T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)



Yüklə 14,15 Mb.
səhifə1963/3060
tarix03.01.2022
ölçüsü14,15 Mb.
#49683
1   ...   1959   1960   1961   1962   1963   1964   1965   1966   ...   3060
3.DERS

TUNÇER ÖZDOĞAN: iktidarların yeterli duygulara ihtiyacı vardır. Yani yönettiği insanların kederli duygular içerisinde olmasını ister ve bunu yapılandırır. Kederli insanları, Kaygılı insanları yönetmek kolaydır. Bu AKP iktidarı için de aynı şekilde böyledir. Neden dolayı Kederli, kaygılı, üzüntülü bir fikir içerisinde olduğunu bilmeyen bu konuda bilgisi olmayan insanları yönetmesi daha kolaydır. Eğer kederinin nedenini bilemeyen (anlaşılmıyor) bütün iktidarların insanların keder, Üzüntü , Kaygı ve korku içerisinde (anlaşılmıyor) onları daha kolay yönetiyor olması (anlaşılmıyor) bu anlamda bir felsefe üzerinde çalıştığımız oranda bizim içinde yaşadığımız ilişkileri ve kendimizi neden kederli olduğumuzu üzüntülü olduğumuzu biliriz ve fikir üretiriz. Kederden, korkudan, tedirginlikten üzüntüden kurtulmak için fikir üretmeliyiz. Bu anlamda felsefe üzerine çalışmanın ayrı bir yararı vardır. Bu anlamda biz aynı zamanda (anlaşılmıyor) İktidarı kesin yenmiş ve (anlaşılmıyor) kırmış oluruz. Devam edersek felsefe yaşamın anlamını sorgulamaktır diyor. Yaşamın anlamını nasıl sorgulayabiliriz? Güzel bir dille, Pozitif bilgiyle ama bunun arkası (anlaşılmıyor) biz bir anlam dünyası içerisinde yaşıyoruz. Üzüntüleremizle, kederlerimizle, kaygılarımızla öfkemizle bir anlam dünyası içerisinde yaşıyoruz. Bu anlamı sorgulamak felsefeyi anlamk ve bu felsefeyi dört farklı biçimde yaşayacağız. (Anlaşılmıyor) farklılığın ilki, yaşamın anlamın sorgulamak ve sorguladığının, ortaya çıkan sorguların (anlaşılmıyor) kolaylık sağlamış oluyor. Bu anlamda Filozoflar yaşamının anlamını sorgulamada daha becerikliler. Tabi ki yaşamın anlamını sorgulamak için illa Filozof olmaya gerek yok. Filozoflar yaşamın anlamını profesyonelce sorguluyorlar. Yani felsefeyi profesyonelce yapıyorlar. Bizse günlük yaşamımızda bilmek için yaşıyoruz. Yani yaşamın anlamını günlük yaşamdaki kaygılarımızı, deyişlerimizi, öfkemizi ve bunların nedenlerini bilmeden farkına varmadan yaşıyoruz bu duyguları. Farkına varmadan sorguluyoruz ama farkına vararak sorgulamak daha anlamlı olsa gerek, anlamlı olmasının nedeni de şeyle ilgili bizim kederimizi, öfkemizin nedenini bilelim ona göre fikir değiştirelim bu fikirler karşılaştığımız sorunları çözücü fikirlerdir ve çözdüğümüz oranda da bizim için genel içerisinde anlattığımız bilince dönüşebilir. (anlaşılmıyor) bilmek olmalıdır. Felsefe bir de din üzerinden yapılır. Dinde bir takım kavramlar vardır bu kavramların her biri anlam yüklüdür. Kavramlar bir biriyle ilişkilendirilirler farklı anlamlar ortaya çıkar. Biz bu kavramlar, kavraklara yüklediğimiz anlamlar ve kavramlar ilişkilendirdiğimiz oranda felsefeye dönüşür. Bu sıfatta soru sormak ve cevap verme hakkı bize ait değildir. Devlet ideolojisi devlete aittir. Bu da karşımıza ideoloji denilen bir kavram ortaya çıkıyor. Soru sormak bir şeye konuya veya ilişkiye dair bilgi edinmekten geçer. Bilgi edinmek neyle ilgili bilgi edinilen bir şeyin hakkında bilgi edinebilmemiz için felsefeye başvurmamız gerekiyor. Bilime başvurmamız gerekiyor veya pozitiye başvurmamız gerekiyor. Bu anlamda soru sor abilmemiz için bu şeyler bunlar hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Onun için günlük bir yaşamın içerisine düşeriz. Yani nasıl size konmuş, gitmiş itaat etme gibi veya halkın içerisinde de olabilir veya BİR DİLİN içerisinde de olabilir BEN BU DİLİ KONUŞMAK İSTEMİYORUM BAŞKA BİR DİLİ KONUŞMAK İSTİYORUM DEME HAKKI YOKTUR ÇOCUĞUN VEYA BEBEĞİN doğal olarak bu dille konuşacaktır. Veya bu aile ortamında bir takım alışkanlıklar, gelenekler, görenekler içerisinde doğacaktır. Ben bu geleneğe, göreneğe tabi olmak istemiyorum deme hakkına sahip değildir bir çocuk. Mümkün değildir. Bir anlamda akvaryum içerisinde yaşayan balıklar gibidir. Bu anlamda devletin bir rolü ortaya çıkıyor. Ulus devletinin rolü. Ulus demek; okul öncesi, ilkokul da, orta okulda, lesede bizi bir dünya anyayışı içerisinde şekillendirir. Yani bizim düşüncelerimizi, hatta duygularımızı şekillendirir. Bu anlamda biz bu şekillendirme işinin, biçimlenderime işinin dışına çıkmamız gerekiyor soru sormamız için. Devletin ideolojik bir takım resmi veya sivil araçları vardır. Bizi şekillendirir, biçimlendirir, çevremizi şekillendirir, duygumuzu şekillendirir, alışkanlıklarımızı ve (anlaşılmıyor) alimizi şekillendirir. Aile devletin en küçük kurumudur. Bu anlamda ailenin içerisinde doğan bir çocuk bir takım alışkanlıklar gelenekler edinir. Bu alışkanlıkları gelenekleri sorgulama hakkı veya imkanı yoktur bir çocuğun. Büyüdükten sonra da eğer biz o devletin ideolojik aygıtlarının dışına çıkamıyor veya devletin o ideolojik aygıtlarını sorgulama imkanına, bilgiye sahip değilsek doğal olarak devletin istediği şekilde şekillendiriliyoruzdur. Tıpkı akvaryum içerisindeki bir balık gibiyizdir. Akvaryum içerisindeki bir balığın diğer balıklardan ayrılması akvaryumdan kopması mümkün değildir ama biz devletin bizi o şekillendirmesinden, şekillendiriyor olmasından, biçimlendiriyor olmasından bir şekilde kurtulabiliriz. YANİ ŞURADA YAPMIŞ OLDUĞUMUZ BU ÇALIŞMA DA ZATEN ULUS DEVLETİN BİR ŞEKİLDE BİZİ ŞEKİLLENDİRMİŞLİĞİNDEN, BİÇİMLENDİRMİŞLİĞİNDEN, KOPMANIN, FARKLILIŞTIRMANIN bir ifadesi olara ortaya çıkar. Yani burası bir resmi devlet okulu değildir. Resmi devlet okulları da ulus devlet kendi istediği şekliyle düzene uygun insanlar, gençler yapılandırır. Oysa şurası bir düzen dışı, lisan dışı, ulus devlet dışı bir okuldur. Biz burada tartıştıklarımızla, edindiğimiz bilgilerle bir şekilde ulus devletçi o zihniyetten bir şekilde kopmaya çalışıyoruz. Bu anlam da burada bir devlet ideolojisi içerisinde doğan birinin çok fazla soru sorma imkan ve yeteniği yoktur. Bu konuda söz söylemek isteyen varsa söz alabilir. Ben yaşamın anlamını sorgulamak için bir şekilde devletin o yönettiği ideolojisinden, bilinçten, anlayıştan ve politikadan kopmak gerek görüyorum. O anlayış içerisinde, o zihniyet içerisinde kaldığım sürece o anlayışları sorgulamak mümkün değildir (anlaşılımıyor)soru sorma ve cevap verme hakkı bize ait değildir. Bir şekilde devletin ideolojik yapısı tarafından yapılandırıldıysa çok zor o ideolojiyi korkularla imkanımız ve koşulumuz yoktur. DEVLET İDEOLOJİSİNDEN BİR ŞEKİLİDE KOPMAK GEREKİR. BU KOPUŞUN YOLU DA FELSEFE ÜZERİNE BİLİMSEL BİLGİ ÜZERİNE DOĞRU POLİTİKA ÜZERİNE ÇALIŞMAKTAN GEÇER. Söz almıştınız.


Yüklə 14,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1959   1960   1961   1962   1963   1964   1965   1966   ...   3060




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin