gelmiştir, biri nezaket ziyaretine gelmişti yanında Kemal Yavuz paşa vardı, Tuncay Özkan
yanıma ilk geldiğinde bir televizyon kanalı açmayı planladığını, ancak TV'yi devam
ettirebilmek için OYAK'ın reklamının kendisine verilmesi hususunda yardım istedi, ben de
kendisine bu konuyla uğraşmamasını parayı başka yerden bulmasını tavsiye ettim. İkinci
ziyarete gelişinde de bana "beni OY AK konusunda oyalamadınız ve gerçekleri söylediğiniz
için teşekkür ederim" diyerek gitti bundan sonra herhangi bir görüşmem olmadı" şeklinde
cevap vermiştir.
Devamında sorulan " Günlüklerde "25 Aralık 2003 başlığı altında, (E) Org. Kemal Yavuz
Ve Tuncay Özkan 'ın Ziyareti Tuncay Özkan daha önce Show TV de görev yapıyordu."
şeklinde yazdığı görülmüştür. "Tuncay Özkan ile görüşmenizin sebebi nedir? bu
görüşmeler hangi sıklıkla ve ne amaçla yapıldı?" sorusuna " Bu hususu faaliyet
programlarımın arasına yazmış olabilirim" şeklinde cevap vermiştir.
838/2271
Yine "Tarafınızdan kaleme alınan günlüklerdeki 25 Aralık 2003 başlıklı notta; (E) Org.
Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın ziyareti" Tuncay Özkan Müfit Gürtuna'nın İstanbul TV
sini satın almak istiyor ve AKP'nin İstanbul dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit
Gürtuna'yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP
ve DYP anlaşmış" şeklinde yazdığı görülmüştür. Günlüğün yazıldığı 25 Aralık 2003 günü,
Tuncay Özkan ziyaretinize geldi mi? Geldi ise kimlerle birlikte ve hangi amaçla geldi?
Ayrıca geldi ise size nasıl ulaştı ve hangi gerekçe ile görüşme talebinde bulundu? Tuncay
Özkan ile neler konuştunuz? " sorusuna "Ben Tuncay Özkan 'in Kemal Yavuzla bana ne
zaman geldiğini hatırlamıyorum. Ben Tuncay Özkan ve Kemal Yavuzla yaptığım
görüşmenin detayını yukarıda anlattım. Bu not bana ait değildir. " şeklinde yanıt vermiştir.
Ayrıca,"Günlükler içindeki 7 Ocak 2004 başlıklı notta "Tuncay Özkan Show TV den
ayrıldıktan sonra Org. Kemal Yavuz ile beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisi ile
İstanbul Belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ULUSALCI BİR TV istasyonu ve
diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşmeler yapmıştık. Bu konuşma
üzerine ben MÖ ile görüşmüştüm kendisine MÖ'nün bana söylediklerini ilettim. TV
kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul TV için çok para istemiş.
...Medya desteği olmadan ulusalcıların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisi ile başa
çıkması mümkün değil bu nedenle TÖ'nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı
intiba dürüst ve yılmayacak bir kişi" şeklinde yazıldığı görülmüştür. Tuncay Özkan'la bu
kadar sık görüşmenizin sebebi nedir? Mustafa Özkan size ne söylemişti de bunları Tuncay
Özkan'a ilettiniz? Ayrıca iki gazeteci kendi aralarına konuşup anlaşabilecekken siz neden
aracılık yapmaktasınız? Yoksa siz bu gazetecileri yönlendirmek için mi aracılık
yapıyorsunuz? sorusuna "Tuncay Özkan benle 2 kez görüşmüştür bu not bana ait
değildir, "şeklinde yanıt vermiştir.
Aynı konulara ilişkin olarak, Sanık Ahmet Tuncay Özkan'a 25.09.2008 tarihinde
alınan Emniyet ifadesinde sorulan:
"....Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğu değerlendirilen Günlüklerin
yapılan incelemesinde;"25 Aralık 2003" başlığı altında; 14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal
Yavuz Ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti. Başlığının olduğu, sizin daha önce Show TV'de
görev yaptığınızı, ancak daha sonra hükümet tarafından uzaklaştırıldığınızı, bu konularla
ilgili şahıslara yardım için MÖ ile konuştuğunu, sizin Müfit Gürtuna'nın İstanbul TV'sini
satın almak istediğini, AKP'nin yerel seçimlerde İstanbul'dan çıkaracağı adaya karşılık Ali
Müfit Gürtuna'yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ettiğini, Şimdilik
ANAP ve DYP ile anlaşma sağlandığını anlattığı görülmüştür. Bu konuda ifadenizi
veriniz." sorusuna;
"Ben gazetecilik görevim süresince kuvvet komutanlarını ve diğer Ankara 'daki yetkilileri
zaman zaman ziyaret ettim. Özden Örnek 7 de bir kez veya iki kez ziyaret ettim ancak bu
konularda konuşmadık. Özden Örnek bu günlüklerle ilgili olarak kendisine ait olduğunu
söyleyene kadar bu konuda benim herhangi bir şey söylemem mümkün değildir. Ancak
Özden Örnek ile yaptığım görüşmelerde bu tür konular gündeme gelmemiştir." şeklinde
cevap vermiştir.
"7 Ocak 2004" başlığı altında; Tuncay Özkan'ın Show TV'den ayrılmasından sonra, Org.
Kemal Yavuz ile birlikte ziyaretine geldiklerini, o dönemde İstanbul Belediye başkanlığına
adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması
839 / 2271
konusunda görüşme yaptıklarını, bu konuşma üzerine kendisinin de MÖ ile görüştüğünü,
Tuncay Özkan'a MÖ'nün söylediklerini ilettiğini anlatarak "Ali Müfit Gürtuna adaylığa
tam razı olmamakla beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSYP'yi ikna etmeye
çalışıyor. Daha MHP ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna
İstanbul TV için çok para istemiş. ...Kendi istasyonu ve gazetesini kurmak için yabancılar
ile temasta .... Benden OYAKTn kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden
geleni yapacağım dedim.....Medya desteği olmadan ulusalcıların Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle TÖ'nün desteklenmesi
gerekir.'" şeklinde görüşmeyi yazdığı görülmüştür. Bu konuda ifadenizi veriniz.?"
sorusuna "Ben Özden Örnek ile değişik zamanlarda görüşmeler yaptım. Neler
görüştüğümü çok iyi biliyorum. Günlükte yazan konuları kesinlikle kabul etmiyorum.
Özden Örnek bunları zaten doğrulamamıştır. Doğrulamadığı sürece de benim kabul etmem
mümkün değildir. " şeklinde cevap vermiştir.
Mahkemenizin 2009/191 Esas Nolu Dosyasının 24.12.2009 tarihli Celsesinde sanık Ahmet
Tuncay Özkan'a doğrudan soru yöneltilmesi sırasında:
Duruşma savcısının:" Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerde 25 Aralık 2003
tarihli notta.*'
Sanık Ahmet Tuncay Özkan:" Günlükler efendim günlüklerle ilgili olarak itirazımı baştan
yapıyorum. Emniyet ifademde, savcılık ifademde bu konuda detaylı açıklama yaptım.
Bununla ilgili olarak, günlüklerle ilgili olarak Özden beyin buraya ifadelerinin getirtilip
benimle görüşmelerinin doğru metinleri ortaya çıkana kadar bunlarla ilgili hiçbir şeyi
kabul etmiyorum. Çünkü ben kendisiyle iki kez görüştüm. Ne söylediğimi biliyorum o da ne
söylediğini biliyor. Şimdi iki kişi arasındaki görüşme, bununla ilgili olarak ortalıktaki her
şey ekleme, çıkartma, yalan, yanlış bizi benim hiç konuşmadığım onun hiç söylemediği bir
sürü şey. Ben bunu kabul etmiyorum efendim. O yüzden de diyorum ki gelsin buraya
ifadesi okuyun efendim ifadesini, eğer orada bir suç varsa sorun bana soruyu ben size
yanıt vereceğim efendim. "
Duruşma savcısının:" Ben sorumu soruyum siz isterseniz cevap vermeyin. 25 Aralık 2003
tarihli notta 14:30-15:30 emekli orgeneral Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın ziyareti.
Tuncay Özkan daha önce Show TV de görev yapıyordu ancak bu hükümet kendi aleyhinde
yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı ya da televizyonlardan
uzaklaştırdı. Kemal Yavuz general de aynı durumda. Ben kendilerine yardım edebilmek
için M. Ö. İle konuştum. Tuncay Özkan Müfit Gürtuna'nın İstanbul TV'sini almak istiyor
ve AKP'nin yerel seçimlerde İstanbul'dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna'yı
birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile
anlaşma sağlamış. Yine 7 Ocak 2004 başlıklı notta Tuncay Özkan Show TV'den
ayrıldıktan sonra orgeneral Kemal Yavuz ile beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisiyle
İstanbul belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ulusalcı bir televizyon istasyonu ve
diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşme yapmıştık. Bu konuşma üzerine
bende M.Ö. ile görüşmüştüm. Kendisine M.Ö.nün bana söylediklerini ilettim. Ali Müfit
Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Biraz önce
siz bu adaylık konusunu sadece CHP de"
'İşte o gizli dinleme var ya 16 Aralık 'a. "
840/2271
Sanık Ahmet Tuncay Özkan:
Duruşma savcısının:"iki kişiyle görüştüm demiştiniz. Onu Özden Örnek ile paylaştınız
mı?"
Sanık Ahmet Tuncay Özkan: " İki kişi, hayır efendim. Ekleme, bende diyorum ki işte bu
yalan metinler üzerinden bunları sürdürürseniz 16 Aralıkta düştüğünüz duruma düşersiniz.
Onu dinleyip oluşturup koyanlara söyleyeceksiniz. Bunlar gerçek değildir. Bunlar yalandır
efendim. Bakın tekrar söylüyorum bunlar yalandır. Kuyruklu yalandır hem de. "
Duruşma savcısının:" Siz kendisine herhangi bir kitap verdiniz mi. Özden Örnek'e?"
Sanık Ahmet Tuncay Özkan: "Verdim efendim, verdim kitap değil efendim doküman
verdim. Kitap dediği şey. "
Duruşma savcısının:" Türk medyası diye mi bir?"
Sanık Ahmet Tuncay Özkan:" İşte efendim söyleyeceğim burada size eklerde verdim işte
burada. Yeni bir medya anlayışı ek 6, bu dokümanı verdim. Herkese götürüp verdim. Zaten
gidiş sebebim buydu. Burada yeni bir medya anlayışı. Bülent Arınç 'a da verdim herkese
verdim. Bu kadar. Ha savunma metnimin 62, 63, 64. sayfalarında bunu geniş bir şekilde
anlattım. Budur efendim. Geri kalan kısmı uydurmadır. Yalanın daniskasıdır. O
dinleyenler kimse onlara soracağız onları. "
Duruşma savcısının:" Ali Müfit Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla beraber CHP
desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSP yi DYP'yi mi ikna etmeye çalışıyor, daha MHP ile
görüşecek. Televizyon kanalı satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul
televizyonu için çok para istemiş. Esasında kendisi bu istasyonu müteahhitlere bedava
kurdurmuş adam ve para etme ama çaresizlikten başka yapacak başka bir şey yok ki. Diyor
devamında, ben de kendisine elimden geleni yapacağım dedim bana kendi hazırladığı Türk
medyasıyla ilgili bir kitap verdi. İçinde her türlü ilişki ve rezaleti bulabilirsiniz dedi.
Medya desteği olmadan ulusalcıların başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisiyle başa
çıkması mümkün değil bu nedenle T.Ö.nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı
intiba."
Sanık Ahmet Tuncay Özkan:'7//ç' bu konuları konuşmadık. "
Duruşma savcısının:" Dürüst ve yılmayacak bir kişi. Bilgili bir görüntüsü var hiç değilse
mesleğini iyi bildiği intibaı uyandı."
Sanık Ahmet Tuncay Özkan:" Hiçbir şekilde AKP 'nin A 'sı bile geçmedi o görüşmede.
AKP 'nin A 'sı ağza alınmadı. O görüşmede ben bu metni verdim. Nasıl bir televizyon
olacağını anlattım. Ve çıktım AKP'ye karşı bilmem ne Ali Müfit Gürtuna falan bunlar hiç
yani bir şey söylemek istemiyorum. Gelsin görüşürsünüz, konuşursunuz efendim. " Şeklinde
yanıtlamıştır.
"10 Ocak 2004" başlıklı notta, "Akşam Jandarmanın Amttepe'deki tesislerine gittim.
Jandarma Genel Komutanı ile beraber Aydın Doğan ile yemek yiyecektik. Aydın Doğan 'ın
(AD) yanında Mehmet Ali Yılmaz ve Fikret Bila vardı. Beraber olmamızın amacı AD'a
bazı mesajlar vermekti. Öncelikle basının satılmış bir hale geldiğini değerlendirdiğimizi
kendisinin bu konudaki görüşünün ne olduğu, ikinci olarak bu hükümete karşı hepimizin
841 /2271
aynı gemide olduğunu ve gemi batarsa hep beraber batacağımızı. Aleyhimize yazı
yazanlara kendi gurubunda destek vermemesini söyleyecek ve onlarında son günlerdeki
olaylar hakkındaki görüşlerini alacaktı. Nitekim konuşmalarımız bu merkezde devam etti.
Kendisi bize medyanın ekonomik durumunu izah etti. Ona göre medyanın kendisi hariç
bütün patronları mali yönden hükümete muhtaç hale getirilmişti. Bu nedenle hükümete
karşı çıkmaları mümkün değildi. Karşı çıkanların hayatı söndürülecekti. Nitekim. Bazı
yazarlar hükümet aleyhine yazdıkça Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahaleleri ile kendilerini
işten çıkarılmışlardı. Tuncay Özkan. Sedef Karbaş, Televizyonlardaki bazı programlar gibi.
Bu arada Tuncay Özkan 'ı çok sevdiğini ama kendisine şu sıralarda hiç bir şey
yapamayacağını söyledi. Yemek bittiğinde ben sizin mesajınızı aldım dedi. Bizde kendisine
"iş adamı olarak bazı sıkıntılarınızın olabileceğini anlıyoruz. Ama bazen hükümet lehinde
de yazmamak karşı tarafa destek vermektir." dedik. Yemekten çıkarken Jandarma Genel
Komutanı bana bir doküman verdi. Eve gittiğimde dokümana baktım AKP'nin hemen
hemen bir yıllık faaliyetinin bir özeti ve değerlendirmesiydi. Güzel hazırlanmış bir
dokümandı. "Şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Konu İle İlgili Sanıklar Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur'un Yaptıkları
Görüşmeler:
16 Aralık 2003 tarihinde sanık Levent Ersöz ile Ahmet Tuncay Özkan arasında
yapılan görüşme çözümünde özetle;
Sanık Levent Ersöz "ün "Kaleler birer birer düşüyor zaten" dediği, sanık A.Tuncay
Özkan'ın da "çok düştü, mevzi de kalmadı. Sıkıntı büyüyor" dediği, görüşmenin devamında
A.Tuncay Özkan'ın, Show TV televizyonundaki işinden çıkartılması ile ilgili patronu
Mehmet Emin Karamehmet hakkındaki şikayetlerini dile getirdiği, yeniden işe alınması
için Mehmet Emin Karamehmet'e baskı yapılmasının faydalı olacağını, kendisinin yeniden
Show TV televizyonuna geri dönmesinin çok önemli olduğunu söylediği, bu çerçevede
"Mehmet Emin'/' biraz daha sıkıştırarak oynanırsa bu geri adım atmak zorunda kalacaktır,
geri adım attığında da bunun canına okumak lazım " dediği. Levent Ersöz'ün de Jandarma
Genel Komutanı M.Şener Eruygur'un Karamehmet'le görüştüğünü, fakat Karamehmet'in
A.Tuncay Özkan'ın kendisinin ayrılmak istediğini söylediğini ifade ettiği, A.Tuncay
Özkan'ın da bunun yalan olduğunu söylediği.
Bu çerçevede A.Tuncay Özkan'ın Karamehmefi şikayet ederken, "Mehmet Emin
Karamehmet zora düştüğünde en büyük desteği Silahlı Kuvvetlerden gördü, bunun üç tane
nedeni var, birincisi ulusal bir sermayeyi temsil etmesi, ikincisi bizim içinde bulunmamız
ve yakınlığımız, üçüncüsü de Mehmet Emin Karamehmet'in söylemi" dediği ve ayrıca
Mehmet Emin Karamehmet'in kendisini Başbakan'ın talebi üzerine işten çıkardığını
söylediği.
Görüşmenin devamında. A.Tuncay Özkan'ın iki yıl önce Genelkurmay Adli
Müşavirliğinden M.Erdal Şenel paşanın kendisini aradığını ve yanına çağırdığını,
kendisinin de gittiğini, Tanju Güven ve Erdal Şenel ile bir görüşme yaptıklarını, bu
görüşmede kendisinden Doğan grubu ile ilgili bir tahlil yapmasını istediklerini, kendisinin
de "ulusal açıdan Doğan grubunun tahlilini yapacak olursam Doğan grubu Türkiye'ye
zararlıdır, mutlaka alternatifinin oluşturulması gerekir" dediğini, bunun üzerine kendisine
"sana bir teklif gelecek, sen bu teklif kabul et" dendiğini, kendisinin bu teklifin kimlerden
geleceğini, Türkiye'de öyle bir grup olmadığını, fakat böyle bir teklif gelse memnuniyetle
842 / 2271
kabul edeceğini, Türkiye'de alternatif bir medya yaratılmasını, o medyanın ulusal
duruşunun güçlendirilmesini memnuniyetle destekleyeceğini söylediğini ve bir hafta sonra
da Karamehmet grubunu kastederek gruptan teklif geldiğini, bu durumdan kendisinin çok
rahatsız olduğunu, bunların battığını, fakat git bat diyorsanız batayım dediğini, bunun
üzerine kendisine "bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz, sen merak etme" dendiğini,
kendisinin de gruba girdiğini, girince diğer komutanlarla görüşme fırsatı olduğunu ve
herkesin "ulusal bir gruptur, desteklenecektir" mesajı verdiğini, bu mesajı alınca ilk
günden itibaren ulusal bir duruş ortaya koyduğunu ve ona uygun olarak da Show Tv
televizyonu ve Akşam gazetesini boşalttığını ve bir çizgi yarattığını, grubun bir çizgisi
oluştuğunu, aynı zamanda Türkiye'de medyada olmaz denilen bir şey yaptığını ve Akşam
Gazetesinin tirajını 120.000 den 210.000 e çıkarttığını, Akşam Gazetesinin lümpen bir
gazete iken AB grubunda çok etkili bir gazete haline geldiğini, Show Tv'yi dördüncü
sıradan birinci sıraya çıkarttığını, reklam gelirlerini artırdığını beyan etmiştir.
Levent Ersöz'ün Karamehmet'in gelmesini Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'a arz
ettiğini, Komutanın bir gün sonra yurtdışıha gideceğini, yoksa kendisiyle görüşmeyi çok
arzu ettiğini söylediği, A.Tuncay Özkan'ın da "Sağolsun, çok saygılarımı selamlarımı
iletin lütfen. Ben kendisine de gelirim sonra. Şimdi Jandarma Komutanının kendisini
aramış olması, bugüne kadar sığındığı, yaşamasına neden olan her şeyi bırakması. Şimdi
beni bırakıyor, bundan önceki dönemde hiçbir yaşama şansı yoktu. Ben geldiğimde içeriye
alınmak üzereydi. Bizim yaptığımız şey şu; biz insanlara dedik ki biz burada bir kale inşa
edeceğiz. Ve bu kale Türkiye'de ulusal duruşun bir kalesi olacak. Ben o kaleyi 1,5 ayda
inşa ettim."" dediği,
Görüşmenin devamında; A.Tuncay Özkan'ın ''Jandarma komutanımızın devreye girmesi,
bu adamında bugüne kadar aldığı örneğin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli
olan Tunçer Kılınç'tan aldığı bir destek var." dediği,
Devamında; yine Karamehmet grubunda çalışan Nuray Başaran ve İsmail Küçükkaya
hakkında konuştuğu ve bu kişilerle ilgili şikayetleri dile getirdiği, bu kişilerle birlikte
çalıştığı dönemde bu kişilerin o dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı ile ilgili haber
yapmaya çalıştıklarını, kendisinin buna engel olduğunu, bu çerçevede "benim bir talimatım
vardı, Silahlı Kuvvetler, MİT ve Emniyet ile ilgili bütün haberler bana gelecekti. Çünkü
Emniyette Fethullahçıları tanımıyorlar, onları övüyorlar. MİT'i yıpratmak için çok kötü
kampanyaları vardı. MİT Müsteşarını göndermek istiyorlardı. Silahlı Kuvvetlerin içinde de
kendi kafalarına göre bir düzenleme yapmak istiyorlardı." dediği.
Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde; Ali Müfit Gürtuna ve bu kişiye ait televizyon kanalı
hakkında konuşmaya başladıkları, A.Tuncay Özkan'ın Ali Müfit Gürtuna'nın öneminden
bahsettiği ve bu kişiye ait televizyonu yerel seçimler öncesinde almak istediğini söylediği,
bu çerçevede A.Tuncay Özkan'ın "Ali Müfıt'i sıkıştırmak gerekiyor. Yine ben sizden
yardım isteyeceğim" dediği,
A.Tuncay Özkan'ın "ben kendisiyle yüzyüze konuşmadım daha, korkmasın diye. Çünkü
bu Recep Tayyip nedeniyle bundan korkuyorlarda. DalanT konuşturdum. Bedrettin beyi
konuşturdum, sizde Bedrettin beyle konuşup bilgi alabilirsiniz. Bedrettin Dalan'a dedim ki
git bununla bir konuş, öyle bir şeye ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç Türkiye'nin ihtiyacıdır,
burada bir ulusal duruş ortaya koymalıyız" dediği,
843 / 2271
Daha sonra, medyanın öneminden ve medyadaki ulusal duruşu kontrol altına almaktan
bahsettikleri, bu çerçevede A.Tuncay Özkan'ın "medya çok önemli, medya içerisinde
benim ve benim arkadaşlarım bu düşüncede, ortak düşündüğümüze inandığımız bu
düşüncelerin bu duyguların bulunmasında büyük fayda var, bunun için ben diyorum ki biz
operasyonu mutlulukla sonuçlandıralım. Ne olmalı, Mehmet Emin'in kafası bu işe aymalı
ve aydınlanmalı ve geriye gitmemelerini değerlendiririz.'' "ikincisi de yedek bir sistem
olarak bu Ali Müfit Gürtuna'nın elindeki sistemi almalıyız ve olayı organize etmeliyiz.
Ben, onunla ilgili olarak Ali Müfit beye yapılacak psikolojik bir baskının çok yararlı
olacağına inanıyorum. Orada bu TV kanalı, bugüne kadar Türkiye'de ve dünyada hiç
kimsenin yapamadığını yapabilir... Yerel seçim öncesinde Show TV de Mehmet Emin'in
yaptıramadığı her şeyi yapma olanağı var. Bütün görüşlerini orada seslendirme olanağı alır
ve yarın bir gün çok ileri bir hamle alır'" dediği. Levent Ersöz'ün de "İktidara vurulacak
darbe için bu çok önemli" dediği.
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde; yeniden medyanın öneminden bahsettikleri ve
A.Tuncay Özkan'ın bu çerçevede "Türkiye'yi inşa edebilmek için bir tek koşul var, Türk
medyasını aynı zamanda kontrol edebilmek... Dünyanın neresinde psikolojik istihbarat
yapmayan devlet var, bu ne demek, MGK'nın tutanağı gizli. Bunu sana veren, bu bilgiyi
yaymak için sana veriyor" dediği. (A.Tuncay Özkan'ın Küçükçekmecedeki deposunda
yapılan aramalarda çok sayıda MGK toplantı tutanakları ele geçirilmiştir.)
Bilahare, A.Tuncay Özkan'ın "İstanbul TV konusunda mutlaka Ali Müfit Gürtuna'ya baskı
yapıp, bunu devredip çıkması konusunu sağlamalıyız. Ama bununla birlikte mutlaka
Akşam'da geri adım atmak zorunda. Çünkü onu bugüne taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Bugün ayakta kalmasını Türk Silahlı Kuvvetlerine ve bana borçludur, yaptığı her şey çok
büyük hata olur ve kendisine döner." dediği ve görüşmenin devamında Levent Ersöz'ün
Mehmet Emin Karamehmet'in nerede olduğunu sorduğu, A.Tuncay Özkan'ın da
"Ankara'da olması lazım, bugün veya yarın Turkcell toplantısı var. İstanbul'a dönebilir
ama buralarda. Burada ben bir yöntem olarak da şunu tavsiye ediyorum, çünkü ben çok
fazla girmek istemiyorum, sonuçlan açısından. Yoksa ben karşısına dikilir, kendisini çok
da güzel azarlar ve terbiye ederim. Buradaki en önemli sorumuz şu. Nankörlük etmenin
kendisine bedeli olacağını öğrenmesi lazım. Ciddi söylüyorum, buralara gelmesindeki en
büyük etken TSK'dır. benim buraya gelmemdeki en büyük etken TSK'dır. bu Türkiye için
bir görev olarak verilmiştir." dediği anlaşılmıştır.
17 Aralık 2003 günü Mehmet Emin Karamehmet ile Levent Ersöz ve Hasan Atilla
Uğur arasında yapılan görüşme çözümünde özetle;
Öncelikli olarak Mehmet Emin Karamehmet'in ticari konuları ve ekonomik sıkıntıları ile
ilgili konuşma yaptıkları, görüşmenin ortalarına doğru Levent Ersöz'ün "Komutanımızın
size selamı var, kendisi yurt dışında, kendisi ile görüşmemizesnasında şunları size
iletmemizi istedi. "Tuncay beyle İlgili bunu Mehmet beyden beklemezdim" dedi. Kendisi
çok üzüldüler. 1,2 yıllık sıkıntıları paylaşmış, sizlere yardımcı olmuş bir insan. Bazı
çevrelerden, bazı kişilerden size bir takım şeyler gelmiştir, geldiğini de biliyoruz. Sonuçta
bu bir vefadır, ama bütün bunlara rağmen karşılıklı olarak iyi niyetin göstergesidir bu
söylediğim konu yerine gelsin, Mehmet bey beni hiçe saydı, bu konuyu kendisine aktar,
umarım bu konunun telafisini yapar dedi. "dediği, Karamehmet'in de "Ben bu konuyu size
şöyle anlatayım. Tuncay beyin bizimle bir kontratı var. Bizimle değil de ayrı bir şirketle,
Tuncay beye çok baskılar geldi. Ben öyle baskılara şey yapacak değilim. Başbakan bizim
844/2271
televizyona hiç gelmedi. Çok söyledik ama olmadı, beyanat vermiyor. Buna rağmen biz
Tuncay beye bir şey yapmadık. Borçlarımız var, kısıtlamaya gitmemiz lazım. Onun maliyeti
vergiler dahil 9 milyon dolar, bu televizyona geliyor. Bundan önce 7 milyon dolardı.
Arkadaşlarla konuşurken bunları biraz indiremez misiniz demişler, o da ben ayrılıyorum
demiş. Ben yoktum. Cuma günü geldim Türkiye'ye. Ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim,
sonra siz telefon açtınız, konuştum Biz anlaştık ayrılıyoruz, ücretini kesmedik, program
için ücreti devam ediyor. Yerine kimseyi almadık, ondan sonra ne Başbakan ne
Bakanlardan teklif gelmedi, yine söylüyorum yerine de hiç kimse alınmadı." dediği, bunun
üzerine Levent Ersöz'ün "Size nasıl geldi bilmiyorum, program da ücretsiz çalışırım
demiş." dediği Karamehmefin de "Onu da bizim arkadaşlar kabul etmediler. " dediği,
Dostları ilə paylaş: |