Tanık Kâşif Nevzat Tarhan benzer olan Cumhuriyet savcılığı ve duruşma beyanlarında,
Ergenekon örgütünü, GATA Komutanlığında Askeri Tabip olarak görev yaptığı 1995
yılında kızını hastaneye getiren, halen ise hayatta olmayan Emekli Albay İbrahim
İşçan'dan (Duruşmada "İskan" olarak düzeltmiştir) duyduğunu, dönemin Genelkurmay
Başkanı İbrahim Hakkı Kuradayı 'nın devre arkadaşı olan bu kişinin kendisine, Devlet
içerisinde MGK'nın da üzerinde bir konumda bulunan, çalışma esas ve usulleri Talmut adı
verilen bir kitapta toplanmış, periyodik toplantılar yapan, 100-150 kişilik bir gruptan,
kendisinin Üstteğmenlik rütbesinden itibaren bu yapının üyesi olduğundan bahsettiğini
ifade etmiştir.
Son görev yerinin Öğretim görevlisi olarak Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Okul
Komutanlığı olduğunu ifade eden Emekli Jandarma Binbaşı Zahit Engin, kolluk tarafından
bilgi sahibi sıfatı ile alınan ifadesinde ve duruşmadaki benzer olan beyanında konuyla ilgili
olarak,
Ankara'da görev yaptığı 1999-2000 yıllarında, görev gereği görüştüğü bazı sivillerden
Ergenekon yapılanmasının varlığını duyduğunu, isimlerini hatırlamadığı bu kişilerin
Ergenekon yapılanmasını, ağırlıklı olarak emekli Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu
askerlerden oluştuğu, yönetiminde üst düzey emekli askerlerin bulunduğu şeklinde
anlattıklarını,
Danıştay cinayetinden sonra, kendi analizi neticesi bunun dinci bir örgütün, türban kararı
nedeni ile yaptığı bir eylem olmadığı kanaatine vardığını, olay anında Danıştay güvenlik
kameralarının bozuk olması, kameraları kuran OYAK Güvenlik Şirketinin başında Özel
Kuvvetler Komutanlığından MİT'e geçen emekli Albay Orhan Çoban'ın bulunması gibi
bilgilere göre eylemi Ergenekon 'un yaptırmış olabileceğini değerlendirdiğini, Uğur
Dündar ile yaptığı bir telefon görüşmesinde de bu düşüncesini ifade ettiğini,
Ankara 'da görevli iken Albay Aziz Ergen tarafından tanıştırıldığı Aydın Köstem 'in 2002
yılında kendisine, Hasan Kundakçı 'nın ellerinde listesi bulunan banka hortumcuları
tarafından yurtdışına kaçırılan paraları geri getirme konusunda kendisiyle çalışmak
istediğinden bahsettiğini, emekli olduktan sonra Aydın Köstem 'in Ankara Dünya Ticaret
Merkezindeki işyerinde görüştüğü Hasan Kundakçı 'nın da bu teklifi yinelediğini,
kendisinin bu teklifi kabul etmediğini beyan etmiştir.
93 / 2271
Mahkeme ara kararı üzerine gelen bir dosya içerisinde Zahit Engin'in, geçmişte Ergün
Poyraz'ı korumak ile görevlendirildiği anlaşılan Jandarma personeli Muhammed Mustafa
Duyanlı ile yaptığı 05.01.2008 tarihli telefon görüşmesinin çözümü bulunmaktadır. Bu
görüşmede de Zahit Engin'in. Necip Hablemitoğlu ve Danıştay cinayetlerinin
Ergenekon'un işi olduğundan, Danıştay cinayetinden üç gün sonra konuştuğu Uğur
Dündar ve onun ekibinden olan Hatice Demircan 'a bu düşüncesini söyleyip Ergenekon 'u
araştırmalarını istediğinden bahsettiği görülmektedir.
Kâşif Nevzat Tarhan ve Zahit Engin'in, Ergenekon Terör Örgütünün varlığı konusunda
dosya kapsamındaki diğer deliller ile de uyumlu olan "Tanık" ifadelerinin itibar edilir
mahiyette olduğu mütalaa edilmiştir.
8)HABİB ÜMİT SAYINTN İFADELERİ VE İLGİLİ DELİLLER
Sanık Habip Ümit Sayın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek kimliğinin
gizlenmesi şartı ile dava konusu hakkında beyanda bulunmak istemiş. 2008/1756 sayılı
soruşturma kapsamında "Gizli Tanık Anadolu" adı verilerek alınan ifadesinde;
2004 ve sonraki yıllarda görüştüğü, tanınmış bir siyasetçi ile bir kısmı emekli olan general
seviyesindeki askerlerin (İfadede, isim, görüşme yerleri ve tahmini görüşme tarihleri açık
olarak belirtilmiştir) 1996 yılından itibaren TSK içerisinde başında askerlerin bulunduğu,
siviller ile koordineli çalışarak askeri darbe ile hükümetleri devirmeyi amaçlayan gizli bir
örgüt yapılanması olduğundan, bu amaca yönelik ciddi çalışmalar yapıldığından, özel
olarak aldıkları telefonlar ile haberleştiklerinden, bu yapının sivil kanattaki en üst düzey
biriminin Encümen-i Daniş olduğundan bahsettiklerini anlatmıştır.
Habip Ümit Sayın'ın bu ifadesindeki. bazı dava sanıklarının beyanlarını aktardığı kısımlar
aşağıda özetlenmiştir.
Ahmet Hurşit Tolon ile Şubat 2006 tarihinde Ankara Merkez Orduevindeki görüşmelerinde
kendisine, TSK içinde ADD, Çağdaş Eğitim Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği,
Türkiyem Topluluğu gibi sivil toplum kuruluşları ile irtibatlı gizli bir yapılanma olduğunu,
kendisinin de ulusalcı bir platform kurmaya çalıştığını, yapacakları mitingler ile yaklaşan
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi baskı kurmayı, hükümeti yıpratmayı, askeri müdahale için
zemin hazırlamayı amaçladıklarını söylediğini,
Mehmet Şener Eruygur'un 2006 yılında Fenerbahçe Orduevindeki görüşmelerinde
kendisine, TSK içerisinde sivil kanadı da olan, askeri müdahale yapabilecek güçte gizli bir
örgüt yapılanması bulunduğunu, sivil kanattaki en önemli biriminin ADD olduğunu,
kendisinin Genelkurmayın bilgisi dâhilinde özel görevle ADD 'nin başına getirildiğini,
Çağdaş Eğitim Vakfı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin de kendileri ile birlikte
hareket ettiğini, ADD 'ler üzerinden çok sayıda sivil aktivasyon yapılacağından bahsederek
bu fâaliyetlere katılmasını teklif ettiğini,
Mehmet Zekeriya Öztürk ile 2006 yılı kış mevsimindeki bir görüşmesinde, kendisinin de
içinde olduğu TSK içindeki gizli bir yapılanmadan ve bu yapılanmanın siviller ile birlikte
hareket ettiğinden bahsettiğini.
94/2271
Kemal Yalçın Alemdaroğlu ile henüz İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden alınmadığı
2006 yılı Mayıs veya Haziran aylarında yaptığı bir görüşmede, TSK içindeki gizli bir
yapılanmadan, kendisinin bu yapılanmada Üniversiteler sorumlusu olduğundan, 2003
yılında Tandoğan'daki Cumhuriyete Saygı adlı mitinginin askerlerin koordinesinde
yapıldığından, bu mitingdeki "Ordu Göreve" yazılı pankartların Atatürkçü Düşünce
Dernekleri Konfederasyonu ile irtibatlı kişilerce açıldığından bahsettikten sonra kendisini
bu yapılanmada çalışmaya davet ettiğini.
Emin Gürses 'in yargılama sürecinde, askerler ile irtibatlı gizli bir yapılanma olduğunu,
Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Sevgi EreneroTun bu yapılanmada sivil toplum kuruluşları
ile askerler arasında irtibatı sağladıklarını, Klişedeki bir toplantıda Sevgi Erenerol 'un bu
yapılanmanın adının Ergenekon olduğunu söylediğini, yine Klişedeki bir toplantıda
konuştuğu Ergün Poyraz 'ın Mehmet Şener Eruygur 'un görevde olduğu dönemde kendisine
birçok gizli bilgi ve belge verdiğini söylediğini, beyan etmiştir.
Sanık Habip Ümit Sayın, İstanbul Cumhuriyet savcılığındaki ifadesinden sonra
Mahkemeye verdiği dilekçeler ile kapalı oturumda beyanda bulunmak istemiştir.
Duruşmada da bu talebini sözlü olarak tekrar etmesi üzerine Mahkeme CMK 200
maddesine göre diğer sanıkları duruşma salonundan çıkarmıştır. Bu şekilde ek savunma
beyanı ve sorgusu tamamlandıktan sonra diğer sanıklar getirilerek duruşma tutanağı
okunmuş ve Habip Ümit Sayın'a soru sormalarına imkân tanınmıştır.
Sanık Sevgi Erenerol müdafi Av. Vural Ergüfün sorusu üzerine daha önce "Gizli Tanık
Anadolu'" olarak ifade verdiğini açıklamak durumunda kalan sanık Habip Ümit Sayın bu
duruşmada genel olarak İstanbul Cumhuriyet savcılığındaki ifadesini tekrar etmiştir.
Bunun yanında sorular üzerine kendisine TSK içerisinde siviller ile işbirliği içerisinde olan
gizli yapılanmadan bahsettiğini beyan ettiği kişiler ile nasıl tanıştığı, nerede ve ne zaman
görüştüğü, hangi nedenle kendisine güven duyarak bunları anlattıkları konularında önceki
ifadesini detaylandırmış ve birkaç konuda önceki beyanını düzeltmek istediğini
söylemiştir. Özet olarak;
Davada tutuklu olarak yargılanır iken İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına TCK 221
maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtir dilekçe
verdiğini, bunun üzerine Cumhuriyet savcılığına götürüldüğünü, can güvenliği nedeni ile
kimliğinin gizli tutulmasını istediğini, duruşma salonunda kendisine gösterilen tepkilere
bakılarak bile bu isteğinin anlaşılabileceğini, savcılık tarafından talebinin kabul edilerek
gizli tanık sıfatı ile ifadesinin alındığını, bu ifadenin 3. iddianamenin eklerinde "Gizli Tanık
Anadolu" olarak yer aldığını, 21 Ağustos 2009 tarihinde ise bir gazetede gizli tanık olarak
deşifre edildiğini,
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığındaki ifadesinde, Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun
kendisine anlattıklarından yola çıkarak, sözünü ettiği yapılanmanın üniversite sorumlusu
olduğu sonucunu çıkardığını bir tahmin olarak söylediği halde, ifade metnine yanlış
olarak Kemal Yalçın Alemdaroğlu 'nun sözü edilen yapılanmanın üniversite sorumlusu
olduğunu söylediği şeklinde geçtiğini, yine bu ifadede geçtiği gibi Kemal Yalçın
Alemdaroğlu 'nun kendisine, bu yapılanmaya katılması teklifinde bulunmadığını, sadece
ima yollu olarak bu tür yapılanmalar içerisinde yer alır mısın dediğini,
95 / 2271
Kendisine anlatılanlardan dolayı TSK içerisinde siviller ile işbirliği içerisinde askeri
darbeyi hedefleyen gizli bir yapılanma olduğunu bildiğini, geçmişteki 28 Şubat olayının da
bu yapılanmanın faaliyetleri sonucu olduğunun söylendiğini, ancak bu yapılanmanın
isminin kendisine söylenmediğini, bunu söyleyenin sadece cezaevindeki koğuş arkadaşı
Emin Gürses olduğunu, Emin Gürses 'in kendisine bu gizli örgütün isminin Ergenekon
olduğunu Kilisede yapılan bir toplantıda Sevgi EreneroTdan duyduğunu aktardığını,
kendisinin bu yapılanmanın içine girmediğini, anlatmıştır.
Emin Gürses duruşmalardaki beyanlarında, Habip Ümit Sayın 'ın bu ifadesini ceza alacağı
tehdidi karşısında verdiğini söyleyerek, gerçek olmadığını savunduğu bu beyanları
reddetmiş, bu ifadeyi alan Cumhuriyet savcısını suçlamıştır.
Habip Ümit Sayın müdafi Av. Mehmet Nuri Aytekin 28.12.2009 havale tarihli
dilekçesinde; Cumhuriyet savcılarının, akli melekelerinin yerinde olup olmadığı yönünden
Adli Tıp Kurumunda müşahede altına alınması gereken Habip Ümit Sayın 'dan fayda
sağlamayı amaçladıklarını, Habip Ümit Sayın herhangi bir avukata ihtiyacı kalmadığını,
savcıların ona yettiğini, nitekim kendisine verilen sözün tutularak duruşmada tahliyesinin
talep edildiğini, bu nedenlerle Cumhuriyet savcıları hakkında suç duyurusunda
bulunulmasını talep ettiğini, belirterek Habip Ümit Sayın'ın müdafiliğinden istifa ettiğini
ifade etmiştir.
Habip Ümit Sayın'ın kendisi hakkındaki "Klişedeki bir toplantıda Sevgi EreneroTun bu
yapılanmanın adının Ergenekon olduğunu söylediğini" iddiasını reddeden Emin Gürses,
Veli Küçük ve Güler Kömürcümün soruşturma kapsamında gözaltına alındığı 22.01.2008
tarihinde yaptığı bir telefon konuşmasında muhatabına "...Mesela Güler Kömürcü var
gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla bi ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bi
ilişkisi yok, bi çok biçok toplantıya ben gittim, hiçbir zaman Güler Kömürcü'yü orda
görmedim bunlar gizli toplanıyorlar diyor, gizli toplantılarda bile görmedim Güler
Kömürcü'yü, demek ki bunun haricinde, benim gitmediğim bunlar ayrı bi iş
çeviriyorlar..." diyerek, Sevgi Erenerol'un basın sözcüsü olduğu Türk Ortodoks
Klisesindeki kendisinin de katıldığı gizli toplantılardan bahsettiği görülmektedir.
Sevgi Erenerol duruşmada aynı konudaki diğer savunmalarına benzer şekilde; Habip Ümit
Sayın'ın iddialarındaki gibi, Jandarma Genel Komutanlığı yapmış Mehmet Şener
Eruygur 'un, sadece birkaç defa gördüğü birisine kurumu içindeki gizli bir yapılanmayı
açıklamasının, kendisinin de bir şekilde varlığını öğrendiği Ergenekon örgütünü Türk
Ortodoks Klişesinin kuruluş yıldönümü veya bir bayram kutlamasında bir araya geldiği
Emin Gürses 'e aktarmasın, akıl ve mantık dışı olduğunu savunmuştur.
Soruşturma kapsamında, Türk Ortodoks Patrikhanesinin özel günlerine ait olabileceği
değerlendirilen Kilise içindeki ayin törenine ya da yine Patrikhane binası içinde verilen
yemeğe birçok dava sanığının katıldığına dair fotoğraflar elde edilmiştir. Bunun yanında
"Büyük Hukukçular Birliğr'ndeki aramada ele geçen 6 No'lu CD'de yine patrikhane
binasında, içlerinde Sevgi Erenerol. Muzaffer Tekin. Kemal Kerinçsiz ve Raf et Arslan'ın
da bulunduğu birçok kişinin, bir masa etrafında, önlerinde not kâğıtları ile bir toplantı
düzeninde oturdukları fotoğraf bulunmuştur. Bu toplantı fotoğrafı görüntüsü ve fotoğrafın
çekildiği 1 Mart 2007 tarih dikkate alındığında, toplantının Türk Ortodoks Kilisesinin özel
günlerinden birisi ile ilgili olmadığı anlaşılmaktadır.
96 / 2271
Soruşturma aşamasında Gizli Tanık 17 olarak ifade veren, duruşmada ise kimliğini
açıklayarak beyanda bulunan aynı Tanığın benzer olan bu ifadelerinde; Zaman içerisinde
Kuvayı Milliye 1919 Derneği içerisinde Mehmet Fikri Karadağ ile Hüseyin Görüm
arasında bir sürtüşmeye şahit olduğunu, Hüseyin Görüm 'ün Mehmet Fikri Karadağ 'ın
başkaları ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini bunlara çağırmadığını
söylediğini, Hüseyin Görüm 'ün Mehmet Fikri Karadağ 'ın bu ilişkilerinin ortaya çıkartmak
için kendisini Mehmet Fikri Karadağ'ı takip etmekle görevlendirdiğini, kendisinin de
Mehmet Fikri Karadağ'ı evinden itibaren takip ettiğini ve Karaköy semtindeki Türk
Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir Kiliseye girdiğini gördüğünü, geri dönerek durumu
anlattığı Hüseyin Görüm 'ün "...Asıl dönmemiş dönme kendisidir" dediğini ifade etmiştir.
Habip Ümit Sayın, Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur'un kullanımında
bulunan telefonların aynı dönemde Ankara'dan baz verdikleri, Ahmet Hurşit Tolon içeriği
hakkındaki iddiaları kabul etmemekle birlikte, Habip Ümit Sayın ile Ankara Merkez
Orduevinde görüştüğünü, rastlantı olarak orada bulunan Mehmet Şener Eruygur ile de
nezaketen kendisini tanıştırdığını ifade ettiği, Habip Ümit Sayın ile Mehmet Şener Eruygur
arasında 2006 yılında telefon irtibatı bulunduğu, Habip Ümit Sayın ve Mehmet Zekeriya
Öztürk'ün kullanımlarında bulunan telefonların 12.01.2006 tarihinde İstanbul Kadıköy'de
aynı baz istasyonu kapsamında bulundukları, Habip Ümit Sayın'ın kullanımındaki
telefonların 25.06.2004-27.06.2004, 02.10.2004-04.10.2004 ve 23.02.2006-25.02.2006
tarihleri arasında Kayseri ilinde baz verdiği ve Emin Gürses'in kullanımındaki telefon ile
Habip Ümit Sayın ve Sevgi Erenerol'un kullanımındaki telefonlar arasında irtibat
bulunduğu, dosyadaki TİB kayıtlarından anlaşılmıştır.
Emin Gürses İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde gözaltında iken
kendi el yazısı ile Ergenekon örgütünü anlatan bir şema çizmiştir. Bu şema aşağıdaki gibi
metne çevrilmiştir.
1952 NATO Ergenekon (Ordu içinde savunma amaçlı kurulmuş) Zamanla iç
hesaplaşmalara giriyor_Kontrol dışı hücrelerin eylem faaliyetleri_Darbeye bunlar
zemin hazırlıyor_Yeni durum_Yeni Ergenekon eskisinin üzerinde kurulmuş olabilir
(1999)__Darbe ortamı yaratma çabası olabilir Şener P., Ergun P.,_Veli Küçük S.P.,
S.H.,B.Y.,_ Bunun mali kaynakları nedir?__J.Bölgesel olarak mali operasyonları
kontrol edebiliyor mu (uyuşturucu, petrol)_ Çöhreganı_Cumhuriyet bomba_Danıştay
bomba v.s._Muzaffer Yzb., Oktay assb., Av.Hanefi_ Askeri kışkırtmayı amaçlıyor
olabilir_Kime yarar?
T.Özkan/kanal?_Borsa/Kontrol?_Sevgi-Uğur Yıldırım
Emin Gürses Sorgu Hakimliğinde bu şemanın Emniyette gözaltında iken kendisinden
tatbiki yazı örneği alınması için çizdirildiğini, yazıların kendi görüşü olmadığını
söylemiştir. Duruşmadaki savunmasından hemen önce verdiği dilekçesinde; Sorgu
Hakimliğindeki, şemanın Emniyet görevlilerince kendisine yazdırıldığı şeklindeki
beyanının tutanağa yanlış geçirildiğini belirtmiş, duruşmalarda özet olarak; gözaltına
almana kadar Ergenekon örgütü hakkında bilgisi olmadığını, Emniyette kendisine
Ergenekon örgütü konusunda bilgi verildikten sonra, bu konulardaki uzmanlığından
bahisle bir şema çizmesinin istendiğini, kendisinin de anlatılanlara göre bir şema
çizdiğini, konuyu anlama amacı ile çizilen bu çalışma şemasının aslında dosyaya
konulmaması gerektiğini, Sorgu Hakimliğindeki ifadesi geç saatte alınmış olduğundan
97/2271
katibin şemanın düzenleniş amacı hakkındaki beyanını tutanağa yanlış geçtiğini
söylemiştir.
Sanık müdafi Av.Hacı Mehmet Taşdelen aynı duruşmada, şemanın ne şekilde çizildiğini
kendisinin detaylı olarak anlatacağından bahisle, sanığın bu konuda daha fazla açıklama
yapmasına gerek olmadığını belirtmişin Savunmasında da. Emniyet görevlilerinin belli bir
şekilde ifade alabilmek için gözaltındaki sanığı öncelikle özel telefon görüşmelerinin ifşası
ile tehdit ettiklerini, bunun tutmaması üzerine de "Sen bu işlerin uzmanısın", "Yardımcı
olursan serbest kalırsın" gibi pohpohlama ve vaatlerle sanığı kandırarak bu şemayı
çizdirdiklerini savunmuştur.
Netice olarak; Habip Ümit Sayın'ın "Sanık sıfatı"' ile yasal bir hakkı olan TCK 221-(4)
maddesindeki "Etkin pişmanlık'" hükümlerinden yararlanmak için açıkladığını ifade ettiği,
dosya kapsamına göre de doğrulanan, aslında Ergenekon Terör Örgütünün varlığı
konusunda "İkrar" mahiyetinde olan beyanının, kendisini dışarıda bırakması nedeni ile
"Tevilli ikrar" olarak kabul edilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.
9)EROL ÖLMEZ'İN DİLEKÇELERİ
Erol Ölmez, kovuşturma safahatında Cumhuriyet savcılığına gönderdiği ve Mahkemeye
verdiği dilekçelerinde Ergenekon Terör Örgütünün var olduğunu, kendisinin bu örgütün
tetikçi kanadında yer aldığını ifade etmiştir.
Erol Ölmez muhtelif tarihli duruşmalardaki konu ile ilgili bazı beyanlarında; Kuvayı
Milliye 1919 Derneğinde bulunduğu dönemdeki telefon görüşmelerinde askeri rütbeler ile
hitap etme, istihbarat toplama, değişik adlar kullanma içerikli konuşmalarının şaka amaçlı
yapıldığını, daha sonra Fatih Çarşamba semtindeki bir arkadaşının evine yerleşip birlikte
zeytin ticareti yapmaya başladıklarını, derneğe gitmeye de devam ettiğini, Alevi Bektaşi
inancına göre yetişen birisi olarak iddia edildiği gibi istihbarat toplama amacı ile
Çarşamba semtindeki İsmailağa Tarikatına girmesinin mümkün olmadığını, sonrasında
Ahmet Turgut'a ait Turizm Şirketine ortak olduğunu, bu dönemde yardım amaçlı olarak
derneğin Pendik Şubesinin açılışı için araç tahsis ettiğini, en son olarak da Müftah Şanlı
isimli arkadaşının televizyon dizilerine adam temin etme v.s. iştigal alanlı yapım şirketinde
çalıştığını ve bu şirketin yazıhanesinde iken yakalandığını,
Dilekçelerin kendisine ait olduğunu, Cezaevi ortak alanlarda karşılaştığı Kuddusi Okkır 'ın
hastalığının ilerlediğine şahit olduğunu, Cumhuriyet savcısına Kuddusi Okkır'ın
durumunun ciddiyetini anlatıp tahliye edilmesini sağlamayı düşündüğünü, bu amaçla
Cumhuriyet Savcılığına çağrılmasını sağlamak için dergi ve gazetelerden okuduğu şeyleri
hayalinde kurgulayıp kendisine gizemli bir hava vererek dilekçeler yazdığını, ancak
Cumhuriyet savcılığında anlattıklarının dikkate alınmayarak diğer sanıklar aleyhine ifade
vermeye zorlandığını, Danıştay eylemi ile dava sanıklarının ilgisi olmadığını, bu cinayetin
arkasında Salih Kurter ve İsmailağa tarikatı olduğunu söylemiştir.
Sanık Erol Ölmez'in Ergenekon Terör Örgütünün varlığı konusunda dosya kapsamına göre
doğrulanan ifadeleri "İkrar" mahiyetinde kabul edilmiştir.
Ancak bu husus dışındaki, Ergenekon örgütünün ne zaman ve nasıl kurulduğu, kendisinin
emirleri bu örgütün bir numarasından aldığı, örgütün askeri bir bölgedeki kimyasal dâhil
98/2271
iki milyar dolarlık silahının yerini bildiği, kendisinin Kuvayı Milliye 1919 Derneğindeki
konumu, dava sanıkları arasında kendisinden başka Ergenekon örgütü üyesi olanın
bulunmadığı, Danıştay saldırısının arkasında İsmailağa tarikatının bulunduğu gibi dosya
kapsamı ve dosya kapsamına göre kendisinin konumu ile bağdaşmayan beyanları kabul
edilebilir bulunmamıştır. Bu yöndeki afakî ifadelerin, Ergenekon örgütünün varlığı ve
kendisinin de bu örgütün üyesi olduğuna dair doğru bilginin yanında bilgi
kirliliği/karartması da yapmak anlamına gelen dezenformasyon amaçlı olduğu
anlaşılmaktadır.
Erol Ölmez'in Mahkeme verdiği dilekçelerinde, şimdiye kadar 43 kişiyi hem de zevk
alarak infaz ettiği ve infazlarına devam edeceği. Jandarma bölgelerinde aramalar yapılarak
silah çıkacağı ve ne kadar tarikatçi cemaatçi var ise dinci terör örgütü diye suçlanıp
tutuklanarak cezaevine konacağı şeklindeki beyanları ile Ergenekon Terör Örgütünün
korkutucu gücünü kullanarak ilgili herkesi tehdit ettiği anlaşılmaktadır. Basın yayın
organlarına da gönderdiği aynı mahiyetteki yazılarda, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı
öldüreceğini, Cumhurbaşkanı ve Başbakana suikast yapmak için muvazzaf bir subaydan
emir beklendiğini söyleyerek en önemli devlet adamlarını, dolaylı yönden de hakkında
hüküm verecek olan Mahkemeyi tehdit edebilmesi dikkat çekmektedir. Ergenekon Terör
Örgütünce kurgulanmış olan bu beyanların Erol Ölmez aracılığı ile dile getirildiği mütalaa
edilmiştir.
10)DOSYAYA GİREN BAZI AÇIK KAYNAK BİLGİLERİ
A)ÇETİN ALTANTN SABAH GAZETESİNDEKİ KÖŞE YAZISI
Sanık Ümit Oğuztan'ın evinde yapılan aramada Çetin Altan'ın Sabah Gazetesindeki
Şeytanın Gör Dediği isimli köşesinde 18.06.2000'de yayınlanan "Yapay çiçekler ve
kontrgerilla" adlı yazısının çıktısı bulunmuştur. Ergenekon Terör Örgütünün ismi geçtiği
yazının ilgili bölümü aşağıda verilmiştir.
Yapay çiçekler ve kontrgerilla...
Bilir misiniz ki, Türkiye'nin 17 bin faili meçhul cinayetli ve hem eroin, hem silah kaçakçılı
kanlı karanlık bir bataklığa saptanmış olmasının öyküsü -sakın şaşırmayın ha- Vietnam
savaşlarından geçer...
Şöyle ki:
Amerika Birleşik Devletleri'nin militerleri, o tarihte bir takım avantacılarla üçkâğıtçıların
yönettiği kokuşmuş Güney Vietnam'ı; Sovyetler'in, bilimsel sosyalizme aykırı "yapay
komünizm" ini benimsemiş olan Kuzey Vietnam'a karşı korumaya çalışırken; Kuzey'in
Vietkong milisleriyle karşılaştılar ve başa çıkamadılar onlarla...
ABD militerleri büyük bir komplekse düştüler bundan...
Ve Sovyet sınırları dibindeki Türkiye'de, herhangi bir Sovyet saldırısına karşı, Vietkong
tipi ama ırkçı, sivil milisler kurmaya karar verdiler...
99/2271
Bu milisler, bazı profesyonel militerlerin de denetimi altında, gerilla talimleri yapacak ve
bu çalışmalar çok gizli tutulacaktı...
Abdi İpekçi, -askerliğini Kore'de yaptığı için- kendisine Kore'den yakın olan emekli bir
komutandan öğrendi, böyle askeri gizli bir faaliyet olduğunu...
Ancak bu faaliyetin, Washington'la Genel kurmay'dan habersiz, salt içerde iktidarı ele
geçirmek için yapıldığını sandı...
Ve gitti Ankara'da bazı önemli kişilere kendince haber verdi bunu... Farkına varmadan da
idam kararını imzalamış oldu.
Bu anlatımı lütfen bendenizin hayali bir senaryosu olarak kabul edin...
Konunun senaryo olmayan yönüne gelince...
Ergenekon adı allında çok gizli biçimlendirilen ırkçı milis faaliyetlerinin ekonomik
kaynakları nasıl sağlanıyordu?
Gerektiğinde istihbarat faaliyetlerine de katılan ve aynı zamanda bu tür faaliyetleri finanse
de eden, bazı kaçakçılar tarafından sağlanıyordu.
Dostları ilə paylaş: |