T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə106/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   335

Av. Dilek Helvacfnın: "Şimdi gerek Rahşan Hanımın gerekse sizin bu süreç içerisinde

verdiğiniz ifadeye bakıldığında sizin Bülent Ecevif e Başkent Üniversitesi Hastanesinde

yanlış bir tedavi yapılmadığını, ancak uzun süreli istirahat önererek, siyasi açıdan

yıpratılmaya çalışıldığını söylediniz ve bu beyanlarınızda Rahşan Hanımın iddialarıyla

uyumluydu, ancak Sayın Bülent Ecevit her ikinizin de iddianızın doğru olmadığını CNN

Türk'ün kamera arkası görüntülerinde belirtti. Bunu hep birlikte izledik. Şimdi siz Sayın

Rahşan Ecevit'le aynı iddialarla ortaya çıkmanıza rağmen niçin Ergenekon sürecinde

verdiğiniz bu ifade nedeniyle sizinle görüş ayrılığına çıktı, bunu açıklayabilir misiniz?"

sorusuna, "Efendim bu konuyu tabi ki, birçok kez Sayın Rahşan Ecevit 'le evde konuştuk ve

tartıştık kendisi Ergenekon adı verilen operasyonların iktidar partisinin kontrolünde ve

güdümünde yürütüldüğüne inanan birisiydi, ben tam aksini savunuyordum bütün

ayrılığımız buradan kaynaklanıyordu... Sayın Ecevit'in dışarıda verilmeye olan, verilmeye

çalışılan görüntüsü çalışamaz, iş göremez bir Başbakan okuyamayan, yürüyemeyen,

yönünü bilmeyen bir Başbakan imajı vardı. Ve bu süreçte de Sayın Ecevit 'e çekil baskısı

hemen hemen tüm kesimlerden geliyordu. Bu kesimlerin bir kısmı belki bilinçli bir kısmı da

bu kamuoyu yaratılan kamuoyunun etkisiyle böyle bir sürece girmişti o dönemde çekil

baskısı yapmayan hemen hemen hiç kimse yoktu. Söyleyeceğim bu kadar efendim. "
Av. Dilek Helvacfnın: "Şimdi siz Başkent Üniversitesi Hastanesinde yani bir duyum

niteliğinde olduğunu iş göremez raporu verileceğini tarih olarak 11 Temmuz mu demiştiniz

siz?" sorusuna, "Ben tarih vermedim efendim tarihler konusunda çok net şu an

hatırlamıyorum sadece böyle bir duyumun evde bizlere iletildiğini söyledim. Benim böyle

bir iddiam yok, böyle bir iddia eve getirildi ve konuşuldu söyledim. "
Av. Dilek Helvacfnın: "Ancak bu talep geldi mi. doğrudan koruma müdürü olduğunuz

için size yönelik, siz dediniz ya benim dışımda kimse görüşemezdi herkes beni arardı.

Üniversiteden size kati rapor için gelin mutlaka diye bir talep mi geldi, yoksa böyle bir
697 / 2271
duyum mu parti tarafından size iletildi?" sorusuna, "Telefonla böyle bir talep bana geldi

efendim. "


Av. Dilek Helvacımın: "Kim telefon etti efendim?" sorusuna, "Sayın Mehmet Haberal

etti."
Av. Dilek Helvacımın: "Kati rapor konusunda mı?" sorusuna, "Kati rapor değil efendim,

bizim bir kontrole daha gelmemiz lazım, tekrar bir check-up 'dan geçmemiz lazım gibi kati

rapor tabirini tam hatırlamıyorum açıkçası. "


Av. Dilek Helvacımın: "Peki burada yargılanan kişilerin genel dünya görüşlerine

bakıldığında ki. dosyada bunu tevsik eden belgelerde var ayın şekilde Ecevif te paralel

olarak Irak'ın Amerika'nın müdahalesine karşı çıktıkları Kıbrıs'ın bağımsızlığını

savundukları anlaşılıyor. Yani buradaki siyasiler ve aydınların ortak görüşü, ülkenin

bölünmez bütünlüğünü savunmak, aynı şekilde Amerika'nın Irak'a müdahalesine karşı

çıkmak, Kıbrıs'ın bağımsızlığını savunmak Annan planına karşı çıkmak. Şimdi siz

diyorsunuz ki, bu kişiler bir örgüt oluşturdular iddianız bu ve Ecevit'i aynı görüşte olan

Ecevit'i siyasi sahneden silmek istediler. Bu kendi içinde bir çelişki oluşturmuyor mu, bu

konuyu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusuna, "Benim asla böyle bir iddiam yok dünde çok net

olarak söyledim ben o zaman böyle bir yapılanma olduğunu düşünüyorum ama o

yapılanma bu mudur, başka bir yapılanma mıdır, bu konuda benim kesin bir bilgim yok

bunu söylüyorum. Ben burada mahkeme huzurunda bulunan sanıkların Ecevit 'e dair bir

şey yaptığını asla iddia etmedim sadece 2001 yılında Ecevit hükümetini yıkmak için bir

organize faaliyet yürütüldüğünü bununda birtakım kurum ve kuruluşlar tarafından

yapıldığını, bunun bir yapılanma sonucu derin bir yapılanmanın organizesiyle yapıldığını

iddia ediyorum halende ettim, halende ediyorum. Ama o yapılanma bu yapılanmadır diye

hiçbir yerde söylemedim dün de söylemediğimi burada mahkeme huzurunda da

açıklamıştım. "


Av. Dilek Helvacı'nın: "Sayın Başkanım şunu belirtmek istiyorum Sayın Birgün klasik bir

koruma müdürü olarak görev yapmadım, her dakika yanındaydım ilaçlarını takip ettim,

doktora ben götürdüm dedi. 2000. 2002 arasında Hacettepe'de tedavi gördüğünü

bilmediğini söyledi ben bu çelişkiyi ortaya koymak için sordum. Klasik koruma müdürü

olarak görev yapmadığınızı siz söylediniz. Siz Behiç KılıçTn sadece gazeteciler arasında

Ecevit'in yapılan bu komployla ilgili çeşitli yayınlar yapmaya cesaret ettiğini diğerlerinin

tam tersi yayınlar yaptığını söylediniz. Behiç Kılıç ne tür haberler yapmıştı?" sorusuna,

"Ben yanlış hatırlamıyorsam öyle söylemedim. Sayın Rahşan Ecevit eve gelen her

gazeteciye bizim yaşadıklarımızı anlatmaya çalışıyordu her ortamda, ancak Sayın Ecevit

buna hep engel oluyordu, konuyu kapat Rahşan şimdi yeri değil, zamanı değil diyordu.

Ancak Behiç Kılıç bunlardan birisiydi geldiğinde bu konuyu sonuna kadar götürdü, çok

ilginç çapraz sorularla hanımefendiden almak istediği her şeyi aldı ve yanılmıyorsam

Akşam Gazetesi yayınladı dedim yoksa cesaret edemiyorlardı sadece Behiç Kılıç cesaret

ediyordu diye bir şey kullandığımı hatırlamıyorum dünkü ifademde. "


Av. Dilek Helvacımın: Bir şey daha soracağım GATA'daki tedavi süreciyle ilgili de bir

olumsuzluk veya tereddüt ettiğiniz bir dönem oldu mu, yoksa bu tedaviyle ilgili bir

iddianız veya duyum yok mu?" sorusuna, "Kesinlikle olmadı sadece Sayın Ecevit orada

yattığı komada olduğu dönemde bir resmi basına yansıdı, bu konu bizi çok üzmüştü. Yoksa

belki başka bir hastanede olsaydık daha erken vefat edecekti ancak çok iyi bakıldığını
698 / 2271
hepimiz gördük, şahit olduk çünkü her gün ziyarete gidiyorduk o konuda ne bir duyum, ne

bir şüphemiz hiç olmadı. " şeklinde yanıt vermiştir.


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Şimdi tabi bir iddia ediyor şimdi Tanık iddia ettiğine göre

bunu ispat etmesi lazım eğer elinde belgesi yoksa tabi bunun takdirini tamamen

makamınıza bırakıyorum. İki, Sayın Başbakanın Kanal B televizyonuna 5 kez konuk

olduğunu, başka kanallar Sayın Başbakanı kabul etmediği için Kanal B'yi kullanmak

zorunda kaldık diye bir ifadede bulundu, dün acaba ben onu doğru mu algılamışım?"

sorusuna, "Efendim dün de arz etmiştim Kıbrıs konusunda özellikle çok yoğun bir

dönemdi o dönem ve Sayın Ecevit yaptığı açıklamalar hiçbir basında yer almıyordu hiçbir

basında. Bu da Sayın Ecevit 'i çok rahatsız ediyordu o dönemde Vakit Gazetesinden bir

talep geldi herkes bilir ki, Sayın Ecevit İn siyasi duruşu ve görüşü Vakit Gazetesinin siyasi

duruşu ve görüşüyle çok farklıdır ve bugüne kadar hiç ben verdiğini görmemiştim,

duymamıştım. Ancak söylediği tabir şuna yakın bir tabirdi Recai Bey, Kıbrıs konusunda

bizim sesimizi kimse duyurmuyor söylediklerimizi kimse dikkate almıyor, bu fırsatı

değerlendirip orada bir şeyler söylersek faydamız olur, Kıbrıs İn faydasına olur demişti o

şekilde buraya beyanat vermişti. Yine aynı dönemde yine ismini hatırlamıyorum ama

Kanal B 'nin sorumlusu olan Beyefendi aradı ve Kıbrıs konusunda bir program yapmak

istediğini söyledi. Bende bu konuyu Beyefendi 'ye ilettim ki, şunu da altını çizmek istiyorum

benim zaten Sayın Haberal 'a ve o kuruluşlara karşı kişisel bir husumetim olsa bana gelen

bu telefon irtibatını Sayın Beyefendi 'ye iletmezdim ve hiçbir şekilde Beyefendi 'nin haberi

de olmazdı. Ben görevim gereğiydi aynı zamanda ilettim Beyefendi 'ye, Beyefendi evde

Rahşan Hanım Ben ve Beyefendi'nin olduğu bir ortamda üçümüzün olduğu bir ortamda

talebi ilettim. Biraz bir tartışmadan sonra Beyefendi yine aynı şeyleri söyledi, Rahşan dedi

Kıbrıs benim için bizim için çok önemli Türkiye için çok önemli. Bu konuda nerede sesimi

duyurab iliyor sam orada çıkıp konuşmam gerekir dedi. Ve biz ilk Kanal B ile mülakatımızı,

irtibatımızı bu şekilde sağlamış olduk, daha sonra 4, 5 sayısını hatırlamıyorum bu

görüşmeler devam etti ve her görüşmeden sonra da Sayın Ecevit, Sayın Haberal'a

saygılarımı iletin lütfen mesajını iletti ben buna da şahidim evde. Bu kadar efendim. "


Sanık Mehmet Haberal"ın: "Evet. Sizin dün söylediklerinize ki, ben tabi öğleden sonra

ancak bu duruşmaya katılabildim sağlığım nedeniyle. Arkasından yaptığı basın

açıklamasında dediniz ki, kendisine endoskopi yapıldı, bu nedenle Sayın Başbakan işte

konuşamadı bu yapmış olduğu açıklamadan sonra Sayın Başbakan ki, o zaman kendisine

herhangi bir endoskopi yapılmıştı acaba nereye gitti? Bu açıklamayı yaptıktan sonra Sayın

Başbakan evine mi gitti, yoksa Başbakanlık konutuna mı gitti, nereye gitti Sayın

Başbakan?" sorusuna, "Eve gittik efendim. "
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Ne kadar evinde istirahat etti ve daha sonra ne zaman Başkent

Üniversitesi Hastanesine geldi?" sorusuna, "Yani onu şimdi tam dediğim gibi ama 2, 3 gün

herhalde kaldık, sonra işte tekrar bir sırtta bir yanma bir sıkıntıdan bahsetti Beyefendi.

Tekrar geldik o geldiğimizde de yanlış hatırlamıyorsam işte omurga çökmesi tespit edildi. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Peki gelmesi siz mi geldiniz yoksa benim veyahut da bir başka

arkadaşımın talebi üzerine geldi?" sorusuna, "Hayır biz geldik şikayetimizden dolayı...

Şikayetimizden dolayı biz geldik rahatsızlığımızdan dolayı. "
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Yani biz ben veyahut da bir başka arkadaşım sizi illa Başkent

Üniversitesi Hastanesine gidin diye herhangi bir şekilde talepte bulunmadı."


699 / 2271
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Evet. Evet, tabi Başkent Üniversitesi Hastanesinin de bizlerin

de görevi ülkemizin Başbakanını tıbbın bütün imkanlarını kullanarak tedavi etmekti ve biz

de bunu başarıyla yaptık ve gösterdik, daha sonra Sayın Başbakan 26 Mayıs'ta hastaneden

taburcu oldu doğru mu?" sorusuna, "Yani tarih olarak emin değilim ama doğrudur Mayıs

aylarında... Ortalarından sonraydı. "
Sanık Mehmet Haberal"m: "Evet peki bu Sayın Başbakan o gün o tarihte taburcu olduktan

sonra acaba nereye gitti, bu konuda bir bilginiz var mı?" sorusuna. "Yani 11 sene önceden

bahsediyoruz ama eve gittik muhtemelen hastaneden çıktıktan hemen sonra ilk genelde hep

eve gidiyorduk. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Çünkü Sayın Başbakan taburcu olduktan sonra gitti

Başbakanlık konutunda bir basın toplantısı yaptı yani Başkent Üniversitesinin yapmış

olduğu tedaviyle gerçekten sağlığına kavuşmuştu ki, Sayın Başbakan gitti bir basın

toplantısı yaptı bu basın toplantısı çok önemli bir basın toplantısı idi. Çünkü bütün basın

mensupları Sayın Başbakanı Başbakanlık konutunda bekliyorlardı. Dolayısı ile yani o

tarihte Sayın Başbakanın ne denli sağlıklı olduğunu ve Başkent Üniversitesinin

doktorlarının yapmış olduğu bu tedavinin ne kadar etkili olduğunu herhalde göstermiştir

doğru mu?" sorusuna. "Evet efendim şimdi siz söyleyince hatırladım biz oradan oraya

gittik Başbakanlık konutuna hatta bu açıklamayı bizim yapmamamız gerektiğini riskli

olduğunu bu kadar uzun süre oturamayacağımızı böyle bir olaydan sonra doktorlar

söylemişti. Ancak Sayın Ecevit ben bu açıklamayı yapacağım sadece siz bana nasıl

yapmam gerektiğini söyleyin benim açıklama yapmamı sağlayın çünkü biz o zaman bütün

köşe yazarlarını davet etmiştik, bütün kameralar bütün medya oradaydı. Biz oraya gittik

doktorlar da yine Başbakanlık konutunda ayrı bir odada herhangi bir riske karşı hazır

beklemişlerdi hatırladım efendim evet. "
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Peki bu tarihten sonra Sayın Başbakan Başkent Üniversitesi

Hastanesine ne zaman geldi veyahut da getirildi bu konuda bir bilginiz var mı?" sorusuna.

"Çok net hatırlamıyorum ama bir kere daha biz tekrar bir MR işte röntgen bunlar için

geldiğimizi hatırlıyorum o 3 aylık dönemde bir kere geldik hatırlıyorum Başbakanla,

Başkent Hastanesine. "
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Peki yine dünkü konuşmanızda Sayın Başbakan taburcu

edileceği zaman dediniz ki, Sayın Haberal'ın da bulunduğu bir ortamda Sayın Başbakana 8

aylık bir istirahat önerildi. Daha sonra da bunu değiştirdiniz, dediniz ki; bu 8 aylık istirahat

3 aya indirildi, acaba bu öneriyi hangi ortamda çünkü Başkent Üniversitesinin konumu

belli, inşaatı belli yapısı belli. Sayın Başbakanın yattığı yerde Başkent Üniversitesinin en

son katında 8, 4, 9 numaralı odası orada yatıyordu Sayın Başbakan acaba bu söylediğimiz

şeyleri kime hangi ortamda ne zaman söyledik ve bu konuda elinizde bir belgeniz var mı?"

sorusuna, "Efendim söylediğim gibi bunlar hep bizim sohbette ve konuşma karşılıklı

konuşmalar sırasında şahit olduğum olayları ben burada söylüyorum. Ayrıca ben 7, 8

aylık tedavi süreci 3 aya indirildi demedim 3 ay sonra böyle bir olay geliş... olaylar

gelişince biz kendiliğimizden başka bir doktor devreye sokarak bu tedavi sürecini

sonlandırdık buna benzer şeyler söyledim. Bize söylenen şeyde dün Sayın Rahşan Ecevit 'in

de kamera arkasında söylediği gibi Rahşan Ecevit ben ve sizin de olduğunuz bir otamada

yanlış hatırlamıyorsam Sayın Turgut Zileli bu iş herhalde 7, 8 ay gibi sürebilir efendim

beyanları olmuştu. Bu beyanlar üzerine biz burada 7, 8 ay kalmayalım, burada eğer bir

tedavi yani özel bir tedavi ilaç vesaire kullanılmayacaksa evimize gidelim bu nekahet


700 / 2271
dönemim evimizde geçirelim yönünde Sayın Rahşan Ecevit 'in talepleri oldu. Bu talepler

üzerine biz eve gittik ve evde bu nekahet dönemini geçirmeye başlamıştık. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Yani Sayın Başbakan Sayın Rahşan Ecevit'in talebi üzerine mi

taburcu edildi. Onu mu söylemek istiyorsunuz?" sorusuna. 'Evet yani olup olamayacağı

konuşuldu eğer kurallara uyarsak evde de bu dönemin geçirilebileceği söylendi bizim

talebimiz üzerine. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Kim söyledi? Kim söyledi ve bu sizin biraz önce söylediğiniz

şu ortam dediğiniz yer acaba hastanenin neresindeydi? Ve bunu ispat edecek elinizde bir

belgeniz var mı evet Mehmet Haberal da buradaydı şu Doktor Rahşan Hanım ve şunların

huzurunda bu şekilde bir teklifte bulundu diye bir belgeniz var mı elinizde bunu ispat

edecek bir şeyiniz var mı?" sorusuna. "Efendim yok yani bugünleri yaşayacağımı

bilseydim ve o günlerden ben bu günleri görebilseydim kamerayla gezerdim herhalde

gerçekten süreci kameraya almayı çok isterdim ama ne yazık ki biz sonradan bunların ne

olduğunu hissettik ve farkına vardık. Onun için yapılan karşılıklı görüşmelerden başka

kişilerin kendi söylediklerinden başka elimde herhangi bir belge yok. Herhangi bir bilgi de

yok."
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Evet, evet, evet, evet şimdi şunu sormak istiyorum; ben Sayın

Başbakanımızın taburcu olmasına karar verildiği zaman arkadaşlarımız raporlarını

hazırladılar Sayın Başbakanımızın artık muayyen periyotlarla görevinin başına

dönebileceğine karar verdiler, raporlarını hazırladılar, taburcu olma kararını veren Başken

Üniversitesinin kendisini takip eden doktorlar heyetidir ve bu heyetin hazırlamış olduğu

raporun birisini ben Sayın Rahşan Ecevit'e, birisini de doğrudan kendim Başbakanlık

Müsteşarı Ahmet Şağar'a verdim. Acaba bu raporları benim Sayın Şağar'a elden kendim

tarafımdan verildiğim hakkında bilgisi var mı tanığın?" sorusuna, "Doğrudur o konuda

bilgim var efendim. Hatta daha sonra o raporları ben eve ilettim Sayın Sağar bana

iletmişti bende eve ilettim ancak dediğim gibi dünde raporları açıp dosyalar içinde ne var

ne yok gibi okumadım. Ancak biz eğer gerçekten raporda yazıldığı gibi periyodik

zamanlarda kontrol edilmek şartıyla görevimizin başına dönebileceğimiz söylendiyse o

zaman biz niye 3 ay evden hiç dışarı çıkamadık neden her sabah doktorlar evimize gelip

doktorlar kontrol ettiler bunu da aslında cevabını herhalde bulmak gerekiyor. Dediğim

gibi bize söylenenleri ben söylüyorum bu konuda en ufak bir riyakarlığım veya konuları

saptırma gayreti içerisinde değilim öyle bir düşüncem de yok. Ben sadece yaşadıklarımızı

anlatıyorum. Bize söylenen buydu kağıtta ne yazdığını bilemem ben. Ama kağıtta öyle bir

şey gerçekten yazıyorduysa biz 3 ay neden dışarıya çıkamadık neden her sabah 9:30 gibi

doktorlar rutin kontrollerini 3 ay boyunca yaklaşık devam ettirdiler. Sayın Ecevit dışarı

çıkmayı bu kadar istediği halde niye çıkamadı o zaman. Yani rutin görevimizi yapabilecek

durumda idiysek bizi evde tutan neydi o zaman onun cevabını herhalde aramak lazım. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Acaba biz 3 ay takip etmedik Sayın Başbakanı bu bir onu

nereden biliyorlar bizim zaten Başbakanı takip ettiğimiz dönem belli. Biz Sayın Başbakanı

4 Mayıs'tan itibaren takip etmeye başladık ve daha sonra da Temmuz itibariyle de Sayın

Başbakan ki doğal olarak Sayın bir hastanın hakkıdır ya takibi kabul eder etmez doktoru

kabul eder etmez o tamamen hastanın hasta haklarına göre bir hakkıdır. Bunu kullanmıştır

biz de kendisine takdir etmişizdir karar tamamen Sayın Başbakanındır. Dolayısıyla şimdi

bir 3 aydır şimdi bir 8 aydır konularını bir defa belgelemediği sürece takdiri yine Sayın

Makamınıza bırakıyorum. Diğer bir konu, şimdi tanık diyor ki, Sayın Başbakanla rapor


701 /2271
verdiler ben bu raporları okumadım ama kendi bildiğimi bir ülkenin Başbakanını

yönlendirdim sağlık yönüyle yönlendirdim. Acaba bir koruma müdürünün eğer gerçekten

görevi koruma müdürü ise eline aldığı raporu bir okumak burada ne yazıyor ona bakmak

görevi değil midir? Acaba neden o raporu okuma gereğini duymadınız da ülkenin

Başbakanına gizli gece adeta böyle kaçırırcasına doktor getirerek eve seyyar röntgen cihazı

getirerek bir ülkenin Başbakanını yani Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını

kendiliğinizden tedavi etmeye kalkıştınız böyle bir şeyi hangi cesaretle ve hangi tıbbi

bilgilerinize dayanarak yaptınız?'" sorusuna. "Arz etmiştim o zaman Sayın Ecevit 'le ilgili

en ufak bir haber medyada abartılı ve yanlı olarak yansıyordu. Ve bir haber çıktığı zaman

ertesi gün diğer gazeteler bu haberi alıp daha da çok büyüterek kamuoyuna

yansıtıyorlardı. Bu nedenle 24 saat de kapımızda gazeteciler vardı gece gündüz kapımızı

resmen kayıt altına alıyorlardı. Arz etmiştim yaşadığımız süreç de bizi bir alternatif doktor

arayışına götürdü birisinin daha fikrine ihtiyaç duyuldu be benim şahsen verdiğim bir

karar değildir. Bu Sayın Ecevit 'in Sayın Rahşan Ecevit 'in de verdiği katıldığı bir karardır.

Bu karar üzerine yine doktor olduğunu bildiğiz başka bir arkadaşımızı çağırdık ayrıca

normalde bir koruma müdürünün görevi Sayın koruduğu kişinin sağlık raporlarını okumak

değildir tabi ki kendi doktoru vardır ancak öyle bir dönem yaşadık ki o dönemde

Başbakanlıkta Sayın Ecevit'in doktoru olarak görev yapan kişiyle dahi bir diyalogumuz

irtibatımız yoktu. Bütün irtibatımız Başkent Hastanesiyleydi. Zaten orada da bir bizi

endişelendiren bizi sıkıntıya sokan durumlar ortaya çıkmıştı bizim kendi yaşadıklarımızdan

kaynaklanarak. Bu nedenle biz Sayın Ecevit 'e yani hastanın ve hastanın eşinin de ortak

olduğu bir kararla dışarıdan 3. bir doktor veya farklı bir doktorun fikrine ihtiyaç duyduk.

Buna da en uygun kişi bendim. Çünkü dediğim gibi Sayın Ecevit'lerin dışarıyla olan

irtibatlarının çoğunu ben sağlıyordum ben de böyle bir tanıdığım olduğunu söyledim ve o

tanıdığım kişiyi eve getirdik gizli olmasının gerekçesi de bunu herhangi bir yerden

herhangi bir kişiden kimseden saklamak değil medyadan saklamaktı. Çünkü medya böyle

bir faaliyeti gördüğü zaman nasıl bir haber yapacağını kestirmek mümkün değildi o

dönemde. Tek gerekçemiz ertesi gün Türkiye 'nin ekonomisini sıkıntıya sokacak yönetimde

yeniden bir zafiyet varmış bir şeyler yaşanıyormuş imajı oluşturmayacak sessiz sedasız bu

işi halletmekti. Nitekim onda bence de başarılı olduk o dönemde kimse de duymadı bunu. "


Sanık Mehmet Haberal'ın: "Başkent Üniversitesi Hastanesiyle itilaf olduğunu söylüyor

acaba o itilaf neydi itilaf Sayın Başbakanımızı tedavi edip taburcu etmek miydi acaba o

itilaf neydi açıklar mı?" sorusuna,
"İtilaf şu efendim. Şimdi dediğim gibi ben raporları okumadım ancak sizin beyanınıza göre

raporlarda bizim ara ara kontrol olmak şartıyla normal günlük yaşamımıza ve hayatımıza

devam edebileceğimiz yönünde olduğunu söylediniz ama bizim evdeki durumumuz sizin

söylediğinizin tam tersiydi. Dün de arz ettim. Yaklaşık bir buçuk metre mesafede olan

lavaboya dahi kalkmaya iznimiz olmadan sürekli bir yatak istirahatı önerilmişti bize. Ve bu

yatak istirahatını yaptığımız dönemler içerisinde Sayın Ecevit'in çok önem verdiği 3

toplantıya katılma talebi de çok da kabul görmedi sağlık gerekçesiyle ve bu toplantılara ilk

önce Sayın Ecevit 'in ısrarı sonucu evet katılabilirsiniz bir sıkıntı görünmüyor. Sabah bir

kontrol edelim dendi bu tekrar katılma izninin geri alınması var tabi son kararın yine

Sayın Ecevit'e verilmesi Sayın Ecevit le yapılan bu iknalardan sonra peki biz de çünkü

baskı yapıyorduk. Bunları birkaç kere yaşayınca ayrıca yine arz ettim her sabah eve bir

doktorlar ordusunun gelmesi dışarıda bunun haber yapılması bu evde de biraz sıkıntı

yaratmıştı. Yaşadığımız birtakım olayları birleştirince yeniden bir doktor başka bir
702 / 2271
f
doktorun bakmasının daha faydalı olacağı konuşuldu evde, ondan sonra bu adımlar

atıldı. "


Sanık Mehmet Haberal: "Şimdi Başkent Üniversitesinin sağlık heyetinin elimde raporu

var. Burada Sayın Tanığın söylediklerinin tam aksine Sayın Başbakanımıza birtakım

önerilerde bulunuyor ve o öneriler çerçevesinde de görevini yapabileceğine dair belge bu.

Yani Başkent Üniversitesinin resmi belgesidir. Eğer Sayın Tanık zahmet edip bu belgeyi

okumuş olsalardı o zaman ne Sayın Başbakanımızın 3 kez bu taburcu olduktan sonra

düşmesine sebep olurlardı. Ne de bugün gelip burada görevini yapmış olan bu ülkenin bir

üniversitesi ve onun yöneticilerini itham etme durumuna düşebilirlerdi ve bunlar

belgesi...Dolayısıyla bizim görevimiz ülkenin Başbakanını en etkin bir şekilde tedavi

etmekti. Başka bir şey daha söyledi tanık dedi ki Sayın Haberal çok sık gelip Sayın

Başbakanı ziyaret ediyordu. Evet, bu benim görevim bir o kurumun en üstünde oturan

yönetici olarak Sayın Başbakanı her dakika tedavi edip bir an önce görevine dönmesini

sağlamak benim görevimdi acaba bunu yapmak hata mıydı onu mu söylemek istiyordu

yani sayın?" Şeklinde açıklama getirerek sorduğu soruya,
"Tam tersine efendim ben dün Sayın HaberaTın sürekli bizimle ilgilendiğini çok yakın

ilgide bulunduğunu söyledim. Bence bu bir hata değil bir görevdi kendisinin de söylediği.

Ben bunu bir yanlış bir şey yap olmuş gibi de arz etmedim bunu. "
Sanık Mehmet Haberal'ın: "Sayın Başkanım Başkent Üniversitesi Hastanesi Sayın

Başbakanın sağlığına kavuşturdu ve görevinin başına dönderdi. Sayın Tanık birtakım

iddialarda bulundu bu iddiaları ne zaman gündeme getirdi. Sayın Başbakanımız Başkent

Üniversitesi Hastanesinde yatarken acaba kendisine herhangi bir bilgi verilip o bilgileri

gitmesi gereken iletmesi gereken herhangi bir kuruma iletti mi yoksa ne zaman bu konuları


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin