şeyler telefonda konuşulmaz, Taner:/// hı, Mehmetbana dedikleri uzak dur dediler.
Taner:/// ben tasfiye ettim taaa o zaman hepsini. Mehmet: Ben o yüzden uzak durdum
hani , Taner:2ö kişi bunların hepsini çağırdım dedim kardeşim hepiniz gidin dedim,
Mehmet: Doğru, Taner:Falan filan yalnız halit bunlarla iş birliği yaptı, Mehmet:
Bilmiyorum, Taner:O dönemde, Mehmet: Hiç bilgim yok, Taner: Yok bilgin olsun yani
bilgin yok da ben eeee ala iş birliği sürüyor bunlarla çok entrerasan bir şey ne yapmak
istiyor ne ediyor niye bunları yapıyor ben anlamıyorum yani Halit'e çamur atmak için
söylemiyorum, Mehmet: Evet" şeklindeki görüşmede Taner Ünalin İstanbul Kadıköy'de
faaliyet gösteren Kuvvayı Milliye 1919 isimli Deneğin Genel başkanlığını yapan daha
önce VKGBH Demeğinin kurucuları arasında yeralan Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi
Mehmet Fikri Karadağ'ın, Türk gençlerini organize ederek paşaların kellelerini çuvallara
dolduracaklarını, Muzaffer Tekin'in Cumhurbaşkanı, Mehmet Fikri Karadağ'ın da
başbakan olacağını söylediğini, sanık Hüseyin Görüm'ün mafya işleri ile uğraşan kolpacı
ve uyuşturucu işi yapan bir kişi olduğunu açıkça ifade etmiştir.
Yine; Sanık Taner Ünal hakkında Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 21.09.2006 tarih
ve 2006/1211 sayılı kararı gereği sanık Taner Ünal'ın 537 957 88 66 numaralı iletişim
aracının dinlenmesi sonucu 30.09.2006 tarih, saat 12:53:43'de yapılan, 02 çözüm sayılı ses
kayıt çözüm tutanağında konuya ilişkin aynen; ".....Taner: Bu aramızda kalsın şimdilik
yalnız, Şerife: Tamam tamam, Taner: Bi sonraki şey konusu yapalım bunu, Şerife: Hıhı,
Taner: Eee ve bu şeyde şimdi onlardan bi bahsetmeyelim gerekirse ..len, Şerife: He ismi
koymadım ben zaten, Taner: ///, Şerife: Evet, Taner: Bu iki isim şimdi çok önemli Fikri
Karadağ, Şerife: Hıhı, Taner: Alaattin Parmaksız Muzaffer Tekin, Şerife: Hıhı, Taner:
Bunlar üçü bir ihtilal hazırlığındalar, Şerife: Hıhı tamam, Taner: Bunu şimdi ıı bunlar şey
Alaattin Parmaksız' la Fikri Karadağ bizim derneğe girdiğinde yalnız bu ikimizin arasında
bir sır olarak kalsın, Şerife: Tamam. Taner: Bunu çok güzel bir şey olarak, Şerife: Tamam,
Taner: Sonra yapalım ve bu bomba bi haber olacak. Şerife: Anladım tamam, Taner: He
1152/2271
bunlar bizim derneğimize bizim istemimiz dışında elli kişilik bi liste yapılmıştı orda
girdiler bunlar. Şerife: Hu. Taner: Bunları çağırdım ben ıı kıymetli paşalar dedim madem
bizim derneğimize girdiniz. Şerife: Hıhı, Taner.Sağolunııı siz dedim ne arzu ediyorsunuz.
Şerife: Hı, Taner: Hangi beklentiyle bu derneğe girdiniz dedim, Şerife:////7/, Taner: Yani bu
olayın şahitleri de vardır. Şerife: Hıhı, Taner: Şey dedi ki Fikri Karadağ biz dedi kelleleri
çuvala dolduracağız dedi, Şerife: Ciddi mi?, Taner: Evet hayırdır paşam dedim ya ben
birden şoka uğradım yani, Şerife: He, Taner: Ne kelesi dolduracaksınız dedim PKK lı
kellesi falan mı dolduracaksınız dedim hayır dedi, Şerife: He, Taner: Paşaların kellesini
dolduracaz dedi bu memlekette çok vatan haini paşa var dedi, Şerife: He Allah Allah,
Taner: Ondan sonra ehhh dedi ben tabi Alaattin Parmaksız biraz tersler diye şey yaptım
işte dedi Genel Kurmay başkanım de burada dedi. Şerife: Hı, Taner: ...Muzaffer Tekin
Cumhurbaşkanı olacak dedi.Şerife: Allah Allah, Taner: E dedim ıı yani siz dedim bunun
için mi gel evet dedi bunu için geldik bu derneğe dedi dedim paşalar, Şerife: Hı, Taner: Siz
yanlış adrese gelmişsiniz. Şerife: Hehehehehe, Taner: Hıhıhıhıhıhı düşünebiliyor
musunuz?, Şerife: Evet, Taner: Veıııbissürü
tamam, Taner: Yani ııı şimdi Vatanseverler Kuvvetler Hareketi, Şerife: Hıhı, Taner: Eee
tasarlanan bi takım şeyler vardı alet edilmhk isteniyordu, Şerife: İsteniyo anladım, Taner:
Bi bu alet edilmek isteniyodu bitanesi de bu Halil Bozkurt ekibi var, Şerife./7e, Taner: Eee
bunlar derin devletin etrafında örtülü ödenekten geçinen bissürü şeyi vardır, Şerife: Hu,
Taner: Şimdi de dinliyorlardır onlar bu telefonu, Şerife: Muhtemelen, Taner: Çok da
güçlülerdir onlar. Şerife: Hıhı, Taner: Şimdi bunlar ıı burayı ıı bir şey olarak kullanmak
istediler ıı örtülü ödenekten elde edemeyecekleri paraları buradan elde eder bir vaziyette,
Şerife: Ed... hu, Taner: Ve ıı bize bana yüz yirmi beş milyar dolarlık bir pasta sundular
bunlar, Şerife: Ciddi mi?, Taner: Geçen sene on sekiz şeydi ıııı on sekiz Şubat günü
öğretmen evinde bir toplantı yapıldı, Şerife.////?/, Taner:Bunlarla ilgili pek çok şey
yapacağım yani eroinden bilmem neye kadar bizi Türkiye'nin ...ası yapıyorlardı, Şerife:
Hıı, Taner: Tamam mı ben bunların hepsini refüze ettim yani, Şerife: Anladım, Taner:
Aslında bu böyle Danıştay gibi bir hadiseyi ııı oluşturmak için tasarlana şey derneği böyle
bişeye sokmaya çalışıldı.Şerife: Anladım anladım.Taner: Anlatabildim /w/?Şerife: Anladım
başka şey.., Taner: Yani dış müdahalelerle, Şerife: Evet......Taner: Yani bu işten çok şey
çıkacak merak etmeyin.Şerifc: Evet, Taner: Çünkü çok uğraşıldı bizimle madem bi sayfa
açtık bu uğraşanları da yavaş yavaş ortayabi dökelim, Şerife: Tamam, Taner: Türkiye 'de
çok şey ortaya çıkacak ondan sonra. Şerife: Hıhı lamam oldu Taner Bey... " şeklindeki
konuşmada Taner Ünal Danıştay olayını kimlerin ne şekilde organize ettiği konusuna
açıklık getirmiştir.
Mahkemenizin 17.08.2012 tarihli 222. Celsesinde. Dava konusu sivil toplum örgütlerinden
biri olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Demeği yöneticilerinden Mesut Sezer
yeminli tanık olarak dinlenmiştir.
Tanık ifadesinde: "Nihat Gürkan. Halit Bozkurt, Ercan Cin, Mustafa Alpay ile Danıştay
saldırısından 3-4 gün önce Ankara'da yaptığı bir görüşmeyle alakalı olarak, "Yani ben ilk
başta bir toplantı olarak algılamadım konuyu Ercan Cin, Mersin'e benim ziyaretime
gelmişti. Daha sonra Ankara'ya geçeceğini söyledi. Hadi birlikte gezelim şeklinde bir
durum oldu. Ben de geldim Ankara'ya Nihat GürkanTa buluştuk önce Kızılay'da
zannedersem bir yerde, sohbetten sonraNihat Gürkan'la buluştuk. Biz Ercan Çin'le birlikte
geldik Mersin'den Nihat Gürkan'la buluştuk. Daha sonra Mustafa Alpay geldi yanımıza
oturduk sohbetten sonra işte beni Mustafa Alpay'la falan tanıştırdılar orada. Sohbetten
sonra Halit Bozkurt'un yanına geçtik. Halit Bozkurt Kültür Bakanlığında görevliydi o
1153/2271
t
zaman zannedersem. Kültür Bakanlığına geçtik orada da daha sonra az önce bahsettiğim
sohbet gelişti, yani sohbet şu şekilde gelişti. Toplanmanın sebebini ben onu o şekilde
algılıyorum veya benim isteğim dışında gelişen toplanmayı; Taner Bey'in diğer arkadaşlar
Taner Beyin dernekte genel başkanlığını istemiyordu. Sohbeti sürekli o yöne çekiyorlardı.
Benim de onlara destek vermemi istiyorlardı. Orada sohbet yani genel sohbet havasından
sonra tanışma faslından sonra ben o zamana kadar Halit Bozkurt la tanışmıyordum.
Tanışma faslından sonra Halit Bozkurt da aynı uyarılarda bulunmaya başladı bana aynı
telkinlerde işte Taner Una\ 'in genel başkan olmasını istemediğini bu konuda bizim benim
onlara destek vermemi istediğini. İşte benimle tanışmasından çok memnun olduğunu falan
bahsederek. Ben dedim şu ana kadar bir yanlışını görmedim Taner Ünal 'ın. Ben genel
başkan olarak devam etmesini istiyorum daha sonra sohbetin ilerleyen işte bizim kalkma
vaktimiz geldiğinde Halit Bey tekrar oturun 5 dakika dedi oturduk. Yani sansasyonel bir
olay olacak Türkiye'de bu konuda sende bu işin altında kalırsın Taner Beyi destekleme
dedi. Konuşma tamamen bundan ibaret".. "Halit Bey ve Mustafa Alpay ikisi birlikte
söyledi efendim " şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Mustafa AlpayTn 5553481595 numaralı telefonunun sanıklarla Danıştay saldırısından önce
irtibatına bakıldığında. Muzaffer Tekinin 5322919293 numaralı telefonu ile 01.06.2004-
29.03.2006 tarihleri arasında 67 adet irtibatın bulunduğu. İsmail Eksik'in 5384167855
numaralı telefonu ile 05.03.2006-13.03.2006 tarihleri arasında 17 adet irtibatın bulunduğu,
bunun yanı sıra İsmail Eksik'in 06.03.2006 ve 07.03.2006 tarihlerinde Ankara ilinde
bulunduğu zaman Mustafa Alpay ile telefon görüşmelerinin bulunduğu, 13.03.2006
tarihinde Muzaffer Tekin ve İsmail Eksik'in Ankara ilinde bulunduğu zaman yine İsmail
Eksik'in Mustafa Alpay ile telefon görüşmelerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Sanık Taner Ünal İfadesinde;
"2005 tarihinde İstanbul Öğretmenevinde vermiş olduğu konferansa Ergenekon sanığı
Muzaffer Tekin'inde bir grup ile geldiğini ve kendisini kutlayınca simaen tanıdığını, ayrıca
aynı yılda kapalı bir mekanda karşılaştığını, Kuddusi Okkır'ın birkaç kişi ile birlikte
vatanseverler derneğine ziyarete geldiğini, kendisi ile birlikte resim çektirdiğini, derneğin
resimlerini de çektiğini, ayrıca kendisine devletin yeniden yapılanması mastır planı adı
altında 2 sayfalık belge verdiğini, Vatanseverler derneği kurulduktan sonra Ergenekon
sanıkları olan Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm, İbrahim Özcan'ın derneği üye olduklarını,
bir kısım toplantılara katıldıklarını, Ergenekon sanığı Mehmet Fikri Karadağ'ında başkan
yardımcısı olarak seçildiğini, bilahare dernekten ayrıldığını, Ergenekon sanığı olan ve İşçi
Partisi başkanı Doğu Perinçek ile yukarıda belirtilen 06.06.2007 tarihinde telefon
görüşmesi yaptığını.Ergenekon sanığı Ali Kutlu'nun Vatanseverler derneğinde derneğin
denetleme asil üyeliğini yaptığını bir yıl süreyle kendisinin Tür keli dergisini dağıttığını"
beyan etmiştir.
Tanık Zihni Çakır 25.02.2008 tarihli Savcılık ifadesinde; "Veli Küçük'ü Türkeli
dergisinin Ankara ilinde yapmış olduğu toplantılarda tanıdığını, Muzaffer Tekin'in Taner
Ünal ile yakın görüşmelerden dolayı tanıdığını Ahmet Cinali'yi de Taner Ünal ile yakın
dostlukları nedeniyle tanıdığı Ahmet Cinali, bu şahsın koruması Cem isimli bir şahıs ile
birlikte İstanbul İlinden Ankara İline dönerken yolda polis ekiplerinin aracı
durdurduğunu, aracın bagajında muhtelif çapta silahlar ile el bombalarının bulunduğunu
ancak Ahmet Cinali'nin kendisinde bulunan bir kimliği polis ekiplerine göstererek geçtiğini
daha sonra bu kimliği gördüğünde üzerinde Ahmet Cinali'nin fotoğrafı bulunan Jandarma
1154/2271
amblemli kimlik olduğunu gördüğünü, bu durumu Ahmet Cinali'nin kendisinin bir
zamanlar Hasan Kundakçı Paşa'nın terörle mücadele ekibinde yer aldığı için bu kimliğin
kendisinde bulunduğu şeklinde açıkladığını ve kendisinin Şahin Bey kod adını kullandığını
söylediğini, Veli Küçük ile de bu dönemlerde irtibatının kurulduğunu anlattığını" beyan
etmiştir.
Mahkemenizin 17.07.2012 tarihli 206. Celsesinde yeminli tanık olarak dinlenen Zihni
Çakır; " beyanlarının doğru olduğunu" beyan etmiştir.
Alparslan Arslan Ankara Emniyet Müdürlüğü'ndeki İfadesinde: "Benim VKGBH
Derneği 'ne üyeliğim yoktur, sadece gidip geliyorum bu kartı da arkadaşım Hüseyin
Görüm 'den almış olabilirim "şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkemenizin bu dosya ile birleşen 2008/209 esas sayılı dava dosyasının 19.10.2009
tarihli. 106. celsesinde sorgu ve savunma yapmak istemeyen ancak kendisine doğrudan
soru yöneltilen sanık Alparslan Arslan;
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in : "Siz Vatansever Kuvvetler Güç Birliği
Hareketi Demeğinin oluşumu sırasında her hangi bir görev aldınız mı?" şeklindeki
sorusuna.
Sanık Alpaslan Arslan: "Yok, yok öyle bir ilgi ne amacım ne bir şeyim olmadı ama gidip
gelmişliğim çok var oraya. "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: " Nerelere gittiniz? Mersin 'e Adana 'ya ? "
Sanık Alpaslan Arslan: " Hayır, ya yok şimdi bakın, şimdi bunlar yaşayıp anlattığım şeyler
Kıbrıs, PKK, devlet, millet, ülke, Osmanlı, Türkiye, Türk milletine ya arkadaş bir adam
100 kilo ise Allah boşuna 100 kilo yaratmadı bu adamı anlatabiliyor muyum? Belli
donanıma sahip bu adam, bu adamın görevleri var demek ki, ona göre de yaşaması lazım.
Bunun gibi yani Türk milleti Osmanlı yani idrak etmemek geri zekalılık anlatabiliyor
muyum? Örnek veriyorum hurda. Ne diyecektim unuttum. "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: "Vatansever kuvvetlerle ilgili sormuştum. "
Sanık Alpaslan Arslan: "Vatansever derin devlete ulaşmak. Derin devlette İslam var mı
yok mu bütün meselem o. İslamla hem hal mi değil mi? benim şahsi meselem ben bunun
peşindeyim. Muhakkak birileri derin devletim diyecek gerçekten var.... "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : "hangi toplantılarına gittiniz vatanseverin? "
Sanık Alpaslan Arslan: " Toplantı değil Hüseyin Görüm var burada yargılanıyor. Hüseyin
Görümü belli meselelerden dolayı tanışıklığımız oldu. 12 Eylül'de cezaevinde ülkücülük
davasından yatmış bir insan. Benim bu insanlara karşı sempatim sevgim saygım var. Ve
devam eder hala da devam eder. Çünkü çile çekmiş insanlar. Her insan sağa sapar sola
sapar hallenir değişik değişik hallere girer dengesizleşir yıpranır anlatabiliyor muyum?
Ama benim bu insanlara saygım var severim özel hürmet gösteririm yani. kim olursa olsun
çok fakir düşenleri var bu insanlardan yine de uzak dururum kesin saygı duymak lazım
çünkü edepli olmak lazım insan yani inandığım değerler için çile çekmiş bu insanlar.
Sonra da yıpranmış çözemiyorsun. Nasıl çözecek kendi yoluna gitmiş ama mazisi var saygı
bundan dolayı ben başka yoksa laiklik ve Atatürkçülük vurgusunun olduğu yerde sadece
gelir selam veririm irtibata geçebileceğim insanları tespit eder çıkar giderim ordan. O da
telefonla olur anlatabiliyor muyum? Telefonla bir yerlerde yemek yeriz hani irtibat olsun
belki mecra ülküsel durumu söyleyim benim şahsımın değil şahsımın maddi diğer taraftan
manevi de olabilir de ama gittiğim insanların maddi manevi şeyleri olur aşamaları olur.
Kendini Atatürkçülük ve laiklik kisvesinde kilitlemeyin çıkmak lazım ordan aşmak lazım
1155/2271
idrak ufku görmek lazım. Anlatabiliyor muyum? Burayı açtırma çabası yaş isterse 18 olsun
isterse 50 olsun bunu gördüğüm zaman ben şahsen anlarım yani buna göre de hareket
etmeye çalışırım. Bu yani, "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :" Hüseyin Görüm un ülkücülük davasından hapis
yattığını size kim söyledi? "
Sanık Alpaslan Arslan: "Kendisi söyledi, kendisi söyledi. "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: "Ne zaman yatmış? "
Sanık Alpaslan Arslan: " 1980 'de "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : "Sizi nereye götürdü Maltepe 'deki bir yere mi
götürdü? "
Sanık Alpaslan Arslan: "Fa, Maltepe de ilk tanışıklığımız orda oldu. Ayrıldık sonra ama
telefonda görüşmelerim ben bırakmam yani bu tip insanları anlatabiliyor muyum?
Aramızda aynen dediği gibi Muzaffer Tekin in beyin kandillerde bayramlarda mesaj vesile
kurarım araya vesile koyarım. Muhakkak görüşürüm bırakmam. Benim ihtiyacım olur
karşı tarafın ihtiyacı olur bir birimizi tamamlamak zorundayız. Manevi sorumluluk var
çünkü ona göre bir hayat tarzınız var. Yani yalanla yaşayamazsınız iki yüzlülükle
yaşayamazsınız sahtekarlıkla yaşayamazsınız. Bir yerde ya bunalım olur ya intihar
edersiniz yada başka şeyler çıkar ortaya.
Ben bu insanı bırakmam sonra Kuvai Milliye Güç Birliği Hareketinin İstanbul başkanı
olduğu söylendi orada buluştuk. Ama benim alakam yok sadece sohbet ediyorum işte ne
yapalım değişik bu tip sohbetler var yani ne yapalım Hüseyin abi işte bak Yahudiler var
Yahudileri vuralım mesela anlatabiliyor muyum? Örnek veriyorum umurumda değil yani
şey de niye vuralım her yahudiyi vurmayalım da MOSSAD' la irtibatlı çalışanlar var.
Sürekli İsrail bir Yahudi gidip geliyorsa sürekli gidip problem var orda. En azından bir
uyarı atışı yapmak lazım buna. Bir görünmek lazım böyle bıyıkla bir gidip görünmek lazım
o ürperir ondan yatamaz yani. Peşimde derin devlet var bunlar işte Müslüman irtica
Türkiye TC zaten büyük ona göre aklını başına alır. Toparlanır yani. Bu tip şeyler,
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: " Derin devleti nerden çıkardınız? "
Sanık Alpaslan Arslan: "Ya, derin devlet dediğiniz şimdi hal diyorum belli halden belli hal
yaşam tarzı lazım, Türkiye 'de nasıl yaşacağız, avukat olarak yaşamadım. Yaşayabilseydim
hurda olmazdım anlatabiliyor muyum? Avukatlık nedir bilmiyorum avukat olmamın tek
sebebi hür olmam. Gidersiniz bir ofis açarsınız oturursunuz ona göre de paranız falan
olur. Ama hürsünüz yani anlatabiliyor muyum?. Yani siz savcısının bağlısınız gelmek
zorundasınız buraya, avukat gelmek zorunda değil. Gider çöpçülük yapar gider mezarda
yatar. Mezarlıklarda yaşar. Gider ne bileyim bohem hayat, bohem hayat demeyim de
çöpçülük yapar mezarlıkta yaşar ticaret yapar kamyon şoförlüğü yapar bunlar çok güzel
şeyler. Hani taksi şoförlüğü değil de kamyon şoförlüğü bunlar güzel şeyler. Samimi
söylüyorum arıklar insanı çobanlık güzel şey gidip dağda çobanlık çok güzel şey. Ona göre
yaşıyorsunuz manzara var, mehtap var, hayvanlar var, tertemiz bir hayatınız var. Güzel
bir aileniz çevreniz var. Güzel bir hayat bunlar güzel hayatlar. Bu tip şeyler avukat olarak
yaşayabilecek durumda değildim yani onun için de çıkmak zorunda kaldım böyle bir yaşam
tarzından. "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : "Başka kimler vardı hurda Mehmet Zekeriya
Öztürk var mıydı örneğin? "
Sanık Alpaslan Arslan: "Vallahi Zekeriya Öztürk diye birini duymuşluğum varda Hüseyin
Görüm bilir onu var mı yok mu onu bilmiyorum. Ama benim ordaki görüştüğüm iki şahıs
var biri Hüseyin Görüm biri Hüseyin Nala ikisi de ülkücü ona göre yaşamlarını belirlemiş
insanlar. Hüseyin Nala namaz kılan bir insan Hüseyin Görüm de cezaevi işte süresi uzun
süreli yaşadığını cezaevinde kaldığını tahmin ettiğim için psikolojik problemlerini
1156/2271
görebiliyorum yani bu her insanda olabilir. Ki. bende de var şimdi. Cezaevinde yatan
insanlarda psikolojik problemler oluşur. Dengesizleşir halden hale geçer. Hüseyin
Görümde de öyle haller vardı olur umurumda, yani umurumda da hani şey değil kötü
şeyler değil anlatabiliyor muyum? Bu şekilde iki kişi diğerlerini tanımıyorum. Yani
tanışıklığım varsa da İslamla Müslümanlıkla milliyetçi mukaddesatçı bir ülkücü damarı alt
yapısı nefesi tefekkür olmayan insanlarla uyuşamıyorum. Derhal uzaklaşırım irtibat
olabilecek insanlar varsa irtibat olur yoksa kendi hayat mecrama giderim, yaşarım. "
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : *' Mehmet Fikri Karadağ'la görüştünüz mü?"
Sanık Alpaslan Arslan: " Muzaffer Tekin beyin ofisinde görüştük.
Duruşma Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : " Ne görüştünüz hangi konuları konuştunuz? "
Sanık Alpaslan Arslan: "Ne görüştük, ya siyasi aynen bahsettiğim konular işte ne yapmak
lazım? "
Duruşma Savcısı Nihat TaşkınTn: "Siz eylemden sonra yakalandığınızda üst çanta
aramanız, araba aramanız yapılmış. Ulusal haber isimli bir basın kartı, sizin hukuk
danışmanı olarak göreviniz belirtilen bir basın kartı ele geçirilmiş. Bu kartı nereden temin
ettiniz? " sorusuna,
Sanık Alparslan Arslan; "Ya az önce\ belirtmiştim Hüseyin Görüm'ün vesilesiyle
bulunduğu onların bulunduğu ortama gider gelirdim. Bu yani Hüseyin Görüm orada
gazeteci beyle sürekli görüşüldü ama benim diyalogum yok. Ya belirttiğim şekilde alt
yapısı olmayan insanlarla sağlıklı diyalog tam oluşmuyor, anlatabildim mi? mesafeli ve
uzak durmak lazım ki insanlar birbirini kırmasın saygı ve edep çerçevesinde ilişkiler
devam etisin. Hüseyin ağabey dedi ki. Ya böyle bir şey çıkaralım sana? Çıkar dedim
bende, fotoğraf çek dedi bana, bende aşağı fotoğraf çektim getirdim Hüseyin Görüm 'e
verdim o da kartı çıkardı, bende aldım cebime koydum bu kadar yani, alma sebebim de şey
konuşmuştuk yani otopark meselesi vardı. Arabayla bir yere gidersiniz, polis hemen ceza
yazar. 50 tane ceza var trafik cezası onu koyuyorduk direksiyonun önüne, hani gazeteciyiz
ceza meza yazmazlar belki yani o amaç. Temel sebeplerden biri buydu, başka da bir şey
yok kullanmadım kullanmışlığım falan yok yani o şey sadece orda kaldı yani, hatıra gibi
bir şey yani umursamadım yani pek. "
Duruşma Savcısı Nihat Taşkın: "Bu kart üzerinde yazılı adres sizin gerçek adresiniz değil.
Bu araştırmayla tespit edilmiş. Bu adresi nerden yazdınız? "
Sanık Alparslan Arslan: "inanın ben sadece fotoğrafı verdim. Gerisini bilmiyorum yani. "
Duruşma Savcısı Nihat Taşkın: "Hüseyin Görüm burada duruşmada önceki ifadelerinden
döndü. Daha önce verdiği ifadelerinde özellikle Danıştay davasında ifade vermiş. Kartı
ben vermedim, ulusal haber gazetesinin sahibi Zekeriya Tümer' dir Alparslan kendisiyle
tanışır, kendisinden almıştır. "
Sanık Alparslan Arslan: "Zekeriya, Zekeriya Tümer, hayır hayır, Hüseyin bakın
samimiyetle söylüyorum Hüseyin Görüm "
Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu: "öyle bir şey yok"
Sanık Alparslan Arslan: "Hüseyin Görüm ve Hüseyin Nalcı 'nın irtibatlandırmadığı bir
kuvai milliyeciyle ben bu tip şeylere yani böyle halle hale girmem, anlatabildim mi?
mesafe koyarım. Ağabey derim, yani ağabey koluna girerim yemek yemeye gidiyoruz işte
anlatabildim mi? sahile gideriz Bursa'ya gideriz. Hendek'e gittik mesela Hüseyin
Görüm le, anlatabildim mi? gittik akrabalarını gezdik dolaştık, Hüseyin Nalcı 'yla üçümüz
birkaç defa gezdik dolaştık öyle şehir dışına çıktık yani, bu şey değil ama sadece dediğim
gibi, bu minvalde yani Muzaffer Tekin bey 'le ben bu şekilde gidip, gidemem yani böyle
elektrik verin, kelepçe takın ancak git. Çünkü olmuyor yani anlatabildim mi? belli bir mazi
olması lazım ve belli bir şeyde olmamız lazım, 12 Eylül cezaevi bitirir her şeyi ben her
şeyiyle varım yani Hüseyin Görüm ve Hüseyin Nalcı' nın bu şekilde ağabey derim edeptir.
1157/2271
Bunların peşinden giderim yani hendek 'e gittik, Düzce ye gittik, Kocaeli 'ne gittik böyle bir
sürü yere gittik bunla 2 Hüseyin ağabeyle yani, bunların kontak kurmadığı yani özel
ortam dediğim bu gizli görüşme varsa bu yani gider yani üçümüz otururduk. Yasin gelirdi,
Yasin 1 Hüseyin ağabey bir yere gönderdi, biz üçümüz otururduk ben gittiğim zaman
yemek yerdik çay, sohbetleri yapardık falan yani devlet, millet, vatan, din, diyanet sonra da
herkes evine giderdi yani. "
Duruşma Savcısı Nihat Taşkın: "Ne amaçla, Ne sebeple Hendek'e, Düzce'ye, Kocaeli'ne
gittiniz? "
Sanık Alparslan Arslan: "Gezmçye gidiyorduk ya, ya arayış vardır, şimdi hayat bugünü
yaşadık, yarın öbür gün, 3 ay sonra mezarda yokluğa kadar varlıklar devam eder, yokluğa
kadar anlatabildim mi? yani ölen varlıkların ruhaniyeti geliyor. Ben görüyorum bunları,
bunlar yaşamaya azalı, azalı devam ediyor esasında bir hayat mecrasından başlı, yıldızlar
canlı cinler var, bu cinleri İsrail misrail bilir bu işleri yani ben eminim Yahudiler bu
işlerden anlar. Anlatabildim mi? Vatikan da herhalde bu işlerle uğraşıyor, tam bilmiyorum
ama cin meselesinden ama edeple, adapla bu işleri kapatmak lazım. Var yani cinler var.
insan ve cin minelcinnetivennas kuran bu süre bu ayetle biter. Ya bunlar hep var,
istediğiniz yere koy. Cumhuriyetteki görüntüler niye yok veya Danıştay 'da ki görüntüler
niye yok yani, hal var hal yani bu cinler hep bu işlerin içinde yani ha bunu bilgi olarak
Dostları ilə paylaş: |