anlattığında kendisine Erzurum Cumhuriyet savcısının da orda olduğu söylenerek savcıyla
görüşmesini sağladıklarını, çalıştığı kurumun bağlı bulunduğu şirkete ait diğer kurumlarda
bu kişilerin kurguladıkları komplolar ortaya çıkmadan bu kişiler hakkında gerekli
işlemlerin yapılmasını istediğini, kendisine anlatılan bu olaylar sonrasında aklına her aydın
gibi takip etmiş olduğu gündemdeki albay çiçek belgesi olarak bilinen belgeyle birebir aynı
olduğunu düşündüğünü, Erzincan'daki bu kişilerin o belgeyi hazırlayan kişi yada kişilerle
birlikte hareket ettiklerini düşündüğünü. bu tür komploları uygulamak suretiyle
Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü bozmak istediklerinin anlaşıldığını,
cezalandırılmalarını istediğini" beyan etmiştir.
b- "Erzincan" isimli gizli tanığın ifadesinde özetle:
'Adıyaman Besnili olduğunu, yaklaşık 15 yıldır Gülen cemaatine ait ev ve yurtlarda
kaldığını, Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünü kazandığını ve
Diyarbakır'da okurken bir süre yine cemaate ait evlerde kaldığını, sonra astsubay olan
eniştesinin tayinin Diyarbakır'a çıkmasından ötürü onlarla birlikte kalmaya başladığını,
ikinci sınıfta okuduğu sırada tekrar sınava girerek Erzincan Üniversitesi Fen Bilgisi
Öğretmenliğini kazandığını, Diyarbakır'da aynı cemaat evinde tanıştığı Ali Rıza isimli
şahsın referansı ile Erzincan'a geldiğinde Şahika öğrenci yurdunda kalmaya başladığını,
yurtta aynı odayı paylaştığı İ. Ç, isimli şahsın yine aynı yurtta kalmakta olan Şahin ve
Sinan isimli şahıslarla birlikte PKK sempatizanlığı yaptıklarını anladığını, konuyu internet
ortamında birkaç kez MİT'in sitesine yazdığını, Kurdoğlu cemaatinin evlerinde kalan
Abdülkerim isimli arkadaşının evindeyken kendisiyle MİT görevlilerinin irtibata
geçtiklerini ve aynı gün şahıslara ait araçta görüştüklerini, şahısların iki kişi olduklarını ve
ihbara dair konuştuklarını, aynı zamanda kendisinden ailesiyle alakalı detaylı bilgi
aldıklarını ve birtakım bilgileri de bildiklerini, ihbara konu şahısların Kredi Yurtlar
1378/2271
i
Kurumuna bağlı yurda geçmesi sebebiyle kendisini oraya göndermek istediklerini ve
düşünmesi için süre verdiklerini, bir hafta sonra tekrar buluştuklarını, bu görüşmede önceki
görüşmede gelen şahıslardan birisinin bulunduğunu diğerinin yerine "Murat"* isimli şahsın
olduğunu ve bundan sonra kendisiyle irtibat kuracak şahsın Murat olacağını söylediklerini,
kendisini kredi yurtlar kurumuna göndermekten vazgeçtiklerini, bulunduğu ortamdaki
PKK sempatizanı kişilerle ilgili bilgi vermesini istediklerini, kendisinin de PKK
sempatizanları ve faaliyetleri konusunda olduktan sonra bilgi verebileceğini söylediğini,
öğrenciliğini rahat geçirme konusunda kendisine aylık ücret vereceklerini söylediklerini,
bu şekilde bu görüşmeyi tamamladıklarını, Abdülkerim isimli arkadaşının Kurdoğlu
cemaatine ait evde birlikte kalmayı teklif ettiğini ve kendisinin de bunu kabul ettiğini ve o
evde kalmaya başladığını, bu durumu Murat isimli MİT görevlisine söylemediğini,
Murat'ın kendisinin Şahika yurduna ait evlerde kalmasını istediğini, sonraki görüşmesinde
Murat'ın nerde kaldığını sorduğunu, kendisinin Şahika yurduna ait evlerde kaldığını
söylediğini, Murat'ın kendisine cemaatleri ayırt edemediğini kaldığı evin Kurdoğlu
cemaatine ait evlerden olduğunu ve bu eve eniştesinin vasıtasıyla geçtiğini bildiklerini
söylediğini, Gülen cemaati ile ilişkisinin kopup kopmadığını ve kaldığı evdeki kişileri
sorduğunda, kendisinin de evin sorumlu kişisinin Osman abi isimli şahıs olduğunu
söylediğini, kaldığı evde Yıldırım isimli birisinin kalıp kalmadığını sorduğunu, kendisinin
de bilmediğini ancak öğrenebileceğini söylediğini, Murat'ın Yıldırım'ın tehlikeli biri
olduğunu söylediğini, sonraki görüşmelerde bu şahsın asker olduğunu ve Murat'ın
söylediklerinden dolayı evden ayrılmak istediğini söylediğini, ancak Murat'ın kendisinin
bu eve geçmesinden dolayı sevindiklerini belirttiklerini, bu evde kalan Ersin, Osman,
Yıldırım isimli şahısların örgüt mensubu şahıslar olduklarını ve onlarla ilgili bilgi
istediklerini söylediğini, görüştükleri gün eve geldiğinde Yıldırım isimli şahısla tanıştığını,
birkaç gün sonra Murat'ın kendisini arayarak YıldırımT görüp görmediğini sorduğunu, bir
hafta sonra buluştuklarında gösterdiği resimden kendisine YıldırımT teşhis ettirdiğini,
Murat'ın Yıldırım'ın çantasında irticai kitaplar ve dokümanlar olduğunu, bulunduğu
ortamda herkesle irticai konularda sohbet ettiğini, çok tehlikeli biri olduğunu yıllardır
peşinde olduklarını ama gerekli belgeleri yakalayamadıklarını söylediğini, bunun üzerine
kendisinin YıldırımT takibe aldığını. Murat'a Yıldırım ve kalmakta olduğu eve gelenlerle
ilgili bilgi verdiğini, bir Pazar günü birlikte kaldığı Osman, Yıldırım ve Ersin ile birlikte
Bayburt'ta Kurdoğlu cemaatine ait eve gittiklerini, oradayken Murat'ın kendisini arayarak
kapı numarasını almasını istediğini, Bayburt'a gideceğini Murat'a söylemediğini ve nasıl
haber aldığını bilmediğini. Bayburt kalesini gezdikleri esnada Osman ve Yıldırım'ın
fotoğrafını çekmesini istediğini, kendisinin de ikisi yan yana dururken fotoğraflarını
çektiğini ve Murat'a verdiğini, kapı nosunu almayı unuttuğunu söyleyince kendisine
kızdığını ve böyle şeylere dikkat etmesi gerektiğini söylediğini, bu olayları yaşadığında
2008 yılı olduğunu ve kurban bayramının yaklaşmış olduğunu.
Kaldığı cemaatin kitap okuma programı için Diyarbakır'a gitmek için otobüse binmek
üzereyken, Murat'ın arayıp şirketin ismini ve otobüsün plakasını sorduğunu, Diyarbakır'da
da kendisini izleyenlerin olacağını, kendisini orada İbrahim abi isimli birisinin alacağını ve
şahsın arabasının plakasını kendisine vermesine söylediğini, Diyarbakır'da kendisini
karşılamaya kimse gelmeyince bir arkadaşını arayarak eşyalarını ablasının evine
götürdüğünü, Diyarbakır'da kaldığı süre içinde de kaldığı evle ilgili bilgileri Murat'a
aktardığını, kitap okuma programının olduğu zaman orada sohbete eniştesiyle birlikte
askeri doktor yüzbaşı ve askeri doktor binbaşı olan eniştesinin iki arkadaşının da geldiğini,
o evde bir gün daha kaldıktan sonra memleketine döndüğünü, bayram geçtikten iki üç gün
sonra Murat'ın kendisini arayarak acilen Erzincan'a dönmesini söylediğini, Erzincan'a
1379/2271
döndüğünde hemen görüştüklerini ve Murat'ın kendisine bir fotoğraf gösterdiğini ve
tanıyıp tanımadığını sorduğunu, kendisinin tanıdığı halde tanımadığını söyleyince Murat'ın
sinirlendiğini, kendisine hitaben dersi kimin yaptığını resimdekilerden birisinin yapıp
yapmadığını sorduğunu, kendisinin de bunlardan birisinin yapmadığını uzman çavuş olarak
bildiği Murat abi isimli şahsın yaptığını söylediğini, bu olayın üzerine kendisini birisiyle
tanıştıracağını söyleyip Bayburt yolu üzerindeki bir restorana gittiklerini, restoranda Kerim
isimli istihbaratçı gözlüklü kel birisiyle görüştüklerini, Murat'ın kendisini farklı insanlarla
görüştürmesinden dolayı şüphelendiğini, Kerim'in kendisine Murat'ın gösterdiği binbaşı
ve yüzbaşının resimleriyle birlikte 8 adet uzman çavuş ve astsubaylara ait resim
gösterdiğini, isimlerini teker teker yazarak kendisine tanıyıp tanımadığını sorduğunu,
resmini gördüğü İbrahim isimli astsubayın sohbette olduğunu söylediğini, Kerim'in binbaşı
ve yüzbaşının da sohbet ettiklerini neden söylemediğini sorduğunu, kendisinin de sohbeti
yapan kişinin Murat isimli şahsın yaptığını söylediğini, bunun üzerine Kerim'in
sinirlendiğini ve bu bilgileri emniyetle ve diğer istihbaratla paylaştıklarını, kendisine 300
lira verip makbuz imzalattığını, yüzbaşı ile binbaşının o sohbete katıldıklarını bildiklerini
ama kendisinin ağzından duymak istediklerini, onların ordu içinde kalıp bütün bölücü
faaliyetleri yapan kişiler olduğunu söyleyip sonra çıktığını, ardından Murat'ın kendisini
bıraktığını ve birkaç gün daha Erzincan'da evdeki programa katılmasını istediğini, iki gün
programa katıldıktan sonra tekrar buluştuklarını, buluşmaya Kerim ile Murat'ın birlikte
geldiklerini, yine binbaşı ve yüzbaşıyı tanıyıp tanımadığını sorduklarını, yine tanımadığını
söylediğini, aynı evde kaldığı Yıldırım'ın kimliğini almasını istediklerini, o gün üç defa
görüştüklerini ve en son alamayacağım söylediğini, Kerim'in üzerinde 800 milyar yazan
çeki göstererek istediklerini yapması halinde çeki kendisine vereceklerini söylediğini,
beraber kaldığı Yıldırım'ın çantasına silah ve illegal olan kitap ve doküman koymasını
istediklerini, kendisinin de çantasında zaten risalei nur var dediğini, bunun üzerine
Kerim'in Yıldırım'ın üzerinde daha önce arama yaptıklarını ancak çantasının içinde sadece
bir tane risalei nur bulduklarını onun da suç olmadığını, bu kişi ile başa çıkabilmeleri için
çantasına veya odasına kendisine verecekleri silahı ve illegal belgeleri koymasını, ayrıca
odasına kamera yerleştirmesini söylediklerini, bunları yapması için süre verdiklerini, ancak
kendisinin bu işi yapamayacağını söylediğini, bunun üzerine kendisine devletin isteklerini
yapamadığını, ancak yine de kendisiyle çalışmaya devam edeceklerini söylediklerini, bu
olayların yaşandığında 2009"un ilk günleri olduğunu,
Sonraki dönemlerde Murat ile görüşmelerinin devam ettiğini, ancak Kerim'in görüşmeye
gelmediğini, Murat'ın kendisine söylediklerinden korkup korkmadığını sorduğunu,
kendisinin de söyledikleri ile yaptıklarının çeliştiğini söylediğini, kaldığı evde risalei nur
okunduğunu ve siyasi konuların ve herhangi bir örgüte yönelik konuşmalar
konuşulmadığını belirttiğini, ertesi gün tekrar buluştuklarında Murat'ın kendisini biriyle
tanıştıracağını söylediğini, arabaya binen kişinin 20 dakika zamanı olduğunu, Murat'ın
şahsa "savcım tanışabilirsiniz"' dediğini, şahsın kendisine dönerek ismini Hüseyin olarak
söylediğini, sonra kendisine mitçileri kastederek neden ahilerini dinlemediğini, neden
dediklerini yapmadığını, ailesinin, eniştesinin, devlet memuru olan kardeşlerinin olduğunu,
yaptığı hatanın onların hayatına mal olabileceğini, bu işin içerisine giren herkesin mezara
kadar kendileriyle geleceğini, görüştüklerini kimsenin bilmemesi gerektiğini, cemaatteki
gelişmelerin nasıl olduğunu, kaldığı yerde askerlerin olup olmadığını sorduğunu, bu
cemaat içerisinde kalarak daha sonra bu cemaate öğretmenlik yapacağını ve kendilerine
daha faydalı olacağını, mitçi ahilerini kesinlikle dinlemesi ve kendisine verilen paraları
dikkatli harcaması gerektiğini, kendisini bir daha göremeyeceğini, bir işi olduğunda MİTçi
1380 / 2271
ahilerine söylemesini onların kendisine ileteceğini ve halledeceğini söylediğini, bu kişinin
gözlüksüz ve kel olduğunu.
Yaz tatiline gitmeden önce Murat'ın kendisini merkez komutanlığındaki kişilerle
tanıştıracağını söylediğini, belki kendilerinden çıkıp onlara geçeceğini, oranın reisinin S.B.
olduğunu, önce küçük rütbeli kişilerle sonra da Saldıray'la tanıştıracaklarını, Gülen
cemaati içerisinde kalıp ileriki zamanlarda üst makamlara geldiğinde çok önemli kişilerle
tanıştıracaklarını bunlardan birisinin de Saldıray olduğunu. Murat ile görüşmelerinde
merkez komutanlığı ve savcı kelimelerinin çok geçtiğini.
Yaz tatilinde memlekette olduğu sıralarda haberlerde ''Erzincan'da cemaate darbe planı"
şeklinde haber sunulmaya başlayınca. Erzincan Başsavcını ekranda görünce irkildiğini, ne
olduğunu soran babasına başından geçen olayları anlattığını, arabada görüştüğü savcının
ekranda gördüğü Erzincan Başsavcısı olduğunu, sonra babasına Erzincan'a gitmek
istemediğini korktuğunu söylediğini, ancak babasının bir şey olmaz diyerek gönderdiğini.
Kurdoğlu cemaati ve Gülen cemaati ile ilgili mitçilerin bilgi istemesinden dolayı
kendisiyle uğraşacaklarını ve bu yüzden oralarda kalmak istemediğini, Murat ile
görüştüklerinde Kurdoğlu cemaatine yerleşip yerleşmediğini sorduğunu, kendisinin de
oradan ayrıldığını Fethullah Gülen cemaatinde görevlendirildiğini söylediğini,
Murat'ın kendisinden babası aracılığıyla Adıyaman milletvekili M.E.Tn kardeşi olan
emekli yarbay C.E. ile ilgili bilgi istediğini, ancak detaylı bilgi veremediğini, Murat'ın
kendisine yarbay C. hakkında bilgi verdiğini, şahsın Ankara'da görev yaptığını ve
Kurdoğlu cemaatine ait evde kaldığını, ayrıca ellerinde infaz listesi olduğunu ve bu listede
yarbay Cemal ve askeri doktor yüzbaşı Yıldırım'ın da olduğunu söylediğini, bunun üzerine
kendisinin yaz tatilinde Adıyaman'da iken milletvekilini aradığını, kendisini Mehmet Kara
olarak tanıttığını ve şahısla görüşüp başından geçen her şeyi anlattığını, abisi C.E.Tn
MİT'çilerin infaz listesinde olduğunu söylediğini, şahsın kendisine döner dönmez Adalet
Bakanı ile görüşüp gerekeni yapacağını söylediğini,
Yaz tatili bitmiş okullar açılmış olmasına rağmen tedirgin olduğu için Erzincan'a
dönmediğini, mitçi Murat'ın sürekli kendisini arayarak dönmesini istediğini, kendisinin
ancak Ekim 2009 sonlarına doğru Erzincan'a dönebildiğini, Erzincan'a Diyarbakır
üzerinden geldiğini, ablasına giderek Erzincan'da başından geçen olayları anlattığını,
ablasının da astsubay olan eşine anlattığını, eniştesinin bu kişilerin ülkeye zararlı kişiler
olduğunu, kesinlikle bu kişilerle görüşmemesi gerektiğini, kendisine de zararının
dokunabileceğini söyleyerek o gece Diyarbakır'da bulunan Kurdoğlu cemaatinin
sorumlusu Ahmet Abi ile görüştürdüğünü.
Babasının bir tanıdığının kanalıyla Erzincan'da TedaşTn misafirhanesine yerleştiğini, bu
zaman zarfında Mitçi Murat'ın tekrar aradığını, 2009'un ekim ayının sonlarında aradığında
nerde olduğunu sorduğunu, ancak Mitçilerin gerçek niyetlerini anladığı için tedaşta
kaldığını söylemediğini, kendisinin de özel Otlukbeli ilköğretim okulunda olduğunu,
buraya yerleştirdiklerini.o dönemde daha önceden tanıdığı Ali Rıza isimli şahsın referansı
ile Otlukbeli kolejine gittiğini, ancak buradakilerin tayinin çıkmış olduğunu, okul müdürü
Ahmet'in yanına girip kendisiyle görüştüğünü. Murat'ın kalacak yer ayarlamaya çalıştığı
sıralarda Mitçi Murat'a gülen grubunda olduğunu ve orada ders vermeye başladığını
söylediğini, Mitçi Murat'ın "gülen grubunun kolejine yerleşmişsin çok iyi burada özellikle
muhasebeci ile aranı iyi tut. Buraya yardım eden esnafların listesini istiyoruz. Kimler ne
1381 /2271
kadar yardım ediyor bunu istiyoruz, zaten Otlukbeli kolejinde bize çalışan muhasebeci var.
İsmi İsmaildir" dediğini,ayrıca öğrencilerin ve babalarının kimliklerini kendisiniden
istediğini, Mitçi Murat ile görüştükten sonra tekrar okul müdürü ile görüştüğünü ve
sıkıntısı olduğunu söyleyerek başından geçenleri anlattığını, kendisini okul müdürüne o
zaman Memduh ismiyle tanıttığını, başından geçen olayları Ahmet ve Latif isimli kişilere
anlattığını, bu kişilerin bu olayları basından duyduklarını söyleyerek çok şaşırdıklarını ve
kendisine yardımcı olacaklarını söylediklerini, bu süre içerisinde Mitçi Murat ile
görüştüğünde devamsızlıktan kalabileceğini söylediğini. Murat'ın fizik hocasıyla
görüşerek hallettiğini, ama bu olaydan sonra sınıftaki arkadaşlarının kendisine olan bakış
açılarının değiştiğini,
Ahmet ve Latif isimli kişilerle görüştükten sonra Murat'ın tekrar arayarak yeri değiştirelim
mi diye sorduğunu, bundan sonra verdiği e mail adresi ile haberleşeceklerini söylediğini,
bu adreste taslak bölümünde yazı yazacağını ve o yazıya göre hareket edip,okuyup
silmesini istediğini, kendisine vermiş olduğu e mail adresinin
canErzincan_2009@mynet.com, şifresinin 1 12233 olduğunu, bundan sonra kendisiyle
görüşmelerini bu e mail adresi üzerinden yapmaya başladıklarını, Murat telefonu
çaldırdığında kendisinin gidip e maili kontrol ettiğini, sonra Murat'la buluştuklarını,
yanında "Şahin"' diye tanıştırdığı kel kafalı birisinin olduğunu, konuşmalarında mitçi
Murat'ın bu kişiye "müdürüm" diye hitap ettiğini, Şahin isimli kişinin bu görüşmede
Murat'a kızarak neden işlerini telefonla konuşarak hallettiklerini, bundan sonra kesinlikle
telefonla konuşmak haberleşmek olmadığını, bütün haberleşmelerini msn üzerinden
gerçekleştireceklerini şeklinde talimat verdiğini, Şahin'in kendisine hitaben kendileriyle
görüştüğünü kimseye söyleyip söylemediğini veya babasına söyleyip söylemediğini
sorduğunu, korktuğu için kimseye söylemedim dediğini, bunun üzerine "madem kimseye
söylemedin Erzincan 'da cemaatte işler niye karıştı, bu konuda yemin eder misin" dediğini,
kendisi de korktuğu için "yemin ederim, kimseye söylemedim" dediğini, jandarmadan
emniyetten birileri yanına gelirse direk kendilerine telefon etmesini söylediklerini,
Onlardan ayrıldıktan sonra eve yürüdüğünü, 58 plakalı bir aracın yanına yaklaştığını,
ismini söyledikten sonra kapıyı açarak hemen bin dediklerini, arabadaki kişilerin
kendisiyle konuşmak istediklerini ve doğruyu söylemesini istediklerini, kendisine kiminle
çalıştığını, biraz önce görüştüğü kişilerin kim olduğunu sorduklarını, bunun üzerine
görüştüğü kişilerin sivil polis arabası olduğunu söylediğini, bunun üzerine şahısların daha
da kızarak onların kendi arkadaşları olduğunu, jandarma istihbarattan olduklarını, kendisi
tekrar Kurdoğlu cemaatine gönderseler gidip gitmeyeceğini sorduklarını, en küçük kız
kardeşinden başlayarak tüm ailesini öldüreceklerini, kendisini tekrar arayacaklarını, o
kişilerle görüşmemesini bundan sonra kendileriyle görüşeceğini, etrafına bakmadan direk
evine gideceksin dediklerini, aracın içinde 4 kişi olduğunu, aracın içinde çantada uzun
namlulu silah olduğunu, ayrıca öndeki kişinin silahını çekerek mekanizmayı kurup beline
koyduğunu, önde sağda oturan kişiyi dönüp kendisine kızdığı için yüzünü gördüğünü ve
tanıyabileceğini, arabadan inip eve girdiğini, camdan plakayı almak için baktığında
arabanın gitmiş olduğunu, bu sırada Murat'ı arayıp olayı anlattığını, ertesi gün
buluştuklarını, Şahin'in de olduğunu, başından geçen olayı anlatınca Şahin'in bunu kesin
cemaatteki polislerin yaptığını söylediğini ama kendisinin buna inanmadığını, zaman
zaman kendisine jandarma istihbarattan, emniyet istihbarattan gelebilirler dediklerini, bu
olayı da kendilerinin yaptığını düşündüğünü,
1382 / 2271
Ertesi gün MuratTn tekrar aradığını ve buluştuklarını, kendisine Latif hocaya gidip anlattın
mı diye sorduğunu, o esnada telefonunun çaldığını ve müdürüm dediği şahısla
konuştuğunu, telefonda Murat'a kendisini indirmesini söylediğini ve bunun üzerine
kendisini indirdiğini ve 16/11/2009 gününe kadar kendisini hiç aramadıklarını, kendisinin
de onları aradığını ancak telefonlarının kapalı olduğunu,
Tedaş'a yerleştiği sıralarda Murat ve Şahin ile yaptığı görüşmelerde koleje yerleştiğini
düşünerek özellikle yurt dışına gidecek olan kişilerin isimlerini öğrenmesini ve kendilerine
söylemesini istediklerini.
İfadesinde anlattığı Kerim isimli kişinin yüzde doksan dokuz jandarmada görevli
olduğunu. Kerim'i görse kesinlikle teşhis edeceğini, bunun dışında hiçbir istihbarat
görevlisiyle görüşmediğini.
Mit'e verdiği bilgiler karşılığında zaman zaman 100, 300-350-400 tl şeklinde düzensiz
aralıklarla para verdiklerini, buna karşılık makbuz imzaladığını, Kerim tarafından ve Murat
ile birlikte kendisine tanıştırılan savcı kendisini şayet kendisine verdikleri görevler silah
konulması, illegal işlerle ilgili olarak kendilerine en ufak bir şekilde ucu dokunursa bütün
sülalesini bitirip yok edeceklerini, gerekirse kendilerinin de öleceğini ama onun sülalesini
bitirdikten sonra ölürüz diyerek Kerim ve savcının ayrı ayrı zamanlarda kendisini tehdit
ettiklerini,
MitçiTerin Erzincan'da kendisinin kaldığı Kurdoğlu cemaatine ait evi gülen grubuna ait ev
olarak bildiklerini, Kurdoğlu cemaati olarak ayrı bir cemaat olduğunu bilmediklerini, bu
nedenle oraya yönelik yapmak istedikleri her şeyin aslında gülen grubuna yönelik
yaptırmak istedikleri illegal şeyler olduğunu, savcının kendisine istediklerini yapması
karşılığında ilerde çok para kazanacağını, her ne kadar gülen cemaatine ait okulda
öğretmen olsa da onların vereceği maaşın az olduğunu, bunun yanında mitçiler tarafından
kendisine iyi miktarda para verileceğini söylediğini,
Kendisine savcı olarak tanıtılan kişiyi yazın haberlerde televizyonda görüp teşhis ettiğini,
bu kişinin kesinlikle Erzincan Başsavcısı olduğunu ismini sonradan haberlerde öğrendiğini.
Kerim ile Bayburt yolu üzerinde yaptıkları görüşmede kendisine teklif ettikleri illegal işleri
yapması, verecekleri suç unsuru taşıyan eşyaları kurumlara koyması karşılığında 800
milyarlık çek yazıp kendisine vereceklerini, ancak bunun bir anda olmayacağını, zaman
içerisinde yaptığı işler karşılığında yükselmesi ile birlikte verileceğini söylediğini,
Şahin isimli MİT müdürünün kedisine görüşmelerde özellikle Gülen cemaatine ait kolejde
kalmasını ve kendisine verecekleri her türlü işi yapmasını ısrarla söylediklerini, kendisine
gülen cemaatine ait kolejde kalması için baskı yaptıklarını, kendisine itimatlarının
kalmadığını, gülen cemaatine ait kolejde kalıp kalmadığını ısrarla sorunca kendisinin de
korkudan orada kaldığını söylediğini,
MİTçilerin kendisine ayrıca cemaatin evlerine veya kurumuna yerleştirilmek üzere
dinleme cihazı vereceklerini söylediklerini" beyan etmiştir.
Gizli Tanık ERZINCAN'ın 03.02.2010 tarihinde Erzurum Cumhuriyet
Başsavcılığında alınan ek ifadesinde; "MİT görevlileriyle ilk irtibata geçtiği tarihin
1383 / 2271
Kasım 2008 olduğunu, 0534 323 45 18 nolu telefonla kendileriyle tam bir seneye yakın
irtibatta olduğunu, MİT görevlisi Murat'ın 2. görüşmesinde kendisine "Sizin evde Yıldırım
isimli, rütbeli bir asker var, bu terör örgütü üyesidir, Yıldırım'ın acil fotoğrafını istiyor"
dediğini, bunun üzerine evde kalan Yıldırım isimli kişinin cep telefonuyla fotoğrafını
çektiğini, Murat'ın elinden telefonu zorla alarak tüm telefon numaralarını elindeki listeyle
karşılaştırıp işaretlediğini, cemaat evlerinde kalan ve benim telefonumda ismi olan herkesi
işaretlediğini ve telefonundaki Yıldırım'a ait fotoğrafı da bluetooth vasıtasıyla kendi
telefonuna aktardığını, çekmiş olduğu bu fotoğrafı Kurdoğlu Cemaati'ne girdikten bir hafta
sonra Bayburt gezisi sırasında çektiğini, Şahin isimli kişiye müdür olarak hitap edildiğini,
bu görüşmede kendisine "Biz Jandarma İstihbaratız, biz seni tekrar Kurdoğlu Cemaati'ne
göndersek gider misin?" dediğini ve yine "Seni emniyet ya da jandarmada alanlar olabilir,
jandarma durdurursa birşey olmaz, çok arada kalırsan bizi söyleyebilirsin, ancak emniyet
mensupları senin yanına gelirse veya seni alırsa kesinlikle bizden bahsetmeyeceksin,
bahsedersen seni öldürürüm" dediğini belirtmiştir.
c- "Munzur" isimli gizli tanık ifadesinde özetle:
"Erzincan'da ... isimli kafesinin oiduğunu, bu kafeye genellikle üniversite öğrencilerinin
geldiğini, bilahare komutanların da gelip gitmeye başladığını, burada Şenol isimli bir
başçavuş ile tanıştığını, sonraki süreçte Şenol başçavuşun Ersin, Halit başçavuş ve Serdar
Dostları ilə paylaş: |