GRUP (08:58-09:02): ...(anlaşılmıyor) TUNÇER ÖZDOĞAN (09:03-11:50): Tanrı merkezli düşünce ile insan merkezli düşünce farklı farklı düşünme biçimleridir. Burada dünya üzerindeki her şeye karar veren yani doğal bir takım olaylara, toplumsal olaylara ...(anlaşılmıyor) üzerinden tanrıya bağlıdır. ...(anlaşılmıyor) bütün doğaya ilişkin topluma ilişkin bütün olaylara hakim durumda olan tanrıdır. Tek söz sahibi olan aslında tanrıdır. Ama bilimlerin gelişmesi ile birlikte tanrının burada söz sahibi olmak ...(anlaşılmıyor) insanında burada bilimlerin gelişmesiyle birlikte doğadaki ve toplumdaki bir takım problemleri olayları çözmek konusunda bilim yardımıyla problemleri çözmek konusunda insanın önü açılmış olur. Bilimin gelişmesiyle birlikte insanın önü açılır bu anlamda tanrının kölelik üzerindeki etkisi kırılır. Bu nasıl kendisini gösterir. Kilisenin ve Kralın örgüt üzerindeki etkisinin ortadan kalkmasıyla ortaya çıkar yani köylü ...(anlaşılmıyor) kendi başına problemleri günlük yaşamda karşılaştığı problemlerin çözülebileceğinin farkına varır. Yani kimse sizi var eden veya ektiğiniz buğdayı yeşerten tanrıdır gibi bir ...(anlaşılmıyor) kimyaya dair bir takım bulgularlar hiçte öyle olmadığını ortaya çıkarır. Suyun diyelim ki buğday üzerindeki etkisi veya güneş ışınlarının buğday üzerindeki etkisi bilindikten sonra burada tanrının hikmetine ihtiyaç görmemeye başladı insanlar. Suladıkları, bir takım arıklar açtıkları, suyu en verimli şekilde, güneş ışınlarını en verimli şekilde, belki gübreyi en verimli şekilde kullandıkları oranda üretimin arttığını görecek köylüler yani doğa üzerinde insanların bilgisi artığı oranda etkisi de artacaktır. Bu anlamda tanrının etkisinin insanlar üzerindeki etkisinin gerilediğini görüyoruz burada ama günümüzde de aynı şeyler oluyor zaten ...(anlaşılmıyor) felsefe üzerinden dinin toplum üzerindeki etkisinin gerilediğini görüyoruz. Bu gerileme aynı zamanda ...(anlaşılmıyor) duraklama ...(anlaşılmıyor) etkisini kırdığını görüyoruz.