T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə293/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   289   290   291   292   293   294   295   296   ...   335

aykırı olarak ruhsatsız ateşli silah ve buna ait mermileri satmak eylemine uyan 6136 S.K.

12 - (1) maddesine göre cezalandırılmasına,
Her ne kadar sanık hakkında 3713 sayılı TMK 5. Maddesinin uygulanması talep edilmiş

ise de; sanığın silah satma eyleminde örgütsel bağlantısının bulunmaması, kaldı ki, 3713

Sayılı TMK'nın 5. Maddesindeki değişikliğin de suç tarihinden sonra yapıldığının

anlaşılması karşısında 3713 Sayılı TMK 5 Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına.


c)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


150.SANIK MAHMUT ÖZTÜRK
İddianamede sanığın Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2),

3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık Mahmut Öztürk önceki aşama ifadelerinde, sanık Muzaffer Tekin'i yirmiyedi yıldır

tanıdığını, kendisinin yardımı ile Akdeniz Petrol isimli işyerini kurduğunu, sanık Muzaffer

Tekin'in halen Tuğgeneral rütbesinde olan bazı muvazzaf askerler dâhil herkesin

komutanım diyerek saygı duyduğu birisi olduğunu, bürosunun hiç boş kalmadığını.

General rütbeli bazı büyüklerin de zaman zaman ziyaretine geldiklerini, sanık Oktay

Yıldırım ile birlikte Kilis'te görev yaptıklarını, bu sırada sanık Mehmet DemirtaşT

tanıdığını, sanıklar Mehmet Deminaş ve Oktay Yıldırım ile aile olarak görüştüklerini,

kendisinin öncesinde sanık Oktay Yıldırım ile ortak ticari işler yaptığını, bu işlerden dolayı

aralarının açıldığını, iki yıldır aile olarak dahi görüşmediklerini, sanık Mehmet Demirtaş'a

ait LGP istasyonuna zaman zaman gittiğini, Mehmet Demirtaş'ın açtığı manav dükkânı ve

büfenin sanık Ali Yiğit tarafından işletildiğini, kendisinin birkaç kere buradan alışveriş

yaptığını,


Danıştay saldırısı eyleminden sonra sanık Muzaffer Tekin'in kendisinin Çavuşbaşı'ndaki

evine gelip bir gece kaldığını ve burada intahara teşebbüs ettiğini, kendisini hastaneye

göndermek için sanıklar Mehmet Zekeriya Öztürk ve Zeki Yurdakul ÇağmanT çağırdığını,

bunların sanık Muzaffer Tekin'i alıp hastaneye götürdüklerini, sanık Muzaffer Tekin'in

Danıştay eyleminden dolayı arandığını bilmiş olsa evine almayacak olduğunu, sanık

Muzaffer Tekin ile Danıştay olayından sonra görüşmediğini, kendisine ait siyah renkli

Mercedes marka, eşine ait yeşil renkli Opel Corsa marka araçlarının olduğunu, ele geçen el
1979/2271
bombalan ile alakası olmadığını, sanık Ali Yiğit'in işlettiği manava Muzaffer Tekin ile

birlikte gitmediğini, sanık Ali Yiğit'in kendisi hakkındaki ifadelerinin hayal mahsulü

olduğunu ifade ettiği,
Danıştay saldırısı sebebi ile Ankara Cumhuriyet başsavcılığında verdiği ifadede ise, sanık

Muzaffer Tekin'in evine gelerek Danıştay saldırısından sorumlu tutulduğunu, bunun için

sıkıntıda olduğunu söylemesi üzerine kendisini Ümraniye'deki evine davet ettiğini, sanık

Muzaffer Tekin'in ise kendisinin Çavuşbaşı'ndaki villasında kalmak istediğini söylediğini,

bunun üzerine sanık Muzaffer Tekin'in villada kaldığını, ertesi gün kendisini almaya

gittiğinde yaralı olduğunu gördüğünü ifade ettiği.


Duruşmada, sanık Muzaffer Tekin bu villada iken kendisinin geceyi villanın önünde araba

içinde geçirdiğini, sanık Muzaffer Tekin'in intihar teşebbüsünde kullandığı bıçağı sanık

Mehmet Zekeriya Öztürk'e teslim ettiği halde bu bıçağın ortada olmadığını, Danıştay

saldırısı nedeni ile gözaltına alınıp Ankara Cumhuriyet savcılığınca sorgulandığını, aynı

olay nedeniyle sorgulanıp serbest bırakılan sanık Zeki Yurdakul Çağman ile arasında

geçen telefon konuşmasında bahsettikleri kişinin iddia edildiği gibi sanık Muzaffer Tekin

değil sanık Mehmet Zekeriya Öztürk olduğunu. Cumhuriyet savcılığına ek ifade vererek

Şaban Gülbahar'ın Başkanı olduğu Avrasya 1 Stratejik Araştırmalar Vakfının. Türkiye'nin

Kıbrıs ve Orta Asya Politikası konusunda düzenlediği, Emekli General Armağan

Kuloğlu'nun konuşmacı olduğu bir toplantısında sanıklar Oktay Yıldırım, Doğu Perinçek

ve İbrahim Şahin'i gördüğünü soruşturmaya bir katkısı olabilir düşüncesi ile anlattığını

beyan ederek suçlamaları kabul etmemiştir.


Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Mahmut Öztürk'ün

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Muzaffer Tekin, Oktay

Yıldırım. Mete Yalazangil, Zeki Yurdakul Çağman. İbrahim Şahin, Murat Özkan, Mehmet

Zekeriya Öztürk ve Mehmet Demirtaş'ın kullanımlarındaki telefon hatları arasında irtibat

olduğu, sanığın diğer bir kısım sanıklar arasında örgütsel irtibat bulunduğu,
Danıştay Saldırısı olayının soruştumıası kapsamında ifadesine başvurulduktan sonra

serbest bırakılan sanık Zeki Yurdakul Çağman ile sanık Mahmut Öztürk arasında. "Zeki

Yurdakul: Dün akşam çıktım bende, Mahmut: He oradan ben kimliğini gördüydüm senin,

ondan sonra biz oradan apar topar Ankara yolcusu olduk, dedim lan bu nerede görebilir

miyim falan derken göstermediler, bizde çıktık işte şu anda akşam saat yedide falan

bıraktılar, televizyon falan göstermiştir belki de. Zeki Yurdakul: He haberim oldu,

Mahmut : He bıraktılar yedibuçukta, öbürü kaldı, öbür beyefendi kaldı, ondan sonra beni

bıraktılar, ben de şimdi bizim başkan falan partiye gidiyorum, bir babamla anama

bakayım ağlıyorlar, onları görüyüm dedim yarın da bir dualarını da alıyım İstanbul'a

döneyim, abi gayet iyiyiz biz, normal bir şey yok, Zeki Yurdakul:Aydınlandı mı bazı şeyler

aydınlığa kavuştu mu, Mahmut: Abi, bize kadar aydınlandı, bizden yukarısı daha belli

değil, bize kadar aydınlandı yani, öyle söyleyeyim, Zeki Yurdakul .Biz aydınlanalım da,

öbürlerinin anasını avradını, yani orospu çocukları, Mahmut .Bize kadar aydınlandı, yine

de konuşuruz, anladın mı, yine boş ver, yarın geldin mi konuşuruz, Zeki Yurdakul :


1980/2271
Tamam Mahmut :Boş ver. daha konuşma anladın mı" şeklinde bir telefon görüşmesi

geçtiği.
Sanık Ali Yiğit" in önceki aşama ifadelerinde, sanık Mehmet Demirtaş'a ait ancak

kendisinin işlettiği manava zaman zaman Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk 'ün Mehmet

Demir taş 7 görmeye geldiklerini, bu kişilerin manavda kendisine duyurmamaya çalışarak

gizli konuşmalar yaptıklarını, Oktay Yıldırım in manavda olduğu bir tarihte sonradan

adını öğrendiği Muzaffer Tekin 'in siyah renkli bir Mercedes ile manavın önüne gelip

durduğunu, dikkatlice manava bakmasından sonra uzaklaştığını, arkasından Oktay

Yıldırım 'ın manavdan ayrılıp bir süre sonra Mahmut Öztürk ile birlikte sarı renkli Opel

Corsa ile manava geldiğini, Danıştay saldırısında isimleri geçen bu kişileri televizyonda

görerek Mehmet Demirtaş 'a sorduğunu, onun da kendisine bu kişilerin devlet için

çalıştıklarını, devletin her yerinde adamları olduğunu, bu yolla bilgi aldıkları için

Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığı halde silahların

bulunamadığını söylediğini beyan ettiği,
Sanık Muzaffer Tekin*in sanık Mahmut Öztürk'e ait evde saklanılması ve buradaki intihar

teşebbüsü ile ilgili Çavuşbaşı Jandarma Karakol Komutanlığı görevlilerince hazırlanan

tutunakta "...Olayın Mahmut Öztürk'e ait evin çatı katında bulunan oturma odasında

meydana geldiği, olaya müteakip adli olayın adli makamlara ve Komutanlığımıza

bildirilmediği, Mahmut Öztürk ve Mehmet Zekeriya Öztürk tarafından olay yerinde

bulunan kan lekeleri izleri olan suç niteliği taşıyabilecek nesnelerin olay yerinden

temizlenerek yok edilmeye çalışıldığı, Muzaffer Tekin isimli şahsın olayın meydana

gelmesinden 5 saat sonra Kadıköy Acıbadem Hastanesine götürüldüğü, şahsın Hastaneye

girişinin 25.5.2006 günü saat 15.03 olduğu, olayın aynı gün saat 17.00 sıralarında

Mahmut Öztürk isimli şahsın İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleriyle

birlikte, olayın ortaya çıkmasından sonra müracaat ettiği, yapılan araştırma sonucu tespit

edilmiş olup tanzim edilen tutanak müştereken imza altına alındı... " denilmiştir.


Sanık Mahmut Öztürk'ün bu konuda Çavuşbaşı Jandarma Karakol Komutanlığında alınan

ifadesinde kendisine sorulan "Hastaneye gitmek üzere evden ayrılıp tekrar Polis ve

Jandarma ile eve dönene kadar ev kim girdi? ve olay izlerini neden temizlettiniz?"

sorusunu, "Hastaneye giderken yolda eşim olan Nuriye Öztürk beni arayarak çocuklarla

Çavuşbaşı 'na geçiyorum, çocuklar bahçede oynamak istiyorlar deyince ben de gidin yalnız

evde kan izleri, kan lekeli bezler ve pamuklar var, onları bir kenara topla dedim. Ancak

kendisi kalebodurların üzerindeki kanları ve halının üzerindeki kan pıhtılarını silmiş ve

temizlemiş, ben ona temizle demedim, ancak o çocuklar görmesin diye temizlemiş ve

bezleri bir yere toplamış. Zaten kanlı bezleri kaybetme diye kendisine söylemiştim"

şeklinde, "Olayda kullanılan bıçağı yıkadığınızı beyan etmektesiniz. Bıçağı neden

yıkadınız? Ve neden eşyalarla birlikte bıçağı poşete koyarak gönderdiniz" sorusunu,

"Muzaffer Tekin Hastaneye ve doktora gideceğinden doktor tarafından görülmesinin

tedavisine faydalı olacağını düşünerek gönderdim. Ancak bıçağı neden yıkadığımı ben de

bilmiyorum. O anki psikoloji ile hem bıçağı yıkadım hem de vücudundaki kurumuş kanları

temizledim " şeklinde cevapladığı.
Sanık Mahmut Öztürk'ün iddianamede belirtildiği ve mütalaanın ilgili bölümlerinde

anlatıldığı şekilde, Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım mensubu ile örgütsel irtibat

halinde bulunduğu, Danıştay eyleminden polisten kaçan sanık Muzaffer Tekin'i kendisine
1981 /2271
ait villada sakladığı, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu

dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından.


a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5

maddelerine göre cezalandırılmasına,


b)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


151.SANIK MARUF ŞİNİK
İddianamede sanığın, Silahlı Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla

birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314 - (3), TCK 220

- (7) Maddeleri delaleti ile TCK 314 - (2). 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre

cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık Maruf Şinik aşama ifadelerinde suçlamayı kabul etmemiştir.
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre. sanık Maruf Şinik'in

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Durmuş Ali Özoğlu.

İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyarin kullanımlarındaki telefon hatları arasında irtibat

bulunduğu,


Sanık Maruf Şinik'in iddianamede belirtildiği şekilde, sanıklar Durmuş Ali Özoğlu. Hatice

Bahtiyar ve İbrahim Özcan ile irtibatlı olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün

yöneticilerinden olan sanık Durmuş Ali Özoğlu'nun hissedarı olduğu Toplumsal Dönüşüm

Yayınlarının Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda bastığını bildiği afiş ve

broşürlerin dağıtılması faaliyetinde bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütünün amacını

bilerek ve isteyerek faaliyetlerine yardımcı olduğu anlaşılmakla ;


ajSilahlt Terör Örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek

ve isteyerek yardım etmek eylemine uyan TCK 314 - (3), (2.7.2012 tarih ve 6352 S.K 'nun

85.Maddesi ile değişik) TCK 220 - (7) Maddeleri delaleti ile TCK 314 - (2), 3713 Sayılı

TMK 5 maddelerine göre cezalandırılmasına.


b)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


152.SANIK MEHMET ADNAN AKFIRAT
İddianamede sanığın, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2),

3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık Mehmet Adnan Akfırat aşama ifadelerinde suçlamaları kabul etmemiş, Ergenekon

Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Doğu Perinçek'in savunmasına paralel olarak

soruşturma ve davanın İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetlerine kurulan bir tertip olduğunu

beyan etmiştir.


1982 / 2271
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Adnan Türkkan,

İbrahim Benli, Serhan Bolluk, Doğu Perinçek, Emin Gürses, Erkan Önsel, Erol

Mütercimler. Ferid İlsever. Emcet Olcaytu, Güler Kömürcü. Mehmet Bora Perinçek,

Hayati Özcan. İbrahim Şahin, Kemal Yalçın Alemdaroğlu. Mehmet Deniz Yıldırım.

Merdan Yanardağ, Muzaffer Tekin. Nusret Senem, Ahmet Tuncay Özkan, Turhan Özlü.

Ufuk Akkaya. Veli Küçük, Yusuf Beşirik, Tunç Akkoç, Mahir Cayan Güngör. Zahide

Ruhsar Şenoğlu. Mehmet Zekeriya Öztürk ve Vedat Yenerer'in kullanımlarındaki telefon

hatları arasında irtibat bulunduğu, sanığın diğer bir kısım sanıklarla da örgütsel irtibatının

bulunduğu,


Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olan sanık Doğu Periçek'e yöneltilen, Genel

Başkanı olduğu İşçi Partisi ve irtibatlı kuruluşları ile yayın organlarını Ergenekon Terör

Örgütünün amaçları doğrultusunda yönetme, TSK içinde örgütlenme, Milli ve manevi

değerleri istismar etme, Psikolojik harp sanatı ve propagandayı etkin ve yaygın şekilde

kullanma isnatlarının, sanık Doğu Perinçek'in yakın çevresinde bulunup, bu konularda

ciddi bir şekilde eğiterek yönlendirdiği, İşçi Partisi ve irtibatlı kuruluşlarında yöneticilik

konumları olan sanıklar için de geçerli bulunduğu, sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın da

geçmişten itibaren sanık Doğu Perinçek'in eh yakınındaki kişilerden birisi olduğu,


Sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın İşçi partisi, Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanaldaki

görevleri sırasında Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyette

bulunduğu,
Sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın savunmasında Ergenekon Terör Örgütü mensubu birçok

sanığın kullandığı psikolojik savaş yöntemlerine başvurduğu, örnek olarak "CIA ve

Pentagon" adlı kitabında. Gladyonun resmi isminin ''Süper Nato" olduğunu, iddia edildiği

gibi 1970'li yıllarda tasfiye edilmediğini, askeri ve sivil örgütlenme olarak halen aktif

olduğunu ve bu tür örgütlerin ülkede darbe yapıp karışıklık çıkardıklarını, bu tür

örgütlerden devlete paralel yapılanmaları nedeni ile Başbakanların bile haberdar

olamayacağını, TSK'de özellikle Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde yapılandığını ileri

sürmekte iken, duruşmada kendisine yöneltilen "Askeri ve sivil örgütlenmeden

bahsetmişsiniz, var mı Türkiye 'de böyle bir yapı" sorusunu "Sivil örgütlenmesi ciddi

olarak şeyde var onun örneğini de verdim" diyerek "Bu Gladyonun bir numarası

Cumhurbaşkanı makamında oturan Abdullah Gül'dür . İki numarası Başbakanlık, ama

BOB Eş Başkanlığında bulunan Tayyip Erdoğan 'dır. Üç numarası da bütün Emniyet ve

İstihbarat örgütünü denetimi altında tutan Fethullah Gülen 'dir" şeklinde, iddia

makamının aynı konudaki bir sorusunu "... Ve bizim ilkemizde şu ; Türk Silahlı

Kuvvetlerinin bütünlüğü ve Genelkurmay Başkanlığının emir komutası altında olmasının

tayin edici olduğu, Silahlı kuvvetler içinde ikinci bir disiplinin kesinlikle olmayacağını

defalarca sayın genel başkan burada ayrıntılarıyla birlikte ifade etti. Dolayısıyla böyle bir

mekanizma ihtiyacı da yok" şeklinde cevaplandırdığı.


Soruşturma kapsamında sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın evindeki aramada Veli Küçük

imzalı "Sayın Akfırat, Yayınına başladığımız dergimizin bir adedini gönderiyorum,

yapacağınız uyarılar bize ışık tutacaktır, saygılarımızla " yazan bir belge ele geçtiği, sanık

Mehmet Adnan Akfırat'ın bu mektubun kendisine 2002 yılında sanık Veli Küçük

tarafından posta ile gönderildiğini ifade ettiği,
1983/2271
Soruşturma kapsamında ele geçen Ergenekon Terör Örgütünün örgüt belgelerinden

"Dergi/Proje İstanbul 22 Temmuz 2000", "Dergi - Ulusal Medya - Cumhuriyet" isimli

belgeler ile "Biyografi 18 Ocak 2000 " isimli belgenin Kemal Gülman ile ilgili bölümünün

el yazılı ham halinin sanık Mehmet Adnan Akfiratin evinde yapılan aramada da ele

geçtiği, sanık Mehmet Adnan AkfıratTn arama tutanağında yazılı bu belgeleri ilk kez

gördüğü şeklindeki savunmasının cezadan kurtulma amaçlı olduğu,


Sanık Mehmet Adnan AkfıratTn Kemal Gülman ile ilgili "Biyografi 18 Ocak 2000" adlı

belgenin ham hali olan el yazılı belge ile ilgili geliştirdiği "Ben bunu haber olarak Aydınlık

Dergisi 'nde yapmıştım" şeklindeki savunmasının, sanık Mehmet Adnan AkfıratTan ele

geçen el yazısı belge ile bilgisayar çıktısı örgüt belgesinin yazılış üslûbunun benzerliği.

Aydınlık dergisinde yöneticilik yapmış sanık Mehmet Adnan AkfıratTn bu savunmasını

destekleyecek haber örnekleri sunmaması ve de Tuncay GüneyTn görüntülü mülakatında

bu belgenin hazırlanma nedeni hakkındaki anlatımları dikkate alındığında itibar edilir

mahiyette bulunmadığı,


Tuncay Güney'den ele geçen Ulusal Medya 2001 isimli örgüt belgesinin sonuç kısmındaki

"Anılan ifadeler tarafımıza toplantı sonucu iletilen bilgileri içermektedir" ifadesinin, sanık

Mehmet Adnan AkfıratTan ele geçen "Dergi - Ulusal Medya - Cumhuriyet" isimli belge

içindeki karşılıklı toplantı konuşma içerikleri ile bir arada değerlendirildiğinde, sanık

Mehmet Adnan AkfıratTn bu belgenin hazırlanması öncesi yapılan örgütsel toplantıya

bizzat katıldığını ve/veya bilgilendirildiğini gösterdiği,


Bu belgelerin varlığının, Tuncay GüneyTn Veli Küçük'ün Lobi faaliyeti yapacağız dediği,

Veli Küçük Bilecik'te görevli iken bu çalışmaların başladığı, yeşil-kırmızı-sarı kağıtlara

çıktı alınan belgelerin o dönemde yapılan çalışmalar olduğu, Veli Küçük'ün mafya,

sanatçılar, yeniden yapılanma gibi bazı başlıklar belirleyerek kendilerine, yani Ümit

Oğuztan. Adnan Akfirat. Doğu Perinçek ve ekibi ile USİAD'dan Kemal Özdene bu

çalışmaları yaptırdığı şeklindeki anlatımlarını doğrular mahiyette bulunduğu, sanık

Mehmet Adnan AkfıratTn savunmasında bu belgeler hakkında tatmin edici cevaplar

vermek yerine, bu belgelerden haberim yok. ben gazeteciyim, tutanağı okumadan

imzalamışım vs. gibi kaçamak beyanlarda bulunduğu,
MÎT Müsteşarlığının Ergenekon örgütü konusunda Cumhuriyet savcılığına gönderdiği

yazısında, 2001 yılında Tuncay Güney ve sanık Ümit Oğuztan'dan ele geçen ve ihbara ekli

CD*ler içinde MİT Müsteşarlığına gönderilen belgeler konusunda "...Bahse konu

CD 'lerde Doğu Perinçek ve Aydınlık çevresine ait dokümanların çok sayıda olduğu, bunun

da; anılan dönemde Tuncay Güney İpek'in, İşçi Partisi (İP) yayın organı Aydınlık

Gazetesi 'nin haber kaynağı olması, Aydınlık çalışanlarından Adnan Ak/irat, Hikmet Çiçek,

Doğan Duyar ile bilgi/belge alışverişinde bulunmasından kaynaklandığı,

değerlendirilmektedir. Bu bilgilerden hareketle; Mezkûr CD'lerde "Ergenekon" oluşum

projesinin hazırlanması amacıyla. Doğu Perinçek ve çevresince kaleme alınmış "öneri,

tez. etüt" gibi çalışmalarla yetinilmediği, başka şahıs/kuruluşlara ait etüt ve kitaplardan

da yararlanıldığı,Doğu Perinçek ve çevresince kaleme alınmış "öneri, tez, etüt" gibi

dokümanların (Kemalist Hareket. Dinamik, Devletin Yeniden Yapılanması Üzerine, MİT-

Medya ve Ajan Gazeteciler v.b.) bir kısmının benimsendiği, bu bilgilerden hareketle

"Ergenekon, Lobi, Oluşum, Şirket, Girişim. Reaksiyon vb." projeler hazırlanarak

bilgisayar ortamında arşiv oluşturulduğu... " denildiği.
1984 / 2271
Soruşturma kapsamındaki aramalarda ele geçen "Adnan Akfırat'ın dikkatine", "Ferid

İlsever'e" ve "Ordu Haberine Notlar" ibareleri ile başlayan, bir kısım Generaller

hakkında değerlendirmelerin yapıldığı. Askeri Şurada terfi alacakların listesinin

gönderildiği ve 27 Mayıs Askeri Darbesindeki kuşağın kalıntılarından bahsedildiği

belgelerin, sanık Mehmet Adnan Akfırat ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi Doğu Perinçek

grubundan bir kısım sanıkların oluşacak askeri hiyerarşi ile yakından ilgilendiklerini ve

MİT Müsteşarlığının Karargah Evleri belgesinde anlatıldığı gibi TSK içinde örgütlenme

gayreti içerisinde olduklarını gösterdiği.


Sanık Mehmet Adnan Akfırat'ta bir çok istihbari ve bazı kişiler hakkında kişisel verilerin

kaydedildiği belgeler ele geçtiği, sanık Mehmet Adnan Akfırat'tan ele geçen Korkmaz

Yiğit Semih Tufan İlişkisi başlıklı bilgi notu hakkında sanık Semih Tufan GülaltayTn

duruşmadaki "Bu belgenin Mehmet Adnan Akfırat'a Tuncay Güney tarafından

getirildiğinin bizzat Mehmet Adnan Akfırat tarafından kendisine söylendiğini" şeklindeki

iddiasını sanık Mehmet Adnan AkfıratTn tevilli olarak kabul ettiği, soruşturma

kapsamında ele geçen diğer örgüt belgeleri gibi "Saygılarımızla" ibaresi ile biten bu

belgenin Tuncay Güney'in örgüt belgelerinin hazırlanması süreciyle ilgili beyanlarını teyit

eder mahiyette bulunduğu, bu belge içeriğinden örgüt üyesi olan Semih Tufan Gülaltay

hakkında bir takım saptamalar yapılarak bir bilgi notu şeklinde örgüt yönetimine arz

edildiğinin anlaşıldığı,
Sanık Mehmet Akfırat'ın kendisinden ele geçen ve MİT Müsteşarlığı tarafından sahte

oldukları bildirilen MİT Müsteşarlığı başlıklı raporları, Ergenekon Terör Örgütü amaçları

doğrultusunda dezenfarmasyon faaliyeti için bulundurduğunu ve bu faaliyetin içinde

olduğunu gösterdiği,


Sanık Habip Ümit Sayın ile sanık Mehmet Adnan Akfırat arasında geçen MSN

görüşmelerine dair kayıtların, aralarındaki örgütsel ilişkiyi, Ergenekon Terör Örgütünün

girift ve gizli yapısını gösterir mahiyette bulunduğu.
Sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın, öncesinde "Yeditepe İletişim A.Ş." adlı bir yayın

şirketlerinin bulunduğu, bu şirketin "Yeditepe Kanal" adı altında İstanbul'da bölgesel

yayın yaptığı, 2000 yılından sonra Türkiye çapında yayın yapma kararı aldıkları, bu

karardan sonra ise kanalın adının Ulusal Kanal olduğu ve Ulusal Kanal'ın 29 Ekim 2000

tarihinde kurulduğu, bundan daha önce Cumhuriyet Gazetesi ile ortak bir Ulusal televizyon

kurulması yönünde İlhan Selçuk'un da katıldığı bazı toplantılarda kendisinin de bulunduğu

şeklindeki beyanlarının, bu konudaki örgüt belgeleri içeriklerini doğrular mahiyette

bulunduğu,


2001 yılında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde gözaltına alınan Tuncay

Güney'in buradaki sesli/görüntülü mülakatında kendisinin Veli Küçük'ün mutemedi/emir

eri konumunda olduğunu, Veli Küçük'ün talimatı ile Mehmet Adnan Akfırat ve Ferid

İlsever ile irtibat kunduğunu. Aydınlık dergisine gidip gelmeye başladığını ifade ettiği,

sanık Mehmet Adnan Afırat'ın ise Tuncay Güney ile Nevzat Yılmaz isimli bir muhabir

arkadaşının vasıtası ile tanıştığını, Tuncay Güney'in o dönemde Akşam gazetesinde

çalıştığını ve daha önce kendisinin yöneticilik yaptığı 2000'e Doğru dergisinin arşivinden

faydalanmak istediğini söylediğini, Tuncay Güney'in istihbarat örgütlerinin elinde

oyuncak olmuş birisi olduğunu hemen anladığını, ancak önemli denebilecek

bilgiler/haberler getirdiği için bir bakıma haber kaynağı olarak irtibatını devam ettirdiğini.


1985/2271
görüştükleri sürede Tuncay Güney'in kendisine Ergenekon örgütlenmesinden bahsetmiş

ise de ciddiye almadığını, Tuncay GüneyTn Susurluk olayı hakkında kendisi aleyhine olan

bir beyanının 1998 yılında Aksiyon dergisinde yayınlanması üzerine Tuncay Güney ile

irtibatını kestiğini, 2001 yılında ise Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde gözaltına


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   289   290   291   292   293   294   295   296   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin