uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5,
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini
ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya
tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek eylemine uyan TCK 311 - (1), 3713
Sayılı TMK 5
c)Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye
teşebbüs etmek eylemine uyan TCK 312 - (1), 3713 Sayılı TMK 5
ç)Örgüt faaliyeti çerçevesinde Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir
isyana tahrik etmek eylemine uyan, TCK 313 - (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre
cezalandırılması talep edilmiştir.
Sanık, aşamalardaki savunmasında gizli oluşumlar içerisinde bulunmadığını, kapısının
herkese açık olduğunu ve herkes ile görüşen birisi olduğunu ancak hiç bir zaman gizli bir
oluşum ve darbe planı içinde yer almadığını, Ergenekon Terör Örgütü'nü medyadan
duyduğunu, CÇG (Cumhuriyetçi Çalışma Grubu) isimli oluşumu hiç duymadığını, böyle
bir oluşum içinde yer almadığını, emniyette bu konuda gösterilen belgelerle hiç bir
alakasının olmadığını, adının pek çok belgede yer almasının kendi iradesi dışında gelişen
bir durum olduğunu, herkesin kendisini bir yerde görmek istemesinden kaynaklandığını
söyleyerek atılı suçlamaları kabul etmemiştir.
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Sinan Aydın Aygün'ün
kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile sanıklardan; Ahmet Hurşit Tolon, Bekir
Öztürk, Levent Ersöz, Emin Caner Yiğit, Emin Şirin. Habip Ümit Sayın, Erkut Ersoy, Erol
Manisa. Erol Mütercimler, Ferda Paksüt, Ferid İlsever, Güler Kömürcü, Hayrullah
Mahmud Özgür, İbrahim Şahin, Mehmet Şener Eruygur, Mustafa Ali Balbay, Mustafa
Levent Göktaş. Mustafa Özbek, Orhan Tunç. Doğu Perinçek, Rıza Ferit Bemay, Tanju
Güvendiren. Veli Küçük, Turhan Çömez, Ahmet Tuncay Özkan. Turhan Özlü, Ufuk
Mehmet Büyükçelebi. Ünal İnanç, Vedat Yenerer. Veli Küçük. Ayşe Asuman Özdemir.
Tunçer Kılınç. Yusuf Erikel. Emin Caner Yiğit, Muammer Karabulut, Sevgi Erenerol, İşçi
Partisi İstanbul İl Örgütü (Doğu Perinçek, Aydın Gergin, Yusuf Beşirik), Mehmet Haberal,
Bedrettin Dalan, Ulusal Kanal(Serhan Bolluk-Ferid İlsever), İşçi Partisi Ankara İl Örgütü
(Mehmet Bedri Gültekin), Mehmet Bora Perinçek'in (İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi-2124400000) ve İşçi Partisi Genel Merkezimin (Yusuf Tunçer)
kullanımlarındaki telefon hatları arasında irtibat bulunduğu, ayrıca aramalarda ele geçirilen
deliller, sanık savunması, diğer sanık ve tanık beyanları, iletişim tespit tutanakları, dosyaya
getirtilen bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamından; sanık Sinan Aydın Aygün'ün.
Ergenekon Terör Örgütü mensubu sanıklar Yalçın Küçük, Hasan Atilla Uğur, Neriman
Aydın. Durmuş Ali Özoğlu. İbrahim Özcan. Vedat Yenerer, İsmail Yıldız, Muammer
Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Hüseyin Görüm, Erol Mütercimler, Erol Manisa, Mahir
2186/2271
Akkar, Hayrettin Ertekin. Fatih Hilmioğlu, Levent Temiz, Yusuf Erikel ile irtibatlı olduğu
tespit edilmiştir.
"Ergenekon" isimli örgüt ana belgesinde, "Kapsam" başlığı altında: Ergenekon'un 21.
yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra, sivillerden de
sonuna değin yararlanılması gereği ve zorunluluğunun bulunduğu, her meslekten sivillerin
yer alacağı sivil personel kadrosu ile Ergenekon, iç ve dış faaliyetlerinde çok daha etkin
bir güce erişeceği belirtilmiştir.Aid)"Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında :
"Ergenekon'un kendi kuracağı Sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır. Çünkü, sivil toplum
kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler
olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altında alabildiği öyle alanlar
vardır ki; bunu diplomasi sağlayamaz. Sivil toplum örgütlerinin imajı saygın, kutsal ve
masumdur. Bu özellikten ötürü dünyanın her ülkesinde geniş halk kitleleri sivil toplum
örgütlerinin arkasındadır. Sivil toplum örgütleri aracılığı ile dünya kamuoyu kolayca etki
altına alınarak yönlendirilebilir. Ergenekon, Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum
örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur... " denilmiştir.
Ergenekon'un sivil unsurlarının organize edilmesi için hazırlanan 'Lobi' isimli örgüt
dokümanında: Ülkemizdeki 'sivil unsurların' örgütlenmesinin kaçınılmaz bir gerçek
olduğu, bu gerçekten hareketle Lobi denen bu gizli örgütsel dokümanın hazırlandığı, Lobi
yapılanmasının ve tüm faaliyetlerinin mevcut hukuk plâtformu ile çerçevelendiği ve
örgütlenme, yapılanma ve faaliyetlerinde legal sınırlar içinde kalacağı, tümüyle yasal
düzenleme içinde hareket etmesi, Merkez üyeleri dışındaki kadroların, ilişkide bulunacağı
kişiler, kurum ve kuruluşların Lobinin bağlı olduğu merkez hakkında bilgi sahibi olmaması
ve Lobinin tüm çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınarak
gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere "Ergenekon" ve "Lobi" isimli örgüt belgelerinde "sivil unsur" diye tabir
edilen kişilerden yararlanılması gerektiği; Bu hedefin hayata geçirilmesi için, toplumun her
alanında ayrı ayrı organizasyon ve örgütlenme yapılması gerektiği kararlaştırılmıştır.
Özellikle de STK'ların olumlu ve masum imajından yararlanarak örgüt amaçları
doğrultusunda toplumun yönlendirilmesi, kamuoyu oluşturulması ve etki altına alınması
için; STK'ların, gerek Ergenekon Terör Örgütü tarafından doğrudan üyeleri tarafından
kurulması, gerekse mevcut olanların ele geçirilmesi suretiyle kontrol altına alınması
gerektiği öngörülmüştür. İddianamelerde ayrıntılı şekilde açıkladığımız üzere;
Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önceki bir kaç yıl içinde isimleri milli mücadele
yıllarını anımsatan, aynı merkezden yönetilen, bir kısmı aynı binada hizmet veren, başkan
ve üyelerinin bir birlerinin demeklerine üye olduğu ve bir birlerinin etkinliklerine katılan
ve destek veren pek çok vakıf, demek ve platform vb. STK kurulduğu ve örgüt amaçları
doğrultusunda amaç ve eylem birliği yaptıkları gözlemlenmiştir. Benzer şekilde
kamuoyunu yönlendirmek ve hükümeti yıpratarak darbeye zemin hazırlamak amacıyla pek
çok sanığın internet sitesi işlettiği, bu sitelerin bir birlerine link verdikleri, bir kısım
sanıkların bu sitelerde köşe yazısı yazdıkları, hatta bazılarının bir kaç sitede aynı anda yazı
yazdığı, bu sitelerde ağırlıklı olarak kara propaganda niteliğinde üretilmiş haber-yorum ve
analizlere yer verildiği, vatanın elden gittiği, ülkeyi yönetenlerin ihanet içinde oldukları,
ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlikeler bakımından milli mücadele yıllarındaki
koşulların oluştuğu, 'devletin gerçek sahiplerinin' buna seyirci kalamayacağı ve bu nedenle
de askeri müdahalenin meşru bir hak olduğu temalarının işlendiği görülmüştür.
2187/2271
Yapılan aramalarda sanıklardan ele geçirilen belgelerde; sanığın yukarıda izah edilen
nitelikteki derneklere yardım yaptığına ilişkin teşekkür mektuplarının ele geçirildiği,
sanıklara ait telefon görüşmelerinde; Ergenekon Terör Örgütü faaliyeti kapsamında yapılan
toplantı, gösteri, yürüyüş ve mitingler için gerekli malzemelerin sanık tarafından
karşılanacağının ifade edildiği yada bizzat görüşülerek finansman ve malzeme talebinde
bulunulduğu; yukarıda belirtilen nitelikteki Kuvayi Milliye Demeği'nin bastırmış olduğu
kitapçıkların finansmanını sanığın sağladığı, bu hususu da sanık İbrahim Özcan'ın sanığın
sorgusu yapıldığı sırada bunu fevrilikle söyledim diyerek sorguda tevilli olarak kabul
ettiği. Büyük Türkiye Lobisi isimli yukarıda belirtilen nitelikteki oluşumun verdiği şiltlerin
finansmanını sanığın sağladığı, Ergenekon Terör Örgütü STK'larına finansman sağlamakla
kalmayıp yapabileceği her türlü yardımı yaptığı, bu kapsamda bir başka Ergenekon Terör
Örgütünün amaç ve hedefleri için kurulan Kuvva-i Milliye Demeği Başkanı Bekir
Öztürk'ün derneği kurması için tayininin Ankara'ya yapılmasına tavassut ettiği, Demeğin
faaliyet gösterdiği yerin tutulması ile ilgilendiği, suç tarihi ve öncesinde yöneticisi olduğu
ATO tesislerini Ergenekon Terör Örgütüne bağlı Sivil Toplum Örgütlerinin faaliyetlerine
tahsis ettiği, pek çok örgütsel faaliyetin burada yapıldığı, böylece örgüt faaliyetinin icra
edildiği toplantılara ev sahipliği yaptığı, bu kapsamda; Hüseyin Görüm'ün beyanından
anlaşılacağı üzere Kuvayi Milliye Demeği'nin kuruluş toplantılarının ATO'da yapıldığı,
keza, 2004 yılında Cumhuriyetçi Çalışma Grubu darbe çalışması faaliyetleri içinde önemli
yer tutan ve birçok kuvvet komutanı ve ordu komutanının resmi kıyafetlerle katıldığı 3
Mart 2004 tarihli "darbe öncesi gözdağı verme provası"" olarak değerlendirilen "Hilafetin
İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanununun 80.Yılı ve Günümüz Türkiye'si" isimli darbe
toplantısına ev sahipliği yaptığı,
Sanığın e-mailleri incelendiğinde; Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanıklar Orhan Tunç,
Ayşe Asuman Özdemir. Hayrettin Ertekin, İsmail Yıldız ve örgütün diğer üyeleri
tarafından sanığa birbirine benzeyen çok sayıda e-mail gönderildiği, sanığın da aynı
şekilde mukabelede bulunduğu, hatta darbe çalışması içerisinde olan ve daha sonraları
darbeye eksik teşebbüsten mahkumiyetlerine karar verilen dönemin kuvvet komutanları
Özden Örnek, Halil İbrahim Fırtına ile CÇG faaliyeti kapsamında ekibi ile birlikte
"Ayışığı", "Yakamoz", "Eldiven" darbe planlarını hazırlayan ve planlarını uygulamaya
koymak için ayrıntılı çalışmalar yapıp her tür ihtimale karşı stratejiler geliştiren Ergenekon
Terör Örgütü yöneticisi sanık Mehmet Şener Eruygur'u ve dönemin Karar Kuvvetleri
Komutanları bizzat ziyaret ederek ulusal medyanın oluşturulması çalışmalarına katıldığı, e-
maillerinde başka sanıklara yazdığı hususları ziyaret sırasında komutanların yüzlerine karşı
ifade ettiği, darbe düşüncesinde olanların düşüncelerini takviye ettiği, bu düşüncede
olmayan yada şartları elverişsiz görenleri de darbeye teşvik ve tahrik ettiği, sözü edilen e-
maillere bütüncül bir nazarla bakıldığında: Ergenekon Terör Örgütü'nün genel stratejisi
doğrultusunda darbe için gerekli koşulları oluşturma kapsamında, kamuoyu oluşturma ve
kamuoyunun desteğini sağlamaya yönelik olarak: Vatanın bölünme ve parçalanma
eşiğinde olduğu, Devleti yöneten kişilerin gaflet, dalalet ve hatta ihanet içerisinde
oldukları ve bunların Türk olmadığı, çeşitli etnik kökenlere sahip oldukları, medyanın
işbirlikçi ve mütareke basını olduğu, Ülkenin işgal altında olduğu, Türk unsurunun ve milli
değerlerin yok edilmek istendiği, çözümün "Milli Kuvvetler"in güç birliği yapmasında ve
milli hükümet kurmasında, özel kuvvetler komutanlığı organizesinde gerçekleştirilen Kuva-
i Milliye örgütlenmelerinde olduğu şeklinde temaların işlendiği, bu faaliyetin özellikle
Cumhurbaşkanı seçimi öncesi ve sonrasında yoğunlaştırıldığı, keza sanık Sinan Aydın
Aygün'ün de Ergenekon Terör Örgütü demeklerinin düzenlediği toplantılarda benzer
şeyleri söylediği, böylece toplumsal paranoya oluşturulmaya ve yukarda ifade edildiği gibi
2188/2271
darbeye haklı gerekçeler oluşturulmaya çalışıldığı, bu çalışmaların da CÇG sunumlarında
açıkça ifade edildiği üzere darbe çalışmasının bir parçasını oluşturduğu ve planlı faaliyetler
olarak yapıldığı.
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden ÖrnekTn 2003-2005 yılları arasında
yazmış olduğu, "anılar" adlı günlüğün yapılan incelenmesinde. 15. ve 342. sayfalarında
sanık ile ilgili anılarını şu şekilde bahsetmiştir: "14:00 Am - 14:30 Am - ATO Başkanı
Sinan Aygün'ün Ziyareti Sinan Aygün, ilginç kişiliği olan bir insan. Bizlere böyle devre
devre gelir ve kendi görüşlerini anlatır. Bazen kendisinden iyi bilgiler alırız. Bu kez de
biraz ileri giderek konuştu. Ülkenin her yönüyle elden gittiğini, TSK ne zaman bir şeyler
yapacağını ve sesini çıkaracağını sordu. "Bütün halk ümidini size bağlamış ama sizden bir
kıpırdanma gelmeyince herkesin morali bozuluyor "dedi. Kendisine "bizden önce
kıpırdayacak olan sivil kuruluşlardır. Herkes bileti TSK'ne kesmiş, kimse bir eylem
yapmak teşebbüsünde bulunmuyor. Eğer kanaat ülkenin elden gittiği şeklinde ise önce sivil
kuruluşlar kıpırdasınlar. Biz hiç bir şey yapamayız" dedim. Bana "Bunlar iktidar olurken
askerden çok korkuyorlardı ama artık askerden korkuları kalmadı, istediklerini yapıyorlar
ve çekinmeden yapıyorlar hatta bir numara tamam ondan gerisini düşünmemek lazım diye
de konuşuyorlar" dedi. Anlaşılan bu kez gelişi kışkırtmak için. Benden önce Hava
Kuvvetleri Komutanına gittiğini söyledi, muhtemelen ona da aynı şekilde konuştu.
"Göreceksiniz Ali Osman Özmen davası içine Yaşar Paşayı da çekecekler. TSK'ni küçük
düşürerek yok etmek hedefleri dedi. Sonra "Ben tanımam ve eğer bir yolsuzluk yaptıysa
cezasını çeksin ama bir eski deniz kuvvetleri komutanını böyle yargılamak hiç de TSK 'ne
yakışan bir hareket değil"dedi".Bu ifadelerden açıkça görüleceği gibi, sanık, diğer
sanıkların koro halinde söyledikleri şeylerin benzerini "ülkenin her yönüyle elden gittiğini"
söyleyerek darbe yapılmasını sağlamaya çalıştığı, bu faaliyetini bir seferliğe mahsus
yapmadığı, belli aralıklarla ve belli konumdaki tüm komutanlara yapmak suretiyle kastının
yoğunluğunu ortaya koyduğu ve e-maillerinde yazdığı kendisine yazılan hususların ve bu
kaydın bir biri ile uyumlu olduğu,
Ergenekon Terör Örgütü yöneticileri Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur'da ele
geçen Cumhuriyet Çalışma Grubu raporlarından "Eldiven" ve "Demir Yumruk" başlıklı
darbe çalışma slâytlarında hem sanık Sinan Aydın Aygün'ün isminin hem de başkanı
olduğu ATO'nun isminin yararlanılabilecek kişi ve kurumlar arasında sayıldığı, yine bu
slaytlardan; CÇG üyelerinin CÇG faaliyeti kapsamında sanık Erol Manisa ile görüştükleri,
sanık Erol Manisa'nın da CÇG faaliyetlerinde kullanılabilecek ve yönlendirilebilecek
isimler belirlediği / referans verdiği, sanığı da referans verdiği kişiler arasında saydığı,
bunun üzerine görüşme yapan CÇG görevlilerinin "İstihbarat Başkanı seviyesinde kendisi
ile görüşülmesi, bilgi alışverişinde bulunulması ve CÇG faaliyetlerinin kamuoyuna
duyurulması noktasında sanıktan yararlanılmasına ilişkin değerlendirme yaptıklarının ele
geçirilen delillerden açıkça anlaşıldığı,
Sanık savunmalarında bu irtibatını gizlemek için CÇG'nin önemli elemanlarından olan
sanık Hasan Atilla Uğur ile tanışmadığını, kendisini tanımadığını ifade etmiş ise de; 4915
numaralı tapede: H.Atilla Uğur'un: "Merhabalar saygı sunuyorum başkanım nasılsınız"
dediği, Sinan Aygün 'ün: "Allah 'a hamdolsun komutanım koşturmaca gidiyor." dediği
H.Atilla Uğur'un: "Valla mücadelenizi çok yakından izliyoruz Allah yolunuzu açık etsin"
dediği, Sinan Aygün'ün: "Ama işte tek başımıza yapıyoruz" dediği, H.Atilla Uğur'un:
"Başkanım her daim yanınızdayız onu bilesiniz" dediği, Sinan Aygün'ün: Sağolun
komutanım dediği görülmekle aralarında tanışıklıktan öte dayanışma ve yardımlaşma
2189/2271
içerisinde olacak kadar irtibat halinde olduklarının ve slaytta öngörülen görüşme ve bilgi
alışverişinde bulunma hedefinin gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı,
Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Vedat Yenerer tarafından genellikle Ergenekon Terör
Örgütü yönetici ve üyelerine verilen "yılın kuvvacısı" ödülünün sanığa da verildiği;
Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Doğu Perinçek'te elde edilen belgelerde sanığın adının
Talat Paşa Komitesi'nde 17. sırada yer aldığı, Ulusal Birlik Hareketinin yürütme organı
olan Ulusal Birlik Konseyinde adının geçtiği, Milli Güç Birliğine Çağrılacak Şahsiyetler
içinde adının yazılı olduğunun görüldüğü, bu durumun, dosyadaki diğer deliller ve aşağıda
yazılı Yalçın Küçük'ün aldığı notlar ile birlikte değerlendirildiğinde sanığın, Ergenekon
Terör Örgütü faaliyeti kapsamında yapılan planlama ve eylemlerin mütemadiyen içerisinde
olduğu olgusunu teyit ettiği.
Aramalarda ele geçirilen Ergenekon Terör Örgütü yöneticilerinden Yalçın Küçük'e ait
defterin (82) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "31 Mayıs"' tarihinin altında,
"Dün Doğu aradı. Gelecek hafta buluşacağız. Gelecek hafta Ticaret odası başkanı Sinan
Aygün ile buluşacağız. Birleşik Doğu Devletini görüşeceğiz. " yazdığı, defterin (53) ile
numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "22 Mayıs" tarihinin altında, "FB ile konuştuk.
Sinan Aygün ile yemek yedik. EÇ ile buluştuk. Arıyorum. Henüz isyan işaretleri
görmüyorum. " yazdığı, defterin (70) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "19
Ağustos" tarihinin altında, "Aydın. Yiğit, Sinan Aygün Çiftlikte yemek yedik. İyi bir akşam
oldu" "Yeni bir döneme giriyorum. Üst yapı'da mesafe aldık. Alt yapı'ya inmeliyim"
şeklindeki notlardan Sanık Sinan Aydın Aygün'ün Ergenekon terör örgütü üst
yapılanmasında görevli Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük ile örgütün üst düzey
yapılanmasını organize ettikleri ve alt yapı denilen diğer grupları da örgütleme
çalışmalarına hız verdikleri,
Sanığın, Ergenekon Terör Örgütünün pek çok STK'sının başkan ve yöneticileri ile onların
bir kısım faaliyetlerini finanse etmesi ve yardımcı olması nedeniyle irtibatlı olduğu, bu
kapsamda; Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Sevgi Erenerol. Kemal Kerinçsiz, Bekir Öztürk,
Orhan Tunç gibi sanıklarla bağlantısının bulunduğu. Kuvva-i Milliye Derneği kurucusu ve
Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Bekir Öztürk'ün sözü edilen demeği kurması ve
örgütsel faaliyetlerde bulunması için tayininin Ankara'ya yapılması için tavassutta
bulunduğu, Kuvva-i Milliye Demeği faaliyet göstereceği büronun tutulması ile ilgilendiği,
bir başka Ergenekon Terör Örgütü STK'sı olan Kuvayı Milliye Derneği (1919)'nin
bastırmış olduğu kitapçıkların finansmanını sağladığı, Büyük Türkiye Lobisi adına verilen
şiltlerin giderlerini karşıladığı dikkate alındığında sanığın Ergenekon Terör Örgütü'nün
faaliyetlerinin finansörlüğünü yaptığı,
Yapılan aramada sanığın evinde kendisine ait kasada 2.5 milyon Euro para bulunduğu,
MASAK tarafından yapılan incelemede sanığın vermiş olduğu gelir vergileri mukayese
edildiğinde açık bir orantısızlık bulunduğu ve bu meblağdaki paranın bankaya konmayıp
evdeki kasada bulundurulmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zaten bu
hususlar da gözetilerek nöbetçi mahkemece paraya el konulduğu, daha sonra sanık
tarafından verilen gayri menkul teminatları karşılığında kendisine iade edildiği, bu sefer de
parayı eşinin üzerine bankaya yatırdığı görülmekle; bu paranın, yukarıda sözü edilen örgüt
faaliyetlerinin finansmanında kullanılan para olduğunun anlaşıldığı,
2190/2271
Sanığın, Ergenekon Terör Örgütü faaliyetlerinde kullanılmak fon sağladığı ve darbeye
zemin hazırlama faaliyetlerine aktif olarak katıldığı gibi Örgütün siyaseti dizayn etme ve
özellikle hükümetteki partiyi bölüp parçalama çalışmalarına da katıldığı, bu kapsamda;
Tape No:4936'da kayıtlı 03.05.2008 tarihinde saat 20:29'de sanık Turan Çömez ile yaptığı
görüşmede özetle;...Turan Çömez'in: "Televizyon programlan yaptım senin haberlerini
okudum döndüm seni çok meşgul etmeyim Cemil ahiler düğmeye bastılar mı parti için"
dediği, Sinan Aygün'ün: "Ben dün beraberdim (bir kelime anlaşılmıyor) bendeydi, Ee
benim o diğer vatandaşla ilgili görüşlerimi bildirdim ona. İlettim, Geçen gitmiştim ziyarete
de ya, Onu söyledim kendisine, Ama ee onla görüşcekler. Senle görüşmesi gerektiğini
söyledim tabi dedi ayarla görüşelim dedi böyle hani iyi dedi senin burda görüşelim dedi,
Durum bu" dediği, Turan ÇömezTn: "Ben Ankara'dayım planla obi ne zaman diyorsan
oldu mu?" dediği, Sinan Aygün'ün: "Tamam ahi önümüzdeki hafta görüşürüz .... " dediği,
Tape No:4937'de kayıtlı 04.05.2008 tarihinde saat 13.46'de Abdullatif Ş. ile yaptığı
görüşmede özetle; ... Abdullatif Ş'nin: "Demeçlerini görüyorum yani Şener parti kurarsa
beraber çalışırım demişsin" dediği, Sinan Aygün'ün: "Bi mahsuru var mı?" dediği,
Abdullatif Ş'nin "Ya hiç mahsuru yok ya", "Valla şu başlığa bak Posta'da" dediği, Sinan
Aygün'ün: "Çok adam aradı abi ya" dediği, Abdullatif Ş'nin; "Yani Abdullatif Ş. 'den iyi
bir başbakan olur demişsin" dediği, Sinan Aygün'ün: "Daha ne deyim abi ya" dediği,
Abdullatif Ş'nin: "Yani bu alenen dünya aleme bunları ilan ettiğine göre demek ki ee
gönlünde sağlam bir yerim var" dediği, Sinan Aygün'ün: "Ondan hiç şüphen olmasın abi
bunu ben daha önce geçen hafta yapmıştım o röportajı sana söylemedim çıksın ondan
sonra söyleyim dedim" dediği, "Allah için çok seviyorum sen çok düzgün bir adamsın
adam gibi bir adamsın abi, O yüzden ne elimizden geliyorsa sayın Başbakan yardımcım bi
emrin var mı bana nerelerdesin" dediği, Abdullatif Ş'nin: "Estağfurullah ben ee bir
kitabım var onun baskısını tamamlamak istiyorum dizgiden çıkmış, Onunla ilgili çalış
bugün yarın onları bitirmem lazım yoğun şey yapıyorum çalışıyorum", Sinan Aygün'ün:
"Peki sayın başbakanım kendine iyi bak" dediği.
Tape No:4943'de kayıtlı 08.05.2008 tarihinde saat 21:42'de tapede X erkek şahıs diye
geçen ancak sanık ifadesin bu kişinin Fox TV'nin ortaklarından KK olduğunu beyan ettiği
kişi ile yaptığı görüşmede özetle; ... KK: "Ergün Babahan bugün şey yazmış gaza gelme
Abdullatif, Doğan Gurubu seni gaza getirmeye çalışıyo diye, Fakat millet senin Abdullatif
başbakan olur açıklamanı konuşuyo ha" dediği. Sinan Aygün'ün: "(Bir kelime
anlaşılmıyor) nasıl bölecektik" dediği, KK: "Öyle dimi" dediği, Sinan Aygün'ün: "Hu.
Nasıl böleceğiz başka türlü" dediği. KK: "Peki bu herif bölebilir mi sence" dediği, Sinan
Aygün'ün: "Ee başladı bile başladı bile" dediği, "İşte bu kendi bu kendini partiden
attırmaya çalışıyo şimdi" (iki kelime anlaşılmıyor), KK: "İşte biz bunun yanında biz bunun
yanında durabilir miyiz abi" dediği, Sinan Aygün'ün: "Yok daha niye duralım dursun biz
bir köşede dursun lazım olursa gider dururuz Türkiye 'de kimin nerede duracağı belli mi şu
anda o yüzden" dediği, KK: "Ben bunu ben bunu bizim kanala çıkarttırayım mı ufak ufak
ister misin" dediği, Sinan Aygün'ün: "Çıkarttır çıkarttır çıkarttır" dediği, KK: "O zaman
sen ona bi söyle istediği zaman alalım bunu biz" dediği, Sinan Aygün'ün: "Tamam bi
konuşayım bakayım tamam mı kardeş" dediği anlaşılmıştır.
Sanığın 4936 sayılı tapeden, AKP'ye kapatma davası açılmasından bir süre sonra, AKP
içindeki bir kısım milletvekilleri ile birlikte AKP'yi bölüp parçalamaya çalıştığı, bu işin
lokomotifi olacak bir Bakanın bunun için hazırlandığı, sanığın da bu faaliyete katkıda
2191 /2271
bulunduğu; 4937 sayılı tapeden ve aynı zamanda açık kaynaklara da yansıyan bilgilerden,
sanığın gazetelere "Şener Parti Kurarsa Beraber Çalışırım", "Abdullatif Şener'den İyi Bir
Başbakan Olur" şeklinde beyanatta bulunduğu ve röportaj verdiği, bu beyanatların bir
kısım medya tarafından manşetten verildiği, sanığın aynı zamanda bu husustaki görüşlerini
Dostları ilə paylaş: |