Bakıyoruz haklı. Türkiye gibi ülkelerde çok partili sistem gericiliği getirir. Bu böyle. Şimdi
993 / 2271
ABD'nin de işine geliyor bu yönetim... Bu seçimleri, yerel seçimleri ciddiye almamak
lazım. Ona göre yürümek lazım. Devlete anlatmak lazım. Şimdi hükümet devlete karşı ve
biz solcular hükümete karşı devletin yanındayız, durumun özeti bu...'" ,
"SENER.TXT" isimli dosya içerisinde,
"04 Mart 2004" başlığı altında, "4 Mart akşamı Anıttepe tesislerinde yemek. Ben, Fikret,
Selçuk, Şener. Levent. Ali Esener. Hakkı Kılmç... sonradan da Mustafa Yurtkuran.. Eylem
iyi. organizasyon kötü. geliştirmek lazım.. Selçuk'un Aydın Doğan"la görüşmesi yararlı
olur... Doğan'a, bu iş tamam deniyor. AKP götürecek deniyor. 10 yıl bu iktidar gider
deniyor.. Şener, bu işi bırakmayacaklarını, heyecanla söylüyor.. Selçuk, çocukluğumda
Adana"da huysuzluk ettik, çok edince babam falakaya yatırdı, sonra da Ziverbeyde
yatırınca, vız geldi alışığız dedim, yani alışığız... Geceleri uyuyamıyoruz.. Durumun
vahameti anlatıldı... En tepenin durumu konu edildi." ,
"SENER.TXT" isimli dosya içerisinde,
"11 Mart 2004" başlığı altında, "İbrahim YETKİN uğradı.. Çok heyecanlı. Bunlar çok
kararlı diyor. Kafalarında ne var bilmiyorum... Şener abi çok sinirli diyor, vatan millet
yemin diyor.. 10 Martta Hürriyet'in manşeti, İstanbuldaki fişleme. 3 Martın intikamı,
rövanşı olarak algılanıyor..",
"SENER.TXT" isimli dosya içerisinde,
"T4 Mart 2004" başlığı altında. "Mehmet İlhan'la uzun uzun konuştuk... Genel durumu
kendi açısından iyi görüyor. Kesin olacak diyor. Bu karar verildi, şu aşamada bunu
engelleyecek bir şey görünmüyor diyor. Bu durum bir karşı devrim hareketi ise, dünyanın
hiçbir ülkesinde karşı devrim bu kadar kolay olmaz. Bunun bedelinin olması gerekir" ,
"SENER.TXT" isimli dosya içerisinde,
"17 Mart 2004" başlığı altında, "Levent abiden önce öğrenci Kürşatla görüştük..ahh ah, 28
Şubat yarım bırakıldı. Birini yaralı bırakmak kötüdür... O zaman pek kesim
küstürüldü..amma kazanan biz olmalıyız..sizin arkanızda kim var kardeşim... bunu
soruyorlar... şu Nurettin'le konuşsan da o iddialarını bir de biz dinlesek.." ,
"SENER.TXT" isimli dosya içerisinde,
"4 Nisan 2004" başlığı altında. "Büyük Anadolu Otelinde Mustafa Özbek'le yemek...
Ciddi beklenti içindeler. Askerin bir çıkış yapabileceğini düşünüyorlar. Ne olabilir,
bilmiyorlar. Avrasya TV'nin kabloya girmemesine yanıyorlar. Denktaşın daha sert
konuşmasını bekliyorlar, iş referanduma kalırsa evet çıkacağını düşünüyorlar.. Memetle
de konuştuk... Merak etmeyin biz inanıyoruz, planlıyoruz hayır çıkar diye düşünüyoruz.
Zaten arkadaşlar gittiler. Çalışmaya başladılar. İlk gelen bilgiler de zaten bu yönde." ,
*"MASAL.TXT" isimli dosya içerisinde,
"19 Nisan 2004" başlığı altında, "19 Nisan Pazartesi sabahı ilk iş Yargıtay Başkanı Eraslan
Özkaya'ya gitti. Eraslan bey her zamanki gibi bizi sıcak karşıladı.. Hükümeti konuştuk,
994 / 2271
uygulamalardan yakındı, yargıyı ele geçirme girişimlerini anlattı. Anayasa Mahkemesinin
yasasını değiştiriyorlar. Yargıtay'a seçenek olmasını sağlayacaklar, bireysel başvuru hakkı
olacak... Böylece kendi elleriyle oluşturdukları bir yapı kurulacak. Bir de üyelerinin 4'ünü
meclisin seçmesini istiyorlar... Askerlerin de ne yapacağını bilmekte zorlanır halde
olduklarını, içlerinde derin değerlendirmeler içinde bulunduklarını söyledi. Burada İlhan
abi araya girip, Balbay genç subayları yazdı başımıza iş açtı' gibilerden bir şeyler söyledi.
Sonra onu doğrular, beni öne çıkarır şeyler söyledi.." ,
*"MASAL.TXT" isimli dosya içerisinde.
"20 Nisan 2004" başlığı altında, "Aynı gün akşam üstü Şenere gitti........ ŞenenBiz artık
yaralı bir kuşuz. Bir şey denedik, olmadı. Belki hayal gördük. Toplum bizim
düşündüğümüz noktada değil. Yine de yapılabilir, ona bakmak gerekir. İnsan çok
üzülüyor, bunca çaba harcadık bir şey yapamadık. Yine de ateşi söndürmemek gerek.
Acaba cumhurbaşkanı biraz daha aktif olamaz mı. Bunların kafalarının ardındaki niyet hiç
değişmedi. Bunu görüyoruz. ADD çok pasif, eylem kuruluşu değil. Her şey iteklemeyle
gidiyor. Görev süremiz içinde bir şeyler yapalım dedik, olmadı" ,
"MASAL.TXT" isimli dosya içerisinde.
"29 Nisan 2004" başlığı altında, "Akşam Perşembe Grubu toplandı. Erdal bey, Türkiye'de
artık demokratik yollardan yapılabilcek çok az şeyin olduğunu söyledi. Adamların dini alıp
kullandığı geriye bir şey kalmadığını söyledi. Hurşit bey için çok övücü şeyler söyledi.
Takıldım: hayatta en hakiki mürşit Hurşittir... Bir numara için molla diyoruz dedi.." ,
GUN4.TXT" isimli dosya içerisinde,
"8 Eylül 2004" başlığı altında, "Memet Abi geldi... Benim Leventle görüşürken, karşıdan
resimlerimi çekmişler. Önlerine koymuşlar... Özensiz davranmalar. İstifa etmeyecekmiş
bütün gözler Yaşarda... Konuşma çok iyiydi ama. ekime kadar bakmak gerek. Bakalım ne
yapacak,
Şener Abinin durumu ilginç. Önüne bilgisayar disketlerini döküp koymuşlar. AY IŞIĞI
GİRİŞİMİ... İndirmek ve yeni yapı oluşturmak... Sonra Yaşarın gelmeyeceği olasılığına
karşı onu öne çıkarmaya başlamışlar. O da hemen yeni duruma göre hazırlık yapmış.
Beklemiş. Hemen kurumdaki her türlü çalışmayı kaldırtmış,kırptırmış,
Örnek Abinin durumu da biraz karışık. Kendisinden üç defa mal bildirimi istenmiş.
Birincisini beğenmemiş tepedeki, ikincisini göndermiş sonra bir defa daha göndermiş.
Durum trilyon. O da bu nedenle bir ölçüde geri çekilmek durumunda olabilir..",
*"GUNOC05.TXT" isimli dosya içerisinde.
"4 Ocak 2005" başlığı altında, "Aslan Güner ve İlker Başbuğ'la görüşme... 18.40'ta bitti..
Başlangıçta Cumhuriyete övgü. İS'e övgü.
- Siz duayensiniz. Siz Cumhuriyeti sırtladınız. Herkes bunu söylüyor. İS, gazeteyi ne yapar
eder düzlüğe çıkarır diyorlar. Cumhuriyete ilişkin söylediklerim bizim camiamızda genel
kabul gören şeylerdir.
995 / 2271
- Geçmişte diyalogsuzluktan doğan bazı hatalar oldu. Sizin yaptığınız kimi haberler bizi
olumsuz etkiledi. Kötü niyetle yapmadığınıza eminiz. Haber yaparken biliyoruz ki, belgesi
de var. (İS yüzüme baktı, öyle mi dedi, ben gülümsedim) bunları yapmamamızı istiyoruz,
rica ediyoruz. Bize zarar veriyor. İçimizdeki güveni sarsıyor, tabii asıl olan bizden sızma
olmaması.
İS: Biz şöyle düşünüyoruz diyelim bir general konuştu. Başka bir ilde (Hurşit Tolon'u
kastederek) konuştu. O sizin görüşünüz anlamına gelmiyor mu? Biz sizin sözcünüz, sizin
adınıza o konuştu, diye düşünüyoruz. Öyle değil mi ?
İB: (duraksayarak) tam öyle diyemeyiz... Ama sizin böyle bir demeci haber yapmak en
doğal hakkınız. Biz ona bir şey demiyoruz. Biz içimizden sızan belgelerle haber
yapmasına... lütfen öyle bir belge geldiğinde yırtıp atın..
(İS, geniş bir ülke tahlili yaptı: şu anda radikal islam tehlike değil. Onlar eski komünistler
gibi... İktidara da gelemezler. Ama tehlike ılımlı islam. Onlar usul usul devleti ele
geçirmenin hesabını yapıyorlar. Şimdi iktidarlar... Devlet olmak istiyorlar. O gün laikliğin
bir anlamı kalır mı...
Biz siyasetin dışındayız... Ancak iki konuda tarafız, ülke bütünlüğü ve laiklik. Bunlarla
ilgili sorun olursa biz tarafsız kalamayız... (bunu elleriyle işaret ederek, basa basa söyledi...
Sonrasında yeri geldikçe, İS sık sık ılımlı İslam sorununu açtığı için yine ısrarla söyledi.).."
Mustafa Ali Balbay'dan ele geçirilen dijital veriler içerisinde "GUNOY.TXT"isimlimetin
belgesi incelendiğinde dosya içerisinde; "Düşsel bir öykü.." başlığı altında,
"Mehmet sakin, başı yarı öne eğik, yakasında Atatürk rozetiyle gelir. Rozetin alt kısmı
uniformasal çizgilidir. Beyaza çalan gri saçları Ediz Hun gibi taranmıştır. Kısık sesle
fısıldar gibi konuşur kaygılıdır..bizi en büyük başkanımız der, bizim gibi düşünmüyor.
Durum ciddidir.
-Sadece o mu
Evet sadece o diyebiliriz. Bir de üçüncü arkadaş var. Sessiz kalır o kadar. Ötekiler sağlam.
Deniz gidiyor. Onun için bir şey demeyebilir. Ama bize karada havada olumsuzluk yok
-Nedir durum
Biz öyle sanıyoruz ki, onu etkilediler. Avrupada çok kaldı oradan etkilendi. Bir de
buradaki muhafazakarlardan etkilendi. Biz önüne durumu koyduğumuzda hafif
gülümsüyor. 97-98'lerde de önüne bir şey koyduğmuzda içimizdeki bu durumlarla değil de
etrafımızda öyle alanlarla ilgilenin. İçimizdekiler de bunu anlarlar, azalırlar, diye
düşünüyordu.
-Değişmezse ne yapacaksınız
996 / 2271
Değişme olasılığı yüzde 50'nin altında. Öyle düşünüyoruz. Ama değişik gayretlerle olabilir
diyoruz. Mesela o yazsa diyoruz. Durumu anlatsa diyoruz. Sallanır burası. Bunun
devamında siz öteki arkadaşlarınıza da söyleyebilirsiniz. Bizim takvimlememiz marta
kadar. Martta bunların gerçek yüzleri de ortaya çıkacak. O zamana kadar değişmezse biz
değiştireceğiz. Ya değişecek ya gidecek. Biz başkanla ters düşersek kötü olur. Mesela
emekli olur. Bu da hoş olmaz ama, böyle devam edemez.
-Yalnız mı
Evet evet. Örneğin bir haber vardı, o haber. Yalanlanır denen haber. Kim verdi bunu bulun
demiş. Telefon etmelerini istemişler, o telefon edilmedi. Yani öyle... Sonra bazı bilgiler
geçiyor. Onun bilgisi dışında... Bizi en çok rahatsız eden KasımTn ziyareti. Kasım
yanında emekliyle gelmiş. Olacak şey değil, dayatıyor... Bunun olmaması lazımdı. Bizi
dinlemeden yaptı. Kutlamayı da bizim yanı kurumsal bilginin dışında yaptı. Durumu
bildiği için yaptı. Biz bunun yerine birincinin olması için çaba harcamıştık, o dönem
böyleydi, olmadı. AHNEC olmaz dedi, geleneklere uygun değil dedi. Zaten başkan da
benim için dua edin, zor durumdayım gibi şeyler söylemiş
-Ayrılanlar ne düşünüyor
Bir tek CEBİR var. Onun dışında olumsuzluk yok. O da Amerikaya gitti. Sonra 13-14
Avrupa ülkesine gitti. Hepsine KASIM iyidir dedi. Destekleyin dedi. Ama ötekiler çok iyi
hatta başkana mektup yazdılar. Böyle davranma dediler. Özü genli bir başkan da aynı
şekilde yazdı. Ötekiler de yazdı. Ama dinlemiyor
-CEBİR neden böyle bir davranış içinde olmuş olabilir
Bu konuda siz ne düşürünsünüz. Biz tam çözemedik. Herhalde ona öyle dediler
-Burada Doğanlara ne dersiniz
Onlar olumsuz. Bu açık. Hatta doğrudan 100 milyon dolar aldıkları yönünde sağlam bilgi
var. olur ya misyon ya neden bilemem. Görevliler mi diye düşünüyor insan. Örneğin
mayısta manşet attılar ki, psikoloji.
-Peki marta kadar başkanın olumsuzluğu devam ederse ne yapacaksınız
O zaman Ege denizinden başlayıp konuşacaklar. Tek tek. Hani organize bir durum yokmuş
gibi. Tek tek... Onun sonucunda artık ne olur? Karışır... Öyle olsun istemiyoruz burada ona
gittik. Nasıl tercih edildi. Zor oldu. Herkes kendi içinde düşündü. Tüm JİLETLER. Aynı
düşündüler. Tek isim oldu. Başka yok. Tek isim.
-Yanki ne yapar
Onlar çok kararlı. Bunu biliyoruz. Kesin Iraklayacak. Ama bir ay, ama iki ay, ama üç ay.
ama bir yıl. Mutlaka ve buraya yerleşecek. Zaten bir misyonerlik faaliyeti olan yerlere
baktık, hepsi enerji alanları içinde. Haritaya bakınca bu ortaya çıkıyor. Adamlar limanları
istiyorlar. İskender. Trabzan... Buraların gücünü, kapasitesini soran yazılar yazıyorlar.
Trabzandan Gürcana vaziyet eyleyecekler. Şimdi Armanı Russodan ayırmaya çalışıyorlar.
997/2271
Sonra Şiiyi parçalayacaklar. Bize oradaki Azerler sizin olur ya da Azere bağlarız. Ya da
kendileri bağımsız olur, siz tercih edin diyorlar. Bizi 7-8 yıl öncesine kadar bölmek ve
Kürdüsü kurmak istiyorlardı. Şimdi bunu gereksiz görüyorlar. Ama Hansın derdi yine bu.
Bizim en büyük kaygımız başkan. Kasım derse ki, başkan bakana bağlansın belki de evet
der. O zaman ip kopar. Kopar, bunu kabul edemeyiz. İşte o zaman kopar. Geçen gün
Gönülsay geldi. Başkanı ziyarete. 20 kadar GENPA vardı. Hiçbiri yüzüne bakmadı. Kimi
sırtını döndü. Kimi sigarasını içmeye devam etti. Kimi içeri girdi. Çok bozuldu. Yanıt da o
sırada bilerek toplantıyı uzattı ki. uğurlamayayım. diye... Durum böyle yani
-Kalbaşkanı nasıl buluyorsunuz
Bizim gibi hareket eder diye düşüyoruz. O 50'lerın öncüsü olabilir diye düşüyüruz. Olmalı
diyoruz, olmalı. Tabi bir hareket olmadan hemen şöyle böyle yapmak olmaz..
-Gidişi nereye kadar görüyorsunuz
Bunlara da alttan baskı var. Bir kişi neden takamıyoruz diye e-mail çekti. Hemen yanıt
geldi, sizinle röportaj yapalım, yayınlayalım. Baskı yapalım. Alttan baskı var diyelim,
dediler. Onların da altı durmayacaktır. Onların yayınlarında başkanla ilgili çok övücü
yayınlar var. Bu ilginç..Biz şundan eminiz; 57. nin başının düşmesi özel bir planlamaydı.
Başındaki Irak'a saldırıya hayır dediği için mi değiştirmek, bitirmek istediler diye
düşünüyoruz. Ama özel olarak parçalandığını düşünüyoruz bir önemli durum daha var.
Başkan, listeye atılan almak istemiyor. Hiç çıkmasın diyor. Israr ettik var çünkü. Ülkede
olan ne varsa bir miktar da bizde vardır. Toplumda yüzde 1 ise bizde binde birdir. Ama
vardır. Sonunda ısrarla 8 tane aldırmayı başardık. Bu malum Güven Kurul Toplantılarının
neden erken bittiğini düşünüyorsunuz? Çünkü başkan altındakilerin konuşmasını
istemiyor. Bundan sonra da böyle devam eder mi, bilmiyoruz. Ama biz etmemesi için çaba
harcayacağız."' Yazdığı görülmüştür.
'İ3.7.0 Çarşamba"
Sabah Taner Dövenci Albay aradı, komutan (Başbuğ) İlhan beyle baş başa görüşmek
istiyor, dedi. Şaşırdım. Malum konu olabilirdi. İS'e bilgi verdim. 16.00'da gitti 2 saate
yakın görüşmüşler.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesini o açmamış İlhan abi açınca siz açmasaydınız ben de
açmayacaktım demiş devam etmiş
Balbay anlaşmayı bozdu. Kırıldık. Çok üzüldük. Kimi arkadaşlar biz çekilelim dediler.
Tabii kaynağı sormuyoruz. Söylemeyecektir. Bu tür şeyler yapmayacaktı. Yaptı.
İS, bilmiyorum, siz verdiniz sandım demiş. Onlar da bizim böyle bir yöntemimiz yok
demiş.
Öteki konular
Çankaya'ya başı türbanlı olmayan ama, beyni türbanlı biri gelirse ne olacak demiş
998 / 2271
Ertesi gün İS'le durumu değerlendirdik. Bana şunları söyledi
Ürktüm... Değişik bir şey var. Senin haberleri inceleyeceğim. Bunlar kendi içlerinde farklı
düşüncelere sahipler. Böyle olur. Geçmişte Faruk Gürler, Muhsin Batur... Gürler birden
öbür tarafa geçti.... Bunlar böyle olur. Aman dikkat.
Kaynaklarını bana da söyleme., (gülerek) bakarsın bir şey olur, bana sorarlar bilmeyeyim.
Ben kimsenin adını vermemiştim. Yıllar sonra bana bir yemek verdiler. Konuştuk uzun
uzun.
Yine benzer durum olabilir. Aman dikkatli ol. Şimdi senin yaptık larından benim haberim
yok. Onlar da sevinmiştir. Bunların da arasında ikilik var diye
Acaba Hilmi Paşayı CB yapıp öyle mi dönüştürmek istiyorlar. Bunu yazıp sormalı"
Sanık Hasan Atilla Uğur'dan ele geçirilen dokümanlarda, zarfın üzerindeki bilgilere göre
Kürşat Eren tarafından Hasan Atilla Uğur'a gönderildiği anlaşılan bir mektup olduğu,
"SEVGİLİ KARDEŞİM" diye başlayan mektupta "Önceki mektup elinize geçti mi
bilmiyorum. Eline geçeceğinden emin olmasam da tekrar yazmak istiyorum. Aslında
seninle yüz yüze görüşmek gerekir. Ancak beyaz taşların pirinçten daha çok olması sizlerle
açık açık konuşmaktan alıkoyuyor. Dolayısıyla olayların gelişme seyri mektuplaşmaktan
başka bir yol bırakmıyor.
KARDEŞİM, Bu vatan için gerekirse yeniden "Kurtuluş Savaşı" vermek, canlarımızı feda
etmek, elbette hepimizin görevi. Fakat olayların gelişmesini örgütleyenlerin ne yazık ki
şahsi çıkarlarını ön planda tuttuklarını görmek beni derinden üzüyor.
Üstelik bu gizli ve menfaate dayalı ilişkilerde sizler gibi devlet ve milleti için gözünü
budaktan esirgemeyen arkadaşlarımın üstün meziyet ve hissiyatının da kullanıldığı
duygusuna kapılmaktan kendimi alamıyorum. Bizler elbette senin iş bitiriciliğini ve
becerikliliğini biliyoruz. Sana ulaşan şeyleri en doğru ve sonuca ulaştıracak şekilde
değerlendireceğinden de şüphemiz yok.
Sevgili Kardeşim, Sana gönderdiğim mektupta "tampon kullanmakta çok usta olan" bazı
kesimlerden bahsetmiştim. Bu kesimler karşısında dikkatli olmanız ve tedbir almanız
konusunda uyarmaya çalışmıştım. Mutlaka düşünmüş ve bazı şeyler yapmışsınızdır. Şu
anda görmekte olduğum şeyler beni hepten dehşete düşürdü.
Sevgili kardeşim. Mevcut yapılanma fark edilir ve dağıtılırsa. mücadelenin kesintiye
uğramadan devam edebilmesi için yapılması gereken "idhar" konusunu kimler biliyor? Bu
idharın, aslında Ağustos sonrası göreve gelecek olan Org. Büyükanıt ve Jandarmanın
başına geçmesi beklenen Türkerinin ekiplerinden oluşturulmuş olabileceği düşünülüyor
mu? "Tampon kullanmakta usta olanlar" bunları becerebilecek deneyime ve güce sahiptir.
"Aklı kendisine susup oturmayı emreden" Özkök ve ABD, AB ve Alon Liel vasıtasıyla
İsrail'den aldığı direktiflerle yürüyen bir hükümete karşı yürüttüğünüz faaliyetlerin bu
insanlar eliyle deşifre edileceği aklınıza gelmemiş olabilir. Mertliğiniz bu tür hainlikleri
düşünmekten alıkoymuş olabilir. Ben bu gün görüyorum ki, ABD'ye uşaklık eden Org.
Büyükanıt ve sizin gündüzünüzü gecenize katarak belli bir seviyeye getirdiğiniz ekip ve
999 / 2271
çalışmalarınızın başına geçerek, riski size yıkıp, kaymağını yemek isteyen Org. Türkeri
inceden inceye harekete geçmiş görünüyor. İçinizdeki uzantıları vasıtasıyla her şeyden
haberdar oluyorlar. Aralık ayından başlatılacak. Org. Özkök sonrası için hazırlık planları
için Ağustosu beklemekten başka yapacakları bir şey kalmadığını söylüyorlar.
Sevgili Kardeşim, ABD'ye satılmış bu insanların mertliği olmadığı için vicdanları ve
insafları da olmaz. Sizlerin 3 Mart programı, Yerel Seçimlere Yönelik çalışmalarınız ve
Kıbrıs referandumu konusunda her türlü riski göze alarak yaptığınız çalışmaları "kusura
bakmayın ama 'aptalca'" buluyorlar. Stratejik planın kişisel çıkarlar için aceleye
getirildiğini ve zaman ayarlamasının bodoslama yapıldığını, bundan dolayı da yere
serildiğinizi düşünüyorlar, "öngörüsü olmayanın geleceğe hükmetme hakkı yoktur"
diyorlar.
Sevgili Kardeşim Bunlara göre asıl çıkış AB'nin tarih vermemesi üzerine Aralık ayında
yapılması gerekiyor. Aralık öncesinde düşük yoğunluklu fırtınalar çıkartıp, sonucunda
doğan küçük başarılarla avunmanın beceriksizlikten başka bir şey olmadığını ve bu
beceriksizlerin istirahata yollanmasıyla aynı zamanda ABD ve AB nezdinde demokrat ve
çağdaş dünya ile entegre olabilecek bir vizyona sahip olduklarını gösterecekler. Sizin hazır
hale getirdiğiniz "sağduyu"nun sesinden yararlanarak, sizin emekleriniz üzerinden
amaçlarına ulaşacaklardır.
Sevgili Kardeşim, senin orada bir sene daha kalıyor olman bence önemli. Sen ne
yapacağını bilirsin. Kürşat Eren*' yazdığı görülmüştür.
OPERASYON" isimli doküman :
Sanık A. Hurşit Tolon' un Ankara ili Çankaya ilçesi Yukarı Bahçelievler Mahallesi
Kazakistan caddesi no: 163/34 sayılı yerde ele geçirilen "ELBA" marka "Alı0043" seri
numaralı CD içerisindeki ele geçirilen "Operasyon" isimli word dosyasında, Türk silahlı
Kuvvetlerinde Büyük Operasyon başlığı altında; Yüksek Askeri şuranın ağustos ayındaki
toplantısından önce, aralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz
Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek. Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, Org.
Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Oktar Ataman, emekli Org. Çetin Doğan ve bazı
generallerin Ankara da bir toplantı yaptığı, bu toplantıda önce Genelkurmay Başkanı Org.
Hilmi Özkök'ü istifa ettirmek, daha sonra da AKP iktidarını düşürmek amacıyla bir strateji
belirledikleri ve bu stratejilerini uygulamaya koyduklarının tespit edildiği,
Plan gereği öncelikle Genelkurmay başkanı Org. Hilmi Özkök'ün istifa ettirilip yerine Org
Aytaç YalmanTn getirileceği. Hilmi Özkök istifa ettirilemez ise söz konusu stratejinin
uygulanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle Hilmi Özkök'ün istifa ettirilmesi için
tüm çabaların gösterilmesi gerektiği.
Altı aylık bir sürede amacına ulaşması düşünülen planın ana hatları ile,
01-AKP hükümetinin irticai faaliyetlerinin gerekçe gösterilerek halkın sivil toplum
örgütleri ile harekete geçirilmesi gerektiği, sivil toplum kuruluşlarının harekete geçirilmesi
amacıyla da,
1000/2271
a-Laiklik konusunda hassasiyeti bilinen tüm sivil toplum kuruluşları ile irtibat kurularak
harekete geçmelerinin sağlanması gerektiği, bu sivil toplum örgütleri ile irtibatı düşük
rütbedeki subayların sağlaması gerektiği.
b-Sivil toplum örgütlerinin AKP iktidarının uygulamalarını protesto etmelerinin
sağlanması gerektiği, böylece Başbakanın ve irticai basının sertleşeceği, ortaya çıkacak bu
ortamın bilinen amaçlar doğrultusunda kullanılmasının mümkün olabileceği, yapılacak
gösterilerin AKP il yada ilçe binaları önünde gerçekleştirilmesi gerektiği.
c-Yapılacak tüm faaliyetlerde AKP iktidarının şeriat esaslarına dayanan bir devlet kurmak
istediğinin vurgulanacağı.
d-Kamu kuruluşları içerisinde TSK ile dirsek temasında olan yöneticilerin, AKP iktidarının
uygulamaları (Kadrolaşma) aleyhine konuşmalarının sağlanması gerektiği,
e-Kamu kuruluşlarında AKP yanlıları tarafından gerçekleştirilen irtica ve yolsuzluk
uygulamalarının takip edilmesi gerektiği.
f-Genelkurmay karargahına askeri personel ve vatandaş imzalarıyla tüm illerden çok
sayıda mektup gönderilerek, TSKmın AKP iktidarı karşısında hareket alanı kazanmasının
sağlanması gerektiği,
2-İrticai faaliyetler konusunda basının harekete geçirilmesi için, çeşitli kaynaklardan
karargaha intikal eden bilgilerin basına aktarılması ve böylece kamuoyu oluşturulmasının
zorunluluğu,
3-Bu faaliyetlerin gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiği ve bu nedenle mümkün olduğu
kadar kurye kullanılması zarureti belirtilmiştir.
Söz konusu toplantıda özellikle Hilmi Özkök'ün istifa ettirilmesinin esas amaç olarak
belirlendiği, Hilmi Özkök istifa ettirildikten sonra Aytaç YalmanTn Genelkurmay başkanı
olacağı, Kara Kuvvetleri Komutanlığına ise Org Yaşar Büyükanıt yerine, Jandarma Genel
Komutanı Mehmet Şener Eruygur un getirilmesi için yoğun çaba harcanacağı, fakat
"MAKAM" eleştirilerine meydan vermemek için de Aytaç Yalman"ın Ağustos ayında
görevi bırakması gerektiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
DÖNEMİN GENELKURMAY BAŞKANI TANIK HİLMİ ÖZKÖK'ÜN İFADELERİ:
25.04.2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca tanık sıfatıyla Hilmi Özkök'ün
alınan ifadesinde özetle;
Genelkurmay başkanlığı yaptığı dönemde Kuvvet Komutanlarının bir araya geldikleri ve
toplantı yaptıkları yönünde kendisine bilgiler geldiğini, ancak doğrudan soruşturma
yapılmasını gerektirecek mahiyette bilgilerin elinde bulunmaması nedeniyle bu konuda
herhangi bir yasal işlem başlatmadığını, kuvvet komutanlarının her zaman
toplanabileceğini, bunda bir sıkıntının olmadığını, kendisinin idareci olarak komutanlarının
ve ordunun sürekli güçlü ve koordinasyon içinde bulunmaları konusunda elinden gelen
gayreti göstermeye çalıştığını.
1001 /2271
Birçok kez ihbar, mektup, CD ve benzeri bilgilerin kendisine ulaştığını, zaman zaman da
toplantılarda bu konuları açıkça gündeme getirmeksizin üstü kapalı mesajlarla bu hususları
Dostları ilə paylaş: |