alacağını söylediğini, üç şişe molotof yaptığını, Dörtyol istikametine giderken bir bira
şişesi bulduklarını. Bedirhan 'ın kola şişesindeki benzinleri bira şişesine aktardığını. Murat
ve Fatih 'in Taksim 'e gitmek için ayrılmak istediklerinde Bedirhan 'ın, kendisinde 1500 hap
olduğunu, Taşocağında kendilerine verebileceğini söylediğini, Fatih 'in hap kullandığı için
bekleyeceğini söyleyip Taşocağı istikametine gittiğini, kendisinin Bedirhan ve Umut ile
taksiye binerek Şişli'ye gittiklerini, takside konuşmadıklarını ve gazeteye 50 metre kala
taksiden indiklerini, gazeteye yaklaştıklarında Bedirhan 'ın kendisine sen etrafı gözetle bak
dediğini. Umut'un karşıya geçeceğini ve havaya iki el ateş edeceğini ve insanların
1564 / 2271
<
üstlerine gelmemesini sağlayacağını, kendisinin de molotofu atacağını söylediğini,
Cumhuriyet Gazetesinin bahçesinin duvarına yaklaştıklarında Bedirhan 'ın ateş istediğini,
Umut'tan kibriti alarak elindeki molotofu ateşlediğini ve gazete binasının bahçesine
attığını, sonra kaçtıklarını, Umut Erdoğan'ı minibüsçülerin yakaladığını, Bedirhan ile
kaçarak bir taksiyle Eyüp 'e gittiklerini, taksiciye para ödemeden kaçtıklarını, Taşocağında
Bedirhan ile buluştuklarını sonra eve gittiğini, Taşacağında Murat ve Fatih 7 görmediğini,
olaya karışmasının sebebinin Bedirhan'm kendisine 500 YTL vereceğini söylemesi
olduğunu, Bedirhan'ın paralı kişilerle, Ülkü Ocaklarından silahlı kişilerle dolaştığını,
birkaç kez kuru sıkı silah taşırken gördüğünü, olay gecesi de Umut 'a silahı Bedirhan 'ın
verdiğini, Umut 'u bu silahı ve 500 YTL vermeyi vaadederek kandırdığını, nezaretteyken
Umut 'un kendisine gazete önünde beklerken Bedirhan 'ın Umut a araç ile İlhan Selçuk 'un
çıkacağını ve ona doğru silahı patlatmasını, silahın patlamaması halinde de silahı üzerine
doğru fırlatmasını istediğini söylediğini, olayı kimlerin yaptırdığı hususunda bilgisinin
olmadığını beyan etmiştir. Oğuzhan Aslan Mahkemedeki sorgusunda da Savcılıkta verdiği
ifadenin doğru olduğunu, pişman olduğunu ifade etmiştir.
Umut Erdoğan 2.4.2008 tarihinde Şişli Cumhuriyet başsavcılığında müdafi Av.Alper
Karaaslan refakatinde alınan ifadesinde; Bedirhan Şinal'ı küçüklüğünden beri tanıdığını,
Oğuzhan Aslan 'ın ise arkadaşı olduğunu, olay günü 12.30 sıralarında Bedirhan 'ın gelerek
Cumhuriyet gazetesine ses bombası atacağını, kendisinin de yanında durmasını istediğini,
bu teklifi kabul ettiğini, birlikte yürüdükleri sırada Oğuzhan ile karşılaştıklarını, top
oynadıklarını, sonra Oğuzhan 'ın eve gideceğini söyleyip ayrıldığını, Bedirhan 'ın da, Çetin
Abi isimli bir şahıs ile buluşacağım diyerek belindeki silahı verip saklamasını istediğini,
okul bahçesinde silahla beklemeye başladığını, 10-15 dakika sonra Bedirhan ile
Oğuzhan 'ın geldiklerini, Bedirhan 'ın Cumhuriyet gazetesine bomba atmayı kastederek,
tamam bu işi yapalım demesi üzerine Oğuzhan 'ın da teklifi kabul ettiği, Oğuzhan 'ın
Bedirhan 'a 30 YTL verdiğini, Bedirhan 'ın bombayı Hakan isimli kişinin getireceğini
söylediğini, okulun bahçesinde yarım saat kadar beklemelerine rağmen kimsenin
gelmediğini, Bedirhan 'ın kendilerine, Cumhuriyet gazetesine molotof atalım dediğini,
benzin almaya gittikleri sırada Fatih Derdiyok ile karşılaştıklarını, Bedirhan ile Fatih 'in
benzin istasyonuna gittiklerini, benzin aldıklarını. Bedirhan 'ın molotof hazırlamak için
kendisini 3 şişe kola almaya gönderdiğini, geldiğinde Bedirhan, Oğuzhan, Fatih ve Murat
Aplak'm olduğu yere gittiğini, Bedirhan'ın boşalan şişelere benzin doldurduğunu,
kendisinden atletini çıkarmasını istediğini, Bedirhan 'ın atleti yırtarak şişelere fitil olarak
yerleştirdiğini ve molotofu hazırladıklarını, sonra Bedirhan ve Oğuzhan ile beraber
taksiyle Şişli Adliyesi önüne gittiklerini, yürüyerek minibüs duraklarına geldiklerinde
Bedirhan 'ın belindeki silahı kendisine verdiğini ve İlhan Selçuk kapıdan çıkınca bu silahla
vuracaksın dediğini, kendisinin "tamam" diyerek silahı aldığını, Cumhuriyet gazetesi
önüne geldiklerinde bir ekip otosunun olduğunu görerek Bedirhan 'a söylediğini,
Bedirhan'ın da olsun benim kaybedecek bir şeyim yok diyerek yanındaki molotofu
tutuşturup Cumhuriyet gazetesine attığını, kaçmaya başladıklarını, Bedirhan 'ın kaçarken
silahla ateş etmesini istediğini, ancak kendisinin ateş etmediğini, Oğuzhan ve Bedirhan 'ın
olay yerinden kaçtığını, kendisinin ise yakalandığını beyan etmiştir.
Umut Erdoğan 2.4.2008 tarihinde Şişli l.Sulh Ceza Mahkemesinde müdafi Av.Alper
Karaaslan refakatindeki sorgusunda, Olay günü Bedirhan 'ın kendisine ve Oğuzhan 'a
Cumhuriyet gazetesine molotof atacağını, üst baş yapma karşılığında kendilerinin de onun
yanında durmasını istediğini, kabul ettiğini ve sebebini sormadığını, Bedirhan 'ın çıkardığı
atletle molotof hazırlattığını ve Cumhuriyet gazetesine attığını, kaçarken kendisine
1565/2271
gazeteden çıkacak olan İlhan Selçuk 'a ateş et dediğini, olay esnasında molotofun ateşini
Oğuzhan in tutuşturduğunu, kendisinin silahı yere attığını, yanlarında başka kimsenin
bulunmadığını, aslında tabanca kullanmasını bilmediğini ifade etmiştir. Umut Erdoğan
sorgusunun ardından tutuklanmış. Şişli Cumhuriyet başsavcılığının 2008/15770 sayılı
soruşturma kapsamında hakkında dava açılmıştır. Umut Erdoğan hakkındaki davanın
İstanbul 3.Çocuk ACM'nin 2008/110 esas sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmıştır.
Bedirhan Şinal 1.4.2008 tarihinde Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesinde müdafi Av.Murat
Tansel refakatindeki ifadesinde, Eyüp Ülkü Ocaklarından tanıdığı Bora Ballı ve
adamlarının Sarı Kenan isimli kişi ve adamlarını silahla yaralama eylemini, Bora
Ballı 'nın isteği ve anneannesine bakacakları vaadi üzerine üstlenmeyi kabul ettiğini,
Bora 'nın silah verdiğini, bir süre Sapanca 'da saklandığını, İstanbul 'da tren garı
yakınında yakalanıp tutuklandığını ve Bora Ballı ile Bayrampaşa Cezaevi C-27 nolu
koğuşta kaldığını, burada Seyhun Zayim ve Bayram Demirin de bulunduğu bir ortamda
Bayram in Bora 'ya İlhan Selçuk 'un vurulması eyleminden bahsettiğini ve Bora 'nın yapıp
yapamayacağını sorduğunu, Bora 'nın kabul ederek karşılığında ne alacağını sorduğunu.
Bayram Demir İn güzel şeyler alacaksın, sen de biz de memnun olacağız dediğini, o akşam
Bora 'nın kendisine İlhan Selçuk istediği adamı getirir, istediği adamı götürür, derin devlet
ile ilişkisi var, güçlü biri, bu adam istediği parayı istediği zaman getirtir, bu adam bu
kadar büyük, bu işi yaparsak senin de hayatın değişir, anneannen daha iyi yaşar, ona para
göndeririz dediğini, Bora'ya bu işi yapabileceğini söylediğini, olaydan sonra Bayram
Demir in Bora Ballı 'ya paranın nereden ve ne şekilde alınacağını söyleyeceğini, Bora 'nın
da kendisine parayı kimden ve ne şekilde alacağını söyleyeceğini, bu olay karşılığında 20
bin TL 'nin anneannesine geleceğini, kendisinin yakalanıp cezaevine girmesinden sonra da
anneannesine para gönderilmeye devam edileceğini, Avukat tutup kendisine bakacaklarını
söylediğini. Cezaevinde Bora ve Seyhun iın bulunduğu ortamda Rober Hatemo isimli
şahsın İstiklal Marşı 'nı kötü okuması nedeniyle cezalandırmak için ayağına sıkılması
konusunda konuşulduğunu ve çalıştığı eğlence merkezinin, hatta hangi işkembeciye
gittiğinin konuşulduğunu, bu eylemi cezaevinden çıktıktan sonra Seyhun Zayim in
gerçekleştireceğini, sponsorluğunu da Bayram Demirin üstleneceğini, Bayram Demir
grubunun Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç İ vurmak hususunda görüştüklerini. Bora
Ballı 'nın sürekli olarak Orhan Pamuk'u öldüreceklerini söylediğini, cezaevinden çıktıktan
sonra, koğuşta bulunan ve telefonunda Sinan Abi olarak kayıtlı olan 05393724925 nolu
telefondan, anneannesinin kullanmış olduğu 05374337079 numaralı telefonu Bora ve
Seyhun'un aramaya başladığını, daha sonra kendisinin 05344018743 nolu cep telefonunu
aramaya başladıklarını, 10-15 gün sonra cezaevine görüşe gittiğini, Seyhun ile
görüştükleri sırada Bora 'nın da gelerek ikisinin kendisini Eyüp Taşocağında çevrede
Hapçı Yusuf diye tanınan şahsın ayaklarından vurulması için azmettirdiğini, bu iş için
tanımadığı bir şahıstan tabanca aldığını, Hapçı Yusuf diye tanınan şahsı kurşunladığını,
yaralanıp yaralanmadığını bilmediğini, silahı da aldığı yere geri götürdüğünü, kendisinin
İlhan Selçuk konusunu unuttuğunu, televizyonda İlhan Selçuk'un gözaltına alındığına
ilişkin haberlerden sonra evde olduğu esnada akşam vakti Seyhun 'un anneannesinin cep
telefonunu aradığını ve İlhan Selçuk'un gözaltına alınması ve kendisinin de olayı
gerçekleştirememesi nedeniyle kendisine kızdığını ve kolunu bacağını kıracağım, seni
öldüreceğim dediğini, daha sonra telefonu alan Bora'nın da biz içerdeyken bizi
dinlemiyorsun, bu işin dışarısı da var diye bağırdığını, Eyüp Ülkü Ocaklarından tanıdığı
Hasan Çetin isimli arkadaşının moloiof atılması olayından 10-15 gün önce Hasdal Askeri
Cezaevinden tahliye olduğunu, kendisini ziyarete eve geldiğinde Bora abinin söylediği iş
ne oldu, abi rahatsız, senin kolunu bacağını kıracak şeklinde tehditlerde bulunduğunu,
1566 / 2271
Cezaevinde yaptıkları plana göre İlhan Selçuk u silahla vuracağını, silahın Bora
tarafından temin ettirileceğini, İlhan Selçuk hakkında bilgi toplayacak durumda olmaması
ve sürekli aramalarından dolayı Cumhuriyet gazetesine yemelik bir eylem yapmayı
düşündüğünü, önce silahla gazeteye ateş etmeyi düşündüğünü, bu eylemin basit olacağını
düşünerek el bombası atmayı düşündüğünü, bunun da ağır olabileceğini düşünerek
molotof atmaya karar verdiğini, Eyüp 'te eylemden önceki Cuma günü molotof yapımını
öğrenmek amacıyla Seyit Şahin'e Cumhuriyet gazetesine Oğuzhan ve Umut'la eylem
yapacağını ve parayı bulacağını söylediğini, onun da gülerek molotofun nasıl yapılacağım
anlattığını, molotofun içine talaş konması gerektiği gibi şeyleri söylediğini, molotof
yapmayı önce kabul ettiğini sonra vazgeçtiğini, olaydan bir gün önce gazetenin yerini
sorarak burada keşif yaptığım, molotofun nasıl yapıldığını öğrenmek için araştırma
yapmaya başladığını, bu konuda arkadaşları Murat Aplak ve Fatih Derdiyok ile
konuştuğunu, Murat 'ın molotof yapmayı bildiğini kendisinden duyunca yapar mısın
dediğini, Murat Aplak'ın da kabul ettiğini, molotofun yapılması için benzini nasıl
bulacağını aralarında konuştukları sırada Feti olarak hitap ettikleri Fatih Derdiyok 'un da
molotof yapmayı bildiğini söyleyerek benzini alırız dediğini ve bir tanıdığının bulunduğunu
söylediğini, Shell benzin istasyonuna Fatih ile gidip 5 TL lik benzin aldıklarını, sonra
kendisinin ve Fatih 'in, Umut ve Oğuzhan 'la buluştuklarını, Uğur Camiinin arkasında
bulunan ve aydınlatması olmayan bir sokana Murat Aplak'ın da kendilerine katıldığını,
molotof yapmak için Murat'ın üç şişe kola aldığını bu şişelerle üç molotof kokteyli
hazırladıklarını, bez olarak kullanılmak üzere Umut'un atletini çıkartarak yırttığını,
şişelerin denemek amacıyla yere vurulduğu esnada kırılmaması üzerine buldukları boş bir
bira şişesine diğer şişelerdeki benzini boşalltıklarını, böylece birlikte bir molotof
hazırladıklarını, molotof hazırladıkları sırada oradaki arkadaşlarına molotof kokteyllerini
Cumhuriyet gazetesine atacağını söylediğini, olay esnasında Umut 'un taşıdığı kuru sıkıdan
çevrilme silahı olayda güvenlikçilerden gelecek bir ateşten korunmak için, Perşembe günü
(27.03.2008) Karaköy'de ikinci el olarak 40 TL 'ye aldığını, aynı gün Eyüp Ülkü Ocağı 'na
gelip gittiği için tanıdığı ancak adresini bilmediği Uğur isimli birisine namlusunu
bozdurmak için verdiğini, tornacı olan Uğur'un Cuma günü (28.03.2008) silahı kendisine
hazır olarak teslim ettiğini, molotofu hazırladıktan sonra yanındaki silahı nasıl
kullanılacağını söyleyerek Umut'a verdiğini, Fatih ve Murat'a bir saat sonra oraya
döneceğini bir yere ayrılmamalarını söylediğini, Umut ve Oğuzhan ile bir taksiye binerek
Şişli Shell istasyonu yakınında indiklerini, birlikte yürüyerek Cumhuriyet gazetesinin
bulunduğu caddeye geldiklerini, güvenlikçilerin bulunması nedeniyle Umut'tan
güvenlikçilerin bulunduğu yerin ön kısmına gitmesini istediğini, Umut'un gittiğini,
Oğuzhan 'ın kibritle yakmış olduğu molotofu kendisinin Gazetenin bahçesine doğru
fırlattığım, kaçmaya başladıkları esnada Umut'a silahı patlat, patlat diye bağırdığını
Umut 'un silahı doğrulttuğunu ancak ateşleyemediğini, birlikte kaçtıklarını, kendisinin ve
Oğuzhan 'ın önde Umut 'un ise arkada olduğunu, Umut 'un olay yerinde vatandaşlar
tarafından yakalandığını, kendisinin ve Oğuzhan 'ın ara sokaklara daldıklarını sonra bir
caddeye çıkarak taksiye bindiklerini ve Oğuzhan ile birlikte Eyüp 'e döndüklerini, Umut 'un
yakalanması nedeniyle Cami sokağında bekleyen Murat ve Fatih 'in yanına
gidemediklerini, Taşocağı olarak isimlendirilen mevkide bir parkta 10-15 dakika
Oğuzhan 'la oturduklarını, daha sonra evlerimize gidelim diyerek ayrıldıklarını, evde
benzin kokan elini yıkadığını, anneannesinin yanan eline ne olduğunu sorması üzerine
kavga ettiğini söylediğini ve uyuduğunu, sabah polis tarafından evde yakalandığını,
ikametinde yapılan aramada ele geçirilen ve "Eyüp 'te tanıdığım " kelimeleriyle başlayıp
"birkaç tane tekme attım " kelimeleriyle biten mektubu Bora Ballı 'nın kendisine, Seyhun
Zayim ve Bora Ballı tarafından Servet isimli bir şahsın dövülmesi eylemini üstlenmesi ve
1567/2271
mektuptaki gibi ifade vermesi için gönderdiğini, yakalandıktan sonraki ilk beyanlarında
isimleri geçen Sevinç Beyirken, Davut Yıldız ve Tayfun Çatuk'un eylemle bir ilgisinin
bulunmadığını, olayın .şaşkınlığı içerisinde bu beyanlarda bulunduğunu, kamera
görüntülerine ilişkin teşhis tutanaklarının doğru olduğunu Bora Ballı 'dan korktuğu için
eylemi yaptığını, beyan etmiştir.
Bedirhan Şinal 2.4.2008 tarihli Cumhuriyet savcılığı ifadesinde, Özel müdafısi olan
Av.Ertuğrul Yılmaz refakatinde ifade vermek istediğini belirtmiş, bunun üzerine Baro
tarafından atanan Av. Murat Tansel ayrılmıştır. Bedirhan Şinal bundan sonra Cumhuriyet
savcılığında susma hakkını kullanarak ifade vermemiştir.
Bedirhan Şinal 2.4.2008 tarihinde tutuklanma talebi ile sevk edildiği Mahkemede
Av.Ertuğrul Yılmaz refakatindeki sorgusunda da susma hakkını kullanmıştır.
Bedirhan Şinal tutuklandıktan sonra İstanbul H Tipi Cezaevinden Cumhuriyet savcılığına
gönderidği 10.4.2008 tarihli dilekçede Olayla ilgili itirafta bulunmak ve önemli bilgiler
vermek için savcılığa çıkmak istediğini, 19.04.2008 tarihinde nakledildiği Edime F tipi
Cezaevinden gönderdiği 24.4.2008 tarihli dilekçede Olaydan 1 gün sonra aşırı derecede
uyuşturucu madde kullandığını, bu nedenle asılsız ifadeler verdiğini, Fatih ve Murat'ın
olayla ilgisinin olmadığını belirterek Savcılığın huzuruna çıkmak istediğini belirtmiştir.
Cumhuriye savcılığınca 17.4.2008, 22.4.2008 ve 25.04.2008 tarihlerinde yazılan ve tekit
edilen yazılar üzerine Bedirhan Şinal 30.4.2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
başsavcılığında hazır edilmiş ve ifadesi bu tarihte alınmıştır.
Bedirhan Şinal 30.4.2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet başsavcılığında alınan ifadesinde.
Cumhuriyet gazetesine düzenlenen molotof kökteydi saldırıya dair Emniyet aşamasında
ifade verdiğini, bu ifadenin doğru olduğunu ancak ilave etmek istediği hususlar
bulunduğunu belirtmiştir. Devamla. Bayrampaşa cezaevinin C-27 numaralı koğuşunda
Bora Ballı, Seyhun Zayim, Bayram Demir ve Sedat Peker'in adamı olarak bilinen Bogaç
lakaplı Emre ile birlikte kaldığını, bu kişilerin günlük siyasi gündeme dair konuşmalar
yaptıklarını, kendisinin de onları dinlediğini, o günlerde Ergenekon soruşturması
kapsamında Sedat Peker 'in de adliyeye çağrılmasının gündemde olduğunu, Boğaç lakaplı
Emre 'nin, Sedat Peker ile İlhan Selçuk arasındaki olaylarla dair bazı hususları konuşarak
İlhan Selçuk 'un Sedat Peker 'e zarar verdiğini, taleplerini yerine getirmediğini, bu nedenle
öldürüleceği konusunu anlattığını, Boğaç lakaplı Emre'nin Bayram Demir'e İlhan
Selçuk'un öldürülmesi hususunda para vaat ettiğini, Bayram Demir "ın de bu işi Bora
Ballı ya söylediğini duyduğunu. Bora Ballı 'nin bu olayı kendisine anlattığını ve yapıp
yapamayacağını sorduğunu, kendisinin yaparım demesi üzerine Bora Ballı 'nin, Bedirhan
güzel şeyler olacak hayatımız değişecek, belli yerlere geleceğiz gibi sözler söylediğini,
kendisi anneannesinin durumunu sorduğunda, sen cezaevine girince biz trafiği
yönlendiririz, anneannenin hesabına ilk planda 20 milyar para yatacak, daha sonra
paranın devamı gelecek dediğini, bunları söylediği sırada Seyhun Zayim ve Sinan Çetin 'in
de yanlarında bulunduğunu,
Bu konuşmadan 10-15 gün kadar sonra kendisinin tahliye olduğunu, tahliye olduğu sırada
İlhan Selçuk ve bir kısım kişilerin Ergenekon soruşturmasında gözaltına alındıklarını, bu
sırada Bora Ballı'nin cezaevinden kendisinin kullanmış olduğu 05344276481 telefonu
arayarak, bak senin kolunu bacağını kırarım, İlhan Selçuk gözaltına alındı sen bu işi halen
niye yapmıyorsun, İlhan Selçuk gözaltına alınmadan önce bu işler bitecekti şeklinde sözler
1568 / 2271
söylediğini, kendisinin de tamam ahi demesi üzerine Bora Ballı 'nın, telefon hattını kır, ben
seni anneannenin telefonundan ararım dediğini,
Boğaç lakaplı Emre 'nin 24-26 yaşları arasında olduğunu, Sedat Peker 'in şoförlüğünü
yaptığını ve Sedat Peker'in manevi oğlu gibi olduğunu, kendisi cezaevinden tahliye
olduktan 3-5 gün sonra bu kişinin de cezaevinden tahliye olduğunu, Üsküdar 'da kulüp gibi
bir yerde ve daha sonra Taksim 'de Şiva isimli bir kulüpte görüştüklerini, yanlarında Sarı
Serdar olarak bilinen Rize 'li bir kişinin de bulunduğunu, Boğaç lakaplı Emre 'nin
kendisine İlhan Selçuk 'a yapılacak suikasta dair bilgiler aktardığını, İlhan Selçuk 'un ve
arabasının ftoğr afini Boğaç lakaplı Emre 'den alıp gördüğünü, inceledikten sonra iade
ettiğini, olaya dair konuştukları plana göre Bogaç 'ın beyaz renkli Palio marka change bir
oto ayarlayacağını, Demirkapı 'dan da sahte bir plaka temin edeceklerini, hatta bu aracı
Sarı Serdar 'ın getirdiğini ve bir kez Eyüp 'te kullandığını, 3 gün kendisinde kaldığını, Sarı
Serdar 'ın Üsküdar da Harem otogarının alt tarafında çay bahçesi işlettiğini, kendisinin
Sarı Serdar 'dan Erhan isimli arkadaşına vermek üzere silah talebinde bulunduğunu, Sarı
Serdar'ın da kendisine Glock marka silah temin ettiğini, Serdar'ın soyadının Çakar
olduğunu ifade sırasında yeni hatırladığını,
Devam eden süreçte İlhan Selçuk 'a suikast olayına dair kendisinin birkaç kez Cumhuriyet
gazetesinin çevresinde keşif yaptığını, giriş çıkış ve çevre bilgisini topladığını, Sarı Serdar
ile birlikte bir kez Gazete binasının yanına gittiklerini, çevresinde 2-3 tur atarak güvenlik
durumunu gözlemlediğini, daha sonra Taksim 'deki Şiva kulüpte Sarı Serdar ve Boğaç ile
oturduklarını ve değerlendirme yaptıklarını, ilk planlarına göre kendisinin 2 adet Glock
marka silahla İlhan Selçuk 'u tarayacağını, ancak aracının zırhlı olduğunu ve Gazete
binası etrafında silahlı güvenliklerin bulunduğunu öğrendikten sonra bu eylemden
vazgeçtiklerini, Boğaç 'ın daha sonra Cerrahpaşa 'daki bomba atılma eyleminde kullanılan
bombayı bu saldırıda kullanmayı teklif ettiğini ve bu sırada tanımadığı bir kişi ile telefon
görüşmesi yapıldığını, telefon görüşmesinden sonra da bombalı saldırıdan vazgeçildiğini,
aralarında devam eden konuşmada ses getirecek sansasyonel bir saldırı yapılmasına karar
verdiklerini, bu plana göre Boğaç tarafından kendisine yaşı küçük çocuklar ayarlaması ve
Cumhuriyet gazetesine molotof atmasının söylendiğini, kendisinin de kabul ettiğini, yine
plana göre molotoflu saldırıdan sonra Sarı Serdar ile buluşacağını, onun da kendisini
Boğaç 'ın yanına götüreceğini, bir buçuk ay yakalanmayacaklarını, kendisini
saklayacaklarını ve daha sonra da Rober Hatemo 'yu da İstiklal Marşımıza saygısızlık
ettiği için öldüreceklerini, Orhan Pamuk'a karşı da planlarının olduğunu ancak
Amerika 'da olduğundan bir şey gerçekleştiremediklerini,
Bu eyleme dair yönlendirmenin Tekirdağ F Tipi Cezaevinde Ergenekon soruşturması
kapsamında tutuklu bulunan Doçent olduğunu öğrendiği Emin Gürses tarafından
yapıldığını, bu olaya dair planları da Sarı Serdar 'ın kendisine anlattığını, kendisinin Emin
Gürses 'i tanımadığını, bu olayda Sarı Serdar 'ı da Bogaç 'ın yönlendirdiğini tahmin
ettiğini, Sedat Peker 'in evladı gibi sevmesinden dolayı Bogaç 'ın her tarafa ulaşmasının
mümkün olduğunu,
Taksim 'deki Şiva kulüpte bu olayları görüştükten sonra Sarı Serdar 'ın kendisini Eyüp 'e
bıraktığını, kendisinin Eyüp 'te semtlerinin çocukları olan Umut ve Oğuzhan 'ı bulduğunu,
kendilerine Cumhuriyet gazetesine molotof atacaklarım ve 500 'er YTL para vereceğini
söylediğini, onların da kabul ettiğni, molotof hazırlamak için benzin gerektiğini, yolda
Fatih Derdiyok'la karşılaştığını, Murat Aplak'a da olay gününden önceki sabah molotof
1569 / 2271
yapmayı bilip bilmediğini sorduğunu ve onun da bu şekilde bilgisinin olduğunu,
molotofları hazırlamadan önce Oğuzhan ile birlikte Demirkapı 'daki bir işhanında bulunan
tornacıdan Bora Ballı 'nın selamıyla kuru sıkıdan bozma bir silah aldıklarını, para
vermediklerini, daha sonra yine Eyüp 'e döndüklerinde Umut 'la buluştuklarını, bu silahı
denediklerini, dört mermiden birini patlattıklarını, Fatih 'in kendilerini Taşocağında
beklediğini, yanında Murat Aplak'ın da bulunduğunu, Fatih'le benzinlikten benzin
aldıklarını. Umut 'un molotoflar için şişe kola aldığını, şişelere benzin doldurup Umut 'un
atletini parçaladıklarını, molotof hazırlamayı Murat 'ın bildiğini, 3 kola şişesine molotof
düzeneği hazırladıklarını, denediklerinde kola şişelerinin kırılmadığını, Umut 'un çevreden
3 adet bira şişesi bulduğunu, bunlarla 3 tane molotof hazırladıklarını, ikisini denediklerini,
Kalan bir molotof kokteylini alarak Oğuzhan ve Umut ile birlikte ticari taksi ile Şişli
Adliyesinin önünde indiklerini, Fatih ve Murat'ın kendilerini Taşocağında beklediklerini,
gazetenin karşı tarafında bulunan direğin yanına Umut 'u bırakarak üzerinde taşıdığı
silahı verdiğini ve Umut 'a molotof atıldıktan sonra güvenliklerin kendilerini yakalamak
istemesi durumunda onlara doğru ateş etmesi talimatını verdiğini, Oğuzhan 'la birlikte
Cumhuriyet gazetesinin kapısının önüne gittikleri sırada arabaların hareketlenmeye
başladığını gördüklerini, siyah renkli bir aracı görünce İlhan Selçuk'un çıktığını
düşünerek Oğuzhan 'ın ateşlediği molotofu tel örgünün üzerinden içeriye doğru attığını ve
kaçmaya başladıklarını. Umut 'un şarjörü çekemediğinden ateş edemediğini, iki kişinin
peşlerinden koştuğunu gördüğünü. Umut 'u gazetenin güvenlik görevlilerinin yakaladığını
sonradan öğrendiğini,
Oğuzhan ile birlikte ticari bir taksi ile Eyüp 'e geri döndüklerini ve Oğuzhan 'a 150 YTL
civarında para verdiğini, Oğuzhan 'ın Sivas 'a gidecek olduğunu, Sarı Serdar ile Eyüp
Taşacağında görüştüğünü, Sarı Serdar 'ın kendisine, yarına kadar sabret bir yerde saklan,
Dostları ilə paylaş: |