- 28.07.2010 tarihli “Görüşme Notlarının 1. Halinde”;
“…Şimdi ikinci hususa geçeceğim. Bu sürecin ana karakteri müzakeredir, müzakere olmadan bu sorun çözülmez, mutlaka müzakere olmalıdır. Çatışmasızlık sağlanmazsa, buna ortam hazırlanmazsa hiçbir gelişme olmaz. İşte görüyorsunuz ben daha önce de çatışmalar kentlere sıçrayabilir demiştim, hemen çarpıtıp işte “Apo tehdit etti” diyorlar. (çok sinirlerek, el-kol hareketi yaparak) Böyle ucuz değil! Ben burada olabilecekleri belirtiyorum. Sen sorunu siyasi yollarla çözmezsen tıkanır ve sonucunda doğal olarak çatışmalar yükselir. Dörtyol'da İnegöl'de yaşandığı gibi çatışmalar, saldırılar, insanların yaşadığı yerlere, kentlere sıçrar. Çatışmaların kentlere sıçraması kır çatışması gibi değildir. Çok daha ağır sonuçları, tahribatları olur. Kent çatışması kır çatışmasından daha ağır sonuçlar doğurur. Ben buradan uyarıyorum, tehdit etti diyorlar. …” şeklinde ÖCALAN’ın verdiği talimatlar doğrultusunda Kongra-Gel Başkanlık Divanı ile KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı tarafından 13 Ağustos-20 Eylül 2010 tarihleri arasında ÇATIŞMASIZLIK KARARI ALINARAK örgüt güdümünde yayın yapan internet siteleri aracılığı ile kamuoyuna duyurduğu, bu şekilde “çatışmasızlığın tekrar sağlanması” talimatı ve 13 Ağustos-20 Eylül 2010 tarihleri arasında alınan sözde çatışmasızlık kararı alındığı, bunun üzerine PKK/KCK terör örgütü tarafından örgüt sitesinden yayınlanan sözde “çatışmasızlık sürecinin ilan edilmesi” ile ilgili
www.pkkonline.net/tr isimli internet sitesinde Kongra Gel Başkanlık Divanı-KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı tarafından yayınlanan 13 Ağustos 2010 tarihli “Basına ve Kamuoyuna” başlıklı haberde; “1 Haziran 2010 tarihinden itibaren başlattığımız bu süreç, bazılarının bilinçli olarak saptırdığı gibi yeni bir savaş süreci değildir. Başlattığımız yeni süreç, Kürt sorununu demokratik özerklik temelinde çözümünü sağlamak, Türkiye’nin demokratikleşmesini gerçekleştirmek ve yeni bir demokratik anayasa yapmak için meşru savunma direnişini çok yönlü yükseltmeyi ifade etmektedir.
Özellikle DTK’nın demokratik özerkliğin inşa sürecini başladığını açıklamasıyla birlikte halkımızın gerçekleştirmekte olduğu kutlama eylemlerini selamlıyor, demokratik iradesini saygıyla karşılıyoruz. … Önderliğimiz duruşunun barış çizgisinde olduğunu, çözüm için samimi ve ciddi bir yaklaşımın gelişmesi halinde devreye girip rolünü oynayabileceğini kamuoyuna duyurmuştu. Mücadelenin yükselişiyle birlikte çeşitli kesimlerden yükselen karşılıklı ateşkes çağrılarını ve toplumda gelişen istemi Önderliğimiz dikkatle izlemiştir. Böyle bir süreçte, sorunun çözümü yönünde karşılıklı olarak bir niyet yoklamasını ifade eden bir diyalog süreci başlatılmıştır. Bu diyalog ortamının bir sonucu olarak Önder Apo bir kez daha çatışma sürecinin geri dönülemez bir noktaya varmadan taraflara çağrıda bulunmuştur. Bu amaçla hareketimizin yönetimine bir mesaj göndermiştir. Aynı zamanda mübarek Ramazan ayının başlaması bunun yanı sıra en son DTK, BDP ve diğer çevrelerin geliştirdiği çift taraflı ateşkes çağrılarını dikkate alan hareketimiz, Önderliğimizin mesajı üzerinde çok yönlü tartışmalar yürütmüş ve bir karara ulaşmıştır.
Bu kararımızın gereği olarak;
A-1 Haziran’dan bu yana aktif savunma pozisyonunda olan güçlerimizi pasif savunma pozisyonuna çektiğimizi kamuoyuna resmen ilan ediyoruz. 13 Ağustos’tan 20 Eylül’e kadar güçlerimiz herhangi bir eylem yapmayacak, ancak kendisine, halka yönelecek saldırı ve operasyonlar karşısında savunma hakkını kullanacaktır.
B-Bu sürecin kalıcılaşarak bir barış ve çözüm sürecine dönüşmesi için Türk devletinin ve AKP hükümetinin de yapması gerekenler şunlardır:
1-Başlattığımız bu yeni sürecin kalıcılaşması için öncelikle Türk devletinin askeri ve siyasal alana dönük aralıksız olarak sürdürdüğü operasyonlarını durdurması ve çift taraflı bir ateşkes sürecinin gelişmesi,
2-Haksız yere, asılsız gerekçelerle tutuklanan 1700 civarındaki sivil Kürt siyasetçisinin ve barış grubu üyelerinin derhal serbest bırakılması,
3-Önder Apo’nun en son kamuoyuna sunduğu üç maddelik çözüm çerçevesi temelinde bir müzakere sürecinin başlatılması ve Önder Apo’nun barış sürecine aktif katılma koşullarının yaratılması,
4- Hiçbir demokratik ülkede bulunmayan % 10 seçim barajının düşürülmesi” şeklinde haberin yer aldığı,
www.yenidenatilim.com isimli internet sitesinde yayınlanan “PKK, 13 Ağustos'tan 20 Eylül'e dek çatışmasızlık kararı aldı” başlıklı haberde; "Kongra Gel Başkanlık Divanı ile KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı 13 Ağustos’tan 20 Eylül tarihine çatışmasızlık süreci ilan ederek 4 maddelik bir barış planı açıkladı." Açıklamada şu görüşlere de yer verildi: "Operasyonlarını durdurması ve çift taraflı bir ateşkes sürecinin gelişmesi çağrısında bulunan KCK ve Kongra Gel 4 maddelik bir barış planı açıkladı. Cezaevinde 1700 civarındaki sivil Kürt siyasetçisinin ve barış grubu üyelerinin derhal serbest bırakılması, Kürt Halk Önderi ÖCALAN’ın barış sürecine aktif katılma koşullarının yaratılması ve yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi" istendi.
PKK'den yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Önderliğimiz duruşunun barış çizgisinde olduğunu, çözüm için samimi ve ciddi bir yaklaşımın gelişmesi halinde devreye girip rolünü oynayabileceğini kamuoyuna duyurmuştu. Mücadelenin yükselişiyle birlikte çeşitli kesimlerden yükselen karşılıklı ateşkes çağrılarını ve toplumda gelişen istemi Önderliğimiz dikkatle izlemiştir. Böyle bir süreçte, sorunun çözümü yönünde karşılıklı olarak bir niyet yoklamasını ifade eden bir diyalog süreci başlatılmıştır. Bu diyalog ortamının bir sonucu olarak Önder Apo bir kez daha çatışma sürecinin geri dönülemez bir noktaya varmadan taraflara çağrıda bulunmuştur. Bu amaçla hareketimizin yönetimine bir mesaj göndermiştir. Aynı zamanda mübarek Ramazan ayının başlaması bunun yanı sıra en son DTK, BDP ve diğer çevrelerin geliştirdiği çift taraflı ateşkes çağrılarını dikkate alan hareketimiz, Önderliğimizin mesajı üzerinde çok yönlü tartışmalar yürütmüş ve bir karara ulaşmıştır..."
"20 Eylül’e Kadar Eylem Yapışmayacak"
20 Eylül'e dek eylem yapmayacakları kararını alan Kongra Gel Başkanlık Divanı ile KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı taleplerini şöyle sıraladı:
» A-1 Haziran’dan bu yana aktif savunma pozisyonunda olan güçlerimizi pasif savunma pozisyonuna çektiğimizi kamuoyuna resmen ilan ediyoruz. 13 Ağustos’tan 20 Eylül’e kadar güçlerimiz herhangi bir eylem yapmayacak, ancak kendisine, halka yönelecek saldırı ve operasyonlar karşısında savunma hakkını kullanacaktır.
» B- Bu sürecin kalıcılaşarak bir barış ve çözüm sürecine dönüşmesi için Türk devletinin ve AKP hükümetinin de yapması gerekenler şunlardır:
» 1- Başlattığımız bu yeni sürecin kalıcılaşması için öncelikle Türk devletinin askeri ve siyasal alana dönük aralıksız olarak sürdürdüğü operasyonlarını durdurması ve çift taraflı bir ateşkes sürecinin gelişmesi,
» 2- Haksız yere, asılsız gerekçelerle tutuklanan 1700 civarındaki sivil Kürt siyasetçisinin ve barış grubu üyelerinin derhal serbest bırakılması,
» 3- Önder Apo’nun en son kamuoyuna sunduğu üç maddelik çözüm çerçevesi temelinde bir müzakere sürecinin başlatılması ve Önder Apo’nun barış sürecine aktif katılma koşullarının yaratılması
» 4- Hiçbir demokratik ülkede bulunmayan yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi...” şeklinde haberin yer aldığının tespit edildiği,
(NOT: ÖCALAN’ın “Görüşme ve Gözlem Notları-Ek Notlarda” geçen açıklama ve talimatları ile bu talimatlar doğrultusunda terör örgütü üst düzey yöneticilerinin yine terör örgütüne ait basın/yayın, internet siteleri aracılığı yayınlanan açıklama ve beyanları ile ilgili tespitler, ÖCALAN ile Avukatlar arasında yapılan görüşmelerde ÖCALAN’a yapılan AKTARIMLAR ve ÖCALAN’ın verdiği TALİMATLAR ile ilgili tespit edilen (103) konu başlığında düzenlenen tespit tutanaklarında ayrıntılı olarak verilmiştir.)
Yapılan diğer soruşturmalarda örgüt mensuplarının alınan ifadelerden de anlaşıldığı buna göre,
RUKEN BERİTAN (K) Felek ALP’in 22.12.2010 tarihinde alınan ifadesinin 20. sayfasında; “… 2006 yılına kadar ÖCALAN ile görüşen avukatların, ÖCALAN’ın Görüşme Notları ile birlikte kendi değerlendirmelerini de internet üzerinde aktardığını, bazen de avukatların bizzat örgütün kırsalına gelerek kendilerine aktarımda bulundukları, 2006 yılından sonra da Avukatlar kendi değerlendirmelerini katmadan sadece ÖCALAN’ın Görüşme Notlarının Kürtçe-Türkçe ve Arapça olarak internet üzerinden geldiği, bu görüşme notlarının kendilerine okunduğu ve Ana Karargâhta bulunan büyük cihazdan üst düzey örgüt mensupları tarafından Kuzey olarak nitelendirilen Türkiye sınırları içerisinde bulunan örgüt mensuplarına okunduğu, orada bulunan örgüt mensuplarının da bu talimatlar doğrultusunda eylemlerini gerçekleştirdiği …” şeklinde beyanlarda bulunduğu,
SAVAŞ (K) Muhtesim GÜVENÇ’in 14.03.2066 tarihinde alınan ifadesinin 17. sayfasında; “… Görüşme Notlarının ÖCALAN’ın avukatları aracılığı ile internet ortamında Ana Karargâha ulaştırıldığı, burada toplanan notların alanlarda bulunan kuvvetlere dağıtıldığı, bazı durumlarda görüşme notları yazılı olarak ulaştırılamadığında ise telsizle muhabere şeklinde bildirildiği …” şeklinde beyanlarda bulunduğu,
RUKEN BERİTAN (K) Felek ALP’in 22.12.2010 tarihinde alınan ifadesinin 20. sayfasında; “… Kendisinin örgütte bulunduğu süre içerisinde ÖCALAN’ın Avukatlarla Çarşamba günü görüşme yaptıklarını bildikleri, 3-4 gün sonra bu görüşmelere ait görüşme notlarının Kürtçe, Türkçe ve Arapça olarak örgüt içerisindeki basın görevlileri tarafından düzenli olarak kendilerine iletildiği ve bölük komutanı tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından kendilerine okunduğu …” şeklinde beyanlarda bulunduğu,
ÖCALAN’ın “Görüşme ve Gözlem Notları-Ek Notlarda” geçen açıklama ve talimatlarının terör örgütünün Irak Ülkesinin kuzeyinde bulunan kamplarındaki telsizler aracılığı ile kırsal alanda silahlı faaliyet gösteren örgüt mensuplarına okunduğunun anlaşıldığı,
Ayrıca PKK/KCK terör örgütüne ait internet sitelerinde de;
www.firatnews.org/index.php?rupel=nuce&nuceID=31464 isimli internet sitesinde 16 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan “Sofi’den HPG komutanlarına telsizden talimat” şaşlıklı haberde; “BEHDİNAN - KCK Yürütme Konseyi ve Kongra-Gel Başkanlık Divanı’nın 13 Ağustos tarihinde yapılan açıklamayla eylemsizlik kararı alması ardından HPG Anakarargah Komutanlığı tüm komutanlarına çağrıda bulundu. HPG Genel Komutanı Nureddin Sofi, tüm karargâh yönetimleri, komutanlıklar ve gerilla güçlerinden bu kararı eksiksiz yerine getirmesini istedi. HPG Genel Komutanı Nureddin Sofi 15 Ağustos Atılımı’nın 26. yıldönümü vesilesiyle yaptığı telsiz konuşmasında tüm birlikler ve kadroların 15 Ağustos Diriliş Bayramını kutladı …
“TÜM GÜÇLERİMİZ BU KARARA UYACAKTIR”
HPG Genel Komutanı Nureddin Sofi, tüm HPG komutanlıklarının katıldığı telsiz tartışmasında ortak görüş çerçevesinde KCK ve Kongra-Gel’in birlikte aldıkları eylemsizlik kararının uygulanması noktasında gereken özveri ve fedakarlığın gösterilmesini istedi …
TELSİZ SİNYALLERİ
Telsiz tartışmaları esnasında komutanların konuşmalarını engelleme amacıyla sık sık telsiz sinyallerinin kesildiği dikkat çekerken bunun Türk ordusunun HPG muhaberelerini bozmak ve irtibat kurulmasını engellemek için kullandığı bir yöntem olduğu bildirildi.” şeklinde haberin yayınlandığının görüldüğü, (EK-20. Klasör)
www.aktifhaber.com isimli internet sitesinde yayınlanan “PKK'nın ŞOK TELSİZ KAYDI!” başlıklı haberde; “Demokratik Özerklik” projesiyle ne yapılmaya çalışıldığı PKK'nın bir telsiz kaydında deşifre oldu. İşte özerklik taleplerinin altında yatan gerçek ...
Güvenlik güçlerimiz bir yandan kırsalda başarılı operasyonlarını sürdürürken diğer yandan da sınır ötesi takip çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Ülkücü Gazete adlı internet sitesinin haberine göre; BDP ve DTK öncülüğünde yürütülen “Demokratik Özerklik” projesiyle ilgili çok önemli bir telsiz kaydına ulaştı…
Kayıtta Geçen En Kritik Cümleler:
PKK Militanı (38.sn): “Mevcut durumda devletin tümden ortadan kaldırılması mümkün olmadığına göre devletin hızlandırılarak küçültülmesi ve nihai olarak ortadan kaldırılması için uzunca bir süre gerekmektedir.”
PKK Militanı (1:44.sn): “Demokratik özerkliğin güvenlik boyutu kapsamlı tartışılmıştır. Meşru savunmanın silahlı şiddeti de içerecek tarzda tüm yönleriyle örgütlendirilmesi ve halkın savunulması öncelikli görev durumundadır.”
İşte İhanet Cümlelerin Tamamı :
“-Halkımızın temel gündemi olan demokratik özerklik konusu üzerine bilimsel tartışmalar tüm yoğunluğuyla devam etmektedir. Ulus devlet güçlerinin tüm çarpıtmalarına ve ayrı devlet kurma çabası olarak propaganda etmesine rağmen sunulan temel çözüm modeli olarak daha fazla kabul görmeye başladığı ve özellikle halkımızın demokratik özerkliği inşa etme çabasına yoğun olarak yöneldiği görülmektedir.
-Halkların özgür ve eşit koşullarda bir arada yaşama modeli olan demokratik özerlik, devlet ... demokrasi çerçevesinde sorunlara çözüm getirmeye arzuludur. Mevcut durumda devletin tümden ortadan kaldırılması mümkün olmadığına göre devletin hızlandırılarak küçültülmesi ve nihai olarak ortadan kaldırılması için uzunca bir süre gerekmektedir.
-Bu anlamda devletin sınırlarının belirlenmesi önemlidir. Hukuki, siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal, diplomatik ve güvenlik boyutları bu nedenle derinlikli tartışılmaktadır. Halkın kendi kendisini yönetmesi, kendi ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması ve bu doğrultuda doğrudan öz ve karar gücü olması anlamına gelen demokratik özerklik tüm toplumsal sorunların da temel çözüm yöntemi olmaktadır.
-Demokratik Konfederalizmin … uygun olan demokratik siyaset yoluyla tüm bunların gerçekleştirilmesi esas olmaktadır. Fakat devletin baskı ve saldırıları karşısında demokratik siyasetin meşru savunmayı içerecek tarzda yürütülmesi yaşamsal olmaktadır.
-Bu nedenle demokratik özerkliğin güvenlik boyutu kapsamlı tartışılmıştır. Meşru savunmanın silahlı şiddeti de içerecek tarzda tüm yönleriyle örgütlendirilmesi ve halkın savunulması öncelikli görev durumundadır.
-Halkın kendi kendisini savunması ancak bu yönlü örgütlülüğünün sağlanmasıyla mümkündür. Buna da ancak HPG öncülük edebilir. HPG bu anlamı ile aynı zamanda demokratik özerkliğin savunma gücüdür. Yani Kürdistan Halkının savunulmasında öncü güç konumundadır. Demokratik siyasetin önünü açan bir misyona sahiptir.” şeklinde haberin yayınlandığı, (EK-20. Klasör)
PKK/KCK terör örgütü elebaşı ÖCALAN’ın ile KCK Önderlik Komitesi Avukatları arasında İmralı Cezaevinde yapılan görüşmeler sonrasında görüşmeye katılan avukatlar tarafından Asrın Hukuk Bürosunda tanzim edilen “Görüşme ve Gözlem Notları-Ek Notlarda” geçen AÇIKLAMA ve TALİMATLARI doğrultusunda PKK/KCK üst düzey örgüt mensupları tarafından ALINAN KARARLARIN, İLLEGAL/KAPALI HABERLEŞME AĞI üzerinden kendi aralarında oluşturdukları e-posta adresleri aracılığı KCK/TM (Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Meclisi) yöneticilerine ile iletildiği, akabinde de bahse konu talimatlar doğrultusunda terör örgütünün dönemsel eylem ve faaliyetlerinin belirlendiği, (NİHAT OĞRAŞ)
PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanında faaliyet gösteren üst düzey yöneticilerinden Celal KOD isimli örgüt mensubu tarafından, KCK/TM (Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Meclisi) sözcüsü ve BDP Parti Meclis üyesi Kasım KOD Nihat OĞRAŞ isimli şahsa hitaben yazılan ve Nihat Oğraş’ın kullanılan bedewi-arap@hotmail.com isimli e-posta adresinden KCK Önderlik Komitesi Üyesi, DTK Eş Genel başkanı ve Milletvekili Aysel TUĞLUK tarafından kullanılan ayseltugluk@hotmail.com isimli e-posta adresine gönderilen ve 29.05.2011 tarihinde saat:13:43:09’da 195.175.70.20 numaralı IP adresinden okunan “yazılar konulu 16.05.2011 tarihli Celal İmzalı” e-posta’nın terör örgütünün yürütmesi tarafından alınan kararlar doğrultusunda Türkiye’de mevcut kadrolar tarafından son süreçte uygulanması gereken örgütsel faaliyetler ile yürütülen bu örgütsel faaliyetler sırasında yaşanan eylemsellik, kadrolaşma ve mali konulardaki sorunların çözümüne yönelik maddeler halinde talimatların yazılı doküman olduğu,
Yapılan incelemede ise; “Gönderdiğiniz, üzerinde tarih olmayan ancak 10 Mayıs’ta elimize ulaşan not ile beraberindeki raporlar bize ulaştı.” şeklindeki cümlede; Yasadışı PKK/KCK terör örgütün sözde anayasası olarak kabul edilen KCK Sözleşmesinin “On Üçüncü Bölüm - Ortak Hükümler” başlığı altında Madde 45’te “Demokratik İşleyiş Esasları” başlığı altında “b” şıkkında belirtilen “Bütün organlar birbirlerine rapor ve genelge sistemiyle bağlıdırlar” maddesi gereğince, örgütün tüm yapılanmalarında olduğu gibi KCK/TM yapılanması kapsamındaki tüm örgütsel faaliyetlerin KCK/TM sözcüsü Nihat OĞRAŞ tarafından 10 Mayıs’ta “rapor” şeklinde kırsal alanda faaliyet gösteren Celal KOD isimli örgüt mensubuna gönderdiğinin anlaşıldığı,
- “Daha önce değerlendirildiği gibi sürecin devrimsel ve önemli bir süreç olduğu yönündeki tespitlerimiz önemini koruyor. Hatta gittikçe daha yakıcı hale geliyor. Bu çerçevede 15 Haziran sonrasına çok yönlü bir biçimde hazırlanmak çok büyük bir önem taşıyor. Bütün güçlerimiz, stratejik bir hamlenin gerekli tüm hazırlıklarını yaparak sürece hazırlanmalıdır. Bu sizin için de geçerli bir husustur. Ancak bildiğiniz gibi gündemde bir seçim süreci vardır. Bu nedenle siz, bir taraftan sürece hazırlanma çalışmalarını yürütmelisiniz. Bu öz savunmanın örgütlendirilmesi, meclislerin pekiştirilmesi vb. çalışmalardır. Diğer taraftan ise, seçimi bağımsız adaylarca kazanılması için yapılacak 25 günlük bir planlama ile tüm gücünüzle yüklenmelisiniz. Bu arada seçim çalışmalarını aksatmayacak şekilde Türk devletinin saldırılarına ve katliamlarına karşı da, tepkisel serhıldan eylemlerini de geliştirmek bir zorunluluktur. Zaten geliştirilmektedir. Bunu daha örgütlü ve planlı kılmak için öncülük rolünü oynamalıdır.” şeklindeki paragrafın ise Çok yönlü hazırlanılması büyük önem taşıdığı ve tüm hazırlıkların yapılarak hazırlanılması istenilen “15 Haziran sonrası süreci” ile ilgili olduğu,
- ÖCALAN ile KCK Önderlik Komitesi Avukatları arasında yapılan görüşmeler sonrasında düzenlenen “Görüşme Notlarında”;
-13.04.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”; “Şimdi asıl söylemek istediklerime geliyorum. KCK'nin açıklamasını söylediniz zaten. 15 Haziran'a kadar uzatmışlar. Ama halkımız şunu bilmelidir ve önemli olan da şudur ki, 15 Haziran'dan sonra herhangi bir erteleme ya da uzatma durumu sözkonusu olmayacaktır. Bu nettir. 15 Haziran son tarihtir. Halkımız bunu böyle bilmelidir. 15 Haziran'a kadar çözüm gelişmezse büyük bir savaş gelişecektir.”,
-27.04.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”; “Bir şey çıkacağını sanmıyorum ama görüşmeleri sürdüreceğim. 15 Haziran'a kadar bir ya da iki görüşme yapma ihtimali var. Bu görüşmelerden sonra artık durum netleşecektir. Ben yol haritasındakilerden daha somut-pratik bazı öneriler içeren kısa metinler hazırlayacağım. Bunlar protokol benzeri olacak fakat daha farklı, daha somut, net yapılması gereken şeyler var. Bu hazırlayacağım metinler Erdoğan'ın masasına götürülecek ve o da evet derse süreç ilerler. Yoksa zaten yapacak bir şey kalmaz. Bu durum 15 Haziran'a kadar netleşecek, herşey bu tarihte belli olacak. Siz de yazılı-sözlü Kandil'e iletirsiniz, biriniz gidebilirsiniz. Zaten heyetle de görüşüyoruz, sorun olmaz, onlara da bir avukatımın gidebileceğini söyledi. Bunları iletirsiniz…”,
-04.05.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”;“Son olarak şunları ifade etmek istiyorum. 15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran'dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar. Her ikisi de çok büyük olur. Müzakere olursa büyük ve anlamlı bir müzakere olur, savaş olursa da büyük bir savaş olur. Her ikisi de büyüktür, anlamlıdır ve kutsaldır”,
-11.05.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”; “15 Haziran'a kadar bekleyeceğimi, ondan sonra bir saat bile beklemeyeceğimi, bu halkın 15 Haziran'dan sonra bir saat bile beklemeye tahammülü kalmadığını belirttim. Pratik adımların hızla devreye girmesi gerektiğini belirttim”,
-18.05.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”;“15 Haziran tarihini kullanmakla, 15 Haziran'da mutlaka çözüm olur demiyorum. Hemen 15 Haziran'da çözüm gelişir demiyorum, beklemiyorum. Burada önemli olan husus şudur: 15 Haziran'a kadar başbakanın -büyük ihtimalle hükümet yine onlar olacak- Kürtleri çözüm sürecine dahil ederek sorunu çözeceklerine ilişkin bir açıklama yapması önemlidir. Bu konuda başbakanın bir yeşil ışık yakması önemlidir. Ben bu nedenle 15 Haziran akşamına kadar bekliyorum bu mesajı.”,
25.05.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”;“Olumlu gelişmeler olmazsa 15 Haziran sonrası herkes için farklı olacak, bu böyle bilinmelidir. DTK da buna göre rolünü oynar. Herkes bu durumda kendi rolünü oynamalıdır. Devlet bu konuda adım atmazsa, demokratik çözüm seçeneğinin hayat bulmaması durumunda ortaya iki yönetimli çatışma süreci çıkacaktır. Birinci yönetim, demokratik özerklik yönetimidir. Bu yönetim sadece KCK, DTK, Kürtlerle sınırlı değildir. Karadeniz'den Trakya'ya, Ege'ye bütün Türkiye'de örgütlenen demokratik özerk yönetimdir ve onların güçleridir”,
-01.06.2011 tarihli “Görüşme Notlarının 1.Halinde”;“Eğer 15 Haziran'a kadar Kürtleri de demokratik anayasal çözüme dahil ederek çözecekleri yönünde bir açıklama yapmazlarsa, somut bir adım atmazlarsa, ben AKP'ye ikinci bir şans tanımayacağım, kesinlikle ikinci bir kez şans tanımayacağım! AKP, “hayır, ben anayasayı tek taraflı yapacağım, kendi formülümü uygulayacağım, kendi bildiğimi okuyacağım” derse bu bir savaş ilanıdır. Savaş ilanına karşı da nasıl cevap verileceği bellidir”,
şeklinde ÖCALAN’ın yönlendirici açıklamalar yaparak TALİMATLAR verdiği,
Ardından terör örgütü elebaşısı ÖCALAN’ın Avukatları ile yaptığı görüşme sonrasında terör örgütünün internet sitelerinde;
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=41073 isimli internet sitesinde yayınlanan 15.04.2011 tarihli “ ÖCALAN:15 Haziran son tarihtir” başlıklı Görüşme Notunda; “15 Haziran son tarihtir. KCK'nin yaptığı açıklamalardan da böyle anlaşılıyor. Halkımız bunu böyle bilmelidir. 15 Haziran'a kadar çözüm gelişmezse büyük bir savaş gelişecektir.”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=42004 isimli internet sitesinde yayınlanan 29.04.2011 tarihli “ ÖCALAN: Çözüm için muhatap bulamıyoruz” başlıklı Görüşme Notunda; “15 Haziran'a kadar bir ya da iki görüşme yapma ihtimali var. Bu görüşmelerden sonra artık durum netleşecektir.”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=42387 isimli internet sitesinde yayınlanan 06.05.2011 tarihli “ ÖCALAN: 15 Haziran’dan sonra ya müzakere, ya kıyamet” başlıklı Görüşme Notunda; “15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran'dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar.”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=42833 isimli internet sitesinde yayınlanan 13.05.2011 tarihli “ ÖCALAN: Büyük savaş çıkarsa hükümet 3 ay dayanamaz” başlıklı Görüşme Notunda; “15 Haziran'a kadar bekleyeceğim, ondan sonra bir saat bile beklemeyeceğimi, bu halkın 15 Haziran'dan sonra bir saat bile beklemeye tahammülü kalmadığını belirtmiştim daha önce.”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=43329 isimli internet sitesinde yayınlanan 20.05.2011 tarihli “ ÖCALAN: Kürtlerin kellesine karşılık ABD-Türkiye anlaştı” başlıklı Görüşme Notunda; “15 Haziran tarihini kullanmakla, 15 Haziran'da mutlaka çözüm olur demiyorum. Hemen 15 Haziran'da çözüm gelişir demiyorum, beklemiyorum.”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=43756 isimli internet sitesinde yayınlanan 27.05.2011 tarihli “ ÖCALAN: Yeşil ışık bekliyorum” başlıklı Görüşme Notunda; “Olumlu gelişmeler olmazsa 15 Haziran sonrası herkes için farklı olacak, bu böyle bilinmelidir. Herkes bu durumda kendi rolünü oynamalıdır. Devlet bu konuda adım atmazsa, demokratik çözüm seçeneğinin hayat bulmaması durumunda ortaya iki yönetimli çatışma süreci çıkacaktır. Birinci yönetim, demokratik özerklik yönetimidir.” ,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=44189 isimli internet sitesinde yayınlanan 03.06.2011 tarihli “ ÖCALAN: AKP’ye ikinci bir şans tanımayacağım” başlıklı Görüşme Notunda; “Eğer 15 Haziran'a kadar Kürtleri de demokratik anayasal çözüme dahil ederek çözecekleri yönünde bir açıklama yapmazlarsa, somut bir adım atmazlarsa, ben AKP'ye ikinci bir şans tanımayacağım, kesinlikle ikinci bir kez şans tanımayacağım!”
şeklinde ÖCALAN’ın yaptığı yönlendirici açıklamaların ve talimatların yayınlandığı ve ÖCALAN’ın 15 Haziran ile ilgili bu açıklama ve talimatlar sonrası aynı doğrultuda,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=43608 isimli internet sitesinde yayınlanan 24 Mayıs 2011 tarihli “Apocu Gençlik İnisiyatifi'nden açıklama” başlıklı haberde; “İSTANBUL - Son dönemlerde HPG gerillaların yaşamını yitirmesine ve Kürt gençlerinin gözaltına alınmasına karşı eylemler gerçekleştiren "Apocu Gençlik İnisiyatifi", 15 Haziran tarihine kadar eylemlerinin genişleyerek artacağını belirtti…”,
www.firatnews.com/index.php?rupel=nuce&nuceID=43802 isimli internet sitesinde yayınlanan 28 Mayıs 2011 tarihli “Karayılan: Bir yıldır hazırlık yapıyoruz” başlıklı haberde; “ Biz gelişecek böyle bir sürecin her yerinde biz olalım da demiyoruz. Ama eğer çözüm gelişmezse, tekrar sorunu erteler ve inkar siyasetini dile getirirlerse bizde buna karşı mücadelemize devam edeceğiz. O zaman da Kürdistan’da kıyamet kopar. 15 Haziran bunun için milattır. …”,
şeklinde haberlerin yayınlandığı ve,
-15 Haziran sonrası sürece hazırlanmak için özellikle; ÖCALAN’ın 18.08.2010 tarihinde Avukatları ile yaptığı görüşmelerde Demokratik Özerkliğin (5) boyutundan biri olarak belirttiği ve “Demokratik özerkliğin birkaç unsuru veya boyutu vardır: 1-Siyasi Boyut,… 2-Hukuki Boyut,… 3-Ekonomik Boyut,… 4-Kültürel Boyut,… 5-Öz savunma Boyutu,…. 6-Diplomasi Boyutu…. / 5-Öz savunma Boyutu: Biz buna güvenlik boyutu da diyebiliriz. Yani burada soykırımı ele alıyoruz. Kürtler soykırımdan nasıl kurtulabilir bunu somutlaştırmalıdırlar. ….Yani Kürtlerin bir öz savunma durumuna kavuşması sağlanır. Toplum burada kendi öz savunmasını kurar. Bununla sadece elde silah bir durumu kastetmiyorum. Öz savunma KCK, PKK tarzı silahlı yapıyı değil halkın kendi güvenliğini sağlamasıdır. ….Bu güvenlik boyutu halkın öz savunması ekmek su hava kadar önemlidir. Bu olmadan yaşanmaz.” şeklinde tanımladığı Öz savunma ile yine PKK/KCKterör örgütün sözde anayasası olarak kabul edilen KCK Sözleşmesinin “Birinci Bölüm – Genel Esaslar” başlığı altında Madde 2’de “Niteliği” başlığı altında “Halk toplulukları iradesini komün, ocak, meclis ve kongreler ile ortaya koyar.” şeklindeki maddesi doğrultusunda oluşturulan meclislerin (Gençlik Meclisi, Kadın Meclisi v.b) pekiştirilmesi ve çalışması,
-12 Haziran Genel Seçimlerine katılacak olan BDP ve Diğer kesimlerin desteklediği Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu adı altında seçimlere katılan adayların seçimleri kazanması için 25 günlük bir planlamanın yapılması,
-Tepkisel Serhildan Eylemleri olarak adlandırılan eylemlerin seçim faaliyetlerini aksatmayacak şekilde daha örgütlü ve planlı olarak geliştirmeleri bunun için KCK/TM’nin öncülük rolünü oynaması,
gerektiği talimatının verildiği,
Dostları ilə paylaş: |