T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə62/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   335

gibi bir uygulama da yoktur. Nitekim çıkarma esnasında infilak meydana gelebilir. Ayrıca

miktar olarak çok düşük miktarda olduğundan mantıklı bir işlem değildir. Birincil yüksek

güçlü patlayıcılar hassasiyetleri nedeniyle üreticiler tarafından tahrip kalıpları gibi kalıp

haline getirilmiş bir ürün olarak tasarlanmamaktadır. Fünye, detonator veya tapa

aksamlarında, el bombası tapasının fünye kısmında olduğu gibi küçük kaplar içindedirler.

Ateşleme zincirinin en önemli patlayıcısı konumundadırlar. Bu tip bulgular ile

karşılaşılması durumunda Savcılık veya Mahkemelerden karar almak suretiyle imha

edilmesi yaygın olarak kullanılan ve hayati açıdan kullanılması gereken bir yöntemdir.
408 / 2271
Fünye ayrıldıktan sonra tapanın pimi çekilerek atılması suretiyle fonksiyonu ile

patlatılması durumunda kapsülün patlama sesi duyulur, payroteknik madde yanar ve bu

kısımda tamamen etkisiz hale getirilmiş olur. Bir kum torbası arkasında, bir duvar vb.

sütre gerisinden bu işlem yapılabilir, herhangi bir sütre vb. yok ise vücuttan mümkün

olduğunca uzağa atılması yeterli emniyeti sağlar. Gövde komple paralanmamaktadır.

İnfilak gövde içinde meydana gelmektedir.


El bombası tapalarında, ana imla hakkının infilak ettiren, ateşleme zincirinin (explosive

train) asıl elemanı fünye kısmıdır. Fünye 5-15 m mesafede basınç ve parça tesiriyle etki

etmektedir. Ana imla hakkının infilakı için gereken büyük bir şok ve ısı ürettiğinden en

tehlikeli parçadır.


El bombalarının imha işlemlerinin 2007-2008-2009-2010 yıllarında o anda mevcut

mevzuat incelenerek farklılık gösterip göstermediği konusunda, "Belirtilen yıllarda el

bombalarının imha işlemlerinde uygulanan prosedürde bir farklılık bulunmamaktadır. "
Yapılan imha işlemlerinin gövde ve fünye birlikte iken mi yapıldığı yoksa fünye ve gövde

ayrılarak mı yapıldığı konusunda "Tahrip işlemlerinde; esas tahrip edilecek nesnenin

ateşleme mekanizmasını (el bombalarında tapa), uzaktan kesme, kırma, çıkarma işlemi

yapılamıyorsa mevcut yapısının kurcalanmadan, en kısa sürede yerinde (Literatürde

atılmış patlamamış mühimmatta çevre şartları elverdiği sürece yerinde tahrip-blow in

place önerilmektedir) veya uygun bir alana götürülüp tahrip edilmesidir.


El bombalarında tapa gövdeye el sıkımı olarak (hand tight) vidalanarak tutturulmuş ayrı

bir aksam olduğundan, zorlamamak suretiyle çıkarılması mümkündür. Çıkarma esnasında

risk alınmaktadır. Ancak bu risk bir uzman tarafından alınabilecek bir risktir. Bir el

bombasının tüm aksamları göz önüne alındığında; en hassas aksamı tapasıdır ve tapanın

çıkarılması, literatürde "başlatıcı ile patlayıcı maddenin birbirinden ayrılması" olarak

anılan bir işlem olduğundan emniyeti artırır. Fünye ve gövde birbirinden ayrıldığında,

fünyenin ana imla hakkını patlatma riski azalır, kazaen veya çevresel şartlar nedeniyle

meydana gelebilecek bir patlamada fünyenin infilakı ana imla dolgusunu

ateşlemeyeceğinden etki sadece fünyenin patlamasıyla oluşacak etkidir. Her iki durum da

tehlikeli olmakla beraber kıyaslandığında sadece tapanın infilakı yeğlenecek bir

durumdur.
Tahrip (imha) faaliyeti, tahrip kalıbı kullanarak bir nesneyi tahrip etmek, yok etmek olarak

algılanmamalıdır. Tüm işlemler; Mevcut patlayıcı miktarı, Tahrip için kullanılacak ilave

patlayıcı miktarı, Muhtemel etki alanı, Tahliye edilmesi gereken alan, Sütre olarak

kullanılabilecek bir alanın olup olmaması, yoksa sütre hazırlanması veya en yakın sütreye

olan mesafeye göre infilak anının (safe seperation time) hesap edilmesi ve buna göre

tahrip mekanizmasının hazırlanması, Çevresel şartlar (nehir, dere yatağı, deprem bölgesi

olma durumu), Yol durumu (gerektiğinde trafiğin durdurulması), Hava durumu (yoğun

bulutlu havalarda infilak sonucu oluşan sesin havanın odak etkisi nedeniyle daha uzağa

ulaşacağı kabul edilmektedir), Yakında meskûn bir mahal, yayla, otlak, çoban ve hayvan

sürüleri gibi etkilenebilecek yer, insan veya hayvan bulunup bulunmaması (halkın korku ve

endişeye kapılmaması açısından bilgilendirilmesini gerektirir), Bölgenin üzerinde

havayolu faaliyetinin olup olmaması, İnfilak zamanı gibi birçok faktörün

değerlendirilmesini gerektiren ve prosedürleri olan, hesaba dayalı teknik bir işlemdir. Bu

anlamda, tüm etkileri hesaba katacak olan uzmanın değerlendirmesi esas olup uygun


409/2271
kamuya ait sivil veya askeri herhangi bir alanda tahrip işlemi yapüabilir. Nitekim

uygulamada, mühimmat veya patlayıcı maddenin naklinin riski artırdığı

değerlendirildiğinde, yasal izinler dâhilinde ve mülki ve adli makamları bilgilendirmek ve

onayları almak suretiyle en yakın uygun bir alanda, genellikle taş ocağı gibi yerlerde,

tedbir alındıktan ve gerekli bilgilendirmeler yapıldıktan sonra tahrip yapılabilmektedir. "
Her el bombasının mutlaka patlayacağının söylenip söylenemeyeceği, bu hususun dış

gözlemle tahmininin doğru çıkıp çıkmayacağı konusunda, " El bombalarında yapılan fiziki

kontrollerde veya gözle yapılan incelemelerde bütün aksamlarının tam olması, herhangi

bir tadilat, tahribat veya değişikliğe uğramamış olması gibi durumlarda orijinal ve çalışır

durumda olduğu kabul edilir. "
İmha sırasında kaza riskinin olup olmadığı konusunda, "Her türlü zararsız hale getirme

veya tahrip faaliyetinde; birincisi tahrip edilen nesneden, ikincisi tahrip yönteminden,

üçüncüsü alınan/alınması gereken tüm önlemlere rağmen öngörülemeyen çevresel

kaynaklardan dolayı, kaza riski her zaman bulunmaktadır. "


Gövde içerisindeki patlayıcının boşaltılıp fünye ile patlatılmasının söz konusu olup

olmadığı, böyle bir durum var ise patlamada farklı bir durumun olup olmadığı, bu şekilde

yapılan bir imhanın güvenli bir bölgede yapılmasının zorunlu olup olmadığı konusunda.
"Gövde içerisindeki patlayıcı maddenin toz veya granül halde bulunması halinde

boşaltılarak sadece patlayıcı maddenin tahrip edilmesi mümkündür. Ancak gövde içindeki

patlayıcı madde DM41. M26 model el bombalarında olduğu gibi preslenmiş halde ise

gövdenin tamamı imha edilir.


Özellikle savunma tipi parça tesirli el bombaları, gövdeden ve/veya içine konulmuş bilye

(bir matris içine gömülü olarak konulmaktadır), çentikli helezonik yay gibi dahili veya

harici olarak parça tesiri yaratmak amacıyla tasarlandığından, tahrip/imha işleminde

parça tesir mesafesinin de hesaplanmasını gerektirmektedir. Bu nedenle tahrip işlemleri

daha tehlikeli olarak kabul edilir. Nitekim ilave imla hakkı ile yapılan tahrip işleminde,

kullanılan ilave imla hakkından dolayı eklenen ilave basınç tesiriyle tahrip edilen el

bombasının, tasarlanmış olduğu etki alanını artırır. Birden fazla el bombasının tahribi

sırasında tehlike öngörülemeyecek şekilde artabilir. Bu tür imha çalışmalarının, imha

sırasında oluşacak basınç ve parça tesirinin insanlara ve yerleşim yerlerine etki

etmeyecek bir yerde veya meskun mahaller dışında yapılması gerekmektedir. "


Sivil bir alanda bu durumun yapılıp yapılamayacağının tespiti konusunda, "İmha yapılan

alanın sivil veya kamuya ait bir alan olup olmaması değil meskûn mahal dışı veya

yapılacak imha işlemi için güvenli bir alan olup olmadığı hususu önemlidir. Bu anlamda,

imha edilecek nesnelerin miktar ve durumlarına göre uygun olan bir alanda imha

edilmeleri mümkündür" denilmiştir.
TeknikBilgiler başlığı altında, el bombalarının çeşitlerine göre şemalar ile ayrıntılı

açıklamalar yapılmış, buraya alınan bir örnekte.


"Askeri Fabrika İmali Savunma El Bombası, Tanım; Askeri fabrika imali savunma el

bombası gövdesi derin yarıklıdır. Bu yarıklar el bombası infilak ettiğinde parça tesirine

sebep olacak parçaların oluşmasını kolaylaştırır. El bombası kör tapalı olup atıştan önce

tapası takılır. Gövdesi döküm demirdir; içinde TNT kuvvetli patlayıcı maddesi vardır. El


410/2271
bombasında 3,90 - 5,20 saniye gecikme sağlayan M204A2 tapası veya MKE MOD 45

tapası kullanılır. Çalışması: Emniyet piminin çekilmesi ve emniyet maşasının serbest

bırakılmasıyla emniyet maşası fırlar; yay ile gerilmiş iğne müsademeli kapsüle çarpar.

Kapsül gecikme elemanını tutuşturacak küçük fakat yoğun bir alev oluşturur. Gecikme

elemanı 3,90 - 5,20 saniye süre ile yanar. Müteakiben detanatörü patlatır. Detanatör

infilak ederek ana imla hakkını patlatır ve bomba gövdesi paralanarak parça tesiri

oluşturur.
Teknik Veriler, El bombası gövde malzemesi: Döküm demir, Gövde rengi: Siyah, Zeytuni

yeşil, İmla maddesi tipi: TNT, Tapa modeli:M204A2, MKE MOD 45, Tapa tipi:

Payroteknik geciktiricili - infılaklı, Kapsül: Müsademeli M42, Detanatör imla maddesi:

Kurşun Azidür, Kurşun Stefanat ve RDX, Gecikme süresi:3,90 - 5,20 saniye, Emniyet

tertibatları: Çekme halkası ve emniyet pimi, Ambalajlama şekli.10 adet tapa 1 adet

plastik/metal kutuda, 4 adet kutu ve 40 adet el bombası 1 adet tahta sandıkta" şeklinde

teknik bilgiler verilmiş,
Kafile Numarası konusunda önceki açıklamalara ilave olarak, " Kafile numarası; aynı

teknik şartnameye göre, aynı fabrikada, aynı fizikî evsaflı hammaddeden imâl ve terkip

edilen patlayıcı madde, mühimmat veya aksamına verilen bir numaradır. Patlayıcı madde

veya mühimmat imal edildiği zaman, özelliklerine uygun bir kafile numarası verilir ve

bütün dış ambalajlarda olduğu gibi ölçüye göre malzemenin üzerine yapıştırılır veya

markalanır. Mühimmatın durumu, çalışması ve kazaları dâhil bütün kayıtlarda bu numara

gereklidir. Kafile numarasının verilmesindeki amaç arızalı, bozuk, tehlikeli veya kuruluş

dışı ve atıştan men edilen mühimmat ve patlayıcı maddelerin tanınması, kurtarılması ve

yok edilmesinde kılavuzluk etmektir. Arızalı mühimmatın tespitinde, kazaların rapor

edilmesinde, kayıtların tutulmasında, depolama ve dağıtımda, atışların doğru ve kolay

yapılmasında yarar sağlamaktadır. Kafile numaraları; Her aksamın kafile numarası kendi

üzerine, Tam atımın kafile numarası büyükçe mermi üzerine, İç ve dış ambalaj üzerine,


Mermilerde Kovan dip tablasına yazılmakta veya markalanmaktadır. Kafile

numaraları, Türkçe kafile sözcüğünün kısaltması KF, İngilizce kafile anlamında kullanılan

LOTve Almanca kafile anlamında kullanılan LOS harflerini takip ederler. Örneğin: "KF

MKE -1-322 11-93" gibi. Kafile numaraları fabrika tanıtma rumuzunu (Makine ve Kimya

Endüstrisi Kurumu İçin "MKE" gibi) izleyen bir dizi harf ve rakam grubundan oluşur.
Hafif silah mühimmatında kafile numarası son kullanıcıyı belirtmek amacıyla

kullanılabilecek, seri numarası gibi bir veri değildir. Aynı evsafta bir miktar malzeme

(demir, alüminyum, plastik vb malzemeler ve patlayıcı çeşidi gibi) kullanılarak üretilen

mühimmatın hepsine aynı kafile numarası verilmekte, üretimde kullanılan malzemelerden

biri dahi bittiğinde kafile numarası değişmekte ve dağıtımı yapıldığında mühimmatın

birinde bir arıza tespit edildiğinde, tamamının da arızalı olması ihtimali değerlendirilerek,

gerekli inceleme sonuçlanıncaya kadar, mühimmatın kullanılmasını durduran, onarımı

mümkün kusurlarda tamamının geri toplanarak onarılmasını sağlayan, giderilemeyen

kusurlarda bu kafilenin kullanılmadan elden çıkarılma veya imhası gibi son işlemlerinin

yapılmasını sağlama amaçlı olarak kullanılan bir teknik olarak yarar sağlamaktadır. Bu

anlamda bir olayda ele geçirilen mühimmatın başka bir olayda ele geçirilenlerle aynı

olması bu iki olayın her zaman ilişkili olabileceği anlamını taşımamaktadır" denilmiştir.


Raporun sonuç kısmında da. yapılan açıklamalara ilave olarak; "13. Ağır Ceza

Mahkemesi, Beşiktaş Adliyesi, Adli Emanet Deposunda yapılan keşif sırasında,


411 /2271
Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet el bombasının bulunduğu sandığın üzerinde ıslak

mendil ile yapılan temizlik sonrası, ön yüzeyinde baskı siyah yazı ile "ZZ SAKIR

İSTANBUL 1935" harf ve rakam grubu ile kapak üst yüzeyinde baskı siyah yazı ile ALIBI,

S.NO.OOJ yazıları görülmüş, üzerindeki bu yazılardan hareketle; SAKİR ZÜMRE Patlayıcı

Fabrikası imali, 1935 yılında imal edilmiş, TNT tahrip kalıplarını ambalajlamak için

üretilen "Tahrip Kalıbı Sandığı" olduğu değerlendirilmiştir. Bunun üzerine SAKİR

ZÜMRE tahrip kalıpları ile ilgili Emn.Gn.Md.lüğü Bomba Bilgi Merkezi kayıtlarının

tetkikinden, 23-30.04.2006 tarihlerinde Mersin ilinde bulunan malzemeler arasında "ZZA

SAKİR VE ŞŞİ TÜMEHAFA İSTANBUL " ibareli TNT patlayıcı madde kalıpları bulunduğu

belirlenmiş, bu malzemeler arasında bulunan bir adet DM 41 el bombasının "HGR DM41

SPLITTER COMP-B LOS FMP-22" ile Ümraniye 'de bulunan el bombalarından 1 adet

DM 41 el bombasının "HGR DM41 SPLITTER COMP-B LOS FMP-22" benzerlik

gösterdiği, yine bu malzemelerden bazılarının dosya kapsamındaki Fikret Emek'ten ele

geçirilen malzemelerle de benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.


Ümraniye 'de yapılan aramada ele geçirilen el bombalarından M26 el bombalarının üretim

yıllarının [FÜZE M204A1 LS-2-64 12-52 (1952 yılı 12 'nci ay), FUZE M204A1 LS-2-95

3-53 (1953 yılı 3'üncü ay), GRENADE HAND FRAG M26 5-53.... (1953 yılı 5'inci ay)],

MKI1 el bombalarının (FUZE M204A1 LOT FJZ-2-286 NOV 1953 (1953 yılı Kasım ayı),

Zir Vadisinde yapılan aramada ele geçirilen M49 Yüzey Aydınlatma tuzaklarının (FUZE

Mİ2 LOT KGM-1-12 11-53 (1953 yılı 11'inci ay), M26 el bombalarının (GRENADE

HAND FRAG M26 10-55 (1955 yılı 10'uncu ay), FUZE M204 A2 LS-10-24 11-54 (1954

yılı 11 'inci ay), Eskişehir ilinde yapılan aramada ele geçirilen (Fikret EMEK), 200 g.lık

TNT kalıplarının (KK.Mü.Fb. 1950 (1950 yılı üretimi) üretim yılları açısından

değerlendirildiğinde 1950-1955 yılları arasında üretildikleri dikkat çekmektedir.


Cumhuriyet Gazetesine 5.5.2006 tarihinde pimi çekilmeden atılan el bombası olayı ile

11.5.2006 tarihinde atılan ve patlayan el bombası olayında kullanılan el bombalarının

kafile numaraları (TAPA M204A2 KF-MKE 91 12-77) ile F.Emek'ten ele geçirilen bir adet

el bombasının (TAPA M204A2 KF-MKE 91 12-77) kafile numaralarının aynı olduğu,

10.5.2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesine ikinci el bombası atılma olayında kullanılan el

bombası (fünye grubu M204 A2 KF MKE 173-9-85 ibareleri olduğu) ile Ümraniye 'de ele

geçirilen el bombalarının (iki adet el bombası fünye grubunun üzerinde TAPA M204 A2

KF-MKE-169 5-85 ibareleri olduğu) arasında üretim yılları açısından benzerlik olduğu

tespit edilmiştir" denilmiştir.
ÜMRANİYE ASAYİŞ BÜRO AMİRLİĞİNİN ADLİ TAHKİKAT BÜROSU

ODASINDA ÇEKİLEN 7 DAKİKA 32 SANİYELİK KAMERA KAYDINDA GEÇEN

SÖZLER KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMA
Oktay Yıldırım 10.2.2009 havale tarihli dilekçesi ile Mahkemeden "İstanbul Emniyet

Müdürlüğüne bir yazı yazılarak, Ümraniye 'de ele geçtiği iddia edilen bombaların, imha

öncesi ve sonrası çekildiği ileri sürülen fotoğraflarının İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına

hangi tarihte, hangi yazı ile gönderildiğinin sorulmasını" talep etmiş, duruşmada da özet

olarak "...İddianame savcılarının ortaya koydukları sözde delillerin kendisinden başlamak

üzere hemen bütün sanıklar tarafından tarih ve hukukun çöplüğüne gönderildiği,

Mahkemenin verdiği delil klasörlerinde sözde bombaların imha öncesi ve sonrasına dair

hiçbir fotoğrafa rastlayamadığından savunmasında bomba görüntülerinin olmadığını

söylediği, başlamış bir davayla ilgili delil saklanması suç olduğu halde, çürük yerlerini
412/2271
yamamak için özellikle ucu açık bırakılan bu davaya 19 ay sonra bomba fotoğraflarının

gönderildiği, konuşmasını yapmadan hemen önce bomba fotoğraflarının 5.8.2008 tarihli

dizi pusulası ile 447/A klasörüne konulduğu konusunda bilgilendirilmiş ise de bu klasörün

kendisine olmadığı ve bu klasördeki fotoğraflarda da acayip çelişkiler bulunduğu, kendi

evinde yapılan arama kayda alınmış iken bombaların Ümraniye 'deki gecekonduda

bulunduğuna dair hiçbir video kaydı ve fotoğraf bulunmadığı, bombaların aramadan bir

saat önce Emniyette bulunduğu, bir katalog çekimi yapar gibi hepsinin bir masa üzerinde

fotoğr allandığı... " mahiyetindeki açıklamalarından sonra duruşma salonunda "Var olduğu

iddia edilen, Kaybolan, Doğuran, Esrarengiz Bombaların Gerçeği" başlıklı, son

sayfasında fotoğraflar ve tutanaklara göre 35 gövde 36 maşa olduğu halde mutabık olarak

sadece 1 gövde 19 maşa bulunduğunu belirtir 50 sayfalık bir sunumizleterek "...Ümraniye

de ele geçtiği iddia edilen bombaların imha öncesi ve sonrası çekildiği ileri sürülen

fotoğraflarının İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına hangi tarihte hangi yazıyla

gönderildiğinin sorulmasına " dair yazılı talebini tekrar etmiştir.


Mahkeme aynı duruşmada Oktay Yıldırım'ın talebini, genişleterek kabul etmiş ve

"Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak dava konusu Ümraniye 'de ele geçen

bombalar ile ilgili kamera görüntülerinin ve buna dayalı tüm belgelerin gönderilmesinin

istenilmesine, ilgili belge suretlerinin yazılacak yazıya eklenilmesine " karar vermiştir.


Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazılarında, Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğündeki

soruşturma işlemleri, fotoğraf ve kamera kayıtları, bombaların imhası izin ve işlemleri,

bunların ne zaman gönderildiği konuları açıklanıp, ilgili belgeler ve el bombalarının

Ümraniye Asayiş Büro Amirliğinin Adli Tahkikat bürosu odasında çekilen 7 dakika 32

saniyelik kamera kaydı gönderilmiştir.
Oktay Yıldırım 85.duruşmada özet olarak, Bombaların bulunduğu zamanda çekilen sesli

kamera kaydı ve fotoğraflara 23 ay sonra ulaşabildiklerini, (Bu kaydın Oktay Yıldırım'ın

talebi üzerine değil, Oktay Yıldırım'ın bomba fotoğraflarının Cumhuriyet savcılığına ne

zaman gönderildiğinin araştırılması mahiyetindeki talebini resen genişleten Mahkemenin

aldığı bir karar ile getirtildiği anlaşılmaktadır.) ortamda konuşan polislerin haberi olmadan

kaydedildiği anlaşılan ses kaydından, olay yeri tutanağının bombaların bulunduğu yerde

değil Asayiş Büro Amirliğinde tutulduğunun, buna olay yerinde alınan notlardan sonra

bilgisayarda yazıldı şeklinde kılıf arandığının, daha hiçbir araştırma yapılmamış iken

bombaların Askeriye çıkışlı olduğu söylendiğinin, Genelkurmay başkanı ve Yargı

görevlilerine hakaret edildiğinin ve en önemlisi bilgisayarından çıkan lobi belgesi üzerine

Ergenekon yapılanmasının farkına varıldığı iddiasının aksine, daha kendisi gözaltına

alınmamış ve bilgisayarı incelenmemiş olduğu bu tarihte "Ergenekon" dan,

"Soruşturmanın Ergenekon olmasından" bahsedildiğinin anlaşıldığını, kendisinin

duruşmalardaki savunmalarına cevap yetiştirme çabasında olan polisin bunu nasıl tekzip

edeceğini merak ettiğini, Mahkemenin de en az, kendisi gibilerin üzerinden Cumhuriyet ve

değişmez değerlere saldıran bu polislerin hedefi durumunda bulunduğunu, Mahkemeyi

yapacakları şeye alet etmeye çalıştıklarını, bu kaydın kendisinin olaya dair tutanakların

düzmece ve olayın da tertip olduğuna dair savunmalarını doğruladığını, kendisinin asla

yalan söylemeyeceğini, Mahkemenin önüne bundan daha büyük, daha net bir delil

konamayacağını söyledikten sonra söz konusu kaydı duruşma salonunda, aslında olmayan

altyazılı şekliyle gösterip dinletmiştir.
413 / 2271
Oktay Yıldırım'ın konuşmasının bu bölümdeki konuşmaları aynısı ile "...ve cevap geliyor,

Sayın üyeme cevap geliyor. Soruşturma Ergenekon olduğu zaman... Hâkimi de savcıyı da,

tekrar ediyorum soruşturma Ergenekon olduğu zaman... Hâkimi de savcıyı da, tekrar

ediyorum soruşturma Ergenekon olduğu zaman... Hakimi de savcıyı da, aslında silahların

denkliği ilkesi bunun bugün kaçıncı duruşma sayın Başkanım 84 mü?, 85 mi? Bunun 85

tane tekrarını gerektirir... " , "... 12 Haziran 2007, daha ben gözaltında değilim, bu polis

nerden biliyor bunu, Sayın heyet sizi korkutuyorlar mı? Veya sizi kandırdılar mı?"

şeklindedir.


Oktay Yıldırım savunmasına devamla duruşma salonunun bir çatışma alanı olduğu tasviri

ile Mahkemenin kendi hukuklarını cebren dayatmaya çalışanlarla hukuku savunanlar

arasında bir yerde bulunduğunu, Mahkeme hukuka ateş desteği sağlamak zorunda olmakla

birlikte kendilerinin bunu da istemediklerini, zamanın ve otoritedeki boşlukların sağladığı

imkânları kullanarak hâkim arazi inisiyatifini elinde bulunduran ve en sonunda kaçacak

olan karşı tarafın attığı mühimmat yalan olduğundan kendilerine zarar vermediğini,

kendilerinin Mahkemeden kaçış bölgelerine tıkama yapmasını istediklerini ifade ederek, bu

görüntüleri Savcılık makamı ve sıfatı ne olursa olsun gönüllü savcı yardımcılığı yapanlara

ve aleyhine yayın yapan basına ithaf ettiğini ifade etmiş,
Mahkemenin, duruşma salonunda gösterip dinlettiği CD'yi dosyaya ibraz edip

etmeyeceğini sorması üzerine, bunun kalemde var olduğunu, kendisinin bu çalışmayı

Cezaevindeki kısıtlı imkânları ile kulaklıkla dinleyerek ve dışarıya gönderip yazılarını

yazdırarak hazırladığını, ancak Mahkemenin geniş imkânları ile bunu analiz

ettirebileceğini ifade etmiştir.
Oktay Yıldırım tarafından duruşma salonunda altyazılı olarak gösterilip dinletilen CD

konusundaki açıklamaların geçtiği başka duruşma tutanaklarının bazı kısımları şöyledir.


İddia makamı 89.duruşmada "...Bundan iki önceki duruşmada sanıklardan Oktay Yıldırım

27 adet el bombası ile ilgili görüntüleri izlettirdi. ( Burada hemen şunu ekleyelim. Daha

önceki bir duruşmada yine bir sunum olarak el bombalarının 27 adet olmadığını

savunmuştu) Ancak biz bu CD yi duruşma salonunda alt yazı eklenmiş olarak izledik. Bir

CD ye ekleme yapılamayacağına göre, bu CD üzerinde bir işlem yapıldığı, yani bu CD 'nin

bir kayda aktarıldığı, burada altyazı eklenildiği ve tekrar CD ye aktarıldığı

anlaşılmaktadır. Bu CD de arka planda konuşulanlar alt yazı halinde getirilmiştir.

Şüphesiz söylenenler Adli Tıp Kurumunca tespit edilecek ve buna göre gereği yapılacaktır.

Ancak bu beklenmeden bazı sanık ve müdafılerince bu konuda ısrarlı söylemler

geliştirmektedirler. Oysa biz duruşma salonunda dahi bu CD de arka planda sözü geçen

küfürlü sözler ve Ergenekon sözcüğünü duyamadık. Burada Sanık müdafılerinden Av.

Mehmet Cengiz 27, 27 Haziran dendiğini, oysa bombaların bu tarihte bulunmadığını ileri

sürdü, oysa yalın bir şekilde bile dinlediğimizde burada 27 Haziran değil 27 adet dendiği

anlaşılmaktadır. Bu hususu da Mahkemenizin takdirine sunuyoruz. "


Oktay Yıldırım 91.duruşmada "...Savcılık açıklamasında diyor ki sayın başkanım, Oktay

Yıldırım 'ın izlettiği CD üzerinde işlem yaptırdığı ve başka bir ses cihazına aktardığı

görülmüştür. Montajdır diyor. Şimdi bu seslerin montaj olduğunun iddia edilmesi benim

beklediğim bir şeydi ama ne yazık ki ortaya çıkan durumu açıklamaya yetmez. Bu CD

elbette ki başka CD'lere aktarıldı, elbette üzerine konuşmalar yazılı biçimde eklendi ve ben

bunu zaten huzurda anlatırken size ifade ettim. Ama durum şudur, ben bu CD'yi alıp


414/2271
¦PflMV
dinlediğimde konuşmaları tek tek not ettiğimde ben yanılıyor olabilirim dedim. Bir

başkasına dinlettim. Benim duyamadığım şeyleri de duydu. Oda yanılıyor olabilir dedim.

Geldim Avukatlara dinlettim onlar da aynı şeyleri duydular. Siz de yanılıyor olabilir siniz


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin