kullanılmasına yönelik bir beyanı var mı? Alper Bey ben günlüklerin tamamını okudum
diyor."
Mahkeme Başkanımın: "Evet yani sizin bilgileriniz Hurşit Tolon'un şiddet içerikli bir
beyanını gördünüz mü?"sorusuna "Evet."
Av. İlkay Sezer'in: "Doğrudan somut bu şekilde bir beyanı olmuş mu?"
Mahkeme Başkanımın: "Doğrudan somut." Sorusuna, "Doğrudan beyan şeklinde
günlüklerde bir şey yok.... Dolaylı bir beyan var ama soru doğrudan diye olduğu için. "
Mahkeme Başkanı'nın: "O nedir?"
Tanık Ahmet Alper Görmüş: "İsterseniz onu da söyleyeyim... O da şu.. O da şu
günlüklerin 2004 tarihli bir bölümünde Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile bir görüşme yapıyor.. Sonra dönüyor Özden Örnek'
e anlatıyor görüşmeyi. O da notlarında yazıyor, şöyle yazıyor, diyor ki Aytaç Yalman
benden kuşkulandığını söyledi açıkça, yani bana yeteri kadar güvenmediğini söyledi ve çok
gücendim kendisine diyor... Geçen yıl diyor 2003 'e işaretle görüşme 2004 'te oluyor,
geçen yıl ben onun yanında yer almasa idim Doğan Paşa ile Hurşit Paşa onu paramparça
edecekti diye bir ifadesi var günlüklerde yani Aytaç Yalman Genelkurmay Başkanıyla
görüştükten sonra dönüyor Özden Örnek 'e bunu anlatıyor, 2003 'e dair. 2003 'e
döndüğümüzde işte Çetin Doğan'dan söz ediyor, Çetin Doğan ve Hurşit Tolon onu
paramparça edeceklerdi, benim anladığım kadarıyla orada şeye gönderme yapılıyor. 2003
başı Mart 'takı Balyoz girişimine gönderme yapılıyor. "
Mahkeme Başkanımın: "Yani orada yumuşak konuşan esas sert konuşanlarda orada ters mi
yapmışlar?" sözü üzerine, "Kendi beyanı değil, ama bunu Aytaç Yalman işte öyle diyor.
Geçen sene ben onun yanında yer almasaydım, yani Hilmi Özkök'ün yanında yer
olmasaydım. Çetin Doğan ve Hurşit Tolon onu paramparça edeceklerdi diye gönül
koyuyor Genelkurmay Başkanına. "
Mahkeme Başkanı nın: "Birde benden şüpheleniyor diyor." Sözü üzev\ne"Geçen sene
dediğimiz de 2003, 2003 ney Çetin Doğan 'ın muvazzaf olduğu yıl. Bence orada Balyoz
girişimine bir gönderme vardı. " Şeklinde beyanda bulunmuş.
Av. İlkay Sezer'in: Aytaç Yalman'ın ve Özden Örnek'in bunu yalanladığını biliyor
musunuz?"Mahkeme Başkanı'nın: "Yalanlama olmuş."Sözleri üzerine, "E tabi biliyorum
ama sonuçta Özden Örnek zaten tamamını yalanladı, bu bana ait değil dedi. Ben
hayatımda hiç günlük tutmadım dedi, bunlar bilinen şeyler. "
Av. İlkay Sezer'in: "Hayatımda hiç günlük tutmadım mı dedi?" sorusuna, "Tabi tabi
dedi... Pardon şunu da söyleyeyim... Günlük, hayatımda hiç günlük tutmadım dedi ama
daha sonra 2004 'te Deniz Kuvvetleri Komutanlığının öğrencilerinin çıkardığı Pusula adlı
dergiye yazdığı yazıda kendisinin günlük tuttuğunu ve bütün öğrencilere günlük tutmaları
gerekliği yönünde tavsiyelerde bulunduğu bir yazısı yayınlandı, o daha sonra ortaya
çıktı. " Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
832 / 2271
Tanık Alper Görmüş gerek savcılık, gerekse mahkemedeki ifadelerinde şüpheli Özden
Örnek'in günlüklerinin içeriklerinin teyidi konusunda bir gazeteci titizliğiyle en az 100-
150 konuda doğrulatma yaptığı ve o günün koşullarını bilen kişilerce de olayların
gerçekleştiğinin açıklandığını bu nedenle günlüklerin doğru olduğuna kanaat getirdikten
sonra yayınladığını beyan etmiştir.
Şüpheli Özden Örnek 5.12.2009 tarihinde İstanbul CMK 250.maddesi ile Yetkili
Cumhuriyet Başsavcılığı nın 2009/2402 sayılı soruşturma kapsamında Avukatı huzurunda
olarak ifade vermiştir. Kendisine, "Bu günlükler size mi aittir? Siz ne zamandan beri
günlük tutmaktasınız? Günlükleri bilgisayar ortamında mı yoksa el yazısıyla mı
yazarsınız? Halen günlük tutuyor musunuz? sorulması üzerine "Ben günlük tutmadım,
1957-1981 yıllarına ait anılarım vardır, bunlar günlüklere istinaden yazılmamıştır, bunları
ben kendi yaptığım araştırmalardan toparlayarak ve arşivlerden edindiğim belgelerden
faydalanarak yazdım, tahminen 1999 yılından sonra yazmaya başladım. Bilhassa 2003
yılından sonraki döneme ait faaliyet programlarım vardı, bu programlar karargâhım
tarafından hazırlanır, ben de özel programlarımı ilave ederdim, bu programlar kiminle, ne
zaman, nerede bazen de ne görüşeceğimi dahi kapsardı, görüşmeler veya olay bittikten
sonra bende gerekli notlarımı kısa kısa bunun altına ilave ederdim. 1981 yılına kadar
anılarımı yazdım. 1981 yılından sonrakileri yazmadım. " şeklinde yanıtlamış kendisine
sanık Mehmet Şener Eruygur'dan elde edilen anılar cilt 1 1999 ve sonrasındaki anılar
dijital ortamda gösterilerek sorulması üzerine; " Bu bana ait formol değildir. " şeklinde,
aynı Cd den elde edilen Anılar 1964 (Öğrencilik Yılları) başlıklı klasör gösterilerek
sorulması üzerine "Bu bölüm bana aittir, för mat bana ait değildir... Benim kabul ettiğim
anı ve günlükler dijital ortamda bende vardır, istenirse bunları tab edip metin haline
getirip sonunu ve her sayfasını imzalayarak sunabilirim, ancak randevularımla ilgili
faaliyet programları bende yoktur, görevden ayrılırken bu türlü askeri bilgileri
bilgisayardan silerek ayrılmıştım. " şeklinde yanıtlamıştır.
Kendisine, "Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında
tutuklanan Mehmet Şener Eruygur'dan ele geçirilen dijitallerde "Özdenin Bilgisayarı"
"Özden günlük" isimli bir dosya bulunmuştur. Dosyasının içeriğinde; "1957-1964
döneminden. 2003-2005" dönemine kadar geçen süre içerisinde belirli periyotlarla günlük
şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Notların içeriğinde size ve ailenize ait birçok
anıların yer aldığı anlaşılmıştır. Günlükleri Mehmet Şener Eruygur' a ya da başka bir
kimseye verdiniz mi? Şayet siz vermediyseniz Şener Eruygur size ait bu günlükleri
nereden ve nasıl temin etmiş olabilir? Şeklinde sorulan soruya: "Ben Şener Eruygur 'a
günlük vermedim, eğer bana ait ise nasıl ele geçirildiğini bilemem" şeklinde yanıt
vermiştir.
Savcılık ifadesinin başlangıcında günlüklerin kendisine ait olmadığı yönünde beyanlarda
bulunmuş ise de; ifadenin ilerleyen bölümlerinde, günlüklerden bazı bölümler
okunduğunda "bu notlar bana aittir", "bu not doğrudur" veya "bu notun yarısı bana
aittir " şeklinde yanıtlar vermiştir. Örnek verecek olursak, Cumhuriyet Savcısının;
"Günlüklerde "19 Aralık 2003" başlığı altında; "Tuğg. Levent Ersöz'ün Bilgi Arzı"
"Jandarma genel komutanlığı İstihbarat başkanı general yaptıkları faaliyetler ile ilgili
olarak sadece bana özel bir brifing verdi" şeklinde yazdığı görülmüştür. Levent ERSÖZ'
le birlikte çalıştığınız bir görev oldu mu? Levent ERSÖZ' ün sadece size özel verdiği
bilgi nedir? hangi konudaki faaliyetlerinden bahsediyorsunuz? Sorusuna, "Bu not
833/2271
doğrudur, bana aittir. Ben bizzat Jandarma Genel Komutanlığına gittim brifing burada
verildi" şeklinde,
Kendisine, "Günlüklerinizdeki "29 Aralık 2003" başlığı altında; "Genelkurmay Başkanı 'mn
müsait olduğu haberini alınca kendisine haftalık haber vermek için telefon ettim. Benim
verdiğim bilgilerden sonra bana kendisine gönderdiğimiz Rapor ile ilgili bazı serzenişlerde
bulundu. "Ben bu raporun iki noktası hariç her şeyi ile hem fikir im....... ama beni esas
üzen konu Raporun dördünüz tarafından imzanalarak gönderilmesi ve böylece bir Muhtıra
şekline dönüşmesi. ... daha önceden benden habersiz dördünüz toplandınız. Acaba sen
komutan olsan ve senin komutanların böyle yapsa ne dersin" dedi" şeklinde yazıldığı
görülmüştür. Günlük notunuzda Mehmet Şener Eruygur'dan ele geçirilen ve yukarıda size
okunup gösterilen dokümandan ve rapordan bahsedildiği açıkça görülmektedir. Günlükte
geçen konu ve M.Şener Eruygur da ele geçirilen doküman birlikte değerlendirildiğinde,
Muhtıra olarak nitelenen Rapor konusunun doğru olduğu değerlendirilmiştir. Bu şekilde
rapor hazırlayarak dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e sundunuz mu? Neticesi
ne oldu? " şeklide sorulan soruya "Bu okuduğunuz not bana aittir." şeklinde yanıtlamıştır. ^
"Günlüklerdeki "19- 25 Mayıs 2003" başlıklı notta; "... Sarıyer'de I Ordu K ... tarafından
Genelkurmay Başkanı ve komutanlar onuruna verilen akşam yemeğine gittik Bizimki ve
havacı yoktu. Kara kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanı ile yaptığımız görüşmelerden
anladığım. Genelkurmay Başkanına karşı tam bir tavır oluşmuş vaziyette kendisini
yumuşak ve korkak buluyorlar. Ayrıca AKP ile ilişki içinde olduğundan şüpheleniyorlar.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mustafa Balbay Jandarma Genel Komutanına gelerek
"Bildiklerimi bir yazarsam kaçacak delik bulamaz" demiş Bugün ayrıca Cumhuriyet
gazetesinde "GENÇ SUBAYLAR AKP'DEN TEDİRGİN" başlıklı bir haber yayınlandı"
şeklinde not olduğu görülmüştür. "Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanı ile
yapılan toplantılarınızda Genelkurmay Başkanına yönelik nasıl ve neden bir tavır oluştu?
Sorusuna. "Notun yarısı bana ait değildir. Baş kısmı bana aittir. Genelkurmay Başkanı ile
genç subaylarla alakalı bölümler bana ait değildir." Şeklinde bir kısmını kabul edip bir
kısmını inkar etmiştir.
"Günlüklerdeki "21 Ocak 2004" başlıklı notta; "E.Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca'mn
Ziyareti ... M. Ali Kışlalı' mn Ziyareti" "Her iki ziyareti de cumhuriyetçi ve TSK'ni ^
destekleyen yazarlar. Kırca 76 yaşında. O kadar duygulu hale gelmiş ki benim yanımda
olayları ve son durumu anlatırken iki kez ağladı. YENİ BİR ANAYASA hazırlamış
ondan bir kopya getirmiş, aldım. Kışlalı da efendi bir insan her ikisi de bana "zaman
geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın yoksa geç olacak"
mesajını verdiler." Şeklinde yazdığı görülmüştür. Adı geçen şahıslarla böyle bir görüşme
yaptınız mı? " sorusuna, " Bu not bana aittir" şeklinde yanıt vermiştir.
"Günlüklerde "02 Eylül 2003" başlığı altında; "Sabahleyin Kara Kuvvetleri
Komutanını ziyarete gittim. Bu ziyarete Hava K.K. ve Jandarma Genel K.. da katıldı
Genelde bundan sonra ne gibi hareket etmemiz hakkında konuştuk. Ben kendilerine
ÖZEL BİR ÇALIŞMA YAPARAK bir durum analizi ve öneriler hazırlamamızı önerdim.
Kabul ettiler. ANLAŞILAN BUNDAN SONRA BAHRİYE İŞLERİNE DAHA AZ
ZAMAN AYIRIP SİYASİ GELİŞMELERİ TAKİP ETMEK ZORUNDAYIZ." şeklinde
yazdığınız tespit edilmiştir. Yine "6 Eylül 2003" başlıklı notta ise; "Yapmakta olduğum
ÖZEL ÇALIŞMAYI tamamladım ve ilgililere gönderdim." şeklinde yazdığınız
görülmüştür. "Hava Kuvvetleri Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma
834 / 2271
Jandarma Genel Komutanı ile yaptığınız bu görüşmenin amacı ve içeriği ne idi?
Sorusuna, "En son cümle bana aittir, ancak diğerleri bana ait değildir. 7-8 Ağustos
2003 tarihinde Kuvvet Komutam olduktan sonra Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına
iştirak edeceğim için bu konuda tecrübeli Aytaç Yalman'a gittim, kendisiyle yaptığımız
görüşme sonucunda bu kanaate vardığım için bu şekilde bir not tutmuş olabilirim,
buradaki özel çalışmadan neyi kastettiğimi şu anda hatırlamıyorum, zira çok sayıda özel
çalışmamız olmaktaydı" şeklinde yanıt vermiştir.
Şüpheli Özden Örnek'e, gazeteci Saygı Öztürk ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda
da; 02.05.2009 günü saat: 13.12'de Saygı Öztürk ile yaptığınız telefon görüşmesinde;
Saygı Öztürk'ün bahsi geçen "günlükler" in size ait olup olmadığını sorduğu, Sizin "...
aksini söylemem mümkünmü" "yani olayların buluşulması bilmem nesi onlar doğru
olabilir yani onlarıda doğrulayacak veyahutta" "inkar edecek durumda değilim çünkü
elimde hiçbirşey yok" "... beni kaynak olarak göstermeyin çünkü Benim Bu konuda
Konuşmamam Lazım" "... zannediyorum Şener paşanın odasında bulunmuş" "... çok
muhtemelen Alper Görmüş ün elindeki bir kopyasıydı yani öyle tahmin ediyorum"
dediğiniz tespit edilmiştir." şeklinde sorulan soruya "Saygı Öztürk ile böyle bir telefon
görüşmesi yaptım "şeklinde yaptığı telefon görüşmesini kabul etmiştir. Bu görüşmede
günlüklerin kendisine ait olup olmadığı sorulduğunda "... aksini söylemem mümkün mü"
yani olayların buluşulması bilmem nesi onlar doğru olabilir..." ... benim bu konuda
konuşmamam lazım" şeklindeki sözleri ile günlüklerin kendisine ait olduğunu, ancak bu
konuda konuşmaması gerektiğini söyleyerek dolaylı olarak günlüklerin kendisine ait
olduğunu kabul ettiği anlaşılmıştır.
Soruşturma aşamasında sanıklardan ele geçirilen dijital veriler üzerinde teknik inceleme
yaptırılmıştır. Sanık Mehmet Şener Eruygur'dan ele geçirilen 7 Numuralı CDmin
20.11.2008 tarihli inceleme raporunda "2003-2005.doc"isimli MSword dosyasının
teknik özellikleri şu şekilde tespit edilmiştir. Company: (şirket)DONANMA
KOMUTANI, Author: (yazan) ORAMÎRAL ÖZDEN ÖRNEK, last Saved By: (Son
kaydeden) komutan, Create Date: (Oluşturma tarihi) 11/14/04 08:30:00, Last Revized
Date: (Son değişiklikleri kaydetme tarihi) 02/17/05 12:32:00 şeklindedir. Bu teknik
özelliklerden de Donanma Komutanı isimli bilgisayarda, Oramiral Özden Ömek'in bu
belgeyi 14 Kasım 2004 tarihinde oluşturduğu ve son olarak 17 Şubat 2005 tarihinde
kaydettiği anlaşılmıştır.
Doğaldır ki şüpheli olarak ifadesi alınan bir kişinin kendisi aleyhine sonuç doğuracak
konularda kabullenir şekilde beyanda bulunması beklenemez. Ancak gerek dosya
kapsamında toplanan deliller, gerekse de tanık beyanları ve şüpheli Özden Ömek'in kısmi
kabulleri, telefon görüşmeleri, olaylarla günlükte yazılanların büyük oranda örtüşmesi.
Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporları ile sanık Mustafa Ali BalbayTn günlükleri
arasındaki paralellik birlikte değerlendirildiğinde, bu günlüklerin Özden Örnek tarafından
Donanma Komutanı ismi verilen bilgisayarda yazıldığı ve içeriğinin doğru olduğu
kanaatine varılmıştır. Bu bölümde günlüklerden ilgili kısımlar anlatılacaktır.
Şüpheli Özden Örnek'in "ö Aralık 2003" tarihli başlıklı noiia:"Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Şener Eruygur'un isteği üzerine Jandarma Sosyal Tesislerine gittik. Kara
Kuvvetleri Komutanı ve Jangkk. Çarşamba günkü toplantıdan sonra çok rahatsız olmuşlar
ve bu arada Kur 'an Kursları ile ilgili yönetmelik düzeltmesi yayınlanınca hepimizde
835 / 2271
rahatsız olduk. Bilhassa hu hafta Bütçe Komisyonunda hir AKP milletvekili tekkelerin
açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık.
AY: Ben bu işten çok rahatsız oldum ve kendime göre şöyle bir plan yaptım. Aralık ayında
bunların Cumhurbaşkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerini bekleyip
eğer Ocak ayı içinde bir hareket olmazsa istifa edeceğim. Hepimiz buna itiraz ettik.
ŞE: Buna gerek yok. Kabul etmiyoruz. Daha yapacağımız çok şey var. AA'ın bazı
rahatsızlıkları vardı. Kendini rahatlatmadan takındığından kurtulamayacaktı. Bu nedenle de
Pazar günü tüm Or'ları kahvaltıya davet etmişti. Buna neden Or'lar dan birinin vermiş
olduğu bir cevaptı. Hepimiz AY'ın istifa etmesini kabul etmedik. Ve kendimize göre bir
eylem planı yapmaya karar verdik.
Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ 'ı davet edecektim.
Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik.
Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik.
Sokaklara afiş astıracaktık
Dernekler ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik.
Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık
Yukarıdakiler Sarıkız olarak anılacaktı. Ayrıca bana ALABANDA isimli bir proje verdiler.
Bende onun hazırlığını yapacaktım. Bir şişe whiskey içtikten sonra akşam Genelkurmay
Başkanımın oğlunun düğününe gittik." şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Dolayısıyla şüpheli Özden Örnek*e ait olduğu anlaşılan günlüklerdeki bu notlardan, adı
geçenlerin Sarıkız ve Alabanda kod isimli darbe planları yaptıkları anlaşılmaktadır.
1 -Sanki/ kod adlı darbe planında, basını ele geçirmeye çalışacakları ve bu kapsamda
şüpheli Özden Örnek'in M.Ö. ile görüşmesi planlanmıştır.
Konu ile ilgili şüpheli Özden Örnek'in günlüklerine bakıldığında,
"28 Eylül 2003" başlıklı notta, "Azizlere öğle yemeğine oradan da Mustafa Özkan Tara
gittik Amacım Mustafa Özkan 'dan İstanbul 'da siyasi yönden neler olduğuna dair bilgiler
almaktı. Nitekim bazı çok kıymetli bilgiler aldım. Aydın Doğan'ın 2,5 milyar riski olduğu
ve hükümet ne derse yapmak zorunda olduğu, AKP'nin Abdullah Gül ve çevresi tarafından
ikiye bölünme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu gibi." ,
"9 Aralık 2003" başlıklı notta, "Sergide MÖ ile görüştüm. Ve kendisine artık basının
desteğine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Kendisi her türlü yardımı yapacağına söz verdi.
Bu arada Kuran Kursları hakkındaki yönetmelik değişikliklerini konuştuk "Zapsu'ya
intihar ettiniz neden böyle aptal işler yapıyorsunuz" demiş. Zapsu hemen yönetmeliği iptal
836/2271
SARIKIZ KOD İSİMLİ DARBE PLANININ HAYATA GEÇİRİLMESİ
ettireceğini söylemiş. Bu arada Orhan Paşa ile de görüştüm ve kendisine Aydın Doğan 'ın
çok dikkatli olmasını, onun kuyusunu kazmakta olduklarını, bizimle beraber olmasını ve
halkı aydınlatacak yayınlar yapmalarını söyledim. Bu arada Aydın beyi eve yemeğe davet
edeceğimi de anlattım."",
"12 Aralık 2003" başlıklı not içerisinde. 'Akşam grubumuz ile bir araya geldik ve son bir
haftadır olan gelişmeleri gözden geçirdik. AY bugün Genelkurmay Başkanı ile görüşmüş
ve mesleki konularda sonra ulusal konuları konuşmuşlar.Sonra hepimiz Sarıkız
kapsamında yaptıklarımızı anlattık. Bende İstanbul'da MÖ ile yaptığım konuşmayı ve
gazetecilerin bu konuya ne kadar önem vermeleri gerektiği konusunda kendisine verdiğim
mesajı, Rahmi Koç ile olan görüşmemizin özetini, Orhan Karabulut'a AD(Aydın Doğan )
ile olan görüşmemizi anlattım ve 18 Aralık günü MÖ ile görüşme yapmaya karar verdik.
AY ise ekonomik yönden bir değerlendirme yapmak üzere Akçakoca(Eski BDDK başkanı)
ile temasa geçmiş. Onun kanalından bir değerlendirme raporu hazırlattırıyor.",
"18 Aralık 2003"başlıklı not içerisinde, "Akşam yemeğe Mustafa Özkan ve eşi ile Kara
Kuvvetleri Komutanı ve HVKK geldiler. MÖ bize gelmeden önce Süleyman DemireVe
uğramış ve bize ondan bazı mesajlar getirmişti. MÖ ile konuştuğumuz konuların özeti
şöyleydi: Durum dışarıdan nasıl görünüyordu. SD ülkenin süratle bir felakete doğru
gittiğini ve askerin yalnız kaldığını hemen tedbir alınması gerektiğini söylemiş.
Askerler teskerede hata yaptılar ve 50 yıllık dostumuz ABD'yi reddettiler. Dolayısı ile
bugüne kadar arkalarında olan Pentagon desteğini kaybettiler. Tersine bu adamlar ABD ve
AB'yi arkalarına alarak istediklerini yapmaya başladılar. Üniversiteler, basın ve halk
desteği olmadan asker bir şey yapamaz. Bu nedenle zor da olsa bu ilişkiyi kurmaları lazım
ve ABD ile soğumuş olan ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir demiş.
Basın ile aramızı nasıl düzeltebiliriz diye konuştuk. Kendisi bu işin zor olduğunu hepsinin
kendi ticari ilişkileri nedeni ile hükümete göbekten bağlı olduklarını ve kolay kolay
hükümet aleyhine bir yazı yazamayacaklarını, hepsinin devlete borcunun bulunduğunu
anlattı. Bilhass&4y
aramızı nasıl düzeltebileceğimiz konusunu araştırdık. Kolay olamayacaktı ama MÖ bize
tüm medya patronlarına işin kötüye gittiğine ve tedbir alınmazsa çok geç olacağı konusunu
anlatarak onları iknaya çalışacağını söyledi.
Yeni bir oluşumu herkesin aradığını ama kimsenin bir lider bulamadığını anlattı. Bu arada
İstanbul TV'nin seçimlerden sonra ele geçirilmesini mümkün olup olmadığı konusu Kara
Kuvvetleri Komutanı tarafından gündeme getirildi. MÖ bunun kolay ama idamesinin çok
zor olacağını belirtti. Kendisinin olduğunu zannettiğim Haber Türk kanalını bu maksatla
bize sonsuz olarak kullanabileceğini ifade etti.
Sivilin görüşünün Genelkurmay Başkanının çok pasif olduğu şeklinde ifade etti. SD ayrıca
Kıbrıs konusunun ve Kürt devleti kurulmasının ülkemiz için çok önemli olduğunu ve eğer
Kıbrıs konusunda hükümet taviz verirse kendisinin yollara düşeceğini ifade etmiş.
Kıbrıs'ta en iyi yolun çözümsüzlük olduğunu belirtmiş. Uzun konuşmalardan sonra bizim
aldığımız mesaj veya yaptığımız değerlendirme şöyleydi: Basının desteğini almak oldukça
zordu ama denemek mecburiyetindeydik. Durumun kötüye gittiği bizim dışımızda SD ve
diğer bazı önemli kişiler tarafından da değerlendiriliyordu. Üniversitelerde talebeleri
sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu. Kıbrıs konusunda Milli Dayanışma
837 / 2271
Hükümetinin kurulmasının ve Annaıı Planının üzerinden müzakerelere başlanması
gerektiği",
"25 Aralık 2003" başlıklı notta, "14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal Yavuz ve Tuncay
Özkan'ın Ziyareti" "Tuncay Özkan daha önce Show TVde görev yapıyordu. Ancak bu
hükümet kendi aleyhinde yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı ya da
televizyonlardan uzaklaştırdı. Kemal Yavuz generalde aynı durumda. Ben de kendilerine
yardım edebilmek için MÖ ile konuştum. Tuncay Özkan Müfit Gürtuna 'nın İstanbul
TV'sini satın almak istiyor ve AKP'nin yerel seçimlerde İstanbul'dan çıkaracağı adaya
karşılık Ali Müfit Gürtuna'yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine
ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlamış. "
"7 Ocak 2004" başlıklı notta "Tuncay Özkan Show TV'den ayrıldıktan sonra Org. Kemal
Yavuz İle beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisi ile İstanbul Belediye başkanlığına
adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması
konusunda görüşme yapmıştık. Bu konuşma üzerine bende MÖ ile görüşmüştüm. Kendisine
MÖ'nün bana söylediklerini iletim. Ali Müfit Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla
beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSYP'yi ikna etmeye çalışıyor. Daha
MHP ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul TV için
çok para istemiş. Esasında kendisi bu istasyonu mütahitlere bedava kurdurmuş. Adam be
para etme ama çaresizlikten başka yapacak bir şey yok dedi. Kendi istasyonu ve gazetesini
kurmak inin yabancılar ile temasta Dış finansman sağlayıp öyle faaliyete geçmeyi
düşünüyor. Benden OYAK'ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan 'a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden
geleni yapacağım dedim. Bana kendi hazırladığı "Türk Medyası" ile ilgili bir kitap verdi.
İçinde her türlü ilişki ve rezaleti bulabilirsiniz dedi. Medya desteği olmadan ulusalcıların
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle
TÖ'nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı intiba dürüst ve yılmayacak bir kişi.
Bilgili bir görüntüsü var. Hiç değilse mesleğini iyi bildiği intibaı uyandı, "şeklindeki
notlarla ilgili olarak şüpheli Özden Ömek Avukatı huzurunda şüpheli sıfatıyla verdiği ifade
sırasında Cumhuriyet Savcısının: "Soruşturma kapsamında tutuklanan Ahmet Tuncay
Özkan'ı ne zamandan beri ve nasıl tanımaktasınız? Özellikle Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı yaptığınız dönemde bu kişi ile aranızdaki ilişki nasıldı? Sonraki yıllarda
ilişkiniz nasıl devam etti? "sorusuna "Ahmet Tuncay Özkan ile Kuvvet Komutanı
olduğum dönemde tanışmıştım, yanlış hatırlamıyorsam Tuncay Özkan yanıma 2 kez
Dostları ilə paylaş: |