T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)


-Terör örgütü organizesinde günümüz itibariyle "Önder Apo'yu Yaşa ve Yaşat-Edi Bese (Artık Yeter)"



Yüklə 6,39 Mb.
səhifə3/122
tarix31.10.2017
ölçüsü6,39 Mb.
#23593
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   122

-Terör örgütü organizesinde günümüz itibariyle "Önder Apo'yu Yaşa ve Yaşat-Edi Bese (Artık Yeter)" isimli kampanya halen devam etmekte olup, kampanyaya bağlı olarak 01 Haz. 2009 tarihinden itibaren “Özgür Önderlik, Özgür Kimlik, Demokratik Özerklik” söylemleriyle anılan kampanyanın 3.Aşamasına geçildiği,

KCK/TM’nin talimatlarına uygun hareket eden yandaş oluşumlar Adalet Bakanlığına, Hasan Basri AYDIN tarafından 06.01.2008 tarihinde gönderilen ve “BEN DE SAYIN ÖCALAN DİYORUM” (28 Ocak 2008 tarihinde Hasan Basri AYDIN tarafından Adalet Bakanlığına gönderilen dilekçede “…Apo’ya sayın diyenler hakkında soruşturma açlığınıza göre benim hakkımda da dava açmanızı istiyorum. Çünkü bin kere Sayın Apo’ya da saygılar dilerim” ifadelerine yer verdiği ve şahıs hakkında kamu davası açıldığı, 27.02.2008 ve 14.05.2008’de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaları neticesinde yargılama 14.08.2008’e ertelenmiş, şahıs hakkında Adalet Bakanı’na mektup yoluyla hakaretten dolayı Ankara 2 Sulh Ceza Mahkemesi’nde l 1.04.2007’de ve 28.02.2008’de yapılan duruşmalar neticesinde iki ayrı davadan (1) yıl (3) ay hapis cezası verilmiştir.) içerikli dilekçeyle kendisini ihbar etmesinden esinlenerek “Ben de Sayın ÖCALAN Diyorum” dilekçe/imza kampanyasının yürütüldüğü,



Artık Yeter” kampanyasının ilk eylemi niteliğini taşıyan “Ben de Sayın Öcalan Diyorum” dilekçe/imza kampanyası, bazı sivil toplum örgütleri ve DTP’li belediye başkanlarının katılımıyla Diyarbakır Adliyesi önünde 23.05.2008 tarihinde yaklaşık (200) kişinin katılımıyla yapılan basın açıklamasıyla başlatıldığı, akabinde (320) kişinin imzalarının bulunduğu, dilekçelerin Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmek istendiği, ancak sonradan vazgeçildiği,

Buna göre 2. aşama kapsamında 09.10.2008 tarihine kadar (19) ilde, Cumhuriyet Başsavcılıklarına DTP ve diğer sivil toplum kuruluşları üyesi (4.727) kişi tarafından toplam (66.595) adet dilekçenin verilmesi eyleminin gerçekleştirildiği,


Genel Olarak;
Irak’ın kuzeyinde yapılması planlanan “Kürt Konferansı”nda taleplerinin yerine getirilmesine zemin hazırlamak ve uluslararası kamuoyunda Kürtlerin temsilcisi gibi kendilerini tanıtmak gayretine girdikleri ve 13.04.2009 tarihinde “…Hareketimiz, 29 Mart’tan sonra halkın seçimde siyasi güçlere ve taraflara yüklediği diyalog ve demokratik çözüm politikasına fırsat vermek için bir süredir Türkiye'ye nefes aldıran bu çatışmasızlık ortamının 1 Hazirana kadar sürdürülmesi tutumunu uygun görmüştür. Bu kararı tek kişilik İmralı cezaevinde Demokratik Çözüm ve barış için büyük bir kararlılıkla çaba gösteren Önderliğimiz de desteklemiştir. Böylece Demokratik Çözüm için Demokratik Siyasetin devreye gireceği yeni bir sürecin önü açılmış bulunmaktadır….” şeklinde KCK’DEN 1 HAZİRAN’A KADAR ÇATIŞMASIZLIK KARARI” başlıklı ve “1 Haziran’a Kadar Çatışmasızlık Kararı” ara başlıklı açıklamayı yaptıkları,
Gelinen süreçte, 14.04.2009 günü olarak ülke genelinde (Diyarbakır ve Şırnak merkezli) gerçekleştirilen KCK/TM operasyonu sonrasında, müzahir basın yayın aracılığı ile 15.04.2009 günü KCK tarafından; “SÜRECİ GÖZDEN GEÇİREBİLİRİZ!” şeklinde açıklamada bulunulduğu, içeriğinde ise özetle “…AKP ve Türk ordusunu bu “tehlikeli durumdan” vazgeçmeye çağırdıklarını, KCK, saldırılar devam ederse çatışmasızlık sürecini gözden geçirebilecekleri, bir çatışmasızlık ortamının yaratılması için atılan adımın sabote edildiği ve DTP’lilere karşı bu operasyonlar durdurulmazsa beraberinde çok tehlikeli bir süreci getireceğini herkesin bilmesi gerektiği, bu saldırılara sessiz kalınmamasının gerektiği, halkın uygulamaları protesto etmesi gerektiği, barış ve demokratik çözüm doğrultusundaki kararlılığın herkese göstermesinin gerektiği, ayrıca bazı STK kuruluşları da açık hedefimizdir…” şeklinde denildiği,

Operasyonları protesto etmek amacıyla (32) ilde (22.188) kişinin katılımı ile “(86) Basın açıklaması, (29) Kanunsuz Gösteri, (30) Müzahir Kuruluş Açlık grevi, (2) Molotof Kokteyli Atma, (2) Kundaklama, (8) Cezaevi Açlık Grevi, (3) Mektup/Faks Gönderme, (3) Yazılama, (1)’er adet Bildiri dağıtma, Kepenk Kapatma” olmak üzere toplam (166) eylem gerçekleştirildiği, bu eylemlerle ilgili (149) şahsın yakalandığı, bunlardan (82)’sinin tutuklandığı,


KCK TARAFINDAN YAYINLANAN (7) MADDELİK DEKLARASYON;

1-Kürt kimliğinin tanınması ve Türkiyelilik üst kimliği çatısı altında tüm kimliklerin anayasal güvenceye kavuşturulması,

2-Kürt dili ve kültürü önündeki engellerin kaldırılması, anadilde eğitim hakkının tanınması ve Kürdistan bölgesinde Türkçe’nin yanında Kürtçe’nin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi, bunun yanında diğer azınlıkların kültürel haklarına saygı gösterilmesi.

3-Düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü temelinde serbest siyaset ve örgütlenme hakkının tanınması, anayasa ve yasalarda başta cins ayrımcılığı olmak üzere tüm toplumsal eşitsizliklerin kaldırılması,

4-Bir toplumsal uzlaşma projesiyle iki toplumun karşılıklı birbirini affederek barışı ve özgür birliği tesis etmesi amacıyla sözde PKK önderliği dâhil tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, siyasal ve toplumsal yaşama katılımlarının engellenmemesi,

5-Özel savaş amacıyla Kürdistan'da bulunan güçlerin çekilmesi, Köy koruculuğu sisteminin lağvedilmesi ve köylülerin köylerine geri dönüşü için sosyal ve ekonomik projelerin geliştirilmesi,

6-Yeni bir yerel yönetimler yasası ile yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılarak yeniden düzenlenmesi,

7-Yukarıdaki maddelerin gerçekleşmesine paralel olarak örgt mensuplarının her iki tarafın belirleyeceği bir takvim dâhilinde kademeli olarak silahlarını bırakıp yasal demokratik toplumsal yaşama katılım sürecinin başlatılması,

şeklinde beyanlara yer verildiği,


NETİCE OLARAK;
1978 yılında PKK ismi ile kurulan terör örgütü 2002 yılı Nisan ayına kadar bu isim adı altında birçok silahlı ve silahsız eylemler düzenleyerek binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine ve sakat kalmasına neden olduğu, PKK terör örgütü, uluslararası terör örgütleri listesine alınmak endişesi ve terörist örgüt imajından kurtulmak gayreti gibi sebeplerden dolayı 04 Nisan 2002 tarihinde düzenlediği PKK'nın 8. KADEK’in 1. kongresinde ismini KADEK olarak değiştirdiği,

Terör örgütünün yaklaşık bir buçuk yıl bu isim altında her türlü şiddet (silahlı çatışma, molotof atma, kundaklama vb.) ve propagandif eylemlerini sürdürmüş, 27 Ekim-06 Kasım 2003 tarihleri arasında gerçekleştirmiş olduğu 9. kongresi ile ismini KONGRA-GEL (Kürdistan Halk Kongresi) olarak değiştirmiş ve KONGRA-GEL adı altında aynı şekilde şiddet içerikli (silahlı-saldırı, silahlı çatışma, kundaklama, molotof atma, bomba koyma, vb.) terör eylemlerine devam ettiği,



Terör örgütünün her üç (PKK-KADEK-KONGRA-GEL) isim altında da yönetiminde, sevk ve organizesinde aynı şahısların birçoğunun emir komuta kademesinde yer aldığı, aynı eğitim ve kamp alanlarının kullanıldığı, bir birinin devam niteliğinde aynı örgütsel stratejiler benimsenerek uygulamaya devam ettiği,

KCK’ya bağlı olarak bölücü terör örgütünün Avrupa faaliyetlerini organize eden CDK yapısı sorumluluğuna getirilen AMED-REFAH (K) Sabri OK’un bundan önceki dönemde, 08.02.2005 tarihinde cezaevinden tahliyesi sonrası teröristbaşı Abdullah ÖCALAN’ın talimatları ile TK (Türkiye Koordinasyonu) sonrasında TM (Türkiye Meclisi) sorumluluğuna getirildiği, söz konusu yapı içerisindeki bazı şahısların Sabri OK ile telefon irtibatı kurdukları,

(Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca Serdar ZİRİĞ hakkında hazırlanan 25.05.2009 tarihli İddianame ile bu durum sabittir)

Yukarıda yapılan tüm açıklamalardan terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN’ın tavsiyeleri neticesinde 2005 yılından itibaren ilan edilen Kürdistan Demokratik Konfederalizmi (Koma Komelen Kürdistan-KKK) isimli tepe/çatı yapılanma ve bu yapılanmanın 2007 yılında isim değiştirmiş hali olan KCK (Kürdistan Demokratik Topluluğu-Koma Civaken Kürdistan)’nın, içinde PKK ve KONGRA-GEL’in de olduğu silahlı bir terör örgütü olduğunun anlaşıldığı,


SONUÇ OLARAK:

Türkiye Meclisi” isimli yapılanma, KCK’ya bağlı olarak PKK/KONGRA-GEL terör örgütü yanlısı oluşumların konfederal bir devlet sisteminin oluşturulması, müzahir tüm kurum/kuruluşların çatı yapılanması ve kitlesel şiddet eylemlerini organize eden ve önümüzdeki süreçte de söz konusu yapılanma, çalışmalarına ağırlık vererek terör örgütünün ve elebaşının yandaş oluşumlarca sahiplenildiğini göstermek için yürüteceği propaganda faaliyetleri ile örgütsel taleplerini kamuoyunda yaymaya çalışan yapı olduğu,

KCK/TM ile alakalı olarak yapılan operasyon kapsamında, KCK/TM üyelerinin kaldığı Diyarbakır merkezinde örgüt evi olarak kullanılan evde yapılan aramada mutfak dolabı içerisinde KCK/TM mensupları tarafından hazırlanan aşağıda bir örneği bulunan el yazılı şemanın ele geçirildiği,








Terör örgütü zamana ve konjonktüre paralel olarak ideolojisinde, stratejisinde, eylem metotlarında ve yapılanma biçiminde bazı değişikliklere gittiği, son dönemde terör örgütü kendini KCK (Koma Civaken Kürdistan – Kürdistan Demokratik Topluluğu) olarak adlandırdığı, Türkiye-Irak-Suriye-İran topraklarını içeren bir yapılanma modelini benimsediği, Terör örgütünün ülkemiz topraklarındaki faaliyetlerini KCK/TM (Koma Civaken Kürdistan/Türkiye Meclisi) yapılanması aracılığıyla ve “topyekûn savunma” olarak adlandırdığı strateji üzerinden yürütmeyi hedeflediği,

Terör örgütünün son dönem stratejisinin 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle başlayan, “Kürtlerin varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama dönemi” olarak nitelendirilen, “toplumsal inşa çalışmalarına dayanan, silahlı ve siyasi yönleri bulunan”, esas dayanak noktasının ise Demokratik Özerkliğin teşkil ettiği, bu kapsamda terör örgütünün şiddet eylemlerine, kitlesel eylemlerine ve siyasallaşma faaliyetlerine hız verdiği, topyekûn bir varlık-yokluk mücadelesi başlattığı,


Terör örgütü, Nisan 2002’de KADEK, Kasım 2003’de KONGRA/GEL adını alarak Mart 2005’de KKK’yı (Koma Komalen Kürdistan / Kürdistan Demokratik Konfederalizmi) ilan ettiği, Mayıs 2007 yılına gelindiğinde ise terör örgütünün başlangıçtaki “Birleşik Bağımsız Kürdistan” hedefine ulaşmak amacıyla KCK yapılanmasını oluşturduğu, Temel dayanağını KCK Sözleşmesinden alan bu yapılanmanın sözde Önderliğin (terörist başı öcalan) başkanlığında, yasama, yürütme ve yargı unsurlarını içinde barındıran bir birleşik devlet yapılanma modelini benimsediği, buna göre KCK/TM’nin KCK-PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütünün Türkiye toprakları üzerindeki hedeflerini gerçekleştirmekle görevli birimi olduğu ve başında da Sabri OK’un bulunduğu,
KCK-PKK/KONGRA-GEL, terör örgütü PKK’nın kurulduğu günden beri hedef olarak belirlediği “Türkiye, Irak, Suriye ve İran toprakları üzerinde birleşik bağımsız bir Kürdistan Devleti kurma” ve bu çerçevede Kürt toplumunu yeniden inşa etme amacına yönelik devlet yapılanma modelini benimsemekte olup, KCK/TM’nin ise Ülkemiz topraklarında kurulması planlanan yapının gerçekleştirilmesine yönelik örgütsel faaliyetlerle ve planlamalarla görevli örgütsel yapı olarak planlandığı, KCK yapılanmasının örgüt içinde ve müzahir kitlede anlaşılabilmesine ve faaliyetlerinin zihinlerde meşrulaştırılmasına yönelik olarak teröristbaşı ve örgüt üst düzey mensupları tarafından sürekli olarak “sürecin KCK üzerinden yürütülmesi”ne ilişkin açıklamaların yapıldığı ve yapılmakta olduğu, Örgüt üst yönetiminin açıklamaları ve kararları müzahir basın yayın organlarında verilirken “KCK yönetimi, KCK Yürütme Konseyi, KCK Başkanı vb.” sıfatların kullanıldığı,
KCK-PKK/KONGRA-GEL yapılanmasıyla birlikte terör örgütü, kırsalda bulunan ve uzun vadede elinde tutamayacağını bildiği mensuplarının aşama aşama kent merkezlerine dönüşünü kontrolünde sağlamayı, yeniden inşa etmeye çalıştığı toplumsal yapıyı kent medeniyeti üzerine kurgulamayı, ülke içindeki ve uluslararası alandaki konjonktürel gelişmelerden ve fırsatlardan yeni bir kimlikle istifade etmeyi, sonuç olarak ilk anda özerk, nihayetinde de birleşik bağımsız bir Kürt Devleti kurmayı hedeflediği,

Zira teröristbaşı tarafından kaleme alınan Demokratik Uygarlık Manifestosu adlı kitapta “köyde kalınması durumunda en fazla muhtar olunabileceği bu nedenle şehirlere gelerek her alanda örgütlenilerek güç elde edilmesi gerektiği” sıklıkla ifade edilmekte ve bu çerçevede KCK yapılanmasının bölgede mağdur edildiği iddia edilen tüm “Arap, İrani, Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi ve Kafkas kökenli toplumlar, etnisite, tüm mezhepler ve dinlerle Avrupa kökenli demokratik ve insan haklarını yaşamayan toplulukları yeniden kendi kutsallıklarına, özgür yaşam ifadelerine ve maddi kazanımlarına kavuşturacak temel form olan Ortadoğu Demokratik Konfederalizmi için öncü model olduğu / olacağı”nın iddia edildiği,


KCK-PKK/KONGRA-GEL terör örgütü üzerinden KCK/TM yapılanmasını ve faaliyetlerini KCK Yapılanmasının İdeolojik Temelleri ve Hedefleri, KCK Yapılanmasının Organları ve Karar Mekanizmaları, KCK Yapılanmasının Faaliyet Alanları ve Yapılanma Biçimi, KCK/TM Yapılanması ve Faaliyetleri ve KCK/TM Yapılanması Üzerinden Demokratik Özerklik Stratejisi başlıkları incelendiğinde KCK-PKK/KONGRA-GEL terör örgütü yapılanmasıyla ilgili temel bir çerçeve çizilmesi ve terör örgütünün nihai hedefine ulaşmada nasıl bir yapılanma çabası içerisinde olduğunun anlaşılacağı, zira KCK-PKK/KONGRA-GEL terör örgütü, yalnızca terör örgütünün şehir yapılanması ve polisiye operasyonlarla gözaltına alınan şahıslarla sınırlı bir örgütsel yapılanma olmadığı, KCK PKK/KONGRA-GEL’i de içinde alacak biçimde Birleşik Bağımsız Kürdistan devleti hedefinin kurgusu ve yapılanması modeli olduğu,
Özetle PKK/KCK terör örgütü, terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in ana çatı yapılanmasıdır. İdeolojik temelinde teröristbaşı tarafından ortaya atılan Demokratik Konfederalizm fikrinin bulunduğu. KCK’nın yapılanması, sisteminin işletilme biçimi ve organlarının rolleri gibi hususların on dört bölümden oluşan KCK Sözleşmesinde detaylıca ele alındığı, bu yeni yapılanmada PKK/KONGRA-GEL, “Birleşik Bağımsız Kürdistan” hedefine yönelik Türkiye’deki faaliyetlerini Kongra-Gel Kürdistan olarak adlandırılan sözde Yasama organı altında yürütmekle görevli bulunduğu,
Hâlihazırda terör örgütü PKK/KCK yapılanmasını tam olarak hayata geçirememiş ve birçok yapı terör örgütü PKK/KONGRA-GEL ile KCK yapılanması arasında bir yerlere sıkışmış durumda bulunduğu, terör örgütü bünyesindeki birimler örgüt yönetimi/mensupları ve müzahir oluşumlarca bazen PKK/KONGRA-GEL’e, bazen KCK’ya, bazen de KCK/TM’ye bağlı birimler olarak anlaşıldığı ve yansıtıldığı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından 2009 yılı Nisan ayında başlatılan operasyonlarla KCK yapılanmasının deşifre edilerek örgütün hedeflerine önemli darbe vurulduğu ve bir kısım örgüt üyeleri hakkında halen Diyarbakır’da yargılamaya devam edildiği ve bu şekilde terör örgütü PKK/KCK’nin yapısı ve büyüklüğü, niteliği ile örgüt mensupları hakkında kamuoyunda bilgi sahibi olunduğu,
l. KCK Yapılanmasının İdeolojik Temelleri ve Hedefleri
Terör örgütü PKK, 1978 yılında Marksist-Leninist ideolojiyi temel alarak Birleşik Bağımsız Kürdistan Devleti hedefiyle kurulduğunun bilindiği, 1978 yılından günümüze kadar geçen sürede bu ideolojiler ve hedefler yeni bir Devlet ve Toplum inşa etme sürecinin temel dayanak noktalarını oluşturduğu, küreselleşmeyle–bölgedeki çatışma ortamıyla–propaganda/şiddet/siyasallaşma/yurtdışı faaliyetleriyle daha kompleks bir yapıya dönüştüğü, bu çerçevede KCK Sözleşmesinin başlangıcında önsöz başlığı altında yer alan ve teröristbaşı imzası taşıyan Mayıs 2005 tarihli metin, KCK yapılanmasının ideolojik temelini oluşturduğu, bu metnin aynı zamanda KKK’nın kuruluşunu da ilan eden metin olduğu,

Sözleşmede, teröristbaşı tarafından “Kürdistan’ın küresel sermaye kaynaklı kaos ortamının çatışma merkezinde bulunduğu, halkların özgürlüklere dayalı olarak bu kaostan kurtulma çabalarının ve ulusların kendi haklarını tayin hakkının Devlet kurmak anlamına geldiği, ulus devlet modelinin demokrasi ve özgürlüklerin önünde engel olduğu, küreselleşmeyle ulus devlet modelinin aşıldığı ve Ortadoğu’daki tarihsel ve toplumsal sorunların demokratik konfederalizmle çözüleceği, diğer üç ülkedeki yapıların bir araya gelmeleriyle üst konfederalizmin kurulacağı, demokratik konfederalizmin gücünü toplumsal tarihin derinliklerinden ve Mezopotamya’nın zengin kültürel birikiminden aldığı, yakın tarih açısından PKK’nin 30 yıllık örgüt birikimi ve tecrübesine dayandığı, Kürdistan’da üç hukukun geçerli olacağı (AB hukuku, üniter devlet hukuku ve demokratik konfederal hukuk), diğer üç ülkenin konfederal hukuku tanımasıyla Kürt halkının da üniter devletlerin hukukunu tanıyacağı”nın iddia edildiği,

Sözleşmenin önsöz kısmında Demokratik Konfederalizmin tanımınınDemokratik Konfederalizm, “tüm kültürel varlıkların tanınmasını, korunmasını ve kendini ifade özgürlüğünü esas alan, ekolojik toplum modelini benimseyen, ekolojiye ve cinsiyet özgürlüğüne dayalı bir demokrasinin Kürt toplumunun olduğu her alanda örgütlenmesini gerektiren, toplumsal sorunların zora ve şiddete başvurulmadan çözülmesini esas alan, özetle Kürt halkının kendi demokrasisini kurma ve kendi toplumsal sistemini organize etme hareketi ve dört parçaya bölünmüş ve dünyanın her tarafına yayılmış olan Kürt halkının demokratik birliğinin ifadesidir.” şeklinde PKK/KCK Terör Örgütü lideri A.ÖCALAN tarafından yapıldığı,
Buna göre PKK/KCK Terör Örgütünün ideolojik temelinde terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in kuruluşundaki hedefinden sapmadığı, önce ülkemiz topraklarında daha sonra da diğer üç ülke (Irak, Suriye ve İran) toprakları üzerinde Demokratik Konfederalizm adı altındaki yapılanmalardan hareketle Birleşik Bağımsız Kürdistan’ın kurulmasını amaçladığı, sözleşmenin yeni bir devlet ve yeni bir toplum inşasına yönelik olarak örgütün ideolojik düşünce alt yapısının göstergesi durumunda olduğu,

Bu çerçevede örgüt “demokrasi, insan hakları, tarihi-kültürel değerler, geçmişin mirası, bölge halkının değerleri vb.” temeller üzerinde birleşik bağımsız bir devlet kurmayı temel hedef olarak göstermekte ise de, örgütün geride kalan 30 yıldaki istismarları, insanlık dışı uygulamaları ve cinayetleri göz önüne alındığında örgütün terörist faaliyetlerinden ve bölge insanını istismar etme stratejisinden vazgeçmediğinin gözlemlendiği,


ll. KCK Yapılanmasının Organları ve Karar Mekanizmaları
KCK yapılanmasının genel organları KCK sözleşmesinin 11 – 30. maddeleri arasında ele alındığı, teröristbaşının temsil ettiği Önderliğin altında Yasama, Yürütme ve Yargı gücünün kurulduğu, sözleşmede Önderlik kelimesinden hem maddi hem de manevi açıdan mutlak liderliğin anlaşıldığı ve KCK yapılanmasının felsefi, teorik ve stratejik kuramcısı tanımlamasıyla ifade edildiği, Kongra Gele Kürdistan – Kongra-Gel (Kürdistan Halk Meclisi) KCK yapılanmasının Yasama organını, KCK sözleşmesi de bir nevi bu yapılanmanın Anayasasını teşkil ettiği, sözleşmede yer alan diğer organlardan Yürütme, KCK’nın temel faaliyet alanlarını ve bu faaliyetlerin nasıl yürütüleceğini, Yargı organı ise adalet mekanizmasının işletilme biçimini ifade ettiği,


KCK Sözleşmesi’nin 11. maddesi önderliği Reberiya Koma Civaken Kürdistan (Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi kurucusu ve önderi) başlığı altında ele almakta ve bu sıfatı teröristbaşı Öcalan’a verdiği, sözleşmede önderliğin tanımı ve rolü ise; “Önderlik ekolojiye ve cinsiyet özgürlüğüne dayalı demokrasinin felsefik, teorik ve stratejik kuramcısıdır. Her alanda bütün halkı temsil eden önderlik kurumudur. Kürdistan halkının özgür ve demokratik yaşamına ilişkin temel politikaları gözetir ve temel konulardaki en son karar merciidir. Kongra-Gel Genel Kurul kararlarının demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü devrim çizgisine uygunluğunu gözetir. Yürütme Konseyi Başkanını görevlendirir. Temel konulara ilişkin Yürütme Konseyi kararlarını onaylar.” şeklinde olduğu,


Soruşturmaya konu terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN tarafından kaleme alınan Demokratik Uygarlık Manifestosu adlı kitapta (3 cilt) Öcalan kendisini “maskeli ve maskesiz tanrılar ile örtük ve çıplak krallar” içerisinde Kürt toplumunun her şeyini düşünen, planlayan, onlar için acı çeken ve onlara özgürlük yolunu açan, kapitalist uygarlıkların vahşiliği karşısında Ortadoğu’daki Kürt halklarının haklarını ve geleceklerini korumaya çalışan bir önder olarak tanımladığı, hatta “Urfa’dan çıkışını Hz. İbrahim’in İbrani kabilesinden çıkışına, yakalanması sürecini de Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesine” benzeterek kendisine kutsal bir paye verdiği,

Dolayısıyla sözleşmede önderlik olarak cisimleştirilmeye çalışılan Öcalan’a hem fiziki hem de ruhani bir kimlik kazandırıldığı, Kürt halklarının tek ve evrensel temsilcisi olarak tanıtıldığı, Öcalan üzerinden Kürt toplumunun belirlenen alanlarda reflekslerinin açık tutulmaya çalışıldığı,



KCK/PKK KONGRA-GEL’de yasama organı Kongra-Gel adı altında yapılandırıldığı, KCK Sözleşmesinin 12. maddesine göre bu meclis KCK/PKK KONGRA-GEL’nın en yüksek karar alma, yani yasama organı olup, çalışma biçiminin iç tüzükle düzenleneceğinin ifade edildiği, bu madde ile Kongra-Gel’in rolü ve yapılanma biçiminin detaylarının açıklandığı, buna göre sözleşmede;
Kongra-Gel’in, Kürdistan parçaları ve yurtdışındaki KCK yurttaşlarının nüfus oranına ve komünal örgütlülük durumuna göre oluşacağı;

Kongra-Gel’in bir başkan ve dört yardımcıdan oluşacak Başkanlık Divanınca idare edileceği;

Divanın siyasal ve diplomatik çalışmalarda aktif rol oynayacağı;

Kongra-Gel’in Komisyon esasına göre çalışacağı, Genel Kurulun toplu olmadığı dönemlerde Kongra-Gel görevlerini yerine getirmek üzere Sosyal, Siyasal, İdeolojik, Maliye, Kadın, Halk Savunma ve Halkla İlişkiler-Örgütlenme alanlarına göre yedi daimi komisyonun örgütleneceği;

Kongra-Gel’in Başkanlık Divanı ve Yürütme Konseyi çalışmalarını demokratik komünal–konfederal ilkeler temelinde denetleneceği, Kürdistan halkının özgür ve demokratik ilerleyişine ve mücadelesine dair gerekli bütün kararları alacağı;

Kongra-Gel’in KCK adına devletler ve milletler arası kuruluşlar ve farklı topluluklarla yapılan antlaşmaların onaylanmasını görüşüp karara bağlayacağı” gibi tespitlere yer verildiği,


Yasama organının faaliyetlerinin Birleşik Bağımsız Kürdistan hedefine yönelik olarak dört ayrı ülkede dört farklı yapıda yürütüldüğü, Ülkemizde bu faaliyetleri yürütme görevi PKK/KONGRA-GEL’e verilmişken Demokratik Birlik Partisi (PYD) Suriye’de, Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) Irak’ta ve Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) de İran’da örgütsel faaliyetlerin icrasından sorumlu olduğu,




KCK yapılanmasında terör örgütünün faaliyetlerinin yürütüleceği esas merkezin Murat Karayılan başkanlığındaki Yürütme Konseyi olduğu, KCK Sözleşmesinin 13.maddesinde bu organın “iki yılda bir KCK yurttaşları arasından seçilen bir başkan ve otuz üyeden oluşacağı, Konseyin Başkanının Önderlik tarafından görevlendirileceği, KCK’nın en üst icra organı olduğu, tüm faaliyetleri koordine edeceği ve Önderliğin-Yasamanın-Yargının kararlarını uygulayacağı” nın ifade edildiği,




Sözleşmede ayrıca, Yürütme Konseyinin “KCK sözleşmesini uygulamak, Önderlikle Yasama organı arasındaki ilişkileri düzenlemek, KCK bünyesindeki tüm örgütlerin uyumlu çalışmasını gözetmek, temel siyasi ve diplomatik faaliyetlerin yürütülmesini sağlamak, Halk Savunma Güçlerinin Komuta Konseyi’ni toplantıya çağırmak, Önderlik Komitesi’nin çalışmalarının yürütülmesini gözetlemek, Alan Merkezleri (ideolojik, siyasal, sosyal, ekonomik, halk savunma alanları ve önderlik komitesi) ile koordinasyonlar (yurtdışı sahalarına göre kurulmuş koordinasyonlar ile kadın ve gençlik koordinasyonları) arasındaki çalışmaları koordine etmek, temel politikalar ve yeni kuruluşlar için Yasama organlarına tasarılar sunmak” gibi görevleri olduğuna yer verilerek Konseyin çalışma ve işleyiş esaslarının bir yönetmelikle düzenleneceğinin belirtildiği,


Yüklə 6,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin