yerlere geleceğini, birlikte önemli yerlerde bulunacaklarını söyleyerek kendilerini motive
ettiğini, yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulundukları zamanlarda
Alparslan Arslan'ın Süleyman Esen'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o
gün neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey
söylemeseydim, hakkını helal et" dediğini, ayrıca "Bu yargılamanın önemli olmadığını,
zaten hepsinin kısa zamanda çıkacaklarını" söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir
şey söylediği hakkında fikir sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Gizli Tanık 9 ifadesinde; Alparslan ArslanTn kendisine "Yönetim Değişecek Dört Beş
Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" şeklinde beyanlarda bulunduğunu beyan etmiştir.
Mehmet Zekeriya Öztürk ifadesinde; 2003 Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ve
Özel Haberler Müdürü olarak göreve başladığını, bir süre sonra Aydınlık Dergisine yazı
yazmaya başladığını. Doğu Perinçek'in partinin üst yönetim kadrosunda olmasını
istediğini, Doğu Perinçek'in danışmanlığını yaptığını. Doğu Perinçek'in son dönemlerde
Atatürkçü Düşünce Derneklerinden beslendiğini, kamuoyunun Doğu Perinçek'in iyi bir
istihbarat ve hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, ancak Doğu Perinçek'in
daha çok Rusya ve Çin istihbaratıyla yakın bilgi alışverişi içerisinde olduğunu, onlar
tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Alman ve İngiliz istihbaratlarıyla da diyaloglarının
olduğunu, bu kanaatini oluşturan faktörün partide görevli olduğu süreç içerisindeki elde
ettiği izlenimlerinden olduğunu. Doğu Perinçek ve lider grubunun kendileri için mecliste
birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni
siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren
partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve Doğu Perinçek'in,
mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem yaptırılabileceğini,
planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Avukat Alparslan ArslanTn
siyasi görüşünün Doğu Perinçek'in son dönem politik açılımlarına ters düşmemekte olup
Alparslan Arslan ve benzeri şahısların Perinçek için profilleri ve eylemsel yapılarının
tercih sebebi olduğunu. Doğu Perinçek'in istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu
deneyebilecek bir yapıda olduğunu, VKGBH'nin 2004 Haziran veya Temmuz ayları
içerisinde Maltepe'deki baraka bir depo ve bahçesinde gerçekleştirmiş olduğu buluşmada
Hüseyin Görüm adlı şahsın çevresine topladığı 4-5 kişilik yaşları 20-25 arası olan gençlerle
1311 /2271
konuştuğunu, bu gurubun yanından geçerken Hüseyin Görüm'ün bu gençlere hitaben
kendisine duyurarak "komutanda sizin eğitiminizi verecek" dediğini, kendisine "ne
eğitimiymiş bu" dediğinde cevaben "ne olacak komutan sen daha iyi bilirsin asker olan ben
değilim sensin" dediğini, kendisine "bu eğitim nerede verilecek" diye sorduğunda ise
"yerimiz var hazır Düzce'de" diye karşılık verdiğini, devamında "asker yetiştireceğiz,
silahımız her şeyimiz de var" dediğini, Danıştay eylemine katılıp Danıştay Üyelerine ateş
eden Avukat Alparslan ArslanT çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir
toplantısında ve VKGBH'nin İstanbul Maltepe'deki yerinde bir defa gördüğünü
hatırladığını, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan'ın siyasi görünüşünün
medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını, VKGBH Demeğinin karşılaştığı
ilk günden beri bir demek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay
eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ArslanT çok emin
olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak
hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu
avukatın bahçenin önündeki yolun kenarında duran bir köpeğe gidip tekme attığını
kendisinin de "kim bu diye yanındakilere sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap
aldığını, Hüseyin Görüm'ün kendisinden askeri eğitim vermesini istemiş olması ve
"silahımız her şeyimiz var" demesinden, Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların
silah temin etme ve yönlendimıe anlamında Alparslan ArslanT etkilemiş olabileceklerini
düşündüğünü beyan etmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Sanık Yalçın Küçük'ün Ankara İli Çankaya İlçesinde
bulunan ikametinde 07.01.2009 günü yapılan aramada ele geçirilen ; "Mayıs 2006" ibaresi
ile başlayıp "kimsesiz" ibaresi ile biten kapak sayfasında "Smart System" ibaresi bulunan el
yazısı ile yazılmış not defterinin içeriğinde; "19 Mayıs" tarihinin altında "17 Mayıs'ta
Danıştay Baskın Düzenlediler Bir üye öldü. Dün cenaze töreni düzenlendi, küçük bir
isyan oldu, ......, Cenaze'den sonra Ecevit beyin kanaması geçirdi. Yoğun bakımda,
isyanda gençler yoktular. "Gençleri en yaşlı bir ülkeyiz. İç savaş Y. Harman 'da bunları
söyledim. İç savaş yeniden başladı. Üye Yücel Özbilgin ölümü ile iç savaş ta bayrak
oldu. "arka sayfasında "22 Mayıs" başlığı altında ise "Öğrenci Mi, Fosiller, Hiç Tepkileri
Yok. k".........alışıyoruz." şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür.
Sanık Yalçın Küçük Danıştay eylemi sonrası cenaze töreninde yaşananları küçük bir isyan
olarak nitelemiştir. Ayrıca iç savaşın yeniden başladığını ifade etmiştir.
Eylemlerin yapılış amacı mevcut hükümeti ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasına
engel olmaktır. Bu amaca yönelik ilk söylemler olay akabinde dillendirilmiştir. Ayrıca
sözkonusu vahim eylemin tek sorumlusu olarak hükümet yetkililerinin sorumsuz
açıklamaları gösterilerek hükümeti oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılma
gerekçesi yapılmıştır. Dava kapsamında ele geçirilen delillerden, örgütün silahlı kuvvetleri
harekete geçiremediği noktalarda yargı ile hükümeti etkisizleştirme yolunu seçtiği
anlaşılmıştır. Sanıkların kapatma davasında görevli kişilerle görüşmeler yapmaları (liman
lokantası toplantısı, sanık Mehmet İlker Başbuğ'un Anayasa Mahkemesi Başkanvekili ile
gizli görüşme yapması gibi), bir kısım sanıkların sivil toplum örgütü adı altında Yüksek
yargı mensuplarını ziyaret etmeleri, Danıştay eylemi sanığı Alparslan Arslan'ın özellikle
karar duruşmasındaki sözleri ile eylemler sırası veya sonrasında tekbir getirmesi hükümeti
oluşturan partinin kapatılarak görevden uzaklaştırılması talebinin gerekçesini
oluşturmuştur. Böylece Ergenekon terör örgütü eylem ile amaçladığı hedefe ulaşmıştır.
1312 / 2271
ERGENEKON TERÖR ORGUTUNUN YAPISI
İddianamenin ilgili bölümlerinde ayrıntısı ile açıklanmakla birlikte özetle; Ergenekon
Terör Örgütünün kendisine bağlı "Sivil Unsurların" kurulması ve örgütlenmesi amacı ile
hazırladığı "Lobi" adı verilen gizli-örgütsel çalışması uyarınca kurulan Ergenekon Terör
Örgütüne bağlı "Lobi Yapılanmasının" kararı ve bu yapılanmanın Sivil Toplum
Kuruluşları alanındaki faaliyet şekil ve esaslarını belirlemek için hazırladığı "Dinamik"
adı verilen örgüt dokümanında gösterilen "Kuvayı Milliye Cephesi gibi Milli Mücadele
yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun
görülmüştür" hedefinin uygulamaya konulması amacı ile Kuvayı Milliye, VKGB ve birçok
sivil toplum kuruluşunun kurdurulduğu,
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı "....gereğinde
her tür eleman profilinden yararlamlmasından kaçınümamahdır. özellikle sistemle barışık
olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir.... " hedefine uygun olarak
bu örgütlere eleman kazandırıldığı,
"Hedef" alt başlığında yazılı " ....mafya grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli,
deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve
kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır" ve "Finans" alt başlığında yazılı "Lobi'nin
faaliyetlerinin fınansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak,
organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından fınansal desteğe son
verilmeli ve örgütün kendisine fınans kaynakları oluşturması sağlanmalıdır" hedefine
uygun olarak örgüte kazandırılan elemanların profillerinden de yararlanılıp mafya tarzı
faaliyetlerle örgüte gelir temin edildiği,
Yine "Amaç" alt başlığında yazılı "..bu çalışma ile hayata geçirilmesi plânlanarak
önerilen "Lobi" göstereceği faaliyetler ile yukarıda işaret edilen alanlarda çok daha kolay
ve sağlıklı istihbarat toplayabilecek ve değerlendirme ile analizini gerçekleştirecektir.
Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak..., ...işlev ve
misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinin etkilenmeleri
sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla
yönlendirilmesi sağlanacak" hedefine uygun olarak örgüte kazandırılan elemanlar aracılığı
ile örgüt amaçları doğrultusunda istihbarat toplandığı.
Legal faaliyetler çerçevesinde sivil demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak
amacı ile yönetim aleyhine olan sivil toplum hareketlerinin organize edildiği veya
içerisinde yer alındığı.
İllegal faaliyetler kapsamında ise yukarıda sayılanlardan ayrı olarak örgütün amaç ve
ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi askeri bir müdahalenin
sağlanmasını temin edip hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerlerin
emir komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik edildiği, yine bu amaçla kamuoyunda
askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile de ülkede karışıklık veya silahlı bir halk
ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki çekip, yönetim zafiyeti oluşturacak
provakatif terör eylemleri organize edildiği anlaşılmaktadır.
1313/2271
Yukarıdan itibaren açıklanan tüm deliller ile Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri
ile bu kişilerin ilişki içerisinde bulunduğu VKGB ile bağlantısı duraksamaya yer
vermeyecek şekilde ortaya çıkan Alparslan ArslanTn söz konusu eylemleri,
Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman YıldırımTn kendisinden duyarak aktardıkları;
"Yönetim Değişecek Dört Beş Yıl Sonra Devlet Temizlik Yapacak" , "Biz yakında
çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" , "Bu eylemlerden sonra çok önemli
yerlere geleceğiz" , "Bu yargılama önemli değil, zaten hepimiz kısa zamanda çıkacağız"
sözlerinden anlaşılacağı gibi, Ergenekon Terör Örgütünün kendisine verdiği görev üzerine,
ülkede karışıklık veya silahlı bir halk ayaklanmasına neden olabilecek derecede tepki
çekip, örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıklarını düşündükleri yönetimi zafiyet
içerisine sokacak, bu yolla kamuoyunda askeri bir müdahalenin haklılığı temin amacı ile
askerlerin emir komuta zinciri dışında hareket etmesine teşvik edilecek planın bir parçası
olduğunu bilerek, kendisine vaadedildiği veya inandırıldığı gibi beklenen amaç
gerçekleştiğinde önemli yerlere geleceği, çalışmasına ihtiyaç kalmayacak derecede maddi
rahata kavuşacağı beklentisi içerisinde gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ün yukarıda da yazılı ; "... Doğu Perinçek ve lider
grubunun kendileri için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi
yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde kendilerine yer edinmek
istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler
duruma geldiğini, İP ve Doğu Perinçek'in, mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolarıyla
bir eylem yaptırılabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini.
Avukat Alparslan ArslanTn siyasi görüşünün Doğu Perinçek'in son dönem politik
açılımlarına ters düşmemekte olup Alparslan Arslan ve benzeri şahısların Perinçek için
profilleri ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu. Doğu Perinçek'in istek ve
amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu, Danıştay saldırısını
gerçekleştiren Alparslan ArslanTn siyasi görüşünün medyada ve kendi beyanlarında
yansıttığı gibi olmadığını..." şeklindeki beyanları da bu değerlendirmeyi destekler
niteliktedir.
Soruşturmaaşamasında İşçi Partisi binasında yapılan aramada el konulan bilgisayarların
incelemesinde Yargıtay binası ile ilgili bir eylem için hazırlanmış kroki çıkması, yine
Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati ÖzcanTn ev ve iş yerinde ele geçirilen CDTerde
İzmir ilinde bulunan Askeri NATO tesislerine bir eylem hazırlığına ilişkin, eylemin
gerçekleştirilebilmesi için gerekli bütün istihbari bilgilerin ve talimatların bulunması
örgütün bu tarz eylemlere devam edebileceğini göstermiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesinin ,
Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında; "Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun,
kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok
sakıncalıdır" yazılıdır. Alparslan ArslanTn buna uygun şekilde açık olarak
sahiplenilmediği, ancak konuşmaması için de kontrol altında tutulmasına devam edildiği,
bunun da şahsın ailesi ve şahsa uygulanmış bir takım psikolojik hareketlerle sağlandığı
değerlendirilmiştir.
DANIŞTAY EYLEMİNE KATILAN SANIKLAR:
1314/2271
Müdahillerin beyanları:
Katılan Mustafa Birden'in 17.06.2011 günü Ankara (CMK.250. Maddesi İle Görevli) 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2011/121 talimat sayılı dosyasının 2. celsesinde alınan
ifadesinde aymn;"Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katdmak istiyorum, talimat ekindeki
fotoğraflarda gösterilen kişi olay tarihinde hana ateş eden sanık Alparslan Arslan dır.
Olay tarihi olan 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2.Dair e Başkanı olarak görevliydim ve
heyetle toplantı ha 'indeydik, heyette benim dışımda olay sonucu rahmetli olan 2. Daire
Üyemiz Mustafa Yücel Özbilgin yine üyeler Ayla Günenç, Ayfer Özdemir, Kamuran
Erboga ile Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu bulunmakta idi. Müzakere devam
ederken önce müzakere odasına çaycımız girdi, arkasından sanık Alpaslan'ı gördüm,
elinde silahı bize doğru yöneltmişti, sanığı görmem ile göğsümden ateş etmesi ve silahla
yaralanmam bir oldu, ben bu arada sanığın bir şey söylediğini duymadım. Vurulmamdan
sonra da birkaç el silah sesi geldi ben yerdeyken rahmetli üyemiz Mustafa Yücel Özbilgin
de yanıma düştü, ben olay anında bayılmadım ama doğal olarak heyecan ve korku vardı,
hemen beni Hacettepe Hastanesine götürdüler ve tüm tedavim bu hastanede sürdü. Sanık
Alpaslan Arslan'ın silahlı saldırısı olayı çok fazla sürmemişti, sanığın herhangi bir söz sarf
ettiğini, slogan attığını duymadım!7 Mayıs 2006 tarihinde meydana gelen Danıştay
baskını olayı öncesinde, birden çok kez tehdit aldım, bunları daha önce resmi kurumlara
bildirmiştim, olaydan itibaren toplam hastane ve evde 3 ay süre ile tedavi gördüm, bu süre
ile güvenlik nedeniyle telefonlarımız değiştirildi. Türbanla ilgili Dairemizce verilen
karardan sonra telefonla, verdiğimiz kararla ilgili olarak birçok kez tehdit aldım, bu
tehditlerin öncesinde 1994 yılında Danıştay Üyesi ve 2002 yılında Danıştay Daire başkanı
olmama rağmen hiç tehdit almamıştım, ayrıca telefonla, tehdit edildikten sonra yurt
dışından ve yurt içinden aynı konuyla ilgili gönderilme ihtimali olan mektuplar ya da
imeüler geldiğini, sonradan öğrendiğime göre de Danıştay idaresince ben görmeden,
muhtemelen üzülmemem için emniyet birimlerine bildiriyorlardı. Danıştay baskını
olayından bir haftat öncesi bir kargo şirketi elemanı olduğunu söyleyen bir şahıs telefonla
beni aradı, kargo geldiğini ve evimin adresini sordu, bende şayet kargo şirketi iseniz
evimin adresini bilmeniz gerekir dedim madem ki kargo ise iş adresime gönderin dedim
ancak telefon görüşmesinden sonra evime ve iş adresime herhangi bir kargo gelmedi.
0.312.476.04.69 nolu telefon benim Danıştay baskını olayından önceki ev numaramdır,
olay olduktan sonra ev telefonum değişti ve bu numarayı kullanmamaya başladım.
Dikmen 06460 Çankaya / ANKARA adresi olay tarihinde oturduğum evin adresidir.
Kubbe altı restorantın neresi olduğunu bilmiyorum, 15-16 Mayıs 2006 tarihlerinde bu
restoranta ne gittim, ne de böyle bir konu oldu, bu restoranın sahibi kimdir bilmem, soru da
isimleri geçen Mustafa Zafer Çolak, Koray Yılmaz, Hakan Toper, Sinan Berberoglu ve
Leyla Ecin isimli şahısları tanımam, benim diyeceklerim bundan ibarettir." şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
Katılan Ayfer Özdçmir'in 20.06.2011 günü Ankara (CMK.250. Maddesi İle Görevli) 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2011/121 talimat sayılı dosyanın 3. celsesinde alınan ifadesinde
aynen; "Danıştay saldırısı olayına katılan olayla ilgisi olan tüm sanıklardan şikayetçiyim,
davaya katılmak istiyorum, olay tarihi olan 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesinin
müzakere odasında ben Üye olarak bulunuyordum, ayrıca Daire Başkanı Mustafa Birden,
Daire üyelerimiz Mustafa Yücel Özbilgin. Kamuran Erboğa, Ayla Gönenç ile Tetkik
1315/2271
Hakimi Ahmet Çobanoğlu mevcut idi ve dosya müzakere ediliyordu, saat tahmini 10.00
civarıydı, ben müzakere odasında müzakere masasında bulunduğum yer itibariyle giriş
kapısına arkam dönük vaziyette oturuyordum ve oturma pozisyonuna göre o gün itibari ile
Daire Başkanımız olan Mustafa Birden'insağ çaprazı ve dosya ile ilgili konuşuyorduk, bir
ara Mustafa Birden hafifçe ayağa kalktı, kapıya doğru sabit baktı, rengi de beyazlamıştı
ben de arkama dönüp baktığımda ayakta elinde silah olan ve sonradan ismini Alparslan
Arslan olan sanığa gördüm, silahlı saldırgan tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu'nun arkasına
doğru geldi ve ayağa kalkmak üzere olan daire başkanımız Mustafa Birden 'eateş etti,
Mustafa Birden göğsünden yaralandı ve koltuğa yığıldı, ben de masanın allına girmeye
çalışken, sağ kolum ve sağ göğsümden vurulduğumu anladım, masanın altına eğildiğimde
daire üyemiz Mustafa Yücel Ozbilgin 'ikanlar içerisinde yüzü koyun yatarken gördüm,
anladığım kadarı ile saldırgan Mustafa Birden'densonra Mustafa Yücel Özbilgin'e ateş
etmiş olmalıydı ki ben yaralanıp masa altına eğildiğimde Mustafa Yücel Özbilgin'in yüzü
koyun yatarken başının etrafına kan birikmiş vaziyetteydi, bu olay sebebiyle yaralanan
daire üyesi Ayla Hanım ve Tetkik Hakimi Ahmet Bey'in vurulduğunu görmedim, sonradan
bunların da silahla yaralandığını söylediler, yine masanın altına eğildiğimde her ne kadar
saldırı anında vurulmamış olan daire üyesi Kamuran Erboğa'nın yüzünde kan vardı
anladığım kadarı ile benden sıçrayan kan Kamuran beye bulaşmıştı. Hatta önce o vuruldu
sanmıştım. Bir müddet sonra saldırganın odadan çıktığını anladım doğal olarak panik ve
heyecan içerisindeydim. Ben hastaneye gitmek üzere bulunduğumuz müzakere odasından
ayrılıp Danıştay binasının önüne doğru çıkmıştım, çıkışta elinde silah bulunan saldırgan
orada bulunan görevlilerce etkisiz hale getirilip yere yatırıldığını gördüm, saldırı anında
sanıkla yüz yüze geldiğim için net olarak yüzünü hatırlıyorum, saldırı anında sanık
herhangi bir söz sarfetmedi ve slogan atmadı, en azından ben duymadım görevliler beni
önce Numune hastanesine tedavi için götürdüler, yarım saat kadar orada ilkyardım işlemi
yapıldı daha sonra diğer arkadaşlar Hacettepe hastanesinde olduğu için beni de oraya
götürdüler, tedavim Hacettepe hastanesinde yapıldı,
Mağdur-tamğa talimat evrakına ekli sanık Alparslan Arslan'a ait teşhise elverişli
fotoğraf gösterildi soruldu : Yukarıda bahsettiğim saldırı anında elinde silah olan
saldırgan Alparslan Arslan'la yüzyüzegeldik, bana göstermiş olduğunuz talimat ekindeki
fotoğraflar sanık Alparslan Arslan'a aittir.... Hacettepe hastanesinde tedavi için
getirildiğimde, ortopedi kliniğinde bulunduğum sırada, saldırıdan 4-5 saat sonra polis
gelerek ifademi almıştı, o ifadem aynen doğrudur. " şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Katılan Ayla Günenç'in 17.06.2011 günü Ankara (CMK.250. Maddesi İle Görevli) 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2011/121 talimat sayılı dosyanın 2. celsesinde alınan
ifadesinde; "Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum, olay tarihi olan 17
Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesinin müzakere odasında ben Üye olarak
bulunuyordum, ayrıca Daire Başkanı Mustafa Birden, Daire üyelerimiz Mustafa Yücel
Özbilgin, Kamuran Erboğa, Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu ve Ayfer Özdemir mevcut idi
ve dosya müzakere ediliyordu, saat tahmini 10.00 civarıydı, ben müzakere odasında
müzakere masasında bulunduğum yer itibariyle giriş kapısını görüyordum, kapıdan içeri
çaycımız girdi, hemen arkasından eli silahlı bir kişi odaya girdi, içeride bulunan bizleri
elinde silah olduğu halde kısa bir süre inceledi ve yanılmıyorsam önce Daire Başkanı
Mustafa Birden'e ateş etti, daha sonra maktul Daire Üyemiz Mustafa Yücel Özbilgin'e ateş
etti, yine ateşe devam ediyordu, silahı bana doğru da yöneltmişti, ben o sırada heyecanla
ve birazda refleksle ayağa kalkıp biraz sol tarafa doğru çekilmiştim, o arada muhtemelen
ateş etti, ateş sonucu sağ kolumdan yaralandım, yalnız, kurşun direk koluma mı geldi,
1316/2271
masadan mı sekti onu bilemiyorum, benden sonrada Tetkik Hakimimiz Ahmet
Çobanoğluriun vurulduğunu gördüm, ben sütunun arkasına geçmiştim, yine daire üyemiz
Ayfer hanım muhtemelen ateş edilme esnasında masa altına girmiş olmalı ki sanık
salondan ayrılırken Ayfer yanıma geldi, sanık elinde silahla odaya girdiğinde kendisini net
olarak gördüm, olay öncesi ve saldırı esnasında herhangi bir söz söylemesi, slogan atması
söz konusu olmadı, saldırgan odadan ayrılınca biz de olayın şokunda idik, hemen
müzakere odasını Ayfer Özdemir ile birlikte terk ettik, bir ara Ayfer hanımı kaybettim,
tedavi için Danıştay binasından ayrılmak üzere girişe doğru yaklaştığımda saldırı sonucu
yaralanan Tetkik Hakimimiz Ahmet Çobanoğlu'nun yanında yazı işleri müdürümüz Ayten
hanım vardı, çıkış kapısına yakın Danıştay'daki PTT şubesinin karşısında yere yatırılmış
biri vardı, üzerine güvenlik görevlileri ve başka memurlarda bulunuyordu, sonradan bu
kişinin saldırıyı yapan ve saldırı anında yüzünü net olarak gördüğüm Alparslan Arslan
olduğunu ve etkisiz hale getirildiğini gördüm, Danıştay binasından çıkıp, Hacettepe
Hastanesine Ahmet Çobanoğlu ile birlikte Danıştay hizmet aracı bizi götürdü, tüm tedavim
Hacettepe Hastanesinde yapıldı" şeklinde beyanda bulunmuş,
Mağdur-tanığa talimat evrakına ekli sanık Alparslan Arslan'a ait teşhise elverişli fotoğraf
gösterilip sorulduğunda: "Talimat ekinde bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar, Danıştay
saldırısını gerçekleştiren ve sonradan adının Alparslan Arslan olduğunu öğrendiğim
şahıstır, belirttiğim gibi olay anında Alparslan Arslan'ı elinde silahlı ateş ederken net
olarak gördüm " şeklinde.
Mağdur Tanığa 21.05.2006 tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadesi okunup sorulduğunda : "Bu
ifadem genel olarak doğrudur, ancak yukarıda anlattım saldırgan Alparslan Arslan'ı
elinde silahla odaya geldiğinde net olarak gördüm ve belirttiğim şekilde ateşe başladı.
Doğal olarak heyecan ve panik hali vardı, hedef gözeterek ateş etti, muhtemelen
Dostları ilə paylaş: |