Geliştirme Projesi İstanbul/Kasım 1999" isimli örgüt belgeleri ile ilgili sorulara "Doğu
Perinçek bir telefon konuşmasında oğlu Mehmet Perinçek İn benimle görüşmek istediğini
söyledi, ben de kabul ettim, Ümraniye ilçesinde bulunan Gimaya yanıma geldi, sohbet
esnasında, kendisinin aynı zamanda İşçi Partisi Gençlik kolları başkanı olduğunu da
öğrendim, konuşma esnasında Türk Milliyetçiliğinden söz etti, ben de kendisine 30
Ağustos 'ta Ülkü Ocakları ile beraber Taksim meydanına niye çelenk koymuyorsunuz diye
söyledim, pek beklemiyordum ancak olayı çok sıcak karşıladı, benim de hoşuma gitti,
bilahare İstanbul Ülkü Ocakları başkanı tanıdığım Levent Temiz i çağırarak aynı teklifi
ona da söyledim ve bir araya getirdim. Bunlar resmi prosedürü yerine getirerek bu
etkinliği beraber 30 Ağustos tarihinde Taksim 'de gerçekleştirdiler " şeklinde cevap verdiği.
Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda sanıklar Levent Temiz ve Veli Küçük'ün
birlikte göründükleri fotoğrafların ele geçtiği, bunlardan birisinin sanık Veli Küçük'ün
askerlik yaptığı sırada sanık Levent Temiz'i ziyaret ettiği sırada çekildiği,
28.8.2003 tarihinde İşçi Partisi Öncü Gençlik İstanbul İl Başkanı sanık Mehmet Bora
Perinçek, ADD İstanbul Merkez Şube Komisyon Başkanı Toros Korkmaz ve İstanbul Ülkü
Ocakları Başkanı sanık Levent Temiz tarafından "Vatan Savunmasında Birleştik, Parola
Ya İstiklal Ya Ölüm " başlıklı basın bildirisinin okunup dağıtıldığı,
30.08.2003 tarihinde Beyoğlu Tepebaşı semtindeki TÜYAP önünde İP İstanbul İl Teşkilatı
organizesinde çeşitli toplum kuruluşlarının katılımı ile "30 Ağustos'un 81.yılında bir
zaferin coşkusunu yaşamak ve ordu millet kaynaşmasını sağlamak" konulu basın
açıklaması yapıldığı, etkinliğe sanıklar Levent Temiz, Mehmet Bora Perinçek ve Sevgi
Erenerol'un katıldığı, dosyaya getirtilen bu etkinliğe dair görüntülere göre sanık Kemal
Kerinçsiz'in de bu etkinliğe katıldığının anlaşıldığı,
15 Eylül 2003 tarihinde Hürriyet gazetesininde İşçi Partisi MKK üyesi ve Öncü Gençlik
İstanbul İl Başkanı sanık Mehmet Bora Perinçek ile İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı sanık
Levent Temiz'in Aktüel Dergisinde yayımlanan röportajına atıf yapılarak "Gerekirse
silahlı mücadele ederiz" başlıklı bir haber yayınlandığı, haberde "Türkiye Cumhuriyeti,
silahla kurulmuştur ve ancak silahla yıkılabilir. Yukarda saydığımız koşullarda Türkiye 'de
1972/2271
/?/> vato« savunması cephesinin oluşturulması mecburidir. Vatan savunmasının teminatı
doğallıkla Türk Silahlı Kuvvetleri 'dir. Kurtuluş Savaşı gibi büyük bir mücadele vermiş
Türk milleti de bir düşman işgali karşısında elbette ki vatan savunması cephesindeki yerini
alacaktır" dendiği,
Sanık Fuat Selvi tarafından Bilgi Destek Şube Müdürlüğü bilgisayarlarında 14.5.2007
tarihinde hazırlanan, PH (Psikolojik Harekat) Etkinliğinin Nasıl Artırılacağı isimli word
belgesindeki "Medya, İnternet ve Sivil Toplum Örgütlerinin Bilgi Destek Faaliyetlerinde
Daha Etkili Olarak Kullanılabilmesine İlişkin İnceleme" başlıklı bir çalışmada; "Kurum
ile aynı paralelde olmayan, ancak dönem itibariyle kullanılmaya uygun konumda bulunan
STÖ'ler dolaylı olarak desteklenerek, harekete geçmeleri sağlanabilir. (Türkiye Gençlik
Birliği, Büyük Hukukçular Birliği gibi) " ifadesinin, Ergenekon Terör Örgütünün sanık
Kemal Kerinçsiz'in başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliği ve sanık Adnan TürkkanTn
başkanı olduğu TGB gibi Sivil Toplum Örgütlerini psikolojik harekatta kullandığını
gösterdiği,
Sanık Levent Temiz'in Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Kemal
Kerinçsiz'in Başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliği Demeği üyesi olduğu, bu demeğin
Ergenekon Terör Örgütünün Lobi yapılanması faaliyetlerinin hukuk çerçevesinde kalması
temel kuralına özen göstererek legal görünüşlü olan ancak provakatif miting, basın
açıklaması, dava açılması vb. faaliyetlerine katıldığı.
Soruşturma kapsamında sanık Emin Gürses'ten ele geçen vatan-devrim-mulakat.doc isimli
word belgesinde; Eski İstanbul Ülkü Ocakları İl Başkanı Levent Temiz'in 26 Şubat
2004'te AGOS'un kapısına gidip, "Hrant Dink, Bundan Sonra Bütün Öfkemizin Ve
Nefretimizin Hedefidir''' dediğinin belirtildiği,
Soruşturma kapsamında sanık Kemal Kerinçsiz'den ele geçen bir dijital belgedeki
TASLAK, Türkiyem Topluluğu İstanbul Yürütme Kurulu Görev Bölümü başlığının altında.
Teşkilatlanma - Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlişkiler" adı altında; Levent Temiz
Av.532.2235348 -5295513 avukat.leventtemiz@gmail.com Hukukçular Birliği Yön.K.
yazdığı,
Soruşturma kapsamında sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ten ele geçen bilgisayar hard
diskinde bulunan sanık Levent Temiz'in 14.05.2006 tarihinde saat 03.46"da gönderdiği
telefon mesajında "Bugün Türk, tarihinde görmediği kadar aşağılanmaktadır. Avrupa'nın
ve ABD'nin saldırganlığı tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. İşbirlikçi komprador sistem
görülmedik derece aşağılıktır. Bu durumda Türkçü devrimci gençlere ihtiyaç vardır. Ben
TC. nin sadece tam bağımsızlığını istedim. Bu nedenle ben ve ülküdaşlarım emperyalizme
ve işbirlikçilere karşı savaştık. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz ve ben genç yaşta
ülkemin bağımsızlığına kendimi armağan etmekten onur duyuyorum. Türklüğün tek
kurtuluş çaresi kalmıştır o da silahlı mücadeledir. Av.Levent Temiz" yazdığı, aynı mesajın
aynı tarihte saat 03.04'de sanık Veli Küçük'e, 03.14'de sanık Sevgi Erenerol'a, 03.50'de
sanık Kemal Kerinçsiz'e, 04.12'de sanık Mehmet Fikri Karadağ'a gönderildiğinin tespit
edildiği.
Soruşturma kapsamında sanık Levent Temiz'in evinde yapılan aramada 63 adet 9 mm.
çaplı mermi ele geçirildiği, sanık Levent Temiz'e ait silah taşıma ruhsatının İstanbul
Valilik Makamının onayı ile 11.11.2004 tarihinde iptal edildiği, Kriminal Polis
1973/2271
Laboratuarının Ekspertiz raporuna göre fişeklerin 6136 S.K. kapsamında yasak niteliğe
haiz oldukları,
Sanık Levent Temiz'in iddianamede belirtildiği şekilde, Ergenekon Terör Örgütünün bir
kısım mensubu ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, soruşturma kapsamında ele geçen
telefon mesajlarının sanık Levent Temiz'in fikri yapısının Ergenekon Terör Örgütünün
amaçları ile tam bir uyum içerisinde olduğunu gösterir mahiyette olduğunu gösterdiği,
Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunan Büyük Hukukçular
Birliği Demeğinin legal görünüşlü provakatif faaliyetlerine katıldığı, yine bir dönem
Türkiyem Topluluğunun Ergenekon Terör Örgütünün örgüt amaçları doğrultusundaki
faaliyetlerine iştirak ettiği, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Veli
Küçük"ün talimatları ile hareket ettiği, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği,
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
anlaşıldığından,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
maddelerine göre cezalandırılmasına,
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler
hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlara ait mermileri ruhsatsız olarak
bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K. 13 - (3). 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre
cezalandırılmasına,
cjSanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 ~(9) ve TCK 63. Maddelerinin
uygulanmasına,
147.SANIK MAHİR AKKAR
İddianamede sanığın,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler
hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlara ait mermileri ruhsatsız olarak
bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K. 13 - (3), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre
cezalandırılması talep edilmiştir.
Sanık Mahir Akkar aşama ifadelerinde, 1.7.2002 tarihinde o dönem Başbakan olan Bülent
Ecevit hakkında Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesine vasi tayini talebinde bulunduğunu,
bu tarihten birkaç gün sonra sanık Sinan Aydın Aygün'ün telefonla arayıp görüşme talep
ettiğini, bir kez ATO binasında sanık Sinan Aydın Aygün ile görüştüğünü, sanık Mustafa
Ali BalbayT tanımadığını. Cumhuriyet gazetesinin santral telefonunu aramış olduğunu.
Danıştay saldırısı eyleminin Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemisinde görülen davasının karar
duşuşmasına ait gizli çekimi kendisinin yapmadığını. Cengiz Aydemir isimli bir Hakimin
bunu kendisine verdiğini, onun nereden temin ettiğini bilmediğini, kendisinin bu görüntü
kaydını sanıklar Mesut Özcan yada Ahmet Tuncay Özkan'a vermediğini, bunun aksi
yöndeki ifadelerin doğru olmadığını beyan ederek suçlamaları kabul etmemiştir.
1974/2271
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Mahir Akkar'ın
kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Mustafa Ali Balbay.
Mesut Özcan ve Habip Ümit Sayın (Adli Tıp Kurumu Başkanlığı)'nın kullanımlarındaki
telefon hatları arasında irtibat bulunduğu, tespit edilen bir kısım telefon görüşmesi
içeriğine göre örgütsel gizliliğe riayet ettiği,
Sanık Mahir Akkar ve bir kısım tanık ifadelerine göre dönemin MGK Genel Sekreteri
sanık Tunçer Kıhnç tarafından Bülent Ecevit yerine DSP Genel Başkanlığına getirilmesi
teklif edien sanık Sinan Aydın Aygün'ün, Başbakan Bülent Ecevit'e vasi tayin edilmesi
için ayrı ayrı dava açtıkları, bu davaların açılma tarihlerinin Başbakan Bülent Ecevit'in son
kez kontrol için Başkent Üniversitesi Hastanesine çağrıldığı döneme denk geldiği.
Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık durumu ve günlük yaşamı konusunda belli gazete ve
yazarlara sanık Mehmet Haberal'in kontrolündeki Başkent Üniversitesi Hastanesi kaynaklı
haberler yaptırıldığı, somasında da bunların delil olarak gösterilip Başbakanin görev
yapamaz halde olduğunun Mahkeme kararı ile tescillenmeye çalışıldığının anlaşıldığı,
Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin dava hakkındaki kararının "...Davacı Mahir
Akkar'ın vesayet altına alınması istenilen Başbakan Bülent Ecevit'in yakını veya ileride
mirasçısı olabilecek bir kişi olmadığından, Hava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Bu nedenle açtığı davanın dinlenmesi mümkün olmadığı, diğer taraftan davacının,
Başbakan Bülent Ecevit'in vesayet altına alınma talebinin bir hakkın kötüye kullanımı
olduğu, Medeni Kanunun 2. maddesinde "Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını
yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunun, bir hakkın açıkça
kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağının" belirtildiği, diğer taraftan
vesayet altına alınması istenilen kişinin siyasi bir kişi olup, Türkiye Cumhuriyetin
Başbakanı olduğu, bir kişinin başbakanlık yapıp yapamayacağı da Mahkemelerin
takdirinde olmayıp T.B.M.M.'nin yetkisinde olduğu, konunun siyaset zemininde T.B.M.
Meclisinde gensoru önergesi veya meclis araştırma önergeleri verilmek suretiyle T.B.M.
Meclisinin denetim yolları kullanılarak çözülmesi gerektiği, ayrıca ülkenin ekonomik
krizde olmasının da Başbakan Bülent Ecevit'in vesayet altına alınmasını gerektirmeyeceği
anlaşıldığından, Davacının Başbakan Bülent Ecevit'in sorumluluklarını yerine getirip
getiremeyeceğinin tespiti ile, TMK'nın 405 ve devam eden maddeleri gereğince vesayet
altına alınması konusundaki talep ve davasının reddine... " şeklinde olduğu,
Sanık Mahir Akkar ile sanık Mesut Özcan arasında 12.4.2008 tarihinde özetle; Mahir
Akkar "Sağolun size ulaştı galiba o şey aldınız mı", Mesut Özcan "Bırakmış Cengiz bey
henüz bakmaya fırsatım olmadı " şeklinde bir telefon görüşmesi geçtiği,
Soruşturma kapsamında sanık Mahir Akkar'ın babasının ikamet ettiği evde yapılan
aramada sanık Mahir Akkar'a ait 168 adet tabanca mermisi ele geçirildiği, yapılan
incelemede bu mermilerin 6136 sayılı Yasa kapsamında bulunduğunun tespit edildiği,
Sanık Mahir Akkar'ın iddianamede belirtildiği ve ilgili bölümde anlatıldığı şekilde,
Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım mensubu ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu,
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Ahmet Tuncay Özkan'a örgüt
amaçları doğrultusunda kullanılacak olan bilgi ve belge temin ettiği, ruhsatsız mermi
bulundurduğu, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu
dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu anlaşılmakla,
1975/2271
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
maddelerine göre cezalandırılmasına,
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler
hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlara ait mermileri ruhsatsız olarak
bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K 13 - (3), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre
cezalandırılmasına,
c)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin
uygulanmasına,
148.SANIK MAHİR CAYAN GÜNGÖR
İddianamede sanığın,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler
hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak bir adet ruhsatsız ateşli silah ve buna ait
mermileri bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K. 13 - (1), (3), 3713 Sayılı TMK 5
maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
Sanık Mahir Cayan Güngör aşama ifadelerinde. İşçi Partisi üyesi ve çalışanı olduğunu,
aramada bulunan Belçika yapımı T354167 seri numaralı ruhsatsız tabanca ve 12 adet
mermisinin kendisine ait bulunduğunu. 1996-1997 yıllarında Ağrı'da kimliğini bilmediği
birisinden aldığını, ruhsat alma girişiminde bulunmadığını. Doğu Perinçek'in şoförü Aydın
Gergin'in diğer şoför Yusuf Beşirik'in izinli olduğundan bahisle kendisine Genel Başkan
Doğu Perinçek'i İstanbul'dan Ankara'ya götürürken yanında gelmesini teklif ettiğini, bu
seyahatte meydana gelebilecek herhangi bir olayda Doğu Perinçek ve kendisini savunmak
için ruhsatsız silahı yanına aldığını, kendisinde silah olduğunu partililerin bilmediğini, İşçi
Partisi binasında herkes tarafından tanındığı için üzeri aranmadan binaya girebildiğini
beyan etmiş, diğer suçlamaları kabul etmemiştir.
Sanık Mahir Cayan Güngör'ün Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık
Doğu Perinçek'in Genel Başkanı olduğu İşçi Partisinin çalışanı ve üyesi olduğu, İşçi
Partisi, Ulusal Kanal, Aydınlık dergisi ile sair kurumların bir arada bulunduğu Ankara'daki
Parti binasında ikamet ettiği.
Asıl mesleğinin şoförlük, bakım ve onarım işleri yapmak olduğunu ifade eden sanık Mahir
Cayan Güngör'ün aynı zamanda Ulusal Kanal basın kartına da sahip bulunduğu.
Sanık Mahir Cayan Güngör'ün ifadesinde Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden olan
sanık Doğu Perinçek ile yakın irtibatını gizlemek istediği, sanık Yusuf Tunçer'in ise, sanık
Mahir Cayan Güngör'ün sanık Doğu Perinçek'in yanında olduğunu ve şoförlüğünü
yaptığını ifade ettiği, sanık Aydın Gergin'in de sanık Mahir Cayan Güngör'ün güvenlik
nedeniyle sanık Doğu Perinçek'in yanında bulunduğunu ifade ettiği,
Sanık Doğu Perinçek'in Cumhuriyet savcılığı ifadesi ve sorgusunda da doğruladığı
Emniyet ifadesinde, Aydın Gergin ve Mahir Cayan Güngör 'ün İşçi Partisi Genel Başkanı
makam arabasının şoförü, Yusuf Tunçer'in de genel merkez çalışanı olduklarını,
kendisinin resmi polis koruması altında olduğunu, ayrıca ikamet koruması talep ettiğini,
1976/2271
ancak ikamet korumasının devriyelerle yapıldığını, bu kişilerin kendisine yönelik
tehditlerin yoğunlaştığı dönemde, - devletin yerine getirmediği korumayı sağlayarak
kendisini muhtemel bir suikasttan korumak için fedakârlık yapıp silah bulundurarak tedbir
aldıklarını düşündüğünü, kendisi bu kişilerin ruhsatsız silah bulundurduklarını bilmese de
bu durumu kınamadığını ifade ettiği.
Sanık Doğu Perinçek duruşmada söz alarak ve iddia makamının Parti Genel Başkanı olarak
resmi olarak, ayrıca tutabileceği özel güvenlik görevlisi tarafından ruhsatlı silahlarla
korunma imkânı bulunduğu halde neden ruhsatsız silahlarla korunmayı yeğlediği
mahiyetindeki sorusu üzerine, Türkiye 'de silah ruhsatı almanın kolay olmadığını,
kendisisinin dahi ilk ruhsatını 1999 öncesi dönemde yıllarca uğraştıktan sonra
alabildiğini, ikinci ruhsatını ise müracaatını 1999 yılında yapmasına karşılık sekiz yıllık
bir mücadeleden sonra alabildiğini, geçmişte Gladyo ve PKK Terör Örgütü tarafından
birçok lideri öldürülmüş partinin genel başkanı olarak resmi koruması olsa dahi ruhsat
alamadığı bu dönemlerde kendi can güvenliği için ruhsatsız silah bulundurduğunu,
Emniyet tarafından birçok kez kendisine karşı suikast yapılacağı duyumları alındığı
şeklinde uyarıldığını, böyle bir partideki kişilerin de kendi can güvenlikleri için kişisel bazı
tedbirler almasının tabi olduğunu, ayrıca jçlevletin resmi koruma vermesinin ya da özel
güvenlik tarafından korunmanın da yeterli olmadığını, insan hayatı ile ilgili güvenlik
konusunda bunlara sonuna kadar güvenilemeyeceğini, nitekim Türk Devletinin Eski Deniz
Kuvvetleri Komutanı, Adnan GündüzfErsöz), İsmail Selen, Hulusi Sayın gibi çok iyi
korunan Generallerinin, Doğan Öz ve Danıştay Hâkimleri gibi Yargı görevlilerinin ve
Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy gibi vatandaşlarının canını
koruyamadığını, kendisinin bu kişilerde ruhsatsız silah olduğunu bilmediğini, biliyor olsa
dahi bu şekilde davranmakla anlattığı gerekçelere göre doğru yaptıklarını düşündüğünden
silahlarını bıraktırmayacağını, ancak yine de ruhsat için başvuru yapmamakla hata
ettiklerini, söyleseler idi bu konuda kendilerine yardımcı olunacağını, İşçi Partisi
mensuplarının kırk yıllık parti geçmişinde kendilerine yapılan saldırılar karşısında dahi
hiçbir zaman silahlı şiddet eylemlerine karışmadıklarını, bu konuda sicili en temiz olan
parti olduğunu savunduğu.
Bir kısmı dosya sanığı olan Doğu Perinçek grubundan olan kişilerin sanık Mahir Cayan
Güngör'e Parti binasında yatıp kalkmasına, ikamet etmesine müsaade edecek, sanık Doğu
Perinçek'in resmi koruması olduğu halde kendisine gayri resmi korumalık yaptıracak kadar
güvendikleri, çok sıkı denetim ve disiplin uygulandığı savunulan İşçi Partisinde ruhsatsız
silah taşımasına engel olunmadığı, gerçek mesleğinin şoförlük olduğunu savunmasına
karşılık kendisine Ulusal Kanal basın kartı verilerek basın mensubu güvencesi sağlandığı.
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Mahir Cayan Güngör'ün
kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Tunç Akkoç, Doğu
Perinçek, Yusuf Beşirik, Erkan Önsel. Aydın Gergin, Ferid İlsever, Serhan Bolluk, Ufuk
Akkaya, Mehmet Adnan Akfırat, Ulusal Kanal(Ferid İlsever, Serhan Bolluk)ve İşçi Partisi
İstanbul İl Örgütü (Doğu Perinçek, Aydın Gergin. Yusuf Beşirik)'nün kullanımlarındaki
telefon hatları arasında irtibat bulunduğu,
Sanık Mahir Cayan Güngör'ün iddianamede belirtildiği gibi. Ergenekon Terör Örgütünün
yöneticilerinden olan sanık Doğu Perinçek ve grubundan olan diğer sanıklar arasında örgüt
irtibatı bulunduğu, sanık Doğu Perinçek'e bağlı olarak faaliyet gösterdiği, örgüt amaçları
doğrultusunda ruhsatsız silah taşıdığı, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği,
1977/2271
çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu
anlaşıldığından,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
maddelerine göre cezalandırılmasına
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler
hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak bir adet ruhsatsız ateşli silah ve buna ait
mermileri bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K. 13 - (1), (3), 3713 Sayılı TMK 5
maddelerine göre cezalandırılmasına,
c)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin
uygulanmasına,
149.SANIK MAHMUT GÜZEL
İddianamede sanığın,
a)Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek
ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314 - (3), TCK 220 - (7) Maddeleri
delaleti ile TCK 314 - (2), 371*3 Sayılı TMK 5.
b)6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun hükümlerine
aykırı olarak ruhsatsız ateşli silah ve buna ait mermileri satmak eylemine uyan 6136 S.K.
12 - (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.
Sanık Mahmut Güzel aşama ifadelerinde. Beyazıt'taki İskece İşhanının çay ocağını
işlettiğini, daha önceden silah ticareti sebebiyle yargılanarak 4 yıl 2 ay ceza aldığını,
dosyasının Yargıtay'da olduğunu, sanık Erkan AyyıldızT hamallık yaptığı zamandan
tanıdığını, sanık Erkan AyyıldızTn dükkânının kendi çalıştığı dükkâna yakın olduğunu,
diğer sanıkları tanımadığını, sanıklar Kenan Özay ve Erkan AyyıldızTn anlaşarak söz
konusu silahları kendisinin verdiği yalanını uydurmuş olabileceklerini, sanık Alparslan
ArslanTn Danıştay saldırısında kullandığı silahı kendisinin temin etmediğini beyan ederek
suzlamaları kabul etmemiştir.
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Mahmut Güzel'in
kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanık Kenan Özay'ın kullanımındaki
telefon hatları arasında irtibat bulunduğu.
Sanık Mahmut Güzel'in iddianamede belirtildiği ve mütalaanın ilgili bölümünde anlatıldığı
şekilde, sanık Alparslan ArslanTn toplantı halindeki Danıştay 2. Dairesine yönelik
gerçekleştirdiği silahlı saldırıda kullandığı Glock marka silahı para karşılığında sattığı, söz
konusu silahın sanık Mahmut Güzel'den sanık Kenan Özay ve Erkan Ayyıldız'a, ondan
sanık Selçuk Özkan'a, sanık Selçuk Özkan'dan sanık Aykut Metin Şükre'ye, ondan da
aynı gün içerisinde sanık Alparslan Arslan'a ulaştırıldığı ve sonrasında Danıştay
saldırısında kullanıldığı, sanık Kenan Özay'ın silahın ücretini Mahmut Güzel'e ödediğini
beyan ettiği, ancak sanıklar Erkan Ayyıldız, Kenan Özay, Aykut Metin Şükre ve Selçuk
Özkan'ın sanık Alparslan Arslan'a silah sağlama karşılığında maddi veya manevi çıkar
elde etmediklerini beyan ettikleri, cinayette kullanılacak ruhsatsız bir silahı bir başkasına
1978/2271
karşılık beklemeksizin temin etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle
sanıklar Aykut Metin Şükre. Erkan Ayyıldız, Kenan Özay ve Selçuk
Özkanineylemlerinin. örgüt faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını
bilerek, örgüte silah temin etmek, sanık Mahmut Güzel'in de eyleminin da silah satmak
suçunu teşkil ettiği anlaşıldığından,
a)Silahh Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek
ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314 - (3). TCK 220 - (7) Maddeleri delaleti
ile TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiş ise
de, dosya kapsamındaki delillere göre, yüklenen suçun sanık Mahmut Güzel tarafından
işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile sanık Mahmut Güzel 'in bu suçtan Beraatine,
b)6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun hükümlerine
Dostları ilə paylaş: |