T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə152/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   335

07:35"te görüşmek istiyormuş. Toplandık, konu İHL, İmam Hatip Lisesi yasa tasarısı, dün

akşam komutan ile yaptığı görüşmeden çok rahatsız olmuş. Komutan ona aldırmaz bir tavır

ile cevap vermiş, burada sizin 7 Ekim günü. gecesinde Aytaç Yalman'la bir görüşme

yaptığınızı yazıyor. Bu görüşmeyi yaptınız mı?" şeklindeki sorusuna, "tam olarak

hatırlamadığını"


Duruşma savcısının: "Sizin çok rahatsız olduğunuzdan bahsediyor, bende kendisine bana

söylediklerini anlattım, şaşırdı kaldı. Karargahlarımıza bu konuda ayrı ayrı çalışma

yaptırmaya karar verdik, sonunda Cuma günü bu çalışmaları birleştirip seçenekli bir

öneriyle Genelkurmay"a göndermeye karar verdik. Mühim olan bundan sonrası ne olacak,

Genelkurmay Başkanı yazdıklarımızı kabul ederse sorun yok, etmezse ne yapacağız.

Kahvaltıya oturduk, komutan yorgun gözüküyordu, sebebini sorduk. Dün gece

uyuyamadığını ve İmam Hatip Lisesi yasasından tedirgin olduğunu söyledi. Bu konuyu

hatırlıyor musunuz?" şeklindeki sorusuna ise, "İmam Hatip okulu her zaman silahlı

kuvvetleri tedirgin etti, böyle bir şeyi söylemiş olabilirim. Çünkü hep böyle bir o zaman

içimizde, konuşmamın başında belirttiğim gibi evvelki söylemlerimden dolayı bir sıkıntı

vardı, acaba ne olacak, bunları hep dediğim gibi vatanımıza. Cumhuriyetimize olan

bağlılığın birer ifadesi olarak alınmalıdır. Ben öyle aldım, astlarımın bana söyledikleri

tedirginlikleri, ama dediğim gibi onlar söylerler ama benim yaptıklarımın dışında bir

hareket bu konularda olmamıştır." Şeklinde,


Duruşma savcısının: "Bu sözler dün gece onun huzurunu kaçırdığımızı gösteriyordu,

bilhassa kahvaltı sırasında Hurşit Paşa gazetelerde İmam Hatip Lisesiyle ilgili haberleri

gördünüz mü diyerek bilerek ve planlı bir şekilde konuyu açtı. Ve Genelkurmay Başkanını

konuşturmaya başladı, her taraftan sıkıştırmaya başladık, kahvaltıdan sonra hemen

karargahı aradım ve talimat verdim, diye devam ediyor. Bu konu size sorulduğunda, ordu

komutanlıklarında denetlemelerde zaman zaman kahvaltı yapardık, bu kahvaltılarda çok

değişik konular konuşulurdu. Ancak böyle bir konunun konuşulduğunu şu anda

hatırlamıyorum, fakat imam hatipliler konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin hassasiyeti

bulunduğu için böyle bir konu konuşulmuş olabilir, şeklinde beyanda bulunmuşsunuz. Bu

konu Hurşit Tolon'a yöneltilmiş, o da Savcılık beyanında şöyle diyor, emniyet ifadesinde

şöyle diyor. Ben böyle birlikte yemek yenilmiş bir kahvaltıyı anımsıyorum ancak burada

yazdığı tarzda, ayrıntılı tarzda bir konuşmayı hatırlamam mümkün değil, diyor emniyette.

Savcılıkta bu konu kendisine sorulduğunda şöyle diyor, Genelkurmay Başkanlığının

katıldığı kuvvet komutanlarının da bulunduğu Kasım 2003'te İzmir Orduevinde yapılan

kahvaltıda Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman,

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim

Fırtına ve Ege Ordusu komutanı olarak ben vardım. Bu kahvaltı sofrasında bir kırgınlık

vardı. Masaya oturulduktan sonra konuşulmadığını, bir gerginlik olduğunu fark ettim.

Böyle bir olay oldu mu yani, böyle bir kırgınlık, bir soğukluk var mıydı, komutanlarla sizin

aranızda?" şeklindeki sorusuna,


Tanık Hilmi Özkök: "Efendim o gün var mıydı bunu kesin olarak hatırlamıyorum ama

zaman zaman olurdu. Çünkü biraz önce konuşmamın başında belirttim, Genelkurmay


1030 / 2271
Başkanıyla Kuvvet Komutanlarının konumları çoh farklıdır. Dolayısıyla Genel Kara

Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri komutanları genellikle bir fikir etrafında şey

ederler, birleşirler ama Genelkurmay Başkanı bunun politik etkilerini, uluslararası

ilişkilere etkilerini hepsini düşünmek zorundadır. Çünkü güvenlik politikalarından da

sorumludur ve hükümete karşı sorumludur. Bu bakımdan zaman zaman onların böyle

ısrarcı olmaları belli konularda beni rahatsız ederdi. Ama buna rağmen onları hiçbir

zaman önlemezdim, dinlerdim ama bu bana sıkıntı vermiş olabilir, bunu kabul ederim."
Duruşma savcısının: "Evet, bende havayı yumuşatmak için türban konusunda mı veya

başka bir konu mu şu anda hatırlamam mümkün değil bir konu açtım, kahvaltı ediyoruz.

Akşam kendi aralarında herhangi bir tartışma veya anlaşamama gibi bir konu olmalı ki

soğukluk olduğunu hissettim ve şüphelendim şeklinde beyanı var. Yine Mahkeme sorgusu

sırasında 145. celse 5 Ocak 2012 tarihinde sorgu ve savunması sırasında Ahmet Hurşit

Tolon şöyle diyor. Bizim sorumuz üzerine verdiği cevapta Sayın Savcım bir ben yemeğin

katılımcısı değil, yemeğin ev sa... şey kahvaltının ev sahibiyim. Ben İzmir Garnizon

komutanıyım, Sayın Genelkurmay Başkanı beraberinde Kuvvet Komutanlarıyla İzmir

Garnizonuna resmi bir ziyarette bulunmak üzere gelmişler, geceyi orada geçirmişler. Kendi

aralarında neyi konuşmuşlarsa konuşmuşları ertesi sabah kahvaltının ev sahibiyim, benim

bilerek ve planlı sözünü itirazım var. Neden* E o yazıp yazmadığını bilmiyorum, kendisine

ait olduğu iddia edilen ama şahsın kendisi tarafından her vesile reddedilen günlük adı

altındaki kayıtlara bilerek ve planlı olarak, ben planlı olarak o gün çıkacak gazetecilerin

manşetlerini nasıl tayin ederim. Yani sabahleyin kahvaltıya geleceğim bir sürü gazete var

orada ve onların içerisinde o günün güncel konusu var. Hatırladığım kadarıyla İmam Hatip

Liselerinin işte puanlarıyla ilgili bir husus. Bunu bilerek, planlı olarak açmam kesinlikle

reddediyorum, ev sahibiyim, kahvaltı sofrasına oturuldu. Ev sahipliği rolüyle efendim

bugünkü gazeteleri okudunuz mu, ağırlıkla şu konular var gibi sözler söylemiş olabilirim.

Başka şeyler de söylemiş olabilirim, ama bunun planlı ve bilerek olması söz konusu değil

efendim. Planlamam mümkün değil böyle bir şeyi şeklinde beyanlar var, bu beyanlar doğru

mudur? Sizi sıkıştırdılar mı yemekte'.'" "Yemekte sıkıştırdılar mı sizi?" "Bu kahvaltıda sizi

sıkıştırdılar mı bir şekilde?" şeklindeki sorularına. "Ben kendisine bu konuda katılıyorum,

bu konuda kendisine katılıyorum. " "Tam olarak hatırlamıyorum ama zaman zaman

sıkıştırıyorlardı diye onu kabul ettim. O da normal, onun izahını da yaptım niçin öyle

olduğunu. " Şeklinde yanıt vermiştir.
Mahkeme Başkanımın: "İfadenizin 193. sayfasında dizi 193'te söyle bir soru sorulmuş

size. Özden Örnek'e ait olduğu değerlendirilen günlüklerin 15 Kasım 2003 başlığı altında

kara kuvvetleri komutanı ile Harbiye Orduevine gittiklerini Genelkurmay Başkanı ile

yaptığı görüşmeyi aktardığı. Yani bunu aktaran kara kuvvetleri komutanı aktardığı

aralarındaki anlaşmazlıktan bahsederek konuşmamız bundan sonra tatsız bir şekilde sona

erdi. 11 Kasım günü kendisi yurtdışına gitti bende İlker'e gittim 2. başkan yaptığımız özel

çalışmanın ne olduğunu sordum. Bana biz de bir grup kurduk komutan sizinkileri okudu

grup bizim ve sizin önerilerinizi birleştirerek bir öneri hazırlayacak ve bunu sizlere

göndereceğiz. Burada bir gruptan bahsediyor yani İlker Başbuğ bizde bir grup kurduk

şeklinde bir beyanda bulunmuş bu aktarılan günlüklerdeki ibarelere göre." "Böyle bir

gruptan haberiniz var mı?" şeklindeki sorusuna, "Dünkü konuşmamda arz etmiştim Sayın

Başkan bu gibi durumlarda birkaç başkanlığı eğer ilgilendiriyorsa onlardan temsilciler ile

geçici kısa süreli uzun süreli gruplar oluşturulabilir diye bu odur yani o konuda

başkanlıkların tensip ettiği işte bize teklif ettiği kişiler bir araya gelip istihbarat yönünden


1031 /2271
harekat yönünden veya ilgili neyse konu o konuyu şey ederler ona grup denir yoksa daimi

özel bir grup değildir efendim. " Şeklinde yanıtlamıştır.


Mahkeme Başkanımın: "Yine Özden Örnek'in ait olduğu değerlendirilen günlüklerin 3

Aralık 2003 başlığı altında bu dizi 192'deki bir soru size yöneltilmiş. 3 Aralık 2003 başlığı

altında Genelkurmaya gittiklerini. Genelkurmayın kendilerine Pazartesi günü yaptığı

takdimin aynısını yaptığını daha sonra genel, Genelkurmay Başkanlığının herkese söz

verdiğini bu konuşmalarda Faruk Cömert'in yine Karahanoğlu'nun Orhan Yöney'in

bunların konuşmaları aktarılmış bir bölüm var 2. başkan olarak geçmiş ancak

zannediyorum İlker Başbuğ olması gerekiyor. Tablo kötü ama umutsuz olmaya gerek yok

Mart ayındaki seçimler önemli stratejimizin büyük kısmı yerel seçimlerden önce yapılmalı

aksi halde işimiz zorlaşacaktır eylem planımızın tek zorluğu acaba toplum bu konuyu ne

kadar biliyor. Burada bir eylem planından bahsediyor böyle bir plan var mı?"


Tanık Hilmi Özkök: "Eylem planı bildiğimiz anlamda bir plan değildir. Şura'da

hazırlanmak üzere bazı şeyler hazırlıklar yapılmıştır. Hükümet geliyor başbakanla

biliyorsunuz Milli Savunma Bakanı yani ne yapalım bu meseleyi nasıl yürütelim bu

rahatsız olduğumuz meseleyi. İstihdam edilen şey budur. Yoksa yani böyle bir biraz ön...

sabah konuşulduğu gibi bir plan değildir efendim. "
Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ müdafii Av. İlkay Sezerin:" ....

Sayın Özkök, biraz önce size bu 3 Aralık 2003 toplantısıyla ilgili sorular soruldu. 3 Aralık

2003 tarihinde yapılan toplantı YAŞ öncesi yapılan, yani Yüksek Askeri Şura öncesi

yapılan ve tüm Orgeneral ve Oramirallerin katılımı ile yapılan bir toplantı mıydı efendim?"

sorusuna. "Evet. " Av. İlkay Sezer'in: "Bu toplantıda bulunan Oramiral ve Orgenerallerin

tamamı kıdem sırasına göre bir görüş beyan ettiler mi efendim?" "Evet, adet öyledir, hep

öyle yaparız. " şeklinde,
Av. İlkay Sezer'in: "Evet efendim bunu şuhun için sordum, sanki yalnızca belli kişiler

katılmış ve bir iki konuşmuş gibi anlaşıldı. Anlaşılabilir, bunu açmak istedik, bir de

efendim 2. başkanınız olarak görev yapan müvekkilimiz Sayın İlker Başbuğ ile ilgili olarak

dün ve bugün ifadeleriniz esnasında astlarınızla bazı konularda farklı görüş ve

düşüncelerin olabileceğini söylediniz. Anayasa ve yasa ile tayin edilen demokratik düzen

konusunda 2. Başkanınız olan Sayın Başbuğ'un sizden farklı düşünce ve görüşlere sahip

olduğu durumlar oldu mu?" sorusuna, "Dediğiniz çerçeve içerisinde olmadı, demokratik

görüş yönünden ama çeşitli fikirlerde gayet tabi ki farklı görüşler söylemiştir. Ben onu

kabul etmeyip başka türlü söylemişimdir. " şeklinde,
Av. İlkay Sezer'in: "... Sayın Başkanımız da tekrar sordular, eylem planı olarak geçtiği

söylenen bir konuşma içerisinden soru soruldu. Siz bunu açtınız, bu eylem planı diğer

konuşmacılar tarafından da böyle bir söylem kullanıldı mı, dile getirildi mi orada

efendim?" sorusuna, "Eylem planı olarak mı?" şeklinde, Av. İlkay Sezer'in: "Yani o

isimde, benzer isimde bir." Açıklamasına karşılık. "Hayır, tabi şu anda hatırladığım

kadarıyla Şura öncesinde genellikle böyle yerlerde, Şura'da yapılacak olan takdimler,

brifingler şey yapıldı. Burası sivillerle askerlerin bir araya gelerek müşterek görüş

oldukları bir ortamdır. Yüksek Askeri Şura, benim şu andaki tahminim bu değerlendirme,

eylem planı sadece şeye nedir o brifing de verilecek olan şeydir. " Şeklinde yanıt vermiştir.
1032 / 2271
fi t
Mahkeme Başkanının: "Dizi 194'te bir soru sorulmuş size. Şöyle soru, Özden Örnek'e ait

olduğu değerlendirilen günlüklerin 30 Eylül 2003 başlığı altında kara kuvvetleri komutanı

ile yaptığı görüşmede özel çalışmanın Genelkurmay Başkanına verildiğini ve 4 noktada

itiraz olduğunu söyleyerek adamların şeriat devletini kurmak istediğine inanmıyormuş

diğer gerekçelerde önemli ama en önemlisi budur. Yani esastan aramızda fark var. Burada

bir özel çalışmanın Genelkurmay Başkanına verildiği yani size verildiğini söyleniyor. Özel

bir çalışma nedir?" sorusuna, "Bu kuvvet komutanlarının zaman zaman bana hazırlayıp

sundukları raporlar diye evvelki şeyimde de ifademde de belirttim, O raporlardan birisidir.

Özel tabiri niye kullanılmış onu şu anda tam bilemiyorum ama kuvvet komutanları

düşüncelerini değerlendirmelerini zaman zaman yaparlar bana verirlerdi onu

kastediyorlar efendim. " şeklinde,
Mahkeme Başkanının: "Özel çalışmanın konusu hükümetle ilgili bir husus muydu?"

sorusuna, "Sırf hükümetle ilgili değil genel, genel gidişat." şeklinde, Mahkeme

Başkanının: "Yani diğer hususların yanında." Sözüne, "Efendim. Yani direkt hükümet

şöyle olsun böyle olsun hiç ısrar edilmedi. Yani söylediğim gibi bazı endişeler vardı bu

hükümetle ilgili ve icraatlarıyla ilgili daha doğrusu beklentiler ne olacak nasıl olacak

bunun için dediğim gibi olaylara takadMm etmek öne almak için bazı hazırlıklar

düşünebilir kuvvet komutanları bunları 2 yöntemle yaparlar birisi Genelkurmayla bunu

konuşalım veya Şuraya getirelim. Bir kısmı da Milli Güvenlik Kurulu çalışmaları için

hazırlanır. Şimdi tam olarak tabi seneler önce yapılmış şeyi anımsayamıyorum ama yani

böyle bir dört başı mamur böyle bir özel plan vesaire hükümet karşı hazırlanmış değil

efendim. " şeklinde,
Mahkeme Başkanının: "Evet. Yine aynı soruda tedbirler ile genelde hemfikir olmuş

diyerek kara kuvvetleri komutanına aktardıklarını anlattıklarını anlattığı kendisinin bu

konuyla ilgili kara kuvvetleri komutanı bu çalışmayı kendisine vermek daha önemliydi.

Yani burada bir tedbirlerden bahsediliyor tedbirlerin ne olduğunu açıklayabilir misiniz?"

şeklindeki sorusuna,
Tanık Hilmi Özkök: "Şu anda tam hatırlayamıyorum efendim tedbirleri. " şeklinde.
Mahkeme Başkanı nın: '"İsterseniz tam okuyum o metni daha açıklığa kavuşabilir."

Diyerek, "Baştan itibaren okuyayım. Özden Örnek'e ait olduğu değerlendirilen

günlüklerin 30 Eylül 2003 başlığı altında kara kuvvetleri komutanıyla yaptığı görüşmenin

özel çalışmanın Genelkurmay Başkanına verildiğini ve 4 noktada itiraz olduğunu

söyleyerek adamların şeriat devletini kurmak istediğine inanmıyormuş. Diğer gerekçelerde

önemli ama en önemlisi budur. Yani esastan aramızda fark var tedbirler ile genelde

hemfikir olmuş diyerek kara kuvvetleri komutanına aktardıklarının aktardığı. Yani bir

tedbirlerden bahsediliyor. Tedbirlerle ve genelde hemfikir olmuş..." şeklinde metni

okuması üzerine, "Tedbir belki yanlış kullanılmış bir kelime olabilir. Öneriler belki orada

önerileri şöyle yapalım böyle yapalım diye gelmiş olabilir. Yani mesela ne denebilir şu

anda hatırlayabildiğim mesela şöyle bir açıklama yapsak mı veya başbakana şunu söylesek

mi veya Cumhurbaşkanımıza şöyle arz etsek mi gibi çalışmalardır bunlar efendim. Yani bu

tedbirler diye herhalde bunlar kastedilmiştir. Şu anda ben tam o tedbirler nelerdir o

doküman nedir bilmiyorum. Özden Örnek'in günlüklerinde zaten geçen şeyler biraz da

onun kendi yorumuna tabidir eğer iddia edilen. "
Mahkeme Başkanı: "Peki."
1033/2271
Tanık Hilmi Özkök: "Onun olduğu iddia edilen şeyler günlükler efendim" şeklinde

yanıtlamıştır.


SANIK MUSTAFA ALİ BALBAY'IN GÜNLÜKLERİ HAKKINDA SAVCILIK

İFADESİNDE:


Tanık Hilmi Özkök'e savcılık ifadesi sırasında: "...Mustafa Ali Balbay'dan ele geçirilen

dijital verilerde; "...Genelkurmay Başkanımın. AKP iktidarının irticai faaliyetleri

karşısında izlediği "Kabullenir" tutumun şu an için belirlenen olumsuz sonuçlarından

bazıları aşağıya çıkarılmıştır.... "...Eski adı Batı Çalışma Grubu, yeni adı ise Özel Çalışma

Grubu olan ve Genelkurmay İç Güvenlik ve Harekat Dairesi ne bağlı olarak görev yapan

birimin faaliyetleri. Genelkurmay Başkanımın tutumu nedeniyle önemli ölçüde durmuştur.

Bunun sonucu olarak irticai faaliyetler hakkında özel çalışma grubu tarafından tespit

edilen, başta kamu kuruluşlarındaki kadrolaşmalar olmak üzere tüm irticai eylemler

hakkında her hangi bir işlem yapılmamaktadır...." şeklinde ifadelerin yer aldığı

görülmüştür. Mustafa Ali Balbay ile irtibatınız var mı? Gelkurmay Başkanlığı bünyesinde

irticai faaliyetlerle mücadele eden bir birim var mıdır? Var ise bu birimin görev ve

sorumlulukları nelerdir?" şeklinde soru yöneltilmesi üzerine. "Mustafa Balbay ile herhangi

bir irtibatım yoktur. Ben gazeteciler vasıtasıyla hükümet görevlilerine haber iletmeyi hoş

karşılamam yüz yüze görüşmeyi tercih ederim. Bilindiği gibi Batı Çalışma grubu gibi bazı

uygulamaların yapıldığı iddiaları vardı. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu paşa

zamanında ki ben 2. Başkan idim, bu uygulamaların bazılarına gerek kalmadığı gerekçesi

ile terk edildiği ve benim zamanımda da aynı düşünce ile bu tür uygulamaların

sonlandırılması gerektiğini düşündüm ve uygulamadan kaldırttım, bu konuda yapılan

hususları not almış olabilirler. " Şeklinde yanıtlamıştır.
SANIK M.ALİ BALBAY'IN GÜNLÜKLERİ HAKKINDA DURUŞMADA:
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun: "Dosyamız sanıklarından Mustafa Ali Balbay'a ait

olduğu iddia edilen dijital notlar var. Bunlarla alakalı 806 sayfalık bir inceleme raporu var.

Ayriyeten bunlar soru olarak da Mustafa Ali Balbay'a yöneltilmiş. Ek sorgu tutanağı

olarak Mustafa Ali Balbay'a yöneltilen sorular. 27.11 nokta 0 çarşamp karku aradı başlığı

altında. İnceleme raporunda bu tarihin 27 Kasım 2002 tarihi olduğu tespit edilmiş. Siz o

tarihte Genelkurmay Başkanıydınız. 27 Kasım 2002. "


...Üye Hakim'in: "Evet. 11 Aralı diye geçen diğer notlardaki görüşme akışından 11 Aralık

2002 tarihli olduğu Mehmet'in üst düzey bir askeri personel olduğu değerlendirilmiştir

diyor inceleme raporunda. Ayrıca açık kaynaklardan yapılan araştırmada Genelkurmayın 9

Aralık 2002 tarihinde hükümete bir brifing verdiği de görülmüştür diyor."


Tanık Hilmi Özkök: "Kaç aralıkta efendim? "
Üye Hakim'in: "9 Aralık 2002 doğru mudur?"
Tanık Hilmi Özkök: "Muhtemelen kış şurası evet."
Üye Hakim'in: "İlhan Selçuk Müteveffa Cumhuriyet Gazetesi Baş Yazarı tanırsınız İlhan

Selçuk'u."


1034/2271
Tanık Hilmi Özkök: "Tanıyorum/'
Üye Hakim'in: "Yine bu notlarda 26 Aralık Perşembe diye belirtilen notun 26 Aralık 2002

yılında Perşembe gününe rast gelmesi nedeniyle ve bu nedenle söz konusu görüşmenin

2000, 26 Aralık 2002 tarihinde yapıldığı değerlendirilmiştir. Açık kaynaklarda yapılan

araştırmada 26 Aralık 2002 tarihinde dönemin Başbakanı Abdullah Gül Başbakanlığında

toplanan Yüksek Askeri Şura toplasın toplantısında 7 subay ve astsubayın Türk Silahlı

Kuvvetlerinden uzaklaştırılmalarına karar verildiği. Dönemin Başbakanı Abdullah Gül ve

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün karara muhalefet şerhi koyduğu ayrıca Tunçer

Kılınç ve Aytaç Yalmanin da bu şuraya katıldığı görülmüştür diye bir inceleme

tutanağında tespit var. Bu şurayla alakalı olarak aynı notların devamında Mustafa Ali

Balbay anlatıyor bugüne ait notlarından anlatıyor sonra akşam İlhan Selçuk geldi. Baş başa

her şeyi konuştuk. Askerler her şey için erken eğer içte bir çatlama olursa hangi tarafın

önde olacağı belli olmaz. Ben bu işlere hem 9 Mart 12 Mart açısından bakıyorum ne

olacağını kestiremezsin birden dönenler olur. Zayıf kalan taraf da tasfiye edilir. Ortada

henüz bir şey yokken çıkış yapmak yanlış olabilir. Orduyu yalnızlaştırabilir şeklinde

görüşmeler olmuş. Yanıt olarak Mustafa Ali Balbay. bu görüşme benim İlhan Selçuk ile

baş başa yaptığım bir görüşmedir. Bu' değerlendirmeler İlhan Selçuk'un dönemin

gelişmeleri karşısında meydana gelebilecek sonuçlarla ilgili değerlendirmeleri olabilir

demiş. 26 Aralık 2002'de bu tespit tutanağı doğrultusunda bir şura olmuş mudur?"


Tanık Hilmi Özkök: "Evet Aralık ayında bir şey olur sonradan bir şura olur efendim 2

defa birisi Ağustos da birisi Aralık'ta. "


Üye Hakim'in: "Yok 16 Aralık 2002."
Tanık Hilmi Özkök: "Aralık 2002 Aytaç Yalman evet."
Üye Hakim'in: "İki'den kasıt Kara Kuvvetleri Komutanıdır."
Tanık Hilmi Özkök: "Tahminimi sorduğunuz için tahminimi söyledim. İki, şey yani bir

benim iki kıdem sırasında, eğer bu şekilde yazdılarsa."


Üye Hakim'in: "Aranızda kullanıldığında böyle mi kullanılır onu sormak istiyorum?"
Tanık Hilmi Özkök: "Hayır biz kullanmayız, bir ve iki gazetecilerin genellikle kullandığı

tabirlerdir. "Şeklinde yanıt vermiştir.


Üye Hakim'in: "Yine 28 Mart Cuma tarihli bir not, Yaşar Büyükanıt ile karargahta

görüşme, sizin bu yazı çok ciddi bir durum, bu orduyu çatlatır, çatlatır, çok ciddi eğer altta

böyle bir durum öne çıkarsa TSK bundan büyük yara alır. Ben komutanı 1970'lerden beri

tanıyorum, beraber çalıştık, aynı yerlere gittik, yine-çalıştık. Komutan öyle biri değil

şeklinde notlar sorulmuş, ben gazetedeki köşemde Hilmi Özkök'ün uzun süre yurtdışında

görev aldığını, ülke gerçeklerinden uzaklaşmış olabileceği yönünde bir yazı yazmıştım.

Yaşar Büyükanıt"ın bu görüşmede benim bu yazımı eleştirerek Hilmi Özkök'ü 1970'ten

beri tanıdığını belirterek yazımın mahiyetiyle ilgili genel bir eleştiri yaptı ve bu yazıdan

TSK'nın yara alacağını söylemişti, o çerçevede tuttuğum ham notlardır. Sizin Yaşar

Büyükanıt'ı bu konuda Mustafa Balbay'la görüşmesi konusunda herhangi bir emriniz oldu

mu veya ricanız oldu mu? Mustafa Balbay'la bu konuyu görüşmesi konusunda."
1035/2271
Tanık Hilmi Özkök: "Tabi öyle yazılar çıkıyordu, bende dediğim gibi Balbay'ı iyi bir

gazeteci olarak biliyorum, ikinci, başkanla, o: zaman eğer zaman aynıysa, dedim ki Sayın

Balbay'a söyleyin, tahkik etsin 'pazılarını yazarken ondan sonra ve kullanılıyor olmasın

dedim, aynen bu tabirleri kullandım. Dikkat etsimkendini kullandırmasın anlamında bir

şey söyledim, muhtemelen 2. başkan kendisini çağırmış, bu konuşma odur diye

değerlendiriyorum:"


Üye Hakim'in: ''Aynı konuda Arslan Güner'e sizin bir talimatınız oldu mu? Bu konuda da

notlar var uzun uzun okumamak için.'" Sorusuna. "Arslan Güner'de eğer yanılmıyorsam o

zaman Genel Sekreterdi, Genelkurmay Başkanının Genel Sekreteriydi. Basınla, halkla

ilişkiler şubesi kendisine bağlıdır. Şu anda tam hatırlamıyorum ama demiş olabilirim

bağlantılar yönünden bakıldığı zaman." şeklinde.
Üye Hakim'in: %Bu konudaki somya şöyle yanıt vermiş Mustafa Ali Balbay, burada geçen

kişi Arslan Güner'dir, Hilmi Özkök ile ilgili bir yazı yazmıştım. Yazının içeriğinde Akif

Gülle'den işte bahsetmiş, Akif Gülle kendisine açıklama göndermiş, ben yazdığım yazıda

Hilmi Özkök'ün uzun süre yurtdışında kalışını anlattım. Arslan Güner'in telefonundan

sonra da yayınladık diyor düzeltmeyi.'"
Tanık Hilmi Özkök: "Muhtemelen 2. Başkan ona basın halkla ilişkiler genel sekreterliğe

bağlı olduğu için o ona emir vermiş olabilir sen telefon et diye, değerlendirmem budur

efendim. " Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Üye Hakim'in: "Evet. Mustafa Ali Balbay'a ait olduğu iddia edilen dijital notlarda Mart'ın

ikinci yarısı diye başlayan bir bölüm var yapılan değerlendirmede yazının içeriği de

dikkate alınarak Mart 2004 olduğu açık kaynaklarda yapılan araştırmada yazının içerisinde

geçen ziraatçı İbrahim'in Türkiye Ziraatçı Demeği Genel Başkanı İbrahim Yetkin olduğu

deyip devam ediyor. Ben önce metni okuyacağım size, ayriyeten yazısında da buna yer

vermiş. Ziraatçı İbrahim bugünlerde hareketli Rıfat'ı çekmişler bak demişler böyle olmaz o

da tamam demiş. Galiba l'i devre dışı bırakmışlar. Mart'ın ikinci yarısında İlker Ahi

Amerika 'ya gitti orada pek çok kesimle görüştü. Orada eşit olabilecek bir kişiyle yemek

yerken karşı taraftaki dedi artık ülkenizde laikliğe bu kadar katı bakmayın biz böyle


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin