Ceyhan Mumcu'nun Ergenekon örgütünün varlığından, bu konuda tereddüt arz eden bir
ifade kullanan Yavuz Donat'ı yadırgayacak kadar kesin bir kanaatle bahsettiği
görülmektedir. Yine, Abdullah Çatlı 'nın cenazesinin kalktığı hafta, Ülkü Ocaklarındaki
arkadaşları tarafından gazetelere Ergenekon imzası ile taziye ilanı verildiğini de aynı
kesinlikte ifade etmektedir.
Ceyhan Mumcumun bu iddiaları genel olarak, müdafısi olduğu Doğu Perinçek ve
bağlantılı sanıkların beyanları ve bu sanıklardan ele geçen bazı belge içerikleri ile
uyumludur. Aradaki farkın, sanıkların Ergenekon örgütü hakkındaki bilgilerinin kaynağını
çoğunlukla Erol Mütercimler'in anlatımları olarak göstermekte iken, Ceyhan Mumcu'nun,
kaynağını belirtmese de Ergenekon örgütünün varlığını kesin bir kanaatle anlatması olduğu
görülmektedir.
Bunun yanı sıra, Ceyhan Mumcu'nun "Eski günlerin Ergenekon'u farklıydı, şimdinin
Ergenekon'u daha farklı" ifadesi ile anlatılmak istenenin. Erol Mütercimler, Doğu
Perinçek ve bir kısım sanıkların, kendilerinin bahsettikleri veya bilgi sahibi oldukları
107/2271
Ergenekon 'un, dava konusu olan Ergenekon örgütü değil, NA TO üyesi ülkelerde kundan
Kontrgerilla/Gladyo örgütünün Türkiye 'deki ismi olduğu, şeklindeki savunmaları ile aynı
olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye'de eskiden var olan Kontrgerilla/Gladyo örgütü isminin Ergenekon olduğu, fakat
bu örgütün tasfiye edildiği veya zamanla yapısının değiştirildiği gibi iddialar nispeten
tartışılabilir mahiyette görülmekte ise de. eski Kontgerilla/Gladyo örgütü Ergenekon ile
hiçbir bağlantısı olmadığı ileri sürülen dava konusu örgüte, koyulacak hiçbir örgüt ismi
kalmamış gibi yine Ergenekon denmesi itibar edilir mahiyette bir savunma olarak
görülmemiştir.
Bu iddiaları kamuoyu gündemine getiren Av. Ceyhan Mumcu, Doğu Perinçek ve bir kısım
sanıklar müdafi olarak 20.10.2008 tarihli ilk duruşmadan itibaren bazı duruşmalara
katılmıştır. Duruşmalarda ise bu konuda bir beyanı olmadığı anlaşılmaktadır.
Ergenekon örgütünün varlığına dair "Açık kaynak bilgileri" olarak tabir edilebilecek
yayınların bu başlık altına alınanlar ile sınırlı olmadığı bilinmektedir. Bu başlıkta ele
almanlar, özellikle 2007 yılında başlanılan soruşturmadan öncesine ait olup. Mahkeme
dosyası içinde bulunanlar arasından seçilmiştir.
Buraya Ergenekon örgütünün varlığına dair iddiaları içermeleri nedeni ile alınan açık
kaynak bilgileri, CMK'nun 160.maddesine göre "Suç ihbarı" olarak değerlendirilebilir
mahiyettedir.
Suç ihbarları elverişli bilgiler içerdiği takdirde soruşturma açılmasına yeterlidir. Bunun
ötesinde CMKmun 160. maddesine göre işin hakikatini araştırmak için soruşturma açmak
Cumhuriyet savcısının görevidir. Uygulamada, örgüt suçlarının kesintisiz suç çeşitleri
arasında yer aldığı ve kesintinin gerçekleştiği tarihe kadar soruşturulmasının mümkün
olduğu kabul edilmektedir. Bu yönü ile de. açık kaynak yayınlarındaki Ergenekon
örgütünün varlığı iddiaları, suç ihbarı olarak kabul edilebilir mahiyettedir.
Buna karşılık, suç ihbarları tek başına hüküm kurmaya yeterli değildir. Hükümde dikkate
alınmaları, içerdiği bilgilerin soruşturma veya kovuşturma aşamalarında doğrulanması, suç
hakkında elde edilen diğer deliller ile desteklenmesi ile mümkündür. Ergenekon
örgütünün varlığı konusundaki iddialar açık kaynak bilgileri ile sınırlı değildir. Bu
kısımdaki diğer başlıklar altında anlatıldığı gibi Ergenekon örgütünün varlığına dair, açık
kaynak bilgilerindeki bu iddiaları doğrular mahiyette, hukuki kıymeti haiz deliller
bulunmaktadır.
Netice olarak açık kaynak bilgilerinde yer alan, bu bölümde Ergenekon örgütünün varlığı
konusundaki iddialar yönü ile bu bilgilerin "İçeriği, diğer deliller ile doğrulanmış olan suç
ihbarları" olarak kabul edilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir.
108 / 2271
11 SORUŞTURMADA ELDE EDİLEN BAZI BELGELER
A)İŞÇİ PARTİSİNDE YAPILAN ARAMADA BULUNAN "MÜTERCİM" BAŞLIKLI
BELGE
İşçi Partisinde yapılan aramada bulunan Mütercim (4.3.1997) başlıklı, üzerinde el yazısı ile
Genel Başkan 'a iletilecek notu yazılı, faks ile gönderildiği anlaşılan bilgisayar çıktısı iki
sayfalık yazının bazı bölümleri aşağıya alınmıştır;
Darbe: Ordu henüz darbe yapmak istemiyor. Darbenin iç ve dış koşulları henüz
olgunlaşmadı. Ama gelişme darbe yönünde. Bu kez darbe olursa, ordu öyle iki-üç yıl içinde
gitmez. En az otuz yıl kalır. Bir kuşağı kendilerine göre yetiştirmeleri lazım. Türkiye 'nin
dengelerini yeniden kurmaları lazım. (Erol Mütercimler'in 18.04.2008 tarihinde Kanal D
televizyonunda yayınlanan programda benzer bir ifade kullandığı yukarıda anlatılmıştır)
Perinçek ve Genelkurmay İstihbaratı: Perinçek, bilgileri Genelkurmay İstihbaratından
alıyorum demekle taktik hata yaptı. Demeyecekti. Genelkurmaydan gelen bilgiler kesildi ya
da kesilir. Genelkurmay bütün basına bu bilgileri veriyordu. Ancak cesaretle söyleyen
Perinçek 'ti. Perinçek, Genelkurmay istihbaratı deyince ordu yıpratılmaya
başlandı.(Burada Doğu Perinçek'in Susurluk kazası öncesi ve sonrasındaki dönemde
Aydınlık dergisinde yayınlanan bazı belgeleri Genelkurmay Başkanlığından aldıkları
şeklinde basına yansıyan beyanlarının kastedildiği anlaşılmaktadır)
Kemalizm: Bir gerçek Kemalizm var, bir de Evren Atatürkçülüğü. (Erol Mütercimler,
Mahkemedeki savunmasında da bu tür ayrımı ifade etmektedir.)
Üç meraklı subay: Ben, Memduh Ünlütürk ile karşılaştığımda bana "Gözlerindeki parıltı
aynen Erol'unki gibi (Erol Bilbilik) onu tanıyor musun" dedi. "Tanıyorum" dedim. Biz
dört meraklı subayız. Erol Bilbilik, Memduh Eren, ben. Bir de eskilerden Talat Turhan var.
Biz orduyla ilgili malum konuları araştırıyoruz. Memduh Eren 'i üç gün önce kaybettik.
(Erol Mütercimler'in 18.04.2008 tarihinde Kanal D televizyonunda yayınlanan programda
benzer ifadeler kullandığı anlaşılmaktadır.)
Yılmaz Doğrusöz: Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı idi. Emekli Koramiral. Çete ve
Ergenekon hakkında konuşabilir. (Erkut Ersoy'un dijital malzemeleri içerisinde yer alan
31.01.1993 tarihli Tercüman gazetesi haberinde "...Genelkurmay İstihbarat eski başkanı
emekli Koramiral Yılmaz Doğrusöz, Uğur Mumcu cinayetinin Türkiye'de provokasyon
yaratmak için yapıldığını belirterek, "İran'ın suçlanması yanlıştır" dedi. Bosna-Hersek
olayları sebebiyle Batı'ya gösterilen tepkinin artmasından endişe edildiği için Mumcu'nun
öldürülmüş ve hedef saptırılmış olabileceğini belirten Yılmaz Doğrusöz, "Cinayetle ilgili
olarak gözlerin İran'a çevrilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum" diye konuştu..."
denildiği görülmektedir.)
Doç. İskender Pala: MGK kararıyla ordudan atılan Binbaşı. Divan Edebiyatı uzmanı.
Nakşibendî. Bu dergâha mensup Generaller önünde ceket iliklerdi. Ordu İskender'i çok
uyardı. İskender dinlemedi. Ama acısı fena çıktı. Emekliliğine 5 ay kala, bütün haklarını
sıfırlayarak emekli ettiler. (Erol Mütercimler'in, Mahkemedeki savunmasında bu konudan
bahsettiği görülmektedir.)
109/2271
Erol Mütercimler duruşmada; bu bilgileri kendisinin verip vermediğine dair soruya verdiği
cevapta; Belgenin başında Mütercim değil de Mütercimler yazsa idi kendisinden
kuşkulanacağını, yazılanların kendi cümleleri olmadığını, belgede yazdığı gibi Memduh
Ünlütürk ile ilk karşılaşanın kendisi olduğunu, bu karşılaşmada Memduh Ünlütürk'ün
kendisine Erol Bilbilik'i sorduğunu, bununla birlikte belgede geçen "Gözlerinde parıltı
var" sözünü hatırlamadığını, belgedeki "Evren Atatürkçülüğü" sözünü kendisinin
televizyon programlarında kullandığını aleni bir ifade olduğunu, kendisinden sonra birçok
kişinin de bu ifadeyi kullandığını, yine belgede geçen "Üç meraklı subay" ifadesini
kullandığını hatırlamadığını, ancak bu belgenin çok garip bir durumu ifade ettiğini,
mantıklı bir izah istenir ise, Memduh Ünlütürk ile karşılaşmasında kendisinin yanında
bulunanların konuşulanları bir şekilde öğrenerek aktarmış veya birilerinin kendisinin
ifadelerini belgedeki gibi şekillendirmiş olabileceğini savunmuştur.
B)İŞÇİ PARTİSİ GENEL MERKEZİ'DE BULUNAN 4 NOLU DİSKETTEKİ
"BOZKURT TEŞKİLATI" İSİMLİ BELGE
İşçi Partisimin Ankara Genel Merkezinde yapılan aramada bulunan diskette 14.04.1997
tarihinde yazılan Ergenekon Örgütü hakkında bir bilgi notu vardır. Bu not şöyledir.
Emekli Özel Harpçi Albay'ın verdiği bilgi şöyle: "Mütercimler'in söylediği bu
Ergenekon'un adı Bozkurt'tur. 1974'ten sonra bu örgüt Türk Mukavemet Teşkilatı'na
dönüştü. Mütercimler in neden bu ismi kullandığını bilmiyorum. Bilmiyor mu acaba
desem, öyle olmadığı açık. Gizliyor mu? Neden gizlesin? Ama bu olayı iyi biliyor. Bozkurt
iyi amaçlar için kurulmuştu. Ancak sonradan bozuldu.
Bozkurt Teşkilatı ¡956 yılında Kıbrıs'ta kuruldu. Gerilla kursu görmüş Özel Harpçi
subaylar burada çalıştı. İlk kuranlar: Kurmay Albay M.B., Jandarma Albay M.R. K.
(Elazığlı'dır.), Piyade Albay M.B. Kuruluş gayesi EOK'ya karşı mahalli gerillayı ya da
kontrgerillayı örgütlemek ve donatmak. Gerçek anlamda kontrgerillayı örgütlemek.
Silahlar, Kurmay Albay M.B. aracılığıyla Alanya'ya gönderilirdi. Burada o zamanın İlçe
Jandarma Bölük Komutanı Jandarma Albay M.R. Kalır ve kayıklarla Kıbrıs 'a gönderirdi.
Bu silahlar TSK 'nın kullanmadığı, depolarda duran silahlardı.
Teşkilatın en tepesindeki adama Bayraktar denirdi. Buna bağlı sancaktarlar vardı.
Bunların sayısı oldukça çok. Lefke Sancaktarı, Girne Sancaktarı gibi. Örneğin B.Ö. o
dönemde sancaktar 'dı. (B. Ö. ile ilgili bilgi bulmadım. Adnan bu adamı tanıyordur.)
C)HİKMET ÇİÇEK'E AİT MY MARKA FLASH BELLEKTE BULUNAN "SABANCI
SUİKASTI" İSİMLİ BELGE
Sanık Hikmet Çiçek*te bulunan MY marka flash bellekte "Sabancı suikastı" isimli bir
MSvvord dosyası bulunmuştur. 13.09.2004 tarihinde oluşturulan bu elektronik belgenin
başlığı "Sabancı suikastı, Eski bilgiler, 10 Haziran 1997" dir. İçinde Ergenekon
Örgütünün bahsi geçen belgenin ilgili kısmı şu şekildedir.
Çatlı Ergenekon üyesiydi sonradan koptu. Çatlı, 1978'den itibaren Ergenekon örgütünden.
Ergenekon'u C1A kurdu, 12 Eylül'den sonra kontrolü bize geçti. Kürt işadamlarını
Ergenekon öldürttü. Tetiği çekenler ve sorgulayanlar subay ve astsubaylar. CIA ile
. ı * • 110/2271
Ergenekon 'un bağı yer yer sürüyor. Dış ülkelerde çalışanların büyük çoğunluğu CIA ile
birlikte. Ama görevden alamıyorsun. Şikâyet mercii var. O görevden almıyor. ÖHD/ÖKK,
Ergenekon 'a lojistik destek sağlıyor, eleman veriyor.
Ayrıca, Hikmet Çiçek'e ait 13 nolu disket içerisinde de "Sabancı suikastı" isimli bir
belgede de aynı konudan bahsedilmektedir. 05.03.1997 tarihinde oluşturulan bu belgenin
en son "Doğu Perinçek" isimli kullanıcı tarafından kaydedildiği.
Doğu Perinçek'e ait Fujitsu marka dizüstü bilgisayar içindeki Seagate marka hard disk
içindeki 04.01.2005 oluşturulma tarihli "Yeşil Alaattindi" isimli belgede de aynı metnin
yer aldığı anlaşılmaktadır.
İddia makamı duruşmada Doğu Perinçek'e, kendisine ait dijital eşyalar içerisinden çıkan
bu belgeyi Hikmet Çiçek'e açıklatmak istemiştir. Buna dair sorulara ilk önce Mahkeme, bu
belgeye iddianamede yer verilip verilmediğini, verilmiş ise dijital eşyalar içindeki bu
belgenin açılımının yazılı olup olmadığını, bu belge için sevk maddesi tanzim edilip
edilmediğini iddia makamının açıklamasını istemiştir. Bu belgenin içinde bulunduğu dijital
eşyaların aramada ele geçtiğinin arama tutanağında yazılı olduğu, inceleme raporlarının ise
daha sonra dosyaya girdiği açıklanmıştır. Bunun üzerine, önceki aşamalarda sanığa soru
olarak yöneltilmeyen bu belgenin ayrı bir sorgulama konusu yapılabileceği, bu aşamada
değil daha sonra değerlendirileceği kararı ve Hikmet Çiçek müdafi Av. Hüseyin Gökçe
Arslan'ın, aramanın hukuka aykırı olduğu, belgenin yasak delil niteliğinde bulunduğu,
iddianamede bulunmayan bir konu hakkında soru sorulamayacağı gibi itirazları üzerine,
bu konudaki sorular cevapsız kalmıştır.
Ç)DOĞU PERİNÇEK'İN FUJİTSU LAPTOP BİLGİSAYARINDAN ÇIKAN "UĞUR
MUMCU SUİKASTI" İSİMLİ YAZI
Doğu Perinçek'in Fujitsu marka laptop bilgisayarındaki 80 Gb Seagate harddiskten çıkan
"Uğur Mumcu Suikastı" isimli MSvvord dosyasında Uğur Mumcu'nun Ergenekon Örgütü
tarafından öldürüldüğü iddiası yer almaktadır.
23.01.2005 tarihinde Ulusal Kanal'a ait bir bilgisayarda Doğu Perinçek tarafından
hazırlandığı veya başka bir belgeden kopyalandığı anlaşılan 58 sayfalık belgenin konu ile
ilgili bölümü şu şekildedir;
Uğur Mumcu'yu Çatlı-Yeşil Ergenekon yasallıkdışılığı öldürtmüş. C4 patlayıcı+patlatıcı
düzeneğini mıknatısla otomobile yapıştırmışlar. Öte yandan da civa tüplü dengeli kontak
sistemini mıknatısla yapıştırmışlar. Bundan sonra akım tellerini birbirine bağlayıp
gitmişler. Uğur otomobilin kapısını açmış, kontak anahtarını takmış mı takmamış mı
bilmem, kontağı çevirmediği kesin. Düzenek misine ile bağlanmış denildi. Düşündüm de
daha koltuğa oturunca patlama olduğuna göre bu ancak civa tüplü dengeli kontak sistemi.
Yatay duruma gelip civa devreyi tamamlamış ve patlama olmuş. Sonra da oraları
süpürdüler. Bu işi Doğan Güreş de biliyor olmalı, DGM Savcısı Demiral da, Demirel de.
Demirel, Mumcu'nun evinden taziyeden çıkarken "Fevkalade ayıp ettiler" dediğine (göre)
ayıp edenleri tanıyor olmalı gibiydi. Bir DGM Savcısı Güldal Mumcu 'ya "Bunu devlet
yaptı" dedi. Bulup çağırsanıza o Savcıyı. Belki konuşur, açıklar. Siz Çatlı 'nın canciğeri
İbrahim Şahin 7 çağırıyorsunuz. Konuşur mu? Anlatmaz ki, açıklamaz ki. Mehmet Ağar,
Güldal Mumcuya "Bir tuğla çeksem duvar yıkılır" deyivermiş. Şu anlaşılıyor ki Uğur
111 /2271
Mumcu'ya açıklaması için çok önemli bilgi ve belge iletilmişti. Şişko Tekin ve Kerküklü
Velid Hüseyin 'in bu olayda adı geçiyor.
Duruşmada Doğu Perinçek'ten. bu metinde Uğur Mumcu'yu Çatlı-Yeşil Ergenekon
Yasallıkdışılığı öldürtmüş denilerek somut isimler verildiği, bu konuda bir çalışması ya da
yayını olup olmadığını açıklanması istenmiş,
Doğu Perinçek, bunun çeşitli yollarla edindiği ve tasnif ederek bilgisayarındaki Uğur
Mumcu ya da Abdullah Çatlı gibi dosyalara depoladığı bilgilerden olduğunu, hakikat olup
olmadığını araştırdıklarını, bu konuda yayın yapılıp yapılmadığına araştırıp cevap
verebileceğini, kendi kanaatine göre Uğur Mumcu 'yu bu Gladyo ekibinin öldürdüğünü
söylemiştir.
D)VATAN BÖLÜKBAŞOĞLU'NUN BİLGİSAYARINDAN ÇIKAN FOTOĞRAF
Vatan Bölükbaşoğlu'nun kaldığı yerde bulunan HP laptop bilgisayarındaki 80 Gb Fujitsu
harddiskten Ergenekon isimli bir JPEG resmi çıkmıştır. Bu fotoğrafta Vatan Bölükbaşoğlu
üzerinde "T.C. Ergenekon Anti Terrör Örgütü" yazılı bir fon önünde poz verirken
görülmektedir. Elektronik özellik bilgisine göre bu fotoğraf 21.01.2008 tarihinde
çekilmiştir.
Vatan Bölükbaşoğlu önceki aşama ifadeleri benzer olan duruşmadaki beyanında;
tcergenekon@gmail.com isimli bir elektronik posta adresi kullandığını ve o dönem
basında çıkan haberlerden etkilendiği için gırgır-şamata amaçlı olarak böyle bir fotoğraf
tasarladığını söylemiştir.
E)TUNCAY GÜNEYİN EVİNDE YAPILAN ARAMADA BULUNAN BELGELER
Soruşturmaya başlandıktan sonraki dönemde, 13.02.2008 tarihinde Tuncay Güney'in
ailesinin ikamet ettiği Harmantepe Mahallesi Abdi İpekçi Caddesi Van Sokak No:4
adresindeki 2,3 ve 4 numaralı dairelerde arama yapılmıştır.
Tuncay Güney'in annesi Ayşe Güney 13.02.2008 tarihli beyanında; Tuncay Güney'in
geçmişte yaklaşık bir yıl süreyle dergide çalıştığını, dergi kapanınca buradaki kâğıtları eve
getirdiğini, kendisinin bunları ısınmak için yakma düşüncesinde olduğunu ancak Tuncay
Güney bu yönde bir şey söylemeyince yakmayarak evde beklettiğini, daha sonra Tuncay
Güney 'in Organize Şube tarafından yakalandığını, evde arama yapılarak Tuncay Güney 'in
eve getirdiği bu evraklardan bir kısmının dört adet çuvala konulup götürüldüğünü,
aramada alınmayan evrakların ise evde kaldığını, Tuncay Güney 'in bu olaydan yaklaşık üç
ay sonra Amerika 'ya gidiyorum diyerek evden ayrıldığını, daha sonra iki polis memurunun
eve gelerek Organize Şube tarafından incelenerek bir şey bulunamadığından bahisle
aramada alınan evrakları şubeden almasını istediklerini, bunların bizzat Tuncay Güney
tarafından alınması gerektiğini söyleyerek evrakları almadığını, Tuncay Güney'in,
yakalanmasından sonraki dönemde eve evrak getirmediğini, yeni yapılan aramada
bulunan evrakların Tuncay Güney 'e ait olup önceki aramada alınmayan evraklar
olduğunu, Tuncay Güney ile yaklaşık yedi yıldır yüz yüze görüşmediklerini söylemiştir.
Tuncay Güney'in eşi Rabia Güney 13.02.2008 tarihli ifadesinde; Tuncay Güney ile
resmiyette evli gözükseler de yedi yıldır ayrı yaşadıklarını, Tuncay Güney 'in 2001 yılında
112/2271
polis tarafından yakalanarak gözaltına alındığını, bundan üç-dört ay sonra yurtdışına
gittiğini, o tarihten sonra da hiç gelmediğini, bir telefon görüşmelerinde Kanada'da
olduğunu söylediğini, kendisinin ailesinin yanma döndüğünü, aramada bulunan eşyalar
hakkında ayrıntılı bilgisi olmadığını, kendisine ya da Tuncay Güney'e ait olabileceğini,
gerek kendisinin taşındığını söylediği bu ev, gerekse Tuncay Güney 'in annesinin evindeki
aramada bulunan evrakların içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını, ancak evlerde
bunlarla uğraşacak kimse olmadığından Tuncay Güney'e ait olduğunu düşündüğü
söylemiştir.
13.02.2008'de yapılan bu aramada bulunup 22 klasör halinde tasnif edilerek
numaralandırıldığı belirtilen evraklardan, suç unsuru barındırdığı veya soruşturma ile ilgili
görüldüğü belirtilenlerin klasörlerden ayrılarak dosyaya eklendiği, diğerlerinin ise
27.05.2008 tarihinde Ayşe Güney'e iade edildiği belirtilmiştir.
F)ADİL SERDAR SAÇAN VE AHMET TUNCAY ÖZKAN'DA BULUNAN "JİTEM"
İSİMLİ BELGE
Adil Serdar Saçan'ın evindeki aramada bulunup 58 numarası verilen CD deki "Herkül"
isimli klasörün "J" isimli alt klasöründe yer alan "JİTEM" isimli word belgesinde
Ergenekon örgütünün bahsi geçmektedir.
Ahmet Tuncay Özkan ve Kanal Türk'e ait eşyaların bulunduğu depodaki aramada bulunan
ve 1691 numarası verilen CD içerisinde de yer alan bu belge aynısı ile aşağıya alınmıştır.
(1691 numarası verilen bu CD içindeki dosya ve klasörlerin, yine aynı yerdeki aramada ele
geçip 1665, 1690 numaralan verilen CD'ler içerisindeki "TUNCAY GÜNEY ARŞİVİ"
ve 1681 numarası verilen CD içerisindeki "Afrodit" isimli dosya ve klasörler ile aynı
olduğu belirtilmiştir.)
JİTEM
(Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele)
Jandarma İstihbarat Kuruluşu 1938 yılında çıkan Jandarma Teşkilat ve Vazife
Nizamnamesinin "Şekavetin izalesi (eşkıyalığın ortadan kaldırılması, ajan ve muhbir
tayinine dair) talimatına dayandırılarak kurulmuştu. PKK itirafçılarının Jandarma
kadrosu içinde istihdam edilmesi de bu yasaya dayandırılarak gerçekleştirildi. Doğrudan
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı 'na bağlı olarak görev yapan
JİTEM, kuruluş aşamasından itibaren Genel Kurmay Başkanlığı bünyesinde yer alan ve
çok gizli bir örgüt olan "ERGENEKON" un kontrolünde kaldı. JİTEM'in kurucusu daha
sonra General olan Veli Küçük oldu. Veli Küçük, Ergenekon adlı gizli örgütün de başkanı
oldu. Ancak, perde ardında kalmak isteyen Veli Küçük, JİTEM'in kurulması görevini
Yarbay A.Ö. 'ye verdi. JİTEM örgütlenme şemasına göre yedi bölgeye ayrılmış ve her
bölgeye bir grup komutanı tayin edilmişti. Gruplar PKK itirafçıları ya da ülkücü kökenli
tetikçileri de aralarına alarak çeşitli timlere bölünmüşlerdi. Özellikle 1980 li yıllardan
sonra Güneydoğu bölgesinde ardışık olarak işlenen faili meçhul cinayetlerden JİTEM
sorumlu tutuldu. Ancak bu faili meçhul cinayetler zincirinin tek bir halkası bile tam olarak
aydınlığa çıkartılamadı. Aydınlatılması doğrultusunda adımlar atmak isteyen her
düzeydeki insanın sonu karanlık cinayetlerle noktalandı. Bir süre sonra JİTEM içinde
tasfiyelere gidildi. Binbaşı Ahmet Cem Er sever ve arkadaşları bu tasfiye hareketinin en
113/2271
belirgin örneği oldu. Ahmet Cem Ersever ve arkadaşları faili meçhul cinayetlere kurban
gittiler.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı 'nın Susurluk
Komisyonuna verdiği ifadelerde JİTEM'in askeri organizasyonda adının "Asayiş
Komutanlığı Karargâh Bölüğü" olduğu, JİTEM elemanları ile PKK itirafçılarının
Güneydoğu bölgesinde bu bölüklerde yer aldıkları ve resmi silahlarla faili meçhul
cinayetler işledikleri(ni) öne sürdü.
Kamuoyunun 1980'li yılların sonlarında adını duyduğu Jandarma İstihbarat Terörle
Mücadele birimi JİTEM, Susurluk skandalinin ardından dağıtılarak tasfiye edildi.
JİTEM'in yerini İstihbarat Değerlendirme Merkezi (İDEM) aldı.
Kara Harp Okulu 1974 mezunu Yarbay A.Ö. uzun süredir JİTEM'in Ankara Bölge
Komutanı olarak görev yaptı. Faili meçhul cinayete kurban giden JİTEM Grup Komutanı
Binbaşı Ahmet Cem Ersever 'in "ülküdaşı" olar Yarbay A. Ö. JİTEM'deki görevinden sessiz
sedasız alındı ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi 'ne atandı.
Yazan: Ümit Oğuztan
Kaynak: OĞUZTAN Arşiv
Tarih: Mart 1997
Teknik özelliklerine göre "'JİTEM" adlı bu word belgesinin Strateji adlı bir şirket adına
kayıtlı gözüken bilgisayarda, Ümit Oğuztan isimli kullanıcı tarafından, 13.12.1999
tarihinde oluşturulduğu ve yine Ümit Oğuztan tarafından 17.12.1999 tarihinde son kez
kaydedildiği görülmektedir. Belgenin altında Mart 1997 tarihi yazdığı halde elektronik
ortamda 13.12.1999 tarihinde oluşturulduğu ya da bu tarihte elektronik ortama aktarıldığı
anlaşılmaktadır.
Ümit Oğuztan'ın TBMM Susurluk Komisyonuna gönderdiği 10 Mart 1997 tarihli
dilekçede ve 22-28 Mart 1997 tarihli Nefes dergisi yayınında Ergenekon örgütünün
varlığından bahsedilmiş ise de, her ikisinde de kaynağın Erol Mütercimler olduğuna dair
bir ibare bulunmadığı görülmüştür.
Adil Serdar Saçan önceki aşama ifadelerinde; 2001 yılındaki aramalarda Tuncay Güney ve
Ümit Oğuztan'da CD'ler ele geçtiğini, bunların Organize Suçlarla Mücadele Şubesi
personelince 1 veya 2 CD'ye kopyalanarak incelemesi, operasyon hakkında bilgi sahibi
olması maksadı ile kendisine verildiğini, aslında bu CD 'lerin daha sonra kendilerine iade
edilmesi gerektiği halde iade edilemediğini, kendisinin bunları çoğaltarak bir başkasına
vermediğini, o tarihte CD'lere baktığını, ancak çok sıkıcı geldiği için tamamını
okumadığını ve içeriklerini hatırlamadığını, bu CD'lerdeki belgelerin Ümit Oğuztan ve
Tuncay Güney'in çıkarttıkları Strateji dergisindeki yazılarla ilgili olabileceklerini,
kendisinin bu kopya CD 'leri alıp almadığını hatırlamadığını, "JİTEM" başlıklı bu belgeyi
de hatırlamadığını, okumak için bir yerden almış olabileceğini, söylemiştir.
Ahmet Tuncay Özkan önceki aşama ifadelerinde; bu CD 'lerin bulunduğu yerin kendisine
ait olmadığını, Kanal Türk un satılması üzerine arkadaşlarından buradaki eşyaların bir
114/2271
depoya kaldırümasını istemesi üzerine kiralandığım, burada bulunanların yüzlerce
gazetecinin kullandığı eşyalar olduğunu, bu sebeple belgelerin kime ait olduğunu
Dostları ilə paylaş: |