Y3 ŞAHIS: (anlaşılmıyor)… kadın oraya kadar, (anlaşılmıyor)… şey dediniz işte kadın farkında değil
CİHAN DENİZ ZARAKOLU:ya o bir noktasında,
Y3 ŞAHIS: Çok dikkatimi çekti(anlaşılmıyor)…
CİHAN DENİZ ZARAKOLU:şeyde söyledik ama inanmanın meselamitolojiler açısından baktığımız vakit, inanmanın kendinden, çalınan icatları geri almak için mücadele ettiğini söyledik, vurguladık ama bunlar artık son nokta, yani benim söylediğim nokta odur.Erkek ilk kez Şamanı aldığında, şamanlığı üstüne aldığında kadının bakış açısının farklılığından kaynaklı olarak,bunda bir art niyet aranmıştır, benim vurgulamak istediğim nokta bu, bir noktaya geldiğinde,artık erkek şamanlıktan vesayireden çıkıp,doğrudan iktidarı hedef aldığında, doğrudan neolitik dönemin kazanımlarını hedef aldığında, o zaman dün söylediğimiz direnişler ortaya çıkmıştır, ama ilk erkek temelini kurduğunda, yani ilk erkek daha farklı şekilde ben artık şaman olacam dediğinde, oralardaki benim anlattığım zihniyet oralardaydı, o anda şey dememiştir hayır olmazsın vesayire ama bir kez açık şey başladığında, açık erkeğin iktidar yürüyüşü, açıktan erkeğin egemenlik mücadelesi başladığında kadının direnişi orda başlamıştır, yani yoksa ilk küçük adımlarda, hemen direniş başlamamıştır, ben orda yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.Yani o direniş olmadı demek değildir, yoksa tabiî ki artık sistem erkek egemenliğini dayattığı noktada kendi kazanımlarını savunmak için direnmiştir. O zamanda simgesel olarak dediği yerde bitmiştir. Şimdi şeylerin bir çıkmazı vardı onuda hatırlayalım, dinlerde ikisindede şuana kadar gördüğümüz kadar dinlerde temel bir çıkmaz vardır, sistemin içinde boy verdiği için aynı zamanda bir ayağı her zaman sistemin içindedir, yani Musa’ da sistemin içinde hani o köleci zihniyetin içinde ona karşı çıktığı için aynı zamanda şunuda vermek istiyorum sonuç olarak getirdiği dinin belirli özellikleri doğrultusunda zihniyeti yansıtan şeylerdir, ve kendi halkına karşı ona çok ciddi kazanımlar getirmiştir,ama başka halklara karşı çok ciddi boyun eğdirmeler yapmıştır mesela mısırlılara karşı olsun (anlaşılmıyor)… ülkesi diye tabir edilen o dönemdeki diğer halklara karşı olsun, çok ciddi saldırıları Meşru gören bir anlayış getirmiştir, Krallık getirmiştir ve onunla birlikte vaat edilmiş topraklar gibi bir anlayış getirmiştir, yani orda mesela vaat edilmiş topraklar görüşü yada siz tanrı ile bir anlaşma yaparken, o anlaşma mesela şey vardır adı işte kutsal kitapların Hıristiyanlığın, eski adı (anlaşılmıyor)… anlaşma demektir, ikisin dede bir anlaşma vardır krallığıyla kulu arasında bir anlaşma söz konusudur. İlk anlaşmayı yapanda İbrahim dir kavmiyle bir anlaşma yaparak kendi soyundan gelen insanların bundan sonra Allaha inanacaklarını söyler bunun işareti olarak (anlaşılmıyor)… koyar, yani bu antlaşmanın işareti şeklinde o yüzden (anlaşılmıyor)… halk olarak bu antlaşmanın işaretidir, bu şekilde yola çıkarak ta kavmi inanacağız derler, buradan baktığımızda da Allah onlara yardımcı olmayı vaat eder, onlara topraklar vaat eder, mısırdan çıkışla birlikte onlara vaat edilmiş topraklar vardır, (anlaşılmıyor)… Hıristiyanlıkta ’ da aynı anlayış,İsa ile birlikte antlaşma yenilenmiştir.Bu sefer daha farklı bir anlaşma vardı, Vaftiz vardır sünnet yoktur artık Vaftiz olup suya girip çıkma ve günahlardan arınma söz konusudur ve bununla birlik te Allah şey vaat eder Hıristiyanlar’ a ben sizin bütün günahlarınızı bağışlayacağım, bundan sonra hepiniz günahlarından arınacaksınız ama bana inanacaksınız ve kurallarımı takip edeceksiniz burada önemli olan şudur iki dinde(anlaşılmıyor)… Hıristiyanlıkta çok net ondada gördük,çıkış İslam karşıtı gibi gözükmektedir,gelinen nokta sistemi yeniden üretmektedir, gelinen nokta sistemde belirli reformlar yaratmaktır, yani mesela bir Musa (anlaşılmıyor)… ciddiolarak, durumlarında bir iyileşme olmuştur Yahudilerin,(anlaşılmıyor)… ama özde bir değişiklik yaratmayı becerememişlerdir, özde bir değişiklik yaratamamıştır, Hıristiyanlık açısından, Hıristiyanlık şeyi getirmiştir, çok ciddi olarak, evrensellik hususunu , insanların eşit olduğunu, insanların eşit olduğu vurgusu ile yola çıkmıştır,kadını yanına almıştır, köleyi yanına almıştır, çok ciddi olarak (anlaşılmıyor)… karşıtı din olarak yola başlamıştır, ama şeyi gördük dün (anlaşılmıyor)… başından itibaren çok çeşitli sisteme (anlaşılmıyor)… verdiğini gördük , mesela ne diyordu ne diyordu hatırlayın bütün iktidar tanrıdan gelir bu yüzden, herkez iktidarlara inanmalıdır veya (anlaşılmıyor)… yaklaşım tanrının hakkı tanrıya, seza’ ın hakkı sezara yani siz tanrıya itaat edin ona boyun eğin,onun emirlerini yerine getirin ama aynı zamanda,iktidarlara da sırtınızı dönmeyin,onlarla da uzlaşın, onlarında devlet içerisindeki gerekliliklerini yerine getirin anlayışını getirmiştir ve bu anlayış,dün gördük şey getirmiştir bir sistemleşmeyi getirmiştir Hıristiyanlık bir sistem karşıtı hareketlen, sistemi eleştiren bir hareket ile kısa bir dönemde içerisinde aslında sistemin en büyük aygıtı olmuştur, devletçi hiyerarşik yapının en büyük aygıtı olmuştur, onun en büyük taşıyıcısı olmuştur, ki o dönem özellikle 300 lerden başlayarak bugüne geldiğimiz vakit bir çok çevrede Hıristiyanlık, devletçi hiyerarşik yapının en temel şeyini oluşturmaktadır unsurunu oluşturmaktadır, onu ayakta tutan en büyük kolunu oluşturmaktadır ve o kolonlardan biri olarak devletçi yapıyı ayakta tutmaktadır.şimdi şeye baktığımız vakit , ilk etapta Hıristiyanlıktan kısaca biraz daha devam edip oradan tekrar şeye geçeceğim feodal yapıya geçişi anlatacağım, şimdi Hıristiyanlığa baktığımız vakit ilk etapta dün şeyi gördük, çok ciddi olarak roma baskısıyla sistem baskısıyla karşılaştıklarını ilk önce dün hatırlıyoruz yani işte aslanlara yem edildiler, çarmağa gerildiler çok ciddi baskılarla zaman zaman karşılaştılar ama sistem tıkandığı için,sistem yeni bir arayışa girdiği için mesela Roma’ da 300’ lere gelindiği vakit sistem artık çok ciddi bir tıkanıklık içindedir,(anlaşılmıyor)..bulamamaktadır, kölelik olgusu artık kölelerin (anlaşılmıyor)…ikna edilmesi roma’ nın kendi o dönemki ideolojisi içinde mümkün olamamaktadır.Ve bu bir arayış getirmiştir,bu arayışın sonunda devlet ilk önce Hıristiyanlık ile uzlaşmaya girer ve bir hoşgörü fermanı yayınlayarak artık Hıristiyanlığa hoş görülüyüm der , bundan sonra Hıristiyanlar istediği gibi faaliyetlerini yapabilir der, sonra 325 te bugünkü coğrafyamız ‘ da olmuştur bu İznik konsülü vardır, İznik konsülü toplanır, İznik konsülünün o dönemki Doğu Roma İmparatorluğu, konsülü çağırıp ve bu konsülde Hıristiyanlığın ilkeleri (anlaşılmıyor)… ve bu kesimde 325 ile birlikte Hıristiyanlığın devletle artık kol kola girmesi tamamlanmaya başlamıştır,325 te dört bir yandan gelen Hıristiyan Rahipler, Piskoposlar Hıristiyanlığın temel nasıl bir şekilde, ilkeleri olacağını tanımlarlar, incile göre tanımlarlar ama incili yeniden yorumlarlar, incili yeniden bir yoruma tabi tutarlar ve buradan yola çıkarakta imanın nasıl devletle uzlaşacağını söylerler, mesela bu din tarihi açısından önemlidir, İzmit konsülü ile beraber Hıristiyanlık içinde daha sosyal yanı ön plana çıkaran, paylaşımcılığı daha çok öne çıkaran anlayışlar mahkum edilmiştir, özellikle Hıristiyanlıktaki çeşitli anlayışlar daha (anlaşılmıyor)…,daha paylaşımcı anlayışlar reddedilmiştir, bunlar devlete karşı Zararlı görülmüştür.ve bunun yerine bugün bildiğimiz anlamda ki Hıristiyanlık ilkeleri ortaya konmuştur ve devletle uzlaşması sağlanmıştır, mesela şeyler yasaklanmıştır, özellikle Suriye deki, mısırdaki Süryani inancı vesayire gibi inançların hepsi sapkın inanç olarak adlandırılmıştır, yasaklanmıştır ve bunlar kovuşturmaya tabii tutulmuştur, bunun yerine bugünkü ilkeleri kabul eden bir Hıristiyanlık anlayışı yapılmıştır, 380 e geldiğimiz zaman Hıristiyanlık açısından , 380 de Roma’ nın resmi dini olmuştur Hıristiyanlık yani o dönemde daha (anlaşılmıyor)… inancı yerine bütün Roma’ da tek resmi din, tek geçerli din Hıristiyanlık aslında buda çok güzel göstermektedir o dindeki dönüşümü başlangıçtaki özgürlükçü, eşitlikçi yapı bir anda resmi din olması ile tersine dönmüştür. Tersine döndüğü andan itibaren eskiden mazlum iken bir anda (anlaşılmıyor)… mağdur etmeye başlar, eskiden mağdur bir pozisyonda iken artık kendisi zulmeden pozisyonuna gelir ve resmi Hıristiyanlık anlayışı dışındaki bütün inanışları, Hıristiyanlığın içindekiler de dahil olmak üzere, hepsini kovuşturmaya tabi tutar, hepsini sapkın ilan eder ve onlara inananları cezalandırmaya başlar