T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə144/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   ...   335

şey yapıldı." Şeklinde yanıt vermesi üzerine,


Mahkeme Başkanımın: "Ya bu proje ama ortaya dökülen bir şey yok." Şeklindeki

açıklamasına karşılık, "Proje proje ama olmuyor, olmuyor bazı başarılar sağlanıyor.

Mesela Doğru Yol Partisinden bir yetkili geliyor, adı şu anda aklımda değil Özden Örnek'i

ziyaret ediyor ve Mehmet Ağar 'ın selamını getiriyor ve biz sizi destekliyoruz ne yapabiliriz,

size yardımcı olmak için söyleyin diyor. O da diyor ki, tam o sırada Kıbrıs 'ta görüşmeler

falan var, işte Türkiye 'de Annan Planına karşı gösteriler yapılıyor vesaire, o da diyor ki

madem öyle siz bir Kıbrıs mitingi yapında ispat edin bize bunu diyor. O kadar bir şey var,

ben daha sonra o görüşmeden o tarihi izledim ondan sonrasında Doğru Yol Partisi bir

Kıbrıs mitingi yapmış mı diye baktım evet bir Kıbrıs mitingi yapmış, Kıbrıs 'a Mersin 'e en

yakın noktada bir işte Kıbrıs satılamaz falan gibi başlıkla bir şey yapılmış. Yani birtakım

şeyler beraber sivil toplumla kendi deyişleriyle basınla vesaire yapılmak isteniyor ama çok

ciddi bir şey yok başarılı, onun için zaten vazgeçiliyor. "


Mahkeme Başkanı mın: "Şimdi şey dediniz işte basın desteklemiyor dediniz öyle bir yorum

yaptınız." Sorusuna, "Kendi hayır benim yorumum değil kendi söyledikleri. "


Mahkeme Başkanımın: "Hayır yani tamam, yani basının desteklemesi yönünde bir

çalışmaları olmuş mu, bu konuda bilginiz var mı?" Sorusuna, "Evet tabi ki çok var yani. "


Mahkeme Başkanımın: "Kim, neler görüşülmüş?" Sorusuna. "Yani mesela birçok basın

mensubuyla görüşüyorlar. "


969 / 2271
Mahkeme Başkanı*nın: "Görüşenler." sözü üzerine. "Oradan destek alıyorlar. Aydın

Doğan 'la çok sık görüşmeler var. Başka medya patronlarıyla görüşmeler var, gazetecilerle

görüşmeler var. Onların desteğini sürekli olarak arıyorlar, sonra destekleyen bazı

gazeteciler hiç boşuna uğraşmayın basın tamamen mali olarak satın alındı iktidar

tarafından ve böyle bir destek vermez, üstelikte Avrupa Birliğini destekliyor basın,

dolayısıyla bir darbeyi bu dönemde desteklemez diye onlara uyarılar geliyor. Onlarda

zaman içinde bunları bence dikkate alıyorlar ve bütün bu destekleri sağlayamıyorlar, zaten

herhalde vazgeçilmesinin nedeni bu olsa gerek diye düşünüyorum. Bu bir kendi yorumum.

Ama bir daha söyleyeyim eğer 2003 yılı 03 Aralık 'ında o toplantıda Genelkurmay Başkanı

da benzer görüşte olsaydı oradaki orgeneraller gibi, sanıyorum girişimde bulunulacaktı

somut olarak. "
Mahkeme Başkanımın: "Peki. şimdi bu 2003 yılı içerisinde özellikle Genelkurmay diye bir

genelleme yaparsak gazetecilerle konuştuğunu Genelkurmay olarak söyleyebilir miyiz

bunu genelleme yaparak veya kimler konuşuyor diye." Sorusuna, "Gazetecilerle

konuşanlar Özden Örnek, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına gibi 4, Şener Eruygur 4

komutan. ".. "Birtakım görüşmeler yapılıyor gazetecilerle o dönemde davet ediliyor

onlarla konuşuluyor, ediliyor, "şeklinde yanıt vermiş.


Mahkeme Başkanımın: "Gazeteci dışında siyasetçiler veya iktidar siyasetçileri veya o anda

muhalefet bunlarla ilgili bilginiz var mı?" Sorusuna. "Tabi, tabi, tabi. "


Mahkeme Başkanfnın: "Mesela Bülent Arınç'la görüşüldüğüne ilişkin bir kayıt var

elimizde Şener Eruygurun." Açıklamasına karşılık, "Onu bilmiyorum ama o dönemde

muhalefet milletvekilleri ile çok görüşmeler var. Mesela Onur Övmen çok öne çıkan bir

figür. Onur Öymen açıkça bir müdahaleyi destekler görünüyor. Yani Özden Örnek'in

yazdıklarından söylüyorum. Süleyman Demirel açık destekçi gibi görünüyor

yazdıklarından yine bazı siyasi figürler var. Bizim Nokta 'da yayınladığımız metinde

siyasetçilerle görüşmelerde ayrı bir bölüm var, şimdi zihnimden şey yapmak istemiyorum

ama orada çok net hepsi var. " Şeklinde yanıt vermiştir.


Mahkeme Başkanı*nınsanık Fatih Hilmioğlu'nun yazılı olarak verdiği dilekçede,

Sizinde yayınladığınız günlüklerde Sarıkız darbe planı kapsamında yapılacağı iddia edilen

faaliyetlerden birisi de rektörlerle görüşüp öğrencileri sokağa dökecektik şeklinde iddiadır.

Sarıkız darbe planının oluşturulduğu tarih iddianame Aralık 2003 olarak gösterilmesine

rağmen bu tarihten iki buçuk ay önce yani Sarıkız darbe planı oluşturulmadan önce

Jandarma Genel Komutanlığı rektörleri bir yemeğin iddianamede yer alan günlüklere göre

Sarıkız darbe planı kapsamında gösterilmesi bir basın mensubu olarak dikkatinizi çekti mi

diye sormuş." Olduğunu okuması üzerine, "Soruyu yanlış anlamadıysam evet rektörlerle

bir görüşme, bazı görüşmeler yapılıyor zaten. ".."Ve rektörleri, yani öğrencileri kendi

tabirleriyle sokağa dökmek için birtakım çalışmalara teşvik ediyorlar. Öyle girişimler

var. ".."Çok mesela hatırladığım dönemin Kocaeli Üniversitesi rektörü şu anda adı

aklımda değil. "... "Evet evet Baki Komşuoğlu, o dönemde mesela Özden Örnek'le arası

iyi, o da Donanma Komutanlığı İzmit'te olduğu için o dönemde yakınlar, mesela ona

neredeyse talimat şeklinde birtakım şeyler söylüyor şöyle yapın, böyle yapın diye onlar

aklımda ama bakmak lazım yani ayrıntıları için." şeklinde yanıt vermiştir.
Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon. Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezer'in: "Size

geldiğini söylediğiniz dijital ortamdaki yazıların içeriğinin ve dijital künyesinin değiştirilip


970/2271
değiştirilmediğini biliyor musunuz?'" sorusuna, "O dönemde ilk geldiği günlerde bu teknik

özellikleri bilmiyordum ama özellikler diye bir şeyden girildiğinde orada yazdım tarihinin

falan eski olduğunu gördüm. Ama bu konudaki bilgilerim, teknik bilgilerim şey değildi,

yani ciddi bir bilgiye sahip değildim, ama ben esas olarak içerik değerlendirmesi yaptım,

öğleden önce de söylediğim gibi. "
Av. İlkay Sezer: "Biliyorum onun için bu şekilde sordum." Demesi üzerine "Çapraz bir

takım şeyler yaparak doğruladık, yani çok sayıda gündelik hayat bilgisi ile günlüklerde

geçen hiçbir şeyin yanlışlanmadığını gördük, şeyin doğruluğuna inandık, metinlerin

doğruluğuna inandık ve yayınladık. " Şeklinde yanıt vermiştir.


Av. İlkay Sezer"in: "Ama biraz önce yine öğleden önceki beyanınızda gelenlere kendinizle

ilgili açılmış olan davada Mahkemeye vermek üzere çıktı aldığınızda 2-3 bin sayfalık bir

iki valizlik... bir iki tane valize sığacak evraktan bahsettiniz... Çıktı alındığında bu kadar

oluyor dediniz. Bunların hepsini kontrol edebildiniz mi bu şekilde?" sorusuna "Ee...

Metinlerin hepsini okudum evet. ".. Av. İlkay Sezer: "Şöyle sorayım, yayına konu olmamış

günlük olduğu iddia edilen bölümlerde müvekkilimizin cebir, şiddet ve tehdit

kullanılmasına yönelik bir beyanı var mı? Alper Bey ben günlüklerin tamamını okudum

diyor."
Mahkeme Başkanı nın: "Evet yani sizin bilgileriniz Hurşit Tolon 'un şiddet içerikli bir

beyanını gördünüz mü? " sorusuna "Evet. "
Av. İlkay Sezer'in: "Doğrudan somut bu şekilde bir beyanı olmuş mu?"
Mahkeme Başkanımın: "Doğrudan somut." Sorusuna, "Doğrudan beyan şeklinde

günlüklerde bir şey yok.... Dolaylı bir beyan var ama soru doğrudan diye olduğu için. "


Mahkeme Başkanı'nın: "O nedir?"
Tanık Ahmet Alper Görmüş: "İsterseniz onu da söyleyeyim... O da şu.. O da şu

günlüklerin 2004 tarihli bir bölümünde Kara Kuvvetleri Komutam Aytaç Yalman

Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile bir görüşme yapıyor.. Sonra dönüyor Özden Örnek'

e anlatıyor görüşmeyi. O da notlarında yazıyor,, şöyle yazıyor, diyor ki Aytaç Yalman

benden kuşkulandığını söyledi açıkça, yani bana yeteri kadar güvenmediğini söyledi ve çok

gücendim kendisine diyor... Geçen yıl diyor 2003'e işaretle görüşme 2004'te oluyor,

geçen yıl ben onun yanında yer almasa idim Doğan Paşa ile Hurşit Paşa onu paramparça

edecekti diye bir ifadesi var günlüklerde yani Aytaç Yalman Genelkurmay Başkanıyla

görüştükten sonra dönüyor Özden Örnek 'e bunu anlatıyor, 2003 'e dair. 2003 'e

döndüğümüzde işte Çetin Doğan 'dan söz ediyor, Çetin Doğan ve Hurşit Tolon onu

paramparça edeceklerdi, benim anladığım kadarıyla orada şeye gönderme yapılıyor. 2003

başı Mart 'taki Balyoz girişimine gönderme yapılıyor. "


Mahkeme Başkanı'nın: "Yani orada yumuşak konuşan esas sert konuşanlarda orada ters mi

yapmışlar?" sözü üzerine, "Kendi beyanı değil, ama bunu Aytaç Yalman işte öyle diyor.

Geçen sene ben onun yanında yer olmasaydım, yani Hilmi Özkök'ün yanında yer

olmasaydım, Çetin Doğan ve Hurşit Tolon onu paramparça edeceklerdi diye gönül

koyuyor Genelkurmay Başkanına. "
971 /2271
Mahkeme Başkanımın: "Birde benden şüpheleniyor diyor." Sözü üzerine,"Geçe« sene

dediğimiz de 2003, 2003 ney Çetin Doğan 'ın muvazzaf olduğu yıl. Bence orada Balyoz

girişimine bir gönderme vardı." Şeklinde beyanda bulunmuş,
Av. İlkay Sezer'in: 'Aytaç YalmanTn ve Özden Örnek'in bunu yalanladığını biliyor

musunuz?"Mahkeme Başkanı nın: "Yalanlama olmuş."Sözleri üzerine, "E tabi biliyorum

ama sonuçta Özden Örnek zaten tamamını yalanladı, bu bana ait değil dedi. Ben

hayatımda hiç günlük tutmadım dedi, bunlar bilinen şeyler. "


Av. İlkay Sezer'in: "Hayatımda hiç günlük tutmadım mı dedi?" sorusuna, "Tabi tabi

dedi... Pardon şunu da söyleyeyim... Günlük, hayatımda hiç günlük tutmadım dedi ama

daha sonra 2004 'te Deniz Kuvvetleri Komutanlığının öğrencilerinin çıkardığı Pusula adlı

dergiye yazdığı yazıda kendisinin günlük tuttuğunu ve bütün öğrencilere günlük tutmaları

gerektiği yönünde tavsiyelerde bulunduğu bir yazısı yayınlandı, o daha sonra ortaya

çıktı. " şeklinde beyanlarda bulunmuştur.


Tanığın bu beyanlarından şüpheli Özden Ömek'in günlüklerinin içeriklerinin teyidi

konusunda bir gazeteci titizliğiyle en az 100-150 konuda doğrulatma yaptığı ve o günün

koşullarını bilen kişilerce de olayların gerçekleştiği yönündeki beyanları. Özden Ömek'in

şüpheli sıfatıyla verdiği ifade, günlüklerdeki şahsi konulara ilişkin ayrıntılar ve diğer

deliller birlikte değerlendirildiğinde hükümetin görevini kısmen veya tamamen yapmasına

engel olmaya teşebbüs yönünde yapılan planların birebir uygulamaya konulduğu

anlaşılmıştır.
MUSTAFA ALİ B ALBAY'İN BİLGİSAYARINDAN ÇIKAN DARBE

ÇALIŞMALARINA İLİŞKİN NOTLAR


01.07.2008 günü hakim kararı ile usulüne uygun aramada sanık Mustafa Ali Balbay'dan el

konulan Casper marka dizüstü bilgisayarının yapılan incelemesi sonucu bazı günlük

görüşmelerinin, toplantılarının ve olaylara dair görüşlerini notlar halinde kaydettiği

görülmüştür. Bu notlarda darbe planlarına, hazırlıklara ve uygulamaya ilişkin olanlar tarih

sırasıyla aşağıda belirtilmiştir. Sanık Mustafa Ali BalbayTn 05.03.2009 tarihinde İstanbul

CMK 250. Maddesi ile yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında bu günlüklere ilişkin ek ifadesi

alınmıştır.
*"GUN2.TXT" isimli dosya içerisinde;
"16 Temmuz 2002" başlığı altında, "MGK Genel Sekreteri Org. Tunçer Kılınç'la

görüşme.. 14.00-15.05 arası- makamında" "Yeni oluşum çok önemli. Ben temas halinde

olduğum sanayi odalarıyla konuşuyorum, destekleyin diyorum. Neden? Türkiye'ye bir

heyecan lazım. Bu AKP'yi Sadece Yasal Önlemlerle Durdurmak Mümkün Değil. Milli

Görüşün oyu 17-18. bunun büyük bölümünü Erdoğan alsa 11-12 eder, ötekine de yüzde 5-

6 kalır. Ama bunlar anketlerde 20'nin üzerinde çıkıyor. Bunlara giden tepki oylarını bir

başkasının alması lazım yazdığı görülmüştür, sanık Mustafa Ali Balbay savcılık ek

ifadesinde " Bu konuşmanın ayrıntısını hatırlamıyorum. Ancak bu değerlendirme bana ait

değildir. Konuştuğum Tunçer Kılınç'a ait olabilir. Ham olarak tutulmuş bir

nottur. "Şeklinde,


GUN1002.TXT" isimli dosya içerisinde.
972 / 2271
"5 Kasım 2002" başlığı altında, ""5 Kasım Salı günü akşam üzeri Genelkurmay Adli

Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel'le görüşme..'" "Çok bozuk... Seçim sonuçlarım

Fethullah'ın iktidarı olarak yorumladı. İçim acıyor.. Bu kadar olamaz dedi... Çocuklarımı

düşünüyorum. Mustafa Kemal Türkiyesi bu olmamalı dedi... TSK'nin dimdik ayakta

olduğunu gerekeni yapacağını söyledi.
Aynı gün saat 19.00 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman aramama

yanıt verdi. Bunu öngörmediklerini, hatta tam tersini düşündüklerini yani AKP ile CHP'nin

yer değiştirmesi gerektiğini, bunu beklediklerini söyledi. Dikkatle izlediklerini, başlangıçta

hemen tepki vermenin uygun olmayacağını söyledi, en azından bir mesaj deyince, o

olabilir dedi. 10 Kasım var önümüzde o olabilir dedi." yazdığı görülmüştür, sanık Mustafa

Ali Balbay savcılık ek ifadesinde " bu görüşmelerin içeriklerini hatırlamıyorum. Yine ham

olarak tuttuğum ve iptal ettiğim notlardan biridir. " Şeklinde yanıt verdiği, dönemin Kara

Kuvvetleri Komutanı ile aralarında geçen diyalog göz önüne alındığında haber yapmak

veya bilgi toplamak, gazetecilik faaliyetinde bulunmak amaçlı bir görüşme olmadığı çünkü

sanık Mustafa Ali Balbay"ın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanına onun dikkatle

izledikleri başlangıçta hemen tepki vermelerini uygun olmayacağı sözü üzerine "En

azından bir mesaj" şeklinde mevcut hükümetin Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları

tarafından uyarılması veya baskı altına alınması talebini içeren bir söz olarak

değerlendirmiştir.


*"GUN1102.TXT" isimli dosya içerisinde,
"8 Kasım 2002" başlığı altında, "8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç Yalman'ın makamında

görüşme.. Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk'e rahat

uyu ve bize güven... diye bitiyor, bildiri bana da bazı ekler yaptırdı.
Sonra yazılmamak üzere söyledikleri.
- Bu seçim sonuçlarına millet iradesi diyemiyorum. Bu ümmet iradesi. Demek ki biz daha

ulus olamadık. Bu onun yansıması. Üniter devleti kurup halkı uluslaştırmak o kadar kolay

değil. Aydınlanma hareketini tam olarak tamamlayamadık
- Oyum şahsen CHP'ye idi. İstedim ki, AKP'nin yerinde CHP olsun, olmadı. Ama şimdi

CHP'nin de AKP'ye bu kadar yanaşmaması gerekli. Ne öyle, yakınlaşmalar, öneriler, ortak

hareket edelimler. CHP yerini unutmamalı.
- Bu seçim sonuçlarından sonra hemen ABD'nin sevinmesi, İstanbul sermayesinin sevinci

desteği olayın çok geniş boyutlarının olduğunu gösteriyor. Bu orduyu da zayıflatma,

etkisini azaltma girişimleri. Güçlü ama içte etkisiz bir ordu isteniyor. Biz bunun

farkındayız


- AKP'nin ileride ne yapacağını hesaplamak istemiyoruz. Ne olursa ne olur diye

bakmıyorum. Dileriz germezler ama herkes gibi bizim de kafamızda kuşkular var. Bizim

bu açıklamalarımız zinde güçlere bir kuvvet verir diye bakıyoruz.
- Cumhuriyet nasıl gidiyor? Tek gazete kaldınız söyleyeyim... ama bu Çapanlardan

kurtulun. Onların altında çapanoğlu var bilesin... bu gazeteye Atatürk ad vermiş, size para

koyanın da temiz olması lazım.
973/2271
- Tabii bizim kırmızı çizgilerimiz var. Onları geçmemeleri gerekiyor. Bu biliyorsunuz dış

işleri tanımı ama, kırmızı çizgileri geçmelerine izin vermeyiz" yazdığı görülmüştür, sanık

Mustafa Ali Balbay savcılık ek ifadesinde:"/iw notta bahsedilen bildiri muhtemelen bütün

gazetelerde yayınlanan bildiridir. - Bana bazı ekler yaptırdı- cümlesinin de yine gazetede

yayınlayacağım bildiriye ek yapılması ile ilgili olabilir. Yoksa bildiri yayımlanmadan önce

ben bu bildiriye bir ek yapmış değilim. " şeklinde yanıt vermiştir.


Kendisine bizim bu açıklamalarımız zinde güçlere bir kuvvet verir diye bakıyoruz"

sözlüyle hangi açıklamaları kast etmektedir? Belge içeriği hakkında detaylı bilgi veriniz

sorusu üzerine "Bu konuşmanın yapıldığı dönem yoğun bir dönemdi... Aytaç Yalman 'ın

sözlerini hangi anlamda kullandığını bilmiyorum "şeklinde yanıt vermiştir.


Sanık Mustafa Ali Balbay Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan 17 Nisan

2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek"e gönderdiği mektupta aynen

"Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde Aytaç Yalman 'm 10 Kasım nedeniyle bir bildiri

yayımlamak istemesi ve benim bildiriye ek yapmam...


Olayın aslı şu:
Yalman bütün gazetelere bildiri fakslamadı, sadece 6-7 gazeteye tek tek 10 Kasım

bildirisini, bir demeç gibi verdi. Yazılmak üzere demeç verseydi nasıl cümle cümle not

edecekse bir gazeteci, ben de öyle aldım. Tam anlamadığım cümleleri de sordum... Hepsi

bu...
Arşive bakıldığında Kasım 2002'de birkaç gazetede (sadece Cumhuriyet'te değil) bu

bildiri görülecektir. " şeklinde yazdığı görülmüştür.
Sanık savcılık ek ifadesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından bir bildiri

yayınlandığını ve bunun bütün gazetelerde yer aldığını söylemesine karşılık ceza evinden

gönderdiği mektupta 6-7 gazeteye tek tek demeç verdiğini belirtmiştir.
*"GUN1 102.TXT" isimli dosya içerisinde,
"14 Kasım 2002" başlığı altında. "-Mini ehli dil... gazi ordu evinde. Yener, Artuk. Aydın.

Erdal. Önal.. Ev sahibi Şenel, ben çok karamsarım dedi devam etti ben Türkiye

Cumhuriyeti askıya alınmıştır diyorum. Karamsarım. Çok karamsarım. Bunlar başlangıçta

ılıman gelecekler, sonra usul usul girecekler. Kadrolaşacaklar. Fethullah iktidarda... Bunlar

ekonomide de başarılı olur. Yastık altındaki paraları çıkarırlar, yeşil sermayeyi getirirler.

Demek ki biz patinaj yapmışız. Bunlarla mücadele ediyoruz dedik ama boşunaymış. CHP

de umut vermiyor... bilmiyorum... karamsarım...
Aynı gün Yarbay Mehmet, Büyükanıt'la görüşmeyi anlattı... Tek Cumhuriyet kaldı demiş

bilgi notları sadece bize.." yazdığı görülmüştür, sanık Mustafa Ali Balbay savcılık ek

ifadesinde: "Burada geçen "-Mini ehli dil...o dönemdeki gruplardan biriydi. İsmi geçen

şahıslar da yemeğe katılan kişilerdir. Ancak bu "mini ehli dil" bir yemek grubudur. Sonra

bu gruplar dağıldılar. "Mini ehli dil 'in açıklaması da dil ehli olan demektir. Bu ismi kimin

verdiğini hatırlamıyorum. Zira ben bu yemeğin zaman zaman katılımcısı idim. " Şeklinde

yanıt vermiştir.
974/2271
*"GUN1102.TXT" isimli dosya içerisinde,
"18-22 Kasım 2002" başlığı altında. "Bugün Genelkurmaydan Yarbay Mehmet aradı. 28

Şubatın kazanımlarının kesinlikte yitirilmeyeceğini söyledi. Dikkatle izliyoruz, hükümet

kurulmadan bir şey yapsak inandırıcı olmayacak, bunun için kurulmasını bekliyoruz.

Bunların ne yapacakları belli. Elimizde bilgi belge var. Şuna kesinlikle inanın. 28 Şubattan

ödün vermeyeceğiz. Türban, imam hatiplerden ödün yok. dedi.." ,
*"GUN1102.TXT" isimli dosya içerisinde.
-
"22 Kasım 2002" başlığı altında. "Şener abi aradı. Bir dost sesi duymak istediğini söyledi.

Emin'i de arayacağım dedi. Bu günler de geçer, geçecek dedi. Güç verdiniz deyince,

devam edin dedi. Çok iyi gidiyorsunuz dedi." .
"GUNİ 102.TXT" isimli dosya içerisinde,
"25-26 Kasım 2002" başlığı altında, "Tüm Orglar Ankara'ya geliyorlar. Birinciyle

görüşmek istiyorlar. O da. hep birlikte olmaz, içlerinden birini temsilci seçsinler' diyor.

Onlar da, hayır, biz hep birlikte görüşmek istiyoruz' diyorlar. Bunun üzerine Ordu Komlar.

Orglar görüşüyorlar. Kuvvet Komutanları da ayrıca görüşüyorlar." ,


"GUNİ 102.TXT" isimli dosya içerisinde.
"27-28 Kasım 2002" başlığı altında. "Sabah Mehmet aradı" "- Güzel haberler var. Cuma

günkü ziyarete sadece bir gidecek. Kuvvetler gitmeyecek. Öyle karar alındı."


Nasıl bu karara vardınız?'
- Daha doğru olacağı düşünüldü. Bugünkü haber çok iyi oldu. Teşekkürler. Burası çok

yoğundu. Orgeneraller geldiler, toplu halde birle görüşmek istediler. O da birisi temsilci

olarak gelsin yeter dedi. Acaba bir iyileşme..'
- Anlıyorum sizi ama, çok zor. Umudumuz çok zayıf.."
Emini aradım. Kısaca konuştuk, bunlar çok ciddi dedi. İnanamadı. O da belki yazar",

"GUN1201.TXT" isimli dosya içerisinde,


"30 Kasım 2002" başlığı altında, "30 Kasım cumartesi günü Jandarma Genel Komutanı

Org. Şener Eruygur'la 75 dakikalık sohbet.. Saat 14.25'te kapıdaydım. O da hemen önce

çıktı... Yaveri ile çıktık.
- Ben bu sabah neleri konuşabiliriz diye notlar aldım, (elindeki 8-15'lik kartın önü arkası

dolu) önce şunu söyleyeyim, seninle iki yurtsever olarak konuşacağız. Bunların hiçbir

şekilde güncel olarak kullanılmayacağını düşünüyorum... (ben elbette dedim) Türkiye'de

birinci görev aydınlara düşüyor. Durumun farkında olmalılar. Şunu bilmek gerekiyor ki,

bunlar değişmez. (AKP'lilerin kastediyor). Kimileri belki değişmiştir, şudur budur diyor

ama, kesinlikle değil.


975 / 2271
- Bunlar cumhuriyetten, cumhuriyetin kazanmalarından intikam almak için gelmişler. Bunu

MGK'da da gördüm.


-Yapılması gereken nedir? Şimdi darbe olmaz. 28 Şubat benzeri durum da zor. Artık

tecrübe de kazandılar ama yapılacak şu, korkutup yerlerinde tutmak, kendi hedefleri

bakımından bir şey yapamacakları bir yerde tutmak. Biz bunu yapmaya çalışacağız.
- Bunların 28 Şubat, Refahyol gibi bir deneyimi var. Oradaki hatalara yapmayabilirler
- Burada medyanın görevini yapması önemli. Çok azsınız, bir Emin Çölaşan'ı biliyorum.

Bekir COŞKUN... Cumhuriyet yazarları genel olarak iyi. Belli bir çizgide devam ediyorlar.

Bu arada sorayım; Cumhuriyet'te ne oluyor, satılıyor, Ciner, Karamehmet hisse aldı

diyorlar... (ben durumu ayrıntılarıyla anlattım. İlhan Selçuk'un altın üçgeninden söz ettim...

Dikkatle dinledi. Bağımsızlığını koruyacaksa sorun yok. dedi. Sonra medyadaki

bozulmadan söz ettim. Medya gücü yok. güçlerin medyası var dedim... O da tüm medya

kötü olmaz ya dedi, arada çıkar sizin gibiler.
- Ben yarbaylığımda birinci ordu komutanımızla Çetin Doğan'la birlikteydim. 12 Eylül

döneminde Yarbaydım. Çetin arada şeyleri olur ama, iyidir. Yurtseverliğinden kuşku

yoktur. O zaman bizim İstihbarat Daire Başk. Suat İLHAN'dı. 1979 ya da 80'in başları...

Neden bu hale geldik yazın bakalım dedi. Ben de bir şeyler karaladım. Başımıza ne

geldiyse Atatürkçülükten saptığımız için geldi dedim. Buna inanıyorum, bu yüzden geldi.

İlhan aldı benim yazıyı, her tarafını çiziyor. Susup dinlemem lazım ama, haddimi aştım,

komutanım ne yapıyorsunuz dedim. O da. senin sol elin kuvvetli' dedi. Ben de efendim

kuşkunuz varsa atın dedim. O da, hayır dedi, biz ileride bizim yerimize gelecek olanlar

üzerinde ayrıca eğiliriz dedi. Bana bir kitabını göndermiş. Teşekkür için aradığımda

hatırlattım. Güldü, o biraz Türk İslam sentezine yakındı.


- CHP adam olsa... Mecburen oy verdik. Kızım aradı, baba ne yapacağız dedi, ben de

mecburen CHP dedim. Baykal... Niye yardımcı oluyorsun be adam. Erdoğan, kamu

düzenini bozucu suç işlemiş. Bu hiç yok mu sayılacak. Acaba Baykal, Erdoğan dışarıda

kalırsa daha kötü olur, mazlumluk devam eder diye mi düşünüyor. CHP'ye önemli görev

düşüyor
- (benim sorum üzerine) seçimlerde bizim subay astsubayların oy kullandığı yerlere

baktırdım. Subaylarda sorun yok. Genel olarak iyi. Astsubaylar arasında biraz var. O zaten

öteden beri öyle..
- Kurtuluş bunları ya bölmekte ya da çekilmeye zorlamakta. İçlerinde bir dağınıklık var

gibi görünüyor. Arınç ayrı havada, Gül yerleşmek istiyor. Erdoğan bir an önce oturmak

istiyor... Böyle bir değerlendirmeyi birkaç kişiden dinledim.
- MGK'da yüzlerinde korku ve ihanet vardı. Çok net... Hem korkuyorlar hem de ihanet

içinde olduklarını biliyorlar. Orada bize, efendim biz cumhuriyetin temel ilkelerine,

değerlerine saygılıyız dediler ama, bunun takiye olduğu belli oluyordu. İnanmak mümkün


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   140   141   142   143   144   145   146   147   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin