T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə35/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   335
Bu kapsamda, belge içinde bir yerde "Fethullah Gülen hakkında açılan davaların beraat ile

sonuçlandığı" ifade edilmiş iken bir sonraki sayfada "Fethullah Gülen'in örgütlenmesinin

terör örgütü olduğunun kesin olduğu", bir yerde Fethullah Gülen'in lideri olduğu iddia

edilen grup "Işık tarikatı" olarak isimlendirilmiş iken, başka sayfalarda "Moon Tarikatının

Türkiye ayağı", "Bahaî Tarikatı" dendiği, "Fethullahçıların Nurcuların bir kolu olduğu",

"Nurcuların yazıcı gurubunun lideri olduğu" denmiş iken, başka bir yerde "Fethullah

Gülen'in Atılım Harekâtı lideri olarak İran'daki İslam harekâtını Türkiye'de başlatmaya

çalıştığı", bir yerde "Hizbullah Terör Örgütü lideri" denmiş iken başka bir yerde "Adı ne

olursa olsun bütün İslami Terör gruplarının gerçek lideri" dendiği, bir yerde "12 Eylül

1980 darbesinden sonra 1985 yılı sonuna kadar arandığı, bu nedenle sahte isim kullanarak

tanıdıklarının evinde gizlendiği" denmiş iken başka bir yerde "12 Eylül darbesinin

ardından birçok genç işkencehanelerde, zindanlarda zulüm görürken o işbirlikçiliğinin

karşılığı olarak Ege'nin sahillerinde keyif çatıyordu" ifadelerinin kullanıldığı.
Aynı şekilde; Fethullah Gülen hakkındaki "Nurcu olduğu söylenirdi ama Bediüzzaman

Said Nursi Hazretleri ve onun rejime meydan okuyan yiğit tavrı anımsanacak olursa asla

Nurcu olduğunu söylemez hiçbir zaman Bediüzzaman'ın ismini ağzına almazdı"

ifadesinde kendisinden saygılı bir üslupla bahsedilen Said Nursi'ye belgenin diğer


225/2271
yerlerinde ağır hakaretler edildiği, bir yerde Said Nursi'nin Tarikat mensubu olmadığı

yazıldığı halde, başka bir yerde Şeyh Said-i Nursi dendiği görülmektedir.


Bu belgenin, Ergenekon Terör Örgütünün öncelikli hedeflerinden birisi olarak belirlediği

anlaşılan Fethullah Gülen ve Cemaatine karşı gerek kendi mensuplarını motive etme,

gerekse büyük bir sorun olarak nitelediği bu konunun çözümü için örgütün kullanabileceği

argümanları belirleyip bir araya toplama amacı güdülerek, özellikle Fethullah Gülen

hakkında değişik tarihlerde hazırlattığı çalışmaların ve Fethullah Gülen aleyhindeki değişik

tarihli yayınların bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu anlaşılmaktadır.


Soruşturma safahatında, bu belgede Fethullah Gülen hakkında ileri sürülen iddiaların,

fotoğraf, video ve sesli anlatımlarla zenginleştirilip belgesel şekline dönüştürüldüğü bir

çalışmanın yüklendiği CD'nin, Kuvayı Milliye 1919 Derneği eliyle de yayıldığı

anlaşılmıştır. Demeğin Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Görüm'ün

bu konudaki iddianameye alınan 14.12.2007 tarihli bir telefon konuşması aşağıdaki gibidir.
Yusuf Görüm : ...Hüseyin şeyi soracam sana. Bu hani Fethullah Gülen 'in CD'leri
vardı ya sende.
Hüseyin Görüm : Bende yok onun CD 'leri. Onlar bir ara vardı. Paşadaydı. Yok,

şimdi onlar artık. Onlarla ilgilenmiyorum ben anladın mı, Onların hepsi bir oyundu. Yani

bizi hep tezgâha getirmek istediler g...
Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin Kuruluş aşamasında bir dönem Basın Sözcülüğünü

yapmış olan Durmuş Ali Özoğlu. savunması kapsamında olduğundan bahisle duruşmada

aynı içerikte bir CD izletmiştir. Bu CD konusundaki soruları da, CD içeriğinin kim

tarafından hazırlandığını bilmediğini, daha önce isimsiz posta ya da internet aracılığı ile

geldiğini, içeriğini doğru bulduğu için kendisine ait wvwv.toplumsalhaber.com sitesine

koyup yayınladığını ifade etmiştir.


Duruşmalar boyunca birçok sanığın Mahkeme tarafından kendilerine savunma yapmak

veya talepte bulunmak için verilen süreleri, iddianamelerde kendilerine yüklenen suçlar

konusuna hasretmek yerine, bu örgüt belgesinde Fethullah Gülen ve Cemaati hakkında ileri

sürülenlerin aynısı veya benzeri iddiaları dile getiren konuşmalar yaptıkları gözlenmiştir.

Veli Küçük ve bu konuda bir kitap kaleme aldığı anlaşılan Semih Tufan Gülaltay'ın, aynen

bu belgedeki gibi Fethullah Gülen"in aslında Bahaî olduğuna dair beyanları bunlar arasında

en dikkat çekici olanıdır.
Veli Küçük'ün duruşmadaki, evinde yapılan aramada basılı olarak bulunan Ergenekon

Terör Örgütünün belgeleri konusundaki bir savunması "...el konulan dokümanlar

içerisinde 2000 yıllarında Tuncay Güney'in bana getirdiği, bir bakar mısın biz hazırladık

dediği, şimdi sözde Ergenekon dokümanı olarak değerlendirilen yazılımlarda alınan belge

ve dokümanlar dosyaların içersinde mevcuttur. Kütüphanemin hiç kullanılmayan rafında

klasörler içersinde bu belgelerde bulundu, alındı. Varlığını dahi unutmuş idim..."

şeklindedir.
İddianamede, Veli Küçük'ün 22.01.2008 tarihindeki ev araması sırasında Beşiktaş'taki

Jandarma Komutanlığında bulunduğu anlaşılan O. ile yaptığı telefon konuşmasında

"Şimdi... Sizin bilginiz olsun Merkez Komutanlığının da, Genel Komutanlığın da bilgisi
226/2271
olsun, evime geldiler sabah 6 ya doğru polisler. Mahkeme kararı var, arama yaptılar. Bizim

Dosyalar, Özel Klasörler, şüpheli gördükleri şeyleri aldılar, şimdi emniyete gidiyorum"'

dediği belirtilmiştir.
e)OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ, SİYONİZM VE

PROTOKOL, FİNANS ODAKLARI VE TEKNOKRATLAR NASIL EGEMEN OLDU?

İSTANBUL/30 MART 2000
Masonik Bilderberg Çetesi belgesi, Bilderberg isimli yapıyla ilgili olarak açık

kaynaklardaki yazılı metinlerin, makalelerin bir araya toplanarak değerlendirmeler

yapıldığı örgüt belgesidir.
Belge, Veli Küçük, Tuncay Güney, Ümit Oğuztan. Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay

Özkan, Mehmet Şener Eruygur, Doğu Perincek, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım.

Hasan Atilla Uğur, Mehmet Zekeriya Öztürk'ten ele geçirilmiştir.
Belgenin Veli Küçük'ten ele geçen metni 69 sayfa olup, diğer sanıklardan ele geçen 76

sayfalık metinden kısmen farklıdır.


Veli Küçük'ten ele geçen Masonik Bilderberg Çetesi belgesi ile diğer sanıklardan ele

geçen aynı başlıklı metnin karşılaştırması


l.Veli Küçük'ten ele geçen belgenin kapağında Masonik Bilderberg Çetesi Finans

Odakları Ve Teknokratlar Uluslara Nasıl Egemen Oldu, İstanbul /30 Mart 2000, diğer

sanıklardan ele geçen metnin kapağında Osmanlı'dan Günümüze Masonik Bilderberg

Çetesi Siyonizm Ve Protokol Finans Odakları Ve Teknokratlar Uluslara Nasıl Egemen

Oldu, İstanbul/30 Mart 2000 yazdığı, bu şekilde Osmanlı'dan Günümüze ve Siyonizm ve

Protokol kelimelerinin kapak yazısına ilave edildiği görülmektedir.


2.Belgenin Veli Küçük'ten ele geçen metninin başına Giriş. B'nai B'rith (Ahid

Çocukları). Uluslararası Ticaret Odası (İntemational Chamber Of Commerce-ICC) başlığı

ile 7 sayfalık bölüm ilave edilmiş, bunun dışında belgede değişiklik yapılmamıştır. Buna

göre Veli Küçük'ten ele geçen 69 sayfalık belgenin metnin ilk hali olduğu, buna ilaveler

yapılarak son şeklinin verildiği tespit edilmiştir.
Bu belgenin kapak bölümünde Masonik Bilderberg Çetesi ibareleri daha büyük yazıldığı

için Masonik Bilderberg Çetesi belgesi olarak isimlendirilmiştir. Diğer örgüt belgeleriyle

aynı formatta olduğu görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün yeniden yapılanma sürecinde, dünyadaki gizli veya illegal,

resmi veya gayri resmi örgüt ve kuruluşların yapı ve faaliyetlerini incelemiş, bu örgütlerin

analizlerinin yapıldığı belgeler hazırlatmıştır.
Giriş başlıklı bölümde. Farklı konularda, birbirinden bağlantısız notların yazılmış, B'nai

B'rith (Ahid Çocukları) başlıklı bölümde ise bu adı taşıyan Yahudi kuruluşu hakkında bilgi

verilmiştir. Sonraki bölümde Uluslararası Ticaret Odası (ICC) hakkında değerlendirme

yapılmıştır. Bilderberg'in Gizli Dünyası, Türk Basınında Bilderberg, Başlıklı Bölümlerde

Bilderberg'in kuruluşu ve ilk toplantıları hakkında değerlendirmeler yapılmış, Kasım

Gülek, Fethullahçılar ve Moon tarikatı başlıklı bölümlere yer verilmiştir. Buradaki


227 / 2271
değerlendirmelerin Fundamentalist Terör isimli belgede de aynen yer alması belgeler

arasındaki irtibatı göstermektedir.


Mandaterizmin Yerli Uzantıları başlıklı bölümde, İtalya'da Gladio'ya gol atan Yargıç

olarak da anılan İtalyan Yargıç Felice Casson'un, İtalya'da NATO'ya bağlı CİA'nın

kucağında gizli bir örgütün P2 Mason Locasına bağlı olduğunu ortaya çıkartarak,

araştırmaları sonucunda başta İtalya Cumhurbaşkanı Francesko Cossiga olmak üzere Parti

başkanları, Emniyet ve Gümrük müdürleri, Ordu içinde sayısız generallerin bu işin içinde

olduğunu tespit ettiği, bunun diğer bütün NATO ülkelerini de sarstığı, Türkiye'de ise

tartışma sürecinde olayın örtüldüğü değerlendirmelerinin yapıldığı, "İtalyan Yargıç Felice

Casson'u binlerce kez kutlamak gerekir" dendiği görülmektedir.


fjSABETAYCILIK VE TÜRKİYE SABETAYLARI (DÖNMELİK) REOASTA -

OPERASYON PROJESİ- İSTANBUL/MAYIS 2000


"Sabetaycılık ve Türkiye Sabetaylan (Dönmelik) Reosta Operasyonu" belgesi, Ergenekon

Terör Örgütü tarafından kurulacak bir demek aracılığı ile Türkiye'deki Sabetaycı oldukları

belirtilen kitlenin "Kontrol altına alınması" için yapılması planlanan çalışmaya dair

değerlendirmeler içeren örgüt belgesidir.


Belge. Veli Küçük, Ümit Oğuztan. Adil Serdar Saçan. Ahmet Tuncay Özkan, Ufuk

Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım'dan ele geçirilmiştir. Sabetaycılık belgesi kapak dâhil

29 sayfadan oluşmaktadır. Belgenin Veli Küçük'ten ele geçen 25 sayfalık metni ile diğer

sanıklardan ele geçen 29 sayfalık metni arasında farklılıklar tespit edilmiş olup, Veli

Küçük'ten ele geçen metnin belgenin ilk hali olduğu, daha sonra bu metnin genişletilerek

son şeklinin verildiği anlaşılmaktadır.


Veli Küçük'ten ele geçirilen Sabetaycılık belgesi ile diğer sanıklardan ele geçirilen aynı

başlıklı metinlerin karşılaştırması


l.Veli Küçük'ten ele geçen belge kapak dâhil 25 sayfa iken diğer sanıklardan ele geçen

metin 29 sayfadır. Veli Küçük'ten ele geçen metne Şişli Terakki Lisesi, İlişkiler başlıklı üç

sayfalık yeni bölüm ilave edilmiştir. Son metnin beşinci sayfasının ikinci ve üçüncü

paragraflarına ilaveler yapılmış, dördüncü paragraf tamamen ilave edilmiştir. Dokuzuncu

sayfanın birinci paragrafına ilaveler yapılmış, bu sayfanın ikinci, üçüncü ve dördüncü

paragraflar ilave edilmiştir. Onuncu sayfadaki Sabetay sonrası başlıklı bölümüm birinci

paragrafının ikinci cümlesine ilaveler yapılmış, ikinci, üçüncü ve dördüncü paragraflar

tamamen ilave edilmiştir. Reosta operasyonu başlıklı bölümün beşinci paragrafının ikinci

cümlesi ile altıncı ve dokuzuncu paragraflar tamamen ilave edilmiştir.
2.Veli Küçük'ten ele geçen metnin sonunda 05.05.2000 tarihi yazılı iken diğer metinde

12.05.2000 tarihinin bulunduğu görülmektedir. Veli Küçük'ten alınan metne ilaveler

yapılıp son şekli verilerek tarihin değiştirildiği anlaşılmaktadır. Belgenin iki farklı

metninin tarihleri arasında bir haftalık bir süre vardır.


Giriş başlıklı bölümde, Bu çalışmanın alışılagelmiş bir analiz raporu olmadığı, Sabetaycılık

olarak anılan gizli/etnik/dini/ideolojik cemaatin kontrol altına alınmasını ve Cemaatten

ulusal çıkarlar doğrultusunda yarar sağlanmasını amaçlayan operasyonel bir projelendirme

çalışması olduğu" belirtilmiştir. Böylece belgenin hazırlanmasındaki örgüt amacı açıkça


228 / 2271
ifade edilmiştir. Diğer örgüt belgelerine benzer şekilde, Türkiye'deki tüm kesimler gibi

Sabetay Cemaatinin de bu belge ile Ergenekon Terör Örgütünün operasyonları kapsamına

alındığı görülmektedir.
Sonraki bölümlerde Sabetaycılığın kurucusu olan Rav Sabetay Zwi hakkında açıklamalar

yapılarak, Siyonizmin teorisyeni olarak tanımlanabileceği belirtilmiş, Sabetaycılarla ilgili

değerlendirmeler içeren bazı kitaplardan alıntılar yapılmıştır.
Daha sonraki bölümlerde Sabetaycı oldukları belirtilen kişiler hakkında fişleme niteliğinde

değerlendirmeler yapılmış, fundementalist kesimlerin Kemalist ideolojiyi yıpratmak ve

Atatürk'ün Türk'lüğüne gölge düşürebilmek için Sabetaycılığı propaganda malzemesi

olarak kullandıkları ve bu cemaat üzerinden Kemalist ideolojiyi yıpratmayı amaçladıkları,

bu provakatif girişimlere izin verilmemesi gerektiği belirtilmiştir.
Reosta Operasyonu başlıklı son bölümde, 1924 mübadelesi ile Selanik'ten Türkiye'ye göç

eden Sabetay Cemaatinin mübadele defterinin kayıtları ile nüfus kayıtlarının incelenerek

a Sabetaycıların tespit edilmesi gerektiği. Ulusal Sabetaycılar demeği adıyla kurulacak olan
^ bir demek çatısı altında Sabetayların toplanması gerektiği belirtilerek "Sabetaycılara
yönelik Reosta Operasyonu Projesi uygulamaya konmalı görüşü kuvvet kazanmıştır"

denilmiş ve belge "Saygılarımızla 12.05 2000" ibaresi ile bitirilmiştir.


g)HİZBULLAH İSTANBUL/ŞUBAT 2001
Bu belge, sanıklar Ümit Oğuztan, Ahmet Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Ufuk Akkaya

ve Mehmet Deniz Yıldırım'dan ele geçirilmiştir. Belgenin ilk olarak tespit edilen metninin

üzerinde Hizbullah 17 Mart 2000 tarihi yazılı olup bu belge de Tuncay Güney, Ahmet

Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım'dan ele

geçirilmiştir. Yukarıda anlatıldığı gibi 17 Mart 2000 tarihli Hizbullah belgesine Aralık
2000 tarihli Şirket&Köstebekler isimli Örgüt belgesi içinde yer verilmiştir. Ancak Şubat
2001 tarihinde birkaç sayfa ilavesiyle tekrar Hizbullah belgesi olarak düzenlendiği tespit

edilmiştir.


2)ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İSTİHBARAT, İSTİHBARAT

# KURULUŞLARI VE MİT İLE İLGİLİ BELGELERİ


a)21. YÜZYIL'DA CASUSLUK-ARAŞTIRMA-GÖZLEM-ANALİZ RAPORU

İSTANBUL /ARALIK 2000 İSİMLİ BELGE


21. Yüzyıl'da Casusluk belgesi, Ergenekon Terör Örgütünün genel olarak istihbarat

konusunu ele aldığı, özel olarak ise MİT'e dönük örgüt değerlendirme ve eleştirilerine yer

verildiği örgüt belgesidir.
Ergenekon Terör Örgütünün yeniden yapılanma sürecindeki ilkelerinin belirlendiği

Ergenekon belgesinin "Politikalar" başlıklı bölümünde "21. Yüzyıl'da dünya

politikacılarını ve siyasetçilerini istihbarat örgütlerinin biçimlendireceği" belirtilmiştir.

Aynı belgenin "Organizasyon planı" başlıklı bölümünde örgütün istihbarat birimlerinin

ağırlıklı olduğu görülmektedir. Örgütün ikinci ana belgesi olan "Lobi" belgesinin "Amaç"

başlıklı bölümünde Ergenekon'a bağlı Lobi örgütlenmesinin amacı olarak öncelikli olarak

"İstihbarat toplayıp kontra senaryolar ve etkinlikler üretmek..." sayılmıştır. Lobi
229 / 2271
belgesinin "Organizasyon Planı" başlıklı bölümünde Araştırma ve bilgi toplama

departmanı, Analiz ve değerlendirme departmanı gibi istihbarat ağırlıklı birimlere yer

verildiği dikkat çekmektedir. Aralık 2000 tarihli 21. Yüzyılda Casusluk belgesinin beşinci

sayfasında "Artık yerkürenin mutlak ve gerçek egemenlerinin istihbarat örgütleri ve

bunların acımasız casusluk kadroları olduğu" değerlendirmesi yapıldığı görülmektedir.
Buradan hareketle Ergenekon Terör Örgütünün yeniden yapılandırılma sürecinde büyük

oranda bir istihbarat örgütü gibi kurgulandığı anlaşılmaktadır.


Örgütün, öncelikli hedef ve sorunlarının belirlendiği. "Çözüm projesine anahtar" olarak

nitelendirilen Kasım 1999 Tarihli "Reaksiyon" belgesinin dokuzuncu sayfasında, MİT'in

bütün çalışmaları "fiyasko" olarak tanımlanmış, onuncu sayfada "MİT'in arşivinin

birikimsiz olduğu", "Yapısının ve anlayışının milli yapıya uygun olmadığı" belirtilmiştir.

Aynı sayfada "MİT içinde radikal değişikliklerin gerektiği", on birinci sayfada ise "Ulusal

hakların korunmasının MİT gibi işlevini ve anlamını çoktan yitirmiş bir kuruluşa teslim

edilemeyeceği" vurgulanmış, bu hususun Reaksiyon isimli belge çalışmasının

hedeflerinden birisi olduğu belirtilmiştir.


14.06.2000 tarihli JİTEM'Cİ ve MİT'Çİ Gazeteciler isimli belgenin "Çözüm" başlıklı

bölümünde "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal istihbarat mekanizmasını yeniden ve

sıfırdan kurması kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştur. Ancak yepyeni bir istihbarat örgütü

kurulurken, bu girişim son derece gizli tutulmalı ve bundan siyasi, bürokrat, teknokrat ve

hükümet kadroları haberdar edilmemeli, MİT kadroları yeni yapılanmanın içinde yer

almamalıdır. Yeni yapılanma tümüyle tamamlandıktan sonra, MİT içinde yer alan tüm

personel görevden alınarak bir daha da hiçbir kamu kuruluşunda görev verilmemelidir.

Türk istihbaratı ancak ve ancak, böylesine büyük ve kapsamlı bir operasyon sonucu

yeniden sağlıklı ve güvenli bir hale getirilebilir" denilmiştir. "21.Yüzyılda Casusluk"

belgesinin "Sunuş" başlıklı bölümündeki "Türkiye'nin, istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve

başarılı çalışmalara ihtiyacı vardır. Bunun gerçekleşebilmesi için de yepyeni bir istihbarat

mekanizması oluşturulmalıdır" ifadeleriyle de aynı değerlendirmenin yapıldığı

görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin istihbarat kuruluşu olan Mili

İstihbarat Teşkilatını bir sorun olarak ortaya koyduğu, bu amaçla çok sayıda örgüt belgesi

hazırladığı anlaşılmaktadır.
Kapak dahil 24 sayfadan oluşan bu belge Veli Küçük. Ümit Oğuztan Adil Serdar Saçan,

Ahmet Tuncay Özkan. Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım (Belgenin sadece kapak

bölümü) ve Hikmet Çiçek'ten ele geçirilmiştir.
Sunuş başlıklı bölümde, Casuslukla ilgili genel değerlendirmeler yapılmış, "Artık

yerkürenin mutlak ve gerçek egemenlerinin istihbarat örgütleri ve bunların acımasız

casusluk kadroları", "Hiçbir güç, hiçbir grup ve hiçbir örgütün istihbarat arenasında yer

alan servisler kadar etkin bir güce sahip olduğunu ileri süremeyeceği", "21.Yüzyılın

istihbarat servislerinin denetiminde ve yönlendirmesinde düzenlendiği" gibi ifadeler

kullanılmıştır. Bu son cümleye benzer bir ifadenin Ergenekon belgesinin politikalar

başlıklı bölümünde de yer aldığı görülmektedir. Belgenin altıncı sayfasında "Belgenin

bağımsız bir araştırma gözlem ve analiz raporu olduğu" "Belgenin hazırlanmasındaki

temel amacın ulusal güvenlik konularının politik ve militarist önlemlerle sağlanabilmesi
230/2271
döneminin kapandığını gözlere serebilmek olduğu" ifadeleri ile belgenin hazırlanış amacı

açıklanmıştır. Bundan sonra Türkiye'nin mevcut durumu hakkında değerlendirmeler

yapılıp "Devlet mekanizmasının en yaşamsal ve kilit noktalarındaki görevleri rejim

karşıtlarının işgal ettiği", "Cumhuriyet devrimlerinin askıya alındığı, Türkiye'nin boğulma

noktasına getirildiği" ifade edilmiştir. MİT hakkında değerlendirmeler yapılarak " MİT'in

son yirmi yılda uluslar arası arenadaki performansının çarpıcı bir mahcubiyet yansıttığı",

MİT'in son otuz yıldaki faaliyetlerinin yüzde seksenini ulusal gençlik üzerinde

yoğunlaştırdığı ve ulusal gençliğin paramparça olmasının tek ve gerçek nedenin MİT

olduğu", "MİT'in son elli yılda faaliyetlerinin yüzde yirmisini Türk aydınları üzerine

yoğunlaştırdığı, bütün yazarları fişleyerek haklarında karalama kampanyaları uyguladığı,

Türkiye'yi aydınlatacak Cumhuriyet devrimlerine gönülden bağlı tek bir Kemalist aydın

bırakmadığı", "Tarihsel süreç içinde MİT'in misyonunu ve işlevini tümüyle yitirdiği

gerçeğinin artık görülmesi gerektiği" denilmiş, sonuç olarak "Bu belge ile özet olarak dile

getirilen gelişmeler karşısında neler yapılması gerektiğinin açıklıkla göz önüne serildiği", "

Özet bir ifadeyle Türkiye'nin, istihbarat faaliyetlerinde sağlıklı ve başarılı çalışmalara

ihtiyacı vardır. Bunun gerçekleşebilmesi için de yepyeni bir istihbarat mekanizması

oluşturulmalıdır. Neden yeni bir istihbarat örgütü? Çünkü "Action" (Eylem) amacıyla

kurulan MİT, Türkiye'nin NATO'ya katılımıyla birlikte makas değiştirerek "Obligation"

(Yüküm) istasyonunda revizyondan geçirilmiş ve son istasyon olan "Integration"

(Bütünleşme)'a ulaşmıştır. Böylece ulusal olmaktan çıkmış "Global istihbarat

istasyonlarından biri haline dönüşmüştür. Nasıl bir istihbarat örgütü? Bu çalışmada, bir

"Ulusal İstihbarat Örgütümün gereksinimleri çağın koşullarına uygun verimlilikte

karşılayabilmesi için, aksiyoner faaliyet unsurları ve istihbarat savaşının alternatiflerine yer

verilmektedir" ifadeleri kullanılmıştır. Dokuz sayfalık sunuş bölümünün sonunda sağ alt

köşede "Saygılarımızla, İstanbul: 05. Aralık. 2000" yazısının bulunduğu görülmektedir.
İstihbarat Merkezleri Günümüzde Nasıl Çalışıyor?, Anglo/Amerikancı Mülkiye Kadroları

Cumhuriyetin Günahkârları başlıklı bölümlerde genel değerlendirmeler yapılmıştır.


Etnik Grupların Örgütlenmesi başlıklı bölümde, "Sebetaylar, Aleviler, Kürtler, Süryaniler

ve Ermeniler'in, Türkiye'de Kemalizm ve ulusal çıkarlara aykırı olarak örgütlü faaliyetleri,

dış ülkelerde de Türkiye'nin ulusal çıkarlarına aykırı örgütlü faaliyetleri 1940-1950'li

yıllarda Mülkiye (SBF)'ye sızılması yoluyla gerçekleştirildiği" belirtilmiştir.


"Resmi istihbarat kurumunun istihbarat verilerinin yüzde seksen oranında spekülasyona

açık kaynaklar kökenli olduğu, bunun da MİT'in yetersizliğini de gözler önüne serdiği",

"Türkiye'nin Devlet İstatistik Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumlardan

başkaca sivil ve bağımsız bilgi bankalarına acil olarak gereksinimi bulunduğu, bunların

oluşturulması gerektiği", "Milliyetçi Hareket Partisi mensuplarının Türk Silahlı

Kuvvetleri'ne sızma girişimlerinin bulunduğu, bu girişimlerin doğrudan ulusal güvenlik

sorunu yaratacağı, köktendincilerin orduya sızma girişimlerinin devam ettiği", " Hedefin

Ulusal Kemalist ordu olduğu", "MİT'in bu gelişmeler karşısında sessiz kaldığı, bu olup

bitenlerden habersiz olan MİT'in dış istihbarat alanlarında başarılı olmasını beklemenin

saflık olduğu", "Emniyet istihbaratının mafıa ve narkotik dünyasının imparatorlarıyla

ortaklık kurmak ve kişisel çıkar sağlama kaygılarından başka bir amacının kalmadığı"

ifade edilmiştir. "Türkiye'nin siyasal, kültürel, ideolojik, ekonomik alanlarda hangi

tehditlere açık olduğunun MİT tarafından belirlenerek resmi raporlara dönüştürülmediği

için, TSK'nın en üst düzey komuta kademelerinde görev almış generallerin emekli

olduktan sonra yönetim kurumlarında görev aldıkları şirketlerin yolsuzluk skandalları
, 231 /2271
nedeniyle bu generaller üzerinden TSK'yı yıpratma kampanyalarının uygulamaya

konulduğu" belirtilmiştir.


b)ŞİRKET GİZLİ GERÇEKLER GÖZLEM & ANALİZ ARALIK 2000/İSTANBUL
Şirket Gizli Gerçekler belgesi, 28 Kasım 2000 tarihinde MİT Müsteşarlığında yapılan,

Kürt sorunu hakkındaki görüşlerin açıklandığı basın açıklamasından yola çıkılarak MİT,

Kürtler, Kürt dili, Mitoloji ve MİT görevlileri Şenkal Atasagun ve Miktat Alpay hakkında

örgüt değerlendirmelerinin yer aldığı örgüt belgesidir.


Kapak dâhil 36 sayfadan oluşan bu belge Veli Küçük, Ümit Oğuztan, Adil Serdar Saçan,

Ahmet Tuncay Özkan, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım'dan ele geçirilmiştir.


Giriş başlıklı bölümde, MİT'in yönetim kadrolarında yer alanların görev alış tarihlerinin

1967-68 yıllarını kapsadığının belirtildiği. 26 Kasım 2000 tarihinde MİT karargâhına davet

edilen gazeteciler Murat Yetkin, Sedat Ergün, Fikret Bila ve Esen Ünür'e, Müsteşar Şenkal

Atasagun ve Müsteşar yardımcısı Miktat Alpay tarafından yapılan basın açıklaması ve

burada dile getirilen Kürtçe TV yayını olması gerektiği düşüncesinin eleştirildiği, basın

toplantısına çağrılan gazeteciler kast edilerek "MİT'in medya organlarına yerleştirdiği ajan


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin