T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə166/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   162   163   164   165   166   167   168   169   ...   335

Restoran İn yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını

bildiğini, Danıştay olayından 2-3 yıl öncesine kadar o kahveye gittiğini,


Alparslan'la okul arkadaşlığı dışında daha sonraki yıllarda uzaktan arkadaşlıklarının

devam ettiğini, Salih Kurter'in yanına birkaç sefer kendisini götürdüğünü, Salih Kurter'in


1124/2271
yaşlı bir adam olduğunu, hiçbir tarikatla ve cemaatle alakasının olmadığını, kendilerine

herhangi bir eylem telkininde de bulunmadığını, bu tür bir konunun bahsinin dahi

geçmediğini, 80-90 yaşında bir adam ve beş tane hastalığının olduğunu, bu hastalıklar

sebebiyle siyasi işlere girebilecek bir adam olmadığını, Danıştay olayı olunca kendisinin

de çok şaşırdığını, ayrıca üzüldüğünü, böyle bir olayın tasvip edilmesinin mümkün

olmadığı gibi, böyle bir olayda Türkiye 'ye büyük bir zarar verildiğini ve ihanet edildiğini

düşündüğünü, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar için de aynı düşünceleri paylaştığını

çevresindeki arkadaşlarına söylediğini, aradan 40 gün geçince birden Alparslan Arslan 'ın

kendi ismini verdiğini, o günlerde kız istemeye gidecek ve nişan yapacak olduğunu, tam bu

arada kendisinin gözaltına alındığını, oradaki ifadeleri neyse, şimdiki ifadelerinin de aynı

olduğunu, gizleyecek ve saklayacak bir şeyinin olmadığını, niçin kendisi hakkında böyle

bir iftira attığını bilmediğini, avukatının son celse mahkemeye yazılı olarak sunduğu ve

kendisine de söylediği Saygı Öztürk'ün bir röportajına dayanarak Veli Küçük'ün "Ben

Muzaffer Tekin 'i Süleyman olarak tanıyordum. " şeklindeki beyanından bahsettiğini, bu

beyanı herhangi bir yerde görmediğini ve avukatı söyleyince haberinin olduğunu,

avukatının duruşmada bunu mahkemeye söylediğini, ancak tutanağa geçip geçmediğini

bilmediğini, ayrıca Ocak ayındaki duruşma sırasında mahkeme nezarethanesinde Osman

Yıldırım 'ın kendisine avukatına söyle benimle görüşsün, senin için iyi olur dediğini,

kendisinin de avukatı Mehmet Ener'e söylediğini, kendisine herhangi bir şey

söylemediğini, ancak daha sonraki duruşmada Osman Yıldırım 'a sorduğunda ben

avukatınla görüştüm dediğini, avukatıyla bu konuları görüşmediğini, kendi aralarında ne

görüştüklerini bilmediğini, Kendisi tutuklandığında Alparslan Arslan 'ın kendisine hakkını

helal et dediğini, ayrıca kendisinden özür dileyip üç tane mektup gönderdiğini, mektupları

avukatı Mehmet Ener'e verdiğini, onun da bir tanesini mahkeme dosyasına koyduğunu,

diğerlerini koyup koymadığını bilmediğini, aynı dosyadan tutuklu diğer şahısların da

Alparslan Arslan'ın kendisi için üzgün olduğunu ve özür dilediğini ilettiğini, Alparslan

Arslan 'ın ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde

olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü,

Alparslan Arslan 'ın bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını, hiçbir

şekilde kendisine bomba vermediğini, Ergenekon soruşturmasında ismi geçen şahısları

tanımadığı gibi kendisinin abdestinde namazında bir insan olduğunu, kendi dinini

yaşamaya gayret eden bir insan olduğunu, Devletine, milletine ve yasalara bağlı olduğunu,

hiçbir şekilde illegal bir işinin olmadığını, Alparslan Arslan 'ın dışında diğer sanıkların

hiçbirini tanımadığını, bu şekilde mahkum edilmesinin de adaletle bağdaşmadığını, son

duruşmaya kadar beraat edeceği ümidiyle duruşmalara çıktığını ve mahkemelere de saygı

gösterdiğini, Hatta Alparslan Arslan 'ın babası İdris Arslan 'ın cezaevinde bulunduğu

sırada kendi adına talepte bulunmadığı halde 200 YTL para yatırdığını, idareye bu parayı

kabul etmek istemediğini söylediğini, husumetti olduğu birisinin parasını kabul etmem

diyerek şahsın parasının iade edilmesini istediğini, İdris Arslan 'ın yine hepsine birer adet

Kur 'an-ı Kerim göndermek istediğini ancak yine bunu kabul etmediklerini, ayrıca diğer

şahısların hesaplarına da para yatırmış olduğunu, ancak Aykut Metin Şükre 'nin bu parayı

kabul etmediğini söylediğini, Kur anı Kerimi de Aykut 'un iade ettiğini, kendisinin

Ergenekon'la bir alakasının olmadığını, kimseyi tanımadığını, el bombalarıyla da hiçbir

alakasının olmadığını, Aykut Metin Şükre 'nin kahvesine zaman zaman gittiğini, burasının

bir vakfın yeri olduğunu ve Aykut Metin Şükre 'nin burayı işlettiğini, olayla alakalı olarak

ilk defa gözaltına alındığında Alparslan 'ın ifadesinde "benim liderim Süleyman Esen 'dir.

Bombaları ondan aldım. Gerekli açıklamayı yapacaktır" şeklindeki beyanı üzerine

tutuklandığını, daha sonra Alparslan Arslan 'm duruşmada mahkeme başkanının sorduğu

sorulara "Olaylardan Süleyman Esen 'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat
1125/2271
almadım ve yalan söyledim. " şekilde beyanda bulunduğunu ve bunun da tutanağa

geçtiğini, ne Ergenekon 'la ne de bombalarla hiçbir alakasının olmadığını, beyan etmiştir.


Soruşturma devam ederken Zeki Yurdakul Çağman ve Mahmut Öztürk arasındaki

telefon görüşmesi;


Danıştay Saldırısı olayının soruşturması kapsamında ifadesine başvurulduktan sonra

serbest bırakılan Zeki Yurdakul ÇağmanTn kullanımındaki 0532 220 10 77 numaralı

telefon hattının iletişimi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinden alınan 20.05.2006 tarih ve

2006/536 sayılı karar ile dinlenilmiştir.


Bu kişinin yine aynı soruşturma kapsamında ifadesi alınarak serbest bırakılan Mahmut

Öztürk ile 17.05.2006 tarihindeki Danıştay Saldırısından 7 gün sonra 24.05.2006 günü

yapmış olduğu telefon görüşmesi aynen:
"Mahmut: Alo, Zeki Yurdakul: Mahmut abi ne haber, Mahmut: Sağol abi senden ne

haber, nasılsın. Zeki Yurdakul: İyi Allah'a şükür ya, geçmiş olsun, Mahmut: Sağol

gardaş, nerelerdesin, İstanbul, Zeki Yurdakul: İstanbul'dayım evdeyim ya, Mahmut:

Öylemi?Zeki Yurdakul : Dün akşam çıktım bende, Mahmut : He oradan ben kimliğini

gördüydüm senin, ondan sonra biz oradan apar topar Ankara yolcusu olduk, dedim lan

bu nerede görebilir miyim falan derken göstermediler, bizde çıktık işte şu anda akşam

saat yedide falan bıraktılar, televizyon falan göstermiştir belki de , Zeki Yurdakul: He

haberim oldu, Mahmut : He bıraktılar yedibuçukta. öbürü kaldı, öbür beyefendi kaldı,

ondan sonra beni bıraktılar, ben de şimdi bizim başkan falan partiye gidiyorum, bir

babamla anama bakayım ağlıyorlar, onları görüyüm dedim yarın da bir dualarını da

alıyım İstanbul'a döneyim, abi gayet iyiyiz biz, normal bir şey yok, Zeki Yurdakul

.'Aydınlandı mı bazı şeyler aydınlığa kavuştu mu,Mahmut: Abi, bize kadar aydınlandı,

bizden yukarısı daha belli değil, bize kadar aydınlandı yani, öyle söyleyeyim ,Zeki

Yurdakul :Biz aydınlanalım da, öbürlerinin anasını avradını, yani orospu çocukları,

Mahmut :Bize kadar aydınlandı, yine de konuşuruz, anladın mı, yine boş ver, yarın

geldin mi konuşuruz,Zeki Yurdakul: Tamam Mahmut :Boş ver, daha konuşma anladın

m? Zeki Yurdakul : Hadi Allah'a emanet ol, Mahmut : Ben iyiyim, sağlığım yerinde,

sende iyisin değil mi, Zeki Yurdakul: İyiyim abi, iyiyim, MahmuUTamam, başkana

selamımı söyle, kafanı yorma, gerisini konuşuruz. Allah 'ın izniyle kafanı yorma, Zeki

Yurdakul: Tamam, Allah 'a emanet ol" şeklindedir.


Bu görüşmeyi yapan Zeki Yurdakul Çağman ve Mahmut Öztürk hakkında, Danıştay

Saldırısı olayından sonra başlayan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1536 soruşturması sonunda düzenlenen

10.07.2008 tarihli iddianame ile, ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı

Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile kamu davası

açılmıştır.


Zeki Yurdakul Çağman. Kolluk ve Cumhuriyet savcılığı ifadelerinde kendisine sorulan

görüşmeyi yaptığını kabul etmiş. Mahmut Öztürk'ün savcılık ifadesinden sonra serbest

bırakıldığını öğrenip kendisini aradığını, Mahmut Öztürk'ün kendisinin eniştesi olan

Korgan Belediye Başkanının yanında olduğunu söylediğini, konuşmada geçen "aydınlandı

mı", "bize kadar aydınlandı", sözlerinin olayın stresi içerisinde kendilerinin olayla ilgileri
1126/2271
olmadığı, "bizden yukarısı" sözünün de Danıştay eylemini gerçekleştiren ve kendileri ile

hiçbir ilgisi olmayan kişiler anlamında söylendiğini beyan etmiştir.


Bu telefon görüşmesi tabii seyri içerisinde okunduğunda. Zeki Yurdakul Çağmanin

Danıştay Saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydınlatılabildiğini henüz Cumhuriyet

savcılığı ifadesinden çıkan Mahmut Öztürk'e sorduğu. Savcılıktan serbest bırakılmanın

rahatlığı ve olaydan bu kadar kısa bir süre içerisinde telefonunun dinlenebileceğine ihtimal

vermediği düşünülen Mahmut Öztürk"ün yine de terör örgütlerinin olmazsa olmaz gizlilik

prensibine elinden geldiğince uyarak ve muhatabını da bu konuda fazla konuşmaması için

uyararak, adını vermediği Muzaffer Tekin*in halen gözaltında olduğunu, kendi

düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide

kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söylediği

anlaşılmıştır.


Bu sanıkların bile kendilerine kadar olan kısmının aydınlatıldığını öngördükleri

soruşturma, bu sanıklar ve bağlantılı kişiler yönünden yeterli delil elde edilemediğinden

daha ileriye götürülemeyerek, Alparslan Arslanin özetle, "türban örtüsünü korumak için

silahlı örgüt kurmak", Osman Yıldırımin "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt

adına faaliyette bulunmak". Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırılarında tetikçi olarak

istihdam edilen kişiler hakkında da "türban örtüsünü korumak için kurulan bu örgüt adına

faaliyette bulunmak" ve bağlı suçlarından dava açılması, diğer şüpheliler yönünden ise

delil yokluğu gerekçesi gösterilip Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verilmesi ile

hukuki muktezaya bağlanılmıştır.
2) EYLEMDE KULLANILAN SİLAHLAR
17.05.2006 tarihinde Danıştay binasında silahlı saldırı düzenleyen Sanık Alparslan

Arslanin 34 BE 0126 plaka sayılı aracında saldırıdan sonra, usule uygun olarak yapılan

arama sonucunda 1 adet. GFM 737 numaralı, 9 mm. çapında Parabellum tipi fişek atan,

Avusturya yapısı. Model 19, Glock marka, yarı otomatik tabanca ve bir adet şarjörü, ladet,

"42031" numaralı, 9 mm. çapında, el yapısı, yarı otomatik tabanca ve bir adet şarjörü ile 9

mm. çapında Parabellum tipi. MKE marka 2 adet fişek ele geçirilmiştir. Olay yerinde ise

Sanıktan 1 adet, "GNF 823" numaralı, 9 mm. çapında Parabellum tipi fişek atan,

Avusturya yapısı, Model 19, Glock marka yarı otomatik tabanca ve 3 adet şarjörü ile 9

mm. çapında Parabellum tipi. MKE marka 4 adet fişek ele geçirilmiştir.
Suç eşyası üzerinde Ankara Kriminal Polis Laboratuvarının yapmış olduğu inceleme

sonucunda tanzim edilen BLS:2006/2748 sayılı Ekspertiz Raporu ile Elde edilen

tabancaların ve mermilerin 6136 sayılı yasa kapsamında ateşli silah olduğu vahim nitelikte

olmayıp sağlam olduğu tespit edilmiştir.


Sanık Alparslan Arslan Emniyette ve Cumhuriyet savcılığındaki ifadelerinde; Yakalanan 2

adet Glock marka tabancayı olaydan 4-5 gün önce ismini vermek istemediği arkadaşları

vasıtasıyla bulduğu bir kişiden Maltepe civarında buluşup 7000 TL 'ye aldığını, diğer

tabancayı ise bir ay önce kendi güvenliği için aldığını, olay esnasında bu üç silahtan

birisini yanına aldığını, belirtmiştir.
SANIK ALPARSLAN ARSLANTN SAVCILIK EK İFADESİ:
1127/2271
Sanık Alparslan Arslan'ın Ankara (CMK 250. Madde ile Yetkili) Cumhuriyet

Başsavcılığında 26.06.2006 günü alınan ifadesinde;/v/ü77/w/ Sultan Ahmet Ayasofya Han'

da bürosu olduğunu tahmin etliği Av. Süleyman Esen'i 1994 yılından beri tanıdığını,

Fakültede birlikte okuduklarını, kendisinin lideri olduğunu, Cumhuriyet gazetesine atılan

bombaları kendisine Av. Süleyman Esen kendi talebi üzerine kendi evine getirip verdiğini,

gerek bomba atılması gerekse Danıştay' a silahlı saldırı eylemleri konusunda gerekli

açıklamaları Süleyman Esen'in yapacağını tahmin ettiğini, Danıştay olayında glock marka

tabancayı ve aracında bulunan ikinci Glock marka tabancayı Aykut isimli açık kimliği ve

nereli olduğunu bilmediği uzun zamandır tanıdığı en son Üsküdar Selimiye' de Çiçekçi

taksi durağında taksicilik yaptığını bildiği şahıstan aldığını, iki glock marka tabancaya 7

milyar Türk lirası para verdiğini. Av. Süleyman Esen' in kendisine evinde teslim ettiği 3

adet el bombasına da 2 milyar Türk lirası verdiğini. Av. Süleyman Esen'in kendisine el

bombalarını neden verdiği sorulduğunda. Süleyman Esen 'in kendisinin lideri olduğunu, bu

konudaki tüm açıklamaları yapacak kişinin Süleyman Esen olduğunu, bu konuda Süleyman

Esen'in açıklama yapacağından emin olduğunu, kendisinin de Süleyman Esen ile bu

konularda yüzleşmeye dahi hazır olduğunu, Zafer Özbek isimli şahsı tanıdığını, İstanbul

Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu bir arkadaş olduğunu, kendisi ile yaklaşık bir yıldır

görüşmediğini, Cumhuriyet gazetesine bomba atma eylemi ve Danıştay' a yaptığı silahlı

saldırı olayları ile Zafer Özbek' in herhangi bir alakası olmadığını. Salih Hoca isimli şahsı

tanıdığını, çok sevdiği ve saygı duyduğu muhabbet gösterdiği bir kişi olduğunu, kendisinin

emekli imam veya vaiz olduğunu bildiğini, Salih Hoca'nın soyadı Kurter' olduğunu,

İstanbul Gültepe'de net olarak bilmediği bir adreste oturduğunu, şu anda sadece emekli

olduğunu, herhangi bir iş yapmamakta olduğunu, Salih Hoca ile onun evinde oturup

sohbet ettiklerini, haftada bir iki defa evine gittiğini, sohbetlerinin konularının dini konular

olduğunu, Allah'ı anlattığını, Salih Kurter'in Cumhuriyet gazetesine yaptığı bombalı

saldırı ve Danıştay' a yaptığı silahlı saldırı olayları ile ilgisini de Av. Süleyman Esen 'in

açıklayabileceğini, Süleyman Esen'de Salih hocanın evine gelip giden sohbet eden birisi

olduğunu, kendisinin Salih Kurter ve Süleyman Esenle birlikte ayrıca kalabalık gruplar

halinde sohbetler yaptıklarını, bu konuda Av. Süleyman Esen' in daha çok açıklama

yapabileceğini, ifade vermek için gelmeden önce ailesi ve avukatları dışında herhangi bir

kamu görevlisi veya başka bir kişiyle görüşmediğini, beyan etmiştir.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde: Glock marka tabancaları Aykut isimli açık kimliği

ve nereli olduğunu bilmediği ve uzun zamandır tanıdığı, Üsküdar Selimiye'de Çiçekçi taksi

durağında taksicilik yaptığını bildiği şahıstan aldığını belirtmiştir.
Mahkemenizin 19.10.2009 tarihli. 116. Celsesinde: Glock marka 2 tabancayı olaydan 2-3

hafta kadar önce Nejat Uysal aracılığıyla telefonunu aldığı Aykut Metin Şükre'den 1,5

veya 3 bin TL 'ye satın aldığını diğer silahı ise bundan 1 ay önce Orhan Kadı 'dan aldığını

bu silahın Cumhuriyet Gazetesine bomba attığı zaman yanında olduğunu belirtmiştir.

Ancak daha sonra sanığın silahı aldığı kişi ve kişiler konusunda sık sık çelişkili beyanlarda

bulunduğu tespit edilmiştir. Örneğin 20.10.2009 tarihli duruşmada Glockların dışındaki

tabancayı olaydan 4-5 ay önce aldığını, Aykut Metin Şükre 'yi 1996 yılından beri yakından

tanıdığını ve sevdiğini belirtmiştir. Bu çelişkiler sorulduğunda beyinsel sorunları olduğunu

söylemiştir.
117. Celsede, daha önce Glock kullanmadığını, Xraylardan kolayca geçirilebileceğini

düşündüğü için Glock aldığını Aykutlu Üsküdar'da Adliyenin yakınında buluştuğunu

Selçuk isimli bir kişinin silahları veya şarjörleri getirdiğini belirtmiştir. 12.12.2011 tarihli
1128/2271
205. Celsede ise. kimseden bir silah almadığını bu olaylarla bir ilgisi olmadığını, önceki

ifadelerini reddettiğini belirtmiştir.


Sanık Alparslan Arslanin toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirdiği

silahlı saldırıda kullandığı Glock marka silahı para karşılığında satan kişinin Sanık

Mahmut Güzel olduğu, söz konusu silahın Mahmut Güzel'den sanık Kenan Özay ve Erkan

Ayyıldız'a, ondan sanık Selçuk Özkan'a, sanık Selçuk Özkan'dan sanık Aykut Metin

Şükre'ye, ondan da aynı gün içerisinde sanık Alparslan Arslan'a ulaştırıldığı ve sonrasında

Danıştay saldırısında kullanıldığı yapılan yargılama ve toplanan delillerden anlaşılmıştır.


Sanık Kenan Özay silahın ücretini Mahmut Güzel'e ödediğini beyan etmiş, ancak sanıklar

Erkan Ayyıldız, Kenan Özay, Aykut Metin Şükre ve Selçuk Özkan'ın sanık Alparslan

Arslan'a silah sağlama karşılığında maddi veya manevi çıkar elde etmediklerini beyan

etmişlerdir. Cinayette kullanılmak üzere bir kimseninbir başkasına karşılık beklemeksizin

ruhsatsız silah temin etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle sanıklar Aykut

Metin Şükre, Erkan Ayyıldız, Kenan Özay ve Selçuk Özkanineylemlerinin, örgüt

faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, örgüte silah temin

etmek, sanık Mahmut Güzel'in de eyleminin silah satmak suçunu teşkil ettiği mütalaa

edilmiştir.
CUMHURİYET GAZETESİNE 3 KEZ ELBOMBASI ATILMASI VE DANIŞTAY

EYLEMİ'NİN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTISINI GÖSTEREN

DELİLLER:
Amacı, yönetip yönlendiremedikleri hükümetleri cebir ve şiddet ile ortadan kaldırmak ya

da görevlerini yapmasını tamamen veya kısmen engel olmak olan Ergenekon terör örgütü

her iki eylemi örgüt üyesi Alparslan Arslan aracılığı ile gerçekleştirmiştir. Ergenekon

Terör Örgütü mensupları ile sanık Alparslan Arslan arasındaki irtibatları gösteren deliller

aşağıya alınmıştır.
İFADE İÇERİKLERİNE GÖRE TESPİT EDİLEN BAĞLANTILAR
İdris Arslan 20.05.2006 tarihli Ankara Emniyet müdürlüğünde alınan ifadesinde;"...
ben kendisinin Elazığ 'a geleceğini beklerken bu olayın olduğunu öğrendim. Daha sonra

ailece bir araya gelerek oğlumuzun neden böyle bir eylemi yapmış olabileceğini aramızda

konuşurken, oğlumun yakın arkadaşı avukat Teoman beni cep telefonumdan aradı. Geçmiş

olsun dileklerinden sonra ben kendisine Alparslan'ın nasıl böyle bir şey yapabileceğini

sordum. Telefonla konuşurken medyada yer alan ve yakalandığında üzerinde çıktığı

söylenen ulusal haber kimlik kartı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi

kartvizitini ona sordum. Çünkü bu kartlar benim kafamı karıştırdı. Daha önceden de ben

bu kimlik kartını ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kartvizitini cüzdanında

görmüştüm. Hatta oğlum senin bu insanlarla ne işin var. Bizim yapımıza ters insanlar

bunlar diye tepki verdim, çünkü oğlum üniversitedeyken sol gruplarla değil daha çok

ülkücü çevre içindeydi. Hatta reislik bile yaptığını biliyorum. O da bana kimliği bazı

yerlere rahat girmek için kullandığını ve bir arkadaşının temin ettiğini söyledi. Teoman ile

telefonla konuşurken bana oğlumun 4-5 aydır Ulusal Haber ve Vatansever Kuvvetler Güç

Birliği Hareketi ile irtibatı olduğunu, hatta Adana, Mersin ve İstanbul illerinde adı geçen

derneğin toplantılarına birlikte gittiklerini, bu derneğin genel başkanı Taner Ünal ile

tanıştıklarını, ayrıca Veli Küçük, Muzaffer Tekin isimli şahıslarla bu dernek vasıtasıyla


1129/2271
tanıştıklarım bana anlattı. Bu da benim kafamda bir takım şüphelere neden oldu. Kızlarım

da aynı konuya vakıf olmaları sebebiyle oğlumuzun yukarıda ismi geçen dernek ve

şahısların baskı ve tehdidi ile ancak böyle bir cinayet işleyeceğine kanaat

getirdik... "şeklinde beyanda bulunmuştur.


Mahkemenizin bu dosya ile birleşen 2008/209 esas saydı dava dosyasının 20.09.2010

tarihli 157. Celsesinde, yeminsiz tanık olarak huzurda dinlenen İdris Arslan:


Kendisine klasör 3 dizi 116 ve 114. sayfalar arasında bulunan 20.05.2006 tarihli emniyette

vermiş olduğu ifade okunup sorulduğunda, "Şimdi o ifademin şöyle deyim. Ben Muzaffer

Tekin Beyi kendisine sormuştum. Muzaffer Tekin Beyle tanıştığını, tanışmalarının sadece

sosyal amaçlı olduğunu söylemişti. Ama Veli Küçük hatırlamıyorum yani Veli Küçük ile

tanışıp tanışmadığını tabi aradan beş yıl geçti. Bu beş yıl içerisinde çok yoğun şeyler

yaşadık. Yani o döneme ait o tarihlerde konuştuğumuz her şeyi hatırlamam mümkün değil.

Ama o ifadelerimin yüzde doksan dokuzu doğrudur. Şunu da söyleyim. "
... "Şimdi daha önce Alparslan'la da konuşmuştuk. Teoman'la da konuştuk. Yani ben

Alparslan 'ın bazı toplantılara katıldığını sosyal etkinliklere davet edildiğini biliyordum.

Alparslan 'la konuştuğumuzda Alparslan anlatırdı... "
Mahkeme Başkanı:"Adana Mersin'e beraber onlarla gittik diyordu."'
Tanık İdris Arslam'Tam Adana Mersin 'i bilmiyorum da beraber gitmişler mi gitmemişler

mi onu Teoman Bey bilir Teoman Ekşioğlu. O yönde bazı şeyler söyledi. Yani yer yer bazı

toplantılara katılmış ama Adana Mersin 'e gitmiş mi gitmemiş mi bilmiyorum. "
Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: "...Teoman'la telefonla konuştuğunuzu, olaydan

sonra ve size "Teoman'ın 4-5 aydır ulusal haber ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği

Hareketiyle irtibatı olduğunu, hatta Adana, Mersin ve İstanbul illerinde adı geçen derneğin

toplantılarına birlikte gittiklerini, bu derneğin genel başkanı Taner Ünal ile tanıştıklarını,

ayrıca Veli Küçük. Muzaffer Tekin isimli şahıslarla bu dernek vasıtasıyla tanıştıklarını

bana anlattı. Bu da benim kafamda bir takım şüphelere neden oldu.'" şeklinde beyanlarınız

var. Teoman Ekşioğlu tam olarak size ne söyledi, ne zaman bu kişilerle tanışmış Veli

Küçük'le Muzaffer TekinTe Taner Ünal'la Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin

toplantılarına ne zamandan beri katılmaya başlamış, bu konuları uzunca konuştunuz mu

Teoman Ekşioğlu'yla açıklar mısınız?"


Tanık İdris Arslan: "Yok öyle çok uzun boylu konuşmadık da yalnız Alparslan'ın yani bazı

toplantılara katıldığını söylemişti. Ama bu toplantılar İstanbul'da mı Ankara'da mı,

Adana. Mersin 'de mi tam olarak kesin bilmiyorum bazı toplantılara katıldığını söylemişti

evet. "
Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: "Bu kişilerle tanışmasını nasıl anlattı? yani

Muzaffer TekinTe."......
Tanık İdris Arslan: "Yalnız ki ben Veli Küçük'le tanışık tanışmadığını bilmiyorum

hatırlamıyorum da."


1130/2271
ff fij
ı ¦
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: "Hayır bu beyanı, bu beyanı neye dayanarak

verdiniz yani Teoman böyle söyledi şeklinde niçin böyle bir beyanda bulundunuz."


Tanık İdris Arslan: "Hatırlamıyorum ben onu. Efendim ben onu net olarak hatırlamıyorum

bütün samimiyetimle söylüyorum. "


Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: '"Şimdi kimse size durup dururken yani niye

Ahmet bilmem kim değil de Veli Küçük ifadesini kullandınız veya Muzaffer Tekin

ifadesini?"
Tanık İdris Arslan: "Belki, belki söylemiştir ben unuttum samimi söylüyorum. Belki

söylemiştir ben unuttum hatırlamıyorum. "


ı
Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük: "Tanık Teoman Ekşioğlu nun ifadesiyle

ilgili burada size savcılar tarafından da soruldu siz Teoman Ekşioğlu'yla yaptığınız telefon

görüşmesinde bir takım kişilerle Veli Küçük, Muzaffer TekinTe tanışıklığı olup olmadığı

şeklindeki soru sorduğunuz ve bunun karşılığında bir cevap aldığınız şeklindeki buradaki

beyanınızda yani bilgi alma tutanağı ayın 20'sinde verdiğiniz bilgi alma tutanağında yer

alan beyanınızda farklı olarak Veli Küçük un adını bilmiyordum biz konuşmadık dediniz."


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   162   163   164   165   166   167   168   169   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin