görülebilmektedir.
Sanık A.Tuncay Özkan'ın savunma metninin 209. Sayfasında; "Bu düzmece belge, Emekli
Orgeneral Şener Eruygur'un ADD Genel Merkezi'ndeki çalışma odası olarak adlandırılan
bölümde bulunduğu iddia edilen bir CD'nin dökümüdür. Bu CD'nin içinde bulunan 16
Aralık 2003 tarihli metinden daha da ilginç olan, ayni CD içinde bulunan diğer
belgelerdir. Zira; bu belgeler, 16 Aralık 2003 tarihli belgenin 3. kişiler tarafından
üretilmiş olduğunun göstergesidir. Açıklamak gerekirse; söz konusu CD'nin içerisinde
Şener Eruygur'un faaliyet takvimi de yer almaktadır. 28 numaralı delil klasörünün 68., 69.
ve 71. sayfalarında yer alan bu faaliyet takviminde. Tuncay Özkan'ın ziyareti başlığı
altında;
Ocak 2004/07 Çarşamba 15:00, Mart 2004/15 Pazartesi 15:00 Yazıldığı görülmektedir.
Ayrıca; Eylül 2003/30 Salı 16:30 Tuncay Özkan ve Mehmet Emin Karamehmet ziyareti
diye yazmaktadır. Yani. 16 Aralık 2003 tarihli belge üretilirken yardımcı olacak
dokümanların bir kısmı bu CD'ye yerleştirilmiştir" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Sanık Mehmet Şener Eruygur'un ziyaretçi defteri kayıtları ile sanık A.Tuncay Özkan'ın
kullanımında bulunan 5322367671 numaralı telefonunun bazları kontrol edildiğinde;
-30 Eylül 2003 Salı 16.30 randevusu
Sanığın 5322367671 numaralı telefonunun 29.09.2003 tarihinde saat:09.10 civarında
Ankara Esenboğa Hava Limanında baz verdiği, sanığın İstanbul'dan Ankara'ya hava yolu
ile geldiği ve 30.09.2003 tarihinde saat: 16.50-17.30 arası Akay-Dikmen Kavşağı ve Meclis
civarında baz verdiği tespit edilmiştir. 03.10.2003 tarihinde havayolu ile İstanbul'a geri
döndüğü anlaşılmıştır.
-07 Ocak 2004 Çarşamba 15.00 randevusu
07.01.2004 tarihinde İstanbul'dan Ankara'ya hava yolu ile geldiği ve saat:09.06'da Ankara
Esenboğa Hava Limanında baz verdiği, saat:09.57-10.33 arası Meclis civarında baz
verdiği, aynı günün akşamı saat:21.05 civarında Esenboğa Hava Limanından baz verdiği
ve hava yolu ile tekrar İstanbul'a geri döndüğü anlaşılmıştır.
-15 Mart 2004 Pazartesi 15.00 randevusu
15.03.2004 tarihinde saat:09.58'de İstanbul Merter'de baz verdiği, saati 1.28'de
Ankara'da baz verdiği, buradan da havayolu ile Ankara'ya geldiğinin anlaşıldığı,
saat: 15.18-15.47 arası Meclis civarında baz verdiği, aynı günün akşamı saat:18.25'de
Esenboğa Hava Limanından baz verdiği ve hava yolu ile tekrar İstanbul'a geri döndüğü
anlaşılmıştır.
Yukarıda saydığımız deliller sanık A.Tuncay Özkan'ın savunmasının aksine sözkonusu
görüşmeleri gerçekleştirdiği ve 16 Aralık 2003 tarihli görüşmenin yapıldığını göstermiştir.
852 / 2271
Şüpheli Özden Örnek'in günlüklerinde anlatılan konular ile sanık Ahmet Tuncay Özkan'ın
kabul etmediği 16 Aralık 2003 tarihinde Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile Jandarma
İstihbarat Başkanlığında yapılan görüşme içeriklerinin benzer mahiyette olduğu
görülmüştür. Sanık A.Tuncay Özkan'ın Show TV'deki görevine son verilmesi üzerine
Jandarma Genel Komutanı M.Şener Eruygur'dan destek istemiş ve o dönemde darbe
faaliyetlerinin yürütüldüğü merkez olan Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığında görüşme
yapmıştır. Gerek buradaki görüşmede gerekse de Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden
Örnek ile yaptığı görüşmelerde İstanbul TV'nin alınması ve bu televizyonun psikolojik
harekatın merkezi haline getirilmesi, iktidarda bulunan AKP'nin yıpratılması ve bölünmesi
için neler yapılabileceği konularının konuşulduğu birbirini teyit eden delillerden
anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, HTS kayıtları, tanık beyanları, şüpheli Özden
Örnek'in günlükleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın 16 Aralık
2003 tarihinde Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur ile görüşme yaptığı, mevcut
hükümetin cebir şiddet ile görevlerini kısmen veya tamamen yapmasına engel olmaya
teşebbüs faaliyetlerinde görev aldığı ve örgütün verdiği görevleri yerine getirdiği
anlaşılmıştır.
Sanıklar Mustafa Ali Balbay ile Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur arasında geçen
görüşme çözümü özetinde;
Sanıklar M.Şener Eruygur, A.Hurşit Tolon ve Hasan Atilla Uğur'dan ele geçirilen dijital
veriler içerisinde Jandarma Genel Komutanlığında görevli olduğu dönemde sanık Levent
Ersöz'ün değişik kişilerle yaptığı görüşmeleri kaydettiğine dair bilgilerin olduğu, bu
çerçevede sanık Mustafa Ali Balbay "a ait 23 Aralık 2003 tarihli ve 5 Ocak 2004 tarihli
görüşme çözüm tutanaklarının olduğu, ayrıca 23 Aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmeye
ait bir kısım ses dosyasının olduğu, ayrıca yine 23 Aralık 2003 tarihindeki görüşme
çözümü içerisinde birçok benzerlikler olan yedi sayfalık ayrı bir çözüm tutanağı olduğu
görülmüştür.
23 Aralık 2003 tarihli görüşme içeriğiyle benzerlikler gösteren yedi sayfalık çözüm
incelendiğinde Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması ve hu nedenle askeri
birliklerde satılması konusunda konuştukları, bu çerçevede Levent Ersöz'ün "siz tirajı
artırma konusunda şimdi nasıl buluyorsunuz. Askeri okullardaki personele yönelik olarak
böyle bir şey, yani hem gazeteyi güçlendirmek hem de dediğim gibi birçok insan gazete
okuyor. Er de gazete okuyor sonuç itibarıyla. Sadece subay astsubay değil" dediği,
Mustafa Ali Balbay'ın Cumhuriyet Gazetesini üniversitelerde 250.000 TL ye sattıklarını,
aynı şekilde kışlalara da 250.000 TL den satabileceklerini söylediği, Levent Ersöz'ün de
yeni bir oluşumun oldukça zor olduğunu, ama bu işlerin bir şemsiye altında götürülmesinin
daha rahat ve kolay olacağını söylediği ve televizyon konusunu düşünüp düşünmediklerini
sorduğu, Mustafa Ali Balbay'ın da 1998 ve 1999 yılında Cumhuriyet TV diye deneme
yayınına başladıklarını, fakat bir sonuç alamadıklarını söylediği.
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Mustafa Ali Balbay'ın Cumhuriyet Gazetesi olarak
kendilerine yönelik özeleştiri yaptığı ve bu çerçevede "bizim de hatalarımız oldu, 1950
yılında Demokrat döneminde iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmet'e hain diyorum ben,
sonrada toplanıp özeleştirisini yapıyorum, bizim bazı yöneticilerimizin 1989 -1993 dönemi
arası güneydoğu şeylerine yönelik PKK lıların açıklamalarını korumaya kalktılar, çok ağır
853 / 2271
oldu, o dönemde gazetemiz ama sonuç olarak şu anda gazete yönetimi Kuvayı Milliye
çizgisinde" dediği,
Görüşmenin devamında; yerel seçimlerle ilgili konuştukları ve bu çerçevede Cezayir
ülkesini örnek verdikleri, bu konuyla ilgili Mustafa Ali Balbay'ın "Cezayir olayını
söylüyorsunuz, genel seçimleri kazandılar ama ondan sonrası mümkün değil" dediği,
hemen akabinde de Levent Ersöz'ün Mustafa Ali Balbay'ın bir süre önce yaptığı "Genç
Subaylar Rahatsız''' başlıklı haberle ilgili konuşmaya başladıkları, bu çerçevede söz konusu
haberle ilgili Genelkurmay Başkanının yaklaşımını konuştukları, bu sırada Mustafa Ali
Balbay'ın "babam arıyor geçen gün. oğlum kendine dikkat et diyor, Genelkurmay Başkanı
onlara dönmüş diyor" dediği. Levent Ersöz 'ün de bunların hepsinin kesilmesi gerektiğini,
hayat hakkı tanınmaması gerektiğini, yoksa yeniden hortlayıp kendilerini ortadan
kaldırabileceklerini söylediği, Mustafa Ali Balbay'ın da "birisinde emekli vatandaş arıyor,
tabi ben diyor 1960 ı gördüm, 1970 i gördüm, 1980 i gördüm. Şu ülkemizde şu birkaç
ayına bakıyorum, fakat en geçerli darbe bu dönemki darbe diyor, insan olabilirde bu
sistem içerisinde nasıl olabilir, bütün tartıştığımız konu burada" dediği, Levent Ersöz'ün de
"olabilir, tartıştığımız konu rejim tartışması.... silahlı Kuvvetler eskisi değil ki yani
kimileri demokrasiye bağlı bir topluluk var... herkesin gönülden bir sızı hissetmesi var,
herkes dolunca benim yaptığım gibi bunların hepsini keseceksin, bir daha başa
geçmeyecekler" dediği. Mustafa Ali Balbay'ın da bu nedenle yerel seçimlerin çok önemli
olduğunu, yüzde 40 tan fazla oy alırsa daha tehlikeli olacağını söylediği anlaşılmıştır.
23 Aralık 2003 tarihinde Mustafa Ali Balbay ile Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur
arasında yapılan görüşme çözümü özetinde; Görüşme içerisinde genel olarak örgütün
medya yapılanması ile ilgili konuşmalar yaptıkları, bu çerçevede özellikle Cumhuriyet
Gazetesinin tirajının artırılması ile ilgili konuşmalar bulunduğu, bunların yanı sıra diğer
medya organlarının kontrol altına alınmasını konuştukları, bu çerçevede Levent Ersöz'ün
"medya sahipleri ile görüşme yapmak lazım" dediği, Mustafa Ali Balbay'ın da "belli
dürtmeler oraların yönetimindeki insanlarla'''' dediği, devamında Mustafa Ali Balbay'ın
"şu alternatif medya nasıl yaratılır, belki uzun sürede buna bakmak lazım, şimdi iki
üç tane bir tane kanal değişik bir şey söylerse bunları etkiliyor" "Uzan'ın genel üzerindeki
etkisi yüzde 3, genel pay içinde hükümet hazmedemiyor, çünkü ulaşıyor" dediği, Levent
Ersöz'ün de "Uzan'ın savaşı bırakmaması lazım, bıraktı hata yaptı, kurtulacağını falan
zannetti" dediği.
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Levent Ersöz'ün "siz trajınızı artırmak açısından
bizim askeri birliklerdeki askeri personele yönelik böyle bir şeyi nasıl uygun görürsünüz"
dediği, bunun üzerine Hasan Atilla Uğurun "yeterli olur mu ki acaba? Açsak?" dediği,
Levent Ersöz'ün de "daha iyi, yani hem gazeteyi güçlendirmek ondan etkilenen bir çok
insan şimdi evde gazete okuyor, sonuç olarak sadece subay astsubay değil, askerde okur,
en azından Silahlı Kuvvetlerin kapısını biraz daha aralıyor" dediği. Hasan Atilla Uğur'un
da "çok doğru komutanım, erler eskisi gibi cahil değil, sekiz aylık var, asteğmen var. Bunu
söylemek lazım Genelkurmay Başkanımıza" dediği, Levent Ersöz'ün de "ben kantinde
herkese satarsam bu gazeteyi mükemmel olacak, sonuç itibariyle günde 1.000 gazete
satabilirim" dediği, bunun üzerine Mustafa Ali Balbay'ın söz alarak "biz mesela
üniversitelerde 250.000 TL ye gazete satıyoruz. Kışlaya da 250.000 yaparız", "kimi
yerlerde önyargı olabilir, kimi yerlerde sokmuyorlar bile. Mesela GATA da 250.000 den
satabiliriz" dediği, Levent Ersöz'ün de bu konuyu Jandarma Genel Komutanı Şener
854/2271
Eruygur'u kastederek komutanla konuşacaklarını, hatta komutanın Mustafa Ali BalbayT
çağıracağını söylediği,
Sanık Mustafa Ali BalbayTn Cumhuriyet Gazetesi ve kendileriyle ilgili özeleştiri yaparak
"şu an yönetim olarak da nispeten hatalarımız da olsa, yani gazete 1950 döneminde
Demokrat partiden iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmefe hain diyor. Özeleştiri
yapıyorum. Sizinle açıkça paylaşmamın sakıncası yok. Bazı yöneticilerimizin 1989-1993
arası diyelim Güneydoğu ve PKKTılardan etkilendiler. Çok kavga edildi o dönem bizim
gazetede. Şimdi gazete yönetimi Kurayı Milliyeci" dediği,
Görüşmenin devamında yerel seçimlerle ilgili konuştukları, bu çerçevede Levent Ersöz'ün
"ama her şey kısa vadede, onu da bıraktım, çok kısa vadede başarmalıyız. Çünkü yerel
seçimler bunlar için musalla taşı olacak. O taş atlarsa çok daha zor olacak" dediği, Mustafa
Ali BalbayTn da "evet zor, Cezayir de oldu biliyorsunuz. Yerel seçimleri kazandılar,
ondan sonrası da mümkün değildir zaten" dediği. Mustafa Ali BalbayTn Cumhuriyet
Gazetesinde yaptığı "Genç Subaylar Rahatsız" başlıklı haberle ilgili konuştukları, bu
çerçevede Mustafa Ali BalbayTn "şimdi bir emekli vatandaşı arıyorum, ben 60 ı gördüm,
70 i gördüm, 80 i gördüm diyor. Şu hükümetin son birkaç ayına bakıyorum diyor, en
geçerli darbe bu dönemdeki diyor. Yani bu sistem içinde nasıl olur diyor. Bütün
tartıştığımız nokta bu diyor" dediği, LeventErsöz'ün de "yani olay rejim olayında
düğümleniyor" dediği anlaşılmıştır.
Görüşme çözüm metninin son sayfasında bilgi notu başlığı altında; 5 Ocak 2004 günü
Mustafa Ali BalbayTa görüşme yapıldığı, bu görüşmede BalbayTn gazete olarak Şişli
Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün desteği ile 70.000 civarında Atatürk'ün mareşal
üniformalı posterini bastırıp bu hafta sonu dağıtacaklarını söylediğini yazdığı tespit
edilmiştir.
5 Ocak 2004 tarihinde Mustafa Ali Balbay ile Levent Ersöz ve Hasan AtillaUğur
arasında yapılan görüşme çözümünde özetle;
Görüşmenin başlangıcında Kıbrıs'la ilgili konuşma yaptıkları, KıbrısTa ilgili politikaları
eleştirerek Kıbrıs'ın satılmaya çalışıldığını öne sürdükleri, bu çerçevede Mustafa Ali
BalbayTn psikolojik harekât olarak Atatürk'ün üniformalı resmini poster olarak bastırıp
Cumhuriyet Gazetesi ekinde dağıtmayı düşündüklerini, posterin basımı konusunda
Mustafa Sarıgül'ün yardımcı olacağını söylediği, zaten Mustafa Sarıgül'ün daha önceden
de Cumhuriyet Gazetesine benzer yardımlarının olduğunu söylediği,
Görüşmenin devamında, Levent Ersöz'ün "bize gelen haber elemanlarımızın aldığı bilgiye
göre Milliyete yönelik bir takım operasyonlar olabilir" "Milliyetin bu çıkışlarından dolayı,
bunu siz Bila ile yüzyüze görüşerek aktarabilirsiniz" "ya Fikret Beyi sıkıştıracaklar yada
başka bir şekilde rahatsızlık verecekler, bunu paylaşmamız lazım" dediği, Mustafa Ali
BalbayTn da "zaten ben çok seviniyorum, bir anlamda tamamen tarafsız, şimdi tek başına
Cumhuriyet gitmez, mümkün değil. Bu haberlerin hiçbirinde bencillik düşünmedim.
Olabildiğince belli ölçülerde yayılmasında fayda var. O yüzden Milliyette çok önemli.
Fikret Bey ile de bir konuşmak lazım" dediği, Hasan Atilla Uğur'un da "yalnız kısa
zamanda görüşürseniz" dediği, Mustafa Ali BalbayTn da "anladım, Fikret ile yemek
yiyecektik, orada söylerim" dediği,
855 / 2271
Levent Ersöz'ün bir önceki görüşmede konuştukları Cumhuriyet Gazetesinin askeri
birliklerde satılması ile ilgili Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'u kastederek
komutanla görüştüklerini söylediği, bu çerçevede "komutanla görüştük biz, bizim eğitim
birliklerimiz, okullarımız, bölge komutanlıkları ve karargahlarına bir talimat vereceğiz.
Toplu birliklerimiz olan yerler, tugay seviyesinde olan birliklerimize sizin temsilcileriniz
gidip biz Cumhuriyet Gazetesini 400 değil 200.000 liradan vermek istiyoruz, formalite
gereği gerekirse bir yazı olarak ortaya konulacak Birlik komutanları bu konuda emir
verecekler ve gazeteler alınacak Bu uygulamayı başlatalım dedi komutanımız. Ondan
sonra Kara Kuvvetlerine. Deniz ve Havaya komutanım teklif edecek, biz böyle bir
uygulama başlattık, burayı götürüyoruz sizde bu konuya destek verin diye, diğerlerine de
Cumhuriyet Gazetesinin girmesini sağlayacağız. Bunu sağlarken birlik komutanlarına biz
bir de şunu soracağız, siz Cumhuriyet 'e kapıyı açarken diğerlerine de hissettirmeden hafif
hafif kısın. Adam orada Cumhuriyet 7 görecek, bakacak ki Hürriyet yok Milliyet yok, neyse
alacak. Yani çift taraflı olarak yönlendireceğiz" dediği, Mustafa Ali Balbay'ın da "biz de
fiyatı 250.000 e indireceğiz" dediği, Levent Ersöz'ün de "yarından itibaren biz birlik
komutanlarına talimat veririz" dediği, Mustafa Ali Balbay'ın da "şimdi biz üniversitelere
bu şekilde yapıyoruz, bir damga ile indirimli gazete olduğunu belirtiyoruz, yani 250.000 e
satıldığını belirtiyoruz. Ötekilerle karışmasın diye. Bizde normal olarak üniversitelere,
gençliğe uyguladığımız bu yöntemi size asker gençliğine de önermiş oluyoruz." dediği
Levent Ersöz'ün de hangi üniversitelere verdiklerini sorduğu. Mustafa Ali Balbay'ın da
"ODTÜ. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, orası fena değil, Gazi'ye giremedik, orada değişik
bir havada biliyorsunuz ve Ankara Üniversitesi" dediği, Levent Ersöz'ün 'Bursa Uludağ
yok mu" dediği, Mustafa Ali Balbay'ın da "İstanbul da 4-5 yerde var, galiba Bursa'ya da
geçtik" dediği. Levent Ersöz'ün de "biz tanıdığımız rektörler vasıtası ile diğerlerine de bu
konuyu anlatırız. Dolayısıyla onlarda da böyle bir hareketlenme sağlarız, kimse kırmaz
yani, bu konu itibari ile onu da sağlarız. Önce bizde bu uygulamaya geçelim, arkasından
diğer kuvvetlerde geçecektir" dediği,
Görüşmenin devamında, Levent Ersöz'ün "Bu hafta Turgay CİN ER ile irtibat kuracağız,
onunla bir konuşacağız. Aydın Doğan ile de görüşme ihtimali de olabilir bakarsınız. Bu
vatandaş enteresan atamalar yapmış, kendi kızlarını icra kurulu başkanlıklarına getirmiş.
Herhalde fiilen el koyma stratejisi mi güdüyor napıyor" dediği, Mustafa Ali Balbay'ın da
"Fikret Beyle konuştum bu konuda, sağlığında mirasını devrediyor diyor" dediği,
görüşmenin sonlarına doğru Mustafa Ali Balbay'ın Amerikan büyükelçisiyle yaptığı
görüşmeler hakkında bilgi verdiği anlaşılmıştır.
2-Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde rektörlerle temas kurulup öğrencilerin
sokağa dökülmesi planlanmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı da hayata geçirdiği, plan
gereği Jandarma Genel Komutanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiği, bu toplantıda
hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu, toplantı sırasında 15-20
Rektörün Kubilay olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü Rektörler ve
öğretim görevlilerinin Anıtkabire gitmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Toplantıda alınan bu karar gereği, 25 Ekim 2003 günü Ankara Üniversitesi rektörlüğü ve
ADD "Cumhuriyete Saygı" mitingi adı altında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemiş ve
bu yürüyüşe, Türkiye'nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri,
öğrenciler ve binlerce vatandaş katılarak Anıtkabire yürümüşlerdir.
856/2271
Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin "Ordu Göreve''''
pankartları taşıdığı, gösteriye YÖK Başkanı sanık Halil Kemal Gürüz, Başkent
Üniversitesi rektörü sanık Mehmet Haberal, İstanbul Üniversitesi rektörü sanık Kemal
Yalçın Alemdaroğlu, 19 Mayıs Üniversitesi rektörü sanık Rıza Ferit Bernay, İnönü
Üniversitesi rektörü sanık Fatih Hilmioğlu ve Uludağ Üniversitesi rektörü sanık M.Abbas
Yurtkuran'ın katıldıkları tespit edilmiş "Ordu Göreve" pankartını taşıyan öğrencilerin ise
bir kısmının İstanbul Üniversitesi öğrencileri olduğu anlaşılmıştır.
Bu faaliyetlerin yanı sıra bazı üniversite rektörleri değişik zamanlarda yürütme organı ile
ilgili açıklamalar yapmış ve bu açıklamalarla kamuoyu oluşturmayı hedefledikleri
anlaşılmıştır.
Bu gelişmeler o dönemde bazı basın yayın organlarında yer alırken özellikle
gerçekleştirilen bir kısım eylemler, örgütün Medya yapılanmasındaki sorumluları
tarafından başta örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapan Cumhuriyet
gazetesinde olmak üzere bazı medya organlarında sert ifadelerle haber yaptırılmıştır. Bu
haberlerde "On Binler Ayakta" "İktidara Üçlü Uyarı" "Rektörler Yine Uyardı" Onbinlerin
Yürüyüşü" şeklinde başlıklar kullanılarak bir taraftan hükümet baskı altına alınmaya
çalışılırken diğer taraftan da kamuoyu oluşturulmaya ve böylelikle örgütün
gerçekleştirmeyi hedeflediği darbeye zemin hazırlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Dolayısıyla soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı aynen
uygulamaya koyduğu ve gerçekleştirdiği açıkça tespit edilmiştir. Bu nedenle konunun daha
iyi anlaşılabilmesi için elde edilen deliller sırası ile anlatılacaktır.
Sanıklar A.Hurşit Tolon ve M.Şener Eruygur'dan ele geçirilen dijital verilerde.
"Rektörlerle Toplanti.pdf isimli 5 sayfadan oluşan "pdf dosyasında, 19 Eylül 2003
tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında rektörlerle yapılan
toplantıda konuşulan konuların yazdığı, söz konusu toplantıda, üniversiteler, Kredi Yurtlar
Kurumu, Özel Yurtlar, Eğitim Kurumlarındaki irticai yapılanmalar, 28 Şubat'ın öneminin
tekrar kavranması, bazı Polis okulları. İmam Hatip Liseleri. Türban, bazı Valiler, Sivil
Toplum Kuruluşları, Hükümetin icraatları, Jandarma'nın görevlerini daha etkin uygulaması
konularının konuşulduğu, bunların yanı sıra Rektörler'den 15-20'sinin "Kubilay" olmaya
hazır olduğunu söyledikleri ve ayrıca 25 Ekim 2003 'de öğretim üyelerinin cüppeleriyle
Anıtkabir'e yürüyeceklerini ifade ettikleri anlaşılmıştır.
Sanık M.Şener Eruygur'un Genel Başkanlığı yaptığı ADD Genel Merkezinde ele geçirilen
(5) nolu CD içerisinde, "Jandarma Genel Komutanlığının Birifingi.Doc" isimli dosyada.
"Jandarma Genel Komutanlığının Brifingi"' başlığı altında, toplantıya katılanlar ve
toplantıya katılan rektörler tarafından gündeme getirilen konuların yazdığı,
"Katılan rektörler" başlığı altında İstanbul Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Erzurum
Üniversitesi, Malatya Üniversitesi, Trabzon Üniversitesi, Samsun Üniversitesi"
ibarelerinin bulunduğu,
"Jandarma Genel Komutanlığından Katılanlar" başlığı altında, "Jandarma Genel K.'*,
"Kurmay Başkanı", "Denetleme Bşk." "Harekat Bşk." "İsth. Bşk." "Per. Bşk." "Eğitim
Komutanı" "Okullar K." Yazdığı görülmüştür.
857 / 2271
"Yemekte rektörler tarafından gündeme getirilen konular'" başlığı altında özetle;
"Jandarma olarak 3000 öğrenciye burs temin ediyorsunuz ve onları Atatürk izcileri
yapmışsınız, ancak Türkiye de 15 milyon öğrenci var ve karşı görüş milyonlar çapında
etkili*'
"Maalesef her yerde en iyi yurtlar ve binalar gericilere ve tarikatlara ait. şimdi de yatılı
ilköğretim bölge okulları ile parasız yatılı okullarda kadrolar hızla değiştiriliyor ve gerici
örgütlenme had safhada devam ediyor."
"28 şubat kararlarına ne oldu. Tam bir kaos var. Niye geri adım atıldı. Şimdi yeni zihniyet
hükümetin yanlış uygulamalarını takip edelim ikaz edelim şeklinde. 28 şubat sonrası
çıkarılan kararlar var 18 civarında, sadece 8 yıllık öğretim uygulanıyor onu da kadük
etmeye çalışıyorlar. Neden o kararların üzerine gidilmiyor."'
"Bir insan 12 yaşına kadar temel karakter ve bilinç sahibi oluyor. Doğayı ve çevresini
sorgulamayı; sebep sonuç ilişkisi kurabilmeyi öğreniyor. O nedenle Kuran Kursu yaşının
12 üzerinde olması çok önemli. Kaçak Kuran Kurslarında 7 yaşında çocuklar var.
"Yeni ve önemli bir döneme giriyoruz. Üniversiteler açılıyor. Bu dönemde gözümüzü
karartmalıyız. Bu sene İstanbul Üniversitesine 11 bin başvuru oldu 170 tane de türbanlı
başvurdu"
"Üniversiteler ve Ordu gibi zinde ve Atatürkçü kurum ve kuruluşlar bir araya gelmeli ve
ciddi bir çalışma programı yaparak birleşmeli ve planlı faaliyetleri uygulamalıyız?"
"3 kuvvet komutanı Jandarma ve Genelkurmay Başkanı büyük bir güç. Atatürkçü
Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı."
"Biz Atatürkçü devrimci rektörler olarak mücadeleye hazırız. Bu mücadelede herkesin
ışığı önemli. Eğer idari yapı bu şekilde devam ederse sonumuz kötü."
"Türk halkı kadar dedikodudan ve günlük olaylardan etkilenen bir halk dünyada yok.
Örneğin İsveç de dışişleri bakanı öldürüldü ve bizim köşe yazarları İsveç euro ya geçer,
zira öldürülen bakan euroyu savunuyordu dediler. Ama halk euroya geçmedi. Türk halkı
değişik. Güce tapıyor."
"Bizim gözümüz kara. Ordu bir güç. Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP yi
ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz. Türkiye'nin geleceğini beraber çizmeli ve
müttefiklerimizin adedini arttırmalıyız. Basın CHP'yi duyurmuyor. Onlar ne yapsın."
"25 Ekimde Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e geleceğiz. Bizlerle beraber, bize
destek veren kurumlar da gelmeli. TSK ile beraber olalım."
Dostları ilə paylaş: |