyurusu içerisinde söz konusu ders notunun provokasyon olduğu, bu provokasyonun kaynağının Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı bir istihbarat ve istihbarata karşı koyma şube müdürlüğünün olduğu, bu nedenle bu provokasyondan yalnızca ders notunu hazırlayan Kurmay Yüzbaşı Ceyhan KARAGÖZ'ün değil aynı zamanda emir komuta zinciriyle bağlı olduğu komutanların ve Milli Savunma Bakam'nm da sorumlu olduğu, aynca bu ders notunun dağıtımında bulunan ilgili kamu kurumlannın da sorumlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Aynı başlığın ilerleyen bölümlerinde, PKK'nın Genel Sekreterinin Abdullah ÖCALAN olduğu, Doğu PERİNÇEK'in Bekaa Vadisindeki PKK kampında Abdullah ÖCALAN ile görüştüğü, aynca Abdullah ÖCALAN'm Türkiye'ye getirilmesi ve İmralı Cezaevine kapatılmasıyla başlayan süreç içerisinde ÖCALAN'IN avukatlan ile Doğu PERİNÇEK arasında başlayan teori ve düşünce alışverişinin dikkat çekici olduğu belirtilmiştir.
Aynca 13 Ocak 1995 tarihinde Doğu PERİNÇEK'in Süleyman DEMİREL'e sunduğu "Kürt Sorununa Acil Kardeşlik Çözümü" isimli dokümanda, Öcalan'm dış ülkelerden acil müdahale istemesini işaret ederek PKK liderinin Sevr çizgisine gittiği görüşünü dile getirmesinin düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
Aynca Doğu PERİNÇEK'in "Kürt Sorunu" tanımlaması ile yaptığı açıklama ve yaymlann Türkiye'de yaşanan terör olaylannın Kürt sorunu olarak adlandınlmasma neden olduğu, Doğu PERİNÇEK'in sözde, Kemalizm'i ve Türk/Kürt kardeşliğini savunma adına yaptığı atılımlann aslında Türk/Kürt kardeşliği arasında uçurumlar meydana getirdiği, sonuç olarak Doğu PERİNÇEK'in Kemalizm, Türk/Kürt kardeşliği, insan hak ve özgürlükleri ve demokrasi adı altında yaptığı tüm girişimlenn bılınçh-*hır biçimde Marksist/Leninist/Maocu ideoloji kalıplanjçinde "bölücülük" argümanları ürettiği belirtilmiştir.
5.Bölümde "MUHALEFET VE MÜTTEFİK YÖNTEMLER" başlığı altında; Doğu PERİNÇEK ve grubunun mevcut sistem içerisinde yer alan tüm siyasi partilerden farklı bir siyaset yürüttüğü, siyasi hayatının hiçbir döneminde parlamentoya girememesine rağmen mevcut sistemi değiştirme amacı doğrultusunda iktidara gelmenin ve sistemi değiştirmenin tek yolunun her alanda "örgütlenmek"ten geçtiğinin kabullenildiği, Doğu PERİNÇEK ve grubunun siyasi arenada çok farklı bir muhalefet uyguladıkları, Perinçek'in uyguladığı muhalefetin siyasi anlamda mevcut rejim karşıtı olduğu, yani sistemin tamamen işlemez bir duruma girdiği, ömrünü tamamladığı görüşünün öne sürerek muhalefet yaptığı, sonuç olarak Doğu PERİNÇEK'e göre sistemin mutlak bir devrime ihtiyacının olduğu, gerçekleştirilecek devrimin ise Mao Zedung öğretisi olduğu belirtilmiştir.
ö.Bölümde "FUNDAMENTALİZME BAKIŞ" başlığı altında;
Perinçek ve grubunun fundamentalizme karşı kendilerini "vatansever"lik ile özdeş hale getirmeye özen gösterdikleri, 28 Şubat sürecinde kendilerinin kamuoyunda sempati kazanmaya çalıştıkları, yine bu dönemde fundamentalist çevrelere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef gösterdikleri, bu yöntemle ordu ile inançlı halk kitleleri arasındaki banş ve saygının yıpratılmasını amaçladıklan, kısacası Doğu PERİNÇEK ve grubunun güvenlik kuvvetleri, iç istihbarat birimleri ve Cumhuriyet savcılannm görevlerini tüm işlevleri ile birlikte üstlenmeyi istedikleri belirtilmiştir.
7.Bölümde "KEMALİZM'E BAKIŞ" başlığı altında;
Perinçek'in uyguladığı siyasi çizginin halk kitleleri için antipatik olduğu, bu durumu sempatik hale dönüştürmek için Kemalizm'e sahip çıkma yöntemini kullandıklan, Kemalizm'i savunma merkezinden hareketle pek çok kurum, kuruluş ve kişilere karşı saldırabilme olanağı bulduğu belirtilmiştir.
Aynca Atatürk ile Lenin'in görüşlerinin örtüştüğünü açıkça dile getirmesi Kemalizm'in gençler arasında gerçek anlamda anlaşılmasını engellediği ve kavram karmaşasına neden olduğu, Perinçek'e göre Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Kemalizm'in ancak Marksist/Leninist/Maocu anlayış ile kavranabileceği belirtilmiştir.
8.Bölümde "TOPLUMA BAKIŞ" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK'in uyguladığı politika ile iktidara gelmesinin mümkün olmadığını bildiğini, bu nedenle "örgütlenme" ve "örgütsel faaliyetler" ile mevcut rejimi devirerek yerine Marksist ideoloji türevi olan Mao Zedung sistemini getirmeye çalıştığı, ancak toplumun yapısının bu isteme uygun olmadığını bildiği, bu nedenle toplumdan alman güçle değil de örgütsel faaliyet ve provokasyonlann sağlayacağı ivmelerden yararlanabilme yöntemini uyguladığı belirtilmiştir.
Aynca Perinçek'in "uzun yof'unda halkın yalnızca bir araç olduğu, kendi ideolojileri doğrultusunda bir rejim kurabilmek için halkı sürekli biçimde ajite ettiği ve mevcut rejime karşı dirence sürüklediği belirtilmiştir.
9.Bölümde "FİNANSAL KAYNAK YARATMA YÖNTEMLERİ" başlığı altında;
Perinçek'in finansal kaynaklar yaratılmasında grubunun dahi bilinçlenmesini engellediği, kaynak yaratılması girişimlerinin tümünün gizli olduğu, görünürdeki üye aidatlan, yayıncılık faaliyetleri dışında birçok ticari şirket faaliyetinin olduğu, bu şirketlerin Çin ve Federal Almanya gibi ülkelerle ticari ilişkiler içerisinde olduğu, aynca elde edilen istihbarat bilgilerinin finansal kaynağa dönüştürüldüğü belirtilmiştir.
1 Ö.Bölümde "SİYASİ PARTİLER İLE İLİŞKİLER" başlığı altında;
Elde edilen istihbarat ve siyasi gelişmelerin adeta bir silah gibi kullanılarak siyasi partilerin bir anda yıpratılması yöntemlerini geliştirdiklerini belirtilmiştir.
11.Bölümde "TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİNLİK VE GÜVENİLİRLİK" başlığı
altında;
Perinçek ve grubunun toplum ve kurumlar üzerinde etkinliği olmakla birlikte güvenilirliğinin olmadığı, sürekli biçimde provokasyona açık eylemler ve girişimler içinde karanlık bir portre olarak görüldüğü belirtilmiştir.
12.Bölümde "GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER" başlığı altında;
Doğu PERİNÇEK ve grubunun ulusal çıkarlar göz önüne alındığında olumlu bir siyasetçi portresi çizmediği, bunun yanı sıra net olarak gazeteci portresi de olmadığı, Perinçek'in ticaretten teoriye, dış güç odaklarından provokasyona ve illegaliteye açılımlar yapabilen çok geniş bir yelpaze içinde yer aldığının gözlemlendiği belirtilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |