Derslerde tanışma fasılları oluyordu. Derslere gelenlerin geneli Barış ve Demokrasi Partisinde görev alan şahıslardı. Ben ve Gökçem burada bulunan şahıslardan konum olarak farklıydık. Orada bulunduğum süreçte şahit olduğum kadarıyla siyaset akademisi bitiren şahıslara anladığım kadarıyla parti içinde görevler veriliyordu. Ben bu şahıslara KCK veya başka yerlerde görevler verilip verilmediğini bilmiyorum. Bana ve Gökçem'e de bu derslerin bitişinden sonra görev alıp almayacağımızı sordular. Ben her defasında geçiştirdim.
Benim akademiye devam edemediğim süreçte platform yada yemin töreni adı altında bir faaliyet yapılmış, hatta bana daha sonra " sen yemin törenine de katılmadın " diye sitem edilmişti. Ben bu yemin töreninin ve içeriğinin ne olduğunu bilmiyorum ancak, daha sonra Gökçem'le konuşunca bu yeminin örgüte sadakat ve örgüte bağlı olarak çalışmak amacıyla yapılan bir yemin olduğunu öğrendim.
Ben tamamen iyi niyetle ve kültürel amaçla siyaset akademisine gittim, söz konusu akademi her ne kadar Barış ve Demokrasi Partisinin bir kuruluşu gibi gösterilmekte ise de yapılan eğitimler ve verilen dersler tamamen PKK/KCK Terör örgütünün ideolojisini benimsetme ve bu örgüte eleman kazandırma amacına yöneliktir. Ben bunu akademinin sonlarına doğru öğrendim. Kendim kürtçe dahi bilmiyorum. Herhangi bir terör örgütüyle ilgi ve alakam olmamıştır. Ben tamamen iyi niyetimin kurbanı oldum. Ben bu ifadeyi soruşturmanın başında vermek istiyordum. Ancak isminin Mustafa ERASLAN olduğunu öğrendiğim, benim hiç kendisini tanımadığım, daha sonra Barış ve Demokrasi Partisi tarafından görevlendirildiğini öğrendiğim avukat bana telkinlerde bulunarak bu yapıyı anlatmazsam benim faydama olacağını, suçu kabul etmememi, siyaset akademisinde yaşadıklarımı gerçeğiyle anlatırsam sıkıntıya gireceğimi söyledi. Bu nedenle bende şu andaki ifademi beyan edemedim.” şeklinde beyanda bulunduğu,
Dostları ilə paylaş: |