Ekizoğlu İşhanı 47/105-219 sayılı yerde bulunan büromun hemen bitişiğinde olan
komşuluk ilişkilerim do/asıyla tanıdığım Adnan Güleç isimli avukata ait hukuk bürosuna
ziyarete gelen AlparslanArslan 'ı Adnan Güleç veya o hukuk bürosunda çalışan soy ismini
bilmediğim Teoman........ isimli avukat, Alparslan Arslan'ı benim büroma getirerek
benimle tanıştırdılar. Son bir yıl içerisinde kendisi ile ne yüz yüze ne de telefonla
görüşmedim. Onun öncesinde üç dört defa büroma beni ziyarete geldiğini hatırlıyorum ve
de tahminen on- onbeş defa telefonla görüşmüşümdür. Görüşmelerimin içeriği genellikle
hal hatır sorma şeklinde olmuştur. Ayrıca hatırlamadığım birilerini tanıştırmak istemesiyle
ilgili de randevu talepleri olabilir, "şeklinde.
Büro aramasında ele geçirilen: (1) adet Yeditepe hukuk bürosu Av. Alparslan Arslan'a
ait kartvizit ile (1) adet Yeditepe hukuk bürosu Av. Alparslan Arslan, Av. Burhan Gür ve
stj. Av. baran Akcan'a ait kartvizit ile ilgili söz konusu kartvizitleri nereden ve ne şekilde
temin ettiği, Kartvizitlerin sahipleri hakkında ve bunlarla ilişkisi hakkında bilgi
verilmesinin istendiği soruya "Avukat AlparslanArslan 'a ve avukat arkadaşları Burhan
Gür ve BaranAkçan'a ait kartvizitlerin ziyarete gelen AlparslanArslan tarafından
verildiğini hatırlıyorum... " şeklinde
Kendisine telefon irtibatlarına ilişkin yöneltilen soruya "... yukarıda bahsettiğim şekilde
Alparslan Arslan 'ın benden hal hatır sormak için veya birilerini tanıştırmak için randevu
almak talebi ile olmuştur. Bahsettiğiniz dökümler incelendiğinde görülecektir ki
aramaların yoğunluğu tanıştığımız ilk dönemlere denk gelir. Söylediğim gibi, yaklaşık son
bir yıl içerisinde şahısla ne yüz yüze ne de telefonla bir görüşmem olmamıştır. " Şeklinde,
Kendisine Alparslan Arşlarını babası İdris ArslanTn 20.05.2006 günü saat: 23.15'de
alınan ifadesi hatırlatılarak Danıştay eylemini gerçekleştiren Alparslan Arslan üzerinde
belirtildiği şekilde bir baskınız veya yönlendirmeniz oldu mu? şeklinde sorulan soruya
"ben yukarıda Avukat AlparslanArslan ile tanışmış olduğum ortamı ve görüşmelerimi
sizlere söyledim. Benim Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile herhangi ilişkim
bulunmadığı gibi Alparslan Arslan ile tanışıklığımda bu hareket vasıtasıyla olmamıştır.
Benim Alparslan Arslan üzerinde kesinlikle bu eylemi yaptırma konusunda bir baskı veya
yönlendirmem olmamıştır. Dünya görüşü açısından da bu mümkün değildir. " şeklinde
cevap venrıiştir.
Kendisine sorulan "bu süreçte neden ve nerede gizlendiğinizi, size kimlerin yardım
ettiğini, kimlerle ve nerelerde ilişki ve irtibat kurduğunuzu ayrıntılarıyla anlatınız."
şeklindeki soruya " 17.05.2006günü saat.12.30 sıralarında büroma geldim. Misafirlerim
geldi, kalabalıktı, en az dört kişi vardı, sohbet ediyorduk. Bu esnada büro telefonum çaldı.
Arayan arkadaşım Şişli Noteri Mehmet Beşlioğlıı idi. Bana Danıştay 'a menfur bir saldırı
olduğunu, bunu yapanın da kendisini ülkücü olarak tanıttığını söyledi, ben o saate kadar
1146/2271
- T ;
bu olayı duymamıştım. Ben kendisine bunu yapan için meczup ve hakaret edici sözler
söyledim. Daha sonra telefon kapandı ve arkadaşlarla sohbete devam ettik. Saat 17.00-
18.00 sıralarında bürodan, Ben, Zekeriya Öztürk, Rafet Arslan ve İsmail Paker beraber
çıktık. Hava çok sıcak olduğu için Marina 'da bir arkadaşımızın yazlık bahçesinde birer
çay içtik Orada bize katılan Avukat Sedat........Ahim Rıza Tekin, bir-iki kişi daha vardı.
Orada ilk defa Danıştay'a saldırıda bulunan şahsın Alparslan Arslan olduğunu bu
şahıslardan öğrendim. Saat 19.00 sıralarında Fenerbahçe Orduevinde yemek yemek üzere
Ben, Zekeriya Öztürk, İsmail Paker ve Rafet Arslan buradan ayrıldık. Orduevinde birlikte
yemek yedik. Saat 20.30 sıralarında benim cep telefonum çaldı. Arayan esimdi, kapıda
polislerin olduğunu, açmadığı takdirde kapının zorlanarak açılacağının söylendiğini
söyledi. Ben de derhal kapıyı aç, derhal geliyorum, diyerek ayağa kalktım. Bu esnada
arkadaşlarım ne olduğunu sorunca evime polislerin geldiğini söyledim. Özellikle Zekeriya
Öztürk ve İsmail Paker, "Komutanım lütfen siz bekleyin, biz gidip durumu öğrenelim, size
haber verelim" dediler. Geçmişte kafasına çuval giyenleri çok yadırgamıştım. Beni
tanıyanlar "Yüzbaşı Tekin olsaydı o çuvalı karşı taraftakiler giyerdi veya en azından
ölmesini de bilirdi" demişlerdir. " şeklinde cevap vermiştir.
Ayrıca, tam emin olmamakla birlikte Alparslan Arslan 'ı VKGB 'nin toplantısında görmüş
olabileceğini, beyan etmiştir.
Sanık Muzaffer Tekin, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki 26.05.2006 tarihli
sorgusunda konuya ilişkin olarak; "Ben üzerime atılı suçu işlemiş değilim. Örgüt üyeliği
veya örgüte yardım suçlamalarını kabul etmiyorum. Danıştay 'a silahlı eylemde bulunduğu
belirtilen şahıslardan Alparslan Arslan 'ı 2004 yılında Adnan Güleç isimli Avukat
arkadaşım hukuk bürosunda iken tanıştım. Kendisi bana kart verdi. Avukat olduğunu
belirtti. Bunun dışında kendisi ile hiçbir ilişkim olmadı. Alparslan Arslan ile daha sonra
2005 yılı başında Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hareketi isimli bir derneğin kuruluş
faaliyetinde beni de izleyici olarak çağırdıklarından avukat Alparslan Arslan 'ı da orada
gördüğümü hatırlıyorum. Ancak orada dahi kendisi ile yüz yüze bir konuşmamız olmadı.
2004 yılından 2005 yılı sonuna kadar kendisi ile üç veya dört kere telefon konuşmamız
olmuştur. Ancak 2005 yılından itibaren Alparslan Arslan ile hiçbir görüşmem olmadı. Ben
görüştüğüm bir keresinde kendisinin ülkücü görüşlü olduğu kanaatine kapıldım. Ancak bu
konuda da kendisi ile hiçbir konuşma yapmadım. Alparslan Arslan dışında Cumhuriyet
Gazetesine boma atılması eylemine veya Ankarada ki silahlı saldırı eylemine katılan
şüphelilerin hiç birini tanımıyorum. İddiada adı geçen şahıslardan Ayhan Parlak'ı
tanıyorum. Kendisi ile bir dönem bir iş merkezinin satışı konusunda bir çok defa telefon
görüşmesi yaptık ayrıca bir akrabasının trafik kazası nedeni ile benden hasar tespiti
konusunda yardım istemişti. Ben Ayhan Parlak'tan hiçbir zaman için para almadım.
Aramızda ticari ilişki de olmadı. Ben Danıştay basıkını öncesinde Ayhan Parlak ile
Alparslan Arslan 'ın tanıştıklarını bilmiyorum. Kendileri ile bu konuda bir görüşmemiz
olmamıştır. Ben Alparslan Arslan 'nın herhangi bir yasadışı örgüt ile bağlantısının olup
olmadığnı bilmiyorum. Kendisi ile yukarıda belirttiğim şekilde hiçbir şekilde ilişkim
bulunmadığından bürosunun dahi nerede olduğunu bilmiyorum. Benim Alparslan
Arslan 'ın silahlı Danıştay baskınından sonra kendisi ile ilişkim olduğu şeklindeki
intibaının Alparslan Arslan'ın Doğuş Factoring A.Ş. isimli şirketin avukatlığını
yapmasından kaynaklandığını tahmin ediyroum. Şöyle ki tahminen 2001 yılı içersinde
Doğuş Factorinig A.Ş sahibi olan ve yakın arkadaşım olan Ahmet Tekerkıran 2001 yılı
sonunda ortak arkadaşlarından birinin şirketten ayrıldığını, şirketin beş ortaktan aşağı
düşeceğini ve anonim şirket vasfını kaybedeceğini, bu nedenle şirkete görünürde ortak
1147/2271
olmamı istemesi nedeni ile ortaklık sözleşmesine imza attım. Ortaklık işlemi yapıldıktan
sonra şirket ile hiçbir ilişkim olmadı. Ancak 2004 yılı başlarında imzanın taklit edildiğini
öğrenince şirket atehine Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesine 2004/660 ve 2004/662
esasında kayıtlı şirket ortaklıığının durdurtmasına ilişkin davalar açtım. Bu davalar halen
devam etmektedir. Ben bu şirkete Ayhan Parlak 'ın ortak olduğunu, Alparslan Arslan 'ın da
şirketin avukatı olduğunu bu olay nedeniyle göz altına alındıktan sonra
öğrendim, "şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Mahkemenizde yeminli tanık olarak dinlenen sanık Alparslan ArslanTn ortak büroda
Avukatlık yapan arkadaşı Burhan Gür, huzurda verdiği ifadesinde, sanık Muzaffer
Tekin'in Alparslan..ArslanTn bürosuna;,geldiğini hatta Atatürk portresi bulunmadığı için
uyardığını beyan etmiştir. Sanık Muzaffer Tekin'in sorgu ifadesindeki "bürosunun dahi
' nerede olduğunu bilmiyorum"" şeklindeki beyanının sanık Alparslan Arslan ile ilişkisinin
boyutunun deşifre almaması, suçtan kurtulmaya yönelik beyanlar olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemenizin bu dosya ile birleşen 2008/209 esas sayılı dava dosyasının 13.11.2008
tarihli, 13. celsesinde sorgu ve savunmasını yapan sanık Muzaffer Tekin;
"Kendime tutukluluk sürecinde hep şu soruyu sordum, ben niçin buradayım, cevap açık ve
net idi, Danıştay saldırısının içine ismim karıştırılmamış olsaydı, bu gün burada
olmayacaktım. Zira avukat kimliği ile tanıdığım Alparslan Arslan ile toplam 3 veya 4 kez
kısa süreli görüşmemin dışında Danıştay saldırısından geriye dönük en az bir buçuk yıl
şahsen hiç görüşmemiştim. Olay tarihiden dokuz ay önce de bir kandil günü bana kandil
mesajı dışında telefon görüşmem de kendisi ile olmamıştır. Bu hususlar Ankara Terörle
Mücadele Şubesi tarafından da tescil edildi... " şeklinde.
14.11.2008 tarihli 14. Celsesinde, sanık Muzaffer Tekin konuya ilişkin olarak:
"Gerek ben gerekse Zekeriya Öztürk, Alparslan Arslan 'ı VKGB hareketi toplantısında
görmüş olabileceğimizi samimi ve tereddütlü bir şekilde ifade eder iken bu toplantıyı
düzenleyen ve orada kimlerin olduğunu en iyi bilebilecek durumda olan Hüseyin Görüm
VKGB hareketinin toplantısında Alparslan Arslan isimli şahsın olmadığını net olarak ifade
etmiş olsa idi hatırlayabileceğim belirtmiştir. " Şeklinde,
VKGBH Derneği ile ilgili olarak da 14. Celsede, savunmasının ilgili bölümünde:
"... Ortada örgüt olmadığı gibi örgüt adına yapılan provakatif bir eylem de yoktur. Sözde
Ergenekon üyelerinin VKGB hareketi ile üyelik bağlantıları olduğu söylenemez. Bir kısım
sanıklar söz konusu derneğin kuruluş aşamasında bazı toplantılarına iştirak etmişler ise
de, 'bu- katılımları süreklilik arz etmemiş ve bilahare kopmuşlardır. Sayın Başkanım,
iddianamede VKGB hareketi derneğine üye olan hiçbir sanığın olmadığı anlaşılmaktadır.
Alparslan Arslan ile VKGB hareketi arasında duraksamaya yer vermeyecek şekilde bir
ilişkinin olduğunu bu iddianamede savunmak mümkün değildir. Kişinin üzerinde söz
konusu dernek kartının çıkması yada söz konusu dernek üyelerinden birkaçı ile görüşmek
bu ilişkinin varlığını ortaya koymaz.. " şeklinde,
"... VKGB den ayrılan insanlar ile Türkiye nin çeşitli yerlerine oluşum amacı ile gittik
ifadesi kullanmadım, VKGB den ayrıldıktan sonraHüseyinGörüm , İbrahim Özcan ve
Fikri Karadağ Kuvayi Miliye oluşumunu gerçekleştirdiler. Ben o günden bu güne
1148/2271
inandığım tek başıma bireysel etkinliklere katıldım. Onları da size arz edeceğim. Benim
ayrılmamla beraber Zekeriya Öztürk , rahmetli Kuddusi Okkır, İsmail Eksik te bu .
oluşumlardan tamamen ayrıldılar...." ... "VKGB yöneticileri ile irtibatlı olduğum
söyleniyor, kesinlikle VKGB yöneticileri ile o tarihten sonra ki İstanbul dışında olmamıştı,
yine olmadı. 193'de Fikri Karadağ ın kuvayi milliye başkanı olmasından önce kendisi ile
irtibatımız kesildi , başkan olduktan sonra da görüşmedik , daha önce 2004 olarak
hatırlıyordum. Bu tarih 2005 mayıs ayı olabilir, başkanım. Görüşmelerimiz telefonlardan
saptanabilir. Zekeriya Öztürk ün de ifadesinden anlaşılacağı üzere 210. sayfada VKGB nin
İstanbul şubesini Fikri Karadağ'ın kurmaya çalıştığını organik yapının içersinde Hüseyin
Görüm ve İbrahim Özcan 'ın olduğunu ifade ediyor, doğrudur, ben dün de arz ettim.
Zannedersem veya sabah destek olurum dedim. Ama olayların içinde olmam, " şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
Mehmet Fikri Karadağ ifadesinde; "Vatanseverler derneğininAnkara'da yapılan
toplantılarına katıldığını, Taner Ünal'ın başkan seçildiğini, kendisininde teşkilattan
sorumlu başkan yardımcısı olarak seçildiğini, daha sonra dernekten ayrıldığını, 2005 yılı
içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç Birliğinden ayrıldıktan sonra Ergenekon sanığı
Muzaffer T ekin'in bürosundaki bir görüşmede Muzaffer'in "VKGB 'nin İstanbul Başkanı
olarak seni uygun gör dük"dediğini" beyan etmiştir.
Ali Kutlu ifadesinde; "2003-2005 yılları arasında Taner Ünal ile birlikte Vatanseverler
derneğinde çalıştığını, dernekte denetleme kurulu asil üyesi olarak görev yaptığını, bir
yılda Taner Ünal'a ait olan Tür keli dergisini dağıtarak 2006 yılı başlarında bu dernekten
ayrılarak İstanbul'da Mehmet Fikri Karadağ'ın kurmuş olduğu Kuvai Milliye derneğine
Mersin kurucusu olarak girdiğini, Vatanseverler derneği denetleme kurulu asil üyesi iken
dernekte bulunan Yasin Alparslan'a arkalarında kimin olduğunu sorduğunda Yasin'in
"Bizim arkamızda Veli Küçük Paşa" var "Veli Paşa bizimle" dediğini" beyan etmiştir.
Gizli Tanık-17, Ali Kutlu hakkındaki beyanında; "Mersin ilinden Kuvayı Milliye
Derneğine geldiğini, kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığını, Mersinde
VKGB tarafından organize edilen bayrak mitingine katıldığını, bu miting öncesi 2 adet
Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığını
bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığınıanlattığını" beyan
etmiştir.
Sanık Muzaffer Tekin'den ele geçirilen ve içeriğinde "10505 Ortodoks kilisesi isimli klasör
içerisinde kilisede düzenlenen ayin sırasında ve sonrasında toplu şekilde yenen yemek
esnasında üzerinde vatansever kuvvetler güç Sidiği hareketi yazılı kartpostal şeklinde bir
objeyi göstererek poz verdiği çok sayıda kişinin katıldığı görülen resimler" ile ilgili olarak
alınan ifadesinde," bu resimlerin 2004 yılında Karaköy'deki Türk Ortodoks kilisesinde
yapılan bir Paskalya töreninde çekilen fotoğraflar olduğunu, bu kilisedeki törene kilisenin
basın sözcüsü Sevgi Erenerol tarafından davet edildiğini, orada çekilen fotoğraflardaki
karelerde kendisi ile birlikte bulunan şahıslardan bazılarının Vatansever Kuvvetler Güç
Birliği Hareketini oluşturmak için bir araya gelen şahıslar olduğunu " belirtmiştir.
İşçi Partisi İstanbul il örgütündeki aramalarda ele geçirilen "Teomandan gelen bilgi" isimli
doküman içeriğinde "yaklaşık 2 ay önce Sirkeci de restorantta yapılan yemeğe çok önemli
bazı emekli generaller ve çeşitli Kuvai Milliye derneklerinin yöneticileri katıldı. Veli
Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve Taner Ünal gibi isimlerin eski generaller ile
1149/2271
Türkiye'nin içinde bulunduğu son durumunu görüşmek üzere yemek yedikleri belirtiliyor.
.....En çok tartışılan konu ise. İşçi Partisinin çağrısı Milli Hükümet olmuş, ismini
öğrenemediğimiz bir emekli general İşçi Partisinin çağrısını olumlu bulduklarını ve parti
programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini Doğu Perinçek'e sunacaklarını
belirtmiş aynı general geleneklerin dışına çıkarak iki üç orgeneralin ortak eleştiriyi kaleme
alacaklarını ve İşçi Partisi ile müşterek ortak noktaları bulduktan sonra partiye
katılacaklarını belirtmiş bunun üzerine Kemal Kerinçsiz ve arkadaşları İşçi Partisine
katılma fikrine karşı çıkmışlar bu bilgi ile örtüşen bir başka bilgi ise Kornikov verdi.
Kornikov Gladyo 'nun bir iki yıldır Ulusalcılara sızmaya çalıştığını ancak bunu tam olarak
başaramadığını belirtti. Bunun için Gıladyo kendi ulusalcılarını yarattı. Bunların başında
adı daha önce duyulmamış bazı Dernekler ve isimler var Gladyo bu iş için hatırı sayılır
paralar harcıyor hatta Gladyo 'nun ulusalcıları yeni bir televizyon kuracak paraya
ulaştılar ve VTV adı altında yayın yapacak olan Vatan TV Gladyo 'nun ulusalcılarının
yayın organı olacak'' şeklinde ibarelerin bulunduğu görülmüştür.
Sanık Sevgi Erenerol'un basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks Kilisesinin Ergenekon
terör örgütü nün gizli toplantılarının yapıldığı yer olduğu, ayrıca Vatansever Kuvvetler
Güç Birliği Derneğinin de ilk kuruluş aşamasında derneğe ait broşürlerin bu kilisede
getirilip dağıtıldığı dosyada mevcut fotoğraflar ve beyanlardan anlaşılmıştır.
27.09.2006 tarihinde sanık Taner Ünal'ın sanık Ahmet Cinali ile yaptığı telefon
görüşmesinde; "Ahmet Cinali'nin Yusuf Kasimi'nin İran'la alakalı olduğu anlaşılan sorunu
konusuna yardımcı olabileceği ve Veli Küçük'ün İran'da adamlarının olduğunu hatta bir
kurumun başındaki adamın Veli Küçük'ün adamı olduğunu" belirttiği.
Sanık Taner Ünal ile Mesut Sezer arasında 06.06.2007 tarihli telefon görüşmesinde;
Mesut: Evet siz şeyle bir kontak kurunda, Perinçek'le,
Taner: Tamam şimdi aradım zaten beni temsilen şey katılıyor diyicem. Mesut Bey diyicem
Mesut Bey diyicem söylüyücem yani.
Mesut: Yani bi konuşma monuşma fırsatı.
Taner: Sen organize et orda basın toplantısı filan yaparsınız zaten oraya vardın mıydı ben
ne söyleyeceğini şey yaparım sana bildiririm.
Mesut: İşte burda şey olursa daha iyi olur yani bu adamlarla kontaklı olursak orda organize
etmek biraz zor olur.
Sanık Taner Ünal ile Doğu Perinçek arasında 06.06.2007 tarihli telefon görüşmesinde;
"Taner: Nasılsınız efendim hürmet ederim kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunuyorum
efendim. Doğu Perinçek: Saygılar Taner Bey çok sağolunuz, sağolunuz iyisiniz.!.aner:
Şimdi Diyarbakır'da ki mitinginize biz katılacağız efendim. Doğu Perinçek: Güzel. Taner:
Hu işte arkadaşları da şey yaptım ben bayrakta gönderdim oraya 2 km bayrağımız var ya
onu gönderdim. Doğu Perinçek: Çok güzel, çok güzel. Taner: Bütün ilçelerde zaten biz
teşkilatlanmış durumdayız Diyarbakır'da. Doğu Perinçek: Güzel çok güzel.Taner: Yani
bütün gücümüzle destek vereceğiz hatta işte Erzincan'dan, Mardin'den yani çevre bütün
1150/2271
teşkilatlardan da arkadaşları aradım. Doğu Perinçek: Lütfen.Jamr. Hepsi bütün gücüyle
yanınızda olacaklar efendim. Doğu Perinçek: Sağolunuz, sizde mehter takımı varmış var
mı öyle bir şey.Taner: Hayır yok sayın genel başkanım. Doğu Perinçek: O zaman başka
arkadaşlarla karıştırdılar Vatan Severlerin mehter takımı diye. Doğu Perinçek: Güzel çok
güzel bekliyoruz bayrağınızla birlikte bekliyoruz kardeşim. " Şeklinde ki görüşmeden Taner
Ünal ve genel başkanı olduğu VKGBH ile örgüt yöneticisi sanık Doğu Perinçek"in irtibatlı
olduklarını, birlikte miting yaptıklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Sanık Taner Unal ile Mesut Sezer arasında 09.06.2007 tarihli telefon görüşmesinde;
"Taner: Arkadaşlar katıldı bizden değil mi. Mesut: Zayıf biraz. Taner: Mümkün olduğu
kadar. Mesut: Tamam. Taner: Tamam mı canım hemen nerde bir basın görürsen oraya
sirayet et orayı organize et, hepsiyle konuş. Mesut: Tamam oldu. Taner: Zaten şeye de
...yoğun bir propoganda yap el altından. Mesut: Anladım siz şeyle bir PerinçekTe bi kontak
kurunda bizim genel sekretere de bi söz verin falan deyin. Taner: Artık onu sen direk
kendin konuş, ona ulaştırmazlar şu anda beni Mesut: İyi peki Taner: Tamam mı yani
kendisine direk şey yapmazlar, Mesut: Tamam Taner: Sen gerekeni yap orda." Şeklinde,
Sanık Taner Ünal ile Sanık Ahmet Cinali arasında 16.11.2006 tarihli telefon görüşmesinde;
Ahmet: Ordan sana üç tane çocuk gelecek uzman özel hareketten. 30-40 kişide sivil
getireceklerTaner. Tamam. Ahmet: Yalnız sen onları deşifre etmiyorsun hiç bir şekilde
yanında olacaklar silahları ile birlikte beşte orda olacaklar şimdi seni arattırıyorum cebini
veriyomTaner. Tamam canım kardeşimAhmel: Selami uzmanTaner: Koçum benimAhmet.
Benim evladımdır tamam mı Taner: Tamam koçum benim aslanım benim Ahmet: Sana üç
tane nefer yaniTaner: Bayraktan da tutacaklar demiAhmet: Ya bayrakları onlara tutturma
diğer 30-40 kişi getittiriyorum onlara tuttutturTaner. Heeeee onlar yani 30-40 kişi
tutacakAhmet: Onlar seni koruyacakTaneraz bak beni dinle tamam »«Taner: tamam
kardeşimAhmel: Onların getirdiği bayrak tutacak onlar seni koruyacak. " Şeklindeki
konuşmalarında sözkonusu bayrak yürüyüşlerine muvazzaf askerlerin sivil kıyafetle
katıldıklarını beyan etmişlerdir.
Sanık Taner Ünal hakkında Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2007 tarih ve
2007/83 sayılı kararı gereği sanık Taner Ünal'ın 537 957 88 66 numaralı iletişim aracının
dinlenmesi sonucu 10.02.2007 tarih. 19:23:16 saat, 50 çözüm sayılı ses kayıt çözüm
tutanağının ilgili bölümünde aynen;
Taner: Bu Fikri Karadağ gil öyle abur cubur hareketler yapıyorlar bu arada. Mehmet:
Nasıl, Taner: Bizim derneğe bir sürü çamur atılıyor yani bir sürü şey bunlar çok tehlikeli
adamlar. Mehmet: Ben televizyonda izledim de duydum ben kendim izledim televizyondan,
Taner./////;/, Mehmet: Gazetede filan varmış, Taner: Hee televizyonda şimdide verdi birkaç
kanalda birden verdi, Mehmet: Şimdi verdimi ne diyor, Taner: İşte Türk anadan Türk
babadan bilmem ne olanlar bir araya gelecekmiş ölecekmiş öldürecekmiş bilmem ne
yapacaklarmış abuk sabuk şeyler yani öyle bir şey olabilir mi, Mehmet: Bence zamanı
değildi ya, Taner: Hayır bunlar vatanseverlik duygu ve düşüncesine zarar veriyor,
Mehmet: Evet, Taner: Yani bunlar benim dernekten göndermemin sebebi biz işte paşaları
öldüreceğiz çuvala dolduracağız kellelerini genel kurmay başkanım kuvvet komutanlarını
filan işte bu şey eeeAlaaddin Parmaksız Genel kurmay başkanı olacakmış efendim şey bu
Başbakan olacakmış bu Fikri Karadağ Muzaffer Tekin de Cumhurbaşkanı olacakmış,
1151 /2271
¦
Mehmet -.Gülüyor. Yanev: Adamlar bana bi toplantı yaptık buyurun paşalar dedim nedir
sizin hedefiniz dedim o zaman bunlardan ayrıldık, Mehmet: Eve t, Tanev.edim kardeşim biz
dedi kelleleri çuvala dolduracağız, dedim kimin kelleleri PKK'lıların mı dedim yok dedi
genelkurmay başkanının kuvvet komutanları dedi ne kadar şerefsiz varsa hepisinin
kellesini çuvala dolduracağız dedi. Mehmet:£vef, Taner :Ne diyorsunuz dedim şaka filan
mı yapıyorsunuz dedim yooo biz ciddiyiz dedi bizim bu derneğe giriş amacımız bu dedi,
Mehmet: Evet, Taner:Kimi apacaksınız kimle yapacaksınız dedim bunu dedim biz Türk
çocuklarını organize etcez bunu yapacağız dedi, Mehmet: Hm, Taner:/?// Amerika 'nın işine
yarar böyle bir şey yapacak olursanız dedim bunun başta karşınıza ben dikilirim dedim,
Mehmet :Evet, Taner: Yani biz dedim sen Askersin sonra dedim hepiniz askersiniz dedim
böyle bir şeyi nasıl düşünüyorsunuz kardeşim dedim ya yani bu hırs dedim aklınızın önüne
mi geçti sizin dedim felan bayağı bir tartıştık kusura bakmayın siz ayrılın dedim siz istifa
edin dedim, Mehmet: Hu, Taner:Yani enteresan şeyler.... Taner: iz bunlarla ayrıldık dedim
bunlarla bizim alakamız yok bu Hüseyin Görüm 'ü tanıyorsun her halde, Mehmet: Kim.
Taner:/?// şeydir Hüseyin Görüm yanında dikeliyor, Mehmet: Hüseyin, Taner:5w adam
şeydir eroinden yakalandı o adam.Mehmet: Ben Hüseyin i fazla o adam zaten sevmedim
çünkü Hüseyinle bire bir hiç bir şeyim olmadı, Taner: Yok yo şeydir tanıyorsundur onu
uzaktan dedim, Mehmet: Uzaktan tanıyorum, Taner. Yakından tanıyorsun diye demiyorum
Eroinden yakalandı o zaman. Mehmet: Evet, Taner: Bu şeyden de mafyacılık felan filan
kolpacılık yani hapisaneden yeni çıkan bir adam ¿w, Mehmet: Şimdi o zaman ben,
Yanev.Yanında dikelen adam, Mehmet:0 zaman biz sizin orda karşılaştık ya dernekte,
Taner:/// hı hı, Mehmet:0 zaman ben şey yapınca bana Genelkurmaydan birileri bu tür
Dostları ilə paylaş: |