nerede nasıl gördüğümü hatırlayamıyorum, ayrıca 509 nolu odada kalan müşterilerin
hesap ödemeden otelimizden ayrıldığını resepsiyon görevlisi Selma Aydoğmuş isimli
arkadaşımdan öğrendim.
Benim, otelimizde konaklayan ve yanında bulunan şahıslarla ilgili bildiklerim bunlardan
ibarettir. İfademe ekleyecek başka husus yoktur, ifadem esnasında herhangi bir baskı
altında kalmadan hür irademle verdim. " şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
SANIK ALPARSLAN ARSLANT YAKALAYAN POLİS MEMURU ŞENOL
ALTANTN İFADESİ:
Tanık Şenol Altan, 17.05.2006 günü Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan
ifadesinde; "17.05.2006 günü saat: 10.00 sıralarında ilimiz Çankaya ilçesi Sıhhiye semti
İhlamur sokak üzerinde bulunan Danıştay binasına gelen Bingöl ili Kığı ilçesi nacaklı köyü
nüfusuna kayıtlı, İdris ve Porsor oğlu 1977-kığı doğumlu Alparslan Arslan isimli şahsın
Danıştay 2.Daire Başkanının odasına girerek toplantı halinde bulunan daire üyeleri
1323 /2271
üzerine elinde bulunan GNF 823 seri nolu Glock 19 Austrıa 9x19 marka silahla ateş etmek
suretiyle Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, 2. Dair e Başkan Yardımcısı Mustafa
Yücel Ûzbilgin, 2.daire üyesi Ayfer Özdemir, üye ayla gönenç, üye Ahmet Çobanoğlu isimli
görevlilerin yaralanması eylemi ile ilgili olarak bilgisine başvurulmak üzere Şenol Altan
müdürlüğümüze davet edilmiş ve konu ile ilgili;
Soruldu: Ben Ankara Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğünde
Polis Memuru olarak görev yapmaktayım. Polis Memuru Ercan Kızılhan ile birlikte
Danıştay Başkanlığında 08:30-17: 30 saatleri arasında çalışmaktayım.
17.05.2006 günü saat 08.30 sıralarında dedektör kapı cihazından cihazı açarak göreve
başladım. Rutin olarak 09:30'a kadar gelen Danıştay personeli. Hakim, Savcı, Avukatlar
ve Danıştay'da davası olan vatandaşlarımızı içeri almaya başladık. Kanun gereği
arayamadığımız yargı mensuplarını normal giriş kapısından kimlik kontrolü yaparak
almaya başladık. Davası olan vatandaşlarımızı da dedektör kapı cihazından kontrol ederek
Danışmaya yönlendirerek görevime devam ederken Saat 10.0-10:15 saatleri arası
Danışma görevli Memuru Mahmut Cengiz kendisine Danıştay 2. Daireden telefon
geldiğini ivedi yukarı çıkmamı istedi. İki kişi olduğumuzdan Ercan Kızılhan görev yerinde
kaldı. Ben de 2. Daireye koşarak gitmekte iken Ana binadan ek binaya tüp geçitten
geçerken geçit ortasında daha önce hiç görmediğim, 1. 70-1.80 boylarında kısa saçlı, temiz
giyimli tıraşlı takım elbiseli, elinde evrak çantası bulunan bir şahıstan şüphelenmem
üzerine beyefendi bakar mısın dedim. Kendisi çok soğukkanlı bir biçim de gülümseyerek
tünelin çıkış yönüne doğru devam etti. Tekrar beyefendi bakar mısınız dedim. Kendisi
garip hareketlerde bulunması üzerine şüphelerim arttı. Geçitte gördüğüm temizlik firması
elemanları elleriyle şahsı işaret etmeleri üzerine yaklaşıp koluna girdim. Kısa bir süre
yürüdük. Kendisini Polis noktasına getirmek isterken evrak çantasının içine sağ elini
sokarak silahını çıkardı ve Polis Memuru Ercan Kızılhan'ın bulunduğu yere doğru yöneltti.
Bunun üzerine ben silahı elinden almak istedim. Beraber yere düştük elini tetikte
gördüğüm an tabancayı kavrayıp zarar görmemek için vücudumdan uzak tutmaya çalıştım.
Silahı bırakması için şahsa bağırdım. O anda silah bir el ateş aldı. Müdahale esnasında
Polis Memuru arkadaşım Ercan Kızılhan yanımıza gelerek şahsın üzerine atlayarak şahsı
etkisiz hale getirdik. Şahsın ellerini arkadan kelepçeledik. Bu arada Danıştay personelinin
şahsı linç girişiminde bulunmaları üzerine Polis odasında muhafaza altına aldık. Şahsın,
kaba üst aramasını yaptık. İstanbul Barosundan alınma kimlik kartı bilgilerinden, Bingöl
ili Kiğı ilçesi nüfûsuna kayıtlı, İdris oğlu 1977 doğumlu Alparslan Arslan olduğu tespit
ederek, hemen 155 Haber merkezini arayarak olayı haber verdim. Biriken kalabalık
içerisinden bu şahsın 2. Daire Başkan ve üyelerine silahlı saldırıda bulunduğunu öğrendik.
Yaptığımız incelemede silahın, GNF 823 seri no'lu Glock Austrıa marka, 9x19 mm çapında
olduğu, bu silaha ait ve üzerinde takılı vaziyetteki şarjörden (3) adet 9x19 mm çapında
MKE yapısı fişek, silahın fişek yatağında atışa hazır bekleyen (1) adet MKE yapısı fişek
olmak üzere toplam (4) adet fişek olduğu, şüphelinin elinde bulunan ve içerisinden silah
çıkardığı evrak çantasında yapılan kaba aramada çeşitli evrakla birlikte, silaha uygun (2)
adet boş şarjörün olduğunu gördük ve söz konusu suç unsurları muhafaza altına aldık.
Bilahare olay yerine gelen, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerine, şüpheli
Alparslan Arslan ile birlikte, geçici olarak zapt edilen, GNF 823 seri no'lu Glock Austrıa
marka, 9x19 mm çapında (1) adet silah, (1) adet, içerisinde (4) fişek bulunan silaha ait
1324/2271
şarjör, yine silaha ait (2) adet boş şarjör ile içerisinde çeşitli evrak bulunan (1) adet evrak
çantası ile birlikte teslim ettik. " şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Bu beyanlar ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: 17 Mayıs 2006 günü sanık
Alparslan Arslan tek başına otelden ayrılarak eylemi gerçekleştirmiştir. Eylem için
İstanbul'dan birlikte geldikleri Osman Yıldırım. Erhan Timuroğlu ve İsmail SağırTn eylem
yerine gittiklerine ilişkin delil elde edilememiştir. Ancak. Sanıklar Erhan Timuroğlu ve
İsmail Sağır eylemden bir gün önce Alparslan Arslan ile Danıştay binası önüne kadar
gitmişler. Alparslan Arslan keşif yaptıktan sonra müdahil Mustafa Birden'e bina dışında
nasıl eylem yapabileceklerini konuşmuşlardır. Aynı gün bir akaryakıt istasyonunda sanık
Osman Yıldırım ile buluşmuşlar ve eylem konusunda tartışmışlardır. Sanık Osman
Yıldırım, açıkça eylemlere katılmayacağını İstanbul'a döneceğini ifade etmiş; diğer
sanıklar tarafından otele gitmeye ikna edilmiştir. Ancak, eyleme katılmama yönündeki
iradesi açıktır. Bu husus, diğer sanık ve tanık ifadeleri ile de teyit edilmiştir. Buna göre,
Danıştay eylemini sanık Alparslan Arslan gerçekleştirmiş, sanıklar Erhan Timuroğlu ile
İsmail Sağır sanığın suç işleme kararını güçlendirmek suretiyle eyleme iştirak etmişlerdir.
Bu haliyle, Osman Yıldırım hakkında gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması
gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan, silahla maktul ve müdahillere hedef gözeterek ateş ettiği sırada
hiçbir söz söylememiş ve slogan atmamış, suç aleti silah ile birlikte olay yerinde
yakalanmıştır.
NETİCE:
GENEL DEĞERLENDİRME:
Genel olarak; gerek Cumhuriyet Gazetesine gerekse Danıştay'a yapılan türban örtüsüyle
ilgili her iki eylemin, özellikle Danıştay'a yapılan saldırının çok ses getirerek toplumda
büyük infial uyandırdığı, halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, Danıştay'a
saldırı eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye
Cumhuriyeti anayasasında yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet
kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin
fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde olduğu değerlendirilmiş, Ankara
11 .Ağır Ceza Mahkemesinin mevcut delillerle göre kabulü de bu yönde olmuştur.
İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi binasına birinci olarak 05.05.2006, ikinci
olarak 10.05.2006 tarihlerinde el bombaları atılmış, bunlar patlamamış, üçüncü ve son kez
11.05.2006 tarihinde atılan el bombası patlamıştır.
17.05.2006 tarihinde Avukat Alparslan Arslan tarafından Danıştay binasında toplantı
halindeki yargı görevlilerine silahlı saldırıda bulunularak, Danıştay 2. Dairesi Üyesi
Mustafa Yücel Özbilgin öldürülmüş, aynı Dairenin Başkanı Mustafa Birden, üyeleri Ayfer
Özdemir ve Ayla Gönenç ile Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu öldürülmeye teşebbüs
edilmiştir.
Sanık Alparslan'ın Danıştay Saldırısı öncesinde ve sırasında Ergenekon Terör Örgütü ve
mensupları ile ilgili olarak iz bırakma ihtimaline binaen, OYAK Güvenlik Şirketi
tarafından Danıştay'daki güvenlik kameraları olay günü öncesi sökülmüş, saldırı
1325 / 2271
gerçekleştirildikten sonra yerine takdmış ve bu arada mevcut önemli tüm kayıtlar silinmiş,
Danıştay binası ile ilgili bir kısım diğer kayıtların ise tarihi ve yer ismi değiştirilmiştir.Bu
çalışma bile tek başına eylemin ne kadar planlı ve organizeli olarak gerçekleştirildiğini
göstermektedir.
12.06.2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27, 26.06.2006 tarihinde de
Eskişehir ilinde Fikret Emek'in annesinin evinde 12 adet el bombası ele geçirilmiştir.
Kapsamı genişletilerek sürdürülen soruşturmada Ergenekon Terör Örgütüne ulaşılmış,
toplam 39 adet el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu tespit edilmiştir.
Parmak izi tespiti ve Fikret Emek"in bombaların kendisine ait olduğu beyanına göre 39
adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarasını taşıdığı tespit edilen
Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombasının Oktay Yıldırım ve Fikret Emek ile
bağlantısının bulunduğu somut deliller ile sabittir.
Oktay Yıldırım ve Fikret Emek'in Ergenekon Terör Örgütü Üyesi oldukları, Ergenekon
Terör Örgütü Yöneticileri Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve örgüt üyesi bulunan diğer
sanıklar ile hiyerarşik bağlantıları kendilerinin hukuki durumlarının değerlendirildiği
bölümdeki açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Oktay Yıldırım ve Fikret Emek'in yine kendilerinin hukuki durumlarının değerlendirildiği
bölümdeki açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Her iki eylem faili Alparslan ArslarıTn Avukatlık yaptığı. Hukuk fakültesinde okuduğu
yıllarda Ülkücü Gençlik yapılanması içinde yeraldığı, zaman zaman karşıt görüşlü
öğrencilerle kavgaya karışmaktan gözaltına alındığı, Süleyman Esen ile okul arkadaşı
oldukları ancak aralarında hiyerarşik bir ilişki bulunmadığının dinlenen tanık beyanları ile
tespit edildiği; sanık Alparslan ArslanTn, kendisinin lideri olarak Süleyman Esen'i
göstermesinin maddi gerçeği yansıtmadığı, eylemden belli bir süre önce. özellikle planlı
bir şekilde eski yıllarda vaizlik yapmış, beş çocuğu akıl hastası, yaşlı ve hastalığı nedeniyle
dışarı dahi çıkamayan Salih Kurter'in yanına Kuran öğrenme gayesi ile gittiği, ancak bu
dönem içerisinde teknik takibe takılmamak için Ergenekon Terör Örgütü mensupları ile
telefon irtibatını kestiği, eylemin deşifresini önlemek amacıyla 3. bombayı atarken tekbir
getirdiği, eylemden 15-20 dakika sonra cep telefonundan Salih Kurter'in cep telefonunu
aradığı, halbuki bu dönem içerisinde örgüt yöneticisi Muzaffer Tekin, İsmail Eksik,
Hüseyin Görüm ve Mehmet Fikri Karadağ ile görüşmelerini sürdürdüğü, eylemleri
gerçekleştirmek için daha önceden tanıdığı sanık Osman Yıldırım aracılığı ile sanıklar
Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi'yi ayarladığı, bomba atma eylemlerinden önce
barda toplantı yaptıkları, adı geçen sanıkların türban-başörtüsü v.s dini değer veya
sembollerle herhangi bir işlerinin olmadığı anlaşılmıştır. Sanık Muzaffer Tekin ile Veli
Küçük mütalaamızın ilgili bölümlerinde açıklandığı üzere Ergenekon Terör örgütünün
yöneticilerinden olup aralarındaki örgütsel ilişkiyi inkar etme yolunu seçmişlerdir.
Dava dosyası çok kapsamlı olup Cumhuriyet Gazetesi'ne 3 kez bomba atılması ve
Danıştay binasında 1 üyenin şehit edilmesi 3 üye ve 1 tetkik hakiminin öldürülmeye
teşebbüs edilmesi eylemleri ile ilgili bir çok delil içermektedir. Mütalamızın bu bölümünde
sözkonusu delillerin ancak az bir kısmına ayrıntılı olarak yer verilmiş, bir kısmı için
yalnızca atıf yapılmakla yetinilmiştir. Delillerin anlatıldığı bölümde dava sanıklarının
sorgu ve savunmalarındaki birçok çelişki ilgili bölümde ayrıntılı olarak işlenmiştir.
1326 / 2271
Ergenekon Terör Örgütü sanıkları her fırsatta örgütün organize ettiği bu eylemi başka
yönlere saptırmaya ve suçtan kurtulmaya yönelik büyük çaba harcamışlardır. Yukarıda
açıklanan delillerle sözkonusu eylemlerin Ergenekon terör Örgütünün hedef ve amaçlarına
uygun olarak yapıldığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
VKGBH (Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Demeği) ile ilgili yapılan
soruşturmalar neticesinde. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 06.09.2007 tarihli,
2007/134226 soruşturma, 2007/31474 esas ve 2007/1495 sayılı iddianamesi ile aralarında
dava sanıklarından Taner Ünal ve Ahmet Cinali nin de bulunduğu 19 kişi hakkında suç
işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, kişiyi hürriyetinden yoksun
bırakma, mühürde sahtecilik, el bombası bulundurmak, nitelikli yağma, resmi evrakta
sahtecilik, 6136 sayılı kanuna muhalefet v.b suçlardan cezalandırılmaları istemiyle kamu
davası açılmış, dosya Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek 2007/300 esas
sayısına kaydedilerek yargılamaya başlanılmıştır.
VKGBH Demeğinin Genel başkanlığını yapan sanık Taner Ünal ve demek yöneticisi sanık
Ahmet Cinali hakkında Ergenekon terör örgütüne yardım etmek suçundan Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan dava mahkemenizin önce 2008/209 daha sonra da
2009/191 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
İddianamelerde ve mütaalamızın ilgili bölümlerinde açıklandığı üzere , Ergenekon Terör
Örgütü tarafından sivil toplum örgütleri kurulması yönetilmesi ve yönlendirilmesi
kapsamında kurulan VKGBH ve Kuvvayı Milliye Demekleri ve bu demeklerin nefret ve
şiddet söylemleri de içeren legal/illegal eylem ve çalışmalarıyla ülkede kaos ve kargaşa
ortamı oluşturularak darbeye zemin hazırlamak için faaliyette bulundukları tespit
edilmiştir..
Yukarıda ayrıntılı olarak verilen beyanlardan sanık Alparslan ArslanTn vatansever olarak
adlandırdığı kişilere "derin devlet" dediği. VKGB ve Kuvvayı Milliye Demeklerinin
toplantılarına katıldığı, 2002 yılından beri düzenli olarak VKGB'nin yayın organı olan
Türkeli Dergisi mi takip ettiği, Murat Çağlarda çıkan nottan da anlaşılacağı üzere Kuva-yı
Milliye Demeğinin yöneticileriyle ilişkili olduğu, ilk başta "Ulusal Güç Birliği ve Kuva-yı
Milliye" ismiyle faaliyet gösteren ve emekli paşaların da geldiği tanık beyanlarından
anlaşılan bu demeğin toplantılarına kuruluş aşamasından itibaren devam ettiği, sanıklar
Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Mehmet Fikri Karadağ, İsmail Eksik, Mehmet Zekeriya
Öztürk, Hüseyin Görüm, İbrahim Şahin, İbrahim Özcan ve Rasim Görüm ile irtibatlı
olduğu, duruşmalarda sanıklar Doğu Perinçek ve Veli Küçük'ten saygı ve övgü ile
bahsetmesi, katıldığı toplantılarda duruşmadaki beyanlarında Muzaffer Tekin ve Hüseyin
Görüm ile devlet, siyaset, din diyanet ülkenin geleceği konularını konuştuklarını beyan
ettiği, Kuvvayı milliye demeği sorulması üzerine Muzaffer Tekin* in bürosuna gidip
geldiğini söyleyerek, sanık Mehmet Fikri Karadağ'ın "bana VKGB İl Başkanlığı kurmamı
o söyledi" dediği Muzaffer Tekin ile bu demekleri özdeşleştirdiği anlaşılmıştır
Sanık Alparslan ArslanTn "..VKGB dediğimiz şey devlet politika, Türkiye'nin geleceği,
İsrail, savaşmak....ufuk açmak, gençleri orta yaşkları organize etmek, medyayı nasıl
yönlendirebiliriz?... " sözleri ile sivil toplum örgütü adı altında kurulan demeklerin nasıl
Ergenekon Terör Örgütünün hedef ve amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunduğunu ifade
etmiştir. Yine Hüseyin Görüm ile yaptığı sohbetlerden bahsederken; "Hüseyin abi işte bak
Yahudiler var Yahudileri vuralım mesela anlatabiliyor muyum? Örnek veriyorum
1327/2271
umurumda değil yani şey de niye vuralım her Yahudiyi vurmayalım da MOSSAD'la
irtibatlı çalışanlar var. Sürekli İsrail bir Yahudi gidip geliyorsa sürekli gidip problem var
orda. En azından bir uyarı atışı yapmak lazım buna. Bir görünmek lazım böyle bıyıkla bir
gidip görünmek lazım o ürperir ondan yatamaz yani. Peşimde derin devlet var bunlar işte
Müslüman irtica Türkiye TC zaten büyük ona göre aklını başına alır. Toparlanır yani. Bu
tip şeyler," şeklinde dosya kapsamında iletişim tespit tutanaklarına yansıyan Yahudi
işadamlarının kaçırılması ve haraç alınması eylem hazırlıkları ile birebir uyuştuğu, sanık
Hüseyin Görüm'ün son 1 yıldır görüşmedikleri beyanının aksine sanık Alparslan ArslanTn
son zamanlarda da görüştüğünü söylemesi, "Hüseyin Görüm'le özel ortam dediğim gizli
görüşme varsa üçümüz otururduk, Yasin gelirdi, Hüseyin abi onu bir yere gönderirdi,
Hüseyin Nala ile üçümüz vatan, devlet, din, diyanet konuşur sonra eve
giderdik... "şeklinde gizli görüşme yaptıklarını kabul etmesi, özellikle Irak'a gitme
konusunun sanık Hüseyin Görüm ile yaptığı sohbetlerde gündeme gelmesi, Irak'a Türk
askerinin başına çuval geçiren ABD askerlerinden intikam almak amacıyla gitmek
istediğini babası İdris Arslan'a söylediğinin huzurda ifade edilmesi, sanık Alparslan
ArslanTn sanık Hüseyin Görüm ile Düzce, Hendek ve Kocaeli'ne götürüldüğünü beyan
etmesi, Mehmet Zekeriya Öztürk'ün Hüseyin Görüm tarafından kendisine gençlere
Düzce'de askeri eğitim verilmesi için her türlü imkanı hazırladıklarını söylemesi ile bir
anlam kazandığı anlaşılmıştır. Ergenekon Terör Örgütünün hedefleri arasında yer alan
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk aleyhinde dosya kapsamında bir çok beyan mevcuttur.
Sanıklar veya kendileriyle irtibatlı çevreleri tarafından bu isim hedef tahtasına konulmuş
durumdadır. Bir taraftan bir kısım sanıklar tarafından yargılama öncesi ve yargılama
sırasında Orhan Pamuk hakkında nefret ve şiddet içeren söylemler kullanılarak hedef
gösterilmiştir. Akın Birdal suikasti sanığı Türk İntikam Tugayı üyesi olduğu yargı kararı
ile kesinleşen Sanık Semih Tufan Gülaltay'a çekilen bir mesajda "Abi, biz 2 kişi Orhan
Pamuk 'un ömrüne son vermeye karar verdik, bize yardımcı olur musun? " şeklinde suikast
planları yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bu çeşit örnekleri çoğaltmak
mümkündür. İddianame ve eklerinde ayrıntılı olarak yer verilen usulüne uygun hakim
kararı ile tespit edilen iletişim tespit tutanaklarında, Ergenekon terör örgütünün Kuvvayı
Milliye Demeği çatısı altındaki hücresinde sanık Mehmet Fikri Karadağ organizesinde,
uzman çavuşluktan ayrılma sanık Muhammed Yüce ile 2 cinayet suçundan aranan sanık
Selim Akkurt'un yazar Orhan Pamuk'a yönelik suikast girişimi hazırlıkları yaptıkları
açıkça anlaşılmıştır.
Sanık Alparslan Arslan mahkemeniz huzurunda tespit edilen beyanları sırasında yazar
Orhan PamukTan nefretle bahsetmiştir.
Sanık Alparslan ArslanTn huzurdaki beyanları ile Ergenekon Terör örgütü mensuplarının
söylem ve eylemlerinin aynı olması basit bir tesadüf değildir. Ayrıca sanık Alparslan
ArslanTn banka ve bir kısım medyayı hedef olarak görmesi, dönemin cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet SezerT öldürerek T.C.yi bitirmek istediğini söylemesi; bu şekilde ülkede
kaos ve kargaşa çıkarmak istemesi birlikte değerlendirildiğinde sanığın Ergenekon terör
örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini açıkça ortaya koymuştur.
Sanıklar ve bir kısım müdafileri tarafından duruşmalarda eylemlerin Salih Kurter ve
çevresi tarafından cin çıkarma vs. seanslarla yaptırıldığı yönünde yoğun beyanları
olmuştur. Ancak Alparslan Arslan ise cin konusunun Salih Kurter'in değil, Hüseyin
Görüm'ün bulunduğu ortamlarda dile getirildiği ve onların bu konuları daha iyi bildiğini
beyan etmiştir. Şöyleki; mahkemenizin 116. Celsesinde; Sanık Alparslan Arslan "Hayat
1328/2271
bu, şimdi melekler gelecek, cinler gelecek Recep 'in evini nasıl çevirdilerse orda nasıl bir
kavga yaşandıysa burada da aynı kavgalar devam ediyor yani. Bence Cumhuriyeti bomba
kelimesi haklısın diyebilir yani, ben bir şey demem çünkü huzurdayız" .... "yıldızlar canlı
cinler var, bu cinleri İsrail misrail bilir bu işleri yani ben eminim Yahudiler bu işlerden
anlar. Anlatabildim mi? Vatikan da herhalde bu işlerle uğraşıyor, tam bilmiyorum ama cin
meselesinden ama edeple, adapla bu işleri kapatmak lazım. Var yani cinler var, insan ve
cin minelcinnetivennas kuran bu süre bu ayetle biter. Ya bunlar hep var, istediğiniz yere
koy. Cumhuriyetteki görüntüler niye yok veya Danıştay 'da ki görüntüler niye yok yani, hal
var hal yani bu cinler hep bu işlerin içinde yani ha bunu bilgi olarak söylüyorum, birçok
insan belki bilir de, böyle şeyler var. Biz bu alt yapıya var yani Hüseyin Görüm'de de
vardır bu Hüseyin Nala 'da da vardır, bu anlatabildim mi? belli bir mana seviyesinde
erişmiş insanlarız demeyeyim de, bu minvalde yaşam çabası içerisinde olan insanlar, hani
kopuk bir hedefe gidebilirdik yani üçümüz veya ben ikisinin arkasından gidebilirdim yani
bu yapıdaydık yani biz o zaman yani tam, tamam desek. Yahudileri kaldıralım haraç alalım
anlatabildim mi? bunları da fakirlere dağıtalım, silah alalım, yeni eylemler buna vardım
ben yani, onun için özellikle üç, üç, üçümüz yani, ben bu üçü ikisiyle şey yapardım. Başka
da bir şeyim yok. Türkeli dergisi, diğer dergi hatır icabı yani Hüseyin ağabey diyordu
yahut tamam ağabey gelin der ama sadece gösteririm " şeklindeki beyanlarında cin v.s ile
kendisinin irtibatlı olduğunu . sanık Hüseyin Görüm'ünde bu alt yapının içinde olduğunu
ifade etmiştir.
Bu ifadeler, duruşmaya sanık Zeki Yurdakul Çağman tarafından getirilen ve sanık
Alparslan ArslanTn beyanına göre eylemlerden sonra yanına gidip roket, uzun namlulu
silah ve mermi alarak bankalara. Doğan medya ve ATV'ye eylem yapmayı birlikte
planladığını söylediği Teoman Ekşioğlu tanık olarak dinlenmeden önce dile getirilmiştir.
Sanık Osman Yıldırım'ın Cumhuriyet'e atılan el bombalarının Ataşehir'de bir evde
verildiğini beyan etmesi üzerine, dosyanın bir kısım sanıkları, bu beyanların doğru
olmadığı, böyle bir evin ve toplantının olmadığını savunmalarına karşılık, 116. Celsede
Alparslan ArslanTn cinlerden. Recep'in evinin sarılmasından ve Cumhuriyetten,
bombalardan söz etmesi, sonraki celselerde bazı ifadelerini baskı altında verdiğini beyan
etmesi mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
Sanık Alparslan Arslan her ne kadar üzerine atılı Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması
ve Danıştay'da 1 üyenin öldürülmesi ile 4 kişinin öldürülmeye teşebbüs edilmesi
eylemlerini türban örtüsüne karşı refleks olarak yaptığını beyan etmiş ise de; yukarıda
anlatıldığı üzere Ergenekon terör örgütü mensupları ile sürekli irtibat halinde olduğu,
toplantılara katıldığı ve örgütün söylemlerini duruşmada sık sık tekrarlaması, görünürde
ilişkilerini kesip, dini yönü ağır basan Salih Kurter ile irtibata geçmesi, 3. Bombayı atarken
tekbir getirmesi, Danıştay'da eylem sonrası sakinleştirildikten sonra unuttuğu bir şeyi
hatırlayarak tekbir getirmesi, Ankara'da 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1. Duruşmasında
namaz kılmak için hamle yapması ancak duruşmaya ara verildiğinde namaz kılmaması, bir
sanık müdafiinin girdap operasyonu dosyası istensin talebi üzerine Fethullah Gülen'den
özür dilemesi, son duruşmada, şeriat isteyen beyanlarda bulunması ve bu eylem ve
beyanlarının örgütün organize ettiği Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması davasına
gerekçe yapılması, sanığın kişiliği, arkadaş çevresi, irtibatlı olduğu ve fikir birliği içinde
olduğu kişilerin özellikle Ergenekon terör Örgütü mensuplarında oluşması, radikal dini
Dostları ilə paylaş: |